Akvaryum Ve Lepistes Araştırmaları


AliAlpÇevrim Dışı

Kayıt: 14/09/2012
İl: Denizli
Mesaj: 1233
AliAlpÇevrim Dışı
Gönderim Zamanı: 02 Şubat 2013 19:42
Araştırma konusu : Vurgun nedir .? Vurgun yemek nasıl bir süreçte olur.? Vurgun yiyen canlıya Etkileri nedir.?  Tedavisi nasıl olur.? Tedavi edilmezse ne olur. ?  Bunun haricinde su basınıncının insan vücudunun dayanabileceği her derinlik aralığında ( 1 metre , 5 metre veya 10 metre ve sonrası şu kadar da gibi ) insan gövdesine yaptığı basınç miktarını bir şema çizerek göstereceksin.Sıvı içindeki eriyik azotun ve canlıların kanında bulunan eriyik azotun , hangi şartlarda ve sıcaklıkta GAZ haline geldiğini araştıracaksın.
________________________________________________________________________________________________
Vurgunu bir insan üzerinden açıklayalım.İnsan vucüdundaki azot vb şeylerin basıncı damarlardan geçicek şekildedir.Dalışın derinliklerinde bu azot sıvılaşır,ardından hızla yukarı çıkıldığında bu azot basınç yardımıyla hal değiştirirek sıvı halden gaz hale geçer.Bu gazozumsu kabarma damarlarda tıkanıklık sonucu bazı uzuvlarda kanlanma,işlevini yapmasını engelleme,öksürük gibi sonuçlara yol açar.İnsan vucüdu bu değişimleri ağır olmadığı sürece morluk kanlanma vb olayları 2-3 gün içinde azalarak kurtabilir kendini.Ama daha küçük canlılarda uzvu eskisi gibi kullanamama ölüm gibi şeylere yol açabilir.Nefes tutarak çok süratli sudan çıkmakta ciğerlerin patlamasına yol açabilir.Peki napsakda vurgun yemesek? Bunu dalgıç eğitmenleri kabaca bir baloncuğun su yüzeyine çıkma hızından daha hızlı çıkış yapmayın derler.Yani bu azotun basınç ve hal değişimini oldukça damarların alışacağı/uyum sağlayacağı şekilde kademeli olarak su yüzeyine çıkılmalıdır.Dalgıçlık eğitimlerinde bunu öğretirler.40mtrede şukadar süre 30metrede şukadar süre kalarak çıkılmalıdır diye.Peki vurgun yiyen bir dalgıca nasıl tedavi edilir? Hemen basınç odalarına alınarak iç basıncı düzenlerler ve fazladan genleşmiş olan azotun vücuttan atılımı sağlanır.Veyahut tekrar dalış yapılarak basınç düzenlenir,eski ortamına döndürülür yani,ardından doğru yöntemle sudan çıkarılır.
Ekstralar-Notlar:
Bir insan normal dalışını 3-4 metre olarak profesyoneller 22 metreye kadar tüpsüz dalabilir.
Derinliğe inildikçe iç basıncın düşüp dış basıncın artacağı unutulmamalıdır,bir kara canlısının çok derine inip hızlı çıkış yapamayacağı gibi derinde yaşayan bir deniz canlısının da derinliği az bir ortama konulması imkansızdır.
Direk ham bilgiyi vermedim,ayrıntıya pek inmedim(cömert abi istersen derinlik-basınç ilişkisini atm cinsinden bir-iki örneklendirmeylede anlatabilrim(amaşahsen ben gerek görmedim bu kısım okurlar için yeterli olacaktır)) burada altını çizdiğim yerle dikkat ederek bir çok sonuç çıkarabilirsiniz.Bariz olarak 3 sonuç çıkarırsanız oldukça iyidir.
Azotun hal değiştirmesiyle vurgun yemekle birlikte ek olarak sıcaklık farkları da vurgun yemeye katkı sağlar.Sıcak sudan soğuk suya alınan bir canlıda bunlar gözlemlenebilir..

AliAlp2013-02-02 20:00:23

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

cömert-istanbulÇevrim Dışı

Kayıt: 10/12/2012
İl: Istanbul
Mesaj: 121
cömert-istanbulÇevrim Dışı
Gönderim Zamanı: 02 Şubat 2013 22:25
Vurgun yeme ile alakalı araştırma sonuçların bu kadar mı Alialp ? Yoksa devamı gelecek mi.? 

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

AliAlpÇevrim Dışı

Kayıt: 14/09/2012
İl: Denizli
Mesaj: 1233
AliAlpÇevrim Dışı
Gönderim Zamanı: 02 Şubat 2013 23:38
[QUOTE=cömert-istanbul]Vurgun yeme ile alakalı araştırma sonuçların bu kadar mı Alialp ? Yoksa devamı gelecek mi.?  [/QUOTE]
cömert abi okuduğum makalelerden bunlar çıktı?Daha fazla kaynak yok internet üzerinde 
Tüplü dalışta vurgun yeme var,tüpsüz dalışta vurgun yemek var.aşırı doygunluk kuralına göre vücuttaki azot basıncının dışındaki basınçtan 3 katından fazla değilse o derinliğe kadar dalış yapılabilir,dekompresyon hastalığı var (bu adla adlandırmadım sadece) gibi şeyler var.Bunlarıdamı yazayım?
Üsttekileri yazmadım çünkü bunları akvaryumda kullanılacak bir bilgi olarak dönüştürebilir yada kullanılabilir görmedim.
Şuraya dikkat et ,şurası eksik dersen tabiki bakarım 
AliAlp2013-02-02 23:39:53

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

cömert-istanbulÇevrim Dışı

Kayıt: 10/12/2012
İl: Istanbul
Mesaj: 121
cömert-istanbulÇevrim Dışı
Gönderim Zamanı: 03 Şubat 2013 01:21
Peki eksik gördüğün bilgileride ilave ederek aşadaki sorularıma  edindiğin bilgiler ışında cevap yazmanı istiyorum.

  Doğal ortamda ortalama yaşama alanı 50-100 metre derinliği olan ve Gerçek F0 bir balığın akvaryumda yaşatabilmesi mümkünmüdür. ? Yaşatılmaya kalkılırsa ne olur.? 

 Azotun sıcaklık ve basınç altında canlı  dokudan kabararak damarları  ve dokuları tıkadığını biliyoruz.  canlı hemen ölmüyor ama tıkanan doku ve damarlarla bağlantılı , uzuvlarını da  kullanamıyor.

 Özellikle yazı aylarında çok yüksek sıcaklıklara ulaşan akvaryumlarda başımızın belası olan Kuyruk kısılması ile bu azotun arasında sence doğrudan bir ilişki olabilir mi.? Eğer böyle bir ilişki görüyorsan tadavisi için vurgun tedavisine benzer , kendin uyarladığın bir yol izlermisin .? ( Yüksek sıcaklıktaki akvaryumu ortamı kademeli soğutma , ortamdaki fazla azot bileşiğini  su değişimiyle azaltma ve bu süre zarfında  balığın bizzat karantina akvaryumuna alınmayarak , iyilşeme sürecinde yüksek basınca maruz kalmaması için akvaryum en dibine dalmaması amacıyla  inebileceği maksimum derinliğin bir doğumhaneye konularak maksimum 10 cm ile sabitlenmesi gibi vs vs vs   )

 Yoksa kuyruğu kısılmış bir balığa bir parça tuz ve biraz  metilen mavivisini dayarsın.?  Ne yaparsın .?
 
 Bunu uzun uzun karşılıklı tartışmak istiyorum Alialp.Bakalım neler görebileceksin.Nasıl sonuçlara ulaşacağız.?










 Bu tartışma bitmeden bu konuya geçmeyeceğim Alialp ama şimdiden belirteyim.
  Bir sonraki görevin metilen mavisi ( kontra iyot )  nedir. ? İyot ilaç sanayiinde hangi özelliğinden ilaçlarda dolayı kullanılır. En yaygın kullanılan iyot içerikli ilaçlar hangileridir. ne amaçla kullanılır.. ? Bunu kocaman ve kırmızı harflerle yazacaksın. Eski güvercin ve kuş yetişticiler metilen mavisini ne amaçla kullanırdı ?  Bunuda istiyorum. Ama bunu internetten değil bizzat  kendilerine soracaksın.
Horozlarda kullandıklarından denizlide illaki bizzat soracak birilerini bulursun diye düşünüyorum.
Horozcuya sorarsan asprini neden kullandıklarınıda sor.

 Bir akvaryuma kaya tuzu atarsan ne olur. ? sudaki hangi değerler değişir.  Bu değişen değerler balıkları nasıl etkiler.

 "Her halta,  biraz tuz birazda metilen mavisi at" şeklinde yapılan bir tavsiye uygulanırsa aslında suya ne yapılır? Bunu en büyük harflerle yazacaksın.

malawi ve tanganyika göllerinin haritasını bulup deniz bağlantısı olup olmadığını göreceksin. bu durumda bu  göl balıklarının olduğun bir akvaryuma kaya tuzu atılırsa ne olur. ? Bu iki gölün kimyasal özelliklerini araştıracaksın, bu kimyasal özelliklere göre  aynı akvaryumda bu iki gölün balıkları bir arada bakılabilinirmi ?  Bakılırsa ne olur.?

Sırf bu forumda bu konularda benim bile yazı çizim fazla olduğundan  ayrıca  tatilde olduğun ve  boş zamanın olduğu an bunları didelemeye başlarsın Alialp. herhangi bir süre vermiyorum.)

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

AliAlpÇevrim Dışı

Kayıt: 14/09/2012
İl: Denizli
Mesaj: 1233
AliAlpÇevrim Dışı
Gönderim Zamanı: 03 Şubat 2013 02:12
Doğal ortamdan bir balığın alınıp okadar derinlik farkını hiçe sayarak 50cme alınması mümkün değildir.O kadar basıncı insan kaldıramıyorken bir balıktan bunu beklemek şaşkınlık olur.O balıklar tahminen kademeli olarak o gölün kıyılarında boylandırma havuzlarında büyütülmüş 2 neslini orada geçirmiş balıklardır.Bizde bunlara eşek yüküyle para yığıp aaa doğadan aldım geldim deriz.Bizi bu hataya sürükleyen şey dereden balık almamızdan kaynaklanıyor.Misal köyde bizim dereye yakın bir dere evimiz vardı.Oraya dedem suyu dereden çekmiş doldurmuş balıkları atmış yaşatmış.Başka insanlarda da bu düşünce var aldım yaşatırım nolucakki derler.Doğru yaşatırsınız ama bir dere balığını o da imkanları zorlayarak olacak birşeydir.Derenin derinliğinin az olmasından kaynaklanır bunlar.Ama kalkıpta 100metre derinlikten balığı alıp maksimum 60cmlik derinliği akvaryuma direk atılabileceğini düşünmek deli saçması gibi geliyor bana.Hadi buna inandırdık boylandırma havuzlarından geliyoru kabul ettiler.Şimdi de zihnimde düşünüyorum ''ee onlar doğaya en yakın tür'' diyecekler.Buda mantığıma yatmıyor,nesil bakımından düşünseniz ha 4 nesildir o boylandırmada ha 10 nesildir türkiyede akvaryumda.Önemli olan balığa nasıl bakıldığıdır.O olası boylandırma havuzunda adam kötü bakarsa iyi yemleme yapmazsa inanın bizim akvaryumumuzdaki balıklar çok çok daha iyi olur.Yok eğer siz yaşam alanına yakınlığından bahsediyorsanız buda çok saçmadır.Bir yılana japonyadada bakarsınız yağmur ormanlarındada.Eee usta oraların havası bi başkadır diyerek iyice saçmalayacaklarını tahmin ediyorum 

2. tartışmamız ise yazınki yüksek sıcaklıklarla kuyruk kısılmasının bir bağlantısı olması.Bunu retweetliyorum.Doğrudur bağlantısı vardır.Yüksek sıcaklıklarda balığın içinde bulunan azot dahada genleşerek damarlarının tıkanması dolayısıyla kuyruğunun kitlenmesine/kısılmasına yol açacaktır.
Tedavisini şöyle düşünüyorum ;
1)Balığı doğumhaneye kapatarak akvaryumun en dibine sabitleme 
2) Akvaryumun ısısını 1-2 derece oynatacak şekilde su değişimi ve balığın kapalı doğumhaneyle birlikte akvaryumun orta seviyesine alınması.
3)belli süre sonra tekrar su değişimi ve balığın akvaryumun su yüzeyine yakın yere kapalı doğumhane ile alınması.
4)Son kez su değişimi ve balığın normal kapağını kapatmadan doğuracak bir dişi gibi su yüzeyine uygun doğumhaneyle yerleştirilmesi.
Böylece balık vucudunda sıkışan azotu tekrar düzeltir akvaryuma atar.Bizde su değişimleriyle hem azotu almış oluruz hemde sıcaklığın düşmesiyle balığın açılmasını sağlamış oluruz.
Bizim petshoplarda yaşadığımız olası kuyruk kısılması
Petshoptan gider alırız balığı 22 derece.Torbaya koyarız 20 derece evdeki akvaryuma poşetle devirerek atarız pat 26-27 derece .Sonra noldu balığın kuyruğu kısıldı yardım ediiin,hadi yaa 

Diğer konumuz ise malawi tanganyika gölleri.Bunu sizin yazınızda okumuştum cömert abi  Hemen hemen akvaryum sitesine girdiğim hergün yeni yazı yazmışmısınız diye mesajlarınızı taratıp arıyorum.Göllerin bağlantısı muhtemelen yoktur ve tuzluluk oranlarının farklı olduğunu siz söylemiştiniz.Akvaryuma gerekirse tuz atılır ama hesaplanarak atılır balığın nereden geldiği nasıl yaşayacağına göre suyun (yanlış bilmiyorsam aslında bu terimler biyoloji dersinde hücre için kullanılırdı ama) ozmotik basıncını dengelemek için yapılmalı.Ee bu balık gölden gelmiş dök abi tuzu dök dök hipertonik ortam yaratalım balığın ciğeri sönsün plazmoliz olsun erisin gitsin dök dök  AliAlp2013-02-03 02:22:11

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

cömert-istanbulÇevrim Dışı

Kayıt: 10/12/2012
İl: Istanbul
Mesaj: 121
cömert-istanbulÇevrim Dışı
Gönderim Zamanı: 03 Şubat 2013 18:51
Bu son post'unu beğenmedim Alialp.

Beklediğim açıklamalara , araştırmaların sonucu ulaştığın bilgilerle değil , mantık yürüterek  bulduğun fikrilerle cevap yazmışsın. bunu tekrardan yazmanı istiyorum..Doğa ana insan mantığına göre işlemez.

Doğada olan her olay her zaman mantıkla açıklanmaz. Çünkü doğa mantığın alamayacağı şekilde uygulamalarla karşımıza çıkabilir.

 

Bitkilerin birbirilerine sukast düzenlemesi ( ki bunu ilerde işleyeceğiz ) araştırmalarında göreceksin ki. Parmağın kadar çiçek, bizi cayır cayır yakan hatta derimizi kavuran 3.veya  2. derece yanıkların oluşmasına sebep olan , temmuz kavurucu sıcaklarına , günlerce, haftalarca   hangi savunma mekanizmasıyla  dayanıyor. Bitkilerden çok daha gelişkin canlılar olan bizler bunu neden yapamıyoruz.? Gel bunu mantıkla açıklama bakayım.

 

Veya artemia’yı akıl ve mantık kullanarak açıkla. Hadi elin deymeişken bir anacondanın bir kez yemek yediğikten sonra 1 yıl hiçbir şey yememesini veya suda pusuya yattığında 1 hafta suyun altında kalabilmesini açıkla.

 

Dediğim gibi eğer tabiatta ki bazı oluşumlar araştırılıp sebep sonuç ilşkisi arasında mantıklı bir bağ kullanılması düşünülüyorsa, burada olayı iyi analiz edeceksin. Mantıksız diye kestirip attığın veya  araştırmaya bile gerek duymadığın bir detay, yaptığın tüm analizin canına okuyarak saçma sapan bir sonuca ulaşmana sebep olur.

 

 Burada sana yaptırmak istediğim olay, bazı konuları araştırırken önüne öyle bilgiler çıkacak ki , ilk başta bunun ne olduğunu veya nerede nasıl kullanıldığını anlamayacaksın. Çok çok sonra belki aradaki bağı görürsen bunu  yaptığın analizdeki eksik kalan yeri tamamlamak için kullanacaksın. Bu yöntemi  hayatının her yerinde kullanabilirsin.İlerde göreceksin ki gerçek hayatta kimse sana doğruları söylemiyor. Kendi karın bile.Hiç bir satıcı benim malım kötü demez. Bunları senin görüp anlaman lazım. Anlayabilmen içinde analiz yeteneğinin normalin çok üzerinde olması lazım. Bu bir anda olmaz. Yavaş yavaş kendini geliştireceksin.

 

Anlatım geleneklerime bağlı kalarak ilk başta kel alaka gibi görünmesine rağmen sonradan bir olaya bağlayacağım bir hikaye yazayım veya örnek vereyim.(  bak yaa  yine uzun bir şeyler yazacağım sanki. Offf yaaa Yine miiiii    .Okumayın kardeşim zorlamı okutuyoruz size. )

 

Alialp sana şöyle bir görev vermiş olayım

 

Şemsiye ,yüksek topuklu ayakkabı , geniş ve abartı büyüklükte şapka ,peruk , parfüm ,Komodin nedir ne için kullanılır ? ne için icat edilmiştir. Ahanada sana görev  7 günün var desem. Cevap ararken ulaşacağın bilgilere oldukça şasıracaksın da demiş olayım.

 

Büyük ihtimalle  bana araştırmaların sonucunda hatta araştırma bile yapmadan sana doğru diye öğretilen  güncel bilgilerinle bana

 

Şemsiye :  yağmurda ıslanmamak için

 

Yüksek topuklu ayakkabı : Kısa boyluların kendilerini uzun gibi gösteremeye çalışmaları için

 

Şapka: Kafayı güneş ve yağmurdan korunmak için.

 

Peruk: daha güzel görünmek için ve  senin gibi kellerin  kendilerini saçlı gibi gösterip avunmaları için

 

Komodin : yatak odasında bulunan çekmeceli bir dolap olduğundan içine ıvır zıvır koymak için  icat edilmiştir diye genel bir sonuç bulacaksın.

 

 

Bende büyük ihtimalle Alialp iyice zırvaladın. Bunların tamamı külliyen yanlıştır desem . Bunun üzerine sende “bu herifte iyice bunadı zaten tipinede gıcıktım pis herifin ,  iyice gıcık oldum şimdi”  diyeceksin.Ne demek yanlış,  eşyalar belli kullanılış amacı belli.Bunlar tarihi , antika eşya değil ki günümüzde de kullanılan aleni eşya ne demek yanlış. Hem de külliyen yanlış ha.

 

   Ahh ben yokmuyum bennnnnnn. Ne diye didelersin bunları , biraz açıklama millet bunları ne zannediyorsa aynen devam etsin.Bak bir tuz olayını açıkladın milletin kafası karıştı. Bırak söyleme.. Olmazzzzzzz. Doğru bilinen saçmalıkları halkıma açıklamayı görev eden ben ( ki madalyada vermiyorlar haa )  Bunların aslında ne olduğunu söylemezsem çatlarım.

 

 

Şaşırmaya hazır olun arkadaşlar. Hatta sandalyelerinize sıkı yapışın , Aklınız uçacak az sonra. Tamam tamam aklınız uçmayacak , ancak hakikaten çok şasıracaksınız. Buna garanti veririm.

 

 

 

Bende sana ipucu olarak “ hristiyan azizelerini “ araştır diyeceğim. Sen iyice şasıracaksın ne alaka şimdi bu şemsiye , komodin ve azize  ? Azize araştırmasıyla semsiye , şapkanın ne alakası var ?   iyice saçmalamaya başladı bu  bu herif diye, iyisimi ben bundan sonra  bununla sohbeti keseyim ufak ufak diye  düşünmeye başlayacaksın. Birisi bana dese bende kıllarınım şimdi  azize ve komodin ilişkisini.Var arkadaşlar var. Hemde çok derin ilişkiler var. .

 

Bende “Azize Margaret ( umarım ismi doğru hatırlıyorumdur , isim hafızam zayıftır ) neden azize ilan edilmiş , özellikle buna bak” diyeceğim.Zaten tüm azize sayısı üç. Bütün olayda bu ya zaten. Neden bu kadar az,  Neden üç’ü merak etmeyle başladı.

 

 

İyece bunadığıma kanaat getirceksin. Ve mantıksız bulup bakmayacaksın. Bende “hayatı boyunca hiç yıkanmadığı için azize ilan edilmiştir” diyeceğim. İyice kafan karışacak. Bir insan hayatı boyunca hiç yıkanmadığı için azize ilan edilir mi ? evet edilir Hemde Vatikan tarafından .

Ama hiç yıkanmayan bir insan kokar. Kokmaz mı leş gibi kokar hemde. Kokarca bile bunun yanında  papatya kokulu kalır.

 

14 yüzyıl papalarında  Benediktus olması lazım ama kaçıncı benediktus bende hatırlamıyorum ( isim hafızası hakikaten zayıf ) . Yanlış ise doğrusunu bilen umarım düzeltir. “Vaftiz suyuyla mezara girmek” gibi bir fikir ortaya atmıştır.

 

Buna göre  hristiyan inanışlarına göre doğan bebeği kutsadıkları vaftiz suyunun etkisini ömür boyu sürmesi için yıkanılmaması gerektiği gibi saçma sapan bir düşünce tarzı çıkmıştır.Güya bu olursa bu kişiler cennete girecek.

 

Halk  papalık ne derse yapıyor. Krallar bile aforoz edilmekten korkuyor. ( Nedenini yazı içinde ayrıca bulacaksınız.)

 

Evlerde banyo yok.  Tuvalette  yok. Tüm ihtiyaçlar lazımlık lar sayesinde gideriliyor. Bu yüzden yataklara yere değecek kadar uzun örtüler seriliyor.ki koku odaya dağılmasın. Yatağınıza bakın neden örtü yere değecek kadar uzun  bunu bizzat kendi gözlerinizle görün. Bu moda değil zaruri ihtiyaç ,  Bu lazım lıklar genelde sokaklara dökülüyor. Hiçbir uyarı yapmanızda  gerek yok dökün gitsin.

 

Yolda yürürken başınıza lazımlığın içindeki “ekipman “ yağıyor ama şikayet bile edemiyorsunuz. Bunun üzerine bu ekipmanın üzerinize bulaşmaması için çareler arıyorsunuz , İlk çözüm şemsiyeyi icat etmek. “Malzeme” diye isimlendireceğim  madde üzerinize geleceğine  şemsiyeye gelsin.Ayrıca vaftiz suyunun üzerine su gelmemesi lazım. Demek ki şemsiye öncelikle  asıl olarak malzemeler üzerimize gelmesin sonrada hasta olmamak için değil vaftiz suyunun üstüne su gelmemesi için icat  edilmiş bir  eşyaymış Alialp. Bitti mi.?

 

Bitmedi. Ben yazarımda  öyle kısamı tutarım. Yollarda evlerden dökülmüş bol  miktarda malzemeler var.Şimdiki anlamda temizlik yapan belediye de  yok. Çürüyüp  yok olana kadar yolda kalıyorlar. Uzun topuklu ayakkabılarda bunlara kazayla basılırsa ayaklar kirlenmesin diye icat edilmiş. . Genç beyefendilerin baston kullanmalarıda aynı sebep. Geçilmeyecek kadar malzemeyle dolu bir yolda bastonla malzemeleri itmek ve yol açmak için. Büyük şapkaların icadıda aynı sebepten. Başınızdan aşağıya lazımlık ekipmanı yağarsa üstünüz kirlenmesin diye , keza pelerinde aynı sebepten icat edilmiş.

 

 ( Aydın zeybek oyunlarının temelide budur , Kurtuluş savası sırasın yunan ordusu  tarafından kuşatılıp mağalarda hapis kalan efelerin  mağaralardaki malzemelere basmamak için icat ettiği , kahramanlıkla alakası olmayan figürlerin olduğu ve genelde figürlerin basmamak  için sıçrama ve tek ayakta dengede durmaya  dayandığı  bir oyundur. desem.? İnanmayacaksınız . Böyle saçma şey olur mu ?  olmaz değil mi.? bence aydının yöresel en  yaşlılarına  sorun bu meseleyi , onlar anlatsın siz dinleyin )

 

 Peruk  yıkanmamaktan  dolayı pislikten kaskatı kesilmiş ve bit kaynayan saçınızın kokusunu ve iğrenç görüntüsünü  kapatmak için , kozmetik pislikten oluşan yaraları kapatmak için , parfüm ise bu kokuyu bastırmak için icat edilmiştir. Halen mi saçma geliyor ?

 

Avrupadaki nerdese hiçbir sarayda tuvalet olmamasının sebebi , bunları yapacak paralarının kalmaması veya bunu yapmayı akıl edememeleri değil. Bizzat vatikanın  vaftiz suyu meselesinden dolayıdır. Hatta her kral tahtının aslında birer gösterişli  lazımlık olduğunuda belirteyimde kalan son iki gram aklnıızda uçsun. Her kral tahtının altında gizli bir oda olduğunu, burada çok özel bir görevlinin bulunduğunu , kralın kıymetlisini ve gizli hazinelerini görebildiği için bu görevlinin çok yüksek mevkii sayıldığınıda belirteyim iyice şasırın.

 

 

Evlerde kullanılan komodinler. ( evet Alialp belki annenin ve babanın yatak odasındada vardır ) aslında kapaklı birer lazımlık olduğunu ,evde tuvalet olmadığı için ihtiyaç haline kapak kaldırılıp , iş bitince kapağın kapatılarak kokunun yayılmasının önlemesi için yapıldığını ayrıca  kadınlar için yapılan tuvalet masasının aslında aynalı ve oturulan sandalyenin kapaklı bir lazımlık olduğunuda belirtirsek olay her haliyle iyice aydınlanır.

 

 

Tüm bunların sebebininde  aklı evvel bir bir papanın vaftiz suyu açıklanmasının yol açtığını avrupanın 400 yıl fransanın ise 600 yüzyıl pislik içinde yaşamalarının , parisin 150 yıl leş gibi kokmasının asıl sebebinininde  bu insanların cennete gitme istediğinden veya Vatikan korkusundan kaynaklandığını artık anlayabilirsiniz.

 

Her zaman söyledimiz ancak sebebini bilmediğimiz “Avrupadaki çoğu sarayda tuvalet yok. Nedenini bilmiyorum ama yok   lafını artık nedenleriyle biliyorsunuz. Adamlar yapmayı unutmamışlar. Cehennem korkusundan yapmamışlar.Pislik içinde yaşıyorlar ama cennete girmek isteği baskın geliyor. Deli mi bunlar diye düşürnürken aslında çoğu ülkenin krallarının  okuma yazma bile bilmediğini , her haltı papazlara danıştığını , papazında kilisenin öğretisinden çıkamadığını öğrenince normal karşılayacaksın. Osmanlı padişahları ile kralın , eğitimde neden kıyas götüremeyeceği yorumunuda buradan yapacaksın.

 

 Şimdi tüm bu açıklamaların asıl kaynağını  üç azize ne yapmışta azize olmuş sorununa cevap ararken  ulaşmak ilginç değimli Alialp.

Güncel yaşamızda kullandığımız bu basit araçlar gerçekte hangi ihtiyaçları gidermesi için icat edilmiş.? İlginç değil mi.?

Bu satırları okuyanların bu bilgiye bir akvaryum forumundan ulaşmaları dahada ilginç olmalı. Haaa demek ki asıl sebep buymuş dediğiniz  bilgiler alabildiniz mi.?  Anlamadıysanız bir daha başa dönüp okuyun.

 

 

Araştırma ve Analiz yaparken öyle bilgilere ulaşacaksın ki aklın uçacak  derken asıl demek istediğimi anladın mı şimdi. ?

 

 

Hadi çoştuk bir açıklama daha yapalım. Hz İsanın dokunarak insanları tedavi ettiği  , İslamiyet tarafından bile kabul görmüş bir peygamber meziyetidir. Dokunduğu insana şifa verirken dokunduğu suyuda şaraba döndürür.

 

Hristiyalığın daha ilk yüzlından itibaren pagan ve eski roma  tıp teknikleri terk edilmeye başlanmış , şifalı bitkilerle tedavi yapan aktarlar dışlanmıştır .Kaldı ki pagan dönemi  roma tıp aletleri özellikle ameliyat malzemeleri o kadar ileridirki nerdeyse günümüzde kullanılanlarla nerdeyse tıpatıp aynıdır.Ancak kilise ağrılara sebep olanların kötü ruhlar olduğunu ve bunların bir papaz tarafından kovulması gerektiğini belirtince tıp ve tıp bilginleri çaresiz kalıp  Müslüman arap ülkelerine gelmişlerdir.

 

Ortaçağ Avrupa  tıbbı hakikaten ilginçtir Alialp. Akıl hastalarına içindeki kötü  ruhlar kaçsın diye kızgın demirle işkence yapmışlar bunada tedavi , bunları yapanlarada hekim demişlerdir.Sara hastaları krize girdiklerinde şah damarlarına açılan küçük bir delikten boşalan kanın tansiyonu düşürmesiyle hastanın  sakinleşmesinede etkin tedavi adını takmışlardır. Bunları bulanlarda  büyük tıp bilgini olarak anılmıştır.

 

 Şimdi ortadaçağ avrupasında paralı bir soylusun. Tıp yasak , yıkanmak da yasak ve hastasın. Can tatlı , iyileşmek istiyorsun ama buda kendi topraklarında mümkün değil.Ya arap kıyafetlerine bürünüp Endülüse ( Şimdiki ispanya ) gidip tedavi olacaksın. Ya da bir arap hekimi çevirmen olarak işe alacaksın. Arada çaktırmadan tedavini olacaksın. Buradanda  Osmanlıdan çevirmen diye çok büyük paralarla adamlar kiralamalarının nedene ulaşacaksın. Buna kulp bulmak içinde bu topraklardaki insanlarla ticarete başlaman lazım.Ahanda sana Osmanlı Avrupa ticaretinin asıl sebebi.

 

Günümüzde biyo enerji diye pazarlanan safsatanın aslında isa peygamberin, insanlara  peygamber olduğunun ispatı olarak yaratıcı tarafından kendisine verilen dokunarak tedaviye dayandığını , ve bu tedaviyi yapanların peygamber olmadıkları için bu tedavi yöntemininde  tamamen palavra olduğu sonucuna bur şekilde ulaşacaksın.

 

 

 

 

 Hakikaten gaza gelmiş vaziyetteyim Alialp. Hazır elim deymişken “Cadı kültürünün” “cadı avının” ve “cadı yakma mesasiminin “  asıl sebebinin Osmanlı padişahları olduğunu da anlatayımda iyice şasır.

 

 

Alp dağları üç ülkenin sınırları içinde , Osmanlı Avrupalı ile şavaşırken , savaşı kaybeden kralı bizzat öldürmüyor ve vergiye bağlıyor. Bu da genelde yıllık 100.000 altın. Nerden bulacak kral bu parayı. Başlıyor  halktan vergi toplamaya. Vay kralın köprüsünden geçtin ver 1 altın. Kralın yolundan yürüdün altın ver vs vs Bu yüzden avrupadaki çoğu bayram aslında Türklerden kurtulma bayramıdır.

 

Neyse halk zaten perişan birde bu ektra  vergi hikayesi çıkınca iyice bunalmışlar. Ya vergi verirsin yada tututklanır zindfna atılırsın veya kral hizmetinde çalışarak borcunu ödersin.

 

Kral toplanan vergileri yağmadan korumak için yeterli sayıda askeride , memurların yanına veriyor. Koca bir ordu yok ama ciddi sayıda asker var. ( Rakamı inan bende bilmiyorum ama diyelim ki 50 silahlı  asker olsun ) Neyse aspenlerde bir kasaba halkı  bakmış ki olacak gibi değil. Sakalı bıyıkları kesip kadın kıyafetlerine bürünmüşler. Vergi memurlarının yolunu kesip askeri bir güzel dövmüşler.Kan davası çıkmasın kral ordu gönderip yakıp yıkmasın diye silah kullanmadan hepisini bir güzel sopalamışlar. O zamanki savaş alışkanlıklarındada savaşırken nağra atmakta var.

 

Geri dönen askerler krala “ Kadınlar o kadar güçlüydü ki , Sesleride karttır erkek gibiydi, Bizi yerden yere vurdular, normal kadınlar bunu yapamaz. İşin arkasında mutlaka büyü vardır. Bu kadınlar büyücüdür” diye yaptıkları açıklamalar cadı kültürünün doğmasına sebep olmuştur. Vatana memlekete hayırlı olsun.

 

Caı ve büyü olduğu duyulan yerlere ne vergi memuru nede asker gidebilmiştir.Buna uyanan ve krala vergi vermek istemeyen diğer  halk da kendi bölgelerindede cadı ve büyü olduğunu iddia etmeye başlamıştır. Hatta  İspat etmek için cadı olduklarını iddia ettikleri yaşlı ve zavallı kadınları yakmaya başlamışlardır.Amaç bölgede cadı olduğuna inandırmak. İnanç çok güçlü bir silahtır işedede yaramış. Hatta olay o kadar abartılı hale gelmişki diğer ülkelere sıçramış. Tüm avrupayı cadılar sarmış. Bir cadı yakarak o yılki vergiden yırtmak.

 İşte sana cadı avının asıl sebebi. Neymiş ? Osmanlıya ödenmesi gereken vergi.

 

Hadi birazda kötü ruh çıkartma seansınında asıl nedenini açıklayıp yazıyı yavaş yavaş sonlandırayım.

 

 Kiliseler uyanık, halkı kendilerine iyice bağlamaya çalışıyor. Bır kız bir erkek olan ve birbirlerine çok benzeyen  ikiz insanları   toparlamaya başlamışlar.  Kadın olanı nereyi kendilerine bağlamak istiyorlarsa , halkın içinde bir yere yerleştirirken erkek kiliside gizlenerek yaşıyor.halk bu kızı iyice tanıyınca  ve yapılacak olan tezgahın zamanı gelince kız güya  kötüleşmeye başlıyor. Papaz çağrılıyor ,  kadın kıyafeti giyidirilmiş ve yüzü boyanmış ama kıza aynen benzeyen erkek kardeşte gizlice eve  geliyor.Bu evde kilise tarafından özenle hazırlanmış .  Erkek kadının yerine geçiyor ve başlıyor tehditlere, kendisine ezberletilenleri söylemeye  Papaz iyice veriyor çoşkuyu halk iyice korksun diye , haçlar ,dualar, aynalar , kutsal su ile yıkamalar çıkma emirleri oooo tam tiyatro , bazen sabaha kadar bazen günlerce sürüyor.halkın iyice inandıklarına kanat getirirlerse yeterli gördükleri bir zaman , uygun bir ortamda kız yerine geçiyor , erkekte gizlice  yine kiliseye gidiyor. Kız normale dönmüş ve Kötü ruh böylece papaz tarafından çıkartılmış oluyor.

 

Buna şahit olan halk dehşet içinde kiliseye akın ediyor. Haç ve kutsal su satışından kiliseye bağışlara kadar, ne gerekiyorsa  fazlasıyla yapılıyor.Papazın isteklerisorgusuz sualsiz yapılacak  emir  sayılıyor. Böyle olunca da Şeytan o bölgede bir daha asla birilerinin içine kaçmıyor. Halk mutlu , kilise mutlu. Yani  “exorcist” denilen olay , aslında kilisenin organize ettiği , halkı kandırmaya dayanan bir  tiyatro .

 

Hayattaki tüm gizemleride açıklayacak değilim elbette. Birazda kendiniz araştırın ve bulun. .

 

Akvaryum konusundan , ben sana bilgiyi vermem Alialp, Verirsem bir süre sonra 5 maymunu oynarsın. Bilgiye giden yolu veririm.yolda karşılaştığın ekstra  bilgileri ne yapacağın nerde kullanacağında sana kalmış.Neyi ararken ne buldun ? şu an işine yarar bir bilgi mi. ? İlerde yararmı.? Bilmiyorsan sağlam bir yerlere not al belki yayar.

 

Akvaryumla alakalı ekipman olduğu yerde kalmaz Alialp. Bir süre sonra öyle yeni bir ekiopman ve teknik çıkar ki , hakikaten faydalı mıyoksa satıcının satış tekniği mi , bunu satın almadan sadece resmine bakarak veya ele alıp inceleyerek çalıştırmadan anlayabilmek mümkün.Bunu yapabilmek içinde  biraz araştırma , birazda  mantık kurma. Ama saçma sapan bilgilerle değil. Araştırıp ulaştığın en güncel bilgilerle yapacaksın.

 

Her söylenilene de inanma. Hele hele söyleyen bensem dayanak göstemeden , delil sunmadan söylediğim hiçbir şeye inanma. Yoksa  şemsiyeyi, parfümü , kremleri , pelerini , komodini ve tuvalet masasını , şapkayı sana medeniyetin göstergesi ,  modern hayat gerekleri  diye yuttururum.Sende bir güzel yutarsın.

 

 

 

Şimdi şu kendi yazdığın en son yorumu önce bir daha oku ve benim istediğim şekilde bir daha yaz. Ancak araştırarak yaz. Varsayımda bulunma, doğru bildiğin bilgilere dayanarak mantık yürütme. Araştırma sonucu edindiğin bilgilere dayandır. Varsın z bilgi olsun ama doğru ve temeli bilinsel kaynağa dayalı olsun

 

(Akvaryum forumunda azizeden girdik, cadıdan , papazdan , komodinden , aydın zeybek havalarından çıktık. Bakalım bu işin sonu nereye gidecek. Ben bile meraklandım şimdi)




Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

mavipenguenÇevrim Dışı

Kayıt: 24/05/2012
İl: Istanbul
Mesaj: 64
mavipenguenÇevrim Dışı
Gönderim Zamanı: 03 Şubat 2013 18:53
Bir soruda benden:Bilginin azı tehlikeli ise tehlikeden uzak duracak kadar çok şey bilen kişi nerede? (Aldous Huxley)

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

cömert-istanbulÇevrim Dışı

Kayıt: 10/12/2012
İl: Istanbul
Mesaj: 121
cömert-istanbulÇevrim Dışı
Gönderim Zamanı: 04 Şubat 2013 17:48
Uğur bey yazdığınız alıntıdan  inanın hiç bir şey anlamadım. Asıl olarak ne sormak istiyordunuz. ???

 Evet Alialp , son sorularıma cevap yazmanı bekliyorum..

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

NuriBerkÇevrim Dışı

Kayıt: 20/12/2010
İl: Burdur
Mesaj: 317
NuriBerkÇevrim Dışı
Gönderim Zamanı: 04 Şubat 2013 18:24
[QUOTE=cömert-istanbul]

Doğada olan her olay her zaman mantıkla açıklanmaz. Çünkü doğa mantığın alamayacağı şekilde uygulamalarla karşımıza çıkabilir.

[/QUOTE]


Cömert abi 1-2 örnek versen ?


Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

AliAlpÇevrim Dışı

Kayıt: 14/09/2012
İl: Denizli
Mesaj: 1233
AliAlpÇevrim Dışı
Gönderim Zamanı: 04 Şubat 2013 20:27
[QUOTE=NuriBerk] [QUOTE=cömert-istanbul]

Doğada olan her olay her zaman mantıkla açıklanmaz. Çünkü doğa mantığın alamayacağı şekilde uygulamalarla karşımıza çıkabilir.

[/QUOTE]


Cömert abi 1-2 örnek versen ?

[/QUOTE]
Yukardaki metninde vermiş ya nuri 

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

cömert-istanbulÇevrim Dışı

Kayıt: 10/12/2012
İl: Istanbul
Mesaj: 121
cömert-istanbulÇevrim Dışı
Gönderim Zamanı: 04 Şubat 2013 22:05
Galiba cevap yazmayacaksın Alialp.Buradanda İlk baştaki anlaşmamızı ciddiye almadığın sonucunu çıkartıyorum. Okul zamanı olsa sınavların olmasına bağlarım ancak bir de tatil zamanındayız.

 [QUOTE=cömert-istanbul]
 Bana link ver, şunu anlat bunu söyle dersen sana hayırlı günler dilerim.Böyle bir tarzı uzun süre önce bıraktım. Şimdi eğer hakikaten bu yetiştirme olayını , öğrenci bütçenide sarsmadan iyi öğrenmek istiyorsan sana zor yoldan öğretirim.( huyum kurusun ). Bir takım şartlarım var. eğer yaparsan ne ala, yapmazsan , yapmazsan , bahane uydurursan ,sallarsan yazmayı keserim.

 sistemide şöyle özetleyeyim . sana araştırman için konular vereceğim, ve sorular soracağım. yanlışlaını düzeltip, nedenleri , niçinleri yazıp döküp , öğrendiğine iyice kanaat getirirsem , diğer konuya geçeceğim.

Ne yapıyoruz şimdi.? zor yoldan mı öğrenmek istersin .?( ki bu başlık 7-8 ay felan sürer ) , yoksa mevcut bilgin sana yetermi.? (  yaparım diyen çok gördüm, kimse sonuna kadar sabredemedi.)
[/QUOTE]  Bunu boşuna yazmadık.


[QUOTE=cömert-istanbul] XX. gün süren var. Bu süre yeterlidir umarım. Daha erken de yazabilirsin. Ancak 3 günü geçtikten sonra bir şey yazarsan ben yazmam.bir dahada hayatta yazmam.
[/QUOTE]

Bu durumda bundan sonra artık herhangi bir araştırma yapmanada gerek kalmadı. Çünkü bundan sonra sana her hangi bir araştırma konusu da yok.Eksiklerini veya yanlışlarını düzeltme gibi bir yolada girmeme gerek kalmadı. Sana tam olarak ne yaptırmak istediğimi ve bunun önemini  ne yazıkı ki anlayamıyorsun. Bu şekilde araştırma yaparak edineceğin bilgininde değerini tam kavrayamıyorsun Alialp. yaşının çok genç olması sebebiyle aslındada normal. Bunun olacağın bile bile başladım ya bende.Ama anlaşma anlaşmadır. Yerine getirmeyeceğin sözleri vermeyecekmişsin . Böyle yaparsan , her zaman her işin yarım kalır. Bu da son dersin olsun .


Yazmam dediğim vakit yazmam Alialp. Bu seferki şaka değil. Bu hobide başarılı olabilme yöntemlerini  zor yoldan deneye yanıla öğren. Hangi konuyu araştıracağın  ve neyin doğru neyin hurafe olduğunu bulmakta sana kalmış Alialp. İstediğini yap Alialp.


 ( Bahane üretmek yok. özel mesajla açıklama yapmayada gerek yok. Kararımı verdim.. Bu başlıkta işim bitmiştir.)

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

AliAlpÇevrim Dışı

Kayıt: 14/09/2012
İl: Denizli
Mesaj: 1233
AliAlpÇevrim Dışı
Gönderim Zamanı: 04 Şubat 2013 23:49
[QUOTE=cömert-istanbul]Galiba cevap yazmayacaksın Alialp.Buradanda İlk baştaki anlaşmamızı ciddiye almadığın sonucunu çıkartıyorum. Okul zamanı olsa sınavların olmasına bağlarım ancak bir de tatil zamanındayız.

 [QUOTE=cömert-istanbul]
 Bana link ver, şunu anlat bunu söyle dersen sana hayırlı günler dilerim.Böyle bir tarzı uzun süre önce bıraktım. Şimdi eğer hakikaten bu yetiştirme olayını , öğrenci bütçenide sarsmadan iyi öğrenmek istiyorsan sana zor yoldan öğretirim.( huyum kurusun ). Bir takım şartlarım var. eğer yaparsan ne ala, yapmazsan , yapmazsan , bahane uydurursan ,sallarsan yazmayı keserim.

 sistemide şöyle özetleyeyim . sana araştırman için konular vereceğim, ve sorular soracağım. yanlışlaını düzeltip, nedenleri , niçinleri yazıp döküp , öğrendiğine iyice kanaat getirirsem , diğer konuya geçeceğim.

Ne yapıyoruz şimdi.? zor yoldan mı öğrenmek istersin .?( ki bu başlık 7-8 ay felan sürer ) , yoksa mevcut bilgin sana yetermi.? (  yaparım diyen çok gördüm, kimse sonuna kadar sabredemedi.)
[/QUOTE]  Bunu boşuna yazmadık.


[QUOTE=cömert-istanbul] XX. gün süren var. Bu süre yeterlidir umarım. Daha erken de yazabilirsin. Ancak 3 günü geçtikten sonra bir şey yazarsan ben yazmam.bir dahada hayatta yazmam.
[/QUOTE]

Bu durumda bundan sonra artık herhangi bir araştırma yapmanada gerek kalmadı. Çünkü bundan sonra sana her hangi bir araştırma konusu da yok.Eksiklerini veya yanlışlarını düzeltme gibi bir yolada girmeme gerek kalmadı. Sana tam olarak ne yaptırmak istediğimi ve bunun önemini  ne yazıkı ki anlayamıyorsun. Bu şekilde araştırma yaparak edineceğin bilgininde değerini tam kavrayamıyorsun Alialp. yaşının çok genç olması sebebiyle aslındada normal. Bunun olacağın bile bile başladım ya bende.Ama anlaşma anlaşmadır. Yerine getirmeyeceğin sözleri vermeyecekmişsin . Böyle yaparsan , her zaman her işin yarım kalır. Bu da son dersin olsun .


Yazmam dediğim vakit yazmam Alialp. Bu seferki şaka değil. Bu hobide başarılı olabilme yöntemlerini  zor yoldan deneye yanıla öğren. Hangi konuyu araştıracağın  ve neyin doğru neyin hurafe olduğunu bulmakta sana kalmış Alialp. İstediğini yap Alialp.


 ( Bahane üretmek yok. özel mesajla açıklama yapmayada gerek yok. Kararımı verdim.. Bu başlıkta işim bitmiştir.) [/QUOTE]
Konuyu tekrar yazmak için tekrar okumam gerekirdi.Bugünde haftalardır söz verdiğim kız arkadaşımı sinemaya götürdüm makale okumayı sabaha bitirip yeniden özetimi size vericektim.Belirli bir süre olmadığı için ağırdan aldım eksiksiz olmasını istedim.Neyse bunların pek bir önemi yok kararınızı verdiğinizde dönmeyeceğinizi biliyorum.
Burda öyle ahım-şahım bilgiler edinmedim ama şunu öğrendim ve bu benim hobicilik hayatımda yeterli gelicektir  Öğrendiğim şudur okuyan ve takip edenlere bahsedeyim merakta kalmayın.
Sadece şunu yapmanız sizi profesyonel hobicilerle kapıştıracak düzeye getirecektir.  NEYİ NİÇİN NEDEN YAPIYORUZ? NEDEN O ? NEDEN BUNU DEĞİLDE BUNU KULLANIYORUZ ? BU BALIK HASTALIĞI SADECE BİR OLAY MI YOKSA OLAYLAR TOPLULUĞU MU? Bunlar aslında bir öğrenim değil düşünce tarzıdır.Bunu kavramam bana yeterli geldi şuan için cömert abime lütfen devam edelim aman cömert abi diye yalvarmayacağım.Bunu burada bende sonladırdığımı bildirmek isterim.Tabi araştırmalarımda birçok şeyi göremeyeceğim bunlar boş bilgidir diyebileceğim ama zaman alsa da sonunda dank edecek kafam  .Herşeyin ıcıcığını cıcığını çıkarmanız ince eleyip sık dokumanız hobicilik hayatınızda sağlıklı balıklar dilerim Yeni araştırma konularımı veyahut öğrendiklerimi belki yine bu başlık altında sizlerle paylaşmaya devam edeceğim.
Bilgisayarda öyle boş boş facede sayfa yenileyip bilardodur okeydir takılmayın her anınız dolu dolu olsun.Bir şeye merak salın,buyrun bunlar benim şuan için kafama takılan ve rastgele okuduğum makale konularıdır.
Bazı canlılar neden vurgun yemez?
Balinalar neden kendini karaya vurur oturtur?
Küstüm çiçeği rüzgarda tepki verip kapanır mı?
Camdaki alg oluşumunu engelleyecek bir sıvı olduğu söylendi cama reçinemsi şekilde sürüyormuşsunuz ve camda oluşmuyormuşmuş varmı böyle birşey nedir ne değildir?
Lepistes nasıl 1 döllemeyle 2-3 kez doğurur veya döl tutar?
Canlıdoğuranların karnındaki yavrular cichlid gibi alınıp başka yerde bakılabilir mi?(Belki ilerde daha büyük canlıdoğuranlar elde edebiliriz)
Kusulan keseli yavruya gelişimi için kese direk alınabilir yada keseye artı birşey eklenebilirmi?
Akvaryumdaki hastalıklı bir balık suya hastalığımı yayar temaslamı bulaştırır ,su nasıl arındılır?
vs vs bunlar hep kafamda dönen konuların 10da biri belki 100de biri...Umarım ilginizi çeken konulardan birkaçını yukarda yazmışımdırda aa harbi neden bakmıyorum diyip araştırmaya başlamanıza vesile olmuşumdur. İyi günleeer 


Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

mavipenguenÇevrim Dışı

Kayıt: 24/05/2012
İl: Istanbul
Mesaj: 64
mavipenguenÇevrim Dışı
Gönderim Zamanı: 05 Şubat 2013 00:47
[QUOTE=AliAlp] [QUOTE=cömert-istanbul]Galiba cevap yazmayacaksın Alialp.Buradanda İlk baştaki anlaşmamızı ciddiye almadığın sonucunu çıkartıyorum. Okul zamanı olsa sınavların olmasına bağlarım ancak bir de tatil zamanındayız.

 [QUOTE=cömert-istanbul]
 Bana link ver, şunu anlat bunu söyle dersen sana hayırlı günler dilerim.Böyle bir tarzı uzun süre önce bıraktım. Şimdi eğer hakikaten bu yetiştirme olayını , öğrenci bütçenide sarsmadan iyi öğrenmek istiyorsan sana zor yoldan öğretirim.( huyum kurusun ). Bir takım şartlarım var. eğer yaparsan ne ala, yapmazsan , yapmazsan , bahane uydurursan ,sallarsan yazmayı keserim.

 sistemide şöyle özetleyeyim . sana araştırman için konular vereceğim, ve sorular soracağım. yanlışlaını düzeltip, nedenleri , niçinleri yazıp döküp , öğrendiğine iyice kanaat getirirsem , diğer konuya geçeceğim.

Ne yapıyoruz şimdi.? zor yoldan mı öğrenmek istersin .?( ki bu başlık 7-8 ay felan sürer ) , yoksa mevcut bilgin sana yetermi.? (  yaparım diyen çok gördüm, kimse sonuna kadar sabredemedi.)
[/QUOTE]  Bunu boşuna yazmadık.


[QUOTE=cömert-istanbul] XX. gün süren var. Bu süre yeterlidir umarım. Daha erken de yazabilirsin. Ancak 3 günü geçtikten sonra bir şey yazarsan ben yazmam.bir dahada hayatta yazmam.
[/QUOTE]

Bu durumda bundan sonra artık herhangi bir araştırma yapmanada gerek kalmadı. Çünkü bundan sonra sana her hangi bir araştırma konusu da yok.Eksiklerini veya yanlışlarını düzeltme gibi bir yolada girmeme gerek kalmadı. Sana tam olarak ne yaptırmak istediğimi ve bunun önemini  ne yazıkı ki anlayamıyorsun. Bu şekilde araştırma yaparak edineceğin bilgininde değerini tam kavrayamıyorsun Alialp. yaşının çok genç olması sebebiyle aslındada normal. Bunun olacağın bile bile başladım ya bende.Ama anlaşma anlaşmadır. Yerine getirmeyeceğin sözleri vermeyecekmişsin . Böyle yaparsan , her zaman her işin yarım kalır. Bu da son dersin olsun .


Yazmam dediğim vakit yazmam Alialp. Bu seferki şaka değil. Bu hobide başarılı olabilme yöntemlerini  zor yoldan deneye yanıla öğren. Hangi konuyu araştıracağın  ve neyin doğru neyin hurafe olduğunu bulmakta sana kalmış Alialp. İstediğini yap Alialp.


 ( Bahane üretmek yok. özel mesajla açıklama yapmayada gerek yok. Kararımı verdim.. Bu başlıkta işim bitmiştir.) [/QUOTE]
Konuyu tekrar yazmak için tekrar okumam gerekirdi.Bugünde haftalardır söz verdiğim kız arkadaşımı sinemaya götürdüm makale okumayı sabaha bitirip yeniden özetimi size vericektim.Belirli bir süre olmadığı için ağırdan aldım eksiksiz olmasını istedim.Neyse bunların pek bir önemi yok kararınızı verdiğinizde dönmeyeceğinizi biliyorum.
Burda öyle ahım-şahım bilgiler edinmedim ama şunu öğrendim ve bu benim hobicilik hayatımda yeterli gelicektir  Öğrendiğim şudur okuyan ve takip edenlere bahsedeyim merakta kalmayın.
Sadece şunu yapmanız sizi profesyonel hobicilerle kapıştıracak düzeye getirecektir.  NEYİ NİÇİN NEDEN YAPIYORUZ? NEDEN O ? NEDEN BUNU DEĞİLDE BUNU KULLANIYORUZ ? BU BALIK HASTALIĞI SADECE BİR OLAY MI YOKSA OLAYLAR TOPLULUĞU MU? Bunlar aslında bir öğrenim değil düşünce tarzıdır.Bunu kavramam bana yeterli geldi şuan için cömert abime lütfen devam edelim aman cömert abi diye yalvarmayacağım.Bunu burada bende sonladırdığımı bildirmek isterim.Tabi araştırmalarımda birçok şeyi göremeyeceğim bunlar boş bilgidir diyebileceğim ama zaman alsa da sonunda dank edecek kafam  .Herşeyin ıcıcığını cıcığını çıkarmanız ince eleyip sık dokumanız hobicilik hayatınızda sağlıklı balıklar dilerim Yeni araştırma konularımı veyahut öğrendiklerimi belki yine bu başlık altında sizlerle paylaşmaya devam edeceğim.
Bilgisayarda öyle boş boş facede sayfa yenileyip bilardodur okeydir takılmayın her anınız dolu dolu olsun.Bir şeye merak salın,buyrun bunlar benim şuan için kafama takılan ve rastgele okuduğum makale konularıdır.
Bazı canlılar neden vurgun yemez?
Balinalar neden kendini karaya vurur oturtur?
Küstüm çiçeği rüzgarda tepki verip kapanır mı?
Camdaki alg oluşumunu engelleyecek bir sıvı olduğu söylendi cama reçinemsi şekilde sürüyormuşsunuz ve camda oluşmuyormuşmuş varmı böyle birşey nedir ne değildir?
Lepistes nasıl 1 döllemeyle 2-3 kez doğurur veya döl tutar?
Canlıdoğuranların karnındaki yavrular cichlid gibi alınıp başka yerde bakılabilir mi?(Belki ilerde daha büyük canlıdoğuranlar elde edebiliriz)
Kusulan keseli yavruya gelişimi için kese direk alınabilir yada keseye artı birşey eklenebilirmi?
Akvaryumdaki hastalıklı bir balık suya hastalığımı yayar temaslamı bulaştırır ,su nasıl arındılır?
vs vs bunlar hep kafamda dönen konuların 10da biri belki 100de biri...Umarım ilginizi çeken konulardan birkaçını yukarda yazmışımdırda aa harbi neden bakmıyorum diyip araştırmaya başlamanıza vesile olmuşumdur. İyi günleeer 

[/QUOTE]


Sayın Ali Alp ''tabula rasa''  bu rasyonel düşünce sistematigini fark etmene sevindim en azından bir genci kurtardık.Bence Cömer abi senin tabula rasa'nın arkasına geçici süre çizgili a4 kagıdı yerleştirdide bunu anladın ona çok teşekkür etmelisin.Ancak her zaman şüpeciliği aklından çıkarma zaman zaman kendinden hatta her şeyden şüphe etmelisin.Ve ileride entellektüel seviyen arttıgında asla kibirli davranma şunu unutma gerçekten zeki,bilgili kişiler alçakgönüllü ve kendini başkalarından üstün görmezler.Einstein hiç bir zaman ben zekiyim dememiş ve bunu fiziksel hareketlerinede yansıtmamışdır keza ''bilgiliysen erdemlisindir''.Son olarak Nihilizm ve ataletten kaçın bazen çok şey bilmekte insana zarar verebiliyor benim gibi atalete ve Hiççilige düşme.

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

murat2619Çevrim Dışı

Kayıt: 20/07/2013
İl: Eskisehir
Mesaj: 2
murat2619Çevrim Dışı
Gönderim Zamanı: 28 Temmuz 2013 22:58
Bu güzel konuda emeği geçen aradaşlara çok teşekkürler. Güzel bir konu olmuş. Özellikle cömert abi ve ali alp e teşekkürler. Çok güzel gidiyordu keşke böyle bitmeseydi :( 
cömert abi takipteyim yazılarını hakikaten çok güzel paylaşımlar oluyor. Bakalım başka hangi başlıkta neler çıkacak karşımıza :).

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir