Dini bir soru


balıkçıkarargahÇevrim Dışı

Kayıt: 11/02/2015
İl: Istanbul
Mesaj: 44
balıkçıkarargahÇevrim Dışı
Gönderim Zamanı: 18 Şubat 2015 10:50
Evlilik kader biliyorum eşcinsellerde evleniyor bu kader olamaz Allah eşcinselliği sevmiyor evlilikte kader ama açıklama yapabilecek bilgisi olan arkadaşlar bana anlatırsa sevinirim

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

bakır/06Çevrim Dışı

Kayıt: 23/10/2014
İl: Ankara
Mesaj: 45
bakır/06Çevrim Dışı
Gönderim Zamanı: 18 Mart 2015 07:26
Selam,

Eşcinsel olarak değil de erkek erkeğe yada kadın kadına birliktelik diyelim. Bazı ülkelerde sanırım bu tip birliktelikler evlilik ile resmiyete dökülebiliyor. Hatta bazı ülkelerde insan ile hayvan bile evlenebiliyor. Ancak çoğu ülkede böyle bir şey söz konusu değil. Mesele hangi ülkede bu tip birlikteliklere evlenme müsaadesi vardır yoktur değil ama erkek erkeğe yada kadın kadına evlilik geçerli olur mu yada evlilik sayılır mı? Önce bunun farkında olmak gerekir.

Bir diğer husus da kader meselesi, geleneksel manada kaderden söz ediliyorsa böyle bir kader anlayışı sadece insanların uydurdukları ve çok eski tarihlerden bugüne kadar gelen inanışların yansımasından başka bir şey değildir. Bu kader anlayışına göre insanlar yaratılmadan önce yada doğmadan önce zaten ne yapacakları nasıl yaşayacakları kiminle evlenecekleri vesaire belirlenmiş ve insanlar da bir kukla olarak bu hayatı yaşayacaklar şeklindedir. Ancak bu inanış İslami değil müşrik inancıdır, putperest inancıdır. Zira müşrikler;

''Şirk koşanlar diyecekler ki: Eğer Allah emretseydi; ''biz de, atalarımız da şirk koşmazdık. Hiçbir şeyi haram da kılmazdık.'' Onlardan öncekiler de, Bizim azabımızı tadana kadar böyle yalan söylediler. De ki: Bize karşı yanınızda ortaya koyabileceğiniz bir bilgi var mı? Siz, ancak zanna uyuyorsunuz ve siz, sadece yalanlar atıyorsunuz.'' (En'am 6/148)

Eğer Allah (kün) emretseydi biz şirke düşmezdik diyen müşrikler aslında Allah bizim müşrik olmamızı (kün) emretti biz de müşrik olduk eğer müşrik olmamamızı (kün) emretseydi olmazdık diyerek bulundukları halin Allah'ın (kün) emriyle olduğunu söylemiş olmaktadırlar. Yani gelenekteki kader inancını dile getirmişler ve müşrikliğin bu inanış çerçevesinde şekillendiğini ortaya koymuşlardır. Ancak Allah'ın, müşrik olan kimselerin daha evvelden müşrik olmasını (kün) emretmesi diye bir şey söz konusu olamaz, bunu söyleyenler sadece yalan söylüyor ve iftira atıyorlar. Bir sonraki ayette;

''De ki: "En 'üstün ve apaçık' delil Allah'ındır. Eğer O, emretseydi elbette tümünüzü hidayete erdirirdi" (En'am 6/149)

Bu ayetten de anlaşılacağı üzere Allah'ın bu konuda daha evvelden ''kün/ol'' şeklinde bir emri olsaydı, o emir tüm insanların hidayete ermesi şeklinde olur ve tüm insanlar da hidayete ermiş olurdu. Ancak bu durumda imtihan olmaz, halbuki yerin ve göklerin yaratılış sebebi imtihandır. Kim daha güzel amelde bulunacak diye yaratıldı yer ve gökler. Daha iyi anlaşılsın diye şöyle belirteyim; Müşrikler, Allah bizi böyle yarattı yani evvelden müşrik olmamızı emretti biz de müşrik olduk anlayışı ile bir takım sözler söylerken; Allah, onların yalan söylediklerini bilgisiz ve delilsiz konuştuklarını ortaya koymakta ve eğer müşriklerin dediği gibi bu konuda daha evvelden bir emir olsaydı, o emir ''müşrik ol'' şeklinde değil ''hidayete er'' şeklinde olurdu diye belirtilmektedir. Allah, hiç kimsenin müşrik olmasını daha evvelden kün/ol olarak emretmez. Ancak gelenekteki kader anlayışına sahip müşrikler, Allah bizim müşrik olmamızı emretmiş biz de müşrik olduk, eğer aksini emretseydi müşrik olmazdık diyerek yaptıkları davranış, tutum ve bulundukları halin kendi iradeleri dışında ve yaratılmadan yada doğmadan önce belirlendiği şeklinde bilgisizce delilsiz yalan ve iftira atmışlardır. Şu var ki, kişi kendi iradesiyle davranış, tutum ve hareketleriyle müşrik olma gayreti içerisinde olursa Allah o kimsenin müşrik olduğunu hükme bağlar, yada o kimse hidayete ermek için gayret gösterirse Allah o kimsenin de hidayete erdiğini hükme bağlar. İşin özü Allah kimseye zulmetmez, herkes yaptığının karşılığını görür ve hesabı görecek olan da yalnız Allah'tır.

Meseleye dönersek, evlilik ile geleneksel manada kaderin bir alakası yoktur. Yani kiminle evleneceğimiz daha evvelinden bilinen yada kün olarak emre bağlanan bir şey değildir. Zaten bundan dolayıdır ki, Allah'ın kitabında kimlerle evlenebilir ve evlenilmesi yasak olanlar olarak şartlar ve emriler ortaya konmaktadır. Yani kısacası Allah'ın hoşnut olmayacağı rıza göstermeyeceği birlikteliği insanların doğmadan önce onların üzerine kün/ol şeklinde emretmiş olması düşünülemez, bu düşünce ancak müşriklerin inancında vardır. Allah'ın razı olmayacağı birliktelikler her ne kadar evlilik olarak resmiyete dökülse de Allah katında evlilik olur mu diye sorgulamak ile birlikte, bu tip evliliklerde Allah emretmiş biz de evlendik, emretmiş olmasaydı evlenmezdik şeklinde yapılan yanlışın faturasını Allah'a çıkartmak ve iftara atmak yani müşrikler gibi davranarak meseleyi geleneksel manada kadere bağlamak da yanlıştır.

Not: Nerede olursa olsun, kimin yazdığı önemli değil Din konusunda bir yazı okuduysanız mutlaka araştırın. Benim bu yazdıklarımı da körü körüne doğru kabul etmeyin, benim hatalarım yanlışlarım eksikliklerim olabilir. Doğrusunu Allah bilir.
bakır/062015-03-18 15:44:44

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

CanberkÇevrim Dışı

Özel Üye
Kayıt: 26/04/2008
İl: Izmir
Mesaj: 264
CanberkÇevrim Dışı
Özel Üye
Gönderim Zamanı: 06 Nisan 2015 19:41
Aykut Bey ayetlerle açıklamayı tatmin edici şekilde yapmış. Onun safında bir yorum da ben eklemek istedim.

Beyefendinin zikrettiği geleneksel anlayış, izahını yaptığı üzere maalesef bazı noktalarda Kur'an ile ters düşmekte. Şu cümleyi de bu çerçevede düşünmek gerekir "Bu kader anlayışına göre insanlar yaratılmadan önce yada doğmadan önce zaten ne yapacakları nasıl yaşayacakları kiminle evlenecekleri vesaire belirlenmiş ve insanlar da bir kukla olarak bu hayatı yaşayacaklar şeklindedir" Yani geleneksel kader anlayışında, kimin cennetlik kimin cehennemlik olduğu, kimin şeyhlik mertebesiyle doğup kimin sıradan bir müslüman kimin kafir olacağı halihazırda yazılmıştır. Hidayete ermeniz veya sapmanız Allah tarafından siz doğmadan zaten kaderinize işlenmiştir. Yapabileceğiniz hiç bir şey yoktur. Bu anlayış müslüman toplumunu "Ne yapalım, kader böyleymiş" şeklindeki tehlikeli anlayışa sürüklemiştir. Aynı zamanda verdiğim misalde dikkatinizi çekmek istediğim konuyu da müslüman dünyasına yerleştirmiştir.

Aşağıdaki linkleri de konuyla alakalı potansiyel sorulara cevap olabilir düşüncesiyle yapıştırıyorum.

http://www.fetva.net/goruntulu-fetvalar/insanin-basina-gelen-seyler-ne-zaman-yaziya-gecirilmistir.html

http://www.fetva.net/goruntulu-fetvalar/ne-yapalim-hayirlisi-boyle-imis-demek-kader-inancina-uygun-mudur.html

http://www.fetva.net/goruntulu-fetvalar/hadid-suresi-22-ve-23-ayetleri-kader-acisindan-izah-eder-misiniz.html

http://www.fetva.net/goruntulu-fetvalar/insanlar-cinayetleri-ve-vahsetleri-de-mi-allahin-izniyle-isliyor.html

www.fetva.net sitesini öneririm, soru-cevap arşivi oldukça geniş. Özellikle namaz vakitlerini ve oruç saatlerini, astronomi/rasat, ayet ve hadis bütünlüğüyle inceledikleri bilimsel çalışmadan her müslümanın haberdar olması gerekir diye düşünüyorum.

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir