Piranhalar (Genel Tanıtım Derlemesi)


CaN_BaKıRÇevrim Dışı

Özel Üye
Kayıt: 03/04/2009
İl: Izmir
Mesaj: 1749
CaN_BaKıRÇevrim Dışı
Özel Üye
Gönderim Zamanı: 08 Kasım 2009 03:56
Kendi Tabirim ile;

“Amazon Nehri”nin Olmazsa Olmazları…




Piranhalar;
Güney Amerika’nın, Amazon Havzasında neredeyse akan tüm sularda vardır. Yaşam alanları Dünya üzerinde sadece bu bölgedir…
Characiformes Sınıfın Characidae Ailesi mensuplarıdır…
Characins(Karasinler) genelde Amerikan Tetraları olarak bilinirler ancak Dünya üzerinde farklı bölgelere dağılım göstermişlerdir. Genel olarak Amerikan Tetraları diye bilinme sebepleri ise yüksek oranda Tetra Türü balığın Amazon Havzası’na dağılım göstermiş olmasıdır. Neon Tetra, Red nose Tetra, Black Tetra gibi sevilen birçok akvaryum balığı bu kategori içerisindedir. Bunun haricinde en iri Characinslerden olan Piranhalar da bu kategoridedir. Afrika’nın ve Amazon’un çeşitli bölgelerinde piranhalardan çok daha büyük characinsler olmasına rağmen onlar akvaryumlara uygun canlılar değillerdir ve biz hobiciler için en büyük characinsler piranhalardır.
“Piranha” kelimesi “Makas” anlamına gelir. Amazon yerlileri makas gibi birbirine kenetlenen dişleri dolayısı ile onlara makas demişlerdir. Ayrıca kuruttukları piranha çenelerini saç ve sakal kesmek gibi işlemlerde de kullanırlar ve gerçekten piranha çeneleri makas görevi taşır.
Piranhalar niçin “Amazon Nehri”nin Olmazsa olmazlarıdır?
Bu konuya ileride değineceğim ama öncelikle piranhaları tanıyalım ve nasıl beslendiklerini öğrenelim…
Piranhalar beslenmeleri açısından 2 gruba ayrılırlar.
  • Etçil olanlar(Carnivor),
  • Hem et hem ot yiyenler(Omnivor).
Türler üzerinde çok durmadan isim isim tanıyıp geçelim…
PiRANHALAR;
1- Genus Pygocentrus
(Müller & Troschel, 1844)
  • P. nattereri (Kner, 1860)
  • P. cariba (Humboldt, 1821)
  • P. piraya (Cuvier, 1819)
2- Genus Serrasalmus (Lacepède 1803)
  • S. Altispinis
  • S. geryi
  • S. maculatus
  • S. rhombeus
  • S. Altuvei
  • S. gibbus
  • S. manueli
  • S. sanchezi
  • S. brandtii
  • S. gouldingi
  • S. marginatus
  • S. serrulatus
  • S. Compresus
  • S. Hastatus
  • S. medinai
  • S. spilopleura
  • S. eigenmanni
  • S. humeralis
  • S. nalseni
  • S. elongatus
  • S. irritans
  • S. neveriensis
3- Genus Pristobrycon (Eigenmann 1915)
  • P. aureus
  • P. maculipinnis
  • P. calmoni
  • P. striolatus
  • P. careospinus
4- Genus Pygopristis (Müller and Troschel, 1844)
  • Pygopristis denticulata
5- Genus Catoprion (Cuvier, 1819)
  • Catoprion mento
6- Genus Metynnis (Müller & Troschel 1844)
  • Metynnis hypsauchen (Silver Dollar)
Evet piranhaların isimlerini öğrendik. Şimdi beslenme şekilleri üzerinde duralım..
Pygocentrus ve Serrasalmus tamamen etçil beslenen piranha cinsleridir..Tamamen etçil beslenmelerine karşılık ikiye ayrılmış olmalarında birkaç sebep vardır.



Öncelikle Pygocentrusları tanıyalım;

Pygocentruslar sürü balıklarıdır. Beslenme yöntemleri sürü halinde avlanmaya yöneliktir. Tek tek, birbirlerinden ayrı ayrı beslenmezler. Besinleri genellikle leşlerdir. Fakat bunun haricinde mevsimden mevsime beslenme şekilleri değişiklik gösterir. Kuraklık zamanı her bulduklarını yerler. Bu zamanda suya girecek insanlar için bile tehlike yaratırlar. Özellikle bu cins piranhalar içinden P.cariba türü insana dahi saldırabilen bir türdür. Normal zamanlarında amazon nehrinde dolanır ve yiyecek bir şeyler ararlar, küçük balıklara, büyük balıklara yada yanlarından geçen canlılara pek saldırmazlar. Suya girecek herhangi bir canlı içinde aynı durum geçerlidir. Kuraklık zamanı haricinde genellikle Amazon nehri yağmurlardan dolayı taşmış olur ve Amazon havzasına neredeyse tamamen su dolmuş olur. Gökyüzünden bakıldığında orman tabanı tamamıyla su altındaymış gibi görülür. Bu dönemde Pygocentruslar geniş su alanının keyfini sürerler. Buldukları leşleri, yaralı balıkları yada hastalıklı canlıları yiyerek beslenirler. Bu tip beslenmenin dışına sadece kuraklık döneminde çıkarlar. Kuraklık döneminde yaşam mücadelesi veren piranhalar yoğun stres altında oldukları için her şeye saldırabilirler. Ancak asıl tehlikeli oldukları dönem yağmurların başladığı ve kuraklığın sona erdiği dönemdir. Kuraklık boyunca aç kalmış, yaşam mücadelesi vermiş piranhalar her şeye saldırırlar. Birbirlerine bile… Aralarından kuraklık döneminde halsiz kalmış, formdan düşmüş balıkları bile yerler. Ve bu sebeptendir ki onlara yamyam tür denilmektedir..



Serrasalmuslar;

Serrasalmuslar tek başına gezen ve genellikle yüzgeç/kuyruk yiyerek beslenen balıklardır. Kendileri gibi iri bir balık bulur peşlerine takılırlar. Geniş ağızları ve keskin dişleri ile balıktan iri bir yüzgeç parçası kopartırlar, fakat balığı öldürmezler. Balık kısa sürede iyileşecektir ve Serrasalmus ondan yeniden bir parça kopartıp beslenecektir. Bu olay balık ölene kadar yada Serrasalmus’u atlatıp kaçana kadar genellikle devam eder… Bunun haricinde yakaladıkları ufak balıkları, kurbağaları, suya düşen kuş yavrularını, suya giren ufak kemirgenleri ve buldukları ölü balıkları vs. yiyerek beslenirler... Bu yüzden bu cins piranhalara da asalak türler denilir.
Burada küçük bir ilavede bulunmak istiyorum. Serrasalmuslar her ne kadar tek gezen balıklar olsalar dahi birkaç türü vardır ki onlar tek gezebildikleri gibi sürü halinde de gezebilirler. Pygocentruslarda olduğu kadar sürüye bağlılıkları yoktur fakat yinede onlar gibi sürüler oluşturup avlandıkları da olmaktadır. Bu türlerden en bilinenleri “S.spilopleura” ve “S.maculatus”tur…


Diğer Piranhalar;
Onlar ağaçlardan düşen meyveleri, tohumları, çiçekleri falan yerler, fakat bunun haricinde küçük canlılara da hayır demezler… Avlanan bir piranha sürüsü gördüklerinde aralarına karışıp paylarını almaktan çekinmezler. Çünkü bilirler ki avlanan piranha sürüsü o an onlara dokunmaz, hatta sonrasında da tok oldukları için dokunmazlar. Bu kısa süre içerisinde onlarda avdan paylarını almakta gecikmezler. Onlar hazırcı ve fırsatçıdırlar. Bu yüzden onlara da fırsatçı piranhalar diyoruz.



Piranhaların Akvaryumda Beslenmeleri
;
Akvaryuma uygun olan piranhalar genellikle ufak olan türlerdir. Ancak günümüzde hepsi birer akvaryum balığı olmuştur. Buna rağmen Türkiye’de hala Pygocentrus nattereri haricinde piranha bulmak zordur.

Akvaryumda beslenme yöntemlerini anlatmadan önce Türkiye’de ve Dünya’nın birçok ülkesinde P.nattereri ile karıştırılan ve piranha diye satılan bir balık var; Onu tanıyalım…


PACU (Colossoma sp.)



  • Colossoma macropomum (Black Pacu)
  • Colossoma bidens (Red Pacu)
  • Colossoma brachypomum - Piaractus brachypomus (Red Pacu)
Pacular yavruyken ve hatta büyüdüklerinde bile nattereriler ile benzerliklerinden dolayı karıştırılırlar ve piranha diye satılırlar. Aslında onlar piranha değildir. Piranha ailesine çok yakın bir tür olmalarına karşın onlar piranha değillerdir. Onlar iri tetralardır. Bu iri tetralar piranha adı altında pet shoplarda ve akvaryumcularda satışa sunulmaktadır. Son yıllarda otçul piranha adı altında satışa çıkıyor. Amatör yada bilinçsiz (çok yeni başlamış) hobiciler benzerlikten dolayı onları piranha sanıyor ve aldanıp satın alıyorlar. Bunun haricinde piranha olmadıklarını öğrendiklerinde bu balıkların karşılaştıkları kötü muamelede cabası… Piranha alıyorum hevesi ile satın alınan pacu balıkları kısa sürede devasal boyutlara ulaştıkları zaman akvaryuma sığmaz oluyorlar. Bu yüzden de elden çıkartılmak isteniyorlar. Ancak alıcısı olmuyor ve hatta gerçek ortaya çıktığında yani onların piranha olmadığını öğrendiklerinde de aynı durum ortaya çıkıyor. Elden çıkartılamayan pacu balıkları göllere, derelere vs salınıyor… Bu yapılan aslında bilinçsizce yapılan bir iyilik gibi görünüyor (onlar için). Fakat doğal ortamı olmayan bir yere bırakılan bu balıklar aslında kısa süre sonra ölüyorlar. Bu da Allah’ın taktiridir. Eğer yaşamaları gibi bir durum oluşur ise ve üremeleri halinde bırakıldıkları su alanının ekosistemini olumsuz etkileyeceklerdir. Beklide ülkemiz sularında yaşayan bir başka balığın yaşam alanını kısıtladıkları için soyunun tükenmesine sebep olacaklardır. Soyu tükenen bu balık ile beslenen başka canlılarda bu durumdan nasibini alacaklardır. Tabi bu olay zincirleme olarak devam eder. Yaşam piramidi denilen olayın burada ne kadar önemli olduğunu görüyoruz.







Oysa; nasıl ki piranhaları büyük bir heves ve sevgi ile alıp besliyorsak, pacular içinde aynı hevesi ve sevgiyi duyabiliriz. Önemli olan onları tanımaktır.
__________________________________________________ ______
Pacudan da bahsettikten sonra bu balıkları ve piranhaları akvaryumda nasıl beslemeliyiz konusuna gelebiliriz. Öncelikle hazır pacudan bahsederken pacuları ele alalım.
Pacu; doğasında ağaçlardan düşen meyveleri, tohumları ve küçük canlıları yiyerek beslenir. Yani omnivor bir canlıdır. Akvaryumlarda da onları bu durumu göz önüne alarak beslemek gerekmektedir. Fakat bundan daha önemli bir durum vardır ki pacuların boyutları .Pacu doğasında 60-70 cm boya ulaşabilmektedir. Akvaryumlarda da iyi beslendikleri taktirde 50-60 cm olabilirler. Bu göz önüne alınmalı ve en fazla 2-3 adet pacu en az 1,5 metre boyunda bir akvaryumda barındırılmalıdır. Tabi bunun haricinde bu akvaryumun en ve yüksekliği de önem taşımaktadır. Pacular büyüdüklerinde 30 cm yüksekliğe sahip olabilirler. Buna göre yüksekliği en az 50 cm olmalıdır. Rahatça dönebilmeleri içinde akvaryumda 60cm den daha geniş bir en olması gerekir. Bu durumda minimum 150*50*60 ölçülerinde bir akvaryum gerekecektir.
Tabi pacular başka iri balıklarla uyum sağlayabilen piranhalara göre barışçıl sayılabilecek canlılardır. Yanlarına kendileri gibi iri başka tür balıklar koyulmak istenir ise minimum akvaryum için bu verdiğimiz ölçüler yeterli gelmeyecektir. Hatta sayılarının 3’ten daha fazla olması halinde bile bu ölçüler ufak kalacaktır.
Paculara akvaryumda eğer ki et verirseniz doğalarında olduğu gibi iri boyutlara ulaşabilirler. Ancak sürekli olarak et kaynaklı beslenmeleri yanlıştır. Onlar daha öncede belirttiğimiz gibi omnivor yani hem et hem ot yiyen canlılardır.
Buna göre akvaryumda paculara verilebilecek yemler şunlardır;

  • Pond Yemleri; Havuz balıkları için özel olarak hazırlanmış yemlerdir. İri granül çubuklar halinde yada yuvarlak olabilirler. Suda çok çabuk yumuşayarak özellikle dişsiz balıklar için iyi bir besin olurlar. Bu sebeple Pacu gibi dişli balıklar için bir anda çok miktarda suya atılması yanlıştır. Kısa sürede yumuşayan yemleri pacular yemeyecek ve bu yemlerin suyu kirletmesine sebep olacaktır. Bu yüzden azar azar yedikçe takviye edilmesi gerekir.
  • Meyve ve Meyve Kuruları; Kuru üzüm gibi ufak kuru meyveleri iştahla yerler, Ayrıca onlar için besleyicidir. Bunun haricinde taze üzüm, salatalık, marul gövdesi(sert kısım) ve ufak doğranmış meyve parçaları da verilebilir. Hangi meyveleri verebileceğinize deneme yanılma yolu ile kendiniz karar verebilirsiniz. Yedikleri her tür meyveyi vermeniz mümkündür. Fakat elma, armut gibi sert yapıda meyveleri verirken ya çok ufak taneler halinde verin yada bu tip sert meyveleri vermeyin. Çünkü sindirimlerinde güçlük yaratabilmektedir.
  • Tavuk Eti; Haşlamadan çiğ olarak verilmelidir. Bazı kaynaklarda haşlanarak verilebileceği yazar ancak bu şekilde et yemesinin hiçbir anlamı kalmaz. Çünkü etin faydalı olan her şeyi suda kalır ve yavan bir et vermiş olursunuz. Sadece tokluk hissi uyandıracaktır. (Tavuk verirken kemiksiz ve kıkırdaksız olmasına özen gösteriniz)
  • Balık ve Balık Eti; Ağızlarına sığabilecek her boyda balık ve balık etini verebilirsiniz. Ancak tamamıyla tatlı su balıklarını tercih ediniz. Deniz balıkları tatlı su balıkları için iyi bir besin değildir ve bünyelerinde barındırdıkları tuz onlara zarar verebilir. Ayrıca deniz balıkları genellikle yağlı olurlar ve suyunuzu bozmaları kuvvetle muhtemeldir.
  • Kırmızı Et; Yürek, Ciğer gibi etler verebilirsiniz. Ancak bu tip etler çok fazla verildikleri taktirde balıkta aşırı yağlanma, renk kaybı, pul dökülmesi gibi sonuçlara yol açar. Bu yüzden kırmızı eti çok fazla tavsiye etmiyorum. Ara sıra Değişik besin almaları amacı ile kullanabilirsiniz.
  • Böcekler, Kurtlar; Çekirge, Danaburnu, Solucan vs. canlılarda verebilirsiniz...

NOT:

Et verirken etleri büyük parçalar halinde vermeyiniz. Doğalarında pacular etleri kopartarak yemezler. Buldukları ufak parçaları yerler. Diş yapıları da buna göre gelişim göstermiştir.. Ceviz kıracağı gibi şekle sahip ağızlarındaki dişler birbirine makas gibi kenetlenerek kapanmaz. Bu yüzden de etleri kopartıp yiyemezler. Onların dişleri meyveleri ve meyve tohumları ezmek içindir. Yada kabuklu tohumların kabuklarını kırmak içindir.







Pacu hakkında yeterince bilgi sahibi olduk. Artık akvaryumda besleyebileceğimiz piranha türlerini ele alalım.
Öncelikle söylemek gerekir ki; Türkiye’de piranhaya karşı ilgi yurt dışında olduğu gibi değildir. Aslında bu tamamen imkanlar yüzünden olan bir durumdur. Bugün bir akvaryum dükkanına yada pet shop’a gittiğinizde piranha bulmanız çok kolay değildir. Zaten belirli mevsimlerde piyasaya giren bu balıkların çoğu ülkede olduğu gibi aslında Türkiye’de de satışı yasaklanmıştır. Fakat yasak canlı listesinde piranha isim olarak geçmez. Sadece doğadan yakalanmış etçil ve tehlikeli olan canlılar yasaklanmıştır. Mesela timsah… Timsahı yurt dışından ülkemize sokmak isterseniz gümrükte durdururlar ve el koyarlar. Elinizde belge olmadan kafanıza göre ülkeye timsah sokamazsınız. Piranhalarda aynı şekildedir. P.nattereri neredeyse ezelden beri akvaryumcularda var olan bir piranha türüdür. Ve toptancılardan ülkemize giriş yaparken dişli pacu adı altında giriş yapar. Aslında paculara piranha denilmesindeki bir sebepte budur. Singapur geçtiğimiz yıllarda piranhaya yasak getirdi. Toptancılar artık dünyaya piranha yavrusu dağıtamıyorlar. Bunun üzerine Rusya, Çek Cumhuriyeti ve Hindistan’da piranha üretilmeye başlandı. Geniş ve büyük havuzlarda piranhalar doğal ortamlarındaki gibi hissettirilip üretiliyorlar. Eş tutan piranhalar eş olarak en az 500 litrelik bölmelere ayrılıyorlar üretim gerçekleşiyor. Her şeye rağmen, piranhalar diğer tropik balıklar gibi bir defa eş tuttuktan sonra tekrar tekrar yumurtlamazlar. Eş balıkların yumurtlama işlemi sonrasında havuzlara geri yerleştirilmesi gerekir. Çünkü sürü içerisinden onlar tekrar kendilerine eş seçeceklerdir. Yine aynı balıklar eş tutabilirler ancak tekrar sürüye girmeden farklı bir ortama ayrılmış bir şekilde bu çok zordur. Özellikle akvaryum ortamı gibi bir yerde. Kısacası üretilmeleri kolay olmayan canlılardır. Bu sebeple de piyasada çok fazla bulunmazlar. Şuan üretilebilen birkaç tür piranha vardır. Fakat üretimi gerçekleşmiş olmasına rağmen çoğu tür ticari boyutta bir üretimde değildir. Üretimi ticari boyutlara ulaşan tek tür P.nattereri’dir. Bu yüzden de piranha satın almak isterseniz karşınıza ya pacu, yada nattereri çıkacaktır. Diğer tür piranhaları kendi imkanlarınız ile yurt dışından satın almanız gerekmektedir. Bunun içinde özel izin vs. gerekir. Yada kaçak olarak 1 yada 2 balığı valizinizde getirebilirsiniz. Buradan da anlaşıldığı gibi piranha aslında halen bir akvaryum canlısı konumunda değildir.
Tüm piranha türlerini ele alıp anlatmak yerine pacudan sonra P.nattereri’den bahsetmek bu açıdan yeterli olacaktır…


RED BELLY PİRANHA
[Pygocentrus nattereri (Kner 1860)]





Bu güne kadar birçok isim verilmiştir. Bu isimler; Pygocentrus ternetzi, Pygocentrus stigmaterythraeus, Rooseveltiella nattereri, Serrasalmo piranha, Serrasalmo ternetzi, Serrasalmus nattereri, Serrasalmus ternetzi şeklindedir. Hala bazı kaynaklarda bu isimler ile bilgi bulunabilmektedir.
Genel olarak Brazilya civarındaki sularda görülürler. Ancak P.nattereriler Amazonda en geniş yaşam alanına sahip piranha türleridir. Neredeyse her sulak alanda karşımıza çıkabilirler.
Kendi içinde alt türlere sahip bir türdür. Aslında bu olay tüm piranha türlerinde vardır. Yaşadıkları nehre göre şekil, renk ve boyut farklılıkları oluşabilmektedir. Birkaç çeşidi vardır. Turuncu karınlı olanlar, sarı karınlı olanlar ve kırmızı karınlı olanlar.

Coğrafi değişikliklere göre alt-türler;
  • P.nattereri "Super Red"
  • P.nattereri "Ternezti"


Doğada 40 cm boya ulaşanları vardır (P.nattereri “ternetzi”). Akvaryumlarda max. 30 cm civarında olurlar. Çok iyi beslenme ve geniş yerde beslenirlerse doğadaki gibi iri boyutlara ulaşmaları mümkündür. Ancak asıl bilinen P.nattereri doğada da 30 cm boyutları aşmaz. En fazla 33 cm olanları görülmüştür. Bunun haricinde “super-red”ler daha ufak boyutlara sahiptirler.
Akvaryumlarda balıklar doğalarında olduğu gibi olamazlar. Her ne kadar elinizi uzattığınızda elinize tepki verseler yada avlarını doğadaki gibi parçalasalar da akvaryumda stres altında olurlar. Doğadaki gibi renklere sahip olamazlar. İyi bir beslenme ile çok canlı renklere sahip olan nattereri sahipleri çoğu zaman vahşi formu yakaladıklarını söylerler. Fakat aslında vahşi formda parıl parıl parıldayan pullar yoktur. Akvaryumda ne yaparsak yapalım tam vahşi formu ve renkleri yakalayamayız. Ayrıca güneşten aldıkları vitaminleri bizim akvaryum ışıklandırmalarımız sağlayamaz. Bunun için yinede en ideal ışıklandırmayı seçmemiz gerekir. Florasan tipi ışıklandırma kullanıyorsanız “Philips aquarelle” uygun bir florasandır. Ayrıca çok fazla aydınlığı da sevmezler. Su üstü bitkileri ile ışığın parlaklığını engellemek gerekir.
Amazon nehri genel olarak yumuşak ve asidik sulardır. Buna göre piranhalarımız içinde yumuşak ve asidik sular gerekir. Akvaryumda bunu sağlamanın en kolay yolu “Reverse Ozmosis” yani “Ters Ozmos” cihazıdır. Bir tür arıtma cihazı olan bu alet suyu insan derisinden daha ince gözeneklere sahip mebran denilen bir ince gözenekli yapıdan geçirir. Neredeyse tamamen arıtılmış olan bu su yağmur suyundan daha saf bir hale gelecektir. Neredeyse saf su şeklinde çıkan bu suyu direk olarak akvaryumda kullanamayız. Bu yüzden aşılamamız gerekir. Damacana sularla yada çeşme suyumuz (temiz ise) aşılayıp kullanabiliriz. Bunun haricinde direk olarak damacana sular kullanılabilir. Ancak damacana su kullanırken de uygun olup olmadığına bakmak gerekmektedir. Burada çoğu kişi damacana suların pH değerine bakmaktadır. Ancak pH(asitlik)ten daha çok Gh(sertlik) ve No³(nitrat) değerleri önemlidir. Nitrat 0 , sertlik ise en fazla 10 birim olması gerekir. (Not: Sertlik damacana üzerinde “Toplam Sertlik” olarak geçebilir…)



Pygocentrusların beslenme şekillerinden bahsederken nasıl beslendiklerini yazmıştık. Doğalarına uygun bir beslenme tarzını akvaryumda da uygulamak gerekir. Tamamen etçil türler için hazır balık yemleri veya bitkisel gıdalar vermek yanlıştır. Zaten bu tip yemlemeyi kabul etmezler. Ancak ve ancak yavru nattereriler için bazı kuru yemler verilebilir. Mesela bunların en uygunu Tetra Bits “Discus” yemidir. Çok ufak nattererilerin beslenmesinde kullanılabilirler. Fakat bu yemlerin içeriğine karoten olduğu için bu yemler balığı aşırı renklendireceklerdir. Erkenden kırmızı rengin oraya çıkmasına sebep olan karoten ve astaksantin içeriği hormon etkisi gösterip balığın ilerleyen yaşlarda sorunlarla karşılaşmasına sebep olacaktır. Bu tip yemleri sürekli kullanmak bu açıdan yararlı değildir. Kıyma ve benzeri etlerde uygun değildir. Çünkü bu tip etler macun gibidir. Suya girer girmez parçalara ayrılırlar ve balık bunları yiyemez. Yese bile dişlerini kullanarak kopartmadığı ve parçalamadan yuttuğu bu tip etleri geri kusacaktır. Bu durumda da suyunuz kirlenecektir. İyi bir filtre sahibi olsanız dahi bu filtreyi de gereksiz yoracak hatta filtrede biriken bu artıklar nitrat patlamasına yol açacaktır. Bu sebeple en doğal besleme şekli hazır gıdadan çok iri et parçaları ve canlı yemlerdir.





Nattereri’lere verilebilecek besinler;
1.Canlı Yem: Solucan, kurbağa, balık gibi canlı yemler verebilirsiniz. Balıklar ufakken böceklerde dahil edilebilir (çekirge gibi)… Ancak şunu unutmamak gerekir ki bu tamamen doğal beslemeye yönelik bir durumdur. Ve piranha beslemek istiyorsanız balığı stresten uzak tutmalısınız. Balık avlandığı sürece stresten uzak olacaktır. Uygun bir dekor ve canlı yem bu açıdan şarttır. Canlı yem vermek yinede kişinin kendi inisiyatifine bağlıdır. Yani balığı besleyen kişi ister verir, ister vermez…
2.Kırmızı Et:
Dana yüreği, dana ciğeri gibi kırmızı etler verilebilir. Hatta kasaptan parça et alıp verilebilir. Ancak kırmızı et bu balıkların doğalarında çok fazla yedikleri yemler değildir. Doğada nadiren suda ölü olarak buldukları kırmızı et sahibi canlıların leşlerini yerler. Bu açıdan bakıldığında sürekli olarak kırmızı et ile beslemek zaten doğal bir beslenme tarzı olmayacaktır. Ayrıca sürekli verilmesi balığın renk kaybetmesine sebep olacaktır.
3.Beyaz Et:
Tavuk, Hindi, balık gibi yemler… En doğal besleme şeklidir. Tavuk, hindi ve balık gibi yemler tam anlamıyla doğalarına uygun beslenmeyi ortaya koyacaktır. Doğalarında ağaçlardan düşen kuşları, buldukları ölü balıkları yada yaralı balıkları yerler. Bu açıdan bakılınca en çok yedikleri şeyler kuşlar ve balıklardır. Tavuk ve hindi eti verirken eğer iri kemikli değilse kemiklerini ayırmayı unutmayınız. Aksi taktirde kemikli olarak suya bırakabilir ve daha sonra kemikleri toplayabilirsiniz. Tabi hazır olarak tavuk yada hindi etini löp halde kemiksiz satın alabilirsiniz. Bu daha uygundur. Hem arta kalacak kemikler vs suyunuzu da bozmayacaktır… Balık vereceksiniz ise alabalık gibi tatlısu balıkları uygundur. Ülkemizde tatlısu balığı olarak satılan alabalıktan başka sazan gibi balıklar vardır. Tatlısu balıkçılığı ülkemizde çok fazla gelişmiş olmadığı için en uygun tatlısu balığı alabalıktır. Bütün olarak yada parçalar halinde verebilirsiniz. Bunun haricinde alabalığın denizlerde yaşayan yakın akrabası somon balıkları da uygundur. Büyük balıklar oldukları için dilim halinde satılırlar. Ve dilim halinde alıp balıklarınıza verebilirsiniz.
4.Ölü Canlılar:
Aslında ölüm sebebinin ne olduğunu bilmediğimiz canlıları vermemeliyiz. Sonuçta akvaryum ortamı kısıtlı bir alan ve piranhalar doğalarındaki gibi bir metabolizmaya sahip değiller. Ölü canlılar ile beslenilen balıklarda sağlık sorunları ile karşılaşılabilir. Ölüm sebebi hastalık vs değilse temiz olduğuna inandığınız akvaryum balıklarını vs verebilirsiniz.

Nattererilere verilmemesi gereken besinler;
1.Japon balıkları: Japon balıklarından bulunan “Thamianase” enzimi, balıkların B vitamini eksikliğine yol açarak metabolizmasını bozmaktadır. Bu yüzden Japon balıkları uygun bir besin değillerdir.
2.Fare, hamster vs. diğer kemirgenler:
Psikopatlık yapmaya gerek yok. Yukarıda saydıklarımla yeterince sağlıklı bir besi uygulanabilir. Bu tip yemler vermeye hiç gerek yoktur. Ayrıca bu tip yemler verilirken bozulacak su şartlarını da hesaba katmak gerekir. Suya karışan tüy, kan gibi şeyler filtre tarafından emilecek ve filtreyi gereksiz zorlayacaktır. Ayrıca bu tip hayvanlar hastalık taşıyabilmektedir. Sonuçta akvaryumlarla iç içe yaşıyoruz ve elimizi kolumuzu sokuyoruz. Ne olursa olsun akvaryumu komple temizleyip dezenfekte etmeden suya damlatılan kimyasallar ile bu tip hastalıkları engelleyemezsiniz. Fareler, 200 kadar patojen organizma(virüs, bakteri, mantar solucan ve artropod) taşırlar.Kemirgenlerce taşınan hastalıklar genel olarak zoonoz terimiyle adlandırılırlar. Bu terim, bu hastalık ve enfeksiyonlara neden olan etkenlerin doğal olarak omurgalı hayvanlar ve insanlar arasında taşındığını gösterir. Bu durumda da balıklarımıza bir şey olmazken akvaryumla uğraşırken bu tip hastalıklar bizlere bulaşabilecektir. Bu hastalıklarda rol oynayan organizmalar arasında basiller, spiroketler, rickettsialar, virüsler ve nematodlar bulunur. Veba (Plaque), Salmonellosis, Leptospiroz, Sıçan Tifüsü, Kuduz vs. gibi hastalıklara maruz kalmamak için kemirgenleri yem olarak kullanmayınız!!!
3.Deniz canlıları:
Deniz balıkları ve diğer canlılar verilmemelidir. Aynen Japon balıklarında olduğu gibi balıkların metabolizmasını olumsuz yönde etkiler, yağlandırır ve hatta bünyelerinde bulunan tuz sebebi ile balığınızda sindirim sorunları oluşturabilir.
4.Diğer canlılar…



Doğru beslenme ile büyütülmüş sağlıklı balıklar 1,5 – 2 yaşına geldiklerinde üreme olgunluğuna erişirler. Bu yaşlarda iyi bakılan nattereriler genelikle akvaryumlarda yumurta dökerler. Ancak yumurta döküyor olmaları onların üreyecekleri anlamına gelmez. Dişi balıklar genellikle Yumurtlama olgunluğuna erişir ve hatta yumurtlamaya hazır hale gelirler. Fakat erkek balıkların dölleme sürecine girmesi zor bir olaydır. Birbiri ile çakışmadığı sürece piranhaları üretemezsiniz. Erkek kızışır, dişi hazır olmaz, yada dişi hazır olur, erkek kızışmamış olur. Aynı anda kızışma dönemi içinde olan piranhalarınız varsa zaten erkek balık simsiyah olur ve bir köşede yuva hazırlamaya başlar. Sürekli olarak dişi balığı buraya çekmeye çalışır.
Bu konu üzerinde çok fazla durmadan resimlerle üreme sürecini gösterelim.

Erkek balık dişiyi yuvaya çekmek için kurlar yaparken…




Ve yumurtlama süreci başladıktan sonra...



Buradan sonra erkek balık yumurtalara yavrular çıkana kadar bekçilik yapacaktır.

[VID]http://www.youtube.com/watch?v=aOT_FdpDotw&feature=player_embedded[/VID]

Unutmadan hatırlatmak gerekir ki; Bana göre ve birçok kişiye göre dünyanın en iyi piranhacısı “Frank Magallanes”tir. Kendisi bir bilim adamı olmasına rağmen, kendisine sorduğumda dişi ve erkek balığı üreme sürecine girmeden bakarak anlamanın imkansız olduğunu söylemektedir. Yani kuyruğuna, kafasına, anüsüne bakarak dişi ve erkek balık tespit edilemez. Ancak tahmin yürütülür fakat doğruluğu konusunda söz söylemek yanlıştır. Cinsiyet tespiti ancak üreme döneminde olur. Erkek balık mavimsi bir renktedir ve bu dönemde siyaha dönüşür. Dişi balık ise Daha açık renk tonlarına sahiptir ve bu dönemde de tozlu siyah gibi görünümde olur. Erkek kadar koyu renkler almaz. Zaten bunun haricinden hareketlerinden ve dişinin karnından üreme zamanı cinsiyet ayrımı yapılabilir. Normal zamanda birbirlerinden farkları yok denecek gibidir ve cinsiyet tespiti için yeterli farklılıklar bulunamaz. Bunu anlamanın en kesin yöntemi balığı kesip bakmaktır. Tabi bu durumda da balık öleceği için anlaşılan o ki canlıyken piranhalarda cinsiyet tespiti yapamıyoruz… Sadece P.nattereri’lerde değil tüm piranhalarda durum aynıdır. Ancak cinsiyet tespiti bakılarak yapılabilen tek tür vardır ki anal yüzgeci iki loblu olan “Pygopristis denticulata”dır.

Yavru Balıkların Büyütülmesi ve Piranhaların Yetiştirilmesi;
İster kendi üretiminiz olsun, ister satın almış olun.. Yavru balıkların büyütülmesinde bazı önemli noktalar vardır. Şimdi bu önemli konuları ele alacağız.
  • Yavru balıklarda besi; Yavru balıkları günlük olarak beslemek gerekir. Hatta günde 2 defa azar azar beslemek daha uygundur. Satın aldığınız yavru piranhalar en az 2-3 cm olacaklardır. Bu boydan sonra piranhaların artık et yemesi gerekir.. Dişleri gelişim sürecine girmiş bu balıkları bu boylarda et ile beslemezsek çene yapılarında bozukluklar olması muhtemeldir. Çünkü kuvvetlenmeyen çeneler kavga vs hallerde birkaç zaman sonra yerinden çıkabilirler. Bu tip sakatlanmalar sonucu diğer sürü bireyleri sakat balığı parçalayarak yok edeceklerdir. Bunun için balıkları ilk aylarda sürekli tok tutmak gerekir. 7-8 cm boya gelene kadar günlük besleme işlemine devam edilmelidir. Daha sonrasında gün aşırı hatta haftada 2 defa yemleme yapılabilir.
  • Yavru balıklarda sindirim ve sudaki akıntı; Sindirim yüzdükçe olur. Duran balık yediğini sindiremez. Özellikle beslenme sonrası suda akıntı yaratmak ve balıkları yüzdürmek gerekir. Akvaryuma dış filtreniz yada taşırma filtreniz haricinde 2 tane iç filtre veya kuvvetli bir powerhead (kafa motoru) eklerseniz… Su sürekli olarak hareket halinde olacaktır ve balıklar durmak yerine yüzmek durumunda kalacaklardır. Burada dikkat edilmesi gereken konu powerhead’ın sessiz olması ve çok kuvvetli olmamasıdır.. Sesli olan motorlar piranhalarda strese sebep olur ve balıklar renklerini atıp akıntıya rağmen bir köşeye çökerler. Bunun sonucu olarak da sindirim sorunları ortaya çıkar. Yediklerini tamamen geri çıkartıp suyun bozulmasına sebep olurlar. Ayrıca çok kuvvetli motorlarda balığın aşırı yorulmasına ve ölmesine sebep olabilir. Özellikle sürü içerisinden halsiz balıklar diğer balıklar tarafından parçalanabilirler. Bu yüzden benim tavsiyem powerhead yerine 2 tane iç filtre kullanmanızdır. Kaliteli 2 iç filtre akvaryumun farklı bölgelerine (biri aşağı, biri yukarı) yerleştirilip düzenli ve hoş bir akıntı sağlanabilir. Akabinde iç filtreler sayesinde dış filtreniz yada taşırma filtreniz pislik toplamak yerine biyolojik filtre görevi üslenirler. Ön filtre görevi gören iç filtreler ise katı atıkları toplarlar. Zaman zaman temizleyeceğiniz iç filtreler ile hem dış filtreniz biyolojik filtreniz olur, hem de çabucak kirlenip su kalitesini bozmaz. Biyolojik filtre piranhalar ve tüm balıklar için önemli bir konudur. Yararlı bakterilere ev sahipliği yapar.
  • Taze su; Yavru balıklar taze suyu çok severler. Aslında sadece yavru balıklar değil. Bütün balıklar taze suyu çok severler ancak yavrular için büyümelerinde önemli bir faktördür. Sık su değişimleri ve taze su onları daha canlı yapar. Renkleri daha parlak olur, daha hareketli ve neşeli olurlar.
  • Su kimyası; Suyun kimyası dediğimiz şey aslında önemli bir faktördür. Tüm balıklarda olduğu gibi piranhalarda da su şartları çok önemlidir. Amazon balığı olmalarından ötürü ise bu konu hassas bir durum oluyor. Suyun yumuşak ve asidik olmasına özellikle dikkat etmek gerekiyor. Test kitleriniz ile sürekli ölçümler yapıp olumsuzluk var mı, yok mu kontrol etmelisiniz..
  • Dekor; Bu konuda önemlidir. Piranhalarda dekor yaparken bitki ve kütük haricinde dekor malzemesi kullanmayınız. Kütük kullanırken de dal, ince kök ve benzeri malzeme tercih ediniz. İri kütükler ve kökler taşlardan ve kayalardan pek farklı değildir ve balıklarınızın çeneleri ve dişleri için tehlike yaratırlar. Taş ve kaya kullanımına gelince. Sadece çene ve dişler için tehlike yaratmaz ayrıca taşlar ve kayalar suda salınım yapacakları için su değerlerini değiştirirler. Buda balıklarınız için olumsuz şartlar demek olur. Özellikle iri balıkların akvaryumlarında taş ve kaya kullanılmamalıdır. Aslında iri balıklarda dekorasyona gerek yoktur.Yavru balıklara ise çok fazla saklanma yeri oluşturmayacak şekilde. Sade bir dekor uygundur. Ayrıca testi, fıçı, batık gemi gibi doğal olmayan dekor malzemeleri de koymayınız. Onlarda balıkların çene ve dişleri için olumsuz malzemelerdir. Ayrıca dekorunuzu bir defa yapıp değiştirmeyin. Balıklar yaşadıkları yeri tanısınlar ve kendilerine güvensinler.
  • Taban Malzemesi; Taban malzemesi olarak su şartlarını olumsuz etkileyecek kum ve çakıllardan kaçınmak gerekir. Dünyada yapısından ödün vermeyen tek taş “quartz”dır. Ve su içerisinde salınım yapmayarak su şartlarını olumsuz etkilemez. Bu açıdan quartz kumlar en uygun kumlardır. Bunun haricinde lav kırığı kumlar da suda salınım yapmazlar. Ancak lav kırığı kumların benim açımdan bir eksisi vardır ki gözenekli yapıları sebebiyle çok fazla bakteri tutarlar. Biyolojik filtreniz var ise yararlıda olsa bu kadar çok bakterinin akvaryumunuzda bulunması iyi değildir. Herhangi bir olumsuz durumda ölebilecek bakteriler suyunuzu sütbeyazı bir hale getireceklerdir ve bu durumda komple su değişimi yapmak zorunda kalabilirsiniz. Bu yüzden en uygun kumlar quartz kumlardır.
  • Oksijen; Oksijen sağlamak için hava motoru kullanmayınız !!! Hava motoru ile verdiğiniz havanın çıkarttığı kabarcıklar balıkları strese sokar. Bunun yerine dış filtrenizin su çıkışını su yüzeyine verip yüzeyi hareketlendirmeniz yeterlidir. Su yüzeyi hareketli olduğu sürece suya oksijen girecektir. Sump kullanıyorsanız bunlara hiç gerek olmaz. Yeterince oksijen suyun taşması sırasında oluşur..
  • Işık; Işık konusunda daha önce uygun ışıklandırma şeklinden bahsettik. Yavru balıklarda bu daha önemli bir konudur. Yoğun ışık altında yavrular kendilerini tehlikede hissederler. Açık bir alanda savunmasız durumda olduklarını düşünen yavrular sürekli stres altında olur ve en ufak harekette kaçarlar. Bu korkaklığı engellemek için kısık ışık veya bol su üstü bitkisi gerekir. Ne kadar loş bir ortam olur ise o kadar kendilerini güvende hissedeler. Bu açıdan yavruların büyümesinde en önemli faktörlerden biriside ışıktır.
  • Akvaryum; Bu da önemli bir konudur. Büyük akvaryum çok önemlidir. Ancak çoğu kişi “Ben şimdi 10 tane balık alayım, ilerde akvaryumu büyütürüm” düşüncesi ile piranha alıyor. İlerleyen zamanlarda ise “büyümüş olmalarına rağmen korkak olmaları” yada “sayılarının azalmış olması” gibi durumlarla yüz yüze kalıyorlar. Bunu engellemek için başından sonuna kadar balıklarınızı geniş yerde tutun. Ve yukarıda da belirttiğim gibi dekorunuzu akvaryumunuza bir defa yapın ve değiştirmeyin. Sadece balıklar büyüdükçe fazlalık gördüğünüz kütük vs malzemeleri çıkartabilirsiniz. Genel bir dekor değişikliği balıkları olumsuz etkileyecektir.
İlave olarak: Son zamanlarda yurtdışından özel olarak getirilen serrasalmuslar vardır. Akvaryumcularda ve petshoplarda bu balıkları bulmanız imkansızdır. Daha öncede belirttiğim gibi özel olarak getirilmesi gerekmektedir. Bazı kişilerde Serrasalmus türü balıklar olduğundan dolayı en azından derinlemesine bu konuya girmeden bir tane Serrasalmus türünü de anlatıp genel bir fikir edinilmesini sağlayalım...
Bunun için yine serrasalmuslar asından en çok rastlanılan bir türü ele alacağız. Aslında rhombeus, manuelli, elongatus, geryi, spilopleura ve sanchezi gibi türler yurt dışında sıklıkla akvaryumlarda rastlanılan türlerdir. Fakat hepsine nazaran piranhaların kralı gözüyle bakılan. Her piranha sevdalısının bir gün beslemek istediği bir balık vardır. Ve bende o balığı ele alacağım…

SERRASALMUS RHOMBEUS (LINNAEUS, 1766 )


S.Rhombeus en büyük piranhalardan birisidir. Tüm G. Amerika nehirlerinde görülür ve yaşadıkları bölgeye göre renk, boy ve şekil farklılıkları olabilmektedir. Ana vatanları (çıkış yeri) Guyana olarak düşünülmektedir.
Siyah piranha olarak bilinirler ancak aslında durum böyle değildir. Bu isim G. Amerika yerlileri tarafından siyah olan tüm piranhalara söylenen bir isimdir. Üreme zamanındaki nattereriden, stresli bir balığa kadar koyu renkteki tüm balıklara “Black Piranha” derler. Bu tür ve cins ayrımında kullanılan bir isim değildir…
Araştırmacılar, S. Rhombeus’un birkaç türün birleşimi olduğuna inanırlar. Bazı araştırmacılar ise, catalao gölünde yaşayan balıkların, Solimoes Nehri(beyaz sular) ve Negro Nehri(asidik ve koyu sular) sularının Catalao gölünün suları ile karışarak suyun dengelerinin değişmesi nedeniyle balık yumurtaları üzerinde etkisi olduğunu ileri sürmektedir. Buna interbreeding denir. Bu aşamada yumurtaların kromozomları ve DNA sı değişir. Sonucunda ise farklı görünümlerde rhombeuslar ortaya çıkar.

Daha öncede dediğim gibi balığın yaşadığı yere göre şekil, boy ve renk farklılıkları ortaya çıkar. Ancak balık yaşadığı bölgeden dolayı ne kadar değişime uğrarsa uğrasın, değişmeyen tek şey göz renkleridir. Guyana da yaşayan rhombeusların formları daha narindir. Orinoco ve Amazonlarda yaşayan rhombeusların formları daha farklı ve renkleri daha koyudur. Tüm rhombeusların ortak yanları kırmızı gözleridir. Kırmızı göz, balık 10 cm yada biraz daha büyük olunca tam rengini alır.
S.rhombeuslar nadir olarak gruplar halinde gezerler. Çiftleşme dönemi vs durumlarda bir araya gelirler. Normal zamanlarında tek başlarına dolaşan ve tek başlarına avlanan balıklardır. Eğer ki beslenen bir Pygocentrus sürüsüne denk gelirlerse hemen araya karışır ve avdan paylarını alırlar. Bunun haricinde bir balık ölüsü yada yaralı ölmek üzere olan balık gördükleri zaman derhal yok ederler. Normal zamanlarında ise diğer büyük balıklar etrafında takılır ve acıkınca balıktan bir parça kopartır. Balıktan genelde yüzgeç vb. kolay iyileşen yerleri kopartırlar. Kısa süre içinde balığın yüzgeçleri yenilenir fakat bu sefer yeni bir yarası daha olur. Çünkü S.rhombeus ondan fırsat buldukça parça kopartacaktır. Balık hastalığa açık yaralı haliyle ya hastalık kapıp ölür, yada artık yaraları çok derin olduğu için… Her iki durumda da balığın ölümünden sonra S.rhombeus afiyetle karnını doyuracaktır.
S. rhombeusa gümüşten, siyaha kadar değişik renklerde rastlanılabilir. Benekli yada beneksiz olabilirler.. Anal yüzgeçlerinin uç kısımları gençlerde siyaha yakın bir görünüme sahiptir. Erişkinlerde ise tamamen siyah ve koyu renkli olur.. S. Rhombeusların karın rengi yaşadığı yere göre değişebilmektedir. Alt türlerin hepsinde karın renkleri farklılıklar gösterir. “Araguaia” ve “Xingu” nehirlerinde de değişik balıklara rastlanmış ve bu balıkların görünüşleri diğerlerinden çok daha farklı olmasına rağmen araştırmalar onların rhombeus olduğunu ortaya koymuştur. Bu farklı şekillere sahip rhombeuslar sebebi ile birçok Serrasalmus türü balık; yavruyken rhombeus ile karıştırılıp satın alınmaktadır. Örneğin sanchezi, compressus yada altuvei gibi balıklar yavruyken rhombeus yavruları ile büyük benzerlikler taşırlar. Rhombeus diye satın aldığınız bu balıklar farklı türler çıkabilmektedir. Yada mesela compressus diye satın aldığınız balık rhombeus çıkabilir.




Akvaryumda; rhombeuslar tek bakılabilmektedirler. Yanlarında diğer bir başka balığı istemezler. Yüksek oranda birinden birisi ölecektir. Beklide ikisi de öleceklerdir. Bu yüzden riske girmeyip tek beslemek en doğrusudur.
Rhombeuslar doğalarında derin sularda yaşarlar. Bu yüzden akvaryumlarımızda ya yükseklik çok fazla olmalıdır yada ışıklandırmamız çok kısık.. Işıklandırmayı kısma imkanımız yok ise florasan(yada ampul) önüne ışığı kapatacak bir şey koyulmalıdır. Karanlıktan ziyade loş olması daha iyidir. Işık önüne karartma yapmak için koyulan malzemeye dikkat etmek gerekir. Bu uygulamayı yaparken yangın çıkartabilecek malzemelerden kaçınmalıyız.
Bunun haricinde geniş yer isterler. Bu yüzden de hem yüksek hem geniş akvaryumları tercih ediniz. Gerekirse özel yaptırınız. Eğer ki akvaryumunuz dar olursa kuyrukta kırık bir görüntü oluşacaktır. Bunun haricinde bazı balıklarda üst yüzgeç veya alt yüzgeçte kıvrılabilmektedir. Bunların sebebi akvaryumun yeterli büyüklükte olmamasıdır. Bu durumu engellemek için söylediğim gibi akvaryumunuzun büyük, yüksek ve geniş olması gerekir.
Balığınız sağlıklı olması için akıntı motoru kullanmanız gerekir. Ancak çok fazla akıntı balığı rahatsız edecektir. Bu yüzden çok kuvvetli olmayan bir kafa motoru (powerhead) yada kaliteli iç filtreler kullanabilirsiniz.
Ayrıca su kimyası da tüm piranhalarda olduğu gibi hassa bir konudur ve dikkate alınmalıdır. Özellikle Serrasalmus türü balıklar için çok daha önemlidir. Bu önemlilik küçümsenecek bir durum değildir hayati bir önemdir.. Yumuşak ve asidik sularda yaşadıkları için akvaryum suyunuzu da buna uygun hazırlamanız gerekir. pH: 6,5-7,2 arası olmalıdır. GH ise olabildiğince düşük ve 10 birim yukarısına çıkmamalıdır. Her piranhada olduğu gibi nitratta onlar için tehlikeli bir durumdur. Max.5 birim olmasına özen gösterilmelidir. Mümkünse 0(sıfır) olmalıdır…
Beslenmeleri konusuna gelince;
Serrasalmus rhombeus, yüzgeç yiyici bir balıktır fakat önlerine çıkan diğer yiyecek fırsatlarını da asla kaçırmazlar. Yiyeceklerinin %82sini yüzgeç ve balıklar, %11 ini çeşitli bitkiler ve tohumlar, %7 sini kabuklu (yengeç, kerevit, karides gibi) canlılar oluşturur.
Küçükken açık renkte olurlar. Bunun sebebi gizlenmeye ihtiyaç duymasıdır. Yavru ve küçük balıklar bol bitkili yerlerde gözlerden uzak yaşarlar. Burada böcekler, ufak(yada yavru) balıklar gibi küçük avlarla beslenirler. Yeterince büyüdüklerinde saklanmaya ihtiyaç duymazlar ve daha derin bölgelerde açık alanlarda gezerler.

Bu durumlar göz önüne alındığında dekorasyonu da buna göre yapmak gerekmektedir. Balık ufakken saklanabilecekleri yerler oluşturmak büyüdükçe bu saklanma alanlarını azaltmak ve balığa geniş yüzme alanları bırakmak gerekir.
S.rhombeuslar hızlı büyümezler. Diğer piranha türlerine nazaran yavaş büyüyen balıklardır. Yılda 7-8 boya ulaşırlar. En fazla 10 cm oldukları görülmüştür. Erişkin boyutlara (50-60 cm) minimum 10 senede ulaşırlar.
Bundan yıllar önce benim kendi beslediğim 2 rhombeustan bir tanesi 5 yaşında 18 cm diğeri ise yaklaşık 25 cm olmuşlardı. Ben bunu farklı alt türler olmalarına bağlıyorum. Yoksa aynı beslenme şekli ve aynı su şartlarında bu kadar büyük bir boy farkı oluşması normal bir durum değildir.
Bu durumda anlaşılıyor ki büyümeleri hakkında da kesin bir şey söylemek yanlış olur. Ancak bilinen o ki rhombeus yavaş büyüyen bir balıktır.
-------------------------------
Akvaryumcularda bulup besleyebileceğimiz piranha türlerini ve nasıl beslenmeleri gerektiğini öğrendik.
Artık Piranhalar niçin “Amazon Nehri”nin olmazsa olmazlarıdır konusunu ele alalım.

Görüldüğü gibi piranhalar beslenmeleri açısından gruplara ayrılıyorlar ve çok fazla çeşitlilik gösteriyorlar. Bazıları sürü halinde geziyor, bazıları tek geziyor, bazıları ise diğer sürülere dahil olup fırsatçılık yapıyorlar..

Ve masalımıza başlıyoruz…

Günlerden bir gün Amazon Nehrinin bir köşesinde timsah tarafından ayağından yara almış bir capibara*¹ yarasının acısına dayanamayarak suyun kenarına yatıp kalmış. Yoğun miktarda kaybettiği kan dolayısı ile son defa dünyaya şöyle bir bakıp gözlerini kapatmış. Hayata gözlerini kapatan capibara’nın suya karışan kanı; Pygocentrus türü sürü piranhalarının onu çürümeden bulmasını sağlamış. Kan kokusunu alan Pygocentruslar hemen o bölgeye gelmiş ve capibara’yı çürümeden ve suyu bozmadan önce yemeye başlamışlar. Kısa süre sonra koca bir sürü tarafından parçalanan capibara’dan geriye sadece kemikler ve kopan ufak et parçaları kalmış. Tabi capibara’nın konusunu sadece Pygocentruslar almıyorlar. Bu et parçaları ve kemikleri temizlemek içinde kokuya gelen omnivor piranhalarımız var. Pygocentrusların arasında karışıp ufak parçaları ve kemiklerden sıyrılamamış etleri de küçük piranhalar ve omnivor piranhalar paylaşmışlar. Bu sırada kokuya gelen bir kedi balığı kaza ile Pygocentruslar tarafından yaralanmış. Yarası öyle derinmiş ki bir kenara geçmiş ve ölümü beklemeye başlamış. Yakınlardan geçen Serrasalmus kedi balığının kokusunu almış ve onu bulmuş. Hala ölmemiş olan ve çürütüp suyu bozmadan önce bulunan kedi balığını Serrasalmusumuz afiyetle yemiş. Bu sırada civardan bu parçalanan balığın kokusunu alan ufak piranhalar ve omnivor piranhalar hemen oraya gelmiş. Serrasalmustan arda kalan parçaları da onlar yemiş… O sırada ağaçta meyveyi didikleyen kuş kocaman bir meyvenin kopmasına ve suya düşmesine sebep olmuş. Akıntıya kapılan meyve su yüzeyinde yol alırken bir dal parçasına takılmış ve su içinde çürümeye başlamış. Çürüdükçe oluşan koku hemen bizim omnivorların ilgisini çekmiş. Meyvenin başına toplanmış afiyetle yemişler..
Masalda burada bitmiiş...
-------------------------------
Sanırım masalsı anlatım yeterince açıklayıcı olmuştur. Piranhalar Amazon Nehrinin olmazsa olmazlarıdır. Onlar olmazsa timsahın elinden kaçırdığı av, ağaçtan suya düşüp boğulan bir kuş yavrusu, ölen balıklar, suya düşen tohumlar hepsi su şartlarını olumsuz etkileyecek ve diğer tüm balıklar için, yaşaması güç bir alan oluşacaktır.
Piranhalar bu açıdan amazonun olmazsa olmazlarıdır…

-------------------------------------------------------------------------------------

Yazar notu: Kısaca piranhaları sizlere anlatmaya çalıştım. Umarım faydası olmuştur. Piranhalar üzerinde durulduğu zaman çok geniş bir konudur. Tek başlarına bir kitap hatta ansiklopedi olabilirler. Öyle ki; kedi ile köpek nasıl birbirinden farklı canlılarsa, piranhalarda benim gözümde diğer balıklardan farklıdırlar. Piranha ayrı bir dünyadır. Bu açıdan okuyucuları sıkmayacak şekilde özetleyerek piranhaları anlatmaya çalıştım. Daha fazla bilgi almak, diğer piranhaları tanımak ve bu konuda soru sormak isterseniz. Web sitelerimden yada mail adresimden bana ulaşabilirsiniz…
Fakat şu var ki; burada şu konuya değinmeden edemeyeceğim. Piranha besleyen kişilere genellikle psikopat gözüyle bakılmaktadır. Bu önyargıdan başka bir şey değildir. Bu yüzdendir ki bu yazıyı özet bir yazı olmasına rağmen geniş tutmaya çalıştım Amacım okuyanlara piranhayı sevdirmektir. Bir laf vardır; “Adı çıkmış dokuza, inmez sekize” diye. Piranhalar içi durum böyledir. Adı çıkmış bir kere… Piranha beslemeyenler, özellikle hobiden uzak olanlar gerek televizyondaki filmlerden olsun, gerekse yanlış bilinçlendirmelerden dolayı olsun piranha besleyenlere karşı hep bir önyargı tutumu içerisindeler. Yukarıda da canlı yem konusuna değindim. Özellikle internet ortamındaki forumlarda canlı yem konusu geçtiği zaman bu önyargılı kişiler kendilerini belli etmektedirler. Ama olaya şu açıdan hiç bakılmıyor; bu hobi içerisinde olanlar tropikal balıkları için su piresi, artemia, tubifex gibi canlı yemler veriyorlar. Burada savundukları nokta ise onlar böcek yada benzer canlılar. Biz balıklarımızı başka balıklarla vs beslemiyoruz. Bu konuya kesinlikle katılmıyorum. O canlıları yiyen balıklarınız nasıl ki canlı yeme ihtiyaç duyuyorlar ve sizde onları doğalarına uygun beslemek için bu tip canlı yemler temin ediyorsanız. Piranhalarda canlı yeme ihtiyaç duyarlar. Bu durumda artemia, tubifex yada su piresi gibi canlı yemler sizlerinde tahmin edeceğiniz gibi piranhalar için uygun yemler değiller. 25 cm boyunda bir balığa 2,5 mm boyunda bile olmayan bir canlıyı yem olarak veremezsiniz. Bu durumda küçük balıklar, kurbağalar gibi canlılar piranhanın yemek mönüsünde yerini almak durumundadır. Biz piranhacıların abuk sabuk canlılar verip, psikopatlık yapmak ve bundan keyif almak gibi bir derdimiz yok. Olay tamamen tropikal balıkların canlı yem yemesi ile aynıdır. Tabi haklı olunan konular var. Fare, hamster gibi canlıları yem yapan psikopatlar yüzünden piranhalar gibi bizlerinde “Adı çıkmış dokuza, inmez sekize”...

Sürç-ü Lisan Ettim ise Affola
SAYGILARIMLA
Onur Can BAKIR
__________________________________________________ __________________________
Capibara*¹

Latince adı “Hydrochoerus hydrochaeris” olan dünyanın en büyük kemirgenlerinden birisi.
Hatta dünyanın en büyük sucul kemirgeni.
__________________________________________________ ___________________________
Fotoğrafların alındığı kaynaklar;
Fotoğraflar sahiplerinden izin alınarak kullanılmıştır. İzinsiz olarak 3. şahıslar tarafından kullanılamazlar.
__________________________________________________ __________________________




Beğenenler: [T]190700,Month[/T][T]179452,ilhannnn01[/T][T]192653,Oykurumen[/T][T]119306,Fırat murat[/T][T]28439,monster[/T]
Teşekkür Edenler: [T]179452,ilhannnn01[/T][T]192653,Oykurumen[/T]

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

mersozÇevrim Dışı

Kayıt: 06/09/2005
İl: Istanbul
Mesaj: 256
mersozÇevrim Dışı
Gönderim Zamanı: 08 Kasım 2009 04:39
Çok güzel bir paylaşım,tebrik ederim.

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

ergin59Çevrim Dışı

Kayıt: 01/01/2009
İl: Tekirdag
Mesaj: 183
ergin59Çevrim Dışı
Gönderim Zamanı: 08 Kasım 2009 05:10
Tebrikler Can bey güzel bir paylaşım olmuş üşenmeden okudum çok yararlı bilgiler mevcut. Pirinha severlerin mutlaka okuması gereken bir konu olmuş.

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

Haluk ÜNALÇevrim Dışı

Kayıt: 19/12/2008
İl: Kütahya
Mesaj: 134
Haluk ÜNALÇevrim Dışı
Gönderim Zamanı: 08 Kasım 2009 08:00
Okuyunca bir pirana sevdası uyandı...

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

malawici_54Çevrim Dışı

Kayıt: 05/09/2008
İl: Sakarya
Mesaj: 1225
malawici_54Çevrim Dışı
Gönderim Zamanı: 08 Kasım 2009 08:26
Paylaşım için teşekkür ederim.
Dediginiz gibi 1-2 kişi katliam yapıyor abuk sabuk canlılar veriyor diye bu tür gereken degeri görmüyor.
 

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

whitesinekÇevrim Dışı

Özel Üye
Kayıt: 27/11/2008
İl: Izmir
Mesaj: 528
whitesinekÇevrim Dışı
Özel Üye
Gönderim Zamanı: 15 Kasım 2009 02:41
Can bey şu yazıdan sonra silver dolar kolonisiyle piranhaları değiştirme fikrini iyice aklıma soktunuz :) Mükemmel bir yazı mükemmel bir anlatım. Haftaiçi kurt ve ege akvaryuma uğramak farz oldu. Tebrikler whitesinek2009-11-15 02:42:08

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

CaN_BaKıRÇevrim Dışı

Özel Üye
Kayıt: 03/04/2009
İl: Izmir
Mesaj: 1749
CaN_BaKıRÇevrim Dışı
Özel Üye
Gönderim Zamanı: 15 Kasım 2009 03:46
Silver dolarlarınız kaç adet ve kaç cm.. Belki ben bile alabilirim :) 

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

KaPTaNÇevrim Dışı

Özel Üye
Kayıt: 19/11/2008
İl: Istanbul
Mesaj: 1007
KaPTaNÇevrim Dışı
Özel Üye
Gönderim Zamanı: 15 Kasım 2009 03:51
Bizde bulaşacağız sonunda amazon nehrinin olmazsa olmazlarına..Sok

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

CaN_BaKıRÇevrim Dışı

Özel Üye
Kayıt: 03/04/2009
İl: Izmir
Mesaj: 1749
CaN_BaKıRÇevrim Dışı
Özel Üye
Gönderim Zamanı: 15 Kasım 2009 11:26
Bulaşın bulaşın :)

Herkesi bulaştırayım sonra "akvaryumların olmazsa olmazları" yapıcam o başlığı :)

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

whitesinekÇevrim Dışı

Özel Üye
Kayıt: 27/11/2008
İl: Izmir
Mesaj: 528
whitesinekÇevrim Dışı
Özel Üye
Gönderim Zamanı: 16 Kasım 2009 01:21
Dikkatimi çeken şey piranha akvaryumlarının genelde bitkili oluşu. Ben bunu silver dolarlarımda gerçekleştiremedim. Ne diktiysem yediler anubias buna dahildir. Piranhalar sanırım bitkiye daha toleranslılar.

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

CaN_BaKıRÇevrim Dışı

Özel Üye
Kayıt: 03/04/2009
İl: Izmir
Mesaj: 1749
CaN_BaKıRÇevrim Dışı
Özel Üye
Gönderim Zamanı: 16 Kasım 2009 14:29
Aslında piranhalarda bitkileri didiklerler.. Özellikle yuvalanma zamanları.. Erkekler yapraklardan felan kopartıp götürüp yuvaya atarlar. Kuş gibi yuva hazırlıyorlar. Ama normal zamanlarda bitkilerle araları iyidir. Dokunmazlar.. 

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

hkntllÇevrim Dışı

Kayıt: 06/12/2008
İl: Kayseri
Mesaj: 539
hkntllÇevrim Dışı
Gönderim Zamanı: 01 Şubat 2010 00:36
Onur bey tabir yerinde ise olayın kitabını yazmışsınız. Tebrikler..

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

volkan15Çevrim Dışı

Kayıt: 23/12/2009
İl: Istanbul
Mesaj: 27
volkan15Çevrim Dışı
Gönderim Zamanı: 01 Şubat 2010 00:41
Can bey gercekten insanı heveslendiryosunuz ama malesef akvaryum koşullarım el vermiyor :( ama çok güzel bir paylaşımda bulundunuz teşşekürler :)

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

redrainÇevrim Dışı

Özel Üye
Kayıt: 09/09/2007
İl: Çanakkale
Mesaj: 1630
redrainÇevrim Dışı
Özel Üye
Gönderim Zamanı: 01 Şubat 2010 01:21
Bu kadar güzel hazırlanmış bir derlemeyi ilgi alanıma girmese dahi sırf emek için bile okurum.Bilginin fazlasından zarar çıkmaz.Teşekkürler emekleri geçenler için.

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir