HOBİYE NASIL BAŞLADINIZ?


alenka123Çevrim Dışı

Kayıt: 01/04/2009
Mesaj: 5
alenka123Çevrim Dışı
Gönderim Zamanı: 01 Nisan 2009 11:55
ben ilk önce kaplumbağa aldım hoşuma gitti küçük bir fanus aldım sevmeye başladım sonra 50 lt akvaryum aldım oda patladı hey gidi günler ben daha 11 yaşındayım 1 yıl oluyor 1 ay sonra 1 yılı deviriyoruz balıklarla vayy be heyy gidi günler AglamaAglama

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

SehnsuchtÇevrim Dışı

Kayıt: 28/01/2009
İl: Istanbul
Mesaj: 54
SehnsuchtÇevrim Dışı
Gönderim Zamanı: 01 Nisan 2009 12:09
Selam.Ben 11 yaşındayım hobiye 2007 temmuzda başladım okulda bitti artık ilgilenebilirim balıklarımla dedim ve 2 japon aldım bunları fanusta 8 ay kadar besledim Sonra bana bir akvaryum hediye edildi ve içinde 1e 1d lepiştes vardı su o kadar kirliydiki akvaryumu yıkamak çok zor oldu.Ben japonları aldığım akvaryuma koydum.Sonra kuzenimin malawi cichlidlerini görünce japonlardan soğudum.Ve işe Astatotilapia latifasciata ile başladım sonra yunus,sp,calico,iceman derken bugünlere geldik.Şimdi ise yunus,sp,calico,iceman besliyorum.Ve balıklarımı çok seviyorum.Utangaç

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

orcimÇevrim Dışı

Kayıt: 26/02/2009
İl: Istanbul
Mesaj: 26
orcimÇevrim Dışı
Gönderim Zamanı: 01 Nisan 2009 19:32
Selam arkadaşlar ben bu hobiye ilk 20lt akvaryumda başladım. İlk beslediğim balık astronot oldu. Sonra öldüler. Sonra 3 tane pacu aldım. Sonra baya ilgi duymaya başladım. Sonra 350lt bir akvaryum aldım. Çok güzel oldu. Bence çok güzel bir hobidir
Oguzzz2009-04-08 08:45:50

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

macropsÇevrim Dışı

Kayıt: 06/04/2009
Mesaj: 5
macropsÇevrim Dışı
Gönderim Zamanı: 06 Nisan 2009 00:18
Selam arkadaşlar benim hobiyle tanışmam 1998 yılında başladı. Enterasan olan tarafı da bolkonumda güvercin besliyordum. Ben de askerlikten kalma bir fare fobisi var ve bir yaz günü evi badana yaparken balkona serdiğimiz halıların üzerine gezen fareleri gördüm ve ertesi gün eşimin dayısını çağırdım ve kümesi hemen yıkmasını rica ettim. Bu esnada kuşları Eminönünde bir dükkancıya götürüp bana karşılıgında bir akvaryum almasını söyledim. O da bana 70 lt bir akvaryum aldı. Ben de içine ilk olarak 4 adet sarı prenses aldım. Şimdi evimde 2 adet  550 lt akvaryumum var. Bunlardan birinde Tanganiyka türleri var. Diğerinde ise vazgeçemediğim Malavi türleri var. İlerliyen zamanda arkadaşlarımla bir hobihane açmayı düşünüyorum. Tabii bunda evli olan arkadaşlar ve abilerim daha iyi bilirler. Eşimim balıklarla daha fazla ilgilendigimi düşünmesi yüzünden bir kaç arkadaşımla birlikte kurmayı düşündüğümüz bir hobihane olarak  yapmayı düşünüyoruz. Herkese  saygılar Oguzzz2009-04-08 08:49:57

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

10_urÇevrim Dışı

Kayıt: 04/04/2009
İl: Eskisehir
Mesaj: 5
10_urÇevrim Dışı
Gönderim Zamanı: 06 Nisan 2009 15:11
malum yaş 14 daha yolun başı

ben siteyi 13 yaşımda gördüm içimde farklı bi kıpırdama oluştu sonra 10 litrelik akvaryumumu kurdum 10 litrede lepistes besledim yaklaşık 10 balık vardı 10 litrede

sonra 80 litre akvaryum aldım su kaçırdı vs vs olaylardan babam kurmama izin vermedi yaklaşık 3-4 ay önce kurdum tamir ettim şu anda bitkili ve canlı doğrunlı :)

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

RaZoRÇevrim Dışı

Kayıt: 01/06/2007
İl: Istanbul
Mesaj: 195
RaZoRÇevrim Dışı
Gönderim Zamanı: 08 Nisan 2009 00:09
5 yaşındayken ablamın okul müdürünün bana verdiği kıpkırmızı erkek betayla başladım. Her ne kadar annem su değişiminde uykulu halde balığı haşlamış olsada :D 10 yaşına bastığımda 60 lt akvaryum içine konmuş 4-5 japon balıklarını besledim.
Balıklar öldüğünde hava motoru bozuldu diye öldüklerini sanarak,
bir yandan ağlayıp, bir yandan çocuk aklıya hava hortumuna ağzımla hava vererek onları canlandırmaya çalıştım. O günden sonra uzunca balık beslemedim. Annemin i.ö.o okulunda öğretmen olması neticisinde okuldaki 500 lt akvaryumda pangasuslara tenefüslerde yem atmak, eheim marka dış filtresini temizlemekle geçirdim. Lise 1 de ilk kendi çabamla ilk akvaryumumu aldım. 78 lt dış filtresi ve herşeyinle full tesisat kurdum. Yıl 2008 kasım ayı ilk maaşımla koşa koşa gidip 250 lt akvaryum yaptırdım. Lise 1 de kurduğum akvaryumdaki sadece 1 sarı prensesim sadece elimde ve 2 ayda 100 den fazla yavru balığım oldu. Hala çocuk gibiyim ve o günleri hiç unutmadım, düşündükçe hüzünlenirim. Yakında 500-600 lt bir tank kuracağım, buradan herkese bildireyim :P

Herkese Sağlıklı Balıklar Oguzzz2009-04-08 08:56:45

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

DeathSlayerÇevrim Dışı

Kayıt: 07/04/2009
İl: Istanbul
Mesaj: 565
DeathSlayerÇevrim Dışı
Gönderim Zamanı: 08 Nisan 2009 00:17
Maalesef benim hiç fanus maceram olmadıAglama sene 2000 di sanırım bir tanıdğımız bana yaklaşık 50 ltlik bir akvaryum vermişti sonra babam bana 3 tane minik japon ve bir tane çöpçü getirmişti.Japonlarımdan birisi filtrenin arkasına sıkışarak birisi çatlayarak ::D ölmüştü.Sonra bende akvaryumu çok boş hissedince canlı doğuran bir balık almıştım hamile.Cinsini tam hatırlamıyorum ama sarı bişeydi adam beta demişti ama betayla alakası yoktu.Yavrularına bakan bir cinsti japonumda onun tüm yavrularını yiyince mağrur anacım japonumum kuruk ve yüzgeçleriini didikleyerek öldürmüştü ve geri kalan son çöpçümde akvaryum suyunu çekerken ya kumların altında kalmıştı yada ben hortumla çekerken yutmuştum tam hatırlayamıyorum :D
Oguzzz2009-04-08 08:57:36

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

MGRBZ17Çevrim Dışı

Kayıt: 26/09/2005
İl: Çanakkale
Mesaj: 176
MGRBZ17Çevrim Dışı
Gönderim Zamanı: 08 Nisan 2009 00:36
   Merhaba bende orta sonda şimdide çok iyi görüştüğüm bir arkadaşımın evinde gördüğüm bir canlıdoğuran akvaryumu ile bu hobiyle tanıştım ve o gün hemen bir akvaryum kurmaya karar verdim . Ertesi günü gidip bir hava motoru yuvarlak siyah olanlardan , bir sünger filtresi , 50 w. ısıtıcısı olan 30 lt. civarı bir akvaryum aldım . Akvaryumu hemen o akşam kurup ışığınıda 40 lık ampul takıp faal duruma getirdim . Ertesi günü gidip 3 lepistes 3 de plati aldım ve hemen akvaryuma attım .6 ay sonra yavrulardan akvaryuma sığamaz hale geldiler . Ozamanki  canlıdoğuranlar ne sağlammış o küçücük suyu oturmamış akvaryumda hiç kayıp vermeden tam bir yıl bakmıştım . Yaklaşık 60 civarı balık olmuştu ve benimle beraber birkaç arkadaşıda bu hobiye sürüklemiştim yavrulardan vermek yoluyla . Sadece üniversite yıllarında ve askerde bu hobiden koptum evlendikten sonrada eşim anlayışla karşıladığından devam edebildim . Çoğu arkadaşım evlendikten sonra bu hobiyi bırakmak zorunda kaldı . MGRBZ172009-04-08 00:40:30

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

sayokanÇevrim Dışı

Kayıt: 11/01/2009
İl: Bartin
Mesaj: 75
sayokanÇevrim Dışı
Gönderim Zamanı: 08 Nisan 2009 02:48

Herkes fanuslarla hediye balıklarla falan başlamış fakat benim durumum çok daha farklı ve vahimDil%20Çikarma.
Ben Çankırı'da bahçeli bir evde doğdum. "Bahçeli" kelimesi tam olarak karşılamıyor şehrin dış tarafında kalan bahçelerin içerisinde bulunan bir evde desek daha doğru olur. En yakın komşumuzla aramızda 50-60 mt vardı, diğerlerinin evlerine yürümek 5dk sürüyordu artık siz hayal edinHimmm. Çankırının ortasından geçen Acı Çay adında bir çay vardır. Suyu baharda artmasına rağmen diğer zamanlarda çok azdır. Acı Çay bahçemizin yanından geçerdi ve annemin kızmasına rağmen her fırsat bulduğumda buraya kaçardım. Acı Çay'da suyun az olduğu zamanlarda suyun sığ bölümlerinde yaşayan kaya balığı dediğimiz akvaryumlarımızda beslediğimiz çöpçülere benzeyen, vücut yapısı daha uzun olan ve benim gördüğüm kadarıyla da 8-10 cm boya ulaşabilen balıklar vardı. 4-5 yaşlarındayken Çaya gidip ELLERİMLE evet çok garip ama ellerimle bu balıkları yakalamaya çalışırdım ve çok da başarılıydım. Ne var bunda diyebilirsiniz, yıllar sonra, lise bitmişti sanırım, Çankırı'ya gittiğimde aklıma geldi ve aynı şekilde balık tutmaya çalıştım, ancak saatlerce uğraşmama rağmen hiç balık yakalayamadımUtangaç. Neyse konuya döneyim, yakaladığım bu balıkları eve getirir annemden balıkları koymak için uygun bir kap isterdim. Annem hep kızardı "yazık oğlum hayvanları tutup tutup öldürüyorsun" Höytdiye ben de evin etrafında bulduğum kullanılmayan her tarafı paslanmış (ne olduğunu da bilmiyorum) bir kap bulur, kaba tulumbadan su doldurur (evimizin olduğu yer şehir merkezi olmasına rağmen şebeke suyu 1991 yılında geldi. Devlet bize ayrımcılık yapıyor diyenlere ithaf olunur. Çankırı-Ankara(BAŞKENT) arası 130km), balığı da içerisine bırakırdım. Yesin diye ekmek atardım ama hiç yemezlerdi. Ben de sinir olurdum ekmek yemiyorlar diye. Hatta o yaşıma rağmen benim varlığımdan ürktükleri için yemediklerini düşünür, balığın yanından uzaklaşırdım, ama sonuç yine aynı tabiiki. Balıklar o küçücük kapta nasıl oluyorsa 1 gün yaşarlardı ama ertesi gün kalktığımda hep ölmüş olurlardı. Bu şekilde çok balık yakaladım, ve tabii öldürdüm. Aradan geçen yıllarda misafirliğe gittiğimiz evlerdeki akvaryumların camlarına ya da akvaryumcuların vitrinlerine yapışır saatlerce hayran hayran bakardım. aslında sadece balıklara değil bütün hayvanlara karşı büyük bir ilgi ve merak hissediyordum. Böcekler hatta bizim orada o zamanlarda çok bulunan akreplere bile. Ama tabiiki balıklar ayrıydı. İlkokul 4. sınıfa geçtiğimde babamın memuriyeti kazanması nedeniyle (yine Devlet bize ayrımcılık yapıyor diyenlere duyurulur. Üniversite mezunu kafası zehir gibi çalışan, mevzuata hakim bir insan yıllarca işsiz dolaşıyor, lastikçilik yapıyor, ancak yıllar sonra çocuğu ilkokul 4. sınıfa giderken iş bulabiliyor ve bu adam ÇANKIRILI! Ankara(BAŞKENT)-Çankırı arası 130km!)  Ankara'ya taşındık. Emin değilim ama galiba liseyi bitirdiğim seneydi (kredili sistemin son mezunuyum 2.5 yılda bitirdim liseyi) tanıdığım en değerli insanlardan can dostum Hakan bir gün benim ilgimi bildiği için dükkanlarındaki (yanlış anlaşılmasın mefruşat dükkanı) akvaryumu bana hediye etti. Çok mutlu olmuştum. O akvaryumu düşününce şimdi hep gülesim geliyor bir yandan da içim sızlıyor keşke saklasaydım diye çünkü tam müzelik malzemeler vardı. Hele balıklar daha da ilginçti. 1 adet turuncu renkli tül kuyruk japon, 1 adet gurami ve 1 adette vatoz. Şimdi diyeceksiniz ki bu balıklar bir arada yaşar mı? Hakan'dayken yaklaşık 2yıl, bendeyken de 3 yıl yaşadılar. Belki küçüklükten beri birlikte olmalarından dolayı bilmiyorum ama Gurami 10-15 cm boya ulaştığında bile japona dokunmuyordu. Vatoz ve japon ise bayağı bir büyümüştü. Öyleki vatozum öldüğünde boyu yaklaşık 25 cm idi. Akvaryum mu? Akvaryumun boyunu hiç ölçmedim. O günlerde akvaryumun kapasitesi, canlıların uyumluluğu, suyun değerleri vs... kimsenin umurunda değildi. Akvaryumun suyu berraksa sorun yok demekti bizim için. Hacmini, enini bilemiyorum ama akvaryumun boyu en fazla 70cm idi. Eni ve yüksekliği de çok azdı. akvaryumu içi su doluyken rahatlıkla taşıyabiliyordum artık siz hesap edin. O akvaryumda neler besledim neler yaptım, akvaryumculardan -affınıza sığınarak yazıyorum- ne kazıklar yedim bir bilseniz. Akvaryumun diğer donanımları neydi derseniz hemen sayabilirim: 1 adet hava motoru (bu yazıyı okuyanların çoğu o hava motorunu hiç görmemiştir bile, mavi renkli silindir biçiminde bir üfleyip bir duran bir motor), 1 adet şu anda pipo filitre diye tabir edilen bizim sünger dediğimiz, yeşil plastikten, orta kısmının kenarları ızgaralı, silindir şeklinde, içerisinde bildiğimiz sünger bulunan ve hava motoruna bağlanarak kullanılan filitre, 1 adet ısıtıcı. Daha sonra eski akvaryum sevdalılarının göz nuru, efsane olmuş, her serisi merakla beklenen, şimdi kimsenin rağbet etmediği yeşil renkli GAPII iç filitrelerden almıştım. Ha birde bir tane küçük florasan vardı. Öyle şimdiki gibi gün ışığı falan değil, küçücük bişey. Hava motoru ikide bir arızalanırdı, ben hep açar bişeyler yapar tamir ederdim. Ama en fazla 10 dk sonra yine arızalanırdı. Anlayacağınız akvaryumda ne mekanik ne biyolojik temizlik diye bişey yoktu. Akvaryumun suyunu sararır sararmaz olduğu gibi değiştirirdim. Üstelik beklemiş suyla falan da değil. Aydın'da pangasius satın aldığım bir akvaryumcunun "Akvaryumun suyunu  çok değiştirme balıklar bayat su sever, sarı suda daha hızlı büyürler" demesi üzerine daha sonraları akvaryumun suyunu kokmadan değiştirmez oldum. Şimdi diyeceksiniz ki o balıklar nasıl yaşıyordu peki. O zaman bilmiyordum tabi ama galiba akvaryumumda bulunan 2-3 kök bitki sayesinde. Malum bitkiler hem suya oksijen salarlar hem de sudaki nitratı azaltırlar. Tabi buna rağmen balıklarımın ömrü pek uzun sürmedi. Gurami, japon ve vatoz yaşlandıkları için öldüler. Guramilerin ne kadar dayanıklı balıklar olduklarına da defalarca şahit oldum. Tabi bu arada akvaryumumun pek çok kısa süreli misafiri de oldu. Bazıları biraz kaldılar ama çok değil onlar da misafir olmaktan öteye geçemediler. Az önce anlattıklarımdan sonra neden öldüklerini söylememe gerek yok sanırım. Ama ben onların hep hastalıklı balıklar olduğunu sanıyordum, o zamanlar neden öldüklerini bilmiyordum tabiiki. Peki kimler mi misafir oldular? aklıma gelenleri sayayım: pek çok pangasius (bazıları 15-20 cm oldular ama tabi sonu hep hüsran), pek çok çöpçü, colisa guramiLER, labiolar (bunlardan biri de 10-12 cm olmuştu), hatta yalnızca 1 gün kalan iki ramirezi (o zamanlar ramirezi pek tanınmıyordu ya da ben tanımıyordum, Allah var akvaryumcu demişti çok hassas balıklar diye ama.. Hala da içimde uhtedir beslemeyi çok isterim.) vs... Daha sonraları dip çekimi yapmak gerektiğini, suyun bir kısmının değiştirilmesi gerektiğini öğrendim ve şimdi türlerini hatırlamıyorum ama en son beslediğim balıklar uzunca bir süre yaşadılar. Daha sonra Yüksekokul, meslek derken evden ayrılıp başka diyarlara göçünce benim akvaryuma bakma işi babama kaldı. Babam ilk başlarda sadece zorunlu bakımlarını yaparken sonradan sonraya bu işe ısındı. İzne ayrılıp her yanlarına gidişimde akvaryumda bir yenilik bir gelişme görüyordum. Yeni balıklar alıyor, akvaryumun ihtiyacı olan donanımları tamamlıyordu. Ve benim akvaryum artık babamın olmuştu. Hakkını da benden daha iyi veriyordu hani. Bir gün eve geldiğimde bir de baktım ki babam 100 cm boyunda bir akvaryum almış. İçerisinde kılıçkuyruklar, moliler, veliferalar vs. Çok güzel bir akvaryum yapmış. Ve şu anda 100cm uzunluğunda oldukça yüksek ve geniş (galiba hacmi 300lt civarında) bir akvaryumda, dış filitre vs her türlü donanımla, yunus, papağan vb. chiclid türlerini besliyor. Haftalık su değişimlerini, balıkların yemlemelerini vs. hiç aksatmıyor. Yani anlayacağınız tam bir hobici. Ben ne mi yaptım? Yıl 2004 İstanbul'da göreve başladım. 1 yıl bekar hayatı, sonrasında evlilik vs. derken aradan 2 yıl geçti ve birgün Yenibosna Metro durağında fanus ve balık satanları gördüm. İçim kıpraştı. Ama o zamanlar bu siteyle tanışmamış olmama rağmen çoğunluğu acı olan geçmiş tecrübelerimden fanusta balık beslenmeyeceğini, en azından küçük bir akvaryumda bakılması gerektiğini biliyordum. O dönemde yaşadığım maddi sorunlar ve evimin çok küçük olmasından dolayı akvaryum almak benim için çok uzaktı. Fakat iki gün sonra dayanamadım ve en azından evimize neşe katar diyerek iki küçük sevimli japon ve bir fanus aldım. Balıklardan birisi kısa bir süre sonra öldü. Kalan diğer balık öyle sevimliydi ki. Odaya girince sanki küçük bir köpek gibi hemen oyunlar yapmaya başlıyordu, fanusun ne tarafına geçerseniz o da o tarafa geçerek sizi takip ediyordu. Eşim de ben de bu hayvanı çok sevmiştik. Ama tabi onun da ömrü uzun olmadı. Çok üzüldük ve bundan sonra bile bile böyle bir hata yapmamaya karar verdimHöyt. Yıl 2008. Artık Diyarbakır zamanı. Adı hep kötü olaylarla anılan fakat bütün o keşmekeşine rağmen aslında çok güzel bir şehir olan Diyarbakır'a göç vaktiTey%20Tey. Diyarbakır'a geldikten 4-5 ay kadar sonra bir gün İş arkadaşım olan Faruk Abimin yakın arkadaşı olan bir akvaryumcuya gittik. İşyeri sahibi olan ve artık benim gözümde esnaf değil abim olan beni de müşteri değil kardeşi olarak gördüğünden emin olduğum Ufuk Abimle tanıştık. Ufuk Abi çok sıcak kanlı ve misafirperver bir insan. Dükkana girince içim cız etti. Ve bir süre sonra yeniden akvaryum kurmaya karar verdim. 100*30*40 ölçülerinde bir akvaryum aldım. Akvaryumun altına yaptırdığımız demir profili mobilyacıda kaplattıktırdıktan sonra getirip kurdum. Pek çok aksilik ve hobiye ara vermenin getirdiği beceriksizliğe rağmen sonunda akvaryumu kurdum. Sıra balık seçimine gelmişti. Chiclid beslemek sitiyordum (babamda gördüm ya kıskandım). Bu türlerden daha önce hiç beslememiştim. Ama geçmişten gelen tecrübemle bu işi halledebilirim diye düşündümHimmm.  Ufuk Abi alacağım balıkların boyları küçük olduğundan benim akvaryumumda çok sayıda ve türde balığı rahatlıkla besleyebileceğimi, daha sonra balıklardan hangisini istersem geri getirebileceğimi söyleyince, tam bir balık çorbası yaptımUtangaç. yunus, yaşayan kaya, beyaz prenses, kristal köpekbalığı (uyumsuz olduğunu bilmeme rağmen), hongi-grashkei kırması 2-3 balık ve beyaz benekleriyle ilgimi çeken daha önce hiç görmediğim tropheus duboisilerden aldım. Daha sonra bunlara tropheus ikolaları da ekledim. Peki ne mi oldu? YENİ BAŞLAYANLARIN BURAYI MUTLAKA OKUMASINI İSTİYORUM: önce patır patır tropheuslarım öldü, ardından da yunuslarım, yaşayan kayalar daha küçücük olmalarına rağmen diğer balıklara rahat vermeyince götürüp geri verdim. Tüm bunlar olurken boş durmadım tabii. Akvaryumda hastalık olduğunu düşünerek tüm akvaryuma metilen mavisi döktüm, suyunu sık sık değiştirdim ama ölümlerin önüne geçemedim. O sıralarda akvaryum.com u sadece tatlısu canlıları bölümündeki balık resimlerine bakmak için kullanıyordumUtangaç. Tropheuslar akvaryumumda geçirdikleri kısa ömürlerine rağmen kalbimi fethedince ve ölümleri beni hem maddi hem de manevi anlamda sarsınca bu sitedeki makaleler ve forum bölümü daha çok ilgimi çekti ve siteye üye oldum. Forumdaki paylaşımlardan öğrendim ki benim balıklarım hastalıktan ya da su değerlerinden dolayı değil yanlış beslenmeden dolayı ölmüşlerdi. Çünkü tropheuslarla yunuslar tamamen otçuldu ve ben onlara yalnızca bu türlere tek yem olarak verilmesi tavsiye edilmeyen kırmızı yemlerden vermiştimHöyt. Geçmişte edindiğim tecrübelerin yeterli olmadığını, bu işi yaparken araştırmanın ve tavsiyelere uymanın ne kadar önemli olduğunu, FORUMDA BİLGİLERİNİ PAYLAŞAN TECRÜBELİ ARKADAŞLARIN "HACİM, BESLENME ÇEŞİDİ, UYUMLU TÜRLER" GİBİ KONULARDA NEDEN BU KADAR HASSAS OLDUĞUNU ÇOK İYİ ANLADIM. Balıklarım bakımsızlıktan ya da hastalıktan ölmemişlerdi. Çünkü bunlarla nasıl başa çıkacağımı biliyordum. Ama aldığım balıkları tanımıyordum. Daha önce hiç chiclid türü beslememiş biri olarak tropheus ve yunus gibi narin balıkları beslemeye kalkışmıştım. Türlerin uyumluluklarını ve ihtiyaçlarını hiç araştırmamıştım. Yaşayan kayaları akvaryumun altını üstüne getirmesi nedeniyle geri vermem de araştırmanın önemine ilişkin iyi bir örnek sanırım. Tabi olan gariban balıklara ve benim paralarıma oldu. Ama bunlardan ders çıkararak acı da olsa çok önemli tecrübeler edindim !!!... Utangaç

Yazımın çok uzun olduğunu biliyorum Utangaçama sizler de benim gibi yaşayarak tecrübe edinmeyesiniz diye bunu burada paylaşmak istedim.

Şu anda yukarıda ölçülerini verdiğim akvaryumumda 4 adet kobalt mavisi, iki adet beyaz prenses (geri vermeyi düşünüyorum), 4 adet sarı prenses (boyları 5-6 cm olmasına rağmen 2 tanesi ağzına yavru aldı ve şu anda 60*23*31y ebatlarındaki yavru akvaryumumdalar, yavrular 1-2 güne gelecek İnşallahTey%20Tey), 3 adet yukarıda bahsettiğim hongi-grashkei kırması (bunları da vermeyi düşünüyorum) balık mutlu ve huzurlu bir şekilde (kavgalar bol olmasına rağmen) yaşıyorlarTey%20Tey.

Şimdi diyeceksiniz ki "hani tecrübe edinmiştin, o hacimde o kadar balık olur mu?" merak etmeyin 150*60*64 ebatlarındaki akvaryumum yoldaThumbs%20Up 15-20 güne gelecek İnşallah. gelince kurulumunu buradan paylaşmayı düşünüyorum.

Kim bilir belki ileride yine tropheus beslemeye kalkarım. Ama bu sefer İLANGİ!Göz%20Kirpma

sayokan2009-04-08 02:59:19

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

jumaruÇevrim Dışı

Kayıt: 09/04/2009
İl: Aydin
Mesaj: 53
jumaruÇevrim Dışı
Gönderim Zamanı: 12 Nisan 2009 05:17
Selam arkadaşlar bende balık aşkının ilk başladığı yada şöyle diyeyim ilk kendimde bu hastalığın hastası olduğumu şu şekilde anladım :D

Yaklaşık 15 sene önce 9- 10  yaşlarında iken evimizin yakınlarında su birikintilerinde yavrulayan kurbağa lavralarını balık diye eve geitirir ve annemden bunları besliyeceğim diye kap isterdim :D:D ama annem bana her seferinde oğlum onlar balık deyil kurbağa derdi ben annem beni kandırıyor balık beslememi istemiyor sanırdım ve çok ağlardım :( neyse birgün babamında parlak fikirlerinden olsa gerek annemi ikna etmeği başardım ve balık sandığım kurbağa lavralarını beslemem için annemden bir legen aldım ve kendimce balıklarımı içerisine bırakıp bahçemizin güzel biyerine yerleştirdim üzenide örtmüştüm kedi ler falan yemesin diye  çocukluk işte :) her aklıma geldiğimde günde 10 15 kere bakardım ve cok hoşuma giderlerdi:) ekmek v.s atardım yemezlerdi :) neyse üzerinden birkaç gün geçti bir sabah balıklarıma  bakmak için örtüsünü açtım ve karşılaştığım manzara beni cok üzmüştü balıklarım birer kurbağa ya dönüştüğünü görmüştüm ve annemin haklı olduğunu anladım daha sonra genç yaşlara gelince balıklar ve akvaryumuma kavuştum allaha şukur :D şimdi ise evlendim eşimle tartışıyorum 2. bir akvaryum yapmayı düşünüyorum ama o karşı çıkıyor bakalım ama kafaya koydum benim gibi balık aşkı olan bir insana 1 tek akvaryum cok az :D neyse saygılar
jumaru2009-04-12 05:21:37

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

selçukdurmazÇevrim Dışı

Kıdemli Akvarist
[C]2,1,44290[/C] [C]3,2,44290[/C] [C]2,3,44290[/C]
Kayıt: 23/02/2008
İl: Malatya
Mesaj: 670
selçukdurmazÇevrim Dışı
Kıdemli Akvarist
Gönderim Zamanı: 12 Nisan 2009 08:04
İlk olarak su canlısı adı altında ilk maceram 7 yaşlarımda dereden balık yavrusu diye toplayıp bidonda beslemeye çalıştığımız her gün o dereye giderek su getirerek su değişimi yaptığımız fakat sonradan farkettiğimiz kurbağa yavruları ile başlamıştım.Big%20smile
yalnış hatırlamıyorsam 12 yaşlarında yaklaşık 2 yıl kadar beslediğim japonum.
Anılarıma gittim teşk.

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

emre15Çevrim Dışı

Kayıt: 11/04/2009
İl: Istanbul
Mesaj: 7
emre15Çevrim Dışı
Gönderim Zamanı: 12 Nisan 2009 22:18
Ben 6. sınıfta başlamıştım 4 tane japon balığını fanusa koymuştum.öyle heveslenmiştimki balıkçıda nekadar ye varsa hepsinialmıştım.işte okulda sabahçıydım.1 gün geçti2 gün geçti ama ben anneme soruyorum tabi "anne balıklara yem verdinmi?" annemde standar cevap "evet verdim" ben bunların suyunu muyunu geiitiriod suyuyere döküod falan.Bi gün yem vermedim,2 ün yem vermedimm fanus çalışa masasısınn en kenarında duruodu 1 gün bibaktım hepsi atlamış.bende onun bahanesi ileokula girmeiştim.işte şimdi yine başlıorm...

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

burakÇevrim Dışı

Özel Üye
Kayıt: 27/03/2006
İl: Istanbul
Mesaj: 4984
burakÇevrim Dışı
Özel Üye
Gönderim Zamanı: 12 Nisan 2009 22:33
İlkokulda, şeker bayramında aldığım 5,000 tl harçlık ( şimdinin 5 tl si) ile 2 tane lepistes ile kavanozda aldığım ve ertesi gün ekmek verdiğimden ölen balıklar ile arkasından ailemin aldığı akvaryum ile askere kadar uzun süre balık besledim.Askerden gelince dayanamayıp tekrar kurdum tabiki.

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

acemi_balıkÇevrim Dışı

Kayıt: 13/04/2009
İl: Istanbul
Mesaj: 69
acemi_balıkÇevrim Dışı
Gönderim Zamanı: 14 Nisan 2009 09:08
BEN 7 SINIFTAYKEN KOMŞU TATİLE GİTTİĞİNDE AKVARYUMUNU VE BALIĞINI BANA BIRAKMIŞTI GELENE KADAR BEN BAKTIM ONLARA ÇOK HOŞUMA GİTTİ SONRADAN DA BENDE ALDIM BAŞLADIM BIRAKAMIORUM ŞU AN 10. SINIFTAYIMKahkaha

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir