Filtreler hakkında yanlış bilinenler


tlgtckÇevrim Dışı

Kayıt: 26/12/2009
İl: Istanbul
Mesaj: 2367
tlgtckÇevrim Dışı
Gönderim Zamanı: 08 Ocak 2014 13:26
O suyun PH'ını,sertligini hiç ölçdünüz mü ve diger degerleri?


Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

peceneqÇevrim Dışı

Kayıt: 10/11/2013
İl: Kastamonu
Mesaj: 303
peceneqÇevrim Dışı
Gönderim Zamanı: 08 Ocak 2014 15:10
Ph henüz ölçmedim fakat cikletleri 2 senedir bu suda bakıyorum şuana kadar 1 kere hastalığa rastlamadım. Suyu bazen odada ısımaya bırakmadanda dolduğum oldu. Fakat semenderlerde her suda yaşamıyor, bildiğime göre klora çok hassaslar ve musluk suyunda bulunan parazit gibi zararlı organizmalarda çok etkiliyormuş. Yani bildiğimiz doğal kaynak suyu el değmemiş 
Fakat haftaya ph değerlerini ölçücem.

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

mutwareÇevrim Dışı

Kayıt: 27/07/2010
İl: Ankara
Mesaj: 206
mutwareÇevrim Dışı
Gönderim Zamanı: 08 Ocak 2014 16:10
Konu biraz amacından çıkmaya başlamış.
Su değerleri ile ilgili söylemek istediğim birkaç başlık var; suyun sıcaklığı, kloru, temizliği, bakterisi bizim gözümüzle ölçüp, içinde balık yaşıyor ürüyor o zaman iyidir diyebileceğimiz bir ölçü birimi değildir.

Suyun kalitesini belirleyen başlıca;  sıcaklık, çözünmüş oksijen, kullanılabilir oksijen, çözünmüş CO2, iletkenlik, salinite, tuzluluk, askıda katı madde, anyon - katyon derişimleri, sertlik, pH, toksidite, makro ve mikro elementler, amonyak, nitrit, nitrat, fosfor vb. gibi parametreler belirler.

Bizler şebeke suyu veya ozmosdan geçen suyu kullanarak balıklara kendimizce saylayabileceğimiz bazı parametreleri (sıcaklık, pH ve birkaç parametre daha) ayarlayarak çok güzel bir şekilde yaşamalarını bekliyoruz. Üredikleri, hareket ettikleri, renklendikleri ve yem yedikleri zaman suyun tam istediği gibi olduğunu var sayıyoruz.

Eğer işimiz sadece sıcaklık ve pH 'a kalmış olsaydı, doğada aynı sıcaklık ve pH değerliğine sahip bütün sularda aynı su canlılarını görürdük.

Ben yaptım oluyor demekle bir yere varamayız.

Konumuza dönecek olursak, akvaryumlarımızda filtre kullanarak ve dip çekimi yaparak, en azından balıkların huzuru ve sağlığı açısından düşük veya neredeyse sıfır değerlere sahip azotlu bileşikleri sağlayabilmemiz gerekir. Hiç olmazsa tembelliğimiz ve gözümüzle tayin ettiğimiz asılsız su parametrelerinden vazgeçip, elimizde olan ve balığın daha sağlıklı daha huzurlu olmasını sağlayan düşük azotlu bileşik değerlerini tutturmaya çalışmalıyız.

Yaptığımız iş adı üstünde "hobi" yani bir uğraş. Bir akvaryuma su koyup, filtre, ısıtıcı, kum, süs, ışık, bitki ve balık ekleyip karşısına geçip günlerce, haftalarca sadece yem verip ara sıra su değişimi yapmakla işimiz son bulmuyor.
Bizim için "hobi", akvaryum kurulumu ile son bulmamalı. Balığı beslediğimiz sürece büyük bir uğraş ve çaba ile devam etmeli.

Konu ile ilgili, karşıt görüşlerin fikir ve yorumlarını paylaşarak burada filtre kullanımı ile ilgili görüşlerini aktarmalarını bekliyorum.

Saygılar

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

tlgtckÇevrim Dışı

Kayıt: 26/12/2009
İl: Istanbul
Mesaj: 2367
tlgtckÇevrim Dışı
Gönderim Zamanı: 08 Ocak 2014 16:20
Düşük azotlu bileşik değerlerini tutturmaya çalışmalıyız. Bu konuyu biraz daha açabilirseniz. Tam olarak ne oluyor Düşük Azotlu Bileşikleri saglamak?

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

peceneqÇevrim Dışı

Kayıt: 10/11/2013
İl: Kastamonu
Mesaj: 303
peceneqÇevrim Dışı
Gönderim Zamanı: 08 Ocak 2014 18:44
Malawi Gölü Su Değerleri
 
pH: 7,8 - 8,5

GH: 4 - 6° dGH

KH: 6 - 8° dKH

Micro Ölçümler 20°C 'de: 210 - 285 Mikrosiemens/cm

Göl Yüzeyi Sıcaklığı: 24-29° Celsius

Derin nokta sıcaklığı: Ortalama 22° Celsius

Bazi türler Malawi' nın her bölgesinde yaşamasina rağmen; bazılarıda sadece kendi bölgesine ait olan kısımlarda yaşarlar. 
Bizde buna bilimsel olarak endermik bölgede yaşayan balıklar deriz. 
Burada bulunan her tür belirli bir derinlikte, belirli su sıcaklığında, suyun dip kısımları (su altı şekilleri),pH, yiyecek potansiyeli ve sayamayacağımız kadar çok nedenlerden dolayı kendi biotop/Habitat bölgelerinde yaşarlar.

Dip çekimi yaparak sudaki azot seviyesi pek fazla aza indiremeyiz; nedeniyse solungaçlarından bıraktığı azot miktarının çok daha yüksek olmasıdır.Oturmuş  bir akvaryumda yararlı bakteriler amonyağı enerji kaynağı olarak kullanır ve sonrasında nitrite çevirirler.Ardından diğer bakteriler nitriti kullanır ve nitrata çevirirler ki nitrat, her hafta düzenli şekilde, klorsuz (dinlendirilmiş) su ile su değişimi yapılarak akvaryumun dışına atılmalıdır.

Amonyak seviyesini arttıracak çok çeşitli etmenler vardır. Bunların en önemlileri:
- Yeterli bakterinin bulunmadığı yeni bir akvaryum
- Filtrenin musluk suyunda temizlenmesi veya eskisinin çıkarılıp filtreye yeni bir süngerin takılması
- Hastalık tedavi sürecinde kullanılan kimyasalların filtredeki bakterileri öldürmesi
- Aşırı yemleme
- Kalabalık ortam
- Yetersiz filtrasyon
- Dinlendirilmemiş su kullanılması
- Akvaryumda kalan ölü balıklar
- Bakımsız canlı kayalar (Resif akvaryumlarında…)
- Zeolit amonyağı azaltır.
peceneq2014-01-08 19:00:29

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

Eray GurdoganÇevrim Dışı

Özel Üye
Kayıt: 28/06/2010
İl: Ankara
Mesaj: 1293
Eray GurdoganÇevrim Dışı
Özel Üye
Gönderim Zamanı: 08 Ocak 2014 19:16
[QUOTE=blue night]Eray bey;
 
Ankaranın şebeke suyuyla akan su arasında bağ kuruyorsanız size hitaben yorum yapmayı uygun görmüyorum. Akan sudan kasıt çeşmeden akan suyu algılıyorsanız yorumada gerek kalmamış diyorum.
 
 
 
 
Genele hitaben artı bilgi vermek istiyorum. (Her ne kadar şahsi fikrim olarak görünsede) Doğadaki ortam döngüsünü hiç bir zaman ev ortamında gerçekleştiremeyiz. En azından olabildiğince benzetmeye çalışmak gerekir. (Biyotop) Akvaryum dünyası için ben dahil bir çoğumuz balıklara gereken ortamın asgarisini sağlamıyoruz.
[/QUOTE]

Nihat bey siz de yazımı eksik okuduğunuzdan ben de size yorum yapmayı pek uygun bulmuyorum. Yazımı iyice okusaydınız, Ankara çevresindeki dere veya nehirden su içebilir misiniz diye de bir soru sormuşum. Yazıdan cımbızla işinize gelen kısmı çekip yorum yapmayın lütfen. Yazımı tekrar okumanızı öneriyorum size.

Sevgiler saygılar

Eray


[QUOTE=mutware]Konu biraz amacından çıkmaya başlamış.
Su değerleri ile ilgili söylemek istediğim birkaç başlık var; suyun sıcaklığı, kloru, temizliği, bakterisi bizim gözümüzle ölçüp, içinde balık yaşıyor ürüyor o zaman iyidir diyebileceğimiz bir ölçü birimi değildir.

Suyun kalitesini belirleyen başlıca;  sıcaklık, çözünmüş oksijen, kullanılabilir oksijen, çözünmüş CO2, iletkenlik, salinite, tuzluluk, askıda katı madde, anyon - katyon derişimleri, sertlik, pH, toksidite, makro ve mikro elementler, amonyak, nitrit, nitrat, fosfor vb. gibi parametreler belirler.

Bizler şebeke suyu veya ozmosdan geçen suyu kullanarak balıklara kendimizce saylayabileceğimiz bazı parametreleri (sıcaklık, pH ve birkaç parametre daha) ayarlayarak çok güzel bir şekilde yaşamalarını bekliyoruz. Üredikleri, hareket ettikleri, renklendikleri ve yem yedikleri zaman suyun tam istediği gibi olduğunu var sayıyoruz.

Eğer işimiz sadece sıcaklık ve pH 'a kalmış olsaydı, doğada aynı sıcaklık ve pH değerliğine sahip bütün sularda aynı su canlılarını görürdük.

Ben yaptım oluyor demekle bir yere varamayız.

Konumuza dönecek olursak, akvaryumlarımızda filtre kullanarak ve dip çekimi yaparak, en azından balıkların huzuru ve sağlığı açısından düşük veya neredeyse sıfır değerlere sahip azotlu bileşikleri sağlayabilmemiz gerekir. Hiç olmazsa tembelliğimiz ve gözümüzle tayin ettiğimiz asılsız su parametrelerinden vazgeçip, elimizde olan ve balığın daha sağlıklı daha huzurlu olmasını sağlayan düşük azotlu bileşik değerlerini tutturmaya çalışmalıyız.

Yaptığımız iş adı üstünde "hobi" yani bir uğraş. Bir akvaryuma su koyup, filtre, ısıtıcı, kum, süs, ışık, bitki ve balık ekleyip karşısına geçip günlerce, haftalarca sadece yem verip ara sıra su değişimi yapmakla işimiz son bulmuyor.
Bizim için "hobi", akvaryum kurulumu ile son bulmamalı. Balığı beslediğimiz sürece büyük bir uğraş ve çaba ile devam etmeli.

Konu ile ilgili, karşıt görüşlerin fikir ve yorumlarını paylaşarak burada filtre kullanımı ile ilgili görüşlerini aktarmalarını bekliyorum.

Saygılar
[/QUOTE]


Şefik bey söylemlerinizin çoğuna katılmakla birlikte katılmadığım noktalar da var. Mesela Aynı değerde yaşayan balıkların tabiatta bir arada yaşamalarının gerektiğini varsaymanız gibi. Her balık bulunduğu ortama ayak uydurarak yaşamına devam eder. Bu ayak uydurma esnasında Darvinin Evrim olarak adlandırdığı bazı değişikliklerden geçer. PH veya diğer su değerleri için metabolizmasını dengeler, mukoza tabakasını buna göre düzenler. Amazonlarda 100'lerce characin türünün , Asyada yüzlerce sazansı (barb) türünün olmasının sebebi de budur. Nehrin değişik kollarında değişik sıcaklık, ph , sertlik gibi bir çok etkene göre balıklar zaman içinde vücut ypılarında değişiklikler yapabilirler. Bilinene en küçük Characinlerden Ember tetra ile boyutu 40 - 50 cm'e  kadar ulaşabilen bazı Piranha türleri de aynı soydan gelmektedirler. Zaman içinde bulundukları ortama göre şekil değiştirmişler ve de bu günlere kadar gelmişlerdir. Renk değişiklikleri de kendilerini diğer predatörlere karşı korunma amacıyla değişkenlik gösterebilir. Bu barbus türleri için de geçerlidir. Şimdi iki farklı kıtada aynı su değerlerinde yaşıyor diye neden bu türler aynı ortamda yaşamıyorlar diye bir soru sormak sizce de garip olmaz mı?
Ben bir dönem 450 litrelik karma bir tankta 45 değişik canlı türünü sırf hepsi aynı paramaetrelerde yaşıyor diye bir araya getirmiştim. Barbuslar, tetralar, lepistesler, Bettalar, killifishler loachlar, eel'lar, semender , kurbağa, karides, kerevit...
Fakat sonradan fark ettim ki bu uygulamam yanlış. Sadece aynı yörenin balıklarının bir arada beslenmesinin çok daha doğru olacağının farkına vardım. Daha kaliteli bir yaşamı hak ediyorlar.

Kısacası benim en başından beri söylemeye çalıştığım filtrelerin geceleri kapatılabileceği ve bunun da balıklara hiç bir zararı olmayacağı (balık ve akvaryum hacmi önemli)
Dip çekimi de yapılmasın demiyorum sadece her dipte pislik gördüğümüzde dip çekimi yapmayalım diyorum. Bunun için yine akvaruyumun boyutu ve bağık miktarına göre ve de bitkili bir tank olup olmamasına göre bir kaç ay dip çekmezseni de olur diyorum.

Sözlerimi yanlış anlayan bazı arkadaşlar da var. Bırakalım onlar öyle anlamaya devam etsinler.


NOT: Eğer herhangi bir tür balık yaşadığı suyun parametrelerinden mutlu değil ise, huzursuzluk var ise stress yaşıyorsa üreme dürtüsünü gözlemleyemezsiniz. Kısacası balıklar çiftleşiyorlar ürüyorlarsa ortam %100 olmasa da yeterli parametrelere sahip demektir. Hiç bir canlıyı uygun olmayan ortamlarda üretemezsiniz.

Ben burada yaklaşık 8 yaşımddan beri  (arada bölük pörçük bir 15 sene kayıp var) uğraştığım Akvaryum hobim esnasında yaşadığım , gözlemlediğim ve de okuyarak öğrendiğim bilgilerden yola çıkarak konuşuyorum. Son 5 senesi de yoğun şekilde üretim çalışmaları ve islah çalışmaları ile geçmiş uzunca bir süreden bahsediyorum. Ben YAPTIM OLDU , siz de aynısını yapın demiyorum.
Ben bugüne kadar, gerek su ürünleri fakültesinde öğretim üyesi olan arkadaşlarımla, gerek biyolog arkadaşlarımla ve de mikro biyoloji dalında Profesör ve doçent olan büyüklerimden ve de Ziraat mühendisi tanıdıklarımdan danışarak aldığım bilgiler üzerine konuşuyorum. Benim tanklarımı gelip gören çok sayıda ustayı da saymıyorum bile.

Neyse ben fikirlerimi ve düşüncelerimi söyledim isteyen kabul eder isteyen etmez, ben söyleyeyim de. İsteyen faydalansın.

Sevgiler saygılar

Eray

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir