pH, Su Değerleri ve İyon Gereksinimleri


harunutkuÇevrim Dışı

Özel Üye
Kayıt: 07/11/2009
İl: Istanbul
Mesaj: 179
harunutkuÇevrim Dışı
Özel Üye
Gönderim Zamanı: 12 Nisan 2015 00:15
Herkese merhabalar. pH ve su değerleri hakkında edindiğim bilgileri sizlerle paylaşmak isterim. Zira su ve iyonlar arasındaki ilişki ile alakalı bilgiler dağınık vaziyette ve bu durum bilgi kirliliği yaratmakta. Öncelikle suyun asitliği ve bazlığı ile ilgili bilgiyi öğrendiğimiz parametreyle, pH ile başlayalım.


pH

pH, suyun asitlik-bazlık durumunu belirten parametredir. Bilindiği üzere saf su tam olarak 7 pH'a sahiptir ki, bu asitlik ve bazlığa eşit mesafede olduğunu yani nötr olduğunu belirtir. 7’den küçük olan bütün pH değerleri asidik, 7’den büyük olan bütün pH değerleri de bazik olarak adlandırılır. Peki bu sayılar nasıl hesaplanır ve ne anlama gelmektedir?

 

İlk olarak saf suyun kimyasını, detaylı olarak ele alalım:

 

Su, H2O moleküllerinden oluşmaktadır. H2O suyun kararlı formudur ve çok çok büyük kısmı, kararlı olan bu halde bulunmaktadır. Bunun yanı sıra, aynı zamanda 2 su molekülü etkileşerek, H3O+ ve OH-iyonlarını da oluşturur. H3O+ asitliğe neden olurken, OH- bazlığı oluşturan iyondur. Saf su içinde 2 iyon bir araya gelip, birer birim H3O+ ve OH- iyonu oluşturacağından, bu iyonların konsantrasyonu eşit ve 10-7 şer molar olarak dengelenmektedir. Ayrıca, konsantrasyon değerleri değişiklik gösterse bile her zaman bu iki iyonun konsantrasyon çarpımı 10-14  değerine eşit olacaktır. (molar terimi, çözelti konsantrasyonunu belirtmek için kullanılır ve Molar=mol/litre formülü ile bulunur).

 

Peki saf su için 7 sayısı nereden gelmektedir? Asitliği daha kolay ifade etmek için, konsantrasyon değeri, pH olarak yeniden formüle edilmiş, bunu yaparken de “-log(H3O+ konsantrasyonu)” formülü kullanılmıştır. Saf su için, asitlik konsantrasyonunu formülde yerine koyduğumuzda, pH=-log(H3O+)=-log(10-7)=-(-7log10)=7*1=7 olarak karşımıza çıkmaktadır.

 

Saf suda herhangi başka bir iyon bulunmadığından ve saf su yalnızca kendi molekülleri ile etkileşimde bulunabileceğinden pH her zaman sabit ve 7 değerindedir. Peki suda başka iyonlar da bulunursa veya iyon eklemesi yapılırsa pH değişir mi? İyon türüne göre farklılık göstermekle beraber, genel olarak pH değişmektedir. Ancak formül aynıdır ve asit konsantrasyonu ne olursa olsun, H3O+ ve OH- iyonlarının konsantrasyon değerlerinin çarpımı 10-14  değerine eşit olacaktır. Bu noktada, pOH terimini de açıklayayım. pOH, pH’a benzer şekilde hesaplanmakla birlikte, bazlık değerini simgelemektedir. Nasıl pH hesabında, asitliği oluşturan H3O+ konsantrasyonunu formülde yerine koyduysak, pOH için de OH-iyonu konsantrasyon değerini, “-log(OH- konsantrasyonu)” formülünde yerine koyacak ve pOH değerini bulacağız. pH ve pOH arasında sabit bir ilişki vardır ve birbirlerine dönüştürmek için; pH=14-pOH veya pOH=14-pH formülleri kullanılır.

 

Örneklemek gerekirse; saf su için pH=7 ve pOH=14-7=7 dir. Yukarıda belirtildiği gibi, iki iyonun konsantrasyon çarpımları sabit ve “p” dönüşümü ile toplam 14’e eşittir. Benzer şekilde aşağıdaki örneklerde asitlik ve bazlık ilişkilerini görebiliriz:


A:    pH=3,              pOH=14-3=11                    Asidik çözelti

B:    pH=2.87,         pOH=14-2.87=11.13           Asidik çözelti

C:    pH=8.17,         pOH=14-8.17=5.83             Bazik çözelti

D:    pH=4.5,           pOH=14-4.5=9.5                Asidik çözelti

E:    pH=7.6,           pOH=14-7.6=6.4                Bazik çözelti

..     …………….          …………………………..                ……………………

..     …………….          …………………………..                ……………………

 

 Akvaryum hobisinde çoğunlukla pH terimini kullandığımızdan, bu noktadan itibaren pH üzerinden devam edeceğiz. Terimsel olarak, 7’den büyük pH değerleri bazik, 7’den küçük pH değerleri asidik çözelti oluşturur demiştik. Peki akvaryumlarda pH sınır değerleri nedir? Akvaryum suyumuz ne kadar asidik veya ne kadar bazik olabilir? Canlıların ve bitkilerin tolerans sınırları nelerdir? Aşağıdaki grafiklerde, tatlı su akvaryumları için optimum pH değerleri belirtilmiştir.



Grafik 1. Bitkili akvaryumlar için uygun pH değerleri grafiği

 

 

 

Grafik 2. Mineralli su (Malawi-Tanganyika) akvaryumları için uygun pH değerleri grafiği

 

Bitkili akvaryumlar için Grafik 1’de gözlenen yeşil pH değerleri en uygun değerlerdir. Kırmızı renk arttıkça risk ve zarar artacaktır. Bitkili akvaryumlardan kasıt, yumuşak su, yani kıyasla asidik ve fazla iyon içermeyen su değerlerinin uygun olduğu akvaryumlardır. Bu gibi akvaryumlarda bitki türleri ile birlikte, amazon balıkları (Discus, tetralar, ramirezi, melek, vs.), canlı doğuranlar, sazansıgiller, kedi balıkları, omurgasızlar (kerevitler, karidesler, yengeçler, salyangozlar, vs.) ve daha pek çok tür canlı beslenebilir. Bu gibi canlılar, doğal habitatlarında nehir kaynaklı sular içinde yaşadıklarından, yüksek iyonlu ve/veya bazik sulara uyumlu değillerdir. Aynı şekilde Malawi ve Tanganiya çikletleri de habitatları gereği yüksek pH ve sertlikte sulardan hoşlanırlar. Peki neden? Bu noktada, doğal habitatlarda neden su değerlerinde farklılıklar olduğunu ele alalım.

 

Su ve iyon ilişkisini ele alırken, ilk olarak çok duyular genel sertlik (general hardness (GH)), karbonat sertliği (carbonate hardness (KH)), toplam çözünmüş katılar (total dissolved solids (TDS)), milyondaki parça (parts per million (ppm)) sert su, yumuşak su, ters ozmos (reverse osmosis (RO)) gibi terimleri açıklayalım. Açıklamalar sonrasında detaylı olarak ilişkilendirme yapacağız.

 

Genel Sertlik (GH)

Genel sertlik, GH kısaltması ile ifade edilen ve su içinde çözünmüş bütün iyonları hesaba dahil eden terimdir. Su içindeki tortu ve iyonlar toplamı bu terim ile ifade edilir. Genel sertlik, yağmur suyunun toprak ile etkileşimi sonucu içerisinde iyonlar çözmesi ile veya tortuların su içinde askıda kalmasıyla oluşur. Bunun yanında göl suları, çoğunlukla yeraltı sularından beslendiğinden, yeraltında tuzları bakımından zengindir. Çünkü kaynak suları yüzeye hareket sırasında güzergahı üzerinde bulunan tuzları çözer ve birikintiye taşır. Deniz suyu için ise durum hepsinin toplamı olarak düşünülebilir. Ayrıca denizlerde buharlaşma oluştuğundan, iyon yoğunluğu da dünyanın oluşumundan bu güne artarak doygun hale erişmiştir. Denize erişen her türlü yüzey ve yeraltı suyu bir takım iyonları denize taşır. Denizden de buharlaşma eseri sürekli saf su çıkışı olur. Buharlaşan saf su yoğunlaşıp dünya yüzeyine erişip, iyon toplayarak tekrar denize karışır. Tüm bu döngü eseri yeryüzünde veya yeraltında bulunan mineraller denizlere taşınır. Bu sebeptendir ki, deniz suyu sertliği 6600ppm civarındadır. Nehir suyu genel sertliği değişmekle birlikte 0-375ppm iken, göl suları yeraltı kaynaklarından beslendiği için 0-1000ppm arası değerlere sahiptir. Nehir ve göl sularının GH değerlerinin geniş aralık bulundurması coğrafi etkilerden kaynaklanmaktadır. Yaşlı bir nehir deltası mineralleri milyonlarca yıl süpürür ve denize taşırsa, çözebileceği az miktarda alüvyon kalacağından düşük GH değerine sahip olabilecekken, kıyasla genç bir delta zengin alüvyon içeriğinden dolayı yüksek GH değerine sahip olabilir. Genel sertliği azaltmak için suyu havalandırmak (şebeke sularına eklenen klorun gaz haline dönüşüp uçurulması için), su arıtıcıları kullanmak (genellikle tortu ve renk verici organik maddeleri süzer) veya ozmos filtreler kullanmak (aşağıda detaylı olarak açıklayacağız) yararlı olur. İhtiyaca göre başka metodlar geliştirilebilir veya uygun metod seçilebilir.

 

Karbonat Sertliği (KH)

Karbonat sertliği ise KH kısaltması ile ifade edilen ve su içinde yalnızca çözünmüş karbonat ve bikarbonat iyonlarını hesaba dahil eden terimdir. Çok yoğun su döngüsüne maruz kalan habitatlarda karbonat sertliği düşük olacaktır. Buna karşılık birikintilerde KH değerleri yüksek olacaktır. Sebep açıktır; yüksek su döngüsü bulunan deltalarda iyonlar bir şekilde taşınır. Bunu yıkamak olarak düşünebilir. Sınırlı miktarda mineral içeren deltalarda, yüksek debili nehir akıntıları mineralleri yıkayarak denize ulaştıracaktır. Ancak göllerden yalnızca buharlaşma ile su hareketi oluşacağından, iyon miktarları yeraltı su kaynakları dolayısıyla bellir bir noktaya kadar artış gösterecek ve sabitlenecektir. Bu yüzden göl suları sodalı, yani karbonatlı olarak bilinir. Canlılar da habitatları icabı karbonata mukavemet gösterebilir. Amazon nehrinde su çok az iyon içerdiğinden, amazon canlıları düşük KH tercih edeceklerdir. Benzer şekilde kristal karideslerin doğal habitatları, asyanın yüksek yağmur alan nehirleri olduğundan ve bu sular mineral içermeyecek kadar yumuşak olduğundan bu canlılar karbonata tahammül edemezler. Karbonat sertliğini azaltmak için ozmos filtre en uygun metottur. Suyu kaynatarak karbonatı karbondioksite çevirerek de KH azaltılabilir ancak bu teknik, akvaryum kullanımında çok verimli olmayacaktır. Çünkü suyu kaynatmak muazzam enerjiler gerektirecek ve bu durum çok masraflı olacaktır.

 

Toplam Çözünmüş Katılar (TDS)

Genel sertlikle aynı olmakla birlikte ifade ediliş şekli farklılık gösterir. Suda çözünen tüm iyon ve katıları kapsar.

 

Milyondaki Parça (ppm)

İngilizcesi “parts per million” olan ve bir milyon çözücü içinde kaç parça çözünenin olduğunu ifade eden terimdir. Hem GH hem de KH değerlerini ifade etmek için kullanılabilir. 1ppm, 1mg/l olarak ifade edilir. Örneklemek gerekirse, TDS değeri 200ppm olan bir akvaryum suyunda litre başı 200 miligram çözünmüş iyon/tortu bulunmaktadır. Litre olarak ele alırsak, 100 litre ise akvaryum, toplamda 200mg*100litre=20 gram su haricinde çözünmüş iyon/katı bulunur. Aynı şekilde ozmos filtre örneği verelim. Diyelim ki ozmos filtrenizden 6ppm su çıkışı alıyorsunuz. Bu litre başı 6 miligram iyon bulunduğunu işaret eder. 100 litre için de 6mg*100litre=600 miligram bulunur. Tekrar belirtelim, ppm litre başı değerdir. Eğer akvaryumunuzda 200ppm değerini okuyorsanız, bu 200mg/litre değeridir.

 

 

GH

KH

TDS

GH

1

-

17.85ppm

KH

-

1

17.85ppm

TDS

0.056

0.056

1

 Tablo 1. TDS, GH ve KH arasındaki ilişki tablosu

 

Sert Su

İçinde çok yüksek miktarda iyon, tortu vs içeren sudur (≥375ppm). Göl suları sert su olarak ifade edilebilir. 375ppm altı, akvaryumlar için kabul edilebilir derecede yumuşak olarak kabul edilebilirken, 375ppm üzeri sert olarak kabul edilmektedir.


Yumuşak Su

İçinde düşük miktarda iyon, tortu vs içeren sudur (≤375ppm).

 

Derece

Ppm cinsinden değer

GH değeri

Yumuşak

0-100ppm

0-5.6

Orta Sert

100-375ppm

5.6-21

Sert

375-800ppm

21-45

Çok Sert

800+ ppm

45+

 Tablo 2. Akvaryum canlıları için su sertliği değerleri tablosu

 

Ters Ozmos (RO)

Ozmos, yüksek iyon konsantrasyonlu bir ortamın, çevresindeki düşük iyon konsantrasyonu bulunan bir ortamdan su alarak şişmesidir kısaca. Ters ozmos için ise bu durum tam terstir. Bir membran filtre kullanılarak su iki parçaya ayırılır ve belli miktarda iyon içeren su iki parçaya ayırılır. Bu parçaların biri saf suya yakın derecede az iyon içerirken (maksimum 10ppm), diğer parça ilk değerin iki katı civarında iyon içerir.

 

Grafik 3. Ozmos filtrenin basitleştirilmiş çalışma prensibi


Su Değerlerinde Değişiklikler Yapmak

pH’ı Artırmak veya Azaltmak

pH’ı Artırmak

 

Akvaryum suyumuzun pH değerini artırmak istiyorsak yani suyumuzu daha bazik hale getirmek istiyorsak yapacağımız şey suya baz çözeltisi eklemek olacaktır. Bunu yaparken elimizde kesinlikle pH değişimlerini takip edebileceğimiz bir pH metre olmalı. pH kağıtları da yararlı olabilir ancak hassasiyet bakımından düşük olduklarından pH metre kadar iyi sonuç vermeyeceklerdir. Sonuç olarak bir şekilde pH değişimlerini takip etmek durumundayız. Bu noktada 2 farklı durum için pH artırmayı ele alacağız.

 

1.Bitkili akvaryum/Asidik su canlıları akvaryumunda pH beklediğimizden çok düşük ise:

 Aşırı miktarda karbondioksit eklenmesi veya suya salınım yapan bir malzeme dolayısıyla akvaryum suyumuzun pH değeri aşırı düşebilir. Bu durumda pH metre ile takip ederek suya damla damla baz çözeltisi eklemeliyiz. Eklemeleri yavaş ve aralıklı yapmak pH metrenin değişimleri takip etmesine yardımcı olacaktır. Peki baz çözeltisini nereden bulacağız veya hazırlayacağız? Bunun için sodyum hidroksit (NaOH) veya ihtiyaca göre potasyum hidroksit (KOH) uygun olacaktır. Eğer imkanımız var ise ve akvaryumumuz bitkili ise potasyum hidroksit, potasyum sağlaması açısından daha uygundur. Fakat sonuçta pH ayarlayacak kadar düşük miktarda ekleme yapacağımızdan ve bulunabilirliği daha kolay olduğundan sodyum hidroksit de işimize yarayacaktır. Her iki tür içinde yapacaklarımız aynı olacağından sodyum hidroksit üzerinden yazıya devam edeceğim. Marketlerde satılan lavabo açıcılar (Mr. Muscle, Bim lavabo aç, vs.) katı sodyum hidroksitten oluşmaktadır. Açık havada ve deriyle temas ettirmeden, soğuk suyla dolu 500ml bir pet şişeye yarım paket kadar lavabo aç eklenerek stok çözelti hazırlanır. Bu çözelti aşındırıcıdır ve 5-10 günden uzun süre saklanmamalıdır. Kesinlikle göz ve deri ile temasından sakınılmalıdır. Temas halinde ise, sirekeli su ile temas eden bölge yıkanmalıdır (göz hariç. Gözle temas halinde acilen hastaneye başvurunuz). Hazırlanan stok çözelti, bir damlalık kullanılarak yavaş yavaş ve pH metre ile takip edilerek akvaryuma eklenir. Her 10 damlada bir 20-30 saniye ara verip pH’ın dengelenmesi beklenmelidir. Arzu edilen pH değerine ulaştığınızda, izleyen birkaç gün pH’ı takip ediniz. Bir kez dengelendiğinde, yoğun su değişimleri yapmadıkça veya suya salınım yapan bir etken olmadıkça pH sabit kalacaktır. İlk bakışta korkutucu bir süreç olarak gözükse de, özenli ve dikkatli bir şekilde gerçekleştirildiğinde zararsız olarak pH ayarlanabilmektedir.

 

1.Malawi-Tanganyika Çikletleri için şebeke suyu pH’ını yukarı çekmek:

 İlk maddede açıklanan prosedür bu durum için de aynen geçerlidir. İlkinden farklı olarak, bu madde için karbonat kullanarak da pH ayarlaması yapılabilir. Yumuşak su canlılarının bulunduğu akvaryumlarda karbonat kullanımı sorunlar çıkarabildiği için karbonat kullanımını tavsiye edilmemektedir. Ancak çiklet akvaryumlarında karbonat kullanımı sorun çıkarmayacaktır. Kullanıma gelirsek, suya yavaş yavaş ve pH metre ile takip ederek karbonat eklenir. Eklenecek karbonat, litre başı 70-80 miligrama kadar kabul edilebilecektir. Eğer hala arzu edilen değerler gözlenemediyse, NaOH çözeltisiyle ph yükseltmeye devam edilebilir. Çiklet akvaryumlarında karbonat kullanılmasının bir diğer yararı ise, tampon kapasitesi oluşturularak pH değerinin değişiklik göstermesinin engellenebilmesidir. Tampon kapasitesi oluşturabilen iyonlar karbonat, sülfat, fosfat gibi iyon kökleridir. Bu gibi iyonlar, suda yeni oluşan/oluşabilecek asit ve baz iyonlarıyla etkileşimde bulunarak pH değişikliklerinin önüne geçerler. Saf suya bir damla limon suyu eklendiğinde, pH’ta 100 birim değişiklik oluştuğunu kabul edersek, yüksek tampon kapasitesine sahip bir suda aynı miktarda limon suyu belki 0.01 birim değişiklik oluşturabilir.

 

pH’ı Düşürmek 

Akvaryum suyumuzun pH değerini düşürmek istiyorsak, yani suyumuzu daha asidik hale getirmek istiyorsak yapacağımız şey suya asit çözeltisi eklemek olacaktır. Bunu yaparken elimizde kesinlikle pH değişimlerini takip edebileceğimiz bir pH metre olmalı. pH kağıtları da yararlı olabilir ancak hassasiyet bakımından düşük olduklarından pH metre kadar iyi sonuç vermeyeceklerdir. Sonuç olarak bir şekilde pH değişimlerini takip etmek durumundayız.

 

1. pH beklediğimizden/arzu ettiğimiz değerden çok yüksek ise:

 Bu durumda baz kullanarak yapılan düzeltmeyi, asit stok çözeltisi kullanarak yapacağız. Asit stok çözeltisi için sülfürik asit, fosforik asit, asetik asit veya hidroklorik asit kullanılabilir. Peki bu asitleri nereden bulacağız. Sülfürik, fosforik ve hidroklorik asitler konsantre olarak satılmaktadır. Konsantre derken tehlikeli değerlerden bahsediyoruz. Olur da bu konuda bilgi ve tecrübeniz var ise, konsantre asitten 1 molar stok çözelti hazırlayarak kullanabilirsiniz. Ancak tekrar dikkat çekmek isterim ki, piyasada satılan bu asitlerin herhangi bir şekilde vücutla teması, 1. derece yanıklara sebep olacaktır. Bu sebeple bu asitlerin temin edilip kullanılmasını tavsiye etmiyoruz. Ancak bir şekilde düşük konsantrasyonlu çözeltilere erişebiliyorsak pH metre ile takip ederek pH değerini aşağı çekmede kullanabiliriz. Bu asitlere alternatif olarak asetik asit kullanılması çok daha az tehlikelidir. Ayrıca asetik asit yukarıdaki asitlere kıyasla tampon kapasitesi oluşturabildiğinden, kullanımı daha yararlı olacaktır. Asetik asidi basitçe katı limon tuzu kristalleri olarak marketten temin edebiliriz. Bu kristaller 500 ml su içeren bir pet şişe içerisinde bir 10-15 gram koyulacak şekilde çözülür ve stok çözelti hazırlanır. pH metre ile takip ederek, yukarıda pH artırmada açıkladığımız şekilde bu stok çözelti pH düşürmek için kullanılabilir.

 

GH değerini düşürmek

 GH değerini düşürmek için yapılacak olan şeyler ihtiyaca göre, yukarıda açıkladığımız ters ozmos işlemi veya tortu alma işlemidir. Piyasada genel olarak 2 çeşit su arıtıcı bulunmaktadır:

İlki, sudaki tortuyu, bazı organik maddeleri ve bazı iyonları tutabilen artıma sistemleridir. Bu gibi sistemlerde, su ilk olarak çeşitli geçirgenlikte mikron filtre/filtrelerden geçirilip tortudan ayırılır. Mikron filtreler tek kullanımlıktır ve yaklaşık altı aylık periyotlarla değiştirilmeleri gerekir.

Ardından karbon filtreden geçirilen su, suya renk veren ve karbon yüzeye ilgi duyan organik maddelerden arındırılır. Karbon filtre de tek kullanımlıktır ve yüzeyi doldukça (yaklaşık 6 ay) değiştirilmesi gerekir.

Bundan sonra sıra, sudaki kalsiyum ve magnezyum iyonlarını filtreleyen iyon değişim filtresine gelir. Bu filtrede bulunan polimerik malzeme, üzerinde bulunan sodyum iyonları ile kalsiyum ve magnezyum iyonlarını yer değiştirtir. İlk iki aşamada GH bir miktar düşer ancak iyon değişim filtresinde amaç suyu kalsiyum ve magnezyumdan arındırmak olduğundan GH düşmez, aksine artar. Bu artışa sebep bir kalsiyum veya kalsiyuma karşılık iki sodyum çıkışı olmasıdır. İyon değişim filtreleri, belli periyotlarla (6 ay) çok yoğun tuzlu su çözeltilerine yatırılarak yeniden kullanılabilir hale getirilebilir.

İyon değişim filtresinin ardından, eğer sistemde mevcutsa sıra su tatlandırma filtrelerine gelir. Bu üç aşamanın ardından gelen filtreler yine GH artışına sebep olur. Artışın sebebi suyun tadını içilebilir hale getirmek için eklenen bazı organik bitkisel iyon/maddelerdir.

Toplamak gerekirse, bu tür su arıtma sistemleri GH değerini ancak bir miktar düşürebilir. Asıl amaç suyu insan metabolizmasına uygun hale getirmek olduğundan, su temizlenir, saflaştırılmaz.

 

İkinci metod ise ters ozmos sistemler kullanmaktır. Su arıtıcılarla aynı olarak ters ozmos sistemlerde de ilk iki aşama mikron filtre ve karbon filtredir. Üçüncü aşama ise iyon değişim filtresinden farklı olarak membran filtredir. Yukarıda bulunan açıklamada ve grafik 3’te belirtildiği gibi membran filtre sudaki tüm iyon ve tortuyu, ters ozmos işlemi ile atık olarak ayırırken temiz su çıkışından saf suya yakın su verir. Ters ozmos sistemlerde mikron ve karbon filtre kullanılmasının amacı membran filtrenin ömrünü uzatmaktır. Tek başına kullanıldığında çok hızlı şekilde tıkanacağından, membran filtreden önce mikron ve karbon filtre kullanılır. Membran filtreler tek kullanımlıktır ve 2 yıla kadar işlevini yerine getirebilmektedir. GH değerini düşürmek için asıl etkili yöntem, açıklamalardan da anlaşılabileceği üzere ters ozmos sistemlerdir. Ancak burada dikkat edilmesi gereken husus, ters ozmos sistemlerde bu üç filtrenin kullanılması gerektiğidir. Çünkü membran filtre çıkışına bağlanan filtreler suya iyon/madde vermeyi amaçladığından GH değerini artırıcı etki oluşturacaklardır ve akvaryum kullanımında gereksizlerdir. Ayrıca membran sonrası filtrelerin kullanımı gereksiz yere ek maliyetler oluşturacaktır.

 

KH değerini düşürmek

GH’a benzer şekilde KH değerini düşürmek için de yukarıdaki metodlar kullanılabilir. Aynı şekilde ters ozmos KH düşürmede etkilidir. Suyu kaynatarak, karbonat iyonlarını karbondioksit gazına dönüştürerek de KH düşürülebilir ancak bu yöntem çok çok pahalı olacaktır.

 

KH değerini artırmak

KH değerini artırmak için basitçe suya karbonat eklenmelidir. Arzuya göre bir TDS metre kullanarak istenen miktarda karbonat eklenebilir ve KH artırılabilir.

 

Suya Karbondioksit gazı (CO2) eklemek

Bitkili akvaryumlarda, karbondioksit fotosentez için gerekli bir bileşendir ve bitkilere karbondioksit sağlanmalıdır. Ancak CO2 kullanımı bir zorunluluk değildir ve dikkatli olunmalıdır. Tankta az miktarda bitki ve kıyasla fazla miktarda canlı var ise CO2 kullanımına ihtiyaç olmayabilir. Böyle bir durumda suya CO2 eklenmesi pH’ı aniden çok düşük değerlere çekebilmekte, bu durumda bitkilerin yanmasına neden olabilmektedir. Ayrıca doğada, bitkilerin bulunduğu habitatlar akvaryumda sağlanan miktarda CO2içermez. Normalden bir miktar fazla CO2 eklenmesi fotosentezi, dolayısıyla gelişim hızlandırır ancak ekleme yüksek miktarlarda yapılmamalıdır. Karbondioksit kaynağı olarak pet şişede mayalı sistemler, piknik tüpü veya yangın tüpünde mayalı sistemler olduğu gibi karbondioksit tüpleri de kullanılmaktadır. Aşağıdaki linkte, piknik tüpü ile DIY piknik tüplü mayalı sistem yapım aşamaları mevcut.

 

http://www.akvaryum.com/Forum/piknik_tupunden_mayali_co2_sistem_%28resim_veamp;_hd_video_eklendi_syf210%29_k438772.asp

 

Bitkili akvaryumlarda iyon gereksinimleri

Tatlı su bitkileri sağlıklı gelişim gösterebilmek için potasyum, fosfat, nitrat ve çeşitli eser elementlere ihtiyaç duyarlar. Doğada bu ihtiyaçlarını, nehirlerin alüvyonları çözerek taşıması ile karşılayabilen bitkiler, akvaryumlarda kısıtlı miktarda iyona erişebilirler. Ayrıca her türün iyon gereksinimi ve iyon emilim hızı farklılık göstereceğinden, suda bazı iyonlar, bitki türleriyle ilişkili olarak daha hızlı tükenir. İyon eksikliği dolayısıyla bitkilerde çeşitli form ve renk bozuklukları meydana gelebileceği gibi yapraklarda delikler ve gelişimin durması da gözlenebilir. Bu duruma çözüm olarak suya iyon takviyesi yapılabilir. Ancak bunu yaparken kullanılan iyonların içerik ve miktarları iyi tahlil edilmelidir.

Bahçe bitkilerinden hatırlanacağı gibi, çok yüksek miktarda veya dengesiz besin eklemek, bitkilere faydadan çok zarar verecektir. Bu durum akvaryum bitkilerinde daha hassastır. Akvaryum bitkilerinin gelişimleri, 500ppm üzeri sertlikte sularda durmakta, daha sert sularda çürümeler başlamaktadır. Ayrıca pH 5.0 ve altında aynı şekilde bitkilerin hayatta kalması mümkün olmamaktadır. Tüm bu sorunlara ek olarak, akvaryum bitkilerinde, dengesiz besin takviyesi neticesinde yosun oluşumları gözlenmektedir. Sakal yosunundan yeşil alge kadar pek çok yosun türü, suda hazır halde bulunan eser element ve aminoasitler yardımıyla hızlı gelişim gösterir. Yosun türleri primitif canlılar olduklarından, suda serbest halde bulunan vitamin ve aminoasitleri bitkilerden çok daha hızlı kullanarak, bitkilerden daha hızlı gelişim gösterirler. Bu durum, bitkiler için sağlanan yararlı iyonların yosunlar tarafından tüketilmesine, dolayısıyla bitkilerin de besinsiz kalarak gelişimlerini durdurmalarına neden olur. Bu sebeple aminoasit ve vitamin içeren bitki besinleri, akvaryum bitkilerinde yosun gelişimini tetikleyici etki gösterirler ve bitkiler için sağlanan iyonların yosunlar tarafından tüketilmesine yol açarlar. Bu tür besinlerin kullanımından kaçınılmalıdır.

 

Bitkili akvaryum suyunda gereksiz, zararlı ve zararsız iyonlar

Şebeke suyunda bulunan pek çok iyon bitkili akvaryum kullanımı için gereksizken, bazı çeşitler de zararlıdır.

Örneğin şebeke suyu dezenfeksiyon amaçlı olarak yüksek miktarda klor iyonu içerir. Klorun akvaryum canlıları için yararlı bir etkisi bulunmamakla birlikte fazlası zararlıdır. Gereken doz halihazırda yemlerden veya suda arta kalan klordan sağlanacağı için klorun arıtılması yararlıdır. Hobiciler klordan kurtulabilmek için, genelde suyu havalandırma yoluna başvururlar. Dinlendirilen (açık havada bekletilen) veya havalandırılan suda, iki klor iyonu bir araya gelerek klor gazını oluşturur. Oluşan klor gazı, suda çözünürlüğü çok düşük olduğundan uçar ve su klordan arındırılır. Ancak bu tepkime belirli bir seviyeye kadar gerçekleşeceğinden suda yine belli bir miktar klor kalır. Klordan kurtulmanın en etkili yolu ters ozmos yöntemidir.

Sodyum şebeke suyunda fazlaca bulunan ancak bitkiler veya canlılar üzerinde zararlı etkisi bulunmayan bir iyondur. Arıtılmasının yarar sağlayabileceği gibi arıtılmadan kullanılmasının doğrudan bir zararı olmayacaktır.

Sülfat iyonu pek çok pozitif yüklü iyonun anyonu olarak suda bulunur ancak canlılar veya bitkiler üzerinde zararlı etkisi yoktur.

Bakır iyonu bitkiler için gerekli iyonlardan birisidir. Ancak bitkiler bu iyona yüksek konsantrasyonlarda ihtiyaç duymadıklarından, yemler vs vasıtasıyla sağlanması yeterlidir. Bakır gereğinden fazla miktarda kullanıldığında zararlı etki ortaya çıkarmaktadır. Oksidasyon değerindeki farklılıklar neticesinde, bitkilerde ve özellikle omurgasız canlılarda inhibite etki gösterebilmektedir.

Amonyak canlı dışkılarının ilk ürünü olarak ortaya çıkabilen ve canlılar üzerinde zararlı etki gösteren bir iyondur. Filtrasyon kabiliyeti yüksek akvaryumlarda çok hızlı olarak oksitlenerek nitrit ve nitrata dönüştürüleceğinden zararlı etkisi düşürülmüş olur. Canlı yükü yüksek ve filtrasyonu zayıf akvaryumlarda bitkiler üzerinde doğrudan ve çok zararlı etki gösterir.

Üre akvaryumda olmaması gereken bir azotlu atık bileşiğidir. İşlenip zararsız formlara dönüştürülmesi zahmetli olan bu bileşiğin akvaryuma eklenmesi bitkilere doğrudan zarar verir. Azot kaynağı olarak üre içeren bitki besinleri kesinlikle akvaryuma eklenmemelidir. Zirai azot ve nitrat gübrelerinde üre bulunduğu için akvaryumlarda kullanılmasından sakınılmalıdır.

Hidrojen Peroksit kimi hobiciler tarafından yosun kurutucu olarak akvaryumda kullanılmaktadır. Ancak bu bileşik bir radikalik başlatıcıdır ve akvaryumdaki canlılar için zararlıdır. Etkileşimde bulunduğu tüm hücreleri öldürür. Yosunların kurutulmasında kullanılmasının nedeni, yosunların, bitkilere kıyasla daha basit yapıda olmalarıdır. Yosunlar etkileşim sonrası hayatta kalabilecek güçte olmadıklarından kururlar ancak bitkilerin yalnızca bazı hücreleri ölür. Kalan hücreler yeniden gelişim gösterdiğinden hayatta kalır. Ancak balıklara veya omurgasızlara temas durumunda en iyi ihtimalle canlı üzerinde yaralar oluşturacaktır. Kullanımı tavsiye edilmemektedir.

Elimden geldiğince su değerlerini ifade eden kavramları açıklamaya çalıştım. Eksik kalan noktalar üzerinde, bu başlık altında tecrübeli hobiciler ile bilgi paylaşımı yapmaya devam ederiz umarım. Saygılar, sevgiler…

harunutku2015-04-12 00:16:42

Beğenenler: [T]147478,AkvaryumElazığ[/T][T]100597,twinsoul[/T][T]169284,cafermutlu[/T][T]98555,asimsek73[/T][T]63393,Biologist[/T][T]109954,ArdaEla[/T][T]121139,braweheart[/T][T]102462,ibrahimuysal[/T][T]128959,m_esin[/T][T]168154,xanadu[/T][T]110242,SGY[/T]

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

BiologistÇevrim Dışı

Kayıt: 23/12/2008
İl: Ankara
Mesaj: 122
BiologistÇevrim Dışı
Gönderim Zamanı: 17 Nisan 2015 15:08
Harun bey, paylaştığınız konular forumda daha önce bir çok kez anlatılmasına rağmen bu kadar net ve açıklayıcı bilgileri bir arada bulmak oldukça güzel.
Size Silisyumdioksiti azaltma hakkında sorum olcak; bilindiği üzere SiO2 özellikle ilk kurulumda diatom oluşumunun en büyük sebebi, musluk sularında oldukça fazla SiO2 ve tuzları mevcut, Silisyumu azaltmanın en iyi yolu ter ozmos kullanmak, fakat ne yazık ki çoğu hobici için cihazların fiyatları fazla gelmektedir, diğer bir yol silikat emici substratlar fakat bunlarda uzun süreli kullanımlarda oldukça pahalıya geliyor, bu iki yöntem dışında silisyumu sudan uzaklaştıracak uygun fiyatlı bir yöntem biliyor musunuz? 

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

harunutkuÇevrim Dışı

Özel Üye
Kayıt: 07/11/2009
İl: Istanbul
Mesaj: 179
harunutkuÇevrim Dışı
Özel Üye
Gönderim Zamanı: 17 Nisan 2015 16:16
Halil Bey merhaba, değerli görüşleriniz için teşekkür ederim. Sanırım bahsettiğiniz durum aşağıdaki reaksiyonun  bir sonucu olarak ortaya çıkan kalsiyum silikat

SiO2(k) + CaCO3(k) = CaSiO3(k) + CO2(g)

Oluşan bu molekül aslında kalsiyum karbonata benzer bir karakterde olsa da tamamen suda çözünmez bir bileşiktir. Açıkçası canlılar üzerinde ne gibi bir etkisi olduğunu bilememekle birlikte, korunmak için eklenen su kaynamış su veya belki damacana suyu olabilir fakat bu kez de akvaryum içinde illa ki kalsiyum karbonat bileşiği yemler vs dolayısıyla oluşacağı için korunmak pek kolay gözükmüyor. Ters ozmos kullanımı bu gibi durumlar için en geçerli yol durumunda. Aslında 100TL gibi bir maliyetler ters ozmos sistemleri piyasada sıfır olarak bulunabiliyor. Bunlar 2 ön filtre ve bir de membran filtre içeren tam olarak akvaryum kullanımı için hazırlanmış filtreler. 


Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

ringoÇevrim Dışı

Özel Üye
[B]9364,1[/B] [B]8772,2[/B]
Kayıt: 25/01/2008
İl: Istanbul
Mesaj: 1288
ringoÇevrim Dışı
Özel Üye
Gönderim Zamanı: 01 Mayıs 2015 15:33

Harun bey,

bildiğim kadarıyla Gh, sudaki kalsiyum ve mağnezyum iyon miktarları hakkında bilgi veriyor. 

Yani kural olarak suya 1kg sodyum katsanız tuzluluğunuz ve iletkenliğiniz artar ancak gh ınız değişmez. 

Her iyonun canlılar üzerindeki etkileri aynı olmadığından ölçüm basitliği vesair sebepler de birleşince ve sudaki ca, mg miktarını anlamak önemli ölçüde su hakkında fikir verdiğinden ve bunlar sabunun köpürmesini engellediğinden vesair olsa gerek adına genel sertlik denmiş ama, bütün iyonlar bu genel sertlik kavramı içerisinde yer almıyor. 

Genel sertliğin yumaşaklık ve sertliğini gösteren ölçümleme miktarlarınız da bizim akvaryumlarımız için bildiğimiz değerlerden farklı gözüküyor. 0-4 dgh yani 4*17,85=70 ppm sulara yumuşak su deniyor, sonra sırasıyla gidiyor, gh rakamını 4 dediğinizde bunun alman mı fransız sertliği mi olduğunu vurgulamak gerekiyor. 1 alman sertliği 17,85 ppm caco3 yapıyor. Hem ppm değerleriniz hem de sertlik tanımları genel kabul görmüş değerlerle uyuşmuyor gibi gözüküyor. 

Diğer taraftan sertliğin cao olarakmı caco3 olarak mı ifade edildiğine dikkat etmek gerekiyor yani ppm de neyin ppm i. 70ppm coco3 şeklinde ifade edilirse bu 4 alman sertliği yani 4dgh ediyor. Bir de hesaplayanlar dikkat etsinler bu caco3 biçiminden bir ifade olup sadec ca iyonunu hesaplayabilmek için co3 kısmının çıkarılması gerekir. Mağnezyumun getireceği sertlikte ise eşdeğeri bir hesaplama yapılıyor, şu kadar mgco3 şu kadar caco3 e tekabul eder cinsinden bir hesaplama yapılıyor ve mg sertliği de caco3 biçiminde ifade ediliyor. 


 1 Alman sertliği: 1000 mL suda 10 mg CaO, 1 Fransız sertliği: 1000 mL suda 10 mg CaCO3

1 İngiliz sertliği: 700 mL suda 10 mg CaCO31 USA sertliği: 1000 mL suda 1 mg CaCO3


Suyun sertliği

Alman

Fransız

İngiliz

Çok yumuşak

0 - 4

0 - 7.2

0 - 5

Yumuşak

5 - 8

7.3 – 14.2

6 - 10

Orta sert

9 - 12

14.3 – 21.5

11 - 15

Oldukça sert

13 - 18

21.6 – 32.5

16 – 22.5

Sert

19 - 30

32.6 – 54.0

22.5 – 37.5

Çok sert

> 30

> 54

> 37.5

1 USA sertliği = Fransız sertliği x 10


Yine bildiğim kadarıyla suyu kaynattığımızda co3, co2 ye dönüşmüyor, su ısındığında suda çözünmüş bulunan co2 sudan iyice uçuyor, bu hem ph artırıcı bir unsur olduğundan ve yüksek ph da hco3 ler co3 e doğru kaydığından ve ısının da etkisi ile kalsiyum iyonları ile karbonat iyonları birleşerek caco3 (kalsit) olarak çökeliyor, yani suyu kaynattığınızda kh ı oluşturan co3 ve hco3 iyonları, çökeldiğinden su kh bakımından yumuşuyor, yoksa co3 ler co2 ye dönüştüğünden değil. Tabii aynı zamanda kalsiyum iyonları da çökeldiğinden gh bakımından da su yumuşuyor. (magnezyum için de aynı şey geçerli tabi, buna geçici setlikde denebiliyor, sülfat köklü olanlar kalıcı sertlik oluşturuyor çünkü kaynatmakla çökmediğinden) 

Diğer taraftan Co3 ü veya hco3 iyonlarını co2 ye döndürerek kh ı düşüren şey ise asittir. Mesela hco3- + hcl à h2o + co2 + cl-  gibi. 

Bir de güçlü asit ve bazların tamponlama kabiliyeti olmadığından bunlarla ph düşürmek veya yükseltmeye kalkışmak bildiğim kadarıyla doğru değildir ve riskli uygulamalardır. 

Ph yükseltmek için en bilinen ve uygun yöntem nahco3 olup hem ph ı aşırı yükseltmez hem de tamponlama özelliği göstererek ph ı 8,4 civarlarında tutmaya çalışır. 

Ph düşürmek için ise, en uygun yöntem kh düşürmektir, bunu asitle yaparsanız yani aside kh ı yedirirseniz asidin kökü suda kalır, yukarıdaki örnekte klorür iyonlarının kaldığı gibi.

Bu açıdan uygun ph ve kh ı yakalamanın (tabi bir akvarist için) tek yolu kh dan geçer, yüksek ph istiyorsanız yüksek kh ınızın olması gerekir, düşük ph istiyorsanız düşük kh ınızın olması gerekir. Yemlerin çürümesi, nitrifikasyon vesair süreçler hep asitleyici süreçler olduğundan zaten çeşitli organik düşük ph tamponları zaten akvaryumlarda kendiliğinden oluşur. 

Bu asitler de kh ı aynı zamanda ph ı zamanla aşağı çeker, bütün yemlenen akvaryumlarda ph zaten aşağı düşme eğilimlidir. 

Ne kadar az balık ne kadar az yem kullanılır ise ve kh da yüksek ise stabil yüksek ph oluşur, tersi durumlarda da tersi oluşur. 

Kısacası akvaryum suyu devamlı işleyen ve değişim halinde olan bir su olup, tamponsuz asit ve baz kullanılarak ph ı bunlarla aşağı yukarı hareket ettirebiliriz yaklaşımı, bildiğim kadarıyla bugüne kadar kullanılmış ve tavsiye edilen bir yöntem değildir. 

Yararlı veya zararlı iyon diye bir ayrımı da doğru bulmuyorum, bitkili akvaryumlarda hatta diğer akvaryumlarda da suda bulunan hemen her iyon hem yararlıdır hem zararlıdır, zaten bütün mesele bunları doğru nispetlerde bulundurmak, her bir iyonun yokluğu sorun olduğu gibi, bitki veya canlının habidatından çok yüksek veya çok az olan her bir iyonun önemli derecede önemi vardır, tabii bazı iyonlar canlıları etkileme bakımından diğerlerinden daha etkili olabiliyor. Önemli olan ilgili iyonları doğru nispet ve miktarlarda akvaryum suyunda bulundurabilmek, kısacası sodyum önemsiz diyemeyiz, sadece bu iyon olmasa dünya ve bu günkü canlılık bu şekilde olmazdı diyebilirim, hücre yapısında kullanılmasından tutun da, suda bir iyonik denge sağlamasına kadar, bilmin bu güne kadar söylediği hatta henüz keşfedilmemiş ileride belki önemine değinilecek akıl almaz dengelerin ve etkileşimlerin olduğu süreçler bunlar. Ancak bazı iyonlar suda bulunma miktarları ve canlıların kullanımı ile tükenebilmeleri açısından eksikliği zaman zaman ortaya çıkabilir, bu tür iyonlar daha önemli olduğundan değil de da fazla miktarlarda absorbe edildiğinden, ve bir gösterge niteliğinde kullanılabildiğinden daha önemli gibi addedilebilmektedir. Yani mesela bir suda eğer ca iyon dengesi bozulmuşsa mesela bitki kullanımı veya sair sebeplerle çok çok azalmışsa bu sadece ca iyon dengesinin bozulduğunu göstermekten ziyade aslında sudaki hem her parametrede önemli değişikler olduğunun işareti olur, biz ise su değiştirdiğimizde aslında tüm bu parametreleri düzeltmiş oluruz gibi.

 Saygılar.

 



Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

harunutkuÇevrim Dışı

Özel Üye
Kayıt: 07/11/2009
İl: Istanbul
Mesaj: 179
harunutkuÇevrim Dışı
Özel Üye
Gönderim Zamanı: 01 Mayıs 2015 18:59
İlyas Bey merhaba. Yazınızı üç kez baştan sona okudum. Görüşlerinize saygı duymakla birlikte malesef hemen her cümleniz yanlışlar içeriyor. Galiba referans vermeyerek yanlış yaptım dedim önce ama en temel konularda bile yanlış yorumlarda bulunmuşsunuz. Bunları size tepki göstermek veya sizi incitmek adına değil, kitaplarda ve yayınlarda öğretilen doğruları göstermek adına yazıyorum. Bilgim ölçüsünde yorumlarınızdaki yanlışlıklara cevap vereyim;


İlk olarak Gh, general hardness, genel sertlik, suda bulunan toplam bileşik miktarını ölçülemede kullanılır. Kalsiyum ve magnezyum artı sudaki tüm iyonlar dolayısıyla oluşur. En basitinden wikipedia veya genel sertlik olarak önce araştırma yapıp sonra tekrar düşününüz. Bir de sertlikten ne anladığımıza bağlı bu iş. Benim kastettiğim şey, saf sudan farklı parçacıkların tümüdür. Ancak bu durum çözünmemiş tüm pparçacıklar olarak da anlaşılabilir. Burada bir karışıklı oluştuysa bu durum için özür dilerim. Dikkatimizi buraya çektiğiniz için de teşekkür ederim.
Kalsiyum ve magnezyum iyonları, karbonat bulunması durumunda, karbonatlı bileşikleri oluşturup KH, carbonate hardness, karbonat sertliğine neden olurlar. Suda karbonat olmazsa kalsiyum da magnezyum da kh artışına neden olmaz.

Benim, alman sertlik sistemi ve ppm arasında belirttiğim ilişki genel bir kuraldır (1gh=17.85ppm). Siz de zaten aynı hesabı kullanmışsınız. Sertlik seviyeleri ile alakalı tablo ise, yabancı forumlarda, hobicilerin yumuşak ve sert saydıkları sınırları belirtmektedir. Yorumunuzda paylaştığınız skala genel olabilir ancal benim tavsiye ettiğim ve belirttiğim skala akvaryum suyu için sertlik ve yumuşaklığı ifade etmek içindir. Sertlik diyerek olaya gizem veya bilimsel hava katmaktansa, suda bulunan iyon miktarı demek daha doğru olur.

CaO ve CaCO3 yorumunuzu barındıran paragraf baştan sona çelişkilerle dolu. Ppm demek, milyon parça çözücüdeki parçacık sayısı demektir. Bu kadar matematiğe girmek bile gereksizken, ısrar edip devam edecek olsak bile CaO ve CaCO3 tuzlarının genel sertliği artıracağı gerçeği var. Hayır karbonat sertliğinden bahsedeceksek, hesaplamak istediğimiz ya da analiz etmek istediğimiz şey nedir? Test kitimiz varsa ve bize Kh 3 diyorsa kh 3tür. Ben daha karbonat sertliği hesabında ne kadar sertliğin hangi iyondan geldiğini hesaplamaya kalkan kişi veya bunu yapmaya yarayan bir enstrüman duymadım görmedim. İyi niyetle derinlere giriyoruz ancak bu gibi garip hesapların kafa karıştırmaktan öteye geçebileceğini düşünmüyorum. Örneklediğiniz gibi 70ppm sertlik olsun diyelim. Oradaki hesabınız da yanlış. O litre başına olan 70mg, 70mg bileşiğe aittir. Uzatıp iddialaşmak istemiyorum ancak araştırırsanız yanlış bildiğinizi anlayacaksınız. Çünkü sunduğunuz iddiaya göre hesaplamaya kalkılacak olunsa, kalsiyumun EDTA kompleksli veya oksitlenmemiş hali de sizce karbonat sertliği yaratıyor.

Kaynatarak kh düşürmeyi lütfen en azından bi wikipedia vb biryerden araştırın. Mesela yüksek sıcaklıkta karbonil merkeze suyun nükleofilik saldırması ve karbondioksit salınımı olarak internette biyerlere aratın. Yorumlarınız tamamen yanlış ve farazi malesef. Su hem asit hem bazdır. Sıcaklığa ve birkaç başka değişkene göre işler düşündüğünüzden farklı yerlere gelebiliyor.

Ph konusu beni en çok üzen kısım oldu. Buna sebep benim yazdıklarıma eleştiri olmasından ziyade en basit kavramları bile yanlış bilip doğru diye yazmanız. Ph sert asit ve bazla ayarlanmaz demişsiniz mesela. Akvaryumda saf su kullansanız dahi ayarlanır. Ki, akvaryum suyu saf su değil. Neyse diyelim ki saf su kullanıyorsunuz akvaryumda. Eğer suyunuza salınım yapan kum vs gibi bir etmen yoksa ph 7den 5e inmez. Ha diyelim ki 2ayda indi, zaten saf su kullanmak zorundaysanız ph'ı sürekli takip etmek durumundasınız.
Hayır, normal bitkili bir akvaryumunuz var TDS metre ile yaptığınız ölçüm 200ppm çıktı. Bu ne demektir? Suda bir takım iyonlar mevcut. Bu iyonlar içinde illa ki tampon yapacak sülfat, fosfat, karbonat, vb kökler bir miktar bulunacaktır. Hadi bulunmasın diyemiyorum çünkü bir tankta canlı var ise bu kökler illa ki oluşacak. Siz de sert bir asit kullanarak ph düşürmek istediniz. Eğer böyle bir deneyiminiz oldu ise, ph, sabit asit eklemesinde once cok yavas degisip, belirli bir degere yaklastikca ( iyon köklerinin kritik noktaları ) cok hızlı değişecektir. Hayatında bir kere titrasyon yapmış birisi, önce suya tahmini değerde tampon kapasitesi bulunan iyon kökü ekleneceğini, ardından hassas ayarlamanın güçlü asit ve bazları seyrelterek yapılacağını bilir. Benim bahsettiğim husus da tam olarak budur. Suyumuzda zaten tampon kapasitesi bulunduran bir miktar iyon kökü mevcut. Hassas ayarlama ile ph sabit bir değerde, bu iyonlarca tutulur. Bu mekanizma, bir denge mekanizmasıdır.

Suya karbonat katarak ph sabitlemek tek çözümdür demek daha da vahim. Kristal karides bulunan bir akvaryumun ph ını sabitlerken ne yapılacak o zaman? Kaldı ki sülfat, vb gibi başka tampon kapasiteli iyon kökleri de mevcut. Neden karbonat kullanmak zorunda olunsun ki? Tamam, karbonat yeraltı sularınca beslenen göllerde yoğun bulunuyor diye yüksek ph oluşturuyor ama, aradaki denge mekanizmasını ( le chatelier prensibi ) sola çekecek seyreltilmiş bir baz kullanımı neden mümkün olamıyor?

Gerekli gereksiz iyon konusu da bir başka sorun. Bunu da kısaca şu şekilde açıklayayım. Zararlı demekten kastım, yosun oluşturma potansiyeli, enzim inhibitör etkisi, vb hususlar oluşmasıdır. Gereksizden kastım ise, bitkilerce çok ihtiyaç duyulmamasıdır. Sodyum periyodik cetvelde potasyumla aynı gruptadır (1A) ve bu iki iyon çok yakın ancak ince farklılıklar barındıran özelliktedirler. Bitkiler potasyumu seçmişler. Dünyamızın akılalmaz keşif ve dengeleri böyle buyurduğu için, suda yüksek miktarda sodyum bulunması bir anlam ifade etmeyecektir çünkü bitkiler katyon gereksinimlerini çoklukla potasyum ile karşılayacak şekilde evrilmişler.

Saygılar, selamlarharunutku2015-05-01 19:08:27

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

ringoÇevrim Dışı

Özel Üye
[B]9364,1[/B] [B]8772,2[/B]
Kayıt: 25/01/2008
İl: Istanbul
Mesaj: 1288
ringoÇevrim Dışı
Özel Üye
Gönderim Zamanı: 01 Mayıs 2015 21:12
Harun bey,
yazdığım şeylerde bir yanlışlık yok, siz biraz daha araştırma yapın en iyisi.
70ppm caco3 birşeydir, 70ppm cao başka birşeydir, 70ppm ca başka birşeydir. 
Gh birşeydir tds denilen başka birşey de vardır. 
Siz kendinize veya sizin kastınıza göre bir tanım yapamazsınız. Bunlar genel ortak bir dil oluşturmak için bir şekilde tanımlanmış ölçümleme biçimleridir.  

Suyu kaynatınca karbonat, karbondioksite dönüşüyorsa, çaydanlığın dibine çöken şeyin adını da yazın o zaman ne olduğunu bilelim. Adı caco3, yani sudaki ca ve co3 iyonları bileşerek katı oluşturuyor adı da kalsit. Ben kimyager değilim, belki de tam bilmiyorum diyelim ki binde bir co2 oluyordur vesair ancak co3 co2 döner derseniz, caco3 deki co3 nerden geliyor diye sorarlar. 

Ph sert asit bazla ayarlanmaz dediğim, içinde canlıların olduğu bir akvaryum suyundan bahsettim. Ayarlanır da ayarlanmaz yani. Bana bir profosyenel ürün gösterin, naoh la ph yükseltilen veya hcl ile ph düşürülen. Bu şekilde yükseltme ve düşürmelerin hem suya artı iyon yükleri olur hem de indirilen veya çıkarılan noktada stabilite sağlanamadığından o şekilde ph yükseltilip alçaltılmaz. 
Kısacası yazdıklarımı çarpıtmanıza gerek yok. Diğer taraftan sudaki bazı iyonların ph a ufak etkileri ile ph stabiletesi yaratan ph tamponları aynı şeyler değildir. Asidik tamponlar da vardır. Ancak kh ı 20 olan suya ne asidik tampon, ne de bir asit bir anda etki etmez, zaten adı üstünde tampon var, önce o tamponun giderilmesi gerekir, asitler önce o tamponu yerler, karbonat tamponun da ise co3 ü co2 çevirerek bunu yapıyorlar.
Kısacası canlılar için bir su hazırlıyorsak ph ayarlamanın birinci yolu kh ı doğru değerlere getirmektir. Asitle ph indirince asidik kökü suda kalır diye daha önce de belirtmiştim. 
Bütün bilim adamları toplanıp akvaristlere 3 husustan bahsetmişler, ph kh ve gh. 
Ben daha kısacasını söyleyeyim, kh ve gh ınız canlınız için uygun değerde olduğunda hemen hemen herşey yerli yerinde demektir. Başkaca tamponsuz asit ve baz kullanımı ile canlı öldürmekten başkaca bir sonuca ulaşamazsınız.

İyonlar konsunda da şunu ekleyeyim, canlının habitatındaki suda ne kadar sodyum varsa o kadar sodyum iyidir, yoksa sodyum olmasın su kadar fosfat iyidir gibi bişey yok. Tatlı yüzey suları iyonik bakımdan az çok birbiri ile benzeşir ve aslında her bir iyonun ve ornatılarının da önemi vardır, canlılar üzerinde tesirler, elektriksel iletkenlik, içme suyu bakımından tat ... vesair birçok sebeple her iyon ayrı önemdedir. Yani doğru nispette hepsi yararlı, iken alt ve üst sınırların aşılması ile her bir iyon aynı zamanda zararlıdır. Suda azot formları hem yararlıdır hem zararlıdır, hiç olmasa hayat olmaz, çok olursa yine hayat olmaz. Yani yararlı iyonlar ve zararlı iyonlar tabiri yanlıştır. Bakır zehirdir, aynı zamanda olmalıdır, şimdi bu zararlı mı yararlı mı. Kısacası her bir iyonun belli sınırlar içerisinde yarar gösterme, bu sınırların azlığı veya aşırı fazlalığında zarar verme potansiyeli vardır.  Fosfat önemli bir nütrienttir, bir bitki besinidir ancak aşarı fazlalığı durumunda alg oluşumunu bile engelleyecek potansiyeli vardır. Nitrat besindir ancak 50mg/l den fazla olursa bitkileriniz besin alımını keserler, fotosentez gözlemleyemezsiniz gibi...

Bir de kh4 dediğinizde aslında biz alman sertlik birimini kullandığımızdan şöyle yazılır kh= 4dkh veya gh= 4 dgh. D harfine dikkat edin. Oraya D harfi koymadan yazınca işin rengi tamamen değişebilir, ancak hobicilerin testleri ve kullandığı dil hep bu ölçüm birimi üzerinden olduğundan forumda sorun olmuyor. Ancak sizin gh değerlerinizin ne üzerinden verildiği belli olmadığı gibi ben herhangi bir ülkenin sertlik birimi ile bile uyumlu göremedim.
Kısacası gh ı 21 olan bir suya orta sert derseniz ve üzerine de hangi sertlik birimi ile yazıldığını yazmazsanız bunu buradaki hobiciler test kitleri ile ölçüm yaptığında 21dgh fazla değilmiş gibi yorumlarlar. 
Halbuki bir tanganika gölünün gh ı 10dgh civarındadır. 21d sert bir sudur yani. Ancak başka bir ülkenin ifade tarzına göre 21gh,   2mg/lt caco3 e tekabül ediyordur o başka, ama o zamanda nasıl ifade edildiğinin belirtilmesi gerekiyor. Bilmem anlatabildim mi.

Saygılar. 
ringo2015-05-01 21:38:30

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

harunutkuÇevrim Dışı

Özel Üye
Kayıt: 07/11/2009
İl: Istanbul
Mesaj: 179
harunutkuÇevrim Dışı
Özel Üye
Gönderim Zamanı: 01 Mayıs 2015 22:13
Bu konu üzerinde benim daha başka söyleyecek sözüm olmadığı için size hobide başarılar dilerim. Nihayetinde birtakım doğrular vardır ve bunlara ulaşmada kişinin kendisi gayret göstermelidir. Ben elimden geldiğince hobicilere yardımcı olma niyetiyle bu başlığı açtım. Doğru bilginin ne olduğunu hobicilerin takdirine bırakıyorum. İyi akşamlar.

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

gezerfenÇevrim Dışı

Kayıt: 16/02/2013
İl: Istanbul
Mesaj: 42
gezerfenÇevrim Dışı
Gönderim Zamanı: 05 Mayıs 2015 21:04
Bilgilendirme harika. Tesekkurler. Bende konuyla ilgili ilk deneyimimi burada aktarmanin yeni basliktan daha yarali olur diye dusunuyorum.

Istanbul Maltepe ilcesinde şehir şebeke suyu kullaniyorum. Tanka eklemeden once 2 gun dinlendiriyorum. Kullanim sekline gore su duzenleyisi Ilave. Merck Mcolorphast aldim. Kutuda 100 adet var. Istocta 15/20 tl arasinda. Net sonuc vermesede skaladan tahmin edebilirsiniz. Ani değişimler gozlemlenebilir, Yada kök kaya ve bitkilerin etkileri test edilebilir.

55 lt de 2 ortaboy ve 4 kucukboy japon türü bakiyorum. 1er Salyangoz ve midye. Anubiaslar öldü. Haftada 1 su degisimi. Ilk olcum degeri 6.5. %30 Su degisimi ile ikinci olcum 7.5. Sonuc dogru ise kirlenmenin ph yı düşürdüğü göruluyor. Fotograf bu basit kite ait. Faydali bir alet 😄

gezerfen2015-05-05 21:08:05

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

ringoÇevrim Dışı

Özel Üye
[B]9364,1[/B] [B]8772,2[/B]
Kayıt: 25/01/2008
İl: Istanbul
Mesaj: 1288
ringoÇevrim Dışı
Özel Üye
Gönderim Zamanı: 06 Mayıs 2015 18:07
Gazanfer bey,
İstanbul da kh 4-5 civarında olduğu için ortalama bir co2 düzeyinde ph ınız aşağı yukarı 7 civarında olur.
Normalde akvaryumda da 7 civarında olması beklense de, oturmuş bir biyolojik filtrasyonu bulunan bir akvaryumunuz varsa oluşan nitrikasit ve bunun gibi organik tabanlı kimi asitler ph ınızı 6,4 e doğru getirebilir. 
Kısacası sudaki canlı miktarınız , bunların ürettiği co2 den, attığınız yem miktarına, oradan suyu ne kadar havanlandırdığınıza kadar,ph birçok husustan etkilenerek size bir netice verir.
Yani ph sonuçsal bir göstergedir, en önemli iki etkileyicisinden biri karbonatlar iken diğeri karbondioksittir. 
Kısacası yüksek ph isterseniz, asidik etkileri azaltacak tedbirlerin yanında en belirleyici husus kh miktarını artırmak olacaktır. 
Kh miktarınız ne kadar yüksek olursa, asidik etkilerin etkisi azalır. Kh miktarınız 4 ün biraz altında olursa da asidik etkiler biraz daha fazla kendini hissettirir ve çok müdahale edilmeyen akvaryumlarda otomatik oluşan çeşitli tamponlar sebebiyle 6,5 civarında stabil ph lar oluşur. Kh çok çok daha düşük olursa, ki bu istenmeyen bir durumdur, ortalama şartlarda en ufak co2 değişikliklerinde bile ph salınımları oluşabilir. 
Doğru bir ph isteniyorsa, baktığınız canlının habitatındaki kh miktarını baz almanız (çok çok farklı bir gh rakamınız da yoksa ) size yaklaşık eşit bir ph sunacaktır. Yani asit ve bazla ph ayarlanmaz dediğim şey bu.  Ph bir balanslama sistemi olup şartlara göre bildiği gibi davaranır en önemli etkileşimlerine yukarıda değindim. Asidik etkilerden etkilenme süreçleri de farklı kh larda, çok daha farklı sonuçlar verir.
Kh ı 8 olan suya kök koysanız, bir bakarsınız ph aynı kalmış, kh 2 olan suya, bir kök koyarsınız bir bakarsınız ph 2 kademe birden düşmüş gibi sonuçlar da normaldir. Osmoz bir suda ph ı 5-6 gibi ölçüp, biraz havalandırıp co2 yi kaçırınca ph ı 8 ölçmek de mümkündür. 

Kısacası ph da birçok konuda bilgi ve fikirler verebilse de, doğru bir ph için doğru bir kh hazırlanması gerekir. Bu açılardan ölçtüğümüz ph değerlerinin anladığımız anlamda bize bir yararı bulunmaz. 
Ancak Gazanfer bey, sizin örneğinizde olduğu gibi bir ph değişimi oluyorsa yani musluktaki suyunuzun ph ı kısa zamanlarda aşağı doğru değişime uğramışsa, canlı yükünüzün daha doğrusu biyolojik yükünüzün fazla olduğunu veya fazla yem attığınızı veya biyolojik filtrasyon sonucu hatta tabanda biokimyasal faaliyetler sonucu oluşan asitleyicilerin etkilerinin arttığını veya kh ınızın yeterli bir tamponlama düzeyinde olmadığını veya asitleyicilerin tamponlama miktarınızı zamanla azalttığını düşünmelisiniz, kısacası buradan daha sık su değiştirmeniz gerektiğini düşünebilirsiniz. Kısacası hobici ph ölçümünden bunu anlamalıdır, yoksa ph ölçümü başkaca herhangi bir fikir vermez. Bu şekilde bozunuma uğramış bir suya da naoh dökseniz su normal haline dönmez. Kh düşükse içindeki asitler, eklenen bazı nötralize eder, kalıcı bir ph artırımı sök konusu olamayacağı gibi, fazlaca eklenmek durumunda kalınabilecek bazların iyonları suya artı yükler getirir. Az canlı yükü ile, zaman zaman kademeli olarak yapılacak bir filtre temizliği ve dönemsel kısmi su değişimleri stabil ve doğru  ph lar için önem arzeder. Tabii kh uygun olmak kaydıyla. 

Saygılar.



Beğenenler: [T]124083,Serkan Odabaşı[/T]

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

gezerfenÇevrim Dışı

Kayıt: 16/02/2013
İl: Istanbul
Mesaj: 42
gezerfenÇevrim Dışı
Gönderim Zamanı: 06 Mayıs 2015 22:52
Ilyas Bey sizi takibe aliyorum. 😄

Deneyierimi bilginizle harmanlamak harika olacak. ilk defa ph ölçümü yapmis birine oturup vakit ayirdiginiz icin de ayrica teşekkür ediyorum.

Sistemim ile bir takım sıkıntılar yaşadığım için bu olcum metodunu test etmeye başladım. Verdiginiz bilgiler isiginda degerlendirmerimi gozden gecirecegim.

Saygılar.

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

ringoÇevrim Dışı

Özel Üye
[B]9364,1[/B] [B]8772,2[/B]
Kayıt: 25/01/2008
İl: Istanbul
Mesaj: 1288
ringoÇevrim Dışı
Özel Üye
Gönderim Zamanı: 07 Mayıs 2015 14:48
Gazanfer bey, nazik yorumunuz için teşekkürler.

Testiniz, kabaca sonuçlar verdiğinden ufak tefek değişimler hakkında sizi pek bilgilendirmeyecek olsa da, böyle bir teste sahip olmakla öncelikli kazancınız, bu ph nedir nasıl işliyor diye merak edip öğrenmek olacaktır, teorideki bilgileri böyle bir testiniz olmasa belki yeterince kavramak çok daha zor olacaktır, bence bu testlerin size en büyük artısı bu olacaktır. 
Ph, çok önemli ölçüde kh la birlikte çalıştığından esasen bir kh testi de edinmeyi düşünebilirsiniz.

Bilgilerinizi geliştirmek için, forumda eski yıllarda çok önemli bilgilerin paylaşıldığı konular var, bunları bulup okumakta fayda var, ben mesela özellikle forumda Onur Uygun beyin bütün yazılarını tek tek arayıp okumuştum ve olağanüstü derecede yararlanmıştım. Kendisini bu vesile ile anmak istedim, uzun zamandır yazdığını görmüyorum ve üzülmüyor değilim.  Bilgiyi ezberlemek değil de tam anlamıyla kavramak için, çok okumak (özellikle akademik makaleleri bulup okumak), gözlemlemek, testler yardımı ile bilgiyi sindirmek çok önemli, kısacası tam anlamı ile kavramak biraz uzun sürüyor. 
Yaa.. bu nasıl oluyor diye bir soru soruyorsanız, ph dan başlayan merak orada kalmaz, yıllar sonra bir bakarsınız ki, fizik, kimya ve biyoloji ve bunların yan dallarında yüksek ihtisas yapmış gibi hissedebilirsiniz kendinizi. Bu hobinin ben bu kısımını seviyorum zaten, merak edince hep birşeyler öğreniyorsunuz, mesela kendinizi ince taneli bir kumun su altındaki  tepeleme açısını öğrenip, atıyorum 6cm kalınlığındaki bir kumun ön cama ne kadar artı basınç uygulayacağını hesaplarken bulabiliyorsunuz. 

Saygılar.

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

harunutkuÇevrim Dışı

Özel Üye
Kayıt: 07/11/2009
İl: Istanbul
Mesaj: 179
harunutkuÇevrim Dışı
Özel Üye
Gönderim Zamanı: 07 Mayıs 2015 23:04
Gazanfer Bey selamlar. Kullandığınız pH kitleri sizin de belirttiğiniz gibi çok hassas ölçüm veremeyebilir. Piyasada satılan pH metrelerden edinmenizi tavsiye ederim. Fiyatları oldukça makul(20-25TL civarı). Su değişimi sonucu pH değerinin yükselmesi, suya asidik bir salınım olduğunun göstergesi. Eğer suya salınım yapan bir malzemeniz yoksa da, filtrelemenin zayıf kalmasından kaynaklı, nitrat döngüsünden otürü pH değerinden düşüş oluşabilmekte. Sisteminiz hakkında biraz daha detaylı bilgi verebilirseniz, bitkilerinizdeki çürümenin nedenleri daha net ele alınabilir.

Bunun dışında hobi, işin içine malesef çok fazla bilimsel terim sokma gayretiyle sulandırılıyor. Elbette su değerlerini takip edip, optimum değer yakalama gayreti göstermek, hem bitkilerin hem de canlıların sağlıklı gelişimi için büyük bir gereklilik. Ancak sizin de tecrübe ettiğiniz gibi işler bu kadar karışık değil. Kh nedir bilmeden de elbette çok gùzel bir bitkili akvaryum kurulabilir. Veya Gh 2.5 ne demektir bilmeyen bir hobici, akvaryumun Gh'ından bihaber birisi bir bitkili akvaryum kuramaz mı? Kurar, ve gözlemleri doğrultusunda en güzelini de yapar. Benim bu başlığı açmamın nedeni, çok terim kullanıp, yaptığı işi kaliteli diye satan cahil kişilerin hobiye zarar vermesini engellemeye çalışmaktır. Naçizane mesleğim icabı aşina olduğum terimlerin anlamını bana öğretildiği şekliyle paylaştım. Bunlar hangi kimya kitabının kapağını açsanız kolaylıkla bulabileceğiniz bilgiler. Sorun şu ki, bilim bizim toplumumuzda bir yere kadar bilim. Bir yerden sonra insanlar, garip terim ve jargonlarla bilimden uzaklaştırılıyor. Hobi de aynı şekilde. İnsanlar bitki bakmaya teşvik edileceklerine, önlerine afilli malzemeler, janjanlı metod ve yöntemler çıkarılıp tek doğru budur diye dikte ettiriliyor. Daha da fazlası, siz bir işin ne kadar ihtisasını da yapsanız, tecrübeli de olsanız cahil insanların sesi hep daha yüksek çıkıyor malesef. Temennim, hobiye gönül vermiş kişilerin bu kompleks işlere kulak asmadan ancak doğru bilgi ve metodlar ışığında gönüllerince hobiyi yaşamalarıdır. Çünkü yabancı forumlarda başarılı olan akvaryum dizaynlarını kopyalayıp tank kurarak veya en pahalı malzemeleri kullanarak hobici olunmuyor. Saygılar, selamlar.
harunutku2015-05-07 23:07:38

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

ringoÇevrim Dışı

Özel Üye
[B]9364,1[/B] [B]8772,2[/B]
Kayıt: 25/01/2008
İl: Istanbul
Mesaj: 1288
ringoÇevrim Dışı
Özel Üye
Gönderim Zamanı: 08 Mayıs 2015 18:50
Yazsan olmuyor, yazmasan olmuyor;
Harun bey, 
hatalı bilgi virüs gibidir yayılmasına göz yummak vicdansızlık olur diye bazı hususlarda düzeltmeler yaptım, dolayısıyla hobicilere mesleğim, kimya kitabı, öyle öğretildi, hobiciler karar versin, bunlar kimya kitabından bulabileceğimiz bilgiler diyerek bak ben ne kadar biliyorum demeye çalışıyorsunuz da olmuyor yani. Anlamakta biraz zorlanabilirsiniz ancak forumda bu konuların prof. ları var, buna emin olabilirsiniz. Yoksa mesleğim falan diyerek hobiciyi doğru yazdığınıza inandırsanız ne olur inandıramazsanız ne olacak, herkes size hak verse ne olacak. Zaten çoğu hobici bu konularda hazırlanmış güzel makaleleri açıp okumuş olduğundan, zaten neyin doğru neyin yanlış olduğunu da zaten biliyor. Kısacası yanlış hesap bağdattan döner. Ha bir de link vermeyerek hata mı yaptım falan da demiştiniz. Ben sizi üzmemek için link vermedim, su sertliği diye nete yazın, hem bu sitede, hem diğer akvaryum sitelerinde bu konularda hazırlanmış bir sürü makaleye rastlayacağınız gibi, hem de üniversitlerin yayımlamış olduğu çeşitli yüksek lisans ve doktora tezlerine ulaşabilirsiniz. Kimya kitabı diye bir kitap mı var onu da anlamış değilim. Kimya kitabından su sertliği öğrenmeye kalkınca böyle oluyor demekki. 

Bir de, hobiciler çok zekidir, çoğu diyorlar ki, biz bu hükümetin eğitim politikasını pek beğenmiyoruz, iki oda bir salon yerleri üniversite yapıyorlar, eğitim kalitesi çok düşüyor diyorlar. Bilmiyorum bu yaklaşım da doğru olabilir. Diğer taraftan bir şey daha ekleyeyim, üniversitede adama birşey öğretmezler, kendiniz isterseniz birşeyler öğrenirsiniz.  

Asıl gerçek şu ki,

Öğrenmenin sonu yok, öğrendikçe hiçbirşey bilmediğinizi öğreniyorsunuz ve aynı zamanda gerçekten hiçbirşey bilmeyenlerin birşey biliyormuşcasına konuşmalarını hayretle izliyorsunuz.

Okuyanlar yararlansın diye son mesajınız da da bazı düzeltmeler yapmayı uygun görüyorum. 

Öncelikle, nitrat döngüsü, biyolojik döngü, azot döngüsü kavaramları birbirlerinden biraz farklıdır.

Nitrat döngüsü derseniz, mesela yem gibi organik bir maddedeki, organik azotun önce amonyak azotuna sonra nitrit ve nitrat azotlarına geçiş sürecini ifade etmiş olursunuz. Yani nitrat döngüsü, organik azot, nh3 no2 no3 süreçleri olup orada kalır. Azot döngüsü derseniz, azotun tekrar mineralizasyonuna kadar oluşan süreci de eklemiş olursunuz, yani nitrat sürecinden sonra denitrifikasyon süreci de işin içine girer. Ancak biyolojik döngü derseniz, tüm bu azot döngüsü yanında, karbon, kükürt (sülfür) vesair döngüleri de kapsayacak birşey söylemiş olursunuz. Bu döngülerin çoğu oksijensiz ortamda ve çoğunlukla kumun altında oluştuğundan, burada üreyen ürünler mesela co2 ch4 h2s, oksitlendiğinde h2so4, yine bunun gibi tannik hümik asit  gibi asıl asitleyici (ph düşürücü anlamında) ürünler bu safhada oluşur. Yani nitrat döngüsü değilde akvaryuma yem attığınızda, oturmuş akvaryumdaki biyolojik hatta biyokimyasal döngünüz asıl sonuçları yaratır. Yani akvaryuma ha yem atmışsınız ha asit dökmüşsünüz gibi düşünün. Tabii oturmuş akvaryum, oturmuş filtreli bir ortam olacak. 

Diğer taraftan bu süreçler hep iyi işleyen biyolojik filtrasyonla ilişkili olup, ne fazlaca filtrenin gücü veya su sürkilasyonu ile ilişkilidir. Hiç filtresi olmayan bir akvaryumda bile iyi işleyen bir biyolojik döngü olabilir, bu daha çok bakteri faaliyetleri ile ilişkilidir. Yani filtrelemenin zayıf kalması, ph ı düşürür demek yerine, iyi filtrasyon ph ı daha iyi düşürür demek gerekir. İyi filtrasyonunuz olmazsa yukarıda süreçler oluşmaz, ne sülfür bakterisi iş yapar, ne karbondioksit oluşur ne de kimi organik asitler oluşamaz. Yani kötü veya zayıf dediğiniz filtrasyon ph ı daha az düşürür. Bu açılardan filtrenin zayıf kalması veya nitrat döngüsünden ötürü düşüş olabilmekte cümleleri tamamen hatalıdır. İyi filtrasyon olmazsa organik azot, amonyak azotu formunda kalır, döngünün durumuna göre nitrit veya biraz nitrat da üretebilir. Amonyak baziktir, ancak suda ph durumuna göre de amonyağın çoğu amonyum iyonuna dönüşür. NH3 + H2O => NH4 + + OH– . Yani amonyak nh4 e dönüşürken oh iyonu açığa çıkarır. Bunun anlamı da şu, iyi filtrasyon olmazsa amonyak olur, o da ilk hamlede ph yükseltici etki gösterir. Biyolojik filtrasyon iyi çalışıyorsa da amonyak birimimi olmaz, nh4 e dönen azot, nh3 nitrite dönüştürüldükçe nh4 den tekrar nh3 doğru dönüşür,  (bunun bir ph bağımlı oran ve dönüşüm tablosu vardır isteyenler arayıp bulabilir) amonyak bakteriler tarafından  kullanıldıkça artı ph lehine oluşan  durum tersine dönmüş olur ve diğer biyolojik ve biokimyasal asitleyici süreçler ph düşürür.

Sonuç, hiçbir hobici için sizin ne, ne okuduğunuz ne de ne okumadığınızın hiçbir önemi yok. Diğer bir konudan gördüğüm kadarıyla ticarete yatkın olduğunuz anlaşılıyor, zaten bir ürün üretip pazarlamaya çalışıyorsunuz, bu gayet normal ve olağan bir durum ancak, aynı ticaret mantığı ile hatalı bilgi pazarlamaya kalkışmanın mantığı nedir, kime ne faydası olacak. Bana öyle öğretildi, kimya kitabı öyle yazmıştı, yok benim mesleğim diyerek hobiciler değerlendirsin demenin anlamı nedir. İki çarpı iki dört ediyorsa 4 ediyordur, şimdi 5 oluğuna mı karar verilecek. Siyasetçilerin vatandaşı kandırdığı mantıkla, hobiciyi seçmen kitlesi gibi ele alıp %51 Harun bey  size bravo çok iyi yazmışsınız denilince mutlu mu olacaksınız. Neden acaba karşı birşeyler yazılmış, bilgilerimde bir yanlışlık olabilir biraz araştırıp gerekirse düzelteyim diyemiyorsunuz. Belki tekrar bir araştırsaydınız, belki ya çinko demir gibi birkaç daha metal gh a etki edebiliyormuş diyebilir, ben de size bunun neden bir önemi olmadığını yazabilir ve hobicilerde yeni birşeyler daha öğrenmiş olurlardı. Yani siz elinizdeki kimya kitabını atarsanız iyi olacak. Son olarak, kişinin kendi gayret göstermelidir ve cahil insanların sesi çok çıkıyor şeklindeki fikirlerinize de katılıyorum.

Saygılar.

ringo2015-05-08 18:52:36

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

harunutkuÇevrim Dışı

Özel Üye
Kayıt: 07/11/2009
İl: Istanbul
Mesaj: 179
harunutkuÇevrim Dışı
Özel Üye
Gönderim Zamanı: 08 Mayıs 2015 19:41
Beyefendi, bu cevabı herkesten özür dileyerek ve son yorumum olarak yazıyorum. Allah'a çok şükür kimseye birşeyler kabul ettirme ve kendimi ispat etme kaygım yok. Ben bildiklerimi yazdım. İnanmamışsınız ve inanmadığınızı da uzun uzun yazmıştınız zaten. Sonra konu kapandı ve ben şahsınızı muhattap alarak veya sizi ilgilendirecek başka bir yazı yazmadım. Neden böyle bir üslup takınarak adeta saldırır gibi cevaplar verdiğinizi bir türlü anlayamadım. Kim olduğumdan bahsetmem sizi bu kadar rencide ettiyse üzgünüm ve sizden özür dilerim. Sizinle bir sorunum ve irtibatım yok. Lütfen siz de forum adap ve üslubunu gözeterek, beni muhattap alarak paylaşımlarda bulunmayınız. Saygılar

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir