Filtreler hakkında yanlış bilinenler


Mustafa Armağan Çevrim Dışı

Kayıt: 21/07/2013
İl: Kayseri
Mesaj: 499
Mustafa Armağan Çevrim Dışı
Gönderim Zamanı: 06 Ocak 2014 08:17
şefik bey yanlış anlaşılma felan yok rahat olun  sizin söylediğiniz şeyler doğru şeyler yanlış olan bişey yok sadece seviyeli bir şekilde konuşuyoruz bu güzel bişey insanlar filtre alırken hangi mantıkla aldıklarının ortaya çıksın diye aynı şeyleri yazdım yoksa sizin yazınızda bi sorun yok 

saygılar 

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

peceneqÇevrim Dışı

Kayıt: 10/11/2013
İl: Kastamonu
Mesaj: 303
peceneqÇevrim Dışı
Gönderim Zamanı: 06 Ocak 2014 14:10
Arkadaşlar bakteriler bioball biosünger gibi malzemelere yerleşiyor deniliyor. Bunun sebebide gözenekli olmasıymış. 
Peki normal süngerde gözenekli hemde daha fazla ve elyafta gözenekli olduğu halde niye bunlara önem verilmiyor. Bioball dediğimiz plastik gözenekli bir top, yanlışsam düzeltin lütfen.

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

mutwareÇevrim Dışı

Kayıt: 27/07/2010
İl: Ankara
Mesaj: 206
mutwareÇevrim Dışı
Gönderim Zamanı: 06 Ocak 2014 16:11
[QUOTE=peceneq]Arkadaşlar bakteriler bioball biosünger gibi malzemelere yerleşiyor deniliyor. Bunun sebebide gözenekli olmasıymış. 
Peki normal süngerde gözenekli hemde daha fazla ve elyafta gözenekli olduğu halde niye bunlara önem verilmiyor. Bioball dediğimiz plastik gözenekli bir top, yanlışsam düzeltin lütfen.
[/QUOTE]

Murat Bey,

Kullanmış olduğumuz biyolojik süngerlerde gözenek sayıları mevcuttur. Bu sayılar PPI (pores per inch) olarak ifade edilir. Akvaryum filtrasyonu için genel olarak 10 PPI - 20 PPI süngerler tercih edilir.
Sebebi ise, PPI arttıkça sünger üzerindeki birim alandaki gözenek sayısı artar ve gözenek çapı küçülür, bundan dolayı yüksek PPI değerine sahip olan süngerler kısa zamanda tıkanır.
Aslında biyolojik sünger dediğimiz de günlük hayatta farklı amaçlarla kullandığımız süngerler de aynı malzeme olan "poliüretan" dan üretilmiş süngerlerdir.
Adının biyolojik sünger konmasının sebebi ise akvaryum filtrasyonunda bakteri kolonilerine ev sahipliği yapmasından kaynaklıdır. Yoksa içeriğinde biyolojik herhangi bir şey bulunmamaktadır.
Elyaf veya diğer tip süngerlerin birim alandaki gözenek sayıları bakteri kolonisi için elverişli olmadığından biyolojik süngere alternatif olarak kullanımı için uygun değildir.

Bioball sahip olduğu şeklinden dolayı, kapladığı alana kıyasla oldukça geniş bir yüzey alanına sahiptir.
Yani 2 cm yarıçapında bir bioball ele alırsak, eğer bu bioball hiç oyulmamış düz bir küre olsaydı yüzey alanı 50,27 santimetrekare olacaktı. Ama bioball gibi yüzey alanı genişletilmesi için sekli değiştirilmiş bir kürenin yüzey alanı 70 - 100 belki 150 santimetrekare gibi bir değere ulaşarak bakterilerin tutunması için çok daha fazla yüzey alanı imkanı sunuyor.

Biraz karışık oldu sanırım :)

Saygılar


Beğenenler: [T]224123,valarmorghulis12[/T]
Teşekkür Edenler: [T]224123,valarmorghulis12[/T]

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

balatlı3734Çevrim Dışı

Kayıt: 01/12/2013
İl: Istanbul
Mesaj: 88
balatlı3734Çevrim Dışı
Gönderim Zamanı: 06 Ocak 2014 16:17
Tebrikler faydalı bir paylaşım olmuş eliniz emeğinize sağlık.

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

mesutokÇevrim Dışı

Kıdemli Akvarist
Kayıt: 10/04/2009
İl: Istanbul
Mesaj: 17993
mesutokÇevrim Dışı
Kıdemli Akvarist
Gönderim Zamanı: 06 Ocak 2014 16:19
Benim 50 litre akvrayumum var 4 sene önce kurdum birazda denemek amaçlı, içinde zeminde 5 cm yükseklikte bir kum, kumun içinde gömülü hava taşı var 15-20 cm kadar uzunlukta orta kuvvette çalışıyor sadece hava taşının yaptığı küçük bir akıntı mevcut sadece, birde ısıtıcı var, sadece haftalık bazen iki kez 1/3 su değişimi yaparım bazende haftada bir, dip çekimide yaparım beraberinde, 25e yakın irili ufaklı balıklar var birçoğuda yaşıyor hala 4 yaşındalar. İç filtre, dış filtre kullanmadım bu tankta. skirt tetra, tetrazon, çöpçü, sae, rasbora, siyah neon, 8 aydır 2 melek, midye, elma salyangozları, mücevher tetra.


mesutok2014-01-06 17:08:33

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

peceneqÇevrim Dışı

Kayıt: 10/11/2013
İl: Kastamonu
Mesaj: 303
peceneqÇevrim Dışı
Gönderim Zamanı: 06 Ocak 2014 18:04
Peki bio sünger kullanalım tmm ama yanında normal sünger kullansak ve bunu ayda bir komple atıp yenisini koysak nasıl olur? Ona göre sump gözenekleri doldurucam. 

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

mutwareÇevrim Dışı

Kayıt: 27/07/2010
İl: Ankara
Mesaj: 206
mutwareÇevrim Dışı
Gönderim Zamanı: 07 Ocak 2014 00:31
[QUOTE=mesutok]Benim 50 litre akvrayumum var 4 sene önce kurdum birazda denemek amaçlı, içinde zeminde 5 cm yükseklikte bir kum, kumun içinde gömülü hava taşı var 15-20 cm kadar uzunlukta orta kuvvette çalışıyor sadece hava taşının yaptığı küçük bir akıntı mevcut sadece, birde ısıtıcı var, sadece haftalık bazen iki kez 1/3 su değişimi yaparım bazende haftada bir, dip çekimide yaparım beraberinde, 25e yakın irili ufaklı balıklar var birçoğuda yaşıyor hala 4 yaşındalar. İç filtre, dış filtre kullanmadım bu tankta. skirt tetra, tetrazon, çöpçü, sae, rasbora, siyah neon, 8 aydır 2 melek, midye, elma salyangozları, mücevher tetra.


[/QUOTE]


Mesut Bey,

Bu tür deneme amaçlı kurulup, daha sonra sistemin işleyişi bakımından bir hata olmadığı kanaatine varılıp, aylarca hatta sizin tankınız gibi yıllarca aynı sistemle bakımı sürdürülen örnekler mevcut.
Ama tabi sizin akvaryumunuzun maşallahı var :)
Tankınızdaki biyolojik yük çok değil ve uygun havalandırma, düzenli ve sık su değişimi, dip çekimi ve bitkilendirme akvaryumdaki azotlu bileşikleri uzaklaştırmaya yetecek düzeyde. Ama yinede en azından bir pipo filtre eklemeniz çok daha iyi olur diye düşünüyorum.



[QUOTE=peceneq]Peki bio sünger kullanalım tmm ama yanında normal sünger kullansak ve bunu ayda bir komple atıp yenisini koysak nasıl olur? Ona göre sump gözenekleri doldurucam. [/QUOTE]


Normal sünger olarak bahsettiğiniz sünger tipi nasıl ?
Eğer bulaşık süngeri gibi bol ve küçük gözeneğe sahip süngerler ise kısa zamanda tıkanır. Hem maddi açıdan size zarar verir hem de külfeti çok olur.
Onun yerine "kullan at" türünden bir sump malzemesi olarak yastık yorgan yapan/satan mahalle esnafından elyaf alıp kullanabilirsiniz. Ama silikonlu olmamasına dikkat edin.
Ayrıca sump malzemesi olarak lav kırığı kullanabilirsiniz. Ancak bir filenin içine veya plastik bir saklama kabına kalın ve çok sayıda delikler açıp lav kırıklarını içine koyup öyle sumpa yerleştirirseniz temizlemek için sumptan çıkarması daha kolay olur.


Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

Eray GurdoganÇevrim Dışı

Özel Üye
Kayıt: 28/06/2010
İl: Ankara
Mesaj: 1293
Eray GurdoganÇevrim Dışı
Özel Üye
Gönderim Zamanı: 07 Ocak 2014 00:36
Arkadaşlar merhaba, bir süredir girmediğim için sohbetten uzak kalmışım bayağı bir yorum yazılmış. O zaman ben de bir şeyler söyleyeyim.
Doğada bir filtirasyon sistemi yok, en azından durgun su havzalarında yani su birinkintisi, gölet ve göllerde her türlü balık dışıkısı, ölü balık, ölmüş diğer canlılar, ölmüş ağaçlar, dökülmüş yapraklar ve daha nice biyolojik çökelti. Bu ortamlarda genelde su akıntısı az olur, dışarıdan bu havzalara gelen küçük veya büyük akarsu kolları olur ve temiz ve taze su getirirler. Kapalı havza olduklarından da su bu alanlarda buharlaşarak atmosfere karışır. Bu durumda da her türlü biyolojik ve kimyasal bu sularda birikir. Şimdi en ufağından en büyüğüne tatlı su havzalarını düşündüğümüzde, buralarda bir filtreleme yok ve her geçen gün de birikinti artıyor, doğada dip çekimi apan da yok eee o zaman bu dipteki çökeltiye ne oluyor???

İşte bu sorunun cevabı çok basit. BAKTERİLER. Sadece nitrobakter türleri değil daha 100'lerce değişik türde bakteriler bu taban malzemesinden kendine rızık buluyor. Tabii tabiatta bu su havzalarında su bitkileri değişik bir fauna oluşturuyor Bu su hazalarının oksijen alımı da ya gelen akarsular tarafından havzaya taşınıyor ya da yüzeydeki dalgalanmadan su yüzeyinden oksijen emilimi oluyor.

Bitkilerin bir çok besin türüne ihtiyacı var, demir, fosfor, potasyum, nitrat gibi metal ve kimyasallara ek olarak daha sayamayacağım çok çeşitli besin türleri bitki köklerince emilir. Bu besinlerin büyük bir oranı da köklerden emilir. Fotosentez esnasında CO2 (gündüz) O2 (gece) kullanılarak bitki besin ihtiyacını karşılar.

Fotosentezin gündüz bölümü bitkinin enerji depolaması için gece bölümü de gelişme gösterebilmesi için depoladığı bu enerjiyi yakması içindir. Doğada geniş alanda bu doğal bir dengededir. Evlerimizdeki akvaryumlarda ise bu dengeyi bizim suni olarak gerçekleştirmemiz gerekir.

Şimdi bir de şu ayrımı yapmalıyız. Cama cam üretim tankları ve de bitkili veya bitkisiz fakat taban malzemeli kum ve taş bulunan tanklar.
Cama cam tanklarda dip çekimini şiddetle önermemin yanı sıra bitkili akvaryumlarda da bunun tam aksini savunuyorum. Çünkü bu tabandaki çökeltiler zaman içinde bakterilerce çözünüp sadece Azotlu bileşikler haline gelmiyorlar, aynı zamanda bitkilerin ihtiyacı olan diğer besin gruparını da ihtiva ediyorlar. Büyük bir çoğunluğumuz  sanıyoruz ki akvaryumlarımızda sadece Balıklarımız ve Nitrobakterler var. İşte burada yanılıyoruz. Akvaryumlarımızda gözle göremediğimiz onlarca mikro canlı, mikrop ve bakteriler mevcut. Bu canlıların tümü de faunayı oluşturuyor. Komün yaşam ortaında herkes üzerine düşeni layıkıyla yapıyor.
Bizler akvaryumlarımızda sadece bir kaç beğendiğimiz türü besliyoruz. Ama o beğendiğimiz çok sevdiğimiz balıklar doğal hayatlarında yalnız değiller, habitatlarında daha yüzlerce binlerce mikro ve makro canlılar mevcut. Bizler sanıyoruz ki akvaryumumuza bir iki bitki, bir iki taş , biraz kum, ısıtıcı, filitre, ışık koyunca balıklara uygun ortam oluşturuyoruz. HAYIR. Hiç birimiz balıklarımızın ihtiyaçları olan gerçek yaşam alanını oluşturamıyoruz. En mikrosundan en makrosuna bütün canlılar bir aradayken güzeller. Ama bizler doğanın bir parçasını evimizde görmekten zevk aldığımızdan bu hobiyi yapmıyor muyuz zaten.

İşte burada şunun üstüne basmamız lazım. En iyiyi nasıl sağlayabiliriz? Biotopa en yakın uygulamayı yapabilirsek balıklara da en iyi ortamı sağlamış oluruz. Ben hiç dip çekimi yapılmasın demiyorum. Ama bitkili tanklarda dip çekimine çok uzun süreler gerek yok.
Bizler kendi göz zevkimize uymadığından balığımızın anüsünden dışkı çıktığı ilk andan itibaren o dışkının filtre tarafından emilmesini bekliyoruz. Bunu bizzat ititraf eden arkadaşlarım oldu. Çünkü o dışkının bizim gözümüzün önünde yeri yok. Ama o balığın hayatında yeri var. Sırf göz zevkimiz için neler yaptığımızı iyice düşünelim arkadaşlar. Bizim zevkimiz mi önemli yoksa balığın huzuru ve konforu mu? Buna vereceğiniz cevaba göre ister dip çekin ister çekmeyin, ister filtre kullanın ister kullanmayın o size kalmış.

Hepinize güzel ve sağlıklı balıklar dilerim.

Sevgiler saygılar

Eray

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

mutwareÇevrim Dışı

Kayıt: 27/07/2010
İl: Ankara
Mesaj: 206
mutwareÇevrim Dışı
Gönderim Zamanı: 07 Ocak 2014 01:19
[QUOTE=Eray Gurdogan]Arkadaşlar merhaba, bir süredir girmediğim için sohbetten uzak kalmışım bayağı bir yorum yazılmış. O zaman ben de bir şeyler söyleyeyim.
Doğada bir filtirasyon sistemi yok, en azından durgun su havzalarında yani su birinkintisi, gölet ve göllerde her türlü balık dışıkısı, ölü balık, ölmüş diğer canlılar, ölmüş ağaçlar, dökülmüş yapraklar ve daha nice biyolojik çökelti. Bu ortamlarda genelde su akıntısı az olur, dışarıdan bu havzalara gelen küçük veya büyük akarsu kolları olur ve temiz ve taze su getirirler. Kapalı havza olduklarından da su bu alanlarda buharlaşarak atmosfere karışır. Bu durumda da her türlü biyolojik ve kimyasal bu sularda birikir. Şimdi en ufağından en büyüğüne tatlı su havzalarını düşündüğümüzde, buralarda bir filtreleme yok ve her geçen gün de birikinti artıyor, doğada dip çekimi apan da yok eee o zaman bu dipteki çökeltiye ne oluyor???

İşte bu sorunun cevabı çok basit. BAKTERİLER. Sadece nitrobakter türleri değil daha 100'lerce değişik türde bakteriler bu taban malzemesinden kendine rızık buluyor. Tabii tabiatta bu su havzalarında su bitkileri değişik bir fauna oluşturuyor Bu su hazalarının oksijen alımı da ya gelen akarsular tarafından havzaya taşınıyor ya da yüzeydeki dalgalanmadan su yüzeyinden oksijen emilimi oluyor.

Bitkilerin bir çok besin türüne ihtiyacı var, demir, fosfor, potasyum, nitrat gibi metal ve kimyasallara ek olarak daha sayamayacağım çok çeşitli besin türleri bitki köklerince emilir. Bu besinlerin büyük bir oranı da köklerden emilir. Fotosentez esnasında CO2 (gündüz) O2 (gece) kullanılarak bitki besin ihtiyacını karşılar.

Fotosentezin gündüz bölümü bitkinin enerji depolaması için gece bölümü de gelişme gösterebilmesi için depoladığı bu enerjiyi yakması içindir. Doğada geniş alanda bu doğal bir dengededir. Evlerimizdeki akvaryumlarda ise bu dengeyi bizim suni olarak gerçekleştirmemiz gerekir.

Şimdi bir de şu ayrımı yapmalıyız. Cama cam üretim tankları ve de bitkili veya bitkisiz fakat taban malzemeli kum ve taş bulunan tanklar.
Cama cam tanklarda dip çekimini şiddetle önermemin yanı sıra bitkili akvaryumlarda da bunun tam aksini savunuyorum. Çünkü bu tabandaki çökeltiler zaman içinde bakterilerce çözünüp sadece Azotlu bileşikler haline gelmiyorlar, aynı zamanda bitkilerin ihtiyacı olan diğer besin gruparını da ihtiva ediyorlar. Büyük bir çoğunluğumuz  sanıyoruz ki akvaryumlarımızda sadece Balıklarımız ve Nitrobakterler var. İşte burada yanılıyoruz. Akvaryumlarımızda gözle göremediğimiz onlarca mikro canlı, mikrop ve bakteriler mevcut. Bu canlıların tümü de faunayı oluşturuyor. Komün yaşam ortaında herkes üzerine düşeni layıkıyla yapıyor.
Bizler akvaryumlarımızda sadece bir kaç beğendiğimiz türü besliyoruz. Ama o beğendiğimiz çok sevdiğimiz balıklar doğal hayatlarında yalnız değiller, habitatlarında daha yüzlerce binlerce mikro ve makro canlılar mevcut. Bizler sanıyoruz ki akvaryumumuza bir iki bitki, bir iki taş , biraz kum, ısıtıcı, filitre, ışık koyunca balıklara uygun ortam oluşturuyoruz. HAYIR. Hiç birimiz balıklarımızın ihtiyaçları olan gerçek yaşam alanını oluşturamıyoruz. En mikrosundan en makrosuna bütün canlılar bir aradayken güzeller. Ama bizler doğanın bir parçasını evimizde görmekten zevk aldığımızdan bu hobiyi yapmıyor muyuz zaten.

İşte burada şunun üstüne basmamız lazım. En iyiyi nasıl sağlayabiliriz? Biotopa en yakın uygulamayı yapabilirsek balıklara da en iyi ortamı sağlamış oluruz. Ben hiç dip çekimi yapılmasın demiyorum. Ama bitkili tanklarda dip çekimine çok uzun süreler gerek yok.
Bizler kendi göz zevkimize uymadığından balığımızın anüsünden dışkı çıktığı ilk andan itibaren o dışkının filtre tarafından emilmesini bekliyoruz. Bunu bizzat ititraf eden arkadaşlarım oldu. Çünkü o dışkının bizim gözümüzün önünde yeri yok. Ama o balığın hayatında yeri var. Sırf göz zevkimiz için neler yaptığımızı iyice düşünelim arkadaşlar. Bizim zevkimiz mi önemli yoksa balığın huzuru ve konforu mu? Buna vereceğiniz cevaba göre ister dip çekin ister çekmeyin, ister filtre kullanın ister kullanmayın o size kalmış.

Hepinize güzel ve sağlıklı balıklar dilerim.

Sevgiler saygılar

Eray
[/QUOTE]

Eray Bey,

Yazınızı büyük bir zevkle okudum. Ellerinize sağlık çok güzel noktalara değinmişsiniz. Size tamamen katılıyorum.

Bizler sizin dediğiniz gibi doğadan bir kesit alıp evimizde bunu görmek istiyoruz. Ancak bu durumda kendi göz zevkimiz daha baskın oluyor.
Her ne kadar şu tür balık şu kadar litrede bakılabilir desek bile tamamen doğal ortamına uygun bir akvaryum kurmaya kalkışsak sadece litreyi baz aldığımızda 1000 litre akvaryumda 5-10 tane bitki 8-10 tane lepistes bulunması gerekir. Böyle bir tankta balıklar ne filtreye ne de hava takviyesine ihtiyaç duyarlar. Sistemin büyüklüğü sayesinde suda serbest halde bulunan bakteriler doğal ortamına yakın olan canlı yükünün altından rahatça kalkabilirler.

Kurduğumuz akvaryumlarda azotlu bileşikler en büyük sıkıntımız oluyor, farkında olsak da olmasak da...
Bu sebeple azotlu bileşikleri indirgeyecek bakterilere ihtiyaç duyuyoruz ve bunun için bakteri kolonilerine ev sahipliği yapacak filtrelere ihtiyacımız oluyor.
Zaten beslediğimiz balıklara doğal ihtiyacından çok çok daha küçük su kütlelerinde bir ekosistem sunuyoruz ve buradaki su değerleri sistemin küçük olmasından ötürü geniş aralıklarda dalgalanmalara sebep oluyor. Bunu en aza indirgeyerek balıkları huzura erdirmeye çalışıyoruz.

Aslında bahsettiğimiz konu aynı şey.
Burada asıl amacım, konuya sizlerin de katkılarıyla derinlik katarak hobici dostlarımızı bu konuda her yönü ile bilgilendirmektir.

Bilgilerinizi ve yorumlarınızı eklediğiniz için teşekkür ederim.

Saygılar

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

blue nightÇevrim Dışı

Özel Üye
Kayıt: 15/08/2011
İl: Ankara
Mesaj: 1149
blue nightÇevrim Dışı
Özel Üye
Gönderim Zamanı: 07 Ocak 2014 13:35

3 adet akvaryumum var ve 2 tanesinde yan sump sistemi 1 tanesinde pipo filtre mevcuttur. Dip çekimini pipo filtrenin olduğu akvaryumumda yapıyorum. Dip çekimini bu nedenle yapıyorum. Sump sistemi olan bir tank için dip çekiminin gereksiz olduğunu düşünüyorum. (Ancak dip çekimi gereksizdir, yapan yanlış yapıyor gibisinden cümle kullanamam)

Konuya gelince öncelikle başlığı açan arkadaşa teşekkür ediyorum. Ve kurduğu cümlelere katılıyorum. Kötü veya hatalı örnek! ben yaptım oldu! mantığı doğruyu yansıtmaz. Olması gereken vardır bizim yapabildiğimiz vardır. Sump sisteminde iç filterinn kapatılması makul karşılanabilir ancak sump sistemini durdurmak / iç filtre/dış filtrenin temizlediği bir akvaryumda filtreyi durdurmak mantıklı değildir. Bakteriler belirli bir yere tutunacak ve orada çoğalacaktır. Oksijenin buradaki önemi/görevi yadsınabilirmi? Filtre kapatılırsa su dengesinde durmadan değişme olur. İçindeki balığın ölmesi veya yaşaması (neticesi) uyguladığımız filtrasyonun doğruluğunu ortaya koymaz.
 
Filtre nedeni ne olursa olsun 7/24 kapatılmamalıdır. Aksini iddia eden kişi hadi su değişimide yapmasın hiç. Bakalım olayın neticesi balığın yaşamasımı ölmesimi olacak? ARTI; filtre malzemelerini neden akvaryum suyuyla temizleriz? Çeşmenin altına tuttuğumuzda sudaki denge kaybolacaktır. Sudaki biyolojik dengenin değişmesi hastalığa davetiye çıkartacaktır.
 
 
Doğada filtre sistemi vardır. Akan su temiz olur pis tutmaz sözü bunun en doğal kanıtıdır. Durgun sularda (göllerde) da filtreleme sistemi mevcuttur. Dipte oluşan tortular akvaryumlarımız için zararlı olabilir (aksini iddia edenlerde var) ancak doğal göller için zararı olmaz. Biz insanoğlu müdahalede bulunmasak doğal denge en muhteşem haliyle devam edecektir. (Yüce Yaradanın izniyle) Akvaryum ortamını doğal ortamla bir tutamayız.
 
Dipnot: Canlı yükünün fazla olması filtreleme sistemini daha önemli kılmaktadır.

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

Eray GurdoganÇevrim Dışı

Özel Üye
Kayıt: 28/06/2010
İl: Ankara
Mesaj: 1293
Eray GurdoganÇevrim Dışı
Özel Üye
Gönderim Zamanı: 07 Ocak 2014 20:17
Akan su temiz olur pis tutmaz mı?!!!!!!!

Ya güldürmeyin beni ne olur :) Ankarada oturuyorsunuz, musluğunuzdan akan suyu içiyor musunuz Allah aşkına? Kızılırmaktan gelen bütün ağır metaller bu suda mevcut. Şehir şebeke suları bile bir sürü arıtma sisteminden geçip evlerimize kadar geliyor. Nerede kalddı o sizin atasözünüz?
Çıkın şehrin etrafındaki her hangi bir dereden nehirden su için.
Bırakın inadı. Göllerde sizin (yüce yardanın izniyle) dediğiniz temizliği ve arıtmayı bakteriler yapıyor. Evet o bakterilerin varlığı da Yaradanın eseri ama onlar olmasa sizin dediğiniz temizlik olmaz. Doğada herşey dönüşür. Bazısı 1 günde bazısı milyonlarca yılda ama yine de dönüşür. Bu dönüştürmeyi de BAKTERİLER yapar. İşte akvaryumdaki bakteriler de bu çözme işinin ustalarıdır.

Siz sudaki oksijen oranını o kadar küçümsüyorsunuz ki sanki filtre dursa suda oksijen kalmayacak. Arkadaşlar suyun yüzeyinde hareketlilik olmasa bile sudan bazı gazlar uçup giderken yüzeyden oksijen alımı gerçekleşir. Sudaki oksijeni bitirebilmeniz için akvaryumunuzu tamamen hava geçirmez bir ortamda, bulundurmalısınız, akvaryumunuzda da hiç bir bitki veya alg olmamalı ve son olarak ta akvaryumunuz ışık görmemeli.

İlla tutturmuşsunuz filtre diye. Tamam filtre kullanılmalı ama onun 7/24 çalıştırılması ŞART diye bir şey yok. Merak etmeyin o bakteriler öyle kolay kolay ölmezler. Milyonlarca yıldır dünyadalar ve her yerdeler. Akvaryumunuza dezenfektn uygulamadığınız sürece bakterileri yok edemezsiniz. Boşuna korkmayın. Öyle bırakın geceleri 8 saat kapatmayı günlerce çalıştırmasanız da bakterilerinize bir şey olmaz. Bakterilerin bir çoğu yeterli besin ve oksijen bulamadıklarında uku haline geçerler ve metabolizmalarını durdururlar sonra ortam eski bereketli haline döndüğünde de uyku hallerinden çıkarlar. Bir de bakteriler sadece iltrelerde tutunur düşüncesi de yanlıştır. Bakteriler bulabildikleri her yere tutunabilirler. İlla onlara kkonaklık edecek birr yer gerekli mi derseniz bence değil ancak dış filtrelerde, sumplarda , pipo filtrelerde daha kolay ve düzenli ürediklerinden koloni oluşturduklarından bu ekipmanları kullanırız.

Asıl problem nedir biliyor musunuz? Balıklarınız olmaları gerekenden daha küçük hacimli tanklarda kalabalık olarak bakılıyorlarsa filtre durdurmak sıkıntı olabilir fakat her akvaryumda da filtrelerin durdurulması yanlıştır demek çok büyük bir iddaadır ve kabul edilemez. 400 litrede 10 lepistes bulundurmakla, 40 litrede 10 lepistes bulundurmak arasında dağlar kadar fark vardır. hele ki 10 litrede 10 lepistes besleyenler de var. Bu tabi ki de sağlıklı bir ortam yaratmaz. Zaten öncelikle insanların kafasına balıkların beslenmesi gereken minimum ihtiyaçların sağlanması fikrini yerleştirmeliyiz.

Bu arada bir çok insan hala daha su değişimini neden yaptığını bile bilmez ama herkes söylüyorsa bir ddoğrusu vardır deyip değiştirirler :)
Su değişimini sudaki artan mineral yoğunluğu ve de Azotlu bileşiklerin artmasından dolayı yaparız. Ha bir de bitkili bir tankınız varsa zaten azotlu bileşiklerin son ürünü olan nitrat bu bitkiler tarafından emilir. Eğer ki biyolojik denge (bitki sayısı, balık ve diğer canlılar sayısı, su miktarı gibi değerler olmaları gereken değerlerdeyse zaten nitratı uzaklaştırmak için değil sadece suyu tazelemek için su değişimi yaparız. Bir de bitkilerce ve de canlılarca salınan fazla mineralleri seyreltmek amacıyla yaparız.
Dip çekimini neden yaparız, tankın dibinde biriken fazla biyolojik çökeltiyi (değişik türde milyonlarca bakteri) uzaklaştırmak için yaparız.
Filtreleri de hem katı atıkları turmaları hem de bakterilere konaklık etmesi için kullanırız.

Neyse yine bana çok yazı yazdırdınız :)

Ben son olarak şunu söyleyeyim. Filtreleri geceleri kapatmak yanlış değildir. Hiç bir sakıncası da yoktur. Sadece bir gecede balıklarınızın etkileneceği kadar birikim oluyorsa, tankınızın hacmi balıklarınız için yetersizdir. Bunu böyle bilir böyle söylerim.

Sevgiler saygılar

Eray


Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

Mustafa Armağan Çevrim Dışı

Kayıt: 21/07/2013
İl: Kayseri
Mesaj: 499
Mustafa Armağan Çevrim Dışı
Gönderim Zamanı: 07 Ocak 2014 20:34
herkes kendince doğru söylüyor arkadaş kim doğru kim yanlış yapıyor çözmüş değilim 

130 cm akvaryumda 50 den fazla balık besliyorum sadece 2 adet dış filtre ile tankın ihtiyacı olan (varsayılan) akıntı-oksijen-temizlik v.s olan ihtiyaçları sağlıyorum hiç bir aparat-hava taşı şu bu gibi şeyler kullanmıyorum 

balıklar gayet huzurlu görünüyor çünki çifleşmenin önüne geçemiyorum 

saygılar 

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

blue nightÇevrim Dışı

Özel Üye
Kayıt: 15/08/2011
İl: Ankara
Mesaj: 1149
blue nightÇevrim Dışı
Özel Üye
Gönderim Zamanı: 08 Ocak 2014 12:48
Eray bey;
 
Ankaranın şebeke suyuyla akan su arasında bağ kuruyorsanız size hitaben yorum yapmayı uygun görmüyorum. Akan sudan kasıt çeşmeden akan suyu algılıyorsanız yorumada gerek kalmamış diyorum.
 
 
 
 
Genele hitaben artı bilgi vermek istiyorum. (Her ne kadar şahsi fikrim olarak görünsede) Doğadaki ortam döngüsünü hiç bir zaman ev ortamında gerçekleştiremeyiz. En azından olabildiğince benzetmeye çalışmak gerekir. (Biyotop) Akvaryum dünyası için ben dahil bir çoğumuz balıklara gereken ortamın asgarisini sağlamıyoruz.

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

peceneqÇevrim Dışı

Kayıt: 10/11/2013
İl: Kastamonu
Mesaj: 303
peceneqÇevrim Dışı
Gönderim Zamanı: 08 Ocak 2014 13:19
Doğada dağın eteklerinden çıkan suyu dinlendirmeye gerek varmı acaba? 
Klor yok herhangibir eklenen maddede yok, bizim su bi dağın dibinden etrafı betonla çevrilmiş şekilde boruyla havuza geliyor ve o havuza klor filan atmıyoruz. Hatta üstü açık akan sularda var içinde semenderde var büssürü 

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir