Herkese merhaba. Tankımı Betta balığına uygun hale getirdim bitki su ısısı ve tankın oturması için 15 gün boş çalıştırdım ve bu süre içinde sadece 1 adet vatoz ve 1 adet karides vardı. 15.12.2025 tarihi akşamında tankıma Betta balığı aldım ve tankıma uygun koşulları kontrol edip gerekli şekilde alıştırarak balığımı yeni yuvasına ekledim. Ama o günden beri yem yediremiyorum. Bitkilerin üzerine yatıyor, suyun üzerine çıkıyor, aşağı iniyor(bazen kendini boşluğa bırakır gibi), köşelere saklanıyor, zemine iniyor hafif yan durup herhangi birşeye yaslanıyor. Sanki sıkıntı var gibi hissediyorum. Suyumun sıcaklığı 27 derece. Tankın içinde akıntı sıfır. Sadece yukarıdan damlayan yada dökülen suyun titremesi mevcut. 75 litre bitkili, fotoğrafta gördüğünüz tanka sahibim. Sera marka yem kullanıyorum ama yediremiyorum. Ustalarımdan yardım bekliyorum. Saygılarımla...
Sağlıklı gibi yem yememesi sıkıntı yere yatması uyuması anlamına geliyor yan yatan betta balıklarının yatisi diye bir sürü video var bir kaç videodan öğrenebilirsiniz belki tanka hemen koyduğunuz için stres olmuş olabilir usta değilim ama yardımcı olmaya çalıştım umarım yardım etmişimdir keyifli hobiler...[:3]
Balıklar beyaz benekten bu kadar hızlı ölmez. Ölüm sebebi belli:AMONYAK patlaması. Filtreyi 10 gün boş çalıştırmak hele ki bakteri kültürü kullanmadıysanız yetersiz. Size şu makaleyi okumanızı öneriyorum:"Yeni Tank Sendromu ve Azot Döngüsü". Bir de bütün balıklar aynı anda eklenmez kademeli olarak artırmak lazım ve o kadar balık 60 litre akvaryuma çok oraya en fazla 15 tetra koyabilirsiniz. Şuan geç değil Azot Döngüsü oturana kadar balıkları çok çok az besleyin sanki 3 balık varmış gibi ve şimdi yüzde 50 lik su değişimi yapın bir hafta boyunca da 3 balık varmış gibi yem vermeye devam edin. Maalesef biraz daha balık ölümü olacaktır ama birkaç hafta içinde stabil döngü oluşur.
[IMG]https://foto.akvaryum.com/fotolar/251583/191220252346011.jpg[/IMG][IMG]https://foto.akvaryum.com/fotolar/251583/191220252346241.jpg[/IMG][IMG]https://foto.akvaryum.com/fotolar/251583/191220252346251.jpg[/IMG] ne yapabilirim bütçem çok az
Tankın ölçüleri yanında, mevcut canlı çeşidi ve sayısı, bitki çeşidi ve sayısı , tankın yaşı, eklemek istediğiniz canlı varsa çeşit ve sayısı hakkında bilgi vermelisiniz.
Şu an ortada filtre benzeri bir şey ve iki uçta 2 tane ufak iç filtre görünüyor. Bunların kapasitesi hakkında net bilgi vermelisiniz. Mevcut canlı yoğunluğunda bu tank için ek filtreye gerek olmayabilir. Sadece bitkiyi artırmak zaman içinde yeterli olabilir. Büyük boy sünger filtre eklemek yeterli olabilir. Ama 50 tane transgenetik ve canlıdoğuran ya da büyük balık ekleme düşünceniz olmasın.[EDIT]GhostKoi,2025-12-20 12:05:25[/EDIT]
Bugün Petshoptan 3 tane küp aldım. Eve gelip suda iyice yıkadım. Yaklaşık 7 saattir su dolu kapta duruyorlar 3 kere su değişimi yaptım. Ama ıslak toprak ve çamur kokusu var üzerlerinde. Bu normalmi akvaryuma koysam balıklara ve kerevitlere sorun olurmu ?
[B][K]Tankın Hacmi:[/K][/B] [B]Brüt 48 LT - Net yaklaşık 40 litre[/B]
[B][K]Kurulum Tarihi:[/K][/B] [B]15.11.2023[/B]
[IMG]https://foto.akvaryum.com/fotolar/239500/161120231026161.jpg[/IMG] Yeni kurulum olduğu için ve bir miktar bakteri kolonizasyonu oluşana kadar görüntü bu şekilde puslu olacak. Endişeye mahal yok [:cik:]
[B][K]Gübreleme Programı:[/K][/B] Günlük 2 ml Seachem Excel Günlük 2 ml Tropica Speciallised Nutrition
[K]Yukarıda yazan bilgiler tankın güncel halini yansıtmaktadır, aşağıda yazılanlar ise kurulumun hemen ardından başlayan tank düzenidir. Belirtmekte fayda var.[/K]
Herkese merhaba. Her yeni kurulum, yeni bir heyecan ve yeni tecrübeler ile doludur. Bu işin kurulum aşaması kanaatimce en keyifli kısmı. Diğer tanklarımda da olduğu gibi uzun vadede gidebildiği yere kadar döngüyü götürmek istiyorum. Malzemelerini yaklaşık 2 ayda toplayabildiğim tankımın kurulumu neredeyse 4 saat sürdü, geçtiğimiz gece saatlerinde kurulum tamamlandı ve can suyunu doldurduk. Bitkili sığ bir tank olacak, canlı olabildiğince az olacak, henüz karar veremedim, karar verene kadar geçen süre zarfında da biyolojik dengenin oturmasını bekliyorum. İzninizle bu başlık altında burayı bir günce olarak kullanmak istiyorum. Giriş-gelişme-sonuç olguları kapsamında, yaşanılan sıkıntıların sebep ve çözümleri ile foruma katkıda bulunmak isterim.
Genel olarak düşük gereksinimli bitkiler bulunduğu için öncelikle düşük destekle başladım ancak sonrasında Co2 tüplü sisteme geçiş yaptım. Herhangi bir sebebi yok, tamamiyle fayda sağlayacağını düşündüğüm için. Öncelikle bunu belirtmekte fayda var.
[K]Su değişimlerini[/K] ilk hafta her gün %50 olarak planladım, ikinci haftası ile birlikte ve sonrasında seyrelerek devam edecek. İlk ay sık olacak olan su değişim periyodu, ilk ayın bitmesi ile haftalık %40-50 şeklinde devam edecek.
İlk etapta [K]aydınlatma süresi[/K], gün doğum ve batımı gibi kademeli şekilde ilerleyen ve düşük aydınlatma ile geçen rampa sürelerini es geçersek tam anlamıyla aydınlanma 4 saat olacak ve ilk günler aydınlatma gücü maksimum %30 düzeyine ulaşacak. İlerleyen günlerde bu tabi ki arttırılacak, ancak yine de yüzde %100 aydınlatma ile çalıştırmayacağım, zira bitkilerden de anlaşılacağı üzere fazlası yarardan çok zarar getirecektir. %60-%70 tank oturduktan sonra maksimum olur gibi, bitkilerin durumuna göre değişiklik gösterebilir tabi.
[K]Filtrasyon[/K] konusunda ilk etapta Sunsun HW-603B kullansam da bu filtrenin litre bazında kesinlikle yeterli geldiğini ancak 60 cm genişlikte yeterli yüzey hareketlenmesini sağlayamadığından bu genişlikte çok işe yaramadığını söyleyebilirim. Bu nedenle Fluval 107'yi tercih ettim, Sunsun'u da 30'luk küp akvaryumumda gayet başarılı olarak kullanmaya devam ediyorum. Fluval 107 çok başarılı bir filtre tek handikapı hortumları buradan da ufak bir inceleme yapmış olalım.
[K]Tabanda[/K] lav kırığını kullanma sebebim de yine biyo alan oluşturmak ve aktif toprak tasarrufu. 3 cm yüksekliğinde lav kırığı kullandım. Üzerinde de yaklaşık 3-4 cm Neo Plant Soil Powder mevcut. Neo markasını kullanmamın özel bir sebebi yok, çok uygun fiyatlı bulduğum için kullandım. Akvaryumun sağ arka köşesinden başlayarak arka merkeze doğru uzanan bir köklü bitki ekim yeri var. Yine 1-2 kök sığacak kadar küçük ekim alanları da yati kökünün çevrelerinde mevcut. Tasarım için düşünenler için belki bir yardımım dokunur, Creaqua kozmetik kumları arasında gerçekten fikrimce en çok doğal görüntü sergileyeni Natural rengi. Bende bu sebeple Natural kullandım.
[K]Bitkilerin gübre gereksinimlerine[/K] gelecek olursak, gübre programı şu an için oluşturmadım, ilk günler Excel sonrasında duruma göre bakacağım. Yukarıda ki tank destekleri ve bilgilerini ilerleyen zamanlarda kararlarım kesinleşince güncelleyeceğim.
Benim ilk sığ su (shallow) tecrübem, forumda ki konuyla ilgili tecrübeli büyüklerimin fikirlerini, önerilerini duymayı çok isterim. Dikkat etmem gereken hususlar özellikle böylesine bir sığ suda nelerdir bilmek isterim. Şimdiden çok teşekkür ederim [:)]
[QUOTE=salihselam]Bu akvaryumda plati,neon,lepistes twtrazon vb güzel gitmez mi acaba.Bitkiye zarar verirler mi[/QUOTE]
Söylediğiniz tüm canlılar elbette olabilir. Ancak hali hazırda ember, kardinal tetra, Apisto ve temizlik grubu zaten var. Bu arada söylediğiniz canlılar zaten bitkili akvaryum için biçilmiş kaftan, yani bitkilere zararı dokunmaz.
Konunun biraz eski olmasına ve herkesin hemfikir olmasına rağmen hatırlatmakta yarar var: Akvaryumu gece lambası gibi kullanarak 24 saat aydınlatmak doğru değildir.
Balıkların dinlenmek için, bitkilerin metabolik aktivitelerini yürütmek için karanlığa ihtiyaçları vardır. Gün ışığının dalga boylarını içeren doğal aydınlatma bile 8-10 saati aştığında yosun vs. sorunlara yol açar. Mavi, mor, kırmızı gibi aydınlatmaların balık ve bitkilerinize bir yararı olmadığı gibi seyir zevki amaçlı 1-2 saatten fazla kullanılması stres kaynağı olabilir. Böyle bir aydınlatma istiyorsanız 2'li sistem kurmalısınız ve asla renkli ışığı uzun süre kullanmamalısınız.
Bitkili tanklarda led aydınlatma üzerine uzundur çalışmaktayım ve oldukça da başarılı sonuçlar alıyorum. Bu yazıda bu konudaki tecrübelerimi ve araştırmalarım sonucu oluşan bilgi birikimini aktaracam. Amacım diğer hobici arkadaşlarında bu verimli aydınlatmadan faydalanması ve bu konudaki tecrübeyi daha ileri noktalara taşımaları.
İlk ve en önemli cevap tabiyki enerji tasarrufu. Bir led kurulum muadili floresanlı sisteme nazaran yarı yarıya daha az enerji harcıyor. Akvaryumunuza gereken led gücü hesaplarken de bunu kullanabilirsiniz. Tankınızın ihtiyacı olan floresan miktarını hesaplayıp, led için yarısını alabilirsiniz.
İkinci avantaj ise uzun ömür. Gene para tasarrufu sağlayan bir durum. Ortalama bir T5 floresanı 1 sene sonunda değiştirmek zorundasınız. Yoksa renk tayfı kayar ve yosun yapmaya başlar. Özellikle pahalı bitki floresanların her sene değişim yapmak ciddi bir masrafa neden olmakda. Şu anki fiyatlardan hesapladığımızda sadece 3-4 senelik floresan değişiminin maliyeti led sistemin kurulum maliyetine denk gelmektedir. Öte yandan ortalama bir led lambanın ömrü 50bin saat ile 100bin saat arasında değişir. Buda günde 8 saat kullanımla 10larca yıl, hatta 30yıla varan bir ömür demektir. Tabi iyi soğutulması şartıyla. En güzeliyse ledin tayfı uzun ömrü sürecince kaymaz. Ömrünü tamamladığında bile tayfı aynı kalır sadece ışık çıkış gücü düşmeye başlar.
Başka bir önemli avantajıysa fazla ısınmaması. Ledde her elektrikli alet gibi ısınmaktadır ama floresanla karşılaştırıldığında çevreye saçtığı ısı çok daha azdır. Bu özellikle sıcaklığın problem olduğu yaz ayları için ciddi bir avantajdır. Basit bir fan soğutmayla bitkiye yazında devam etmek mümkün olabilir.
Son avantaj olarak derin su penetrasyonundan bahsedebiliriz. Derin tankda zemin bitkisi olmaz derler. Ama aslında bu su ışığı bloke ettiği için değildir. Klasik floresan aydınlatma ışığını 360 derece yayar. Işığın çoğunun kullanılamayacağı yönlere 360 derece saçılması bir yana, bu geniş açı ışığın mesafe ile hızla dağılmasına neden olur. Basit hesapla derinliği 2 kat artırırsanız, zemine ulaşacak ışık 4de 1in altına düşer. Bu yüzden derin tanklarda zemin bitkileri zordur. Leddeyse durum farklıdır. Standart power ledlerden ışık 120 derece açıyla çıkar. Belli bir yöne odaklandıklarından çok daha az dağılırlar. Eğer tank çok derinse ucuz plastik lensler takılarak ışık 5 dereceye kadarda odaklanabilir. Kısaca bir projektör kullanır gibi ışığı zemine çok az kayıpla indirmek mümkündür, 60-70cm derinlikde cuba yetiştirmek imkan dışı değil.
[b]Gelelim diğer soruya, bunca avantajına rağmen bitkili tanklarda led kullanımı neden yaygın değil?[/b]
İlk neden tabiyki maliyet. Ucuz şerit ledler bitkide hiçbir işe yaramaz. Bitki yetiştirmeye uygun power ledlerde yakın zamana kadar çok pahalıydılar. Ama artık daha makul fiyatlardan led armatür hazırlamak mümkün.
İkinci ve en önemli nedense ledlerin dar renk spektrumu ki, şimdiye kadarki tüm araştırmalarım ve bu yazının amacı da bu sorunu aşıp ledle verimli fotosentez elde etmek üzerine. Dar renk spektrumu neden sorun olmakta. Fotosentez kullandığımız güneş panelleri kadar basit bir hadise değil çünkü. Bitki her renk ışığı aynı verimlilikte kullanamıyor. İş su altı bitkilerine geldiğinde bitkinin kullandığı renkler dışında kuvvetli bir ışık, mutlak şekilde yosunları besliyor.
Dar spektrumun kaynağını anlamak için önce ledin ne olduğuna bakmak gerek. Led aslında bilgisayarlarımızdaki mikro işlemciler gibi bir yarı iletken malzemedir. Zaten isminin açılımı ne olduğunu söylüyor. Light Emiting Diode, yani ışık yayan diyot. Teknik detayına çok girmeden, yarı iletken doğasının sonucu olarak bir led sadece tek ve dar bir renk alanında ışık saçar. Peki bu durumda birden fazla rengin karışımı olan beyaz renkli led nasıl mümkün oluyor. Farklı renklerde ışıyan led katmanları fosfor ile desteklenerek beyaz renk elde ediliyor. Bizim sorunumuzda burda başlıyor. Beyaz olsa bile hala dar bir renk spektrumunda oluyor ve en önemlisi bu renk dağılımı bitkinin fotosentez ihtiyacına göre değil, insan gözünün en verimli göreceği tayfda hazırlanıyor. Bitkilerin tersine insan gözüde en iyi yeşil ve sarı renklerde, fotosenteze katkısı en zayıf olan renklerde görür. Bu yüzden sadece beyaz led kullanmak yosuna davetiye çıkarır, fotosentezde tam verim vermez.
Beyaz ledlerin renk dağılımlarına genel olarak bakarsak bolca mavi ve yeşil içerdiklerini ama çok az kırmızı olduğunu görürüz. (Diğerlerinden farklı olarak sıcak beyaz bolca sarı ihtiva eder.)
Bizim için önemli olan bitkinin hangi renklerde fotosentez yaptığı.
Bu grafikde bitkinin farklı renklerdeki ışıklara göre fotosentez performası görülmekde. Bitkinin fotosentezde sarı ve yeşil rengi neredeyse hiç kullanmadığını görüyoruz. Fotosentezde en etkili olan bölge kırmızı ve mavi alan. Bitkinin yeşil olmasıda aynı nedenden. Mavi ve kırmızıyı emip kullanırken, kullanmadığı yeşil ışığı geri yansıtıyor.
Nasıl bir led kullanacağımıza karar vermek için iki grafiği üst üste koyalım:
Grafikte görüldüğü üzere beyaz ledlerin bitkilerin az kullandığı yeşil ve sarı bölgede kuvvetli ışımaları var. Bu grafiğe göre nispeten en iyi sonucu veren 6000k soğuk beyaz led. Ama sorun sadece yeşil ve sarının fazlalığı değil. Aynı zamanda kırmızı eksik. Bu eksiklik yüzünden bazı bitkiler led ışığına olumlu cevap vermezler. Bu durum bitkiden bitkiye değişir. Her bitki türü farklı ışıkları tercih ettiğinden bazı türlerde bu eksiklik sorun olmamaktadır. Ama fazla sarı ile yeşil genede yosun yapacaktır.
Şimdi beyaz ledleri yeşil ve sarı renklerde bu kadar gereksiz ışıkları varken neden kullanacaz. Düz mantıkdan giderek sadece en çok kullanılan dalga boylarında mavi ve kırmızı ledler takabiliriz. Ne yazıkki fotosentez bu kadar basit değil. Kırmızı ve mavide en çok fotosentezin gerçekleşmesi klorofil a ve klorofil b pigmentlerinin bu ışıkları soğurmasından. Ama fotosentezde tek rol oynayan pigment klorofil değil. Karatenoid gibi fotosentezde işlevi bulunan ve bu işlev için farklı dalga boylarında ışıklar kullanan daha pek çok pigment mevcut. Klorofil ışık enerjisiyle sudan elektron kopardıktan sonra, bu elektron net enerjiye dönüştürülene kadar pek çok pigment ve ets (elektron taşıma sistemi) proteini tarafından sırayla taşınmakta. Bu taşıma işlemi sırasındada pek çok farklı dalga boyunda ışıklar kullanılmakta. İşte bu yüzden diğer renklerde ışıklarada ihtiyacımız var. Net enerjiye katkıları az olsada bazı kritik renkler sağlanmadığında ets zinciri kırılmakda ve verimlilik ciddi biçimde düşmekde. Bu olay emerson etkisi olarak adlandırılmaktadır.
1950lerle fotosentez üzerine çalışmalarda bulunan Robert Emerson’un deneylerinde ortaya koyduğu üzere, fotosenteze katkısı zayıf olan dalga boylarında ışıklar, katkısı yüksek ışıklarla beraber kullanıldığında verimliliği ciddi biçimde artırmaktadır. Kısaca 4+1=5 değil, 8 etmektedir. Bu sebeplerden izleyeceğimiz strateji soğuk beyaz ledi, fotosentezin kuvvetli gerçekleştiği noktalarda kırmızı ve mavi ledlerle desteklemek olacak.
[B]Güncelleme (29.08.2016): [/B] Yukarı yeni akvaryumun videsunu ekledim. Led sayılarında son tecrübe ile bir iki değişiklik yaptım.
Oncelikle renk dagilimi icin tavsiyem: %20-25 660nm deep red, %10 royalblue mavi, %5 420-430nm uv mor, %60 biraz üzerinde 6000-7000 kelvin soguk beyaz. Eger led sayiniz fazlaysa, homojen renk dagilimi yapabilcekseniz 30-40 tanede birer adet 630nm normal kirmizi ve 530nm yesil konabilir. 630 kirmizi fotosentezde renk cesitliligini artirmak icin. Olmazsa olmaz degil, fazlası tanka suluboya tadında bir pembelik verir. Yeşilin fotosenteze hicbir katkisi yok, amac yesil bitkileri daha parlak gosterip tankin canliligini artirmasi. Sakin 20ledde 1 tane kullanmayin cok baskin gelir, kotu gozukur, bir noktaya odaklanirsa orda yosun yapabilir. Önceden emerson etkisi için 730nm infra red de tavsiye ediyordum ama son tecrübelerle gerek olmadığını, aksine su ortamında garip yosunlara neden olabildiğini gördük.
Guc noktasi cok onemli. Genelde en cok yapilan hata ac gozlulukle olabildigince guclu aydinlatma kurmak. Bunu yaptiginizda genelde sonucu biolojik dengesizlik oluyor. Led isigi gercekden cok, cok etkili. Fazla verdiginizde isikla supercharge olan bitkiler fotosentez patlamasi yapip, hizla sudaki herseyi tuketiyor. Sadece npk degil, kalsiyum, magnezyum gibi suyla gelen mineralleride hizla tuketiyorlar. Basta cilgin oksijen cikisi goruyorsunuz ama sonrasinda sudaki mineraller tukeniyor, gelisim duruyor, asiri yosunlanma basliyor. Bu sekilde surdurulebilir gelisim icin 1-2 gunde bir su degisimi yapmaniz gerekirki denge bozulmadan devam etsin. Bu sebeble iyi tasarlanmis yuksek destekli tankda litrede 0.3w yi gecmemenizi onerecem. Tank cok derinse 0.4w ye yaklasilabilir. Dusuk destekli tanklarda ise 0,1-0,15w uygundur. Ayrica isigi kuvvetli verdiginizde, hizli gelisen bitkiler bir o kadarda metabolik atik olusturuyorlar. Yuksek gelisim hizinda dengesizlik olmamasi icin bunu karsilayabilcek saglam bir filtrasyonunuzun, biolojik donusum yapabilcek iyi bir tabaninizin olmasi gerek.[EDIT]darkaura,2017-04-19 13:13:33[/EDIT]
Mustafa bey İlk sayfanızdaki yüzde oranlarına göre yapacağım armatürü simülasyon veya dimleme yapılabiliyor mu? Yapılıyorsa bilgi verebilir misiniz nasıl yapıldığı hakkında Teşekkürler
Albino prenses diye aldım fakat 5 ay olmasına rağmen hala ufak duruyor normal mi[IMG]https://foto.akvaryum.com/fotolar/239350/191220250223571.jpg[/IMG]
Daha önce çok benzer bir konu açıldı. Öneriyi tekrarlamak gerekirse;
Bazı cikletler vatoz tipi balıklara alışkın olmaz ve alışamaz. Küçük vatozun vücudunu hırpalarlar. Vatozu büyütürsünüz, yüzgeçleri ve gözleri hırpalarlar.
En iyi seçenek yeni batını bebeklikten itibaren vatoza alıştırmaktır. Vatozlar çoğu zaman darbe gelene kadar kaçmaz. Darbe geldiğinde de göz veya yüzgeci kaybedebilir.
Akvaryumu büyütmek riski azaltsa da ciklet gördüğü yerde yine dürtükleyecektir.
3 Saat 12 Dakika önce