lepistesler direk çeşme suyunda yaşatılabilir mi?


dupont81Çevrim Dışı

Kayıt: 14/04/2012
İl: Düzce
Mesaj: 235
dupont81Çevrim Dışı
Gönderim Zamanı: 06 Temmuz 2012 12:02
[QUOTE=zerkus]Koray kardeşim merhaba, güzel bir soru sormuşsun ve de önemli ve bilinmesi gereken bir soru. Bir önceki mesajımda yazdığım ağır metaller, direkt suyun içerisine havadan, yüzeyden yağmur ile derelerin ve nehirlerin kirlenmesi ile gelirler. Antalya ve Konya gibi şehirlerimiz , dediğin gibi karstik kireçtaşı formasyonlarının üzerinde yer almaktadırlar. Bundan 5-6 yıl öncesine kadar Antalyada pis su şebekesi yoktu ve bu karstik yapı nedeniyle süzülerek direkt denize gidiyordu. artan nüfusa paralel olarak denizin kirlenmesi ve turistik konumu itibariyle , pis su şebekeleri tüm Antalyada yapılmıştır ve yapılmaya devam etmektedir. Kireçtaşları tabiki salınım yaparlar. Ama bu salınım dediğiniz gibi kireç değildir. yapısı itibariyle kireçtaşları matriksinde yani çimentosunda calcium karbonat bulundurur. Milyonlarca yıl önce çökelen tanecikler ki kireçtaşları deniz ortamlarında oluşur, kalsiyum karbonat sayesinde birleşerek ve denizlerin çekilmesi sonucunda sertleşerek kaya haline gelirler. Salınım yaptıkları sadece kalsıyum karbonattır ve bu da suyun sertliğinde etkendir. Genelde, volkanik kayaçlardan gelen kaynak suları çok daha güzel, yumuşak ve içimi rahattır. Bunun nedenide bu kayaçların içerisindeki minerallerdir. Sertliği ve içeriği kireçtaşı ( biz sedimenter kayaç deriz) na göre çok daha düşüktür. Kireçtaşının yada genel adıyla sedimenter kayaçların salınımları volkanik kayaçlara göre daha fazladır Neden tanklarımızda silis kumu kullanıyoruz? İşte bu yüzdendir. Silis volkanik olduğu için ve salınımının yok denecek kadar az olması, su değerlerine önemli bir katkıda bulunmamasından dolayıdır. Sorunuza gelince, o şehirlerde ikamet eden arkadaşların bu suları kullanmasında hiç bir sakınca yoktur. O sularda doğan yavrular çok daha sağlıklı olacak ve büyüyeceklerdir. Ama dışarıdan bir balık eklendiğinde, adaptasyonu zor olabilir. Bu durumda kitabına göre yapılırsa aşılır diye düşünüyorum ki örnekleri var. Antalyaya hobici kardeşlerime gönderdiğim balıklarda çok büyük sorun çıkmamaktadır. Sağlıkla yaşamlarına devam ediyorlar ve ürüyorlar. Yine bir önceki mesajımda belirttiğim gibi o arkadaşlarında ağır metallere karşı önlem alması ve dinlendirilmiş su kullanmalarını tavsiye ederim.[/QUOTE]

Arkadaşım verdiğin cevaplar için çok teşekkür ederim. Suyu tam olarak 24 saat dinlendirmek yeterli olur mu? 24 saat sonra tanka koysam ve dibini koymasam işlem tamamdır değil mi?
Bir de ben ana tankımı komple temizlemek istiyorum. Nasıl bir yol izlemem lazım ayrıntılı anlatır mısınız?

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

Eray GurdoganÇevrim Dışı

Özel Üye
Kayıt: 28/06/2010
İl: Ankara
Mesaj: 1293
Eray GurdoganÇevrim Dışı
Özel Üye
Gönderim Zamanı: 06 Temmuz 2012 12:26
[QUOTE=Koray_06] Eray Bey, bakır balıklara zarar vermez demişsiniz ancak belirli orandaki bakırın suyu zehirlediğini ve balıklarında bundan etkilendiklerini okudum. O yazıyı bulabilirsem burada paylaşmak isterim.[/QUOTE]
Koray bey merhaba,
 
Yazıma tekrar bakarsanız Belki zarar vermeyebilir diye belirtmiştim :) kesin zarar verir demedim :)
Bazı türler Bakıra hassasken bazıları da dayanıksız olabilir. Bu araştırmayı detaylıca yapmak gerek. Ben de bir yerde bir makale görmüştüm bulabilirsem ben de onu paylaşayım :)
 
Sevgiler saygılar
 
Eray

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

Ziya ErkusÇevrim Dışı

Kayıt: 12/08/2010
İl: Ankara
Mesaj: 510
Ziya ErkusÇevrim Dışı
Gönderim Zamanı: 06 Temmuz 2012 13:24
[QUOTE=dupont81] [QUOTE=zerkus]QUOTE]

Arkadaşım verdiğin cevaplar için çok teşekkür ederim. Suyu tam olarak 24 saat dinlendirmek yeterli olur mu? 24 saat sonra tanka koysam ve dibini koymasam işlem tamamdır değil mi?
Bir de ben ana tankımı komple temizlemek istiyorum. Nasıl bir yol izlemem lazım ayrıntılı anlatır mısınız?
[/QUOTE] Merhaba , tankın komple temizlenmesini hiçbir zaman önermemekteyiz. Ama mecbur kalmışsan ve yapılması gerekiyorsada aşağıda yazdıklarımı dikkate alarak yapmanı öneririm. Önermeme nedenlerini önce açıklıyayım. Birincisi, döngü sağlanmış bir tankta neden komple temizlik yapılmak isteniyor, bunu öğrenmek isterim sizden. Komple temizlik yaptığınızda, filtreniz başta olmak üzere, kum, bitki, aksesuar üzerine konuşlanmış tüm yararlı bakterileri öldürmüş olacaksınız. Hobici tabiriyle eskitilmiş su yerine yepyeni bir su koyacaksınız ve bu su balıklarınızda şok etkisi yapabilecek ve ölmelerine neden olabilecektir. Bunları bilin öncelikle. Yinede ben yapacağım diyorsanız, öncelikle tank suyunuza ve ayrı bir kaba alacağınız balıklarınızı ayırın. Daha sonra, tank suyunudan yüzeyden (dipten değil) suyunuzu bir kova yada damacanaya aktarın (bu önemli çünkü bu suyu tekrar kullanacaksınız). Temizliğinizi yapın, ayırdığınız suyu yavaş yavaş ekleyin. Su eklediniz ve yetmedi diyelim. Dinlendirilmiş suyunuzdan ekleyerek su eklemenizi tamamlayın. Filtre, hava motorunuzu açarak tankın çalıştırın. En az 1 saat balıkları eklemeden çalışmasını bekleyin. Daha sonra balıklarınızı tanka alın. Bunları yaparsanız en az zararla tekrar balıklarınıza yaşam şartlarını verirsiniz ama yeniden bakteri oluşumu en az 1 hafta 10 günü hatta daha fazla süreyi bulacaktır. Tavsiyem, bakteri kültürü eklemenizdir. Sera vitrivec yada muadili bir bakteri kültürünü ekleyerek, bakteri kolonileşmesini hızlandırabilirsiniz. ayrıca, komple temizlik yapmanıza neden olan faktörleri tespit edip, yapmamaya çalışmalısın. Bunlar nedir diye sorarsan, yemleme, aydınlatma, filtre ve elemanları, kullandığın kum, balık yoğunluğu gibi nedenlerdir. Bunları forumda konu başlıklarında aratarak bulabilir ve okuyarak bilgi sahibi olabilirsin. Suyunu en az 24 saat dinlendirmen yeterlidir. Bu süre daha uzun olursa daha iyi olur. İmkanın varsa, dinlendirdiğin suyun içine bir hava taşı koyarak klorun çok çabuk sudan uzaklaşmasını sağlayabilirsin. ama ağır metaller için en az 24 saat gereklidir. Sevgi ve saygılarımla.

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

Koray_06Çevrim Dışı

Özel Üye
Kayıt: 14/06/2009
İl: Ankara
Mesaj: 521
Koray_06Çevrim Dışı
Özel Üye
Gönderim Zamanı: 06 Temmuz 2012 15:25
[QUOTE=Eray Gurdogan][QUOTE=Koray_06] Eray Bey, bakır balıklara zarar vermez demişsiniz ancak belirli orandaki bakırın suyu zehirlediğini ve balıklarında bundan etkilendiklerini okudum. O yazıyı bulabilirsem burada paylaşmak isterim.[/QUOTE]
Koray bey merhaba,
 
Yazıma tekrar bakarsanız Belki zarar vermeyebilir diye belirtmiştim :) kesin zarar verir demedim :)
Bazı türler Bakıra hassasken bazıları da dayanıksız olabilir. Bu araştırmayı detaylıca yapmak gerek. Ben de bir yerde bir makale görmüştüm bulabilirsem ben de onu paylaşayım :)
 
Sevgiler saygılar
 
Eray
[/QUOTE]

Eray Bey kusura bakmayın. Yanlış aşılmadan kaynaklandı :) Buyrun makaleyi buldum.

AĞIR METALLERİN SUDAKİ TOKSİK ETKİLERİ

Elementlerin Fonksiyonları

Kültür suyunun iyonik yapısı su hayvanlarının metabolizma prosesleri üzerinde hayati bir rol oynar. Elementlerin elektrokimyasal, katalitik Ve yapısal olmak üzere üç fonksiyonu vardır. Elementler, metabolik enerji kaynağı olarak kullanıldıklarında, elektrokimyasal olarak rol oynarlar. Bütün temel elementler enzim aktivatörleri olarak davranırlar ve biyokimyasal reaksiyonları ayarlamaya yardım ederler, işte o zaman katalitik olarak rol oynarlar. Protein ve aminoasitler gibi maddelerin sentezinde pek çok element gereklidir. Bu ise elementlerin yapısal fonksiyonudur ve element son ürünün vazgeçilmez bileşenidir.

Bilinen elementlerin çoğu tabii sularda bulunurlar. Pek çoğunun ölçülebilir etkileri yoktur ve muhtemelen çok önemli değildirler.

Verilen bir X elementinin sudaki canlılar için önemi şu faktörlere bağlıdır:

a) Eğer X elementi yoksa organizma büyüyemez ya da hayat çevrimi-ni tamamlayamaz.

b) Başka bir element X in yerini alamaz ,

c) X organizmanın metabolik fonksiyonlarını direkt olarak etkiler

Elementler hayvanlara iki mekanizma ile girer: basit difüzyon ve aktif olarak alma.

Difüzyon olayında bir iyon sudaki yüksek konsantrasyonlu bölgeden hareket ederek daha seyreltik olan hücre sıvısına geçer.

Aktif olarak alınmada ise, organizmada bir elementin konsantrasyonu düşünce o element sudan seçimli olarak ekstrakte edilir. Bu olay, temperatüre sıkı sıkıya bağlıdır ve 10 °C lik bir sıcaklık artışı absorpsiyonu %100 azaltır. Aktif olarak alma, mevcut oksijene de bağlıdır. Solunma engellendiğinde ortadan iyonlar aktif olarak alınır.

Elementlerin Toksik Etkileri

Pek azı dışında, saf tuz çözeltileri su hayvanları için toksikür. Deniz suyundaki elementler, ancak iyonlar arası rekabetin tek bir iyonun zehirli etkisini ortadan kaldırdığı dengeli kombinasyonlarda besleyici ve hayatı devam ettirici özelliktedirler. Çok değerli iyonlar iki veya tek değerli iyonlardan daha kolay alınırlar. Bu hem katyon hem de anyonlar için gerçektir.

Bir hücre içindeki adsorpsiyon rekabeti aynı özellikteki iyonlar arasında görülür.

Örneğin gerçek bir rekabet K+ ve Rb+, Ca+2 ve Sr+2 gibi iyonlarda görülür. Bu gibi durumlarda ortamdaki bir iyonun fazlalığı diğer iyonun alınmasını azaltır.

Ağır Metallerin Toksik Etkileri

Pb, Hg, Cu, Zn gibi ağır metaller suda çok az miktarlarda bulunurlar. Bunların hepsi su hayvanları için toksiktir. Çoğu 1 ppm sınırında öldürücüdür.

Çinko normal miktarlarda bazı enzimatik fonksiyonlar için gereklidir ve birçok proteinlerde yapı elementi olarak bulunur. Bakır bazı enzimlerde bulunur ve pek çok omurgasızın kan proteininde solunum pigmenti halinde mevcuttur.

Çinko ve bakır özellikle deniz balıklarındaki protozonlardan meydana gelen hastalıkların tedavisinde kullanılır. Burada metalin toksik etkileri bir süre sonra CaCO3 ile çökelmeyle giderilir. Çinko ve bakır balıklarda aşırı salgılanmaya neden olur ve balıklara zararlı olan bazı organizmaları öldürürler.

Kelatlaşma bakırın balıklara karşı zehirliliğini azaltır. Örneğin sitrik asitle kelatlaşan CuS04 daha az toksiktir. pH = 6-8.5 arasında kelatlaş-ma bakırın %90 ının suda çözülmüş kalmasını sağlar.

Kelatlaşmış bakır, bakırın uzun süre çözülmüş miktarlarda kalması istendiğinde denizde uygulanır. Fakat birçok bakteriler, hastalıktan koruyucu düzeylerde bakıra direnç gösterdiklerinden organik kelatları tedricen bozundururlar. Böylece Cu+2 iyonları karbonat iyonlarıyla birleşerek çöker. Balıklarda görülen ağır metal zehirlenmelerinde bakır, solungaç yüzeylerinde çözünmeyen organometalik bileşikler oluşturur. Başka bir görüşe göre solungaçlar içindeki proteinler kimyasal bozunmaya uğrar. Ayrıca bakırın, deniz balıklarının kan ve dokularında toplandığı gözlenmiştir.

Pb(NO3)2, ZnSO4 ve HgCl2 çözeltilerine konmuş bazı tatlı su balıklarında soluma hızının arttığı görülmüştür. Bu esnada oksijen harcama hızında düşme olur. Artan soluma hızı bakırla muamele edilmiş sulardaki balıklarda gözlenir.

Ağır metaller solungaç üzerine çökerler ve salgıyı pıhtılaştırırlar. Böylece Oksijen alınma zorlaşır.

Metal Zehirlenmesine Etki Eden Faktörler

Ağır metallerin toksisitesi pH, çözünmüş oksijen, temperatür, balığın büyüklüğüne oranla çözeltinin hacmi, çözeltinin yenilenme frekansı, çözeltideki diğer maddeler ve sinerjetik etki gibi faktörlere bağlıdır.

Suyun pH ı en önemli faktör olabilir. Tatlı sular deniz suyundan biraz daha zayıfça tmaponlanmıştır ve bu işlem görmüş tatlı su sistemlerinde ağır metal toksisitesinin etkileri görülür. Ağır metallerin destille ve yumuşak sularda sert ve bazik sulara göre daha toksik olduğu sanılmaktadır.

Yüksek miktarda çözünmüş oksijen bakırın toksik etkilerim bir dereceye kadar azaltarak solunumu kolaylaştırır. Su yüzeyinin kuvvetli bir şekilde karıştırılması suyun pH ini düşürecek ve bakın çözünür halde tutacak olan serbest CO2 birikimini önler.

Sıcaklık artışı ağır metallerin balıklara karşı olan toksikliğini çoğaltır.

Kurşun tuzlarının toksisitesi su miktarı azaldıkça ve balığın büyük­lüğü arttıkça azalır. Ayrıca kurşun salgıyla balık üzerinde çöktürülerek zehirliliği giderilir.

İşleme sokulan suyun sık sık değiştirilmesi de toksisiteye etki eden bir faktördür. Eğer su değiştirilmezse balıklar salgı salarak metal iyon­larım çöktürerek kısmen toksisiteyi azaltırlar.

İki ağır metal ya da bir ağır metalle başka bir madde arasındaki sinerjik etkiye gelince örneğin bakır - çinko kombinasyonları bazen tek başına çinko veya bakırdan daha zehirlidir. Başka bir örnek ise bakır ile amonyaktır. Bakır-2- iyonlarının amonyağa karşı affinitesi büyüktür. Bu iyonlar NH3 ile birleşerek [Cu (NH3)4]+2 bakır tetramin kompleksi verir.

Cu+2+4NH3 [Cu (NH3)4]+2 Bu kompleks toksisite olarak bakıra eşdeğerdir.

Kaynak: Su kimyası, Doç Dr Harun Mutluay - Uzman Ahmet Demirak, sayfa 83- 84, Beta basım yayım dağıtım AŞ, 1996, İstanbul,

Yararlı olması dileğiyle, sağlıklı akvaryumlar dilerim.


Koray_062012-07-06 15:28:58

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

Eray GurdoganÇevrim Dışı

Özel Üye
Kayıt: 28/06/2010
İl: Ankara
Mesaj: 1293
Eray GurdoganÇevrim Dışı
Özel Üye
Gönderim Zamanı: 06 Temmuz 2012 16:11
Koray bey paylaşım için çok teşekkür ederiz.
 
Sevgiler saygılar
 
Eray

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

aluzilÇevrim Dışı

Özel Üye
Kayıt: 28/04/2006
İl: Bursa
Mesaj: 548
aluzilÇevrim Dışı
Özel Üye
Gönderim Zamanı: 06 Temmuz 2012 18:47
Slm. çeşme suyu yerine damacana ile satılan sulardan kullansak. yararı yada zararı ne olur . acıklarsanız sevinirim.

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

Ziya ErkusÇevrim Dışı

Kayıt: 12/08/2010
İl: Ankara
Mesaj: 510
Ziya ErkusÇevrim Dışı
Gönderim Zamanı: 07 Temmuz 2012 00:45
[QUOTE=aluzil] Slm. çeşme suyu yerine damacana ile satılan sulardan kullansak. yararı yada zararı ne olur . acıklarsanız sevinirim.[/QUOTE] Merhaba, damacana içerisinde satılan sulardan da kullanabilirsiniz. Ancak, kullandığınız sudan bu damacana sularına geçişiniz kademeli olmalı. Nedenine gelince, örneğin Ankara şebeke suyu pH 7,2-7,5 arasında, GH 10-12 , KH 6 civarındadır. Damacana sularında bu değerler daha düşüktür. Belki pH yakın değerlerde olabilir ama GH ve KH çok daha düşüktür. Kaynak sularında herhangi bir işlem yapılmaz ise bu değerler şebeke suyuna yakın olur. Bu değerleri düşürmek için değişik işlemler ve kimyasallar kullanılarak bu değerlere ulaşırlar. Tavsiyem, şebeke suyundan şaşmamanızdır. Doğal olan her zaman daha iyidir. Bir diğer örnek daha vereyim size, özellikle çok önemli ve ince bir konudur bu. Çok yağış sonrası, mümkünse su değişimi yapmayın, birde mevsimsel değişiklik dönemlerinde dikkat edin. Çok yağış sonunda şebeke suyu daha yumuşak ve diğer değerle düşük olur. Mevsimsel dediğim, kıştan bahara, sonbahardan kışa girilen dönemlerdir. Bu dönemlerde su değerleri değişir. Kademeli yani %10 luk dilimleri aşmadan su değişimleri yapmanızı öneririm. Sevgi ve saygılarımla.

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

dupont81Çevrim Dışı

Kayıt: 14/04/2012
İl: Düzce
Mesaj: 235
dupont81Çevrim Dışı
Gönderim Zamanı: 07 Temmuz 2012 15:06
Arkadasim cok tesekkur ederim bilgiler icin... Akvayumu komple temizleyecegim cunku tum buyuk baliklarim oldu yalnizca bir erkek bir disi kaldi ve suanda 3 tane bir aylik 25 tane bir haftalik yavrularim var... Bunlari kucuk bir akvaryuma koyup Sonra ana akvaryumu komple temizlesem filtreleriyle birlikte, akvaryumu kazanda kaynatsam nasil olur? Hagen kumu da kaynatacagim olur mu? Sonra ana tanki tekrar duzenleyip yeni dinlenmis su ile doldurup ve bakteri kulturu ekleyip iki hafta akvayumu bos calistirsam nasil olur? Ben boyle dusunuyorum. Bir de bitkileri nasil yikamaliyim ki kesinlikle bir daha asla salyangoz uremesin???

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

aluzilÇevrim Dışı

Özel Üye
Kayıt: 28/04/2006
İl: Bursa
Mesaj: 548
aluzilÇevrim Dışı
Özel Üye
Gönderim Zamanı: 07 Temmuz 2012 15:54
Paylaştığınız bilgiler için teşekkürler.

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

Ziya ErkusÇevrim Dışı

Kayıt: 12/08/2010
İl: Ankara
Mesaj: 510
Ziya ErkusÇevrim Dışı
Gönderim Zamanı: 07 Temmuz 2012 18:05
Fatih kardeşim her balığımızın ölümünden sonra tankı dediğin gibi komple temizleseydik, kaynatsaydık, yeniden kursaydık, inan bu hobi değil eziyet olurdu. Ölümlerin sebebini bulmalı ve bunları tekrar yapmamalıyız. Ölüm sebebleri o kadar çokturki, bunu öncelikle tespit etmeliyiz. Neden büyük yani anaç balıkların öldüde yavrular yaşıyor? Bunu sordunmu kendine? Yaşlılıktan ölmüş olabilirler, bakteriden dolayı ölmüşlerdir ki böyleyse yavrularda ölmeliydi diye uzar gider sorularım. Bence, tankını komple temizlemekten vaz geç. Güzel bir su değişimi yap. Bakteri kültürünü ekle, bitkilerini tekrar düzenle ve en son balıklarını ekle. AAma eklerken kitabına göre ekle. Şak diye kepçe ile alıp tanka koyma. Damlama metodu ile usulünce yap bunu. Ben damızlık tankında doğan yavruları, su değerlerim aynı olsa bile, damlama metodu ile alırım. Öncelikle, kulaktan dolma bilgilerle değil, doğruları öğrenmen lazım. Su değerleri, balık nakilleri, yemleme, aydınlatma, hastalıklar, tedavileri vs gibi konuları bolca oku ve teorik bilgilerini geliştir. Bak o zaman her şey daha kolay olacak ve bu işten zevk alacaksın. Naçizane tavsiyem budur. Sevgilerimle.

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

shimendiferÇevrim Dışı

Özel Üye
Kayıt: 02/08/2011
İl: Istanbul
Mesaj: 814
shimendiferÇevrim Dışı
Özel Üye
Gönderim Zamanı: 10 Temmuz 2012 17:16
Ben genelde çeşmeden dirak veriyorum ama su değişimlerini sabah erken saatlere denk getirmeye çalışıyorum çünki apartman suyu zaten depodan geliyor dolayısı ile gece su kullanımı minimum olduğundan sabah erken saatte nispeten çeşmeden akan su zaten depoda dinlenmiş olan su oluyor. Daha henuz su değişimi sonrası balık kaybım olmadı. Alıştılar sanırım :)

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

Eray GurdoganÇevrim Dışı

Özel Üye
Kayıt: 28/06/2010
İl: Ankara
Mesaj: 1293
Eray GurdoganÇevrim Dışı
Özel Üye
Gönderim Zamanı: 11 Temmuz 2012 13:48
Atıl bey merhaba,
 
Keşke hepimiz sizin gibi şanslı olsak. Bende bir tane 450 litrelik tank var, diğer tankları saymıyorum bile sadece bu büyük tankımın her su değişiminde 5 damacana eski suyu banyoya götür
 5 damacana dinlenmiş suyu da bayodan salona taşımak zorunda kalıyorum, :) Gerçi benim gibi göbekli biri için spor oluyor diye de gıkımı çıkartmıyorum :) Bir de direkt musluktan kullansam suyu daha da fazla kilo alırım herhalde :)
 
Sevgiler saygılar
 
Eray

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

CanBKNÇevrim Dışı

Kayıt: 31/01/2008
İl: Ankara
Mesaj: 54
CanBKNÇevrim Dışı
Gönderim Zamanı: 11 Temmuz 2012 14:12
Piyasada düzenleyiciler satılıyor bunlar ağır metal,klor ve kloromin gibi şeyleri bağlıyorlar.Neredeyse 20 seneye yakındır akvaryumlarım var ben hiç su dinlendirmedim ve her türlü balık tanklarıma girmiştir.Hatta şöyle bir örnek veriyim ben discuslarımı boylandırırken günde 2 kez %20 2 kez ise %10 su çekerdim aynı gün, akvaryumların hacmi ise 300lt civarıydı bir tanesi ise 120lt kadardı bu değişime dinlendirmemi dayanır.:) 2 ayda yavru discuslarım 10-14cm boylara ulaşmışlardı iyi balıklar.

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

Eray GurdoganÇevrim Dışı

Özel Üye
Kayıt: 28/06/2010
İl: Ankara
Mesaj: 1293
Eray GurdoganÇevrim Dışı
Özel Üye
Gönderim Zamanı: 11 Temmuz 2012 15:48
Can bey merhaba,
 
2 ayda 10 ila 14cm boy mu aldı Discus yavruları?!  Ne ile besliyordunuz?
 
Bir de Ankaranın hangi semtinde oturuyorsunuz? Apartmanınızdaki su acaba Atıl beyin apartmanındaki gibi depodan geliyor olabilir mi?
 
Çok merak ettim.!
 
Sevgiler saygılar
 
Eray

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir