Akvaryum Suyunda Işık İletkenliği


onuruygunÇevrim Dışı

Kıdemli Akvarist
Kayıt: 30/07/2006
İl: Kocaeli
Mesaj: 7768
onuruygunÇevrim Dışı
Kıdemli Akvarist
Gönderim Zamanı: 02 Mart 2007 16:46
Herhangi bir marka yerine sylvian veya resun tavsiye ederim. Bitkilerin gelişimlerini gözle görülür derecede etkiliyorlar. Elektrikçilerde genelde bulunmazlar. Akvaryumcularda kolayca bulunabilir.
encort2007-3-2 16:47:9

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

theking1907Çevrim Dışı

Kayıt: 06/09/2006
İl: Istanbul
Mesaj: 473
theking1907Çevrim Dışı
Gönderim Zamanı: 03 Mart 2007 11:52

Onur bey başka bir konuda bir arkadaşın sorduğu soru sizin anlattığınız konuyla paralal ve bende aşağıdaki bölümü bir makaleden alıntıladım. 

Işığın suda hemen hemen aynı soğurulduğunu belirtmişsiniz. Peki bu soğurulma aynı olsaydı biz suyun içindeki bütün maddeleri tek renk görmezmiydik. 

Güneş, dünyanın enerji kaynağıdır. ve devamlı olarak ışın yayar. Bu ışınlardan, canlıların "görünür ışık" olarak algılayabildiği ışın aralığı bitkiler tarafından kullanılır. Resimde görülen kısa dalga boyları (mavi ışık), uzun dalga boylarından (kırmızı ışık) daha yüksek enerjilidir. Bitkiler de fotosentez yaparken daha yüksek enerjiye sahip olan uzun dalga boyuna sahip olan ışık aralığını kullanırlar. 

Bitkilerin fotosentez işleminde kullanacakları tek enerji kaynağı olan güneş ışığı değişik renklerin birleşimidir ve bu renklerin enerji yükü birbirinden farklıdır. Güneş ışığındaki renklerin ayrıştırılması ile ortaya çıkan ve tayf adı verilen renk dizisinin bir ucunda kırmızı ve sarı tonları, öbür ucunda da mavi ve mor tonları bulunur. En çok enerji taşıyanlar tayfın iki ucundaki bu renklerdir. Bu enerji farkı bitkiler açısından çok önemlidir çünkü fotosentez yapabilmek için çok fazla enerjiye ihtiyaçları vardır. Bitkiler en çok enerji taşıyan bu renkleri hemen tanırlar ve fotosentez sırasında güneş ışınlarından tayfın iki ucundaki renkleri, daha doğrusu dalga boylarını soğururlar, yani emerler. Buna karşılık tayfın ortasında yer alan yeşil tonlardaki renklerin enerji yükü daha az olduğu için, yapraklar bu dalga boylarındaki ışınların pek azını soğurup büyük bölümünü yansıtırlar. Bunu da kloroplastların içinde bulunan klorofil pigmentleri sayesinde gerçekleştirirler. İşte yaprakların yeşil gözükmesinin nedeni de budur.

Kaynak: http://stu.inonu.edu.tr/~e0499212/fotosentez.htm

theking19072007-3-3 11:52:43

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

onuruygunÇevrim Dışı

Kıdemli Akvarist
Kayıt: 30/07/2006
İl: Kocaeli
Mesaj: 7768
onuruygunÇevrim Dışı
Kıdemli Akvarist
Gönderim Zamanı: 06 Mart 2007 06:44

Rıdvan Bey; aslında yukarıdaki yazıda pek çok kısım ya eksik, ya da yalan yanlış, kulaktan dolma bilgiler. İlk önce cevap vermeden bu bilgileri düzeltmek istiyorum.

[quote]...renk dizisinin bir ucunda kırmızı ve sarı tonları, öbür ucunda da mavi ve mor tonları bulunur. En çok enerji taşıyanlar tayfın iki ucundaki bu renklerdir.[/quote]

Bir kere bu kısım tamamen kulaktan dolma ve yanlış bir bilgi. Kırmızıya gittikçe foton(ışık parçacığı)'un sahip olduğu enerji azalırken, mora gittikçe artar. Yani bir uçta artar, ortada azalır, diğer uçta yeniden artar diye bir durum yoktur. (İsteyene bilimsel olarak ispatını yapmaya hazırım.)

[quote]Bitkiler en çok enerji taşıyan bu renkleri hemen tanırlar ve fotosentez sırasında güneş ışınlarından tayfın iki ucundaki renkleri, daha doğrusu dalga boylarını soğururlar, yani emerler.[/quote]

1) Dalga boyu soğurulmaz, enerji soğurulur.

2)Görünür bölgedeki renklerin tamamı belli oranlarda soğurulur. Sadece bitkinin yapısından dolayı belli renkler daha az kullanılır. Örneğin bitkinin fotosentez yapmasını sağlayan klorofil adlı pigment yeşil renktedir. Bitkilere yeşil rengi veren de bu maddedir. Bilindiği üzere yeşil renkte olan bir madde yeşili yansıtır, diğer renkleri ise soğurur. Yani olay bundan ibarettir. Burada arkadaşımız bitkinin yeşil rengi kullanamamasını hiç bir bilgisi olmamasına rağmen ışığın dalga boyuna bağlamış. Halbuki olay sadece klorofil yeşil olduğu için bu rengi ve buna yakın bulunan renkleri yansıtmasından kaynaklanıyor. Eğer klorofil siyah renkte olsaydı her renkteki ışıktan yaklaşık olarak aynı derecede yararlanırdı.

Sanırım konunun en basit açıklamasını bu şekilde yapabilirim. Kısacası bunu yazan kişi önüne gelen ve bilgi sahibi olmadığı bir konuda akıl yürüterek sonuca varmaya çalışmış, sonunda duvara toslamış.

Şimdi gelelim sizin bana sorunuza:

[quote]

Onur bey başka bir konuda bir arkadaşın sorduğu soru sizin anlattığınız konuyla paralal ve bende aşağıdaki bölümü bir makaleden alıntıladım. 

Işığın suda hemen hemen aynı soğurulduğunu belirtmişsiniz. Peki bu soğurulma aynı olsaydı biz suyun içindeki bütün maddeleri tek renk görmezmiydik. [/quote]

Orada verdiğim cevap:

 [quote=benim yazdığım yazı:]...akvaryum gibi nispeten ince bir su tabakasında kırmızı ile mor renklerinin ve bunların arasındaki renklerin emilimi pratikte aynıdır. Yani her renk ışık akvaryum suyunuzda eşit olarak soğurulur.[/quote]

Dikkat ederseniz "akvaryum gibi nispeten ince bir su tabakasında" demişim. Burada bahsettiğimiz sud erinliği 40-50 cm civarında. Eğer bahsettiğimiz derinlik 20-25 metre olsaydı burada yorumum farklı olurdu. Kırmızı daha çok soğurulur, mor ise kırmızıya göre daha az soğurulurdu. Tabii bu derinlikte akvaryum kurmayacağımıza göre veya 20-25 metre derinlikteki suyu florasan ile aydınlatmayacağımıza göre bu ihtimali göz ardı ettim. (Açıkçası karşımdaki kişinin de bu tip bir projesi olduğunu düşünmüyorum.)

Aynı renk görmeye gelince; eğer renkler tamamen eşit oranda soğurulursa cismi sadece daha koyu görürsünüz. Burada renk değişimi olmaz, sadece ortamdaki cisme her renk ışık aynı oanda azalarak geldiği için karanlıkta gibi gözükür. Fakat örneğin su sadece moru geçirseydi, diğer renkleri(kırmızı, sarı vs.) soğursaydı o zaman mutlak kırmızı bir cismi(kırmızı harici hiç bir rengi yansıtmayan cisim) siyah görürdük. Beyaz cismi de mor görürdük.

encort2007-3-6 6:50:42

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir