Ağır metaller,zararları ve kurtulma yolları


RüzgardegirmeniÇevrim Dışı

Kıdemli Akvarist
Kayıt: 12/04/2006
İl: Manisa
Mesaj: 5919
RüzgardegirmeniÇevrim Dışı
Kıdemli Akvarist
Gönderim Zamanı: 25 Şubat 2009 15:24

Sürekli ağır metal tabirini kullanıyoruz. Peki, nedir bu ağır metaller? Hepsi zararlı mıdır? Yoksa belirli miktarlarda faydaları var mıdır? Bu yazıda ayrıntılarıyla ağır metalleri ve zararlarını anlatacağım. Elbette ki bunlar 2 cümleyle özetlenemeyecek kadar geniş konular ancak biz sadece hobi için geçerli olan kısmını bilsek yeterli.

 

Zamanında yeryüzünde zararlı sayılabilecek düzeyde bulunmayan ağır metaller, insanların toprakta daha derinlere inip madencilik faaliyetlerine başladığından ve yaygın kullanım sahası oluştuğundan beri bu düzeylere çıkmıştır.

 

Alüminyum

 

Normal şartlarda içme sularında bile bulunabilen bir ağır metaldir. Zararı yüksek bir ağır metal değildir ancak yüksek dozlarda maruz kalındığında sinir sistemine zarar vermektedir.

 

Antimon

 

Henüz zararları açık bir şekilde tespit edilemese de kalp ritmini bozduğu kanısı yaygındır.

 

Arsenik

 

Belki de en sık adını duyduğumuz ağır metal arseniktir. İçme sularındaki ciddi artışları insanlar üzerinde daha da büyük tehlikelere yol açıyor. Arseniğin gerçekten ciddi zararları var. Eskiden prensesler tenlerinin beyazlaması için arsenik kullanırlarmış. Doğru arsenik ten beyazlatır ancak bu güzelleştirici özelliğinden değil kan hücrelerimizi patlattığı içindir. Alyuvarlar yani oksijen taşıyan kan hücrelerinin mitokondrileri yoktur. Bu nedenle sadece oksijensiz solunumla enerji üretirler. Buradan elde edecekleri enerji sadece 2 ATPdir. Arsenik vücuttaki reaksiyonlarda fosfat aldatıcısıdır diyebiliriz. Fosfatın bağlanabileceği hemen her şeye bağlanır. Bu sebeple arsenik vücuttaki enerji üretimine ciddi bir kota koyar. Bir süre sonra enerjisiz kalan kırmızı kan hücreleri ise infilak eder. Benzer bir şekilde arsenik oksijenli solunumdan elde edilen enerjiyi de kısıtlamaktadır. Vücut 1 glikozu yakarak elde ettiği enerjiyi nerdeyse 5 glikozu yakarak elde etmeye başlar.  Arseniğin kırmızı kan hücrelerini patlatması sonucu vücut fazladan kırmızı kan hücresi yapmaya başlar ve patlayan hücreler nedeniyle de aynı anemideki gibi vücuttaki demir oranı giderek artar.

 

Bakır

 

Bakır yaşam için gerekli iz elementlerden biridir. Vücutta stres mücadelesinde rol oynayan gerekli elementlerden biridir ancak fazlalığı ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir. Bu artıştan özellikle karaciğer ve beyin etkilenir.

 

Baryum

 

Baryum doğada en az bulunan ağır metaller arasındadır. Baryum suda çözünüp balıklar tarafından yüksek miktarda alındığında ve vücutlarında biriktiğinde kasların güçsüzleşmesine, beyin ve karaciğerde hasara ve kalp ritminin bozulmasına yol açar.

 

Bizmut

 

Bizmut zararı düşük olan bir ağır metaldir. Tatlı su balıklarına etkisi yoktur ancak tuzlu su balıklarında çok yüksek dozlarda belirli bir miktar boşaltımla ilgili sorunlar görülebilir.

 

Cıva

 

Cıva insanlar için çok zararlı bir ağır metalken balıkları nerdeyse hiç etkilememektedir. Bunun nedeni de balıkların cıvayı metil cıva olarak vücutlarında biriktirmeleridir. Metil cıva balıklara zarar vermezken insanlarda ciddi sorunlara yol açar. Bu nedenle insanların cıva alımları genellikle balık yemek vasıtasıyla olmaktadır.

 

Kadmiyum

 

Kadmiyum bilinen ve son yıllarda miktarı önemli ölçüde artmış çok zararlı bir ağır metaldir. Kadmiyum genelde çinko ile kompleks oluşturur. Kadmiyumun çapı kalsiyum çapına çok yakın olduğu için barsaklardaki kalsiyum pompalarıyla beraber kana karışır. Kadmiyum çinko reaksiyonlarını da engelleyici özelliktedir. Vücutta biriken kadmiyum iki şekilde birikir. 1.si böbreklerde birikerek böbreğin işlevini bozar ve çeşitli hastalıklara sebep olur. 2.si ve balıkları da ilgilendiren yönü ise kemiklerde kalsiyumla beraber yapı taşı olarak kullanılmasıdır. Kadmiyum kalsiyumun yerine geçtiği için zamanla kemiklerde kırılgan bir yapı oluşturur. Kadmiyum aynı zamanda üreme bozukluklarına da neden olur ve kısırlık oluşur. Çinko reaksiyonlarını engellediği için de bağışıklık sisteminin zayıflamasına neden olur. Aynı zamanda sinirsel iletişimi de olumsuz yönde etkiler.Kadmiyum çevreye ve insanlara özellikle sigara yoluyla yayılmaktadır.

 

Kalay

 

Kalay tehlikeli düzeydeki ağır metallerdendir. Kalayın etkileri kadmiyum ve arseniğin etkilerini çağrıştırmaktadır. Bağışıklık sistemi zayıflaması, karaciğer hasarı, kırmızı kan hücrelerinin sayısının azalması, kromozomal bozukluklar verdiği hasarların başında gelir. Ancak kalayın su yoluyla canlılar arasındaki transferi oldukça azdır. Daha çok besinlerden birikim yapar.

 

Krom

 

Krom(III)insanların ihtiyaç duyduğu bir iz elementtir. Ancak yüksek orandaki alımı toksik etki gösterdiği gibi Krom (IV) de tamamen zararlıdır ve vücutta kullanılmaz. Kromun verdiği zararların en başında karaciğer sorunları ve bağışıklık sisteminin oldukça zayıflaması gelir. Aynı zamanda genetik anlamda mutasyonlara neden olan ve kanserleşmeye ortam hazırlayan durumları oluşturur.

 

Kurşun

 

Kurşunun kullanılışı trajikomik bir yok oluşla beraber yaygınlaşmıştır. Batı Roma imparatorluğu su borularını, yemek araç gereçlerini ve daha birçok şeyi kurşundan yapmışlardır. Uzun yıllar sonucu vücuda her yoldan akın eden kurşun Romalıların sonunu hazırlamıştır. Zaman içinde kadınlarda doğurganlığın bozulması ve doğan çocuklarda meydana gelen mental gerilikler ortaya çıkmıştır. Öyle ki, son Roma imparatorlarının gerizekalı olduğu iddia edilmektedir. Bu sebeplerden ötürü Roma imparatorluğu kolayca yıkılmıştır. Ancak bu yıkılışını nedeninin çok sonra kurşun olduğu ortaya çıkmıştır. Mevcut bölgelerde kurşun oranı yoğun olduğu zaman suyun pHı 7 nin üstüne çıkarılmalıdır. Aksi takdirde kurşun suya çok kolay karışmaktadır. Benzer bir şekilde kalay da asitli suya kolayca karışabilir. Kurşunun zararları, beyinde hasar, öğrenimin düşmesi, doğurganlığın ve erkeklerde sperm yapımının ve kalitesinin azalması, kan basıncında artış ve sinirsel iletiminde aksama olarak özetlenebilir.

 

Nikel

 

Nikel zararlı etkisi çok olan bir ağır metaldir. Nikel bitkiler tarafından biriktirilebilir ve özellikle sigara dumanıyla birlikte taşınır. Nikelin balıklar için oluşturduğu zararlar ise doğumda anormallikler ve kalp rahatsızlıklarını tetiklemesidir. Aynı zamanda kanser yapıcı etkisi büyüktür.

 

Paladyum

 

Paladyum çok rastlanan bir element olmasa da bazı bölgelerde ciddi oranda bulunabilmektedir. Paladyumun bütün bileşikleri canlılar için oldukça zararlıdır. Paladyumun başlıca zararları kan yapımını düşürmesi ve karaciğerde kalıcı hasar oluşturmasıdır.

 

Platin

 

Platin bir soy metaldir ve kolay kolay hiçbir şeyle reaksiyona girmez. Platinin metal olarak bir zararına rastlanmamıştır ancak tuzları oldukça zararlıdır. Başlıca zararları DNA da meydana getirdiği kalıcı değişiklikler ve kanser, sindirim sisteminde meydana getirdiği hasarlar ve etkilere karşı verilen tepkilerde bozukluklar olmasıdır. Aynı zamanda platin tuzları vücutta hali hazırda var olan diğer ağır metallerin toksisitesini artırmaktadır.

 

Skandiyum

 

Nadiren rastlanan ağır metallerdendir. Vücuttaki birikimi karaciğer yetmezliğine yol açar.

 

Stronsiyum

 

Stronsiyum balıklar için zararlı bileşikler arasında sayılmayabilir. Çok yüksek dozlarda stronsiyum tuzları alımıyla birlikte kemik gelişimlerinde azalma gözlenebilir. Kaldı ki, suyla transferi oldukça az ve önemsenmeyecek düzeyde olan bir ağır metaldir.

 

Genel olarak balıklara zarar verebilecek olan ağır metalleri etkileriyle beraber açıkladım. Şimdi ise bunlardan nasıl kurtulabiliriz sorusuna cevap aramak gerekiyor.

 

Atık sulardaki ağır metallerin arıtımı özellikle mikropsal hücrelerle yapılmaktadır. Burada iki amaç vardır. 1.si sudaki değerli metalleri(altın, gümüş, platin vb.)geri kazanmak. 2.si ise suda toksik etkisi bulunan ağır metallerden suyu arındırarak çevresel kirlenmeyi azaltmak.

 

Başlıca ağır metal bağlayıcı canlılar bakterilerden Arthrobacter, Citrobacter, Enterobacter

ve Pseudomonas; mayalardan Saccharomyces, Kluyveromyces ve Candida; mantarlardan Neurospora, Penicillium, Aspergillus, Rhizopus ve Pleurotus; alglerden Chlorella,          Microcystis, Scenedesmus, Anabeana, Ascophyllum türleri başlıcalarıdır. Ayrıca bazı sucul bitkilerden Eicbbornia crassipes, Ipomoe aquatica, Iris pseudocorus, Azolla pinnata, Lemna minor L. ve Salvina molesta metal biyosorbsiyonu yeteneklerine sahiptir. Yine sucul olmayan tütün bitkisi de iyi bir ağır metal toplayıcısıdır.

 

Mikropsal hücreler ağır metalleri hücre duvarlarındaki şeker, protein ve yağ molekülleri sayesinde tutabilmektedir. En etkili ağır metal tutucuları ise maya ve mantar hücreleridir. Ancak özellikle bu tür bakteriler ve mantar hücreleri hastalık yapıcı olduğu için bizim izleyeceğimiz yollardan biri asla olmayacaktır. Sadece bilgilendirme amaçlıdır.

 

Sırayla;

 

Bakteri türleri özellikle,

 

Kadmiyum, Nikel ve Uranyum

 

Maya hücreleri özellikle,

 

Çinko, Bakır, Uranyum, Kadmiyum, Bakır, Kobalt ve Gümüş

 

Mantar hücreleri özellikle,

Nikel, Kadmiyum, Bakır ve Uranyum

 

Alg türleri özellikle,

 

Altın, Kurşun, Çinko, Kadmiyum ve Kobalt

 

Ve Bitki türleri özellikle,

 

Azolla Pinnata

 

 

 

Lemna Minor(su mercimeği)

 

 

Salvinia sp.

 

 

Kurşun, Çinko, Kadmiyum ve Cıva yı tutmaktadır.

 

Bu yöntemler her ne kadar etkili olsa da etkisini uzun vadede göstermektedir. Piyasada satılan su düzenleyicileri ise birçok ağır metali etkin bir şekilde ve kısa sürede bağlayıp etkisiz hale getirebilmektedir.Ağır metal içermeyen bir suda yaşayan balıkların daha sağlıklı gelişeceği ve bedenen daha sağlam olacağı bir gerçektir.


Beğenenler: [T]166697,EnginHorlu[/T][T]151628,Mete Duru[/T]
Teşekkür Edenler: [T]166697,EnginHorlu[/T][T]151628,Mete Duru[/T]

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

hasan öztamurÇevrim Dışı

Özel Üye
Kayıt: 19/09/2008
İl: Istanbul
Mesaj: 954
hasan öztamurÇevrim Dışı
Özel Üye
Gönderim Zamanı: 25 Şubat 2009 15:43
Güzel bir paylaşım eline sağlık.

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

rastlantısalÇevrim Dışı

Özel Üye
Kayıt: 25/04/2008
İl: Istanbul
Mesaj: 4979
rastlantısalÇevrim Dışı
Özel Üye
Gönderim Zamanı: 25 Şubat 2009 17:26
Merhabalar.
Onur, gene verimliliğin hat safhasındasın. Göz%20Kirpma
Solungaç paraziti tedavisi için kullandığım bakır sülfat (göz taşı) yanlışlıkla suya fazla dökülünce balıklar zehirlenmişti. Kurtuluşu ise değerli insan Onur UYGUN sayesinde buldum. Adını bir türlü aklıma yazamadığım ağır metal dindirici bir madde ve aktif karbon - kaya tuzu ikilisi ile büyüklerde kayıpsız ve sorunsuz, küçük yavruları ise kaybederek kurtulabildim. Göz taşının kutusunda zehirlenme halinde doğrudan antidotunun olmadığı ve kurtulmak için midenin aktif karbonla yıkanması gerektiği yazıyordu. Buna istinaden iç filtrenin içini aktif karbonla doldurup çalıştırmıştım. Kesin olmamakla birlikte kaya tuzunun ağır metalleri çökertmekte bir nebze rol oynadığını düşünüyorum.
Saygılarımla.

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

kabaltahÇevrim Dışı

Özel Üye
[B]2399,3[/B]
Kayıt: 05/02/2007
İl: Edirne
Mesaj: 1369
kabaltahÇevrim Dışı
Özel Üye
Gönderim Zamanı: 26 Şubat 2009 01:29
 Onur tebrikler, oldukça emek vermişsin, çok güzel bir makale olmuş.
 Dinlenmiş suyla su değişimi yaparken klor sorunu olmasa da ağır metalleri bağlamak için su düzenleyicisi kullanmanın ne kadar gerekli olduğunu destekleyici bir çalışma olmuş. Her türlü kimyasal kullanımına önyargıyla yaklaşan arkadaşların ağır metalerin uzun vadede verdikleri zararın bilincinde olmaları için okumaları gereken bir yazı olduğunu düşünüyorum.
 Saygılarımla..
kabaltah2009-02-26 01:29:35

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

RüzgardegirmeniÇevrim Dışı

Kıdemli Akvarist
Kayıt: 12/04/2006
İl: Manisa
Mesaj: 5919
RüzgardegirmeniÇevrim Dışı
Kıdemli Akvarist
Gönderim Zamanı: 26 Şubat 2009 07:27

Mustafa abi,zaten insanlar kullandıkları kelimenin tam anlamını bilmeden kullanıyorlar çoğu zaman.Kimyasal demek zarar veren bileşikler demek değildir.Ben kimyasal kullanmam diyen kişilerin akvaryuma su da doldurmaması gerekir.Tebessümİçindeki çözünen maddeleri bıraktım su da başlı başına bir kimyasaldır.Önemli olan kimyasalın verdiği reaksiyon sonucu oluşturduğu etkidir.H2S birçok canlı için zararlı iken onu kullanarak enerji elde eden kemosentez bakterileri açısından oldukça gerekli ve onlar için yararlı bir elektron kaynağıdır.


Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

muradÇevrim Dışı

Özel Üye
Kayıt: 08/10/2007
İl: Usak
Mesaj: 2323
muradÇevrim Dışı
Özel Üye
Gönderim Zamanı: 26 Şubat 2009 20:13
Onur'a tamamen katılmakla beraber aquatan türevi su hazırlayıcıların aynı zamanda içerdikleri b vitamini kompleksleri sayesinde mukozayı onarıcı ve güçlendirici özellikleri bulunmaktadır.
 
Saygılar,

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

onuruygunÇevrim Dışı

Kıdemli Akvarist
Kayıt: 30/07/2006
İl: Kocaeli
Mesaj: 7768
onuruygunÇevrim Dışı
Kıdemli Akvarist
Gönderim Zamanı: 27 Şubat 2009 19:02
Onur eline sağlık, yine çok güzel bir paylaşımla gelmişsin.

Birkaç noktaya değinmek istiyorum.

Sudaki ağır metallerin etkisiz hale getirilmesi için bazı hassas durumlar da var. Sanırım en önemlisi suya etki edecek kadar ağır metal emilimi için bahsedile canlıların toplam biyokütlesi ne olmalıdır?

Örneğin nikelin absorve edilmesinde etkili olacak kadar küfünün suya yapacağı etkiyi düşünmek lazım. Acaba bu denli çok maya küfü suya nasıl bir etki yapar, nikelin tutuması ile sağlayacağı faydanın yanında salacağı aflatoksinlerin zararını kıyaslarsak sonuç ne olur?

Ayrıca bu canlılar tarafından absorve edilen ağır metaller akvaryumda doğrudan besin zincirine girmektedir. Bu şekilde absorve edilecek ağır metaller besin zincirinin en üst halkası olan balıkların bünyesinde daha çok ağır metal birikmesine de sebep olabilir.

Olaylara bir de bu açıdan bakılabilir sanırım. Verdiğin bilgiler doğru, çok değerli bilgiler. Bunun için yeniden teşekkür ederim. Yalnız kullanılabilirliği konusu tartışmalı olsa gerek.

Tüm bunların yanında bitkiler için gerekli olan maddeler de vardır. Mesela bitkiler için bakır, stronsiyum ve çinko hayati öneme sahiptir. Suda sıfır düzeyinde olduğu taktirde bitkiler eksikliğini hissedecektir.

Bir diğer önemli nokta da bu bahsedilen elementlerin bir kısmının balıklar için hayati öneme haiz olmasıdır. Mesela bir yemin içinde çinko var diye o yemi kullanmamak büyük bir hata olur. Diyelim ki balık çinko alamadı, bunun etkisi ilk önce üreme sisteminde olumsuz etkisini gösterecektir. Bu tip yanlış anlamalar olabilir, yazı yazarken bu tip yanlış anlamalar olmaması için de biraz dikkat edersen iyi olabilir.

Son zamanlarda çok güzel paylaşımlar yapıyorsun, tebrik ederim.
onuruygun2009-02-27 19:03:44

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

RüzgardegirmeniÇevrim Dışı

Kıdemli Akvarist
Kayıt: 12/04/2006
İl: Manisa
Mesaj: 5919
RüzgardegirmeniÇevrim Dışı
Kıdemli Akvarist
Gönderim Zamanı: 28 Şubat 2009 00:57
[QUOTE=onuruygun] Onur eline sağlık, yine çok güzel bir paylaşımla gelmişsin.

Birkaç noktaya değinmek istiyorum.

Sudaki ağır metallerin etkisiz hale getirilmesi için bazı hassas durumlar da var. Sanırım en önemlisi suya etki edecek kadar ağır metal emilimi için bahsedile canlıların toplam biyokütlesi ne olmalıdır?

Örneğin nikelin absorve edilmesinde etkili olacak kadar küfünün suya yapacağı etkiyi düşünmek lazım. Acaba bu denli çok maya küfü suya nasıl bir etki yapar, nikelin tutuması ile sağlayacağı faydanın yanında salacağı aflatoksinlerin zararını kıyaslarsak sonuç ne olur?

Ayrıca bu canlılar tarafından absorve edilen ağır metaller akvaryumda doğrudan besin zincirine girmektedir. Bu şekilde absorve edilecek ağır metaller besin zincirinin en üst halkası olan balıkların bünyesinde daha çok ağır metal birikmesine de sebep olabilir.

Olaylara bir de bu açıdan bakılabilir sanırım. Verdiğin bilgiler doğru, çok değerli bilgiler. Bunun için yeniden teşekkür ederim. Yalnız kullanılabilirliği konusu tartışmalı olsa gerek.

Tüm bunların yanında bitkiler için gerekli olan maddeler de vardır. Mesela bitkiler için bakır, stronsiyum ve çinko hayati öneme sahiptir. Suda sıfır düzeyinde olduğu taktirde bitkiler eksikliğini hissedecektir.

Bir diğer önemli nokta da bu bahsedilen elementlerin bir kısmının balıklar için hayati öneme haiz olmasıdır. Mesela bir yemin içinde çinko var diye o yemi kullanmamak büyük bir hata olur. Diyelim ki balık çinko alamadı, bunun etkisi ilk önce üreme sisteminde olumsuz etkisini gösterecektir. Bu tip yanlış anlamalar olabilir, yazı yazarken bu tip yanlış anlamalar olmaması için de biraz dikkat edersen iyi olabilir.

Son zamanlarda çok güzel paylaşımlar yapıyorsun, tebrik ederim.
[/QUOTE]
 
Makalede bunu da yazmıştım Onur abi,sanırım dikkatinden kaçtı.

Mikropsal hücreler ağır metalleri hücre duvarlarındaki şeker, protein ve yağ molekülleri sayesinde tutabilmektedir. En etkili ağır metal tutucuları ise maya ve mantar hücreleridir. Ancak özellikle bu tür bakteriler ve mantar hücreleri hastalık yapıcı olduğu için bizim izleyeceğimiz yollardan biri asla olmayacaktır. Sadece bilgilendirme amaçlıdır.

 
Çinkoya değinmemişim.Big%20smileUnuttum onu.Zaten çinko aşırı zararlı değil diğer bazıları gibi.Yalnız kadmiyumda yazdım çinko reaksiyonlarını engellediği için bazı problemlere yol açtığını,yani orda ihtiyacımız olduğunu da vurgulamak istedim aslında.
 
Diğer konuda haklısın,bitkilerin ağır metallerden bazılarına bir miktar ihtiyacı var.Ama şunu da düşünüyorum.Zaten su düzenleyiciler ağır metal oranlarını sıfır yapmadığı için mutlaka çok az da olsa kalacaktır.Çünkü sularımızın normal tdsleri genelde yüksek çıkıyor.Sadece aktif madde kadarı ağır metalleri bağlayacak,şelat oluşturacaktır.Geriye kalan metaller canlılara yeter diye düşünüyorum.

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

onuruygunÇevrim Dışı

Kıdemli Akvarist
Kayıt: 30/07/2006
İl: Kocaeli
Mesaj: 7768
onuruygunÇevrim Dışı
Kıdemli Akvarist
Gönderim Zamanı: 28 Şubat 2009 01:15
Gözümden kaçmış Onur, kusura bakma. Yazı uzun olunca hepsini aklında tutamıyorsun.Göz%20Kirpma

Su düzenleyicideki EDTA ve EDDHA gibi maddeler metalleri bağladığında bu bileşikler bir süre sonra mikroorganizmalar vs. yolu ile bozulabiliyor ve metaller yeniden suya geçiyor. Mesela sıvı gübrelerdeki Fe-EDTA ve Cu-EDTA gibi maddeler bu şekilde çalışıyor.

Bu arada sana bir soru:

Zeolit kalsiyum ve magnezyum gibi elementlerin karbonatlı bileşiklerinde yaptığı gibi ağır metallerin karbonatlı bileşiklerinde de iyon değişimi yapar mı?


Eğer yapıyorsa zeolitin bir faydası daha ortaya çıkar. Sende zeolit ile ilgili kaynaklar vardı yanlış hatırlamıyorsam. İstersen bir araştır, bakalım ne çıkacak.

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

RüzgardegirmeniÇevrim Dışı

Kıdemli Akvarist
Kayıt: 12/04/2006
İl: Manisa
Mesaj: 5919
RüzgardegirmeniÇevrim Dışı
Kıdemli Akvarist
Gönderim Zamanı: 28 Şubat 2009 01:18
Zeolitin ağır metalleri de bağlama özelliği var.Ancak onların bir seçicilik sırası vardı.Yani atıyorum suda A varken eğer kendinde B bağlıysa ve A yı bağlamayı daha çok tercih ediyorsa B'yi suya salıp A'yı alıyor bünyesine.Bilgisayara format atıldığı için tüm kaynaklarım silindi malesef.Çünkü ani oldu.C ve D birden gitti.Mutsuz

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

onuruygunÇevrim Dışı

Kıdemli Akvarist
Kayıt: 30/07/2006
İl: Kocaeli
Mesaj: 7768
onuruygunÇevrim Dışı
Kıdemli Akvarist
Gönderim Zamanı: 28 Şubat 2009 01:19
Sanırım metallerin elektronegatifliği ile alakalı bir durum.

Geçmiş olsun, ben de geçenlerde yanlışlıkla dosya sistemini dağıtınca 15-20 GB boyutunda belge duman oldu. (500.000 civarı dosya uçtu gitti)
onuruygun2009-02-28 01:21:18

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

RüzgardegirmeniÇevrim Dışı

Kıdemli Akvarist
Kayıt: 12/04/2006
İl: Manisa
Mesaj: 5919
RüzgardegirmeniÇevrim Dışı
Kıdemli Akvarist
Gönderim Zamanı: 28 Şubat 2009 01:21
[QUOTE=onuruygun]Sanırım metallerin elektronegatifliği ile alakalı bir durum. [/QUOTE]
 
Büyük ihtimalle ona göre değişiyor ama şimdi net sıra olmadığı için elimde vermek istemiyorum.Biliyorsun kimyada istisna çok.Big%20smile

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

RüzgardegirmeniÇevrim Dışı

Kıdemli Akvarist
Kayıt: 12/04/2006
İl: Manisa
Mesaj: 5919
RüzgardegirmeniÇevrim Dışı
Kıdemli Akvarist
Gönderim Zamanı: 28 Şubat 2009 01:26
[QUOTE=onuruygun]Gözümden kaçmış Onur, kusura bakma. Yazı uzun olunca hepsini aklında tutamıyorsun.Göz%20Kirpma

Su düzenleyicideki EDTA ve EDDHA gibi maddeler metalleri bağladığında bu bileşikler bir süre sonra mikroorganizmalar vs. yolu ile bozulabiliyor ve metaller yeniden suya geçiyor. Mesela sıvı gübrelerdeki Fe-EDTA ve Cu-EDTA gibi maddeler bu şekilde çalışıyor.

Bu arada sana bir soru:

Zeolit kalsiyum ve magnezyum gibi elementlerin karbonatlı bileşiklerinde yaptığı gibi ağır metallerin karbonatlı bileşiklerinde de iyon değişimi yapar mı?


Eğer yapıyorsa zeolitin bir faydası daha ortaya çıkar. Sende zeolit ile ilgili kaynaklar vardı yanlış hatırlamıyorsam. İstersen bir araştır, bakalım ne çıkacak.
[/QUOTE]
 
Ben su düzenleyicilerde özellikle SH- aktif gruplu çeşitli organik maddeler kullanılıyor diye biliyorum.Hatta kimya hocamız içinde sistein bile olabilir demişti.

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

onuruygunÇevrim Dışı

Kıdemli Akvarist
Kayıt: 30/07/2006
İl: Kocaeli
Mesaj: 7768
onuruygunÇevrim Dışı
Kıdemli Akvarist
Gönderim Zamanı: 01 Mart 2009 12:35
Valla onlardan da var mı bilmiyorum da saydıklarımın da içinde olduğuna neredeyse emin sayılırım.

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir