Göle balık salmak


ahbeabiÇevrim Dışı

Özel Üye
Kayıt: 09/05/2007
İl: Antalya
Mesaj: 751
ahbeabiÇevrim Dışı
Özel Üye
Gönderim Zamanı: 15 Eylül 2010 11:17

Çok haklısınız Murat Bey. Bir önceki sayfada Cem Bey de bu türlere dikkat çekmişti. Çok tehlikeli bir istilacı gerçekten. Stuttgart'taki Tropikal Akvaryum Müzesi aracılığıyla Avrupa'ya giriş yapan bu yosun türü iki yıl sonra Monaco Okyanus Müzesi'ne üretim amacıyla ulaştırılmış. Daha sonra buradan Akdeniz'e karışarak kısa sürede büyük bir yayılım göstermiş.

Kısa zamanda tüm Akdeniz'in tabanı bu görüntüyü alabilir.
 
 
 
Detaylı bilgi için buraya bakabilirsiniz.
 
İşin daha da trajik yanı bu türü 3 yıl önce İstanbul'da bazı akvaryumcularda gördüm. Niye sattıklarını sorduğumda, "deniz akvaryumu olup da mercan ve anemonlarla uğraşmak istemeyenler için çok güzel bir seçenek, üstelik yazın soğutucu derdi de yok, kolay kolay ölmeden rahatlıkla her ortamda büyüyor" diye bir de ballandırarak anlattılar. Bilinçsiz akvaristlerce tatlı su tanklarındaki su mercimeği gibi düzenli olarak fazla gelen kısmın toplanıp atılması kaçınılmaz. Bunun çöp yerine kanalizasyon sistemi ile yapılması durumunda risk her zaman kapıda.
 
Bir diğer tür olan  Caulerpa Racemosa ise Çanakkale'de çoktan yayılmış durumda. İlgili habere buradan ulaşılabilir.
 
Bunlar toksik türler oldukları için otçul beslenen canlılarca tüketilemiyor. Doğal habitatlarındaki düşmanları ise bizim sularımızda endemik olarak bulunmuyor.
 
Sonuç olarak her geçen gün denizlerimizin derinliklerinde sinsice ilerleyen bir katile sahibiz. Bir 10 yıl sonra daldığımız zaman bundan başka hiçbir bitki göremememiz, yaşamı bunlara bağlı binlerce tür deniz canlısını da kıyılarımızda yok olmaya terketmemiz artık felaket senaryosu olmaktan öte bir durumda.
 
 Bunun sebebi 99% vakalarda görüldüğü gibi yine insan eli.
 
 
ahbeabi2010-09-15 11:17:51

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

ReneyÇevrim Dışı

Kayıt: 13/08/2010
İl: Eskisehir
Mesaj: 41
ReneyÇevrim Dışı
Gönderim Zamanı: 15 Eylül 2010 12:56
[QUOTE=haagen]     Arkadaslar cevremizdeki gol ve akarsulara o bolgeye ait olmayan yabanci turlerin birakilmasi cok ciddi sorunlara neden olabilir. Dunyada dogal bir denge vardir ve bu denge milyonlar yil icinde olusmus ve insan eliyle olusturulamayacak bir dengedir. Ancak bu denge insan eliyle bozulabilir. 
 
     Gole ya da akarsuya birakacaginiz canli (bitki ya da hayvan) yasar ve uremeyi basarirsa bu dogal dengenin bozulmasi sozkonusu olabilir ki bunun sonuclarini kimse tahmin bilr edemez.
 
     Bolgedeki canlilarin besin zinciri bozulabilir, bazi turlerin bir daga geri gelmemek uzere yok olmalarina neden olabilir, ekonomik sikintilara neden olabilir, iklim degisiklerine kadar genis bir alanda degisiklere neden olabilir bu durum. Abartmiyorum bu risk vardir hem de hatirisayilir orandadir.Cok tehlikeli ve cahilce bir davranis olur asla; sakin sakin boyle bir sey denemeyin.
[/QUOTE]

Çok haklı dünyanın bir ucundaki kelebeğin kanat çırpması gibi küçük bir şeyin dünyanın diğer ucunda fırtınaya yol açabildiği bi dünyada doğal dengeye asla müdahale edilmemelidir tahmin edilemeyecek sonuçlar bile çıkabilir...

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

Tolga ErkanÇevrim Dışı

Kayıt: 31/07/2009
İl: Antalya
Mesaj: 113
Tolga ErkanÇevrim Dışı
Gönderim Zamanı: 26 Kasım 2010 13:15

Doktor bu ne!


Baraj suları yükseldi, balıkçılar umutlandı

YOZGAT'ın Gelingüllü Sulama Barajı'na meraklı balıkçı tarafından 2001 yılında bırakılan bir kova akvaryum balığı, balıkçıların korkulu rüyası oldu. Sazan yumurtalarına spermlerini bırakan süs balıkları nedeniyle barajda yeni bir balık türünün oluştuğu öne sürüldü.

Yapımı 1993 yılında tamamlanarak su tutulmaya başlanan Yozgat'taki Gelingüllü Sulama Barajı'nda geçimini balıkçılıkla sağlayanlar, 2001 yılında amatör bir balıkçının baraja, halk arasında 'Japon balığı' olarak bilinen akvaryum balığı bırakmasından dolayı sazan balıklarının değişime uğradığını iddia etti. 14 yıldan bu yana barajda balıkçılık yapan Coşkun Binici, her geçen yıl barajda süs balıklarının çoğaldığını belirtirken şunları söyledi:

"Sazan balıklarının renkleri kırmızıya dönüştü ve küçüldü. Normal sazan balıklarının ağırlığı ortalama 2-3 kilo gelirken, süs balıkları 500 gramı geçmiyor. Ayrıca bu balıkların et verimi de çok düşük ve kılçıklı. Süs balıklarının baraja atılmasından 1 yıl sonra barajdaki balıklarda azalma oldu. Merak edip araştırdık ve süs balıkları tarafından döllenen sazan yumurtalarından çıkan ve rengi kırmızıya çalan balıklarla karşılaştık. Bu olaydan sonra balıklar da küçülmeye başladı. Son 2 yılda yağışlarla birlikte barajda su seviyesi tam doluluk oranına ulaştı. Baraj kapaklarının açılmasıyla birlikte süs balıklarında azalma oldu."

Kırmızı renkli balıkların sayılarında görülen artış ve sazan balıklarındaki azalmaya bağlı olarak birçok balıkçının başka iş kollarına yöneldiğine dikkat çeken Binici, şöyle devam etti:

"Barajda su tutulmaya başladığı yıllarda 160 kooperatif üyesi tarafından 25-30 tekne ile balıkçılık yapılırken, bu sayı 5-6 tekneye düştü. İlk yıllarda günlük b1 balıkçı teknesinin taşıyabileceği miktarda balık tutabilirken, bugün tutulan balık miktarı 15-20 kiloyu geçmiyor. Ancak, son 2 yılda barajdaki su seviyesi tam doluluk oranına ulaşınca, yavru balık sayısında aşırı artış oldu. Bu da balıkçıları önümüzdeki yıllar için umutlandırdı."

Yozgat Tarım İl Müdürlüğü uzmanları Gelingüllü Barajında ağlara takılan ve sazan balığına çok benzeyen Carassius'un (kırmızı havuz balığı) Türkiye'deki gölet ve barajların çoğunluğunda bulunduğunu bildirdi. Bunların hızlı ürediği, her türlü iklim şartlarına uyum sağladığı ve hastalıklara dirençli olduğu için baskın bir balık olarak bilindiği hatırlatıldı.

Harun GÖKÇEOĞLU/YOZGAT, (DHA)


http://www2.dha.com.tr/yozgat-gelingullu-sulama-baraji-sondakika_125193.html

yukardaki siteden alıntıdır.


Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

FaureciaÇevrim Dışı

Kayıt: 11/12/2008
İl: Kocaeli
Mesaj: 304
FaureciaÇevrim Dışı
Gönderim Zamanı: 26 Kasım 2010 13:38

Bide bu Bitkiyi satarlar iyice yayılır görüntü açısında hoş aslında :)

 

[QUOTE=ahbeabi]

Çok haklısınız Murat Bey. Bir önceki sayfada Cem Bey de bu türlere dikkat çekmişti. Çok tehlikeli bir istilacı gerçekten. Stuttgart'taki Tropikal Akvaryum Müzesi aracılığıyla Avrupa'ya giriş yapan bu yosun türü iki yıl sonra Monaco Okyanus Müzesi'ne üretim amacıyla ulaştırılmış. Daha sonra buradan Akdeniz'e karışarak kısa sürede büyük bir yayılım göstermiş.

Kısa zamanda tüm Akdeniz'in tabanı bu görüntüyü alabilir.
 
 
 
Detaylı bilgi için buraya bakabilirsiniz.
 
İşin daha da trajik yanı bu türü 3 yıl önce İstanbul'da bazı akvaryumcularda gördüm. Niye sattıklarını sorduğumda, "deniz akvaryumu olup da mercan ve anemonlarla uğraşmak istemeyenler için çok güzel bir seçenek, üstelik yazın soğutucu derdi de yok, kolay kolay ölmeden rahatlıkla her ortamda büyüyor" diye bir de ballandırarak anlattılar. Bilinçsiz akvaristlerce tatlı su tanklarındaki su mercimeği gibi düzenli olarak fazla gelen kısmın toplanıp atılması kaçınılmaz. Bunun çöp yerine kanalizasyon sistemi ile yapılması durumunda risk her zaman kapıda.
 
Bir diğer tür olan  Caulerpa Racemosa ise Çanakkale'de çoktan yayılmış durumda. İlgili habere buradan ulaşılabilir.
 
Bunlar toksik türler oldukları için otçul beslenen canlılarca tüketilemiyor. Doğal habitatlarındaki düşmanları ise bizim sularımızda endemik olarak bulunmuyor.
 
Sonuç olarak her geçen gün denizlerimizin derinliklerinde sinsice ilerleyen bir katile sahibiz. Bir 10 yıl sonra daldığımız zaman bundan başka hiçbir bitki göremememiz, yaşamı bunlara bağlı binlerce tür deniz canlısını da kıyılarımızda yok olmaya terketmemiz artık felaket senaryosu olmaktan öte bir durumda.
 
 Bunun sebebi 99% vakalarda görüldüğü gibi yine insan eli.
 
 
[/QUOTE]

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

kurukafaÇevrim Dışı

Kayıt: 18/09/2010
İl: Sinop
Mesaj: 103
kurukafaÇevrim Dışı
Gönderim Zamanı: 26 Kasım 2010 23:11
Evrimsel süreç ile o bitkinin düşmanı az olduğundan zararlı etkenleri ortadan kalkacaktır. örnek vermek gerekirse deniz kenarındaki bir göl de üreyen zehirli deniz analarının orda kalarak zehirlerinden arınması. Kullanılmayan organ küçülür.

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

oguzgÇevrim Dışı

Kayıt: 11/09/2009
İl: Istanbul
Mesaj: 94
oguzgÇevrim Dışı
Gönderim Zamanı: 27 Kasım 2010 00:58
O zamana kadar endemik türlerin bir kısmı yok olacağı için zamanla kendi kendine düzelir mantığı pek doğru olmaz bence.

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

NuadaÇevrim Dışı

Özel Üye
[C]2,3,56992[/C]
Kayıt: 09/09/2008
İl: Balikesir
Mesaj: 1919
NuadaÇevrim Dışı
Özel Üye
Gönderim Zamanı: 27 Kasım 2010 01:29

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

amigoamigoÇevrim Dışı

Kayıt: 18/03/2008
İl: Ankara
Mesaj: 68
amigoamigoÇevrim Dışı
Gönderim Zamanı: 27 Kasım 2010 01:53
Bence de doğanın dengesini bozmamak lazım. Malavilerin türkiye akarsularında pek fazla yaşama şansının olcağını sanmıyorum ama yine de denemeyin arkadaşlar.

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

RainbowÇevrim Dışı

Kayıt: 05/08/2010
İl: Karabük
Mesaj: 437
RainbowÇevrim Dışı
Gönderim Zamanı: 28 Kasım 2010 12:30
Ya bırakın da bizim ülkemizdeki balıklar bizim sularımızda, başka ülkenin balıkları da başka ülkenin sularında doğal yaşamına devam etsin.

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

tanjuozkurtÇevrim Dışı

Kayıt: 16/02/2010
İl: Izmir
Mesaj: 426
tanjuozkurtÇevrim Dışı
Gönderim Zamanı: 28 Kasım 2010 12:39
Evet her tür yerinde güzeldir, bir ara israil sazanı vardı göle atılan o bölgedeki bütün balıkları kurutmuştu.

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

urukhraiÇevrim Dışı

Özel Üye
Kayıt: 06/10/2010
İl: Izmir
Mesaj: 1057
urukhraiÇevrim Dışı
Özel Üye
Gönderim Zamanı: 28 Kasım 2010 12:41
Bence özellikle sıcaklığı belli bir seviyenin altına düşmeyen krater göllerinde chiclidae balıkları kültürü aşılanabilir. İçinde rengarenk balıkların olduğu göller olması, scuba turizmi için mükemmel bir yatırım olur. Ben Türkiye'de Malawi Gölü gibi bir göl oluşmasını çok isterim şahsen. Bence bu konuda devlet destekli bir proje geliştirilebilir ve geliştirilmelidir de.

Saygılar.

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

RainbowÇevrim Dışı

Kayıt: 05/08/2010
İl: Karabük
Mesaj: 437
RainbowÇevrim Dışı
Gönderim Zamanı: 28 Kasım 2010 12:45
[QUOTE=urukhrai]Bence özellikle sıcaklığı belli bir seviyenin altına düşmeyen krater göllerinde chiclidae balıkları kültürü aşılanabilir. İçinde rengarenk balıkların olduğu göller olması, scuba turizmi için mükemmel bir yatırım olur. Ben Türkiye'de Malawi Gölü gibi bir göl oluşmasını çok isterim şahsen. Bence bu konuda devlet destekli bir proje geliştirilebilir ve geliştirilmelidir de.

Saygılar.
[/QUOTE]

Sizin dediğiniz ancak yapay bir gölde olur. Ancak yapılacak yapay gölünde akarsularla herhangi bir bağlantısı bulunmaması lazım. Sonra başımıza kötü sonuçlar doğurabilir ve bizde Afrika bölgelerindeki ülkeler gibi yunus, sarı prenses yemek durumda kalırız.HastaGöz%20Kirpma
Rainbow2010-11-28 12:45:59

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

ahmed_agahÇevrim Dışı

Kayıt: 22/11/2010
İl: Bursa
Mesaj: 90
ahmed_agahÇevrim Dışı
Gönderim Zamanı: 28 Kasım 2010 18:15
S.a Yaşarlar bursa orhanelide bi göl  var orda gölün tamamını cichled ler kaplamış normal balık kurba yagrularını falan yemişler ben eve getirdim 1 hafta yaşadı benim snow prenses öldürdü ama yaşadıkları icin şahidim var ve göldeki balıklar cok güzel yavrulatmak icin bidaki yaza balık tutmaya gittigimizde ayrı akvaryum accam

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

Said SağlamÇevrim Dışı

Kayıt: 25/10/2010
İl: Istanbul
Mesaj: 83
Said SağlamÇevrim Dışı
Gönderim Zamanı: 28 Kasım 2010 19:39
Cem Bey'e katılıyorum..
Ne güzel olurdu..

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir