Vahşi Discus & Biyotop Oluşturma


Koksal GurkanÇevrimiçi

Özel Üye
Kayıt: 19/10/2009
İl: Istanbul
Mesaj: 6964
Koksal GurkanÇevrimiçi
Özel Üye
Gönderim Zamanı: 26 Kasım 2010 01:59
Açıkçası wild discus bulunabiliyor olsa da oldukça pahalı geliyor. Üstelik F0 değil F1 veya F2 olmaları da çok daha büyük ihtimal...
Yukarıda yazdığım gibi bir ara bunu yapmayı planlıyorum. Ama bu plan en erken seneye yaza olabilir. Koyacağım balıklar da, tabi bulabilirsem, heckel türleri olacaktır. Tutup whiteface, red melon, redmap, snow white gibi türler koymayı düşünmüyorum. O türler için klasik 50*50*50 camacam üretim tankları ile girişimde bulunurum. Bitkili discus akvaryumu yaparsan Serkan'ın (freeasabird) akvaryumu gibi bir akvaryum olurdu. Zaten o yaptığı için aynını yapmak yerine alternatif bir seçenek düşünürüm.

Konuyu açarken de dediğim gibi bu bir araştırma ve yönlendirme... Yapmış olan varsa paylaşsın, yapmayı düşünen görsün, destek fikri olanlar da fikirlerini aktarsın istedim.
Yapmayan, yapmak istemeyen, deneyip başaramamış olan, ezberlere odaklanan veya desteklemeyenlerin direk veya dolaylı yoldan negatif tepki vermemelerini rica edeceğim.
Onur vazgeçtiğini belirtti. Halil Bey sadece negatiflere odaklandı. Yeni yorum yazacakların bu tarzda yazmamaları iyi olur.
Olayın özü bunu yapmak için nelere dikkat edilmesi gerektiğini belirlemek, süreçlerle adımları netleştirmek, sürdürebilecek koşulların nasıl sabitlenebileceğini bulmak,... ve son olarak bunu hemen herkesin yapabileceği basit bir tanımlamaya dönüştürmektir.
Elbette olacağının bir garantisi yok. Ama bunu deneyecek olanların önünü kesip şevkini kıracak yorumlar işi sadece zora sokar. Onur'un vazgeçme ve tepki verme nedeni de bu tip geri dönüşlerdir.

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

undesirableÇevrim Dışı

Özel Üye
Kayıt: 06/10/2006
İl: Istanbul
Mesaj: 800
undesirableÇevrim Dışı
Özel Üye
Gönderim Zamanı: 26 Kasım 2010 02:04
Sanırım şu konuyu açıklığa kavuşturmam gerekiyor. Biyotop akvaryumu kurmak bir balığa özel bir akvaryum kurmak demek değildir. Beslenecek balık ya da balıklarla birlikte bitki, kum tipi, ph-sıcaklık-iletkenlik gibi bir çok değer de taklit edilmeye çalışılan bölgedekine olabildiğince yakın olmalıdır. Söz konusu olan Amazon nehrinin yüzlerce-binlerce kolundan birinin küçük bir örneği yaratılmaya çalışılan bir biyotop ise mevsimsel yağışları, akıntıları ve yemlenme rejimlerini taklit etmeye çalışmak demektir. Bu bağlamda, örnek olarak, bir Trombetas bölgesi biyotopu kurulacaksa dipdeki tortu ve bulanık su bir seçenek değil zorunluluktur. 

Bu gibi sebeplerden maalesef biyotop olarak tanıtılan bir çok akvaryum güzel dekore edilmiş hoş balıkları olan akvaryumlardan öteye gidememiş, birer biyotop olamamışlardır.
undesirable2010-11-26 02:27:25

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

Koksal GurkanÇevrimiçi

Özel Üye
Kayıt: 19/10/2009
İl: Istanbul
Mesaj: 6964
Koksal GurkanÇevrimiçi
Özel Üye
Gönderim Zamanı: 26 Kasım 2010 02:29
Biyotop gerçekten çok zor bir iş ve her babayiğidin harcı değildir.
Benim düşüncem de biraz hayal, biraz hazırlık ve biraz da referans araştırması...
İleride bunu yapmaya çalıştığımda ilk seferde olmazsa ikinci seferde, o da olmazsa üçüncü seferde, ama mutlaka bir şekilde yapacağım. Hobiyle uğraşırken kendi çapımda ve limitlerimi zorlayacak hedefler koyarak bir şeyler yapmaya çabalıyorum. Bu da hedeflerimden birisidir.
Köksal Gürkan2010-11-26 08:00:26

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

RüzgardegirmeniÇevrim Dışı

Kıdemli Akvarist
Kayıt: 12/04/2006
İl: Manisa
Mesaj: 5919
RüzgardegirmeniÇevrim Dışı
Kıdemli Akvarist
Gönderim Zamanı: 26 Kasım 2010 08:31
Her ne kadar vazgeçtiğimi açıklamış olsam da karar değiştirerek yazıyorum.

Öncelikle bu gibi sistemleri kurmak aslında çok basit.Problem şu;biz imkansızlara,olmazlara o kadar çok odaklanmışız ki;bir türlü olabileceğine kafamız yatmıyor.Asıl işi temizlikçi,elektrikçi vs. olan,sırf 20 yıldır balık baktığı için sözleri, bizlerin sözünden daha kıymetli olan yurtdışındaki üreticiler yüzünden bu hobi bu halde.Adı geçen mesleklerin, elbette biz sağlıkçılar,biyologlar,su ürünleri mühendisleri kadar olaya detaylı ve doğru yöntemlerle yaklaşmaları beklenemez.Bu küçümsemek değildir, genelde böyle anlaşıldığı için altını çiziyorum, bunun adı uzmanlıktır ve kişilerin öncelikle bunu sindirmesi gerekir.Genelde uzun uzun detaylı yazılar yazdığımda bazı kişiler, kendimi kanıtlama yarışına girdiğimi,sırf laf olsun diye kendimi tatmin etmeye ,onların tabiriyle "Çok bildiğimi" ifade etmeye çalıştığımı,güya forumda "Bilmiyorum,yapamıyorum." dememek için konuya müdahil olduğumu,gerçekte başarmamış olduğum şeyleri yalandan anlattığımı düşünüyorlar.Bunları yaptığım süre zarfında ilerde forumlara üye olup bunları paylaşacağımı öngöremediğimden fotoğraf çekip ispatlama gereği de duymamıştım açıkçası.Hoş kimse inanmak zorunda da değil,ama sırf boy boy diskus üretip pazarlamadığımız için kimsenin bana,bu yaptıklarımı anlatmama rağmen,"Hadi ordan yap da görelim."dayatmasını talep etmesine hakkı yoktur.Kimse istedi diye birşeyleri ispatlama telaşına giremem.Açık konuşuyorum,bunlardan çok daha karmaşık sistemlerle çokça uğraşıp deneyler yaptığım için bu gibi şeyler artık çok basit geliyor.

Ayrıca bir şeyi söylemeden edemeyeceğim.Hobicilerin hedeflediği tam disk formunda,yüksek protein oranlarıyla beslenen görece tombul balıklar "Obez" formuna yakındır.Bunu ister kabullenin ister kabullenmeyin bu böyle.He tabi bu görsel bir tercihtir,orası ayrı bir konu.Yani burdaki muhteşem diskus anlayışı görecelidir.Muhteşem diye tabir edilen o diskusların optimum sağlıklı olduğu anlamını taşımıyor.

Konuya detaylı bir yazı yazma zahmetine katlanmak yerine gelen kısmi soruları cevaplandırarak devam edersek konu, hem daha heyecanlı hem de daha güzel ilerler.Şimdilik bu kadar.
unotim1232010-11-26 08:46:09

Beğenenler: [T]203474,cancaglayan[/T][T]232811,nessiel59[/T]

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

Koksal GurkanÇevrimiçi

Özel Üye
Kayıt: 19/10/2009
İl: Istanbul
Mesaj: 6964
Koksal GurkanÇevrimiçi
Özel Üye
Gönderim Zamanı: 26 Kasım 2010 09:02
Onur, geçmişte yaptığını söyledin. Tekrar konuya dönmen iyi oldu. Öncelikle videoda geçen taban yapısının oluşumu, bizim elimizde olan kaynaklarla bu yapının oluşturulma süreci, su dengesinin sağlanması, Halil Bey'in tepki verdiği filtrelemede tortuların etkisi gibi konuları nasıl çözdüğünü paylaşabilir misin?
Balık ve diğer canlılar konusuna girmiyorum. Çünkü bir sistemin altyapısını oturtmadan canlılara ve özellikle balıklara değinmek zaten kafadan yanlış bir başlangıç olur diye düşünüyorum. Sırası gelince ya da kendne göre anlatımda gerek görürsen ona da değinebilirsin.

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

RüzgardegirmeniÇevrim Dışı

Kıdemli Akvarist
Kayıt: 12/04/2006
İl: Manisa
Mesaj: 5919
RüzgardegirmeniÇevrim Dışı
Kıdemli Akvarist
Gönderim Zamanı: 26 Kasım 2010 09:20
Tabanda mümkün oldukça ince kuvars kum tercih ettim.Tortu ve çamurlaşmanın büyük taneli kumlar arasında kaybolmaması için.Videodaki gibi bir taban için uzun bir süre dip çekmemek ve kuru yaprak takviyesi yapmak gerekli.Dış filtre kullandığımı hatırlamıyorum sistemde.Sadece pipo filtre kullandım.Riccia ve su üstü bitkileri,echinodorus ve kütükler kullanmıştım.Bu sistemi oluşturmaya başlamak için iki seçenek var.
1-Yaprakları ve balıkları ekleyip(hazır bir sistem olduğunu farz ederek)ışıklandırma olmadan odanın aydınlığıyla birkaç ay bakmak.
2-Su üstü bitkilerini baştan ekleyip,ışıklandırma sistemini de kurup yüzeyi kaplamalarını ve tabanda gölgelik yapmalarını beklemek,daha sonra tortulaşma sürecinin hızlanmasını sağlamak.

Bu iki seçenekten birini tercih ederken başkasından tortu kültürü alarak başlamanız süreci daha da hızlandıracaktır.Bütün bu başlangıç süreci boyunca sıcaklık 26 ve daha üstü seviyelerde tutulmalı(30 u geçmemesi iyi olur)ve su değişimleri az ama sık periyotlarla yapılmalıdır.Su eklemenin kolaylığını ise şurdan yakaladım.Suyu pipo filtrenin üstüne vererek,tabana ulaşmadan suyun içinde dağılmasını sağlıyorsunuz.Takılınan tek yer bu olsun,çözmek kolay.

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

cysteinÇevrim Dışı

Kayıt: 07/01/2010
İl: Istanbul
Mesaj: 179
cysteinÇevrim Dışı
Gönderim Zamanı: 26 Kasım 2010 09:47
Merhabalar,

Bir günah keçisi daha lazım bu konuya :) Onur'un da destekleri ile 2 aya yakın bir süredir ben de benzer bir sistem yürütmeye çalışıyorum. Pek çok kişiye göre yaptıklarım veya daha çok yapmadıklarım hatalı gelir sanırım. 5 tane hibrit discus, 15 tane kardinal tetra ve 6 tane komando corydoras bulunan bol kütüklü ve az bitkili, tabanı çok ince silis kumla kaplı bir tank kurulumum var. 2 aylık süreçte tek sıkıntım Echinedorus'larımdan ve Althernentera'larımdan bazılarının ölmesi oldu. Onların ölü yaprak ve gövdelerine hiç dokunmadım, çürüyüp tortulaştılar. Dip çekmiyorum.

Bu 2 aylık dönemde olanlar, corydoras ve tetralar gözle görülür derecede büyüdüler. Discuslar da hissedilir derecede büyüdüler. Kumun içinde gördüğüm kabarcıklardan ve balıkların büyüme hızlarından çıkarabildiğim kadarı ile azot döngüsü kurulmuş durumda. Ölçme şansım olmadı ama nitratın çok olduğunu sanmıyorum. Henüz yoluna başında bir tank gittikçe daha da oturacağını umuyorum.

Salonumda az zahmetle discusların tankta salınmasını izliyorum. Başkalarının pislik dediği şeyleri ben en büyük yardımcılarım olarak görüyorum. O tortu/çökeltilerde ve kumda yaşayan bakteriler olmasa belki de her gün büyük oranda su değiştirmem gerekebilir. Şu anda tek sıkıntım balıklarımın dengesiz beslenmesi. Sadece kuru yem verebiliyorum. En kısa sürede meyve sineği larvası yetiştirmek amacındayım. Sebze-meyve denemeleri de yapacağım. Vermeyi düşünmediğim ve hiç bir zaman düşünmeyeceğim sıcakkanlı etidir.

Umarım bu konuda bizim gibi düşünenlerin tezleri tartışılır. Zira cama camda dana yüreği ile discus besleyen hobicilerin bu yöntemlerinden kolayca vazgeçmeleri yakın zamanda mümkün görünmüyor.

Saygılarımla..
cystein2010-11-26 09:48:57

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

Koksal GurkanÇevrimiçi

Özel Üye
Kayıt: 19/10/2009
İl: Istanbul
Mesaj: 6964
Koksal GurkanÇevrimiçi
Özel Üye
Gönderim Zamanı: 26 Kasım 2010 10:14
Su piresi kültürü alıp üreterek balıklara vermek oldukça sağlıklı olacaktır. Üstelik canlı yem ihtiyacını karşılayacağı gibi pirelerin bir takım suda gezinen artıkları yemleri sisteme artı katacaktır. Büyütülmüş artemia veya yeni çıkmış artemia vermek de canlı yeme çözüm getirir.
Dana yüreği üreticilerin can damarı olmuş yüksek br protein deposudur. Camacamda verip dip çekmek ve su değiştirmek balıkların oldukça hızlı gelişmesine katkı sağlar. Ama dana yüreğinin doğada bulunmaması sıkça tartışılan bir konudur. Hatta linkini bulup paylaşırım; Mert Taşkıran'la aynı konuda yazdığımız bir tartışmayı da hatırlıyorum. Makul bir yere bağlanmıştı. Fikir vermesi açısından yararlı olur.


Linki buldum. Moris'in akvaryumunun ilk kurulum aşamalarında bu tartışma geçiyordu. Her ne kadar ilgili sayfayı vermiş olsam da konunun bütününe bakılması yerinde olur.

http://www.akvaryum.com/forum/bu_akvaryumda_discus_beslenir_mi_k385837.asp?PN=2

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

cysteinÇevrim Dışı

Kayıt: 07/01/2010
İl: Istanbul
Mesaj: 179
cysteinÇevrim Dışı
Gönderim Zamanı: 26 Kasım 2010 11:25
Köksal Bey,

O konuda Mert Bey ile tartışan kişi bendim zaten :)

Dana yüreği ile ilgili görüşlerimi bir kez daha ileteyim o zaman. Sizin de belirttiğiniz gibi protein açısından zengin bir besin olabilir dana yüreği. Proteinler bilindiği üzere aminoasit denilen temel birimlerden oluşur. Tüm canlıları oluşturan temel yapı taşları bu aminoasitlerdir. Doğada 20 tane aminoasit vardır. Tüm proteinler ve nihayetinde canlılar bu aminoasitlerin farklı varyasyonlarıdır aslında. Aminoasitlerin temel kaynağı ise bitkilerdir. Tüm aminoasitlerin kaynağında bitkiler vardır. Aminoasitlerin hayvanlarca temini konusuna gelir isek. Bu konuda farklı hayvanlar farklı yöntemler geliştirmiştir. Bazı hayvanlar proteinleri bitkisel beslenerek bazıları ise hayvansal beslenerek temin eder, bizim gibi bazıları ise hem bitkisel hem de hayvansal beslenir. Hayvanlar  aminoasitleri vücutlarına protein olarak alır. Ancak başka bir canlıya ait protein öylece kullanılamaz, bu nedenle sindirim sistemi yardımı ile proteinler önce yapı taşları olan aminoasitlere parçalanır. Aminoasitlerle ilgili bilinmesi gereken en önemli şey ise hayvan vücudunda aminoasit olarak depo edilemedikleridir. Vücudun ihtiyacı olan aminoasitten daha fazlası alınmış ise bu fazla kısım ya yağ şeklinde depo edilir ya da metabolize edilerek vücuttan atılır. Discusların günlük protein ihtiyacı ne kadardır bilemiyorum ancak insan için günlük protein ihtiyacını sizlerle paylaşırsam bir fikir verebilir; biz insanların günlük olarak kilomuz ne ise ona karşılık gelen ancak gram cinsinden protein alması yeterlidir. Örneğin 70 kg isek günlük 70 g protein tüketmemiz sağlıklı yaşamamız için kafidir. Peki ihtiyaçtan fazla protein alırsak ne olur? Yukarıda da yazdığım gibi aminoasitlerin fazlası depo edilemediği için fazlası ya yağa çevrilip depo edilir ya da metabolize edilerek vücuttan atılır. Fazla aminoasit alımı anlaşılacağı üzere hayvan vücuduna gereksiz bir yük bindirir. Karaciğer, böbrekler fazla aminoasidi metabolize etmek ve uzaklaştırmak için gereksiz bir yük ile yüklenir.

Bundan başka bir konuya daha dikkat çekmek gerekir. Alınan proteinin içerdiği aminoasit canlının ihtiyaç duyduğu aminoasit ile aynı değil ise canlıya beklenen faydayı sağlamaz. Hatırlayın proteinler aminoasitlerin birleşmesi ile oluşmuş moleküllerdir. Her canlı aminoasitleri DNA'sında saklı bilgi ile farklı şekillerde dizer ve kendine has proteinler sentezler. Bu sentez sırasında ihtiyaç duyulan bir aminoasidin eksik olması durumunda proteinin sentezlenmesi yavaşlayabilir ve hatta durabilir. Yani her protein kaynağı her canlı için her zaman doğru aminoasit kaynağı olmayabilir.

Bununla beraber dana yüreği içinde protein (yani aminoasit) dışında başka moleküller de bulunuyor. Hayvansal yağlar, kolestrol gibi bileşikler, vb. Bu moleküller de her canlıda farklı tepkilere neden olabilir.

Benim bu zamana kadar aldığım eğitim, araştırmalarım, okuduklarım, vb. kaynaklardan öğrenebildiğim kadarı ile bilimsel doneler böyle. Katkılarınızı bekliyorum.

Saygılarımla..

Beğenenler: [T]232811,nessiel59[/T]

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

Koksal GurkanÇevrimiçi

Özel Üye
Kayıt: 19/10/2009
İl: Istanbul
Mesaj: 6964
Koksal GurkanÇevrimiçi
Özel Üye
Gönderim Zamanı: 26 Kasım 2010 11:45
Dana yüreği özel yapım yem yaptım. Kullandım ve yine balıklarıma veririm. Hatta bu konuda bir yazı bile hazılayıp nasıl yapılacağına dair paylaşımda da bulundum. Buna karşılık her zaman ve tüm sistemlerde kullanılması gereken bir durum olarak görmüyorum. Hele ki biyotop veya yakın olan sistemlerde ancak çok ekstra bir katkı niteliğinde nadiren kullanılmalı diye düşünüyorum. O yüzden de su piresi gibi farklı canlı yem türlerinin kullanılmasını önerdim.
Bu arada bitkili akvaryum ile biyotopu ayırmakta da fayda var. Bitkili akvaryumlarda dana yüreği verilebilir. Az olacağından dibe çökme fırsatı bile bulamaz. Ya da kısa sürede tüketilebilecek kadar olacağından dibe çökenler de çabucak yenir ve kalmaz. Ama biyotop deyince olay değişir. Biyotopta o bölgenin mantığına birebir uyan bir şey değilse ne kullanılacak ne de verilecek şeyler doğru olmaz.


[QUOTE=unotim123]Tabanda mümkün oldukça ince kuvars kum tercih ettim.Tortu ve çamurlaşmanın büyük taneli kumlar arasında kaybolmaması için.Videodaki gibi bir taban için uzun bir süre dip çekmemek ve kuru yaprak takviyesi yapmak gerekli.Dış filtre kullandığımı hatırlamıyorum sistemde.Sadece pipo filtre kullandım.Riccia ve su üstü bitkileri,echinodorus ve kütükler kullanmıştım.Bu sistemi oluşturmaya başlamak için iki seçenek var.
1-Yaprakları ve balıkları ekleyip(hazır bir sistem olduğunu farz ederek)ışıklandırma olmadan odanın aydınlığıyla birkaç ay bakmak.
2-Su üstü bitkilerini baştan ekleyip,ışıklandırma sistemini de kurup yüzeyi kaplamalarını ve tabanda gölgelik yapmalarını beklemek,daha sonra tortulaşma sürecinin hızlanmasını sağlamak.

Bu iki seçenekten birini tercih ederken başkasından tortu kültürü alarak başlamanız süreci daha da hızlandıracaktır.Bütün bu başlangıç süreci boyunca sıcaklık 26 ve daha üstü seviyelerde tutulmalı(30 u geçmemesi iyi olur)ve su değişimleri az ama sık periyotlarla yapılmalıdır.Su eklemenin kolaylığını ise şurdan yakaladım.Suyu pipo filtrenin üstüne vererek,tabana ulaşmadan suyun içinde dağılmasını sağlıyorsunuz.Takılınan tek yer bu olsun,çözmek kolay.
[/QUOTE]
Görsellik derdiyle yanıp tutuşan ve filtrelemenin sadece dış filtrelerle olacağına inanan kişiler çok var. Ama pipo filtrenin gücünü bilen ve anlayan sayısı çok az... Benim kafamda da üretim tipi filtre kullanmak vardı. Akvaryum büyük olacağından iki arka köşeye birer tane ekleyip gizlemek için köklerle ve üzerine de yapraklarla bakınca direk görülmeyecek ama işlevini de yapabilecek şekilde yerleştirmek fikri geçiyordu.
Bu dönemki yarışmada sadece katılmış olmak ve paylaşım için eklediğim, sadece pipo filtre kullanarak sürdürdüğüm bir bitkili akvaryumum vardı. Her ne kdar bir süre önce dağıtmış olsam da çok uzun bir süre sadece ve başka hiçbir ekstra filtre kullanmadan o akvaryumu sürdürmeyi başardım. Fotoğrafı kötü ama kendisi güzel olan, çok kişinin oldukça olumlu tepkilerini paylaştığı bir akvaryumdu. Konuşmaya referans olması için yazdım.

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

cysteinÇevrim Dışı

Kayıt: 07/01/2010
İl: Istanbul
Mesaj: 179
cysteinÇevrim Dışı
Gönderim Zamanı: 26 Kasım 2010 11:53
Köksal Bey,

Yukarıda bir hayli ifade etmeye çalıştım. Dana yüreği bence hiç kullanılmaması gereken bir yem akvaryumda. Balıkların hızlı büyümesi için çok aşırı protein alması lazım gibi yanlış bir kanı oluşmuş ve bunu aşamıyoruz. Yukarıda anlattığım nedenlerden ötürü dana yüreği doğru ve olmazsa olmaz bir aminoasit kaynağı değildir. Akvaryumu aşırı proteine boğup sonra da balıklar büyümüyor nitrat yüksek deyip büyük su değişimleri yapmak olsa olsa kısır döngüdür. Unutmayınız ki akvaryuma her yem atışınızda sisteme azot sokuyorsunuz. Azotun fazlasını sistemden uzaklaştırmak ise en zor şey. Neden ihtiyacı olmadığı halde bir balığa aşırı derecede azot içeren bir protein kaynağı verip kaynaklarınızı israf edesiniz?

Saygılarımla..

Beğenenler: [T]232811,nessiel59[/T]

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

RüzgardegirmeniÇevrim Dışı

Kıdemli Akvarist
Kayıt: 12/04/2006
İl: Manisa
Mesaj: 5919
RüzgardegirmeniÇevrim Dışı
Kıdemli Akvarist
Gönderim Zamanı: 26 Kasım 2010 11:53
Her zaman dediğim gibi en iyi filtre kum ve tortu ikilisidir.

Beğenenler: [T]232811,nessiel59[/T]

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

hasan öztamurÇevrim Dışı

Özel Üye
Kayıt: 19/09/2008
İl: Istanbul
Mesaj: 954
hasan öztamurÇevrim Dışı
Özel Üye
Gönderim Zamanı: 26 Kasım 2010 12:20
[QUOTE=unotim123]Her zaman dediğim gibi en iyi filtre kum ve tortu ikilisidir.[/QUOTE]
Yorum yapan tüm  arkadaşlar cok güzel yazmışlar ; kum olayı tamamda tortu olayı nasıl oluyor ( bildigim kadarı tortular ölü yaprakların çürümeysiyle oluşan tabaka ) akvaryumda bunu oluşturmak icin cok zamana gerek ayrıca su degerlerini düşüşk ve sabit tutmak ayrıca mesele , evde boş bir tankım var bende  denemek isterim diğer arkadaşlarla bu olayı incelemek hoş olucak.

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

RüzgardegirmeniÇevrim Dışı

Kıdemli Akvarist
Kayıt: 12/04/2006
İl: Manisa
Mesaj: 5919
RüzgardegirmeniÇevrim Dışı
Kıdemli Akvarist
Gönderim Zamanı: 26 Kasım 2010 12:31
Tortu hemen her şeyin bakteriler ve ufak canlılar tarafından işlenmiş hali.Ve aslında bitkili tanklar için oldukça değerlidir.Ufak toz ve partiküller halinde çökerek çamur tabakasına dönüşüyorlar.Ancak yerinden kaldıran bir kuvvet olursa suda uçuşuyor ki,bu da olumsuz bir durum değil.Kısa sürede çöküyor.

Tortunun oluşumuna zemin hazırlamak için sadece yaprak çürütmek yetmez.Dışkıları da ellememeniz lazım ki,hem bakteri aktivitesi fazlasıyla artsın hem de sayıları artan bakteriler her şeyi daha hızlı kullanmaya başlasın.Yüzeye yakın bölgelerde oksijenli bakterilerin konuşlanması ikinci etapta oksijensiz bakterilerin daha derinlerde kolonize olması için bulunmaz bir nimet gibidir.Tabi sağladığımız karbon ve organik bileşikler sayesinde bizim işimize yarayan bakterilerin sayılarının katlanmasına zemin hazırlamış oluyoruz.Yanlış bilmiyorsam eğer nitrifikasyon bakterileri(oksijenli bakteriler)20 saatte bir bölünme yeteneğine sahip.Bunun dışında göremediğiniz kabuklular ve yumuşakçalar sistemde varlığının sürdürerek minik bir ekosistemdeki gibi destek kuvvet oluşturuyorlar.Ve dediğim gibi sıfırdan oluşmasını beklemek yerine birisinden kültürünü alırsanız çok daha hızlı işler sistem.

Beğenenler: [T]232811,nessiel59[/T]

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir