Doğada Paracheirodon axelrodi (Kardinal Tetra)





  • En popüler tropikal akvaryum balıklarından biri olan Paracheirodon axelrodi, genellikle hobiciler arasında kardinal tetra olarak bilinmektedir. Tatlı su akvaryumu olan çoğu kişi muhtemelen bu türü edinmiştir ya da zamanında benim durumumda olduğu gibi büyük bir akvaryumda 500’ü bulan sürüler halinde beslemiştir. Bakış açıma göre, kardinal tetra sürüsünün bulunduğu iyi bitkilendirilmiş bir akvaryum en iyi tatlı su akvaryum tasarımlarından biri olabilir.

    Her yıl Kolombiya, Brezilya ve Venezuela’da yakalanan yüz binlerce kardinal tetra dünyaya ihraç ediliyor. Türün hobideki popülerliğine karşın doğal habitatları ve doğadaki davranışları hakkında büyük olasılıkla az şey biliniyor. Umarım makaledeki bilgi ve fotoğraflar bu harika türün doğal habitatını akvaryumlarında taklit etmek isteyen hobicilere yol gösterici olabilir. Bütün bu veriler türün nasıl üretileceğine dair daha geniş bir anlayış ve fikir vermede yardımcı olabilir, buna ek olarak akvaryum fotoğrafçılığında işinize yarayabilecek tüyolar da bulabilirsiniz.

    Kardinal tetralar doğada küçük, yavaş akan akarsu veya derelerde bulunabilir. Bu suların alüvyon içeriği düşük olduğundan oldukça berrak ya da kristal berraklığındadır. Su değerlerini ölçtüğümde aldığım değerler takip eden şekildeydi… pH her zaman 6.5’in altında, en düşük 5.5’e kadar iniyor. Su sıcaklığı 26°C - 23°C aralığında değişiyor.

    Bu derelerde uzun ağaçların sık yaprakları gölge yaptığından, suyun dışındaki sıcaklık 28°C - 33°C arasında olmasına rağmen, su içindeki sıcaklık sürekli olarak bu değerlerden daha düşük kalıyor. Ağaçların oluşturduğu gölge kuru sezonda suyu buharlaşıp tamamen kurumaktan koruyor. Nehir yatağı ve kıyısı silis kumdan meydana gelmektedir.

    Kardinal tetraların habitatında her zaman sucul veya karasal bitkiler bulunuyor. Kardinal tetralar bu bitki örtüsünü potansiyel avcılardan saklanmak için kullanıyor. Bitkilerin yaprakları dokunaç görevi görerek akıntıyla sürüklenen organik maddeleri hapsediyor. Bu organik maddeler kardinal tetralar tarafından düzenli olarak tüketiliyor. Sucul bitkiler sarımsı bir renkteler ve yeşil renk ağaç kubbesinin güneş aldığı 9-12 mt yukarıda görülüyor. Güneş ışığı seyrek bir şekilde suya girdiğinde Lucanus adını verdiğim nefes kesici bir ışık efekti oluşuyor, efektin adı beni su altı video ve fotoğrafçılığıyla tanıştıran ve bu efektten haberdar olmamı sağlayan Oliver Lucanus’tan gelmektedir. Bu efekt balığı sanki sahne ışıkları altındaymış gibi gösteriyor. Güzel bir Lucanus efektli fotoğraf çekmek zor. Balık ışık huzmesinin altından geçmeye karar verene kadar uzun bir süre beklemeniz gerek. Bazen balık geçmeye karar verdiği anda yukarıdan bulut geçer ve efekt kaybolur. Bazen balık ışının altından o kadar hızlı geçer ki fotoğrafı çekmek için zamanınız olmaz. Bu durum balığı bekleme ve bulutun geçme sürecini tekrar başlatır. Işıkları karartarak ve fotoğrafın çekilmesi istenilen bölgeye spot lambası veya el feneri yerleştirerek muhtemelen bu efekti akvaryum ortamında da oluşturabilirsiniz. Eğer suyunuz ışının belli olması için çok berraksa, ışık demetinde yansıması için biraz kumu karıştırarak suda küçük parçacıkların yüzmesini sağlayabilirsiniz.




    Kardinal tetralar doğada insanlara karşı girişkendir. Yüzerek uzaklaşmaya başlamadan önce onların oldukça yakınına gidebilirsiniz. Bazı derelerde, suda hareketsiz bir şekilde 1-2 dk boyunca süzülürseniz yanınıza gelip yüzmeye ve bazen derinizi ısırmaya başlarlar. Kulak ve dudaklarınıza karşı belirli bir düşkünlükleri olduğundan bazen filme alırken veya fotoğraflarken zor konsantre oluyorum. Kardinal tetraların sert bir şekilde ısırmayacağını düşünebilirsiniz; fakat birkaç saat boyunca yirmi veya otuz tanesi vücudunuzun her yerini ısırınca her seferinde ısırıklarının dahada sertleştiğini hissetmeye başlıyorsunuz. Her zaman gülmeye başlıyorum ve Piranha olarak sınıflandırılmalarının gerekli olduğunu düşünüyorum.




    Güney Venezuela’da ki Orinoco havzasında iki mevsim mevcuttur: kurak sezon ve yağmur sezonu. Her yıl bu bölgedeki nehir ve derelerin takip ettikleri düzen kardinal tetraların yaşam ve habitatlarını etkilemektedir. Ekim – Kasım’da başlayan kuru sezonda suların hacmi ve seviyesi en düşük noktaya gelir. Nehirler, 1-6 m genişlik ve neredeyse 2 metre derinlikten, 1 metreden az bir derinliğe iner. Yılın bu zamanında kardinal tetralar 2-2,5 cm (orta boy) uzunluğunda olur. Su hacminin azalması nedeniyle nehirler daraldıkça ana kanala hapsolurlar. Burada kardinal tetraları yoğun gruplar halinde bulabilirsiniz. Yılın bu zamanında dikkatimi çeken diğer değişim: kardinal tetraların dipte yaşamaya başlaması. Nehir akıntısı suya düşen yaprak ve dalları sürükleyemez duruma geldikçe, nehir yatağı yaprak döküntüsünden bir halıyla kaplanır. Kardinal tetralar bu döküntüyü kuru sezon yuvası yaparlar. Onları nehir yatağına sığınırken görebilirsiniz, bu dönemde sürü halinde dolaşmazlar ve sanki tasarruf modundaymışçasına durgun görünürler. Nehir tabanı kahverengi yapraklardan oluşan halıya serpiştirilmiş gibi görünen parıltıların gösterisine dönüşür. Normalde su yüzeyinde avlanan Monocirrhus polyacanthus (yaprak balığı) gibi birçok avcı alışkanlıklarını değiştirmek zorunda kalır ve tetraları avlamak için nehrin dibine taşınırlar. Kardinal tetra sürüsüne katılan Hemigrammus stictus (red-base tetra) alışkanlıklarını değiştirmeyip orta-üst seviyede kalır. Kardinal tetraları avlayan diğer türler; yavru Cichla (Peacock bass), Hoplerythrinus unitaeniatus (altın kurt balığı), Potamorrhaphis guianensis (iğne balığı) ve her zaman mevcut Hoplias malabaricus (kurt balığı). Kuru sezonun sonunda yağmurlar yağmaya başladığında kardinal tetraların çoğu 3 cm ve üzeri bir boya ulaşmış olur.




    Yağmur sezonunda bol yağmur nedeniyle nehirler büyümeye başlar. 1 metreden az olan su derinliği 3 metreye çıkar. Akıntılar güçlenir ve nehirler ormanın içine taşar. Akıntılar yaprak döküntüsünü sürükleyerek silis kumu açığa çıkarır. Yağmurların gelmesiyle kardinal tetraların üreme mevsimi başlar. Bu zamanda kardinal tetraların çoğu büyük boya (3-3,5 cm) ulaşmış olur. Orta su sakini olurlar ve tekrardan sürü halinde dolaşmaya başlarlar. Nehrin ana kanal yatağını geride bırakarak kıyıya doğru giderler veya dalların ve su altında kalmış bitki örtüsünün arasında yüzerler. Yılın bu zamanında açıklığa çıkmazlar. Kardinal tetra sürüsü yiyeceklerini gördükleri yerde kısa molalar verirler, bitki yapraklarına yapışmış organik maddeyi didiklerler ve 15 saniye sonra sürü halinde yüzmeye devam ederler ve 4 metre ileride beslenmek için tekrar dururlar. Gün içerisinde beş – on beş bireyden oluşan küçük sürüler halinde gezerler. Öğleden sonra, güneşin batışından bir veya iki saat önce küçük gruplar bir araya gelerek büyürler, bazı sürüler kırk – elli bireyi bulacak kadar genişler.




    Paracheirodon axelrodi doğada en çok göze çarpan balık. Hiçbir şekilde kamufle olmaya veya doğal çevrelerine karışmaya çalışmıyorlar. Çok küçük olmalarına rağmen, şnorkelle dalış sırasında 6 metre öteden ve güneş üzerlerine vurduğunda daha uzaktan görebilirsiniz. Bence, onlar doğanın renk kralı.


    Yazan: Ivan Mikolji
    Çeviren: Sergen Tuncer
    Mikolji.com

Üye Yorumları