Türk akvaryumlarının kitschliği üzerine


SuPiresiÇevrim Dışı

Kayıt: 23/02/2012
İl: Istanbul
Mesaj: 18
SuPiresiÇevrim Dışı
Gönderim Zamanı: 23 Şubat 2012 17:07
Herkese Merhaba,
Forumun taze üyesiyim. Bitki akvaryumuna yeni başladım.
Öncelikle şunu söylemek isterim ki yapacağım eleştiri büyük bir genellemedir. Dilerim bunu pozitif bir eleştiri olarak görür herkes. Akvaryumcularımızın o kadar etkileyici akvaryumlarını görüyorumki kendimi dakikalarca bakmaktan alıkoyamıyorum. Fakat sayıları oldukça az.
 Forumların genelinde akvaryum tasarımlarına baktığımda ise beni pekte şaşırtmayan bir durum ile karşılaşıyorum. Bizim kurduğumuz akvaryumlarda ciddi bir özgünlük sorunun dışında kitsch (kiç/rükuş) ötesi bir halde olduklarını düşünüyorum. Bu beni şaşırtmıyor çünkü bu biraz özellikle 80 sonrası Türk kültürüne özgü bir şey. İkinci nedeni ise akvaryumculuk hobisinin zaten bu bayağılığa oldukça yatkın olması. Benzer örnekleri bugün amatör fotoğrafçılıkta da izleyebiliyoruz. Yine bir genelleme yaparak ismini vermek istemediğim ünlü fotoğraf sitelerinin en çok oylanan fotoğraflarına bakarsanız demek istediğimi anlarsınız.
Kitsch akvaryum ile neyi kasteddiğimi biraz daha açayım. Bu akvaryumlar Japon ya da Avrupa'da olduğu gibi akvaryum tasarımının kendi diline yoğunlaşmıyor aksine akvaryumu ikincil bir temsil ortamı olarak kullanıyor. Sıklıkla yapıldığı üzere akvaryumun içi bir takım bayağı benzetimlerle (kale, şelale vs. gibi) dolduruluyor. Elbette akvaryumlarda akvaryumun dışındaki dünyalardan sıklıkla esinlenilir fakat bu esin minimal düzeyde tutulduğu ve dış dünya ile kurduğu parelleliğin kültürel bir arkaplanı olduğu ölçüde kalitelidir. Örneğin Japon akvaryumlarındaki "Vadi" tasviri tesadüfi değildir. Uzakdoğunun meşhur mürekkep resimlerini bilirsiniz. Söz konusu resimlerin "su" ile kavramsal bir bağı vardır. Bu nedenle akvaryuma aktarım bayağı durmaz. Yine zen bahçesi tasvirleri içinde aynı şey geçerli. Avrupa akvaryumlarının Romantik gelenek  ya da bahçe düzenlemeleri ile olan bağı da göze çarpar niteliktedir.
Bu noktada Türk akvaryumcunun akvaryumun ortasına şelale tasviri yerleştirmesi de şaşırtıcı değildir. Çünkü maalesef beton yığınların arasına yapay şelalelerin olduğu, Osmanlı'dan beri bahçe sanatında hiç bir gelişmenin izlenmediği bırakın bahçeyi parkların olmadığı, Taksim'in ortasına devasa boyutta insanın midesini bulandıran çalı çırpıdan bir kedi tasvirinin olduğu, şehir planlaması olmayan, bir hayli çirkin ve sanattan yoksun şehirlerde  büyüyoruz. Dolasıyla bu çevre herşeye yansıyor.
Nitekim ben akvaryumcuların oldukça duyarlı insanlar olduklarına inanıyorum. Bu nedenle en azından akvaryumlarımızda bir ekol olmasa bile belirli bir estetik zevkin olabileceğini düşünüyorum.
Bence bunun temel formülü akvaryumda figürasyondan ve hikaye anlatımından uzak durmak. (Bu sorun Türk sanatında da mevcuttur) Akvaryumu bir müzik parçası yazar gibi tasarlamaya çalışmak figürasyonu arka plana itecektir (ya da soyut bir resim yapar gibi). Nasıl ki müzik bizde doğrudan bir anlatım olmadan bir takım "etkiler" ve duygular uyandırıyorsa akvaryumlarda uyandırabilir. Nasılki her enstrüman farklı bir ses çıkarıyorsa, nasılki her iki notanın yan yana gelişi farklı bir etki veriyorsa benzer yöntemler tasarımda da izlenebilir. Elbette bunların zaten hali hazırda belirli kuralları da var. Belki başka bir başlık altında tartışadabiliriz.
Akvaryum tasarlarken kişisel tercihlerin ve beğenilerin etkisi büyüktür fakat kültürel anlamda bu "ben kırmızıyı seviyorum" demek kadar geçersizdir. Sizin kırmızıyı seviyor olmanız yeterli değildir. Kırmızıyı herkesin seveceği bir şekilde gösterebiliyor olmanız başarıdır. Ha burada Pop müzik yapmakla Jazz yapmak arasındaki seçim size kalmış.
Sağlıklı ve güzel akvaryumlar!

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

DrBDÇevrim Dışı

Kayıt: 09/02/2012
İl: Istanbul
Mesaj: 147
DrBDÇevrim Dışı
Gönderim Zamanı: 23 Şubat 2012 17:28
Birçok arkadaşın şelale kale vs. gibi temaları kitschlik üzerinden değil daha çok bir stil kaygısı üzerinden yorumlayacaklarını düşünüyorum ki (APAÇIK kitsch olmasına katılmakla beraber). Fakat olayın kitsch olmasının ötesinde asıl probleminin özgünlük problemi olduğunu düşünüyorum. 

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

DenzanÇevrim Dışı

Kayıt: 31/01/2012
İl: Ankara
Mesaj: 53
DenzanÇevrim Dışı
Gönderim Zamanı: 23 Şubat 2012 17:44
       Akvaryum dekorasyonunu kişisel zevkimize göre estetik kaygılar ile değil, baktığımız balık türünün doğal ortamını kopyalamaya çalışarak yapmalıyız bence. Beğendiğiniz ve saatlerce gözünüzü alamadığınız akvaryumlar eminim ki o balıkların doğal ortamının iyi birer taklididir.

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

capodicapiiÇevrim Dışı

Özel Üye
[C]4,2,112546[/C] [B]10251,3[/B]
Kayıt: 14/06/2011
İl: Tekirdag
Mesaj: 3495
capodicapiiÇevrim Dışı
Özel Üye
Gönderim Zamanı: 23 Şubat 2012 18:38
Olaya 2 unsurun diyalektiğiyle yaklaşmışsın.. Bu iki unsur ( biri haklı olarak eleştirdiğin , biride olması gerektiğini savunduğun) arasındaki nedensellerde haklısın lakin ben sana gözden kaçırdığın bir 3. unsuru açıklamak isterim..

Biyotop.. Tam olarak algılanamasa ve uygulanamasa bile akvaryumların böyle olmasını isteyen , natürelist hobiciler de çoğunlukta... Br bakçe peyzajı esnlenmesi , bir vadi , bir tablo esinlenmesi benm besledğim canlıya uygun değilse benim için hiç bir anlam ifade etmiyor... diyen kesim de var.
Şöyle açıklayayım ki , farzı misal A nın akvaryumunda beslediği balık , kayalık alanı seviyorsa ve A da balığa onunla karşılık vermek istiyorsa , random bir şekilde kayayı doldurur bu da bu işin tam isabeti olur..

Görsellik önemli lakin , ben bir tabloyu andıran çeşit çeşit bitkili , dekorlu, kayaları enfes dizilmiş yada bir ormanı andıran  akvaryumdan çok , balığın yaşadığı ekosistemden bir kesit olmasından daha haz duyarım... diyen bir kesim var...

Japonyayı ne kadar gezdin bilmiyorum ama şuna emin olabilirsin ki ülkemiz doğallık açısından japonyayı aratmaz.. Hatta kalabalık ve megapollük orda ve avrupada o kadar fazla ki , iç dünyasında ufakda olsa bir peysaj , tasvir görmek için akvaryumda olağanüstü tasarımlara daha yatkınlar.. bu da tartışılır.. ayrı bir sosyo kültürel tartışma konusu..

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

SuPiresiÇevrim Dışı

Kayıt: 23/02/2012
İl: Istanbul
Mesaj: 18
SuPiresiÇevrim Dışı
Gönderim Zamanı: 23 Şubat 2012 19:13
@Denzan sana katılıyorum. Fakat estetik kaygılar ile akvaryumun doğal ortamı arasında güçlü bir ilişki var zaten. Bir şeyin estetik olması onun yapıntı olmasından değil aksine doğasına uygun olmasından ileri geliyor olsa gerek.

@zımzımeddin söylediklerim biyotop içinde geçerli. Naturalist olmak zaten bir estetik bakış gerektirir. Örneğin senin dediğin gibi kayayı raslantısal bir biçimde doldurmak da bir yöntem gerektirir.  Sözünü ettiğin A kişisinin akvaryumuna dikkatli bakarsak aslında hiçte raslantısal olmadıklarını, kayalarının dizilişin ardında oldukça bilinçli bir seçimin sonucu olduğunu, doğadaki gibi olmadığını  görürüz. Görselllik ile işlevselliği ayıramayız zaten akvaryumda. Zaten bu yüzden tasarım diyoruz. Bir akvaryum ekolojik açıdan bozuksa zaten çirkin gözücektir.
Japonya konusunda yanlış ifade etmişim kendimi. Ben ülkemizi Japonya ile kıyaslamadım. Amacım ülkelerin doğal güzelliklerini değil doğaya yaklaşımlarını vurgulamak. Misal Afrika ülkelerinde dünya harikası doğal güzellikler bulunmasına karşın şehirlerin büyük bölümü bunlardan hiç nasibini almamıştır. (bunun ekonomik, kültürel vs. bir sürü nedeni vardır.) Japonya'nın baskın bir örnek olmasının nedeni İkebana ya da Bonsai gibi doğayı algılamaya dair çok özgün uygulamalar geliştirebilmiş bir kültür olmasından ileri geliyor. Bu akvaryumlarına da yansıyor.

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

capodicapiiÇevrim Dışı

Özel Üye
[C]4,2,112546[/C] [B]10251,3[/B]
Kayıt: 14/06/2011
İl: Tekirdag
Mesaj: 3495
capodicapiiÇevrim Dışı
Özel Üye
Gönderim Zamanı: 24 Şubat 2012 19:48
Benim demek istediğim de kıyastan ziyade zaten , taş duvar kalabalık arasında , yapayda olsa doğala yakın bir ortam hazırlama şevki.. Yain bir afrikalı , anlattınız gibi bir akvaryum dizaynına zevk olarak olumlu yaklaşmaz.. Zaten adam doğayla iç içe.. ama aynı şey bir avrupa şehirlisi yada japon için geçerli değil..

Adamlar evinde yapayda olsa akvaryumda doğadan bir kesit görmek rahatlamak stres atmak istiyor..

Aynı şey toroslarda yaşayan Ali veya amazonda yaşayan Zeh için geçerli değil.. :) Herkes kendinde olmayanın hayalini kurar ve gerçekleştirir.. Bu da olayın pskolojik kısmı.. Neyse.

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir