Akvaryum - Atilla Alpbaz


Yusuf TanrıverdiÇevrim Dışı

Özel Üye
[B]11816,3[/B]
Kayıt: 20/10/2012
İl: Adana
Mesaj: 2040
Yusuf TanrıverdiÇevrim Dışı
Özel Üye
Gönderim Zamanı: 14 Mayıs 2018 01:11
[IMG]https://foto.akvaryum.com/fotolar/136158/140520180035471.jpg[/IMG]
[IMG]https://foto.akvaryum.com/fotolar/136158/140520180035571.jpg[/IMG]

BU KISIMDA BULABİLEĞİNİZ BİLGİLER


Amatörler için akvaryuma başlangıç,
Alvaryumun kurulması,
Akvaryuma ilk su konulması,
Isıtıcının ayarlanması,
İlk balığı satın alıyorsunuz,
Bitki ekimi,
ilk yemleme,
Ne kadar yem verelim,
Işıklandırma,
Başarının devamı için temel kaideler,
Akvaryum bir günde ne kadar vaktinizi alacaktır,
Akvaryumunuz,
Akvaryum konulacak yerin seçimi,
Akvaryumların yerleştirilmesive iç düzeni,
Çerçevesiz alvaryumlar,
Akvaryum yapımı ve dekarasyonda kullanılacak malzemeler,
Cam,
Cam macunu,
Taş,
Çakıl,
Kum,
Plastik,
Boya,
Ağaç,
Dekor işleri,
Akvaryumda resim çekme,
Akvaryumda su,
Akvaryumların havalandırılması,
Suyun filtre edilmesi,
Havalandırma yöntemleri,
Akvaryuma hava nasıl verilir,
Yüzey filtreleri,
Dip filtreleri,
Su pompaları,

1.Bölüm

AMATÖRLER İÇİN AKVARYUMA BAŞLANGIÇ

Güzel bir akvaryum gören pek çok kişinin "Bir akvaryuma sahip olmak çok güzel bir olay,fakat bakımı çok zor, bu nedenle akvaryum almaktan çekiniyorum' dediğini çok işitmişimdir. Halbuki,akvaryum bulundurmak ve bakımı çok kolay bir konudur. Sadece, çok küçük, birkaç konuda dikkatli olmak gerekiyor. Şimdi, bir akvaryuma sahip olmaya karar verdiniz. Akvaryumcuya gittiniz ve gerekli malzemeleri satın alma kararındasınız. Başlangıç için şu malzemeleri satın almanızı önereceğim.

- Akvaryum (50-70 litrelik) ışıklandırma düzeni ile birlikte
- Termostat ve ısıtıcı
- Derece
- Hava pompası, süngerli filitre, yeterli hava borusu, hava dağıtım çeşmesi ve hava taşı.
- Küçük bir kepçe ve temizlik için hava süpürgesi
- Çakıl (yeterli miktarda)

AKVARYUMUN KURULMASI

Bu konuda fazla yazı yazmaya gerek görmüyorum, İleriki kısımlarda bir çok teferruat ele alınacak olmakla beraber ilk başlangıç olarak aşağıda verdiğim şekilde akvaryumu kuracaksınız. Zaten, ilk pratik bilgileri akvaryumcunuz size etraflıca açıklayacaktır. Basitçe anlatılır ise önce akvaryum dibine çakıl seriniz. Termostatı akvaryumun üst kenarına termostatın üst ayar kısmı suya girmeyecek şekilde yerleştirin. Termostata ısıtıcıyı takınız ve ısıtıcıyı akvaryumun dip kısmına yerleştirin. Dereceyi camın yan kenarına lastik vantuzu ile tutuşturunuz. Hava pompasından gelen boruyu hava dağıtıcısına bağlayınız. Dağıtıcıdan 2 hortum çıkarınız. Birisini hava taşına diğerini süngerli filtreye bağlayınız. Aşağıda tarif edilen şekilde su doldurunuz. Üçlü fişe ışıklandırmayı, hava pompasını ve termostatın fişini takınız. Hepsine birden elektrik gitmesi için üçlü fişi elektrik fişine sokunuz. Akvaryumunuz kurulmuş demektir.

[IMG]https://foto.akvaryum.com/fotolar/136158/140520180039081.jpg[/IMG]

Akvaryumlarda kullanılan çeşitli malzemeler. Sağ üstteki biyolojik filtre olarak kullanılan bir malzeme olup piyasada çok çeşitli modelleri bulunmaktadır. sol alttaki ise manyetik bir alg temizleme aparatıdır. ortadaki resimler ise camdan alg kazıma jileti ve hava süpürgesidir.


AKVARYUMA İLK SU KONULMASI

Mümkün ise klorlu olmayan bir su ile evdeki çeşmeden dolduracaksınız. Dipteki çakılın karışmaması için suyu koyar iken akvaryurnun dip kısmına bir gazete koymanız yararlı olacaktır. Su klorhı olsa bile en az 24 saat sonra bu akvaryuma balık koyacağımız için bu sürede klor varsa bile uçmuş olacaktır.


ISITICININ AYARLANMASI

Başlangıç olarak daha önce 24-26 dereceye ayarlanmış bir termostat satın almanız uygun olacaktır. Bir gün süre ile su dinlendirilir iken aynı zaman da su sıcaklığı da 24-26 dereceye yükselmiş olacaktır. Akvaryuma bu sürede hava da verildiği için akvaryumunuz artık balık koymak için hazırdır.


İLK BALIĞI SATIN ALIYORSUNUZ

Başlangıç olarak doğuran balıklar satın almanızı önereceğiz Lepistes türü balık alarak işe başlıyabilirsiniz, Balığı satın aldınız. Eve getirdiniz. Yolda gelir iken naylon torbadaki su soğumuş veya ısınmış olabilir. Bu nedenle balığı alıştırarak yeni yuvasına koymak lazımdır. Bunun için önce içinde balık olan torbayı akvaryuma koyacaksınız. Kısa sürede torbadaki su ile akvaryurn suyunun sıcaklığı aynı olacaktır. Bu kez torbadaki balığı akvaryuma boşaltarak bu zevkli ve ilk heyecanınız olan çalışmayı tamamlamış oluyorsunuz.

BiTKİ DİKİMİ

Akvaryumcunuzdan satın aldığınız bir kaç kök bitkiyi arzu ettiğiniz bir yere dikiniz. Bu işlemi yaparken dikkat edilecek tek konu suyu fazla bulandırmamak olacaktır. Bunun için yavaş ve biraz dikkatli olmak yeterlidir.

İLK YEMLEME

Balıkları koyduktan sonra ilk gün katiyetle yem vermeyiniz. Böylece balığınızın akvaryuma alışmasını sağlamış olacaksınız. Hiç bir zaman unutmayırınız Ve üzülmeyiniz ki balığınız bir kaç gün aç kalmakla katiyetle zarar görmez ve rahatsız olmaz. Çünkü akvaryuma gelen balık genellikle ilk gün pek iştahlı olmayabilir ve verdiğiniz yemi yenileyebilir. Bu durumda yenmeyen yem dip kısma çökecek ve ilk günden suda kirlenme problemi başlıyacaktır. Bu sonuç ise sizleri üzebilir.

NE KADAR YEM VERELİM

Akvaryum balıkları yetiştirme de başarınızı etkileyecek en önemli konu verilecek yem miktarı olacaktır. Şunu hiç bir kez unutmayalım ki en tehlikeli konu fazla yemlemedir. Bu nedenle ilk başlangıçta her gün en fazla 1 kez yem veriniz. Diyelim ki 10 adet balığınız var bu durumda vereceğiniz yem miktarı bir çay kaşığının sapının ucu ile verilebilecek kadar olmalıdır.
Unutmayalım ki balıkları açlık değil fazla yem öldürür.

IŞIKLANDIRMA

Akvaryumun ışığını gece söndürmeniz iyi olacaktır.

Akvaryumlarda kullanılan çeşitli yemleme ile ilgili malzemeler 1. Malzeme Artemia salina larvası üretimi için kullanılan geniş bir huni olup alt tarafından hava verilerek tüm suyun karışması sağlanmaktadır, 2. Malzeme Tubifex gibi yemleri vermeye yarayan yemliktir. Halka şeklinde olan 3. malzeme ise yemliğin su üzerinde yüzmesini sağlar, 4.Malzeme dipteki bazı pislikleri ve artıkları almaya yarar. Kepçe ve büyük cımbız ölü balık ve diğer artıkları akvaryumlardan uzaklaştırmada kullanılır.

BAŞARININ DEVAMI İÇİN TEMEL KAİDELER, ,

-Katiyetle fazla yemlemeyiniz. ' ,
-Akvaryumdaki suyun hepsini katiyetle değiştirmeyin (çok kötü kirlenmeler hariç) "
-Ayda ve ya 2 ayda bir kez akvaryum suyunun 1/3'ünü değiştirmek yeterlldir.
-Akvaryumdaki filitrenin süngerini 3-4 haftada bir yıkayınız.
İki haftada bir camların iç kısmında biriken yosunları jiletle kazıyınız.

AKVARYUM BİR GÜNDE NE KADAR VAKTİNİZİ ALACAKTIR…

Yukarıdaki açıklamadan anlaşılacağı gibi her gün ancak bir dakikadan az bir süreniz yem vermek için geçecektir. Bu ise akvaryumcunun en büyük, zevklerinden birisidir. İki haftada bir ,kez camın yosunlarından temizlenmesi ve süzgecin süngerinin yıkanması 10 dakikanızı almayacaktır, Ayda bir kez, ise su değiştirmek, (sadece 1/3’ ü ve ya su çok kirli ise ½ si) 10-15 dakikanızı , belkide haftada 1 kez buharlaşma ile eksilen suyu sürahi ile ilave etme konusu birkaç dakikanızı alacaktır. Görüleceği gibi akvaryumun toplasanız bir ayda size çıkaracağı iş toplam olarak 1-2 saati geçmez. Göreceğiniz gibi bir akvaryuma sahip olmanız fazla zamanınızı almayacaktır. Bu heyecanlı ve zevkli meraka başladı iseniz artık başarınıza ve ilginize göre ileriki kısımlara geçebilirsiniz.

AKVARYUMUNUZ

Akvaryum da süs için balık bulundurulması özlemi son yıllarda ülkemizde oldukça artmış, bulunmaktadır. Özellikle bu uğraşıya yeni başlıyanların gereksinim duyduları en önemli konu kendilerine rehber olacak ve basit konuları içeren bir akvaryum kitabıdır. Bu kısım; işte bu amaca yönelik olarak ilmi olmaktan daha çok kimi balıkları tanıtmak ve pratik konularda bilgi verebilmek için ele alınmıştır.

AKVARYUM SEÇİLMESİ

Akvaryum balıkçılığına başlayacak kişiler için önerilebilecek akvaryum büyüklüğü başlangıç için 50-70 litre dolaylarında olanlarıdır. Bu ölçüde bir akvaryum ile çalışmak tecrübe ile kazanılacak bir çok konuda becerinin kolayca kazanılabilmesi içindir. Ayrıca az bir dikkat ile bu boy akvaryum kolayca idare edilebilir. Başlangıçtaki başarı ilerideki çalışmaları psikolojik açıdan etkileyeceği için orta boy akvaryum ile çalışmalara başlamak iyi olacaktır. Tecrübe arttıkça bu akvaryumun daha büyüklerine geçilebilecektir. İlk önemli öneri olarakta bu küçük akvaryuma boyu ile orantılı olarak az balık koymak ve yine yemlemek, çok az yapmak başarının ilk şartlarındandır.

Akvaryumların şekli değişik olabilir, Yuvarlak, ön camları, bombeli olanları var isede en iyisi dikdörtgen tabanlı madeni çerçeveli veya çerçesiz olanlarıdır. Eskiden, özellikle dış ülkelerde Japon balıkları için küresel akvaryumlar ele alınır idi. Günümüzde bu tür akvaryumlar azalmış, bulunmaktadır. Bu tür akvaryumlar balıkların doğal görünüşlerini bozar,' Ayrıca havanın akvaryumun içerisinde tam olarak yayılmasını da engeller. Çünkü üste doğru daralma buna neden olur, Artık günümüzde çok ucuza devamlı hava veren gereçler kolayca sağlanabildiğinden hava verme konusunda bir problem kalmamıştır,

Dış ülkelerde dikdörtgen olmakla beraber iskeletsiz kap şeklinde tamamıyla cam akvaryumlarda piyasaya sürülmüştür. Bu akvaryumlar özel yapılmaktadır ve ileride değinilecektir. Hatta bu teknik o kadar ilerlemiştir ki, Japonya da dik olan köşelerinde herhangi madeni bir destek bulunmayan 3-4 tonluk cam akvaryumlar yapılabilmektedir.

Madeni iskeletli olan akvaryumlarda camlar tek tek plakalar halinde kesilmiş ve macun ile çerçeveye tutturulmuşlardır. Dikdörtgen bir akvaryuma camlar yerleştirilir iken önce taban camı daha sonra ön ve arka camIar en son ise yan canılar yerleştirilir. Bir akvaryuma bakılınca görüleceği gibi iskelet demirleri ile cam arasında 0.5-1 cm.'Iik kısım macun ile doldurulmuştur. Akvaryum içerisine su doldurulunca suyun basıncı ile cam iyice macun ile birleşir ve akvaryum su sızdırmaz. Akvaryuma cam yerleştirilir iken akvaryumun iç kısmına macun sürülmez. Eğer camlar iyi kesilmiş ise akvaryum içerisindeki su sadece camlar ile temas halinde kalacaktır. Bu duruın suyun İleride bozulmaması bakımından önemlidir. Bu konulan burada anlatmaktan amacımız amatörlere akvaryum yapmalarını öğretmekten ziyade, satın alacakları akvaryumu seçer iken bilgi sahibi olabilmesi içindir.


Pazardan yeni satın alınan bir akvaryuma ilk su doldurulur iken biraz dikkatli olunmalıdır. Daha ileride anlatacağımız iç donammlar yapıldıktan sonra ilk sukonuluşunda belki su sızdırması görülebilir. Bu durumda hemen paniğe kapılarak bu akvaryum akıtıyor hükmünü vermemek gerekir. Çünkü biraz önce söz konusu ettiğimiz gibi eğer akvaryum camları usulüne göre yerleştirilmiş ise, akvaryum içerisine su doldurulunca ilk görülen sızıntıların artan su basıncı ile birlikte kesildiği görülecektir. Macun çok sertleşmiş ise ve ilk olarak konulan su soğuk ise bu sızıntı durmayabilir. Bu durumda akvaryuma biraz ısıtılınış (30-40 derece) su konulur. Böylece macunun biraz yumuşaması ve sonuçta camm iyice oturması sağlanabilir. Bu iş-
lem uzun SÜre kullanılmayan ve su akıtan akvaryuın1ar için de yapılabilir. Azda olsa başarı şansı vardır. Yalnız, hemen hatırlatalım ki akvaryumları uzun süre boş tutmak çok sakıncalıdır. Bu neden1e içinde balık olmasada Akvaryumda devamlı su bulundurmak, macunların açılmasını önleme bakımından çok önemlidir. Özellikle seyahate veya yazlığa giden aileler, yaz ay-larında balıkları alsalar bile akvaryumu 'su ile dolu bırakırlar ise yaz dönüşü kvaryumlarını hemen kullanabilirler. Su akıtma gibi bir problem İle karşılaşmazlar. Günümüzde macun ile yapılan çerçeveli akvaryum kalmamıştır. Silikonla yapıştırılmış çerçevesiz akvaryumlar piyasata hakim olmuş durumdadır.
Bir akvaryum ilk olarak su ile doldurulduğu zaman, hemen kullanılmaya hazır değildir. Özellikle yeni akvaryumlarda suyun bir süre beklernesi yararlı olur. Böylecek akvaryuında balıklar için zararlı olabilecek bazı maddeler suya geçer. Bu suyun da değiştirilmesi ile akvaryuın sıhhatli bir hale gelecektir. İkinci su konulduktan sonra artık 1-2 gün sonra bu akvaryuma balık konulması daha sağlıklı bir başlangıç olacaktır. .
Akvaryumlar çoğunlukla görüş alanını arttırmak için ence dar buna karşın uzunluk ve yükseklikçe daha fazla yapılmaya çalışılır. Kimi özel yetiştirme amaçları için ise suyun mümkün olduğunca hava ile temas etmesi için yayvan olarak yapılırlar. Her ne şekilde olursa olsun akvaryumlarm üst kısmında bir örtü bulunmalıdır. Günümüz akvaryumları çoğunlukla içerisine lamba yerleştirilebilecek şekilde madeni kapaklan ile birlikte pazarlanmaktadırlar.

AKVARYUMU NASIL SEÇELiM

Hemen başlangıçta belirtelim ki, eviniz ne kadar büyük ise akvaryumda balık yetiştirmenizi o kadar içtenlikle önereceğiz. Fakat eviniz küçük olsa da akvaryum koyabileceğiniz bir köşe bulabilmeniz bu zevkli uğraşıya başlamanız için yeterli olacaktır. Akvaryumculuğa başlamak için yapacağınız ilk iş ayırabildiğiniz para ve odanızın uygunluğuna göre mümkün olan normal bir akvaryum satın almaktır. İleride söz konusu edeceğimiz birçok konunun yapılması daha sonra zamanı gelince ele alınacaktır. Hatta bir çoğumi daha ileride de tamamlayabilirsiniz. Çünkü çıplak bir akvaryumda hiç bir malzeme kullanmadan yetiştirebileceğiniz balıklar da vardır. Akvaryum satın alındıktan sonra gerekli olan her şey zamanı gelince yapılabilecektir.

Eski yıllarda kullanılacak akvaryumların geniş yüzeyli olması önerilir idi. Özellikle hava pompası satın alınması pahalı ve güç olduğu yerlerde, suyun oksijence zenginleşmesi için hava ile temas eden su yüzeyinin fazla olması arzu edilir idi. Günümüzde ise hava pompalannın temini çok kolaylaşmıştır. Bu nedenle yer kazanma bakımından dar akvaryumlar daha çok satışa sunulmaya başlanılmıştır. Fakat hava pompası olsada.ıeğer evde ayırabileceğiniz köşe yeterli ise geniş yüzeyli akvaryumları seçmek daha uygun olacaktır. Çünkü geniş yüzeyden suda oluşacak (C02) karbondioksit gibi zararlı gazların uçuşması daha kolayolur. Bu tür akvaryumlar daha fazla su kütlesi sağlıyacağı gibi akvaryunıda koku meydana getiren gazlar da kolayca havaya karışır. Bu arada özetlenir ise akvaryumun yüzeyi ve cüssesi küçüldükçe suyun temiz, dolayısıyla balıkların sağlıklı tutulması zorlaşacaktır. Bu nedenle akvaryum büyüdükçe yetiştiriciliğin başarı şansıda yükselir. Bu unutulmamalıdır. Büyük akvaryum öneriliyor diye sınırı da aşmamak lazımdır. 50-100 litre arası akvaryumların en iyisi olduğunu şimdilik söyleyebiliriz.

Satın alınacak akvaryumun ucuzluğundan çok sağlamlığı üzerinde durulmalıdır. Unutmamak gerekir ki çok ucuza satılan ince köşebent ve ince camla yapılmış akvaryumların çabuk akıtarak kullanılmaz hale gelmeleri mümkündür. Bu konuda dikkatli olunmalı mümkün ise tanıdık bir arkadaşımızın denemiş bulunduğu bir fırmanın akvaryumu tercih edilmelidir. Dış ülkelerdeki gibi ülkemizde de küflenmeyen alüminyumdan yapılmış parlak görünüşlü hafif akvaryum imali sürdürülmektedir. Fakat belirtmekte yarar vardır ki en sağlam ve emin olanlar eskiden olduğu gibi kalın köşebent demirden yapılmış olanlarıdır. Bunların tek mahzuru küflenerek görünüşlerinin zamanla bozulması olmaktadır. Özellikle 5-10 akvaryum ile üretim ypacakların profesyonel veya amatörlükten profesyonelliğe geçeceklerin kullanacakları akvaryumları köşebent demirden imal ettirmeleri daha uygun olacaktır. Ayrıca bunların ucuza mal olduğuda unutulmamalıdır. Fakat son yıllarda ülkemizde silikonla yapıştırılmış çerçevesiz akvaryum yapımı çok ilerlemiştir. Kullanılmaları çok pratik ve kolay olmaktadır.
Günümüzde azalmakla beraber yuvarlak, cam veya plastik küçük akvaryumlar daha çok bir dekor olarak masa ortasına veya kitaplık rafına konulmak üzere kullanılır. Fakat, balıkların şeklini değiştirmesinden dolayı son yıllarda kullanma alanı oldukça azalmış bulunmaktadır .

AKVARYUM KONULACAK YERİN SEÇİMİ:

Akvaryumunuzu satın aldınız. Şimdi bunu evinizde acaba nereye yerleştirmelisiniz ki balıklarınız için iyi bir yaşama ortamı doğsun. Eğer çok ışık alan ve devamlı güneş görecek bir yere koyarsanız ve uygun bir filtrasyon düzeni kuramaz iseniz yeşil alglerinçok çabuk üremesi nedeni ile akvaryumunuz kısa zamanda yeşil bir su haline dönecek ve sizi üzecektir. Eğer pencereye çok yakın koyar iseniz bu durwn dışarıdaki hava değişikliklerinin akvaryuma yansımasına neden olabilir. Bu durwnda çok hassas bir termostat ile güçlü bir ısıtıcı kulIanmazorunluğunuz doğacaktır.
Akvaryuma koyacağınız yer ile oturulacak koltuklar arası uzaklık ne olacaktır. Eğer devamlı olarak sizin veya aile bireylerinin oturduğu yerden uzak bir köşeye akvaryumunuzu yerleştirir iseniz bo durumda akvaryuma koyacağınız küçük cüsseli balıkları seyretmeniz zor olacaktır. Böyle durumlarda en iyisi büyük balıklar örneğin; Japon balıkları üzerinde durmaktır.
Bir ara duvar yanına konulacak ve her taraftan göriilebilecek bir akvaryum güzel bir bina içi; dekor yaratabilir. Fakat bir bina inşaatında bu tür bir düzenlemeye gidilir iken iyi düşünülmeli ve bir duvar içi akvaryurnun devamlı kalacağı ve- bu nedenle devamlı bakım gerektireceği unutulmamalıdır.
İnşaat sırasında duvar içine yerleştirilecek sağlam iki demir bom, bir altlık koymadan akvaryumun duvara yerleştirilmesini mümkün kılar

Eğer lepisdes gibi küçük balıklar konulacak ise akvaryumun devamlı oturulan yere yakın olması en doğrusudur. Böylece oturduğunuz yerden akvaryumun içindeki küçük bahkların bile sahip olduğu güzel renkleri ve hareketleri gözlerinizi ve kendinizi yormadan izleme olanağı bulabilirsiniz.
Akvaryumun yerden yüksekliğinin de 90 cm. dolayında olması en uygunudur. Böylece oturduğunuz yerden dik bir görüş açısı ile akvaryumu izlemeniz mümkün olur.' Alçak sephalar üzerine akvaryum konulması görüş açısı bakımından iyi değildir. Özellikle bir çok tropikal balık üstten bakıldığında pek iyibir görünüş vermez ve yandan bakıldığında tüm güzelliklerini incelemek mümkün olur. Bu durum daha akvaryum kurulurken dikkate alınmalıdır. Sonuç olarak akvaryum yerleştirilirken ele 'alınacak konular özetle şu şekilde sıralanabilecektir.

a) Akvaryum günde ancak 2-3 saattan fazla güneş almayan bir yere konulmalıdır.
b) Pencereye çok yakın olmamalıdır.
c) Oturma yerine yakın olmalıdır.
d) Oturuş halinde rahatça izlenebilmelidir.
e) Akvaryum tabanının yerden yüksekliği 90-100 cm.'yi geçmemelidir.

AKVARYUMLARIN YERLEŞTiRiLMESİ ve İÇ DÜZENİ

Bir çok akvaryuma baktığımızda akvaryum kenarında bii çok kablo, hava borusu, hava pompası gibi dış düzenlerin orta yerde ve akvaryumun güzelliğini bozacak şekilde dağınık olarak görürüz. Bu durum akvaryumun odanıza vereceği güzelliği gölgeleyen bir görünüş yaratmaktadır. Bu nedenle salona veya odamıza koyduğumuz akvaryumun odanın; uygun yerinde olması ve düzenli bir şekilde iç ve dış dekorasyona sahip olması önemli bir konudur. Bu dekorasyon ve yerleştirme oldukça basit bir konu olmakla beraber dikkate alınması ve bilinmesi gereken bazı önemli noktalar vardır.
Birinci konu, akvaryumun oda veya salon içerisinde nereye yerleştirileceğidir. Bu konuda bir çok öneri getirilebilir. Genel olarak mümkün ise günde 1-2 saat güneş alacak bir yere alınması en uygunudur.Fakat florasanlı lambalar ile aydınlatma yapılan günümüz akvaryumlarında, özellikle amatörler için, bu konu önemli olmayabilir.
Dış ülkelerde evlerin inşaatı sırasında akvaryumlar için duvarlar içinde özel yerler ayrıldığı bir çok yerde izlenir. Örneğin duvar içerisinde sanki bir tablo görünümünde akvaryum kurulması bir çok evde ilginç bir görünüm verir. Bu tür yerleştirmede akvaryum duvar içinde ve koltukta oturulduğunda kişilerin örtmeyeceği yükseklikte yapılır. Bu durumda salonda sadece akvaryumun ön yüzeyi görülür. Arka kısmı ise diğer yan odaya bakmaktadır. Temizleme ve yenileme gibi konular arka taraftan yapılır. Ön kısımda ise ışık açıp kapamaya yarıyan bir elektrik düğrnesi odanın herhangi uygun bir yerine yerleştirilir. Akvaryumun kıyı kenarlarım göstermlyecek şekilde duvar üstü tahta dekoratif kaplama yapılabileceği gibi tahtadan istenilen çeşitli dekorlarda yaratılabilir. Bu tür düzenlemede duvar iç genişliği konulacak akvaryumdan sadece 3-4 cm. küçük yapılır ve böylece odadan sadece bir cam gözükmesi sağlanabilir.
Bu tür duvar içi akvaryumlar çimentodan yapılarak daha büyük olarak düzenlenebilir. Çimentodan yapılan duvar içi akvaryumların sadece bakılan yüzü cam diğer taraf ise betondur. Bu tür akvaryumların pek çok akvaryumcunun rüyası olduğunu söyleyebiliriz. Özellikle iri balıklar ile çalışmak isteyenler veya büyük akvaryumlarda üretim yapmak isteyenler bu tür akvaryumları seri halde yapmayı deniyebilirler. Aynca bu tür büyük akvaryumlar filtre düzenleri ile birlikte kurulurlar ise çok başarılı uygulamalara ulaşılabilir.
Bu tür akvaryumlara arka taraftan su boşaltma kısmının yapılması temizlemede büyük kolaylık sağlar. Özellikle deniz balığı koyulacak akvaryumların büyük olması gerektiğinden çimentodan yapılmış çok güzel akvaryumlar kurulabilir.
Bu tür akvaryumlar elinden biraz iş gelen kişilerce kendileri tarafından imal edilebilir. Fakat betonarmenin sağlam olması için beton işlerini bir ustaya yaptırmak yararlı olur. Beton içerisine ve iç perdah beton sıva ya Siga katılır ise betonun su kaçırrnası önlenmiş olur. Cam konulacak kısma ise demir çerçeve yerleştirilir. Camın oturtulması macun ile yapılır.Beton akvaryumlar ilk kullanıldığında bazı balıklar için zararlı olabilir. Bu nedenle %S'lik asitli bir su (Hcl veya H2 S04 olabilir) ile fırçalanarak yıkanır ise bu tür bir tehlike önlenmiş olur, Ayrıca 2-3 gün balık koymadan su döndürülür ise her türlü tehlike ortadan kalkmış olur. Beton yüzeyine ince bir zar gibi kaplıyacak şekilde silicorı sürülerek düzgün bir yüzey de sağlanabilir. Silicon bilindiği gibi tamamiyle cam olan akvaryumlann yapıştırılmasında kullanılan bir maddedir.
Beton akvaryumların aydınlatılması oldukça kolaydır. Üst kısımlara kurulacak florosan lambalar ile aydınlatma düzenlenir, Lambanın sayısı ve büyüklüğü akvaryumun hacmine göre ayarlanır. Akvaryumun üst örtüsü de camdan olabilir. Böylece balıkların sıçraması ve su buharlaşması azaltılabilecektir. Akvaryum büyük ise aydınlatma alt kısımdan veya içtende olabilir, Fakat ilk başlıyanlar için üst aydınlatma daha uygun ve pratiktir. Çünkü su içi aydınlatma düzeni bir miktar pahalıya mal olur ve lambalar yandığında değiştirme problemi yaratır. Bu tür akvaryumlar büyük bina ve mağazalar için çok uygundur. Özellikle kendi uğraşılan yanında akvaryum merakı çok fazla olan kişiler bu tür düzenlemeler ile meraklannı gidermeleri ve pek çok üretim çalışınalarını bu tür akvaryumlarda başarı ile sürdürmeleri mümkündür. Dış ülkelerde özellikle bekleme odalarında içten kontrol edilen duvar içi akvaryumlar yaygınlaşmaktadır. Böylece hem bekleyen müşteriler (örneğin; bir dişçi veya doktor muayenehanesinde) ilgi ile izleyecekleri bir akvaryum ile zaman geçirebilmekte, hem de doktor akvaryum üzerinde amatör çalışmalarını iç odadan kolayca yürütebilmektedir.

ÇERÇEVESİZ AKVARYUMLAR


Son yıllarda her tarafı cam olan akvaryumlar dış ülkelerde çok yaygınlaşmıştır. Ülkemizde de konuya ilgi duyulduğu görülmektedir. Bu akvaryumlar düzgün şekilde kesilen camların silikon adı verilen bir madde ile yapıştırılmaları yolu ile yapılır. Bazı üreticiler bu yapıştırma akvaryumların güzel görülmesini temin amacı ile alt ve üst kısımlarına parlak madenler ile bir çerçeve yerleştirirler. Bu akvaryumların yapımı oldukça kolaydır. Hatta elinden biraz iş gelen amatörler tarafından bile imal edilebilirler.


Akvaryum yapımında ilk karar vereceğiniz konu, hangi ölçülerde ve şekilde olacağıdır. Bu konuda karar vermenize yardımcı olacak konu evinizdeki yer imkânı ile yetiştirmeyi düşündüğünüz balık türleri olacaktır. Eğer çiklit türü balıklar üretecek iseniz geniş bir akvaryum gerekecektir. Buna karşılık Beta türü bir balığı küçük bir akvaryumda kolayca barındırabilirsiniz. Fakat tür hakkında kesin bir düşünceniz yok ise uzunluğu 80 cm. yüksekliği ve eni 40 cm. olan bir akvaryum için cam kalınlığının 0,5 cm. olması uygun olur.

Akvaryum yapımı için önce camlar iyi bir camcıda düğün olarak kestirilir. Kesimde camların yapıştığı yerlerde yapıştırıcının girmesi için 2mm. Aralık kalacağı dikkate alınır. Kesimin çok düzgün olması şarttır. Kesimde görünmeyecek küçük bir çatlak ve hatta ileride akvaryuma su konulunca hemen kırılmasına neden olacağından azami dikkatin gösterilmesi gerekir. Bu arada diyelim ki; dıştan dışa 80x40x40 cm olan bir akvaryum yapmayı planlaık. Dip cam 80x40 cm. olarak kesilir. Ön ve arka camlar ise 0,5 alt cam kalınlığı ve 0,2 cm. yapıştırma yeri payı olarak düşülür ise 0,5+0,2=0,7 cm.eksik demektir. 40-0,7=39,3 cm yükseklikte ve 80 cm. uzunlukta kesilir. Arka cam da aynı ölçüde olacaktır. Yan camlar ise yükseklik bakımından ön ve arka camlarla aynı olacaktır ve 39,3 cm. alınır. Yan toplam uzunluk 40 cm. kabul edildiğine göre bu ölçüden ön ve arka cam kalınlıkları ile 2 yapıştırma aralığı düşülecektir: Demek ki 0,5+0,5+0,2+0,2=1,4 cm eksik, diğer bir deyişle 40-1,4=38,6 cm. eninde yan camlar kesilicektir. Camların kesiminden sonra yapıştırma işlemi gelir.Bu işlem için zemini düzgün olan bir masa seçilir. Masa üzerinde hiçbir kum ve kırık cam gibi yabancı madde bulunmaması gerekir. Bir gazete üzerine taban camı konulur. Şekilde görüldüğü gibi önce cam ile bir adet yan cam aralarında 1-2 mm. Kalacak şekilde kibrit çöpü konularak selobant ile tutturulur. Bu şekilde 4 cam yerleştirildikten sonra sıra yapıştırıcı sürmeye gelir.

Camların bitişme yerlerinde hiç boşluk kalmayacak şekilde silikon ile doldurulur. 24 saat sonra cam kenarına konulan kibrit çöpleri çıkarılır ve bu boşluklarda silikon ile doldurulur. Silikon yerli piyasada yapıştırıcı olarak satılmaktadır.

Yapıştırma sırasında hava kabarcıkları olur ise hemen bıçak ile alınıp yeniden yapıştırıcı ile doldurulmalıdır. Çalışma sırasında etrafın bulaşmamasına dikkat edilmelidir.

AKVARYUM YAPILMASINDA VE DEKORASYONUNDA KULLANILABİLECEK MALZEMELER


Akvaryum yapımında çeşitli malzemeler kullanılır. Akvaryum merakında, akvaryum içerisine konulabilecek dekoratif malzeme konusunda da pek çok alternatif vardır. Fakat kullanabilecek malzemele için dikkat edilmesi gereken en önemli konular çürüme ve paslanma gibi suyu kirletebilecek özelliklerin olmamasıdır. Ayrıca çözünerek suya, balıklara zararlı olabilecek yabancı maddeler bırakmamalıdır.

CAM

Akvaryumlarda kullanılan en önemli malzemedir. Çünkü akvaryumun iç dünyasından dışarıdan zevkle seyredilmesi cam ile mümkün olur. Kullanılan camın dalgalı olmaması ve iç görüntüyü bozmaması lazımdır. Bu nedenle akvaryum yapımında kullanılan camların en iyi kalitede olması gerekir. Bir çok akvaryum imalinde bu konuya pek önem verilmediği ve sıradan camların kullanıldığı görülür. Fakat akvaryum yapıldıktan ve içine su konulduktan sonra camın dalgalı olduğu farkedilir ki artık zaman geçmiştir. Bu konuya akvaryum satın alırken dikkat edilmelidir….

Akvaryumun yıkanması ve temizlenmesi sırasında da cam ne kadar kuvveti görünürse görünsün fazla basınç yapmamak lazımdır. Çocukların da balıklarla oynamak için cama vurmaları kesinlikle önlenmelidir. Çünkü iç basınç güçlü olduğu için dıştan yapılacak bir darbe camın aniden kırılmasına neden olabilir. Güzel bir salonda camı dağılmış ve balıkları yerde gezen bir akvaryumdan daha üzücü ve can sıkıcı bir şey olamaz.


CAM MACUNU

Günümüzde macun ile yapılan akvaryum kalmamıştır. buradaki bilgileri bir nostalji olarak kabul edebilirsiniz

İyi kalitede akvaryum macunu kullanmak akvaryumun uzun yıllar kullanılabilmesi için çok önemlidir. Çok çabuk kuruyan ve taş gibi olan macunlar uygun değildir. Macun yumuşaklığını fazla dağılmadan uzun süre devam ettirebilmelidir. Akvaryum macunlarını piyasadan temin etmek mümkündür. Macun yapımında pek çok formüller önerilebilir. Örneğin; 2 kg….. macun tozu (kaba üstübeç), 0,5 kg. çifte kaynamış (iyi kalite bezir yağı), 250 gr. İspanyol üstübeci ve yeteri kadar (macun kıvamına gelinceye kadar)toz minyon ile uygun bir akvaryum macunu yapabilirsiniz…


TAŞ-ÇAKIL-KUM.

Akvaryumlarda dekor olarak dip kısma çakıl serilmesi alışılmış bir uygulamadır. Bu tür materyal kullanımında dikkat edileceken önemli konu kullanılan kum veya çakılm suda erimiyen özellikte olmasıdır. Çünkü akvaryumlarakonıılabilecek bir çok çakıl çeşidi düşünülebilir ise de bazı çakıl ve kumlar fazla miktarda kireç veya suda eriyen diğer maddeler ih tiva edebilir

ler. Bu amaçla, sert, suda erimiyecek kum ve çakıllar tercih edilmelidir. Akvaryumcular genelolarak bu tür çakmak taşı görünüm ve sertliğindeki çakılları pazarladıklanndan satın almada az bir dikkat gösterilir ise hata yapılmaz.

Akvaryumların dekore edilmesinde bir çok büyük küçük taş veya kayacıkların kullanıldığı görülür. Özellikle kalkerli taşların kullanılması sudaki sertliği arttırır ve bu nedenle tercih edilmez. Etrafta gördüğümüz bir çok taşlarda bu gruba girdiğinden kullanımında dikkatli olmak gerekir. Örneğin; Dolomite tipi taşlar akvaryumu dekore etmek için çok gösterişlidir. Fakat
fazla kireç İhtiva ettiklerinden tatlı su akvaryumlan için uygun değildirler. Fakat deniz suyu akvaryumları için çok yararlıdırlar. Çünkü deniz suyunda sertliğin artması bii problem yaratmıyacaktır. Tropikal tatlı su akvaryumlarında kullanılabilecek pek çoktaş türü vardır. Kullanılan taşların veya kumun kalkerli olup olmadığı çok kolay anlaşılabilir, Özellikle şekli beğenilen ve akvaryumda kullanılmak istenen bir taşın kalkerli olduğundan şüphe ediliyor ise şu basit işlem ile bu durum kolayca incelenebilir. Taş üzerine birkaç damla hidroklorik asit (Hcl) damlatılır. Eğer taşta kalker mevcut ise bu tür taşlan kullanmaktan, sakınmaktır.

Bu nedenle çeşidi maden filizlerini içeren kayanısı dekoratif taşları kullanmakta uygun olmayacaktır. Kullanılan kum ve taşların keskin yapılı ve sert köşeli olmaması da önemlidir. Kumun keskin köşeli zerreciklerden oluşması balıkların ağız yapılannda yaralanmalara neden olabilir. Bilineceği gibi bir çok balık akvaryum dibine düşen yemi alır iken kumu da ağzına
alır ve yiyebileceği organik maddeleri seçtikten sonra kalanım dışarı atar.

Eğer kum keskin yapılı ise bu durum zarar yaratır. Ayrıca dekor amacı ile kullanılan taşlarda keskin köşeler var ise yüzme sırasındaki sürtünmeler balık vücudunda yaralanma meydana getirebilir.

Dış ülkelerde çeşitli yöntemlerle boyannuş kumların pazarlandığı bilinmektedir. Bu tür kurnlar temin edilip kullanılmak istendiğinde zehirli olup olmıyacağını deneme amacıyla önce bir kaç ucuz balıkile akvaryurnun çalıştırılması yararlı olur.

PLASTİK

Akvaryumların süslenmesinde kullanılmak üzere çok çeşitli plastik materyalin ele alındığı görülmektedir. Yel değirrnenleri, köprüler, su canlılan kabuklan taklidi gibi çok çeşitli plastikten yapılmış materyal akvaryumlar . için satılmaktadır. Ayrıca hava veren boruların da pek çok plastik çeşitleri bulunmaktadır. Bazı akvaryumlarda ise bitki yerine plastikten yapılmış bitki ve çiçek dallan kullanılır. '

Çeşitli amaçlar için kullanılan bu plastikleriri çok çeşitli bileşimleri vardır. Bazılan çok sert bazılan ise yumuşaktır. Genelolarak pek çoğu da su içinde balıkıara zararlı olmadığından günümüz akvaryumları için plastik maddelerin yararlı birer malzeme olduğunu düşünebiliriz.

Su ve hava borulan olarak PVC sınıfına giren plastikler en uygunudur.Bu plastik materyal Tangit deniten madde ile kolayca eklenebilir ve ısıtılarak borulara şekil verilmesi .çok kolaydır.

BOYA

Akvaryumlar son yıllarda camdan yapıştırma olarak imal edilmektedir. Köşebentlerden yapılan akvaryumlarda ise suyun madeni aksam ile temas etmesi istenilmez. Temas etme ihtimali var ise bu gibi kısımların boyanması yararlı olacaktır, Fakat en iyi boyalar bile zamanla suya karşı dayanıksızdır. Bu nedenle bu gibi kısımların zaman zaman boyanması ve tamiri gerekecektir, Bu tür madeni materyal için en iyi çözüm maden üzerine boyama yerine ince bir şekilde fiberglas kaplamaktır. Dış ülkelerde bu tür uygulamalar mevcuttur.

AĞAÇ

Akvaryum dekorunda bir çok dal, kök ve ağaç gövdeleri kullanılır. Fakat en iyi ve sert yapılı ağaç bile zaman ile su içerisinde çürür ve dağılır. Bu çürümeyi geciktirmek için ağaç materyalin uygun şekilde boyanması düşünülebilir. İyi bir şekilde yapılır ise cilalamanın da yararlı olduğunu bildiren yayınlar vardır. Fakat cilalamanın suya dayanacak şekilde yapılması da önemlidir. Aksi halde ciladan suya geçebilecek kimyasal maddeler de zararlı olabilir. Her ne şekilde olursa olsun gerek boyalı, gerekse cilalı ağaç materyal bozulmaya başlayınca hemen akvaryumdan uzaklaştırılmalıdır.

Ağaç ve köklerin akvaryumda dekor olarak kullanılması ve bu materyalin üst kısmını polyester kaplıyarak yararlanılması mümkündür. En emin yol da budur. Fakat kaplama yapmadan da kullanılmalan mümkündür" Özellikle su içerisinde kalmış ve çabuk çürüyebilecek kısımlan temizlenmiş kök veya dallar iyi bir şekilde akvaryum dekorunda kullanılabilir ve akvaryuma güzel bir görünüş verirler.

DEKOR İŞLERİ

Akvaryumun zevkle kullanılmasında en önemli konulardan biri de dekordur. Buişlemin bizzat amatörce akvaryum sahibi tarafından kendi zevkine göre yapılması en uygunudur. Bu çalışmada tavsiye edilecek konu, kendi işini kendin yap olmakla beraber çalışmanın iyi ve 'doğru olarak yapılması gerekir.

Dekorasyonda kullanılacak plastik malzemelerin de suya kimyasal madde geçirmiyecek özellikle olmasına dikkat edilmelidir. Bilinçsizce boyalar , ile süslenmiş dekorasyon malzemelerinden kaçınmalıdır.

Akvaryumların dekoru, bahçe 'dekoru ile yakın sayılmakla beraber kendine has özellikleri vardır. Bir bahçe dekoru yapılır iken diğer bahçelere ve doğaya bakılarak yararlanılabilir. Doğa her zaman karşımızdadır. Halbuki bir su altı dekoru yaratılır iken nehir ve göllerdeki su altını devamlı olarak
izleyerneyiz. Bu durumda doğal bir su altı dekoru yaratılması istenirken çoğunlukla resimlerde gördüğümüz ve fakat canlı olarak izleyemediğimiz görüntülere bağlı kalırız. Genel bir yazım olarak, gözle görülen bir konu daha kolayca izlenebilir ve yapılabilir. Bu durumda dekore eden kişi bit çok resimleri incelemekte beraber bukonuda zevkle döşenmiş akvaryumlara ba karakta yararlanabilir.

Bazı eski yayınlarda akvaryumların dekore edilmesinde çok çeşitli örnekler verilerek akvaryum meraklılanna yararlı olmaya çalışılmıştır. Biz burada detaydan ziyade bazı temel bilgileredeğinmekle yetineceğiz..



Dekorasyonda kullanabileceğimiz malzemeler', dip kumu veya çakılı, Çeşitli bitkiler, ağaç veya kökleri, çeşitli plastik dekoratif malzemeler ile taş ve kaya parçalarıdır, Dekorasyon bu malzemelerin ahenkli bir durumda, birbirlerini tamamlarşekilde kullanılmaları işlemidir.

Akvaryum dekorasyonunda başlangıçta çok fazla malzeme ilebaşlanılması doğru olmayacaktır. Dekorasyonda ilk başlangıçta birkaç malzeme yeterlidir. Bunlar sularda doğalolarak bulunan bir kaç bitki, kayamsı bir kaç taş ve plastikmalzemeler olabilir.

Akvaryumun dip kısmına konulacak kum' ve çakıl en çok kullanılan dekor malzemesidir. Kumun ince ve bir miktar çakıl ile karışık olması doğal bir görünüm verir. Kumun ince' olması bitkilerin kök salmalarını kolaylaştırır.

AKVARYUM BALIKLARI YETİŞTiRİCİLİĞİNDE İLERİ
DÜZEYDEKİLER iÇIN ÖNEMLI KONULAR:

Akvaryum balıkçılığına başlama ve bundan sonra devarn etmede en önemli etken başarınızdır. Başanlı olan, balıkları iyi bir şekilde yetiştirebilen kişi uğraşını devam ettirecektir. Günümüzde akvaryumcularda çok çeşitli balıklar bulunmaktadır. Akvaryum balığı bulunduranlar zamanzaman yeni balıklar satın alarak çeşitlerini arttırırlar.Yeni ele alınan balık üzerinde
başarılı olabilmek i çin bu balık hakkında ön bilgiler toplamasında yarar vardır. Böylece başarı şansı yükselecektir. Bu konuları aşağıdaki şekilde sıralıyabiliriz.

a) Üretim zamanı nedir: Ele alınan balık sadece belirli bir mevsimde mi?ürer, yoksa tüm yıl boyu herhangi bir zamanda yavru verebilirmi?

b) En uygun yem nedir ve' bu balık türünün özellikle üreme kondisyonuna getirilebilmesi için gerekli yemler nelerdir.

c) Üreme için bu balıkların arzu ettikleri en uygun su ortamı (sertlik, sıcaklık ve pH) nedir. Akvaryumda su derinliği en iyi nasıl olmalıdır.

d) Üreme için akvaryum içersinde ne gibi bir durum arzu ederler. Yumurtlama için akvaryumun her tarafı boşmu, taşlımı, yoksa bitkilimi olmalıdır.

e) Erkek ve dişilik ele alınan türde nasıl ayırt edilir. Ikinci seks karakterleri var mıdır ve nelerdir.

f) Yumurtlama öncesi davranışlar nasıldır. Balığın yumurta vermeye hazır olduğu nasıl anlaşılır. Erkekler ve dişiler arasında kavga söz konusu- mudur ? Erkekler ve dişiler yumurtlamadan önce nasıl ve nerede barındırılınalıdır. .

g) Yumurtlama ve yumurtaları döneyecek erkek ve dişiler sayı bakınundan nasıl olmalıdır. örneğin 1 dişiye 1 erkek yeterlimidir. Yoksa 1 dişiye 2 erkek mi koymalıdır. Yoksa bir akvaryuma çok sayıda dişi ve erkek konulması ile yumurta alınabilirmi?



h) Yumurtlamadan sonra erkek ve dişilerin davranışları nasıldır. Yumurtaları yerlermi, korurlamı. Yoksa yumurtalan korumak için ne gibi önlemler alınması gerekir.

i) Hangi yaşa kadar bu balıklardan yavru üretilebilir. Bu oldukça önemli bir konudur. çünkü bir yetiştirici, bir balıktan hangi yaşta ve yapıda yavru alarak üretime başlayabileceğini, hangi yaştan sonra bu balıklardan yavru almaya çalışmanın olum sonuçlar verebileceğini bilme zorunluğundadır. Genellikle bir çok balık daha çok genç iken ve cinsel olgunluğa yarı ulaşmış iken döl verebilir ve bunlardan yavru elde edilebilir. Fakat çok genç yaşta kendisinden yavru alınan genç damızlık iyi gelişemez veya iyi gelişmesi engellenmiş olur. Böylece ileride iyi bir damızlık olabilecek balık harcanmış olur.



k) Elde edilen yavrular nasıl ve ne ile beslenecektir. Balık üretmek isteyen kişilerinen çok sıkıntı çektikleri konulardanbir tanesi de budur. Pek çok amatör balıkçılar başarı ile yumurta ve bunlardan yavru ürettikleri halde yemleme de başarılı olamadıkları için elde ettikleri yavrular ölümden kurtulamamışlardır. Çünkü genel olarak pek çok balığa ait yavruların beslenmesi birbirine benzer ise de bazı küçük ayrıntılar yetiştirmede başarılı veya başarısız olmayı önemli şekilde etkiler.

Yukarıda sıralamış olduğumuz sorulara herhangi bir balık türü için cevap verebildiğimiz zaman, yapılacak çalışmalarda başarılı veya başarı oranın yüksek olacağı söylenebilir.

AKVARYUMDA RESIM ÇEKME

Akvaryumda balık yetiştirenler. sahip olduklan bazı çok güzel balıkların resmini çekmek isteyebilirler. Genel olarak akvaryumda resim çekmek kolaydır. En önemli konu iyi ekipmanlara sahip olmaktır. Resim çekmek için gerekli malzemeyi, iyi bir fotoğraf makinası, ayağı, flaş ve irtibat kabloları olarak belirtebiliriz. Günümüzde piyasada satılan pek çok reflex fotoğraf makinaları ancak 40-50 cm. mesafeye kadar resim çekebilmektedir. Bu uzaklık iri yapılı balıkların resmini çekmek için çok uygundur. Eğer lepistes plati gibi küçük yapılı balıkların resmi çekilmek istenir ise kamera önüne bir yakınlaştırma merceği koyma zorunluluğu doğar. Akvaryum camının önünden resim çekmede dikkat edilmesi gereken en önemli konu merceğin akvaryum camına tam bir paralellikte tutulmasıdır. Eğer kamera eğri tutulur ise camda meydana gelecek kırılmalar resmin kalitesini oldukça bozar. Bu amaçla fotoğraf makinasının ön kısmına takılacak bir lastik koruyucu makinanın cama paralel olmasını sağlıyacağı gibi dıştan gelecek ışıkları da tutarak resmin daha iyi çıkmasıni sağlar. Ayrıca bu lastiğin cama dayanması ile makina elde tutulduğunda çekim sırasında sallanmayı da önler.

Akvaryumdan resim çekmede flaşla ışık asla önden verilmez. Bu şekilde resim çekildiğinde camda meydana gelen, yansıma nedeni ile resim çoğunlukla bozuk çıkar. Bu nedenle resimde görüldüğü gıbı ışık akvaryumun üst kısmından verilir. Eğer bir tek flaş kullanılacak ise flaş üst kısımda akvaryumun önüne doğru kurulur. Makina ile flaş birbiri ile aynı hizada tutu
lur. Eğer bir akvaryumun tüm iç kısmını çekmek veya balığın arkasındaki dekorun tam olarak çıkmasını istiyor isek ikinci bir flaş resimde görüldüğü gibi yerleştirilebilir. Tek bir flaş kullanıldığında genel olarak balığın arka zemini siyah olarak çıkar. Çift flaş kullanıldığında ise arka dekor tüm renkleri ile resimde görülür. Eğer bir flaşınız var ve arka zemininde görülmesini diliyor iseniz flaşı akvaryumun orta yerine koyarak deniyebilirsiniz. Fakat balık flaşın ön kısmında kalarak çekilince bazı gölgelerin resmin kalitesini bozma durumları da ortaya çıkabilir. İyi bir resim İçin flaşın resmi çekilen balığın 10-15 cm. önünde olması yararlı olacaktır.

Günümüzde resim çekilmesinde artık film ile çekimler yok olmuş durumdadır. Elektronik çekimler çok başarılı ve pratik olarak herkes tarafından kullanılabilir durumdadır. bu nedenle nerede ise her cep telefonunda bulunan kameralar ile bile çekim yapmak mümkündür. Ama yine de profesyonel çekimler için kaliteli makinaların kullanılması daha başarılı sonuçlar alınması için gerekli olduğu inancındayız.

Eskiden daha çok film çekilerek resim alınırdı. Bir bilgi olarak bu konuda ki bilgilerin kalmasında mahsur görülmedi. Çok yakından resim çekileceği için kullanılacak filmlerin 25 asa dolaylarında olması gerekir. Bir çok flaş 1 metreden daha yakın çekimler için önerilmez. Bu durumda 80-100 asalık film kullanma çok kötü sonuç verir. Kullanılacak zaman ve objektif konusunda çeşitli öneriler yapılabilir, Fakat kendi deneyleriniz ile sahip olduğunuz flaş ve kamera İle en iyi çekim yapabileceğiniz hız ve zamanı kendiniz bulmalısınız. Bu nedenle tüm çekimlerinizi kaydetmeniz en doğrusu olacak ve bu kayıtlarınız ileride size rehber olacaktır. Fakat, kaba bir bilgi olarak, eğer kullandığinız flaş 35-40 (guide nurnmer'a) numara ve film 25 asa ise ve tek flaş kullanıyorsanız 20 cm. uzaklıkta f 16,25-30 cm. uzaklığa f11 , 30-45 cm. ise f n, 50-60 cm ise f 5,6 'ya ayarlamak lazımdır. Eğer 50 asa film kullanılacak ise f 16 yerine f 11, diğer bir ifade ile 1 kademe düşük objektif açıklığı kullanılır.

Resim çekmede önemli konulardan biride resmi çekilen balık ile birlikte çekilecek olan görünüştür. Pek çok güzel çekilmiş balık resminde, arka fonun iyi planlanmaması nedeni ile zevksiz bir görünüş verdiği bilinen durumlardandır. Fakat, balığın resmi güzel bir bitki, taş veya ağaç dalları arasında alınır ise resmin görünüşü daha da güzellişir. Özellikle balığın doğadaki yaşamına benzer bir akvaryum ortamında alınması daha başarılı sonuçlar verecektir. Akvaryumun arka camının önüne de açık mavi renkli kâğıtlar konulması da resim zemini için yararlı olabilir.

Resim çekiminden önce akvaryum camının iyice temizlenmesi iç camdaki yosunların kazınması elbetteki ihmal edilmeyecektir. Ayrıca resim çekme anında hava tertibatı durdurulmalıdır.

Sonuç olarak iyi bir resim çekebilme elbette resmi çekilen balığın çok güzel, parlak ve canlı olmasına bağlıdır. Çünkü iyi bir balığın resmini çekmeden iyi bir resim elde etmek elbetteki mümkün değildir.


SU

Genel olarak tüm akvaryumlar için ideal bir su önermek mümkün değildir. Çünkü her balık ve her su bitkisinin kendine özel su istekleri vardır. Ama bir akvaryumda birbirlerine benzer koşullarda yaşıyan balıklar konulduğunda su bakımından bir problem çıkmaz. İleride her balık türü için su özelliklerine kısaca değinilmeye çalışılacaktır. Yeni başlayanlar için şu konu belirtilebilir ki genel olarak içilebilen normal sular çoğunlukla bir çok akvaryum balıkları için uygundur.
Pınarlardan elde edilecek sular bu amaçla kullanılabilir. Yakınında lağım olan kuyu suları kullanılmamalıdır. Şehir şebekesi sularıda kullanılabilir. Yalnız çok klorlu oldukları zaman balıklar için zararlı olma olasılığı da vardır. Bu nedenle şehir şebekesinden alınan su kullanılacak ise bu suya balık bırakmadan önce mutlaka bir kaç gün bekletrnek gerekir .Böylece sudaki klor uçarak su kullanılabilir hale gelecektir. Para bakımından bir problem olinayacaksa evlere damacana ile satılan içme suları akvaryumlar için çok iyidir. Kimi kitaplarda damıtık su önerilir ise de ülkemiz, bakırnından zordur ve özel yetiştirme amaçları dışında damıtık su kullanma yoluna gidilmesi de gereksizdir. Kimi durumlarda dinlendirilmiş yağmur sulan da akvaryumlar için çok uygundur.
İçme sulan genellikle kalsiyum ve magnezyum içerirler. Birçok tropikal akvaryum balıkları da bu maddeleri içeren sularda rahatça yaşarlar. Bu tür sulara sert sular denir. Bir su içerisinde bu maddelerin miktarı arttıkça su sertleşir. Su ilminde suyun bu özelliği veya sertliği çeşitli derecelerle belirtilir. Örneğin Fransa'da fransız sertlik birimi kullanılır ve dünyada en çok bu birim ile sertlik derecesi belirtilir. Fransız sertlik derecesinin birimi100 000 kısım suda eriyen 1 kısım kalsiyum olarak 1 derece kabul edilir. ingiliz sertlik biriminde ise, bir galon suda eriyen kalsiyum karbonat miktarı esas alınır. Amerika 'da ise aynı ingiliz sistemi kullanılmakta beraber. ingiliz galonu ile amerikan galon 'u farklı olduğundan birimler de farklı olmaktadır. Bu açıklamalara dayanarak 100000 de 10 kalsiyum içeren sular yumuşak su olarak belirtilir ve bu sular akvaryumlar için iyidir. Eğer 100000 de 20' den fazla kalsiyum var ise bu sular akvaryumlar için uygun değildir. Eğer bu sulardan kullanma zorunluğu var ise bu suya bir miktar saf su veya yağmur suyu ilave edilerek yumuşatmak gerekir. Ayrıca bu tür suları kaynatarak kullanmak da sertliğin düşmesine neden olduğundan uygundur. Kaynatılarak kullanılan suların soğuduktan sonra 8-10 saat bekletildikten sonra akvaryumlara alınması lazımdır.Su sertliğinin tayini kimyasal yol ile oldukça basittir. 100 cm3 suya bir kaç damla Penolftaliyn damlatılır. N/W' luk Hcl ile titre edilir. Harcanan her cm3 N/I0'Iuk Hcl 1 SBV sertlik demektir. 1 SBV değeri 5 ile çarpılınca Fransız sertliği değeri 2,8 ile çarpılınca ileriki yazılarımızda OH ile belirteceğimiz Alman sertliği birimi çıkar. O ile 4 arası OH sertliğindeki sular yumuşak 4 ile 10 OH arası sular orta yumuşak LO OH'dan yüksek sular sert sular olarak tanımlabilir. 15- 18 OH' dan sert sular bir çok akvaryum balığı için uygun değildir.

Akvaryumlarda su kullanıldıkça buharlaşır, Buharlaşma sonucu akvaryuma yeni su İlave etmek gerekir. Yaptığımız gözlemler kaloriferli bir oda da 80-100 litrelik bir akvaryumda iki hafta içerisinde 8-10 litre suyun buharlaştığını göstermiştir. Eğer her seferinde biraz sert olan çeşme suyu ilave edildiğinde 3-4 ay içerisinde suyun sertliği akvaryurnda iki misline çıkacaktır. Bunu önlemek için İlave edilen suyun yumuşak memba suyu, saf su, yağmur suyu veya kaynatılmış su olması yararlı olabilir. Bunlar çoğunlukla pratikte yapılamadığı için, akvaryum suyunun 1/3'ünü ayda bir değiştirmek yararlı olacaktır. Yeri gelmiş iken önemle belirtmek gerekir ki, akvaryumların suları olur olmaz değiştirilip durulmaz. Bir akvaryum suyunun tümünü bir defada temizliyorum diye değiştirivermek kadar uygunsuz ve tehlikeli bir durum yoktur. Hatta akvaryumlarırı çok kirlendiği hallerde bile su değiştirmek düşünülür ise suyun yarısından fazlası değiştirilmemeli ve eski suyun yarısı mutlaka akvaryumda kalmalıdır. Ayrıca akvaryum iyi bir şekilde kurulduğu takdirde suyun kirlenmediği ve doğal dengenin akvaryum içerisinde çok dengeli olduğu görülecektir. Ayrıca ani su değişmeleri nedeni ile bazı hassas balık türlerindeani ölümler görülebilir.
Isı bakımından çok farklı su ilave edilmesi veya balıkların su sıcaklığı farklı olan bir ortama alınması da ölüme neden olabilir. Bu nedenle akvaryum balıkları ile uğraşanların az çok su kalitesi ile ilgili kimi fiziksel ve kimyasal olaylar hakkında azda olsa bilgi sahibi olmalarında yarar vardır.
pH derecesinin ölçülmesi özel gereçler gerektirdiğinden pratikte pek kullanılmayabilir. Son yıllarda pH ölçülmesi için küçük elektronik aygıtlar geliştirilmiştir. Ama ülkemizde bunların fiatları oldukça yüksektir ve amatör akvaryumcular için gereksiz olduğu söylenebilir. pH ölçümünde kullanılan basit turnusol kâğıtları varsa da bunların temini bile son yıllarda ülkemizde zorla şmış tır. Zaten akvaryumculuğa ilk başlayanların bu konular ile pek ilgilenmemeleri en doğrusudur.
Çeşitli dış ülke kitaplarında pH derecesi değişmiş olan suların nötr hale getirilmeleri için kimyasal yollar önerilmektedir-Drneğin pH derecesi düşmüş ise suya kalsiyum ilave edilerek pH'ın yükseltilebileceği belirtilir. Ama amatörler için en emin yol suyun asitlik ve alkaliliğinde bir değişme olduğu saptanır ise, en kolayı suyun 1/2'sini değiştirmektir. Bu yol her türlü kimyasal madde ilavesinden daha uygundur.
Her ne kadar akvaryum suyunun tümünün değişmesinin uygun olmadığı yazılmış ise de, bu durum normal durumlar için geçerlidir. Eğer akvaryumda bir hastalık çıkmış ise suyun hepsini değiştirmek gerekebilir. Bu durumda balıklar ve tüm gereçler dezenfekte edildikten sonra mecburiyet olduğu için yepyeni su ile çalışılabilir. Bunu zorunlu durumlar tayin edecektir.
Bütün bu bilgiler özetlenecek olur ise başarılı bir akvaryumculuk için su bakımından şu öneriler getirilebilir.

a) Temiz su kullanın
b) Su sıcaklığını sabit tutmaya çalışın
c) Yemlemeyi hiç bir zaman aşırı yapmayın
d) Dinlendirilmiş su kullanın
d) Klorlu suyu havalandırarak (bekleterek) kullanın
e) Tüm akvaryum suyunu değiştirmeyi denemeyin.
f) Ayda bir 1/3-1/4 'ünü değiştirme yeterlidir.
g) Fazla balık koymayımz
k) Olur olmaz ilaç ve kimyasal madde kullanmayın
j) Bitkilendirme de ölçülü olsun;

Bu kitap içerisinde suyun kimyasal yapısı üzerinde uzun uzun durmaya gerek yok inancındayım. Benim burada üzerinde durmak istediğim konu daha çok amatör yetiştiricilerin başardı olabilmek için su kalitesini etkileyen basit konular hakkında biraz bilgi bulabilmeleridir. Özellikle yavru üretimi konusunda başarılı olabilmek için her balık türünün yavru bıraktığı veya yumurtladığı su ortanunı bilmede zorunluk vardır. Bu konulara her balık türü hakkında bilgi verilirken değinilmeye çalışılacaktır.

Suların balıkların yaşamı için uygun olup olmadığını bildiren bir ölçüde suyun pH derecesidir. pH derecesi sudaki serbest hidrojen iyonlarına bağlı olarak suyun alkalilik ve asitliğini belirtir. pH O ile 14 arasında değişir. Bu değerlerin tam ortası olan 7 değeri'de suyun nötr halini belirtir. Diğer bir deyiş ile 7 pH derecesinde olan bir su ne asit ne de baz özelliği gösterir. Asit sular 1’den 7'ye, alkali sular da 7'den 14'e kadar derece alırlar. Genel bir ifade olarak balıklar için uygun olacak sular, nötr suya yakın 6 ile 8 pH derecesi arasındaki sulardır. Ama akvaryumlarda bazı balıklar için istenen özel durumlar hariç en uygunu 6.8 ile 7.2 arasında olan sulardır. Yumurtlayan balıklar için az asit 6.5 ile 6.9 arası suların daha uygun olduğu söylenebilir. Diğer bir ifade ile az asitli sularda yumurtlama daha çabuk olmaktadır. Buna karşılık pek çok doğurgan balık yumuşak alkali sulardan hoşlanır. pH değeri 7.5 dolaylarında olan sularda daha kolay yumurtlarlar. Bazı balıklar ise özel olarak çok asitli su isterler. Örneğin Caposta hulaicerti türü balıklar 4.5-5 pH dereceli çok asit sularda ancak rahat bir yaşam ortamı bulabilirler.


AKVARYUMLARIN HAVALANDIRILMASI VE SUYUN FiLTRE EDİLMESİ

Akvaryumculuğun çok yaygın ve başarı ile uygulanmasında modern akvaryum hava pompalarının ucuz olması çok büyük katkılarda bulunmuştur. Balıklar su içerisinde erimiş halde bulunan oksijenden yararlanarak yaşamlarını sürdürürler. Su içerisinde oksijenini erimiş olarak bulunması ancak suyun hava ile temas etmesi halinde mümkündür. Genel olarak akvaryumların içindeki suyun hava ile temas eden üst düzeyinde bu alış veriş az miktarda olur. Hatta akvaryunıda az miktarda balık var ise yüzeysel havalanma ile suya geçen oksijen miktarı yeterli olabilir. Eski yıllarda bu havalandırmamn fazla olabilmesi için geniş yüzeyli yayvan akvaryum örıerildiği de olur idi. Günümüzde ise ucuz ve bol miktarda hava verebilen hava pompaları piyasada bol olarak bulunmakta ve oldukça ucuza pazarlanmaktadır.
Hava pompaları ülkemizde genel olarak titreşimli olarak imal edilmektedir. Dış ülkelerde ise pistonlu veya devamlı döner fanlı şekilde imal edilenleri de vardır.
Hava pompaları hangi sistemle çalışırsa çalışsın sessiz olarak hava verenleri seçilmelidir. Ülkemizde bulunan hava pompalannın genellikle yeterli oldukları söylenebilir. Eğer çok gürültülü çalışıyor ise bazı ayar bozukluklan var demektir. Tamir ve ayarları da oldukça kolaydır. Motoru asmak veya alt kısmına küçük bir sünger koymak sessiz çalışmasında yararlı olabilir.
Hava pompalarının mümkün ise akvaryumdan biraz yüksek bir yerde tutulması önerilir. Bundan amaç motorda herhangi bir arıza olduğu zaman hava borusundan geçebilecek muhtemel bir suyun motora girerek zarar vermesini önlemektir.
Havalandırmanın akvaryumda iki yararı vardır. Bunlardan birincisi suya oksijen vermesidir. Ayrıca havanın itici gücü ile su içerisinde devamlı bir sirkülasyon yağlıyarak akvaryum içi su durumunun her tarafta aynı olmasını sağlar.

AKVARYUMA HAVA NASIL VERİLiR

Hava pompasından çıkan hava borosu önce bir hava çeşmesine bağlanır. Çeşmeden eğer akvaryurnunuz 60-80 litrelik normal bir hacimde ise 2 adet çıkış yeterli olacaktır. Bu çıkışlardan biri hava taşına, diğeri ise bir temizleyici filtreye bağlanır.

HAVA TAŞI İLE VERİLEN HAVA NASIL OLMALI

Kullanılan hava taşlarının mümkün olduğunca orta incelikte hava veren yapıda olmaları lazımdır. Suyu çok karıştırarak iri kabarcıklı hava veren taşlar iyi değildir. Hava taşları çok çeşitli yapıda imal edilmektedirler. Bu konuda sizlere en iyi yardımcı olacak kişi güvendiğiniz bir akvaryumcu olacaktır.

Akvaryuma verilen havanın suyun hareketini sağlamasıile sağlanan kazanç esas olarak suda bulunan ve balıklara zararlı olan C02 ve diğer gazların uçmasına da yardımcı olur.

Hava taşı genel olarak akvaryumun dip kısmına konur. Arzu edilen zevke göre akvaryumun ön veya arka kısmına yerleştirilir. Yapılan çalışmalar göstermiştir ki çok ince hava veren taşlar her ne kadar en iyisi gibi görünürse de güçleri azaldığmdan suyun sirkülasyonununda etkileri azalmaktadır.
Bu nedenle orta ince hava veren taşlar tercih edilmelidir, 60-70. litre hacmindeki bir akvaryuma dakikada 30-40 cm3 hava verilmesi yeterli olmakla beraber, verilen hava miktannın var olan balık sayısı ile ilgisi çok fazladır. Bu miktar hava ise normal küçük bir pompa ile sağlanabilmekte olduğundan daha derin ve geniş hesaplaınalara girmenin pek gereğiolmadığı inan-
cındayım. .

DİGER HAVALANDIRMA YÖNTEMLERİ VE FİLTRE SİSTEMİ İLE BİRLiKTE KULLANILMASI

Su içerisine verilen hava, sudan çok hafif olduğundan hemen su yüzeyine çıkar. Eğer hava 1 cm. kadar çaplı bir borudan şekillerle gösterilen örneklerdeki gibi verilecek olur ise hava kendisi ile birlikte alttanaldığı suyuda yukarı doğru taşır ve üstten bir çeşme gibi su verir. Böylece alttaki suyu çekerek üste verdiği gibi boru içinde su hava ile yükselirken ayni zamanda da havalanmış olur. Bu prensipten yararlanılarak çeşitli filtrasyon sistemleri kurulabilir.

YÜZEY FİLTRELERİ:

Bazı akvaryumcular hava yardımı ile aldıklarısuyu akvaryumun üst kısnunda yüzen ve iç kısmı kum, pamuk veya sünger ile kaplanmış olan delikli bir kaba verirler. Böylece süngerden veya pamuktan geçen su temizlenmiş olur. Bu sistemin yararı suyun kendi cazibesi ile süngerden veya pamuktan geçmesidir. Böylecedaha iyi temizleme mümkün olabilir isede pamuk veya
süngerin sık sık temizlenmesi veya değiştirilmesi zorunluluğu vardır. Çünkü pamuğun veya süngerin kitlenerek tıkamnası ile kaptaki su taşabilir ve bu kez daha önce birikmiş olan pislik tekrar akvaryuma geri dönebilir

DİP FILTRELERİ:

Akvaryum içindeki suyun devamlı şekilde alttan filtreederek kullanılması oldukça sıhhatli ve emin biryoldur. Bu işlem yine havanın sudan hafıf
olması prensibinden hareket ederek çalışır. Şekilde verildiği gibi akvaryum dip kısmında su akımının serbest olmasını sağlıyacakşekildedelikli ve oluklu plaka yerleştirilir (1). Üst kısmına isekum konulur (2) Alttan suyu alması için konulan boruya ise hava taşı yerleştirilir.(3) veya bu boruya yandan ince .plastik hortumile hava verilir;Bu durumda verilen hava ile birlikte borudan yukarıyasuçıkacaktır (4). Bu su alttançekildiği için (5) ayın anda akvaryumdaki su kumu geçecek (6)ve aynı zamanda dasüzülerek alt kısma geçecektir. Böylece devamlı bir filtrasyon ve sirkülasyon sağlanarak akvaryum suyunun devamlı oksijenli ve temiz olmasi sağlanmış olur.

Bu sistemin en önemli yararlanndan bir tanesi de temizlemede biyolojik konuların da etken olmaya başlamasıdır. Akvaryumda zararlı olan maddelerin bir kısmı artık yemler ile balıkların bıraknuş olduklan dışkılardır. Bunlar zamanla çürüyerek su ortamının bozulmasına neden olurlar. Halbukidipteki kumların veya çakılların yüzeyinde oluşacak bakteriler bu zararlı artıkları özellikle Nitrat, Nitrit gibi gazları parçalıyarak Azota (N) kadar indirgerler. Böylece fiziksel temizleme yanında biyolojik temizlemeninde yardımı ile sağlıklı bir ortam yaratılmış olur. Özellikle deniz balıklarının yetiştirileceği akvaryum larda bu sistemin çok yararlı olacağım yeri gelmiş iken belirtmek isterim. Her ne kadar sistem ile hava veriliyor ise de ayn bir havalandırına taşı ile suya hava verilmesideek olarak yapılabilir.

Bu sistemin bir tek mahzurlu yam bitki gelişmesinde bazı önemsiz aksaklıklar yaratmasıdır. Çünkü dip kumu içerisinden devamlı su süzülmesi olacağından bitki köklerinde devamlı bir yıkama söz konusu olur. Bu durum bazı bitkiler için olumsuz etkilerde bulunabilmektedir. Fazla miktarda bitki yetiştirmek isteyen akvarvumcular akvaryumun sadece yan kısmına süzgeç kurarak diğer kısmını devre dışı bırakabilirler. Böylece kök gelişmesi fazla olan bitkilen bu kısma dikilerek bu mahsur önlenmişolur

Çeşitli filtre Örnekleri:

Bu resimlerde verten filtrelerde sünger içinden geçen boruya hava verilince bu hava kendisi ile birlikte bir miktar su çeker.Busukenardaki süngerden geçmek zorundadır. Bu durumda süngerden geçen su içerisindeki tüm piıiikleri sünger üzerinde bırakır. Böylece su devamlı olarak temizlenmiş ve havalanmış olur. Bu tür filtrelerin çok çeşidi türleri piyasada bulunmaktadır.

Bazı akvaryumcular kum filtresinin alt kısmına cam pamuğu, aktif kömür tozu veya sünger koyarak filtrasyonun daha hassas çalışmasını düzenleyebilirler. Böylece çok berrak bir su kütlesi elde etmek mümkün olabilir.
Ayrıca suyun pH'sını belirli bir düzeyde tutmak için kristal halinde kimyasal maddeler kum içine konularak düzenleme de yapılabilmektedir.
Dip filtresi kullanılan akvaryumlarda üstten bir Su akışı ve devamlı dipten hafif bir emme mevcuttur. Bu nedenle akvaryum içerisindeki pislik devamlı dipte belirli kısımlarda toplanır. Bu pisliğin, bir hava süpürgesi yar-
dımı ile alınması yoluyla temizlik kolayca sağlanmış olur.

SU POMPALARI

Dış ülkelerde büyük akvaryumlarda bazen su pompalarının kullanılmadığı görülür. Özellikle balık sayısı çok olan büyük akvaryumlarda suyun temiz tutulması için suyun süratle devri ve filtrasyonu gerikir. Bu gibi durumlarda akvaryumun suyu motopompla dıştaki büyük bir filtreye alınarak temizler ve tekrar akvaryuma verilir. Özellikle akvaryum ile temizleyici ünite arasındaki seviye farkı yüksek ise mutlak olarak su pompası kullanılması icap eder. Çünkü hava ile su sevkedilen sistemlerde hava ile suyun sevki ancak iki sistem arası seviye farkının 20-25 cm. kadar olduğu düzenlerde yararlı olur. Daha fazla seviye farkı var ise hava ile su sevki için güçlü hava motoru gerekecektir. Farklı seviyelerde kurulan akvaryum ve temizleme düzeni arasında su alış-verişinde sifon sistemi kullanılıyor ise motor durması esnasında sifonun bir yerden diğerine su boşaltma tehlikesini önliyecek tedbirlerin mutlak olarak alınmış olması gerekir. Büyük akvaryumlar konusundaki bilgiler deniz akvaryumları kısmında 'daha detaylı olarak sunulmuştur.

BU KISIMDA BULABİLECEĞİNİZ BİLGİLER


Balıklarda,
Vücut şekli,
Kaslar, Yüzgeçler,
Vücut iriliği,
Deri, Pullar,
Balıklarda renk,
İç organlar,
Solunum,
Kan dolaşımkı,
Balıklarda üreme,
Balıklarda duyu,
Balıklarda yaşam ömrü,
Balıklarda cinsiyet tayini,
Yumurtlama öncesi davranışlar ve balıkların durumu,
Çiftleşme,
Yumurtlama verimi

2. Bölüm

BALIKLAR HAKKINDA GENEL BİLGİLER

Akvaryum içerisinde balık yetiştirmek isteyen meraklılar ele aldıklan bu canlının yapısı ve yaşam koşulları hakkında bilgi sahibi olmak isteyebilecekleri nedeni ile balıklar hakkında kısada olsa bazı bilgiler vermek yararlı olacaktır. '
VÜCUT ŞEKLİ
Dünya üzerinde yaşıyan balıkların sayısı hakkında çeşitli fikirler ileri sürülmektedir. Kimisine göre dünya üzerinde 15-20 bin balık türü ve varyetesi vardır. Fakat bu sayının 40 bin dolaylarında olduğunu belirten yazarlar da bulunmaktadır. Bu sayıdan da anlaşılacağı gibi vücut yapısı bakımından da çok çeşitli şekillere sahip olmaları doğaldır. Genel olarak balıklar denilince, vücut yapılan mekik şeklinde olan canlılar akla gelir. Tipik balık vücudu olarak palamut veya levrek balıklarının vücut yapısını gösterebiliriz. Balıkların vücut şekilleri sınıflandırıldığında çok çeşitli yorumlarda bulunmak mümkündür. Ama genel olarak balık vücudu şekillerini 4 sınıfa ayrabiliriz. Bunlar normal balık vücudu şekline sahip olanlar, yanlardan basık olanlar, üstten alta doğru basık olanlar ve uçtan uca uzun olanlar diye belirtilebilir. Normal balık şeklinde olanlara örnek olarak akvaryumların güzel bir balığı olan vücudu siyah ve kuyruğu kırmızı olan köpek balıklarını veya diğer bir adı ot çöpçüsü olan balığı gösterebiliriz. Yandan basık olanlara ise yin akvaryumların tanınmış bir balığı olan melek balığını örnek olarak verebiliriz. Üstten basık olanlarına akvaryum balıklarından bir örnek vermek oldukça zor. Bu gruba örnek olarak dil balığı, kalkan ve pisi balığını gösterebiliriz. Uzun şekilli balıklara ise yılan balıkları ve zargana tipik bir örnektir. Her ne kadar balıkları vücut şekillerine göre bu dört gruba ayırmak mümkün ise de; ortam koşullarına göre bu şekillerden birçok sapmalar birçok türde izlenebilmektedir.

Balık vücudu genel olarak üç kısım altında incelenebilir. Bunlar baş-gövde ve kuyruktur. Baş burun ucundan solungaç yarığına kadar devam eder. Gövde ise solungaç yanğından karnın bitimine kadar olan kısımdır. Karnın bitiminde kuyruk ucuna kadar olan kısımda kuyruk bölgesi olarak tanımlanır. Baş, balıklarda, genel olarak yüzmede kolaylık sağlamak üzere ve suyu kolayca yarabilecek şekilde sivri bir şekilde oluşmuştur. Gözler birçok balıkta baş yüzeyi ile ayın düzeydedir. Bu yüzmede kolaylık sağlar. Vücudun arkaya doğru daralması da yüzmede etkilidir. Bazı balıklarda bol olarak bulunan vücut yüzeyindeki kaygan sıvı bile balığın vücudundaki çok küçük çıkıntıları da kaplayarak balığın yüzmesine engel teşkil edebilecek küçücük vücut engellerini de ortadan kaldırır. Görülüyor ki birçok balıkta vücudun oluşumu daima yüzmeyi kolaylaştırıcı şekilde olmaktadır.

Balık vücudunun düzgün olarak tutulmasını sağlıyan iskelet yapısı, balık türleri arasında bazı farklar olmakla beraber genellikle birbirine benzerdir. İskeletin temel kısımları, başta bulunan kafatası, bir seri omurgalardan yapılmış olan belkemiği ve iki çift yüzgeçtir. Bu yüzgeçler göğüs ve karın yüzgeçleri olup, bu yüzgeçlerde bulunan kemikler (türlere göre kıkırdaklar) vücut iskeletine bağlıdırlar. Bunun yanında balıkların bir çoğunda iskelet ile bağıntılı olmayan diğer kemik ve kıkırdaklarda bulunur. Sırt yüzgeçIeri ve anal yüzgeçIer içerisinde de kılçıklar vardır. Ama bu kemikler vücudun temel kemikleri ile bağlantılı değildir.
KASLAR
Balıkları tüm canlılar içerisinde yüz ifadeleri bakımından en sade olanları olarak ifade edebiliriz. Çünkü balıklarda yüz kasları bulunmamaktadır. Bu nedenle balıklar gülemez ve surat asamazlar. Oltaya takılmış bir balığın yüz ifadesi ile iştahla yeme saldıran bir balığın yüz ifadesi arasında bir ayrılık yoktur. Ağız ve göz etrafı daima sabittir. Bunun yanında ağzın açılıp kapanmasını sağlayan ve solungaçları hareket ettiren kaslara sahiptirler.
Balıkların vücutlarını kaplıyan kaslar ise diğer canlılarınkinden bir dereceye kadar farklıdır. Bunlar bütün vücudu kaplıyan çizgili kaslardır. Bu kaslar hareketi birbirine ileterek balık vücudunun sağ veya sola kıvrılmasını, böylece balığın ileriye doğru hareketini sağlarlar. Diğer canlılarda, örneğin koyun ve keçilerde, vücudu kaplıyan kaslar vücut bölgelerine göre birbirlerinden farklı olduğu halde balık vücudunda bulunan kaslar genellikle birbirine benzerdir. Kaslar vücudu bir kütle halinde kaplar. Bu durumda balık vücudunda yediğimiz etlerin tümü bir kas kütlesi halindedir. Bunu balık yerken, etlerin birbiri üzerine düzgünce istif edilmiş gibi olan yapılarından kolayca anlayabiliriz. Birbiri üzerine binen kasların birbirlerine olan' bağları da oldukça zayıftır. .
YÜZGEÇLER
Balıkların en önemli vücut organlarından bir tanesi de yüzgeçlerdir. İsminden anlaşılacağı gibi yüzme hareketini sağlayan organlardır. Balığın su içerisinde ilerlemesi vücut ve yüzgeç hareketleri ile mümkün olur. Esas olarak balıkta itmeyi sağlayan yüzgeçler arka kısımda olanlardır. Ön kısmında bulunan yüzgeçlerin yüzmeye katkıları olursa da, esas olarak yön değiştirme görevini görürler. Yüzgeçlerin çeşitli hareketlere katkı oranları balıktan balığa çok değişir. Vücut yapısı sert olan balıklarda yüzme hareketi esas olarak yüzgeçler ile sağlanır. Yılanbalığı gibi uzun yapılı balıklarda ise vücut kıvrılmalarının yüzmede etkisi yüzgeçlerden daha çoktur.
Bir balığın vücudu incelenir ise bir çok yüzgeçler görülür. Bu yüzgeçler tek ve çift olanlar olmak üzere iki kısımda incelenebilir. Çift olan yüzgeçler karın ve göğüs yüzgeçleridir. Tek olanları ise sırt, kuyruk ve anüs yüzgecidir.

Kuyruk yüzgeçi bir balığın vücut hareketlerine egemen olan yüzgeçtir. Balığın hareketinde en önemli rolü oynar. Sırt ve anal yüzgeçler ise balık vücudunun dik olarak durmasına yardımcı olurlar. Balıkların çift olan göğüs ve karın yüzgeçleri ise, denge, yüzme, yükselme, suya dalma, dönme ve durma hareketlerine yardımcı olurlar. Yüzgeçler vücuda kaslarla bağlanmıştır. Her kas yüzgeçlerin farklı hareketler yapmasını sağlar. Ama, kesin olarak her yüzgecin, belirli hareketleri yaptığı söylenemez. Örneğin balığın herhangi bir yüzgeci kesilerek alınsa, bu yüzgecin sağladığı hareketler hemen diğer yüzgeçler tarafından yürütülmeye çalışılır.

Yüzgeçler yukarıda belirtilen amaçların dışında başka işlere de yaradıkları görülür. Örneğin, uçan balıklar da çok büyümüş göğüs yüzgeçleri uçmayı sağlıyan bir yapıya dönüşmüştür. Esas olarak bu yüzgeçler uçma hareketinde bulunmaz. Sadece, balığın havada süzülmesini sağlıyacak oranda büyük bir yapıya sahiptirler. Kuzey Amerika'nın tatlı sularında yaşayan kedi balıklarında ise, göğüs yüzgeçleri kalın bir yapıya sahiptir. Su dibinde, bir çeşit ayak gibi görev yaparak, balığın durmasını sağlar. Kimi balıklarda ise. yüzgeç uçlarında oluşmuş iğneler vardır ki bu iğneler savunmada kullanılır. Kimilerinde ise zehir taşıyan iğneler, genellikle, yüzgeçlerin uç kısmına yerleşmiştir. Pek çok akvaryum balıkları yumurtalarını tortulardan korumak ve oksijen almalarını sağlama amacıyla kuyruklarını bir yelpaze gibi kullanırlar.

BALIKLARDA VÜCUT İRİLİĞİ

Daha önce dünya üzerinde 40 bine yakın balık çeşidi olduğunu belirtmiştik. Bu canlılar dünyası içerisinde çok çeşitli irilikte balıklar bulunmaktadır. Örneğin, Filipinlerde yaşıyan cüce gobi (Gobiidass sp) balıklarının vücut uzunluğu ergin balıklarda 1.5 cm. 'den daha küçüktür. Buna karşılık okyanuslarda yaşıyan bazı balıkların boyları 15-20 metreyi bulur.

Balıklarda büyüme birçok canlıda olduğu gibi doğrudan doğruya beslenme ile ilgilidir. Büyümenin ölçüsü boyca, ence ve ağırlıkça olabilir. Bunlardan boyca büyüme dönüşlü değildir. Diğer bir deyimle bir balığın vücut uzunluğu hiç bir zaman beslenme koşulları çok fena olsada kısalmaz. Ama ağırlık kazanması görülebilir.


DERİ
Balığın derisi diğer canlılarda olduğu gibi balığın koruyucu örtüsü durumundadır. Temel olarak deri iki kısımdan oluşur. Epidermis denilen üst deri oldukça incedir. İç tabaka ise dermis adını alır. Epidermis de dermis'e kadar uzanan bez hücreleri bulunur. Bu bezler, balıklarda bildiğimiz kaygan maddeleri salgılar. Bu kaygan madde balıkların su içerisinde rahat bir şekilde yüzmelerini sağlar. İnsan ve diğer canlılardaki. terleme gibi, yabancı maddelerin bir çeşit vücuttan atılması olarak da ele alınabilir. Ayrıca, balığın bildiğimiz kokusu da bu madde içerisindedir.
Genel olarak, balık derisi oldukça karışık bir yapılıdır. Karada yaşayan canlıların ve insanların tersine olarak balıklarda dış deri canlı hücrelerden oluşur. Bunun nedeni açıktır. Şöyle ki; bütün canlı hücreler ancak rutubetli bir ortamda yaşayabilir. Hava ile daima temas halinde olan hayvanlarda derinin dış yüzeyindeki hücrelerin ölmesi ve içteki canlı hücreleri koruyucu bir örtü haline gelmesi doğal bir olaydır. Buna karşın, balıkların yaşadığı ortam su olduğundan, derinin hücreleri de yaşama olanağı bulur. Ama yine de, balıkların canlı olan dış deri hücreleri bir çok balık ta dış ortamla tam olarak karşı karşıya değildir. Deri tarafından salgılanan kaygan maddeler balıkların dış derilerinde bulunan canlı hücreleri direkt olarak doğa ile karşı karşıya kalmaktan korumaktadır. Kaygan maddelerin bir yararı da yüzme anında sürtünmeden dolayı meydana gelebilecek enerji kaybını azaltmasıdır. Ayrıca parazit v.s. gibi yabancı maddelerden de vücudu bir dereceye kadar korur. Ayrıca balığın derisi üzerindeki bu kaygan maddeler balıkların dış ortam ile su alış verişlerini engeller. Bilindiği gibi, yoğunluğu eşit olmayan iki ortam arasında geçirgen bir tabaka var ise su; yoğunluğu çok olan taraftan az olan tarafa doğru geçer (osmoz olayı). Bu nedenle, balıkların derileri üzerinde koruyucu bir tabaka olmasa idi, deniz balıklarında iç suyun dış tarafa, tatlı su balıklarında ise dıştaki suyun yoğunluğu daha fazla olan balığın iç kısmına geçmesi gibi bir olaya neden olacaktı. Bu durum tatlı su balıklarının su alarak şişmesine deniz balıklarının ise su kaybederek kurumalarına neden olabilecek bir olaydır. İşte bu olayların önlenmesinde kaygan madde önemli bir etkendir. Yılan balıklannın karadan giderek ölmeden bir su kaynağından diğerine geçtikleri bilinen bir olaydır. Bu hadise de balığın üst yüzeyindeki kaygan madde balığın kurumasına ve rutubet kaybetmesine engel olur ve balık bir zaman için karada yol alabilir. Ayrıca pratik olarak bilinen bir durum vardır ki, üzerinde kaygan maddeyi bol olarak ihtiva eden blıklar sudan çıkarıldıktan sonra daha geç bir sürede ölürler. Bu nedenle üzerlerinde bol miktarda kaygan madde ihtiva eden sazan balıklan avlandıktan sonra bir müddet daha canlılıklanm koruyabilirler. Buna karşın üzerınde kaygan maddenin çok az olduğu sardalya balıkları sudan çıktıktan çok kısa bir zaman sonra ölürler.

PULLAR
Balık pullarını derinin dışa çıkmış Uzantıları olarak kabul edebiliriz. Temel olarak pullar ölü hücrelerinden yapılmıştır. Kimi balıkların pullarının üzerinde bulunan deri tabakası canlı olabilmektedir. Pul yapısı balıktan balığa değişiklik gösterir. Pulları balıkların eski formlarındaki zırh yapılarının günümüze kadar geniş kalıntıları olarak düşünebiliriz.

Balıklarda pulların kalınlığı türden türe değişmek üzere zarımsı bir yapıdan, çok kalın bir yapıya kadar olabilir. Kimilerinde kemik yapısında pul bulunur. Kimi balıklar da pulun deri ile olan bağlantısı çok zayıf, kimilerinde ise oldukça kuvvetlidir. Bu nedenle bazı balıklarda pulların balık vücudundan çıkarılması oldukça zordur. Pullar genellikle bir çok balıkta, kiremit dizisi gibi üst üste bulunurlar. Kimi balıklarda ise pullar seyrek yapıdadır. Hiç pulu bulunmayan balıklarda vardır.

Genellikle, balık pullarının orta kısmında veya vücuda bağlandığı noktaya yakın yerde merkezi bir kısım bulunur. Buradan dışa doğru da bir çok halkaların merkezi sardığı görülür. Bu halkalar balıklarda YAŞ TAYİNİ yapılmasında yararlanılan önemli bir özelliktir. Şöyle ki, birçok balıkta su ısısına bağlı olarak yılın bazı dönemlerinde hızlı bir gelişme diğer dönemler de ise su ısısının düşmesi ile birlikte yem alımının azalmasının da bir sonucu olarak, bir duraklama olur. Duraklamanın olduğu bu dönemde, balığında pullarında bir gelişme olmaz ve bu dönemde pulun bu kısmında diğer kısımlara oranla koyu bir halka oluşur. Bu koyu halkaların sayılması suretiyle balıklarda taş tayini yapılır.


BALIKLARDA RENK

Balıklar renkleri bakımından, hemen hemen akla gelebilecek her türlü renk ve tonların görülebileceği bir canlı topluluğudur. Balıkların derilerindeki özel renk hücreleri tarafından meydana getirilen balığın rengi, genel olarak balığın bulunduğu ortama bağlı olarak değişmektedir. Bu durum balıklarda bir çeşit ortama oyma ve kendilerini düşmanlarından koruyabilme amacına yöneliktir. Balıkların bazıları birden çok vücut rengine sahip olduğu halde çoğunluğunda vücut tek renklidir. Ama yine de, vücudunun her tarafı aynı renkte olan balık cinsi çok azdır ve balıkların çeşitli vücut bölgeliri arasında genellikle renk farkları bulunabilmektedir. Örneğin pembe olarak bilinen mercan balıklarında karın altlarının beyaz olması gibi.

Balıkların renginde ani değişmelerde gözlenebilir. Özellikle akvaryumlarda bu konular hakkında bilgili olmak gerekir. Öyleki, bazı balıklar bir akvaryumdan diğerine aktarılmaları anında korkunun etkisi ile balıklarda rengin açıldığı görülür. Örneğin, biz bir deneme amacıyla akvaryumlarda yetiştirmeye aldığımız kefal yavrularında akvaryumların temizlenmesi anında, balıkların koyu siyaha yakın olan sırt renginin, beyaza yakın bir şekilde açıldığını sık sık izlemişizdir. Aynı şekilde akvaryumlarda ürkütülen bir köpekbalığının siyah rengi, kirli beyaz renge doğru bir açılma gösterir.

İÇ ORGANLAR

Sindirim Organları: Balıkların sindirim sistemleri karada yaşayan hayvanlarınkine oranla oldukça basittir ve bir mide İle balıktan balığa değişmek üzere uzun veya genellikle kısa bir bağırsaktan ibarettir.

[IMG]https://foto.akvaryum.com/fotolar/136158/140520180056171.jpg[/IMG]

Balığın vücut yapısı ve iç organlar. 1-Yutak, 2-Baş böbreği, 3-Hava kesesi ağzı, 4-Hava kesesi, 5-Böbrek, 6-Omurga, 7-Sırt yüzgeci, 8-Kaburgalar, 9-sidik torbası, 10-kuyruk yüzgeci, 11-Ağız boşluğu, 12-Solungaçlar, 13-Atardamar odası, 14-Karıncık, 15-Kulakçık, 16-Toplar damar odası, 17-Peritonik ayırma odası, 18-Karaciğer, 19-Bağırsak, 20-Testis, 21-Karın yüzgeci, 22-İdrar kanalı, 23-Anüs, 24-Sidik deliği 25-Anüs yüzgeci, 26- Yan çizgi (Lateral hat)




Yemlerin alımı ağız ile başladığına göre sindirimde ilk konu ağız yapısıdır. Bu konuda genel bir yorumda bulunmak oldukça zordur. Çünkü balıklar içerisinde çok çeşitli ağız tipleri ve bu ağız içerisinde çok farklı diş yapıları bulunmaktadır. Kimi balıklarda diş bulunmadığı halde, kimilerinde boğaz içlerine yayılmış yüzlerce sert ve keskin dişler vardır. Kimilerinde damak üzerinde, bazılarında ise dil üzerinde de dişler bulunur.Birçok balık dişlerini çiğneme amacıyla kullanmaz, dişler yemlerin yakalanmasınıve yutulmasını sağlayan bir yardımcı durumundadır. Kimi balıklarda ise, yutak dişleri denilen gırtlağın iç tarafında dişler vardır. Bu dişler yenilen gıdaların ezilmesine yardımcı olurlar. Balıkların çoğunluğu bilindiği gibi et oburdurlar. Bu nedenle büyük bir kısmı yakaladıkları avlarını kolay yutmak ve yakalayabilmek için içe doğru kıvrılmış keskin dişlere salıiptirler. Bunun yanında su içerisindeki planktonları süzerek yiyen balıklarda dişler çok küçük ve zayıftır. Kimi balıklar ise bilindiği gibi kabuklu deniz canlılarının kabuklarını kırarak yem gereksinimlerini giderirler. Bu gibi balıklarda dişler kırma özelliğine sahiptir ve kaldırım taşları gibi dizilmişlerdir. Örneğin akvaryumcuların yakından tanıdığı Piranha balıklannda diş yapısı çok kuvvetlidir. Bu balıkların bol bulunduğu bir nehirde suya düşen bir canlıyı bir kaç dakikada yiyip tükettikleri bilinen bir durumdur.

Balıkların ağız içerisinde bulunan diller bir çok balıkta hareketsizdir ve yassıdır. Ağız tabanında bir çıkıntı şeklinde bulunur. Balıklarda genel olarak tükrük bezi bulunmaz.

SOLUNUM

Balıklar solunum solungaç kapaklarının altında bulunan solungaçlar ile sağlanır. Solungaçlar çok ince kan damarlarını içeren tellerden oluşmuştur. Bu teller kemikten yapılmış kemerler üzerinde dizilmişlerdir. Bir çok balıkta bu kemerlerin sayısı 4'dür. Kemerler arasında suyun kolayca geçebileceği aralıklar vardır; Bu aralıklardan su geçerken su içerisinde ki oksijen kana karışarak balıkta kan temizlenmiş olur. Aynı anda da, kandaki karbondioksit '(CO2) dışarıya atılır. Suyun ağza alınıp solungaçlardan çıkarılma işleminin dakikada ki sayısı balıktan balığa değişir. Su ısındıkça bu sayı artar. su soğudukça azalır. Genellikle balıkların oksijen gereksinimleri türden türe farklı olduğu için dakikada alınan soluk sayısı da farklı olur.

Bazı balıklarda labirent denilen organ solunum olayında yardımcı olur. Şekilde görüleceği gibi labirentler solungaç kapağının alt kısmında solungaçların arka üst kısmında yer alır. Türlere göre şekilleri farklı olmakla beraber geniş yüzeyler oluşmasını sağlayan bir yapısı vardır. Organın üst kısmı gaz alış verişini sağlayan hassas bir doku ile örtülüdür. Balık yuttuğu havayı bu boşlukta tutar ve bu sırada havadaki oksijen kana, kandaki karbondioksit ise havaya geçer. Böylece kan temizlenmiş ve solunun işi tamamlanmış olur. Bu grupta gromi ve beta gibi ünlü akvaryum balıkları bulunur. Bu balıklar havanın oksijeninden faydalanabildikleri için küçük akvaryumlarda hatta damızlık Beta'lar hava vermeden küçük kavanozlarda bile banndınlabilirler.

KAN DOLAŞIMI

Balıkların kalbi düzgün kasılmalar yapabilen duvarları kastarı yapılmış bir torba biçimindedir. Ağzın hemen gerisinde bulunur. Genellikle iki gözden oluşmuştur. Insan ile balıkların kan dolaşımı arasında kimi ayrılıklar vardır. İnsanların kanı kalpten akciğere gelip temizlendikten sonra bütün vücuda yayılmak için tekrar kalbe, balıklarda ise solungaçlarda temizlenen kan tekrar kalbe dönmeyerek vücuda yayılır. Kirlendikten sonra kalbe döner.

Balıkların kalbi bir sıra odacıklardan oluşur. Kirli kan kalbin alt tarafından içeri girer ve bir çeşit sıkma hareketi sonucu gözden göze geçerek solungaçlara gider. Burada temizlenen kan geriden gelen kan basıncının etkisi ile vücuda yayılır.

Balığın kanı insan kanı gibi alyuvarlar taşıdığından görünüş bakımından aynıdır. Yalnız, balık kanı kırmızı olmakla beraber dalıa koyu yapıdadır ve insan kanı kadar akıcı değildir. Biraz da yapışkandır. Balık vücudu ve kanı su sıcaklığı ile eşit ısıda olduğundan balıkların enerji gereksinimleri diğer sıcakkanlı hayvanlara oranla daha azdır. Bu nedenledir ki balıkların koyuluğu ve kalp basınçlarının düşük oluşu sonucu kanın vücuttaki dolaşım oranının düşüklüğü pek etkili olmaz. Balıklar çevre koşullarında meydana gelen ısı değişikliklerinden çok çabuk etkilenirler. Bu bakımdan su ısısında ani değişme meydana getirecek su değişmeleri balıklar üzerinde kötü yönde etkili olabilir .Bu nedenledir ki akvaryumlarda ki suyu değiştirmek isteyenlere ilave edecekleri sudaki sıcaklığın akvaryumdaki su sıcaklığına eşit olması önerilir; Genel olarak balıkların bulundukları ortam ile biz insanların yaşadıkları ortam arasında ısı değişimleri açısından onemli farklar vardır. Çünkü su içerisindeki mevsime ve günlere göre meydana gelen ısı değişmeleri hava içerisinde meydana gelen değişmelere oranla oldukça azdır. Sıcaklık tedrici değişir ve bundan balık bir zarar görmez. Her türlü balık için organizmanın dayanahileceği sınırlar vardır ve çoğunlukla balıklar kendi yaşamları için çok düşük olan ısı düzeyinde kaldıkları zaman genellikle hareketsiz kalırlar. Normal yaz aylarında kalbi dakikada 150'ye kadar atabilen sazan balıkları kış aylarına girdiklerinde kalp atışı dakikada 1'e kadar inebilir.

BALIKLARDA ÜREME

Balıklar arasında türlere göre üreme bakımından birçok ayrılıklar izlenebilirse de genel olarak dişi balık tarafından dış ortama bırakılan yumurtaların erkek balıklar tarafından salınan spermalarca döllenmesi yoluyla olur. Bu tür üremeye ovipar üreme denir.
Balıklarda erkek üreme organlan olan testisler basit birer kese veya torba şeklindedir. Bu keselerde olgunlaşan spermatozoit1er (erkek üreme tohumu) bir boru vasitasiyle dışarı atılırlar.
Dişi balıklarda yumurtalık adı verilen ovariumlar sırta yakın bulunurlarsa da yer bakımından türden türe değişiklik gösterebilirler.
Balıklarda yumurtlama genellikle mevsimseldir. Bu mevsim, örneğin sazan balıklarında Mayıs ayı veya su sıcaklığının 20 dereceyi bulduğu msim alabalıklarda ise kış aylarındadır. Akvaryum balıklannda ise su sıcaklığı belirli düzeyde tutulduğundan her zaman döl alma şansı bir çok balık
türü için mümkündür.
Balıkların bıraktıkları yumurta sayısı da türlere göre değişir. Sazan balıkları 1kg. canlı ağırlığa 300 bine yakın yumurta bırakabildikleri halde bu miktar alabalıklarda 1000-1500 dolaylarındadır. Balıkların bırakabileceleri yumurta miktarı balığın yaşı ve cüssesi ile ilgilidir. Örneğin, henüz cinsel olgunluğa erişmiş bir sazan 300-400 bin dolaylarında yumurta bırakabildiği halde bu miktar 8-10 yaşlı bir sazan balığında bir kaç milyonu aşabilir . Birçok balık yumurtlamayı bir günde tamamladığı halde mercan gibi kimi balıklarda bir iki ay günlük aralıklarla devam edebilir. Akvaryum balıları genellikle küçük cüsseli olduklarından verdikleri yumurta sayısı da düşüktür. Genellikle 100 ile 1000 arasında değişir. Bunun yanında 10-15 yumurta ile yetinen balık türleride vardır.
Balıkların bıraktıkları yumurtaların iriliğide türlere göre ayrılık gösterir. Kimi som balığı türlerinde 7-8 mm.ye kadar olabilen yumurta çapı, akvaryum balıklarının çoğunda 1-1,5 nun. dolaylanndadır.
Balık yumurtalarının şekilleri genel olarak yuvarlak isede bazı türlerde elips veya armut şeklinde de olabilmektedir.
Balık yumurtaları demersal (dibe öken) ve pelajik (su içerisinde yüzen) olarak iki bölüm altında toplanabilir. Demersal yumurtaların özgül ağırlığı suyun özgül ağırlığından daha fazladır. Bu nedenle suyun dibine çökerler. Pelajik yumurtalarda ise durum tersinedir. Daha çok deniz balıklarında rastlanır. Zira deniz suyunun yoğunluğu bilindiği gibi tatlı sudan yüksektir. Bazı deniz balıklarına ait pelajik yumurtalardan tatlı suda yavru elde edilemmesininbir nedeni budur. Zira tuzlu su içerisinde su üzerinde yüzen yumuta tatlı su içerisinde dibe çöker. Bu durum bu balık yumurtası için alışılmış bir ortam olmadığından genellikle larvalar daha yumurtadan çıkmadan ölür.

Bu kitap içerisinde söz konusu edilecek olan lepistes, Blek moli gibi balıklar ise yavrularını canlı olarak doğururlar. Esasında bu üreme şekli evciI hayvanlarda bilinen şekildekibir doğum değildir. Burada yavru meydana getirme yine yumurta ile olur. Yalnız dişi hayvan erkek balıktan bir nevi penis görevi gören Gonopodium vasıtası ile aldığı spermler ile yumurtayı ana karnına döller. Yavruların yumurtadan çıkışı ana karnında olur ve bundan sonra yavru dışarı atılır. Bu doğum memeli hayvanlarda göliilen doğum şekli olmayıp yabancı bir doğum olarak tanımlanabilir.
Balıklarda cinsi olgunluğa ulaşım çağı türden türe değişir. Ayrıca, aynı balık türü içerisinde cinsel olgunluğa erişme çağı çevre koşulları ile çok yakından ilgilidir.

ÜREME ZAMANI

Balıkların bir çoğu, özellikle uygun koşullar akvaryumlarda sağlanabildiği takdirde bütün bir yılın herhangi bir zamanında yumurta verebilirler. Yalnız bu arada hemen önereceğiz ki, özellikle yeni başlayan ve tecrübesi çok fazla olmayan kişilerin, ilkbahar aylarında, özellikle yumurta balıklanın üretme uğraşılarına girmesi uygun olacaktır. Çünkü; bu mevsimde yavrular için gereksinim duyulacak yemlerin (canlı yemlerin) temini daha kolay olacaktır.
Akvaryumlar içerisinde yavru üretme genel olarak her balık için doğadaki koşulların en yakın bir şekilde yaratılması ile başarı kazanır. Fakat doğada 1-2 ay gibi kısa bir SÜre olan üreme periyodu akvaryumlarda bir yıl boyu yaratılabilmektedir. Doğa ile akvaryunı koşulları arasında da bazı ayrılıklar vardır. Örneğin tabiatta bir tek dişi ile erkeğin yalnız yaşaması çoğunlukla mümkün değildir ve balıklar toplu halde bulunurlar. Aynca, ortamda diğer bir çok balık türleri de bulunur. Bunlardan bir kısmı da birbirine düşman veya birbirlerini yiyebilen balıklardır. Halbuki biz akvaryumlarda 1 erkek ve 1 dişiyi ayırarak yavru verme şansı tanıyabiliriz. Kimi akvaryum balıkları 1 erkek ve 1 dişinin birlikte akvaryuma konulması yolu ile yavru üretebilirler. Bazı türler ise toplu halde oldukları zaman daha çok üretim yapma eğiliminde bulunurlar. Meraklılar, her balık türü için üreme özelliklerini bilme zorunluğundadırlar. Yeri geldikçe her balık için bu konuya değinilecektir. Balıkların üreme kondisy onuna gelmelerinde, akvaryum yetiştiriciliğinde, yemlemenin önemi çok fazladır. Örneğin; Discus, beta, melek balığı gibi birçok balığın üreme kondisyonuna ulaşabilınesi için canlı yemler çok önemlidir. Bu balıklar canlı yem ile beslenmedikleri takdirde bunlardan başanlı bir şekilde yavru almak çoğunlukla mümkün olmıyacaktır. Fakat yine de son yıllarda, özellikle dış ülkelerde, piyasaya sürülen çok kaliteli ve her balık türü için hazırlanmış olan kuru yemlerite bile başarılı sonuçlara ulaşılabilmektedir. Yıl boyu üretim yapma olanağı da bulunabilmektedir.
Üreme mevsiminde balıkların birçoğunda akvaryum suyunun haftada bir % 15-20'sinin değiştirilmesinde yarar vardır. Yalnız değiştiriten suyun ısı ve pH'sının aynı veya çok yakın olmasının gerektiğide hatırdan çıkarılmamalıdır. Çünkü pek çok balığın üreme mevsimi doğada yağmur yağışlarının çok olduğu aylardır. Akvaryumda yapılacak su değişmeleri de, doğa da yeni yağan yağmurun yaptığı etkiyi yapacaktır. Dış ülkelerde yumurta ile üreyen balıkları yetiştiren pek çok çiftlik çalışmalarını çok temiz yeraltı suları ile yürütürler ve başanlarının önenıli bir sırrı da buradadır. Hatta ayrı bir akvaryuma alınan erkek ve dişi bir çift balık 2-3 gün içerisinde yumurtlamazlar ise, yeniden temiz su içerisine alınarak yumurtlamaya teşvik edilmektedir. Pek çok balık türünde uzun süre kullanılmış su içerisinde ürme yapmak ve yumurta almıya çalışmak zaınan kaybından başka bir şey
olmayacaktır.

BALIKLARDA DUYU

Balıklara dıştan bakıldığı zaman evcil hayvanlarda izlediğimiz dış kulağı göremeyiz. Bu nedenle birçok kişi, balıkların işitmediklerini sanır. Budoğru değildir. Yapılan deneyler balıkların da ses alma özelliğine sahip oduklarını göstermiştir.

İnsan kulağı bilindiği gibi dıştan görülebilen bir şekile sahiptir. Bu dıştan gelen sesleri toplamaya yarar. Buna dış kulak deriz. Buradan orta kulağa doğru bir yol vardır, Bundan sonra da kulak zarı bulunur. Zardan sonra gelen orta kulakta ise bildiğimiz gibi örs, çekiç ve özengi dediğimiz üç adet kemik vardır. Bu kemikler titreşimleri iç kulağa ulaştmrlar. İç kulak kemikle kuşatılmıştır. İç kısmı sıvı ile doludur. İç kulak kenarında salyangöz ve burada ayn sesler ayırt etmemizi sağlayan karmaşık bir sinirsel yapı vardır. Ayrıca iç kulakta denge durumumuzu sağlayan organlar bulunmaktadır.

Balıklar ise, yukarıda açıkladığımız insan kulağından farklı olarak dışkulağa ve orta kulağa sahip bulunmamaktadırlar.Yalnız iç kulağa sahiptirler. Su havadan daha iyi bir iletken olduğu için balığın dış ve orta kulağasahip olmaması işitme bakımından onemli, bir problem yaratmamaktadır.Dışandan gelen bir ses dalga da doğrudan doğruya sinirlere ulaşmaktadır

Balıklarda ve imanda kulak yapısı: Sol taraftaki balık sağ taraftaki ise İnsan kulağıdır. İnsanda salyangoz (C) içerisinde bulunan sinirler farklı seser alıranazı sağlamaktadır, Bu organ balıkta bulunmanıakla beraber son yapılan deneyler balıkların kimi sesleri ayırt etme özelliğine sahip bulunduklarmı gösteren iştir. (S) ile belirtilen kısnn Legena adı verilen kısımdır.
Balıkların hangi titreşimleri işitebildiği konusunda yapılan çalışmalarda ise Japon balıklarının 43 ile 2752 arasındaki titreşimli sesleri işitebildiği saptanmıştır, İnsanlar LO ile 30 bin arasındaki sesleri işitebiIirler. Diğer balıklar üzerinde yapıları çalışmalarda da balık türleri arasında işitebilecekleri titreşim sayısı bakımından ayrılıklar olduğu izlenmiş kimi balıkların 15.000 frekanslı titreşimleri bile duyabildikleri saptanmıştır.

BALIKLARDA DENGE VE LATERAL ÇİZGİ

Balıkların dengeli kalmalarında kulağın bir rolü yoktur. Denge durumu nu sağlıyan, üç adet yarım daime kanalları ile bunların yanında bulunan kesedir. Bu kanallar içerisinde Endolenfa denilen bir SM bulunmaktadır. Kanallar birbirlerine dik açı yapar şekilde yerleşmişlerdir. Sıvı içerisinde sebest bir şekilde hareket edebilen kemikten yapılmış çok küçük ampuller vardır ve bu ampuller sinirler ile çevrilıniştir. Beyinden gelen bir emir ile bu sinir uçları uyarılır. Uyarıya göre kanalda bulunan Endolenfa sıvısı üç kanaldan birisine geçerek balığı istenilen dengede, örneğin düz, baş aşağı, vs.de tutmaya olanak sağlar.

Balikların çoğunluğunda solungaçlardan başlayarak kuyruğa kadar dvam eden bir yan gizgi vardır. Sadece su canlılarında bulunan bu çizgiye lateral çizgi denir. Bu organın da denge duyusuna yardımcı olduğu kabul edimektedir. Lateral çizginin görevi uzun yıllar insanlar tarafından bilinememiş, ama sonradan, bu konu tümüyle aydınlatılmıştır. Bu gün bilinmektedir ki lateral çizgi balıklarda tamamiyle kulak gibi çalışan bir rnekanizmaya sahiptir. Çok küçük sesleri alarak bir kulak gibi çalışmaktadır. Bu kanal tarafından
alınan duyuları kimi kişiler altıncı duyu olarak hissetme diye tanımlamışladır. Öyleki, bu organ sayesinde balıklar çok yakııılanndangeçen bir balığınsu içerisinde yapmış olduğu titreşimleri hissederek kaçabilirler veya nehrin kıyısından geçen bir kişinin ayak seslerini, kayıkçmın kürek sesini bu duyulan sayesinde hissederek orunmaya alışabilirler. Lateral çizginin bir görevide balıklarda soğuk ve sıcağın hissedilmesini sağlıyan organ olmasıdır. Bilindiği gibi balıkların vücut sıcaklıkları bulunduklan su ortamı ile eşit durumdadır. Eğer bir ortamda bulunan su sıcaklığı yavaş yavaş azalmış veya çoğa1ınış ise balık bu duruma kendisiıli kolayca uydurur ve fizyolojik yaşantısında bir aksaklık olmaz. Fakat su içerisinde ani olarak oluşabilecek değişiklikler balıkta gerek sindirim, gerekse honnonal olaylar bakımından önemli değişiklikler ve organizmada aksaklıklar yaratır. Bu nedenle balık ani su değişikliklerini lateral çizgi İle hissederek değişiklikten uzaklaşmaya ve o an için kendi vücuduna uyan ısı ortamını bulmaya çalışır. Bir çok deniz balıklarının göç nedeni olan su sıcaklığı değişimleri balıkların, kış aylannda su ısısı yüzeysel ısıya oranla daha sabit olari derin sulara kaçmalanna neden olur. Demek ki lateral çizgi su ısısında oluşan ani değişikliklerde de balığı uyararak ortamdan uzaklaşınasına yardımcı olur. Bilindiği gibi balıklar bulunduklan bölgelerde ani ısı değişimi olması halinde kaçabilecek bir yer bulamazlar ise çoğunluğu kıyıya vurarak ölürler. Bu gibi durumlara balıkçı değişiyle balık kırgını denir .

Balıklarda dokunma duyusu da oldukça güçlüdür. Balıklarda dokunma duyusunu alan sinirler derinin yüzeyine yayılmışlardır. Bu sistemin çalışma prensibi aynen insanlar da ve hayvanlarda olduğu gibidir. Deride bulunan sinirlerin aldığı dokunma hissi beyine ulaşarak uyarım sağlanmış olur


GÖZLER VE GöRME DUYUSU

Balıklann gözlerinin biçim ve büyüklüğü türlere göre farklıdır. Genellikle derin solarda ve fakat güneş ışınlarının nüfus edebildiği sularda yaşıyan balıkların gözleri, sığ sularda yaşıyan balıkların gözlerine oranla daha büyük olur. Buna karşın güneş ışınlarının ulaşamadığı ve her zaman karanlık olan çok derin denizlere uyum göstererek yaşayan bir cok balıkta ise göz bulunmamaktadır veya körleşmiştir. Balıklarda genel olarak göz kapağı yoktur. Balık gözlerinin yapısı diğer canlılarınkine benzerdir ve çalışma prensibi de aynıdır. İnsan ve balık gözüne ait örnekler şekilde verilmiştir.
Balıklarda göz kapaklarının bulunmaması bir çok kişide balıkların uyuyup uyumadıkları konusunda şüpheler doğmasına neden olmuştur. Ama yapılan incelemeler göstermiştir ki; balıklarda uyumaktadır. Kimi kişilerce de balıkların gözleri açık nasıl uyudukları düşünülebilir. Ama bu arada insanlara şu soruyu da sormak mümkündür. Peki insanlar kulakları açık nasıl uyuyorlar. Çok mantıksız gibi gelen bu soru ile şunu ortaya koymak istiyoruz ki; canlılar kimi olaylar yanlarında olduğu halde, bir konu ile ilgilerini uykuda iken kesebilmektedirler. Yani insanlar uyku halinde iken kulakları açık olduğu halde yanlarında' olan kimi sesleri işitmeyebilirler. Balıkların da uyku halinde iken gözlerinin açık olmasını doğal karşılamak gerekmektedir, Kimi balıklar su içerisinde asılmış gibi, kimi balıklar su dibinde olmakla beraber yan yatarak, kimileri ise kum içine gömülerek uyumaya alışmışlardır. Öyleki, binlerce türden oluşan balıklar dünyasında her konuda olduğu gibi uyku konusunda da çok çeşitli durumlar ile karşılaşılmaktadır.
Balıklarda göz kapağı olmamasının en önemli nedeni balıkların gözlerini rutubet içinde tutma gereksinimlerinin olmamasıdır. İnsanlarda veya karada yaşayan diğer canlılarda, göz kapaklarının devamlı hareketi ile göz yüzeyi her zaman rutubetli kalır. Bu hareket yapılmasa idi, devamlı hava ile temas halinde kalacak olan gözlerin, kuruma tehlikesi doğardı. Halbuki göz kapaklarının hareketi ile gözler nemli tutulmakta aynı zamanda göz

Dip not :Balık ve insan (sağda) gözleri. Balıklarda göz merceği (L), hemen hemen küre şeklinde olmasına karşın insanlarda yassıdır, Cornea (A), İris'(B), göz siniri (c) ve Retina (D) her ikisinde de aynı işi görür fakat geri çekici kas (E) odak noktasını ayarlamak için balığın, göz merceğini retinaya doğru yaklaştırma ve uzaklaştırma görevini yapar.

yüzeyi de temizlenerek, görme işinin parlak olması sağlanmaktadır. Bunun yanında, balıklar devamlı su içerisinde olduklarından böyle bir nernlendirmeye veya temizlerneye gereksinimleri bulunmamaktadır. Bu nedenle de göz kapağına gereksinim yoktur. Ayrıca insanların gözlerini ıslak tutulmasında görevli olan göz yaşı bezlerine de gereksinim olmadığı için balıklarda gözyaşı bezleri de yoktur. Bu da, diğer canlılardan olan, önemli bir ayrıIıktır
.
Balık gözlerinin önemli bir ayrılığı da. balık gözlerinde merceğin yuvarlak oluşudur. Dalık değişik uzaklıktaki görüntüleri almak için bu merceği bir kas İle mercekle retina arasında hareket ettirerek bu uzaklığı değiştirebilir. Uzak yerleri görmek için mercek retinaya yaklaştırılır. Yakın yerleri görmek için ise mercek retina 'dan uzaklaştırılır.
Balıklar ile diğer bir çok canlılar arasındaki bir ayrılık da karada yaşayan canlılarda genellikle gözler aynı yöne bakmakta ise de, balıklarda gözler çoğunlukla başın iki tarafında olup ayrı yönlere bakar. Bu nedenle balıkların çoğunda sağ göz sadece sağ taraftaki, sol göz ise sol taraftaki cisimlerin görüntüsünü alır. Ama her zaman tehlike içerisinde yaşıyan ve diğer balıklar tarafından avlanma durumunda olan balıklar için görüş sahasının çok olması, balıkların yaşam kavgası için yararlı olmaktadır. Balıklarınbalıklar tarafından avlanma durumunda olan balıklar için görünüş sahasının çok olması, balıkların yaşam kavgası için yararlı olmaktadır. Balıkların renkleri ayırt edebilmeleri konusunda yapılan çalışmalarda, genellikle kırmızı rengin ayırt edilmesinde balıkların daha başarılı oldukları, sarı rengin ayırt edilebilmesinin kırmızıdan sonra geldiği, çoğunlukla siyah, mavi ve yeşil renkler arasında ayırım yapmada güçlük çektikleri kimi balık türleri üzerinde saptanmıştır. Fakat belirli bir tür üzerinde saptanan bu sonuçların tüm balıklar için genelleştirilmesi oldukça zordur.

BALIKLARIN YAŞAMA ÖMRÜ

Akvaryumda balık bulunduranlar sahip oldukları balıkların ömrü konusunda daima meraklı olmuşlardır. Bütün kara canlılarmda olduğu gibi tüm balıklar doğarlar, gelişmelerinin en süratli olduğu bir gençlik devresinden sonra cinselolgunluk çağına ulaşır, döl verir, ihtiyarlar ve ölürler. Bu ömür ileride değinileceği gibi bir çok balıkta 1 yıldan bile daha azdır. Örneğin Afrika'nın birçok bölgesinde yılın sıcak ve kurak zamanlarında kuruyan ve yağan yağmurlar ile su dolan yerlerde yaşıyan balıkların ömrü 5 ile 8 ayarası değişir. Balıklar yumurtalarını toprağın içine bırakırlar. Toprak kuruyunca kendileri ölürler. Yağmurlar İle beraber toprak altında kalmış olan yumurtalardan yavrular çıkar, büyür ve sular çekilmeden gelecek yıl yavru nesli oluşturacak yumurtaları bıraktıktan sonra ölüm ile hayatın devri daimi sağlanır gider.



Balıkların gelişmeleri ile ömürleri arasındaki ilgiyi basitçe şu şekilde açıklayabiliriz. Genel olarak bir balığın en iyi geliştiği dönem onun tüm ömrünün ilk 1 14'lük kısmıdır. Diğer bir deyişle bir balığın ömrü 2 yıl ise, bu balık en hızlı olarak ömrünün ilk 6 ayında gelişir. Akvaryumda doğurarak üreyen balıkların çoğunluğunun ömrü 2-3.5 yıl arasındadır.

Doğada bulunan balıkların ömrü konusunda ortalama değerler verilebilir. Örneğin; yılan balıkları 50 yıl, mercan balıkları 40 yıl sazanlar 20-30 yıl, dil balığı, yayın 20-25 yıl yaşayabilirler.

Akvaryumlarda yaşayan balıkların ömrü konusunda tutulmuş kesin kayıtlar yoktur. Doğada yaşıyan balıkların ömrü ise genelolarak pulların yapısından anlaşılabilmektedir. Akvaryum balıklarında ise bu konuda pek çalışılmaz. Ama kimi yetiştiriciler özellikle üretimde kullandıkları balıkların yaşı üzerinde önemle dururlar. Çünkü bilinmektedir ki balıklar ancak tüm ömürlerinin 2/3 döneminde yavru veya yumurta verimi bakımından' verimli olabilınekte, yaş ilerledikçe verimleri oldukça düşmektedir. Özellikle' dış ülkelerde çok fazla sayıda hatta yılda 200-250 bin dolayında balık üretilen
işletmelerde bu çok önemli bir konudur.


BALIKLARDA CİNSİYET TANIMI

Tüm canlılarda cinsiyetin tanımlanmasını sağlayan karakterler temel olarak iki sınıf altında toplanır. Bunlar birinci cinsiyet özellikleri, diğeri ise ikinci cinsiyet özellikleridir.

Birinci cinsel özellikler tüm canlılarda tümüyle üreme ile ilgili organlardır. Örneğin balıklarda yumurtalık ve testisler birinci cinsiyet özellikleridir. İkinci cinsiyet özellikleri ise üremeyle direkt ilgisi bulunmayan fakat sahip olunan cinsiyet ile birlikte görülen özelliklerdir. Örneğin insanlarda sakal çıkınası veya çıkmaması ikinci bir cinsel özelliktir. Eğer bir insan dişi ise sakalı çıkmaz, erkek ise sakallı olur. Bir çok evcil hayvanı dış görünüşüne bakarak birinci cinsel özelliklerinden cinsiyetierini hemen anlıyabiliriz. Örneğin bir ineğin memeli olup olmaması, onun erkek veya dişi olduğunu hemen bize öğretir. Balıklarda ise birinci cinsiyet organları çoğunlukla dıştan bakılınca hemen görülmez ve biz çoğunlukla balıkları öldürmeden, canlı olarak cinsiyetlerini ikinci cinsel özellikleren anlıyabiliriz. Bu nedenle akvaryum balıkçılığında ikinci cinsel özellikler cinsiyet ayırınunda çok önemli konudur ve ele alınan her tür için bu özelliklerin bilinmesi yararlı olacaktır.
Bazı balıklarda özellikle genç yaşta dıştan bakılınca gerek birinci. gerekse ikinci cinsel özellikleri bakınundan bir ayırım yapmak ve balıkların cinsiyetini tayin etmek mümkün olamaz. Ancak balığın karnı yarılıp yumurtalık veya testise malik olduğu görüldüğü zaman cinsiyeti belli olur. Akvaryum balıkçılığında hiç bir zamanbu tür bir öğrenim uygun olmayacağından bazen güçlüklerle de karşılaşabiliriz. Fakat bu tür balıklarla çalışan çok tecrübeli kişiler, çoğunlukla birçok kişi tarafından bilinmeyen çok küçük ayrıntılardan, İkinci cinsel özelliklerden yararlanarak cinsiyet tayini yapmada başarılı olabilmektedirler.
Genel bir tanım olarak canlı doğuran tüm balıklar için cinsiyet ayrımında yararlanılabilecek bir organ gonopodium 'dur. Bu organ sadece erkeklerde bulunur ve erkeğin anal yüzgecinin az kalın, bir boru şeklini almasından oluşmuştur. Dişilerde ise anal yüzgeç normal bir yapıdadır. Resim'de erkek bir kılıçkuyruk balığındaki gonopodium ve dişideki normal yapıdaki anal yüzgeç belirgin olarak izlenmektedir. Bu özelliği yumurtlayan balıkların en ünlüleri olan lepistes,kılıçkuyruk, blek moli (black moly ) ve plati (platy) balıklarında kolayca izlemek mümkündür. Bu gonopodium erkek tarafından salgılanan erkek üreme hücrelerinin (spennin) dişinin üreme organına nakledilmesi görevini yapan bir organ durumunda bulunmaktadır. Yalnız bu arada değinmekte yarar vardır ki bu tür balıklarda erkek hücrelerinin dişiye nakli diğer bildiğimiz hayvanlardakinden biraz farklı olmakta ve spermler bir torbacık içerisinde dişiye nakledilmektedir. Temelde bu torbacığın şekli tavuk yumurtasını çok küçültülmüş bir örneği şeklindedir. Bu torbacık dişinin üreme organında parçalamr ve spermler dişinin karnında yumurtaları döllemiş olur. Birçok doğurgan balık bu spermleri stok etme ve bunlara 6-10 doğum için kullanma özelliğine sahiptir.

Doğurduktan sonra yavrularını yiyebilen balıklarda yavruları enmiyetIi bir şekilde elde etmek için yavruluklar kullanılır.

Balıklarda yavrulara bakma içgüdüsü bir çok türde mevcuttur. Bir çok ciklid türü yavrularım dikkatle bekler ve korurlar. Diskus balıkları yavrularım vücut üzerinden salgıladıkları bir sıvı ile beslerler


Yalancı doğum yapan balıklarda cinsiyet organları. Üstte Gonopodiurn Ortada dişide . Normal kan yapısı. Altta yavru ile dolu şişkin dişi balık karnı,Yumurta içinde gelişmekte olan yavrular.

Dişi ve erkek zebra. Üreme zamanı resimde görüleceği gibi dişinin karın kısmı şişkin (üstte) erkeğin ise düzgün bir durumdadır.
Birçok balıkta da cinsiyet tayinine yarayan pek çok ikinci cinsel özellikler vardır. Örneğin çok tanınan lepistes balıklarını ele alaInn. Bunlardan erkekler her zaman çok güzel renklere sahiptirler. Ayrıca kuyrukları ve yüzgeçleri de uzundur. Bunun yanında dişiler daha iri hemen hemen erkeğin 2 misli irilikte olabilirler. İşte burada cinsiyet ayınınına katkıda bulunan ikinci cinsel özellikler renk. Yüzgeçlerin uzunluğu ve vücut iriliği olmaktadır.

Yumurta ile çoğalan balıklar ise ikinci cinsel özellikler bakımından biraz daha farklı özelliklere sahiptirler. Örneğin çiklit grubuna giren balıklarda cinsiyet ayırımı pek çoğunda ancak farklı renklerde olmalarından yararlanılarak yapılır. Genellikle erkekler daha koyu ve güzel renklere sahiptirler. Yüzgeçleri de çoğunlukla daha uzun olmaktadır. Genç çiklit'lerde ise bu renkler belirgin olarak ortaya çıkmadığından dış yapı bakımından cinsiyet ayırımı da zor ve çoğunluğunda da mümkün değildir. .
Yukarıda belirtilen özelliklerin çoğunluğu birçok Anabantid türleri içinde geçerlidir. Örneğin cennet balığı (macropodus) veya beta'lar da durum aynıdır. Erkekler daima çok güzel rerıklere sahip iken, dişiler soluk renklidir.
Bazı durumlarda cinsiyet ayınını birçok balık için mümkün olamamaktadır. Bu kitap içerisinde ele alınan her balık türü için bu cinsiyet karakterlerine ileride değinilecektir.

YUMURTLAMA ÖNCESİ DAVRANIŞLAR VE BALIKLARIN DURUMU

Akvaryum balıkçılığında izlenecek olan ilginç olaylardan biri de üreme zamanından önceki davranışlar ve aşk oyunlarıdır. Birçok balık türleri yuva yapma çalışmalanna girişirler. Bazı balık türleri ise su üzerinde yuva kurarlar. Bu davranışların bizler için önemi, balıkların üreme faaliyetine girme arzularının var olduğunun anlaşılmasıdır. Böylece gerekli önlemleri alarak dünyaya gelecek yumurta ve yavrulan korumak için gerekli tedbirleri alabiliriz. Günümüzde akvaryum balıkçılığını ilim üzerinde inceleyen kişiler üreme ile üreme öncesi davranışlar arasındaki ilişkileri tanı olarak ortaya koyarak üretim çalışmalarını her yönüyle kontrol altında tutma uğraşılan içerisindedirler .
Yumurtlama öncesi olayların en önemlilerinden bir tanesi birbirine eş olacak balıklarm saptanmasıdır. Birçok balık türü için eşlerin seçiminde tüm kontrol insanların elindedir. Fakat bazı balıklar için eş seçimini birbirlerini bırakma zorunluluğu vardır. Örneğin melek balıklan kendi eşlerini kendileri seçerler. Yetiştirici olarak ise üretimde kullanılacak eşlerin seçiminde dikkat edilecek bazı genel kurallar vardır. Örneğin dişininiyi gelişmiş karnının yumurta ile dolmuş olması ve bu nedenle şişkin bir durum alması pek çok balık türü için geçerli olan bir işarettir. Ayrıca erkeklerde renklerin parlaklaşması, erkeğin daha hareketli ve canlı bir durum alması dikkatle gözlenmelidir. Burada önemle belirtmek gerekir ki balıkları bu duruma getirmek için üretimden önceki 2-3 hafta için iyi bir besi uygulanması çok yararlı olacaktır. Hatta başarılı bir üretim için mutlak gereklidir.

Pek çok balık üretiminde dişi balıklar akvaryuma erkekten 1 gün evvel bırakılır. Böylece dişinin ortama alışması sağlanır. Pek doğal olarak bu genel kuraldan birçok ayrılıklar vardır. Biz bu konulara ileride yeri geldikçe her balık türü için değinmeye çalışacağız.
Yine bu konuda genel bir bilgi olarak, dişinin erkekten daha büyük olduğu türlerde erkek ve dişinin aynı zamanda akvaryuma konulabilecekleri söylenebilir. Bu şekilde eşlendirmede erkek ve dişiler ilk önce birbirlerine aldırmaz ve dikkat etmezler. Bu özellikle Anabantid, beta ve Gromi, Danios, Characin, Barbus türleri için geçerlidir. Daha sonra balıklardan biri (türlere göre erkek veya dişi) diğerini kendisi ile birlikte olmaya teşvik eder, örneğin; Beta balıklarında erkek dişiyi az hırpalıyarak kendisi ile birlikte köpükten yuva yapma çalışmasına katılınaya zorlar. Bazı Barb türlerinde erkek dişinin anal yüzgecini ağzı ile çimdikleyerek yumurtlamaya zorlar. Bazı türlerde ise eşlerden biri üretime hazır değilse, diğer eş hiç bir girişimde bulunmaz. Örneğin birçok characin türünde bu şekilde davranışlar izlenir. Bazı türlerde ise erkek ve dişinin aynı cüssede olmasına dikka t etmek gerekir. çünkü bu tür balıklarda güçlü olan diğerini öldürebilir. Bazı balık türlerinden ise yumurtlama öncesi ağız ağıza vererek öpüşmeye benzer hareketlerde bulunmakilginç bir aşk oyunudur. Bu davranışlar özellikle çiklit türlerinde görülür. Bir çok üretici eğer akvaryuma koydukları balıklarda bu tür bir davranış izlerler ise, birbirlerinin çenesini ısırarak sürekli bir kenetlenme şeklindeki öpüşmenin ardından bir yumurtlamanın geleceğinden emindirler. Fakat bunun her zaman bu şekilde sonuçlanacağı konusunda emin olmamak lazımdır. Ara sıra bu kenetlenmenin birbirlerini yaralıyacak süre devam ettiği de izlenebilir. Bu gibi durumlarda balıkların ürkütülerek ayrılması da düşünülebilir. Böyle bir sonuç dişinin halen hazır olmadığı yorumunu getirebilir. İki hafta süre ile uygulanacak iyi bir beslenme, dişinin üretim kondisyonuna gelmesine yeterli olacaktır.


Biraz önceki paragraflarda yumurtlama öncesi balıklarda görülen bazı olaylara değindik. Bu olaylar arasında ilginç olan konulardan bir tanesi de yıunurtlama öncesi aşk oyunlarıdır. Aşk oyunlarının ortaya çıkabilmesi için her balık türünde kaç dişiye kaç erkek ayrılması önemli hususlardandır. Eğer çiklit türünden 1 erkek 1 düzine dişi ile akvaryuma bırakılır ise erkek bu dişilerden sadece birisini seçer ve ancak onunla çiftleşir. Buna karşın bir zebra erkeğini 1 düzine dişi ile akvaryuma koysanız hepsi ile çiftleşınek için erkek balık büyük bir gayret gösterecektir. Bu davranış birçok characin, Barbus, Corydoras, Rasbora ve canlı doğuran bir çok tür için geçerlidir o Akvaryuın balıklan üretiminde birçok yetiştirici balıklarını toplu olarak tutuldukları akvaryurnda birbirlerini eş olarak seçer ve bu nedenle birlikte gezen balıkları ayırarak yumurta alına yolunu denerler. Bu gerçekten birçok balık türü için eş ayırınada en emin yoldur. Örneğin melek balıkları ancak seçtikleri eşler ileyavru üretiminde kullanılabilirler. Bu konu birçok cüce çiklit türlerinde de ayındır. Eş seçiminde duyarlı olmıyan türler için işe erkek ve dişiler ayrı olarak gruplar halinde tutulur. Üretmek istendiğinde yetiştiriciarzu ettiği dişi ve erkeği ayırarak bu işi halleder. Her tür için kaç erkeğe kaç kişi ayrılacağı yeri geldikçe belirtilecektir. .

Her yetiştiriçi zaman zaman belirli bir tek tür üzerinde çalışma yolunu seçer. Bu tür için pek çok konuyu, üretime olan ilgisi ile zamanlar öğrenecek ve başarı yollarını bulacaktır.

ÇİFTLEŞME

Bir çok akvaryumcu doğurarak üreyen lepistes, plati, kılıçkuyruk gibi balıkların çiftleşmelerini gözleme şansı bulabilmiştir. Çünkü bu balıklarda çiftleşme birçok kara hayvanlarındakine benzerdir. Erkek balık gonopodium organı ile dişi ile çiftleşme olanağı bulur ve spermlerini dişiye bir torba içinde bırakır. Birçok balık bu çiftleşmeyi yılda 1 bazen 2 kez yapar.

Fakat balık yıl boyu yavrulamaya devam eder. örneğin lepistes bir çiftleşmede aldığı erkek üreme hücrelerini stoklayarak 8-10 doğumda kullanabilir. Bu nedenle pek çok meraklı akvaryumda erkek balık bulunmadığı halde satın aldığı dişinin arka arkaya yavruladığını görünce meraklanır.
Çorydoras türü bazı balıklar için çiftleşme davranışları da oldukça ilginçtir. Dişi, erkeğin üreme organından erkek üreme hücrelerini ağzına alır,yutarak stoklar. Bazı yetiştiriciler balığın aldığı bu erkek üreme hücrelerini yuttuğunu ve içerisinde yumurtalan döllemede kullandığına inanırlar. Doğal olarak bir canlının yapısı nedeni ile bu mümkün değildir. Burada yapılan çalışma şudur. Dişi gerçekten erkek üreme hücrelerini ağzında stoklar. Bir zaman sonra yumurtalarını bitki veya cam üzerine bırakır. Aynı anda ağzında stokladığı erkek üre me hücrelerini yumurtalar üzerine püskürtür. Böylece döllenme yapılmış olur.

Birçok gromi ve beta balıklannın çiftlenmeleri ise oldukça ilginçtir. Üreme sırasında erkek dişiyi dıştan sarar ve dişi balığı sıkıştırarak yumurtalarını atmasına yardımcı olur. Yumurtaların atıldığı aynı anda erkek de üreme hücrelerini salarak yumurtaları döller.
Çiklit türlerinin çoğunluğu ise yumurtalarını hazırladıkları bir yere bırakırlar. Yumurtaları da çoğunlukla yapışkarıdır. Dişi yumurtalan bir dizi veya grup halinde yumurtIadıktan sonra erkek dölleme görevini yerine getirir. Bu tür balıkların bir çoğu her seferinde 10-15 yumurta bırakır. Erkek bunları hemen döller. Arkasından dişi tekrar yumunta bırakır ve bu çalişma 500-1000 yumurta bırakıncaya kadar devam eder gider.

Akvaryum'a konulacak briket ve saksı gibi materyaller bir çok balık türü için iyi bir yumurtlama yeri olabiir.

YUMURTLAMA YERİ

Balıkların yumurta bıraktıkları yerler bakımından ilginç davranışları vardır. Bunu şu şekilde sıralayabiliriz.
a)Yumurtlama için özel bir yer istemeyenler,
b)Yumurtalarını bitkiler üzerinde bırakanlar
c) " taşlar " "
d) " saksılar " "
e) Yumurtalarını kuma bırakanlar
f) " açtıkları hollere bırakanlar
g) " cama bırakanlar
h) " dölledikten sonra ağzına alanlar
k) " midye içine bırakanlar
l) " kurdukları köpük içine bırakanlar
m) " özel keselere bırakanlar.

Görüleceği gibi çeşitli akvaryum balıkları yumurtalarını bırakacakları yer bakımından oldukça değişik alışkanlıklara sahip bulunmaktadırlar. Bu nedenle her balığın yumurtlama alışkanlıklarını bilmek ve akvaryumu buna göre hazırlamak önemli konulardan bir tanesidir. lleride pekçok balık hakkında bilgi verilir iken bu konulara her balık için değinilecektir. Fakat genel olarak pekçok çiklit türleri akvaryumun içerisine konulacak küçük. Saksılar içine yumurta bırakma eğilimindedirler.Birçok tetra türleri de yumurtalarını bitkiler arasına - düzensiz olarak rastgele yumurtlama alışkanlığındadırlar. Fakat akvaryum içinde balıkların arzu ettikleri ortam yok ise ve su koşulları yumurta bırakmalarına uygun ise çiklit türleri bir saksı bulamazlar ise bitkiler arasına, eğer akvaryurnda bitki yok ise bir çok tetra türü yumurtalarını taşlar üzerine bırakmaktan geri kalmayacaktır. Doğal olarak bu gibi ters yumurtlama balıkların yaşamını etkileyecektir. Bu nedenle uygun koşullar yaratılmasını

Phodeus amarus türü balıklar yumurtalarını tatlı su midyeleri içerisine bırakarak ilginç bir üreme yöntemi uygularlar. Dişinin üreme tüpü ile midye içine bırakdan yumurtalar erkek tarafından döllenir. Böylece emin bir üreme yeri sağlanır.

Akvaryumcunun bilmesi ve önem vermesi gereken konulardan olmaktadır. Çünkü istenilmeyen ortamlara bırakılacak yumurtalarda istenilen bir şekilde yavru çıkmasında pek çok aksaklıklar olması da beklenmelidir. Çünkü asırların verdiği doğal bir gelişim ile her balık ömrü kendileri için en uygun olan yumurtlama koşullarını saptamışlar ve bu alışkanlıkla dölden döle kalıtsal bir beceri olarak geçip gitmektedir. Örneğin; Afrika 'nın pek çok bölgesinde var olan ve ileride değinilecek olan ve pek çok tek yıllık balıklar vardır. Bu balıklar Ilkbaharda çamurlar içine oydukları delikler içine yumurtalarını bırakırlar. Yaz sıcakları ile sular kuruyunca bu balıklar ölürler. Fakat sonbaharda yağmurlar yağınca yavrular yumurtadan hemeıi çıkarlar. Süratle büyürler 6-8 aylık dönem içinde gelişirlerve aynı ebeveynlerin yaptığı gibi, kimse onlara öğretmediği halde, içgüdüselolarak, neslin devamı için, oyuklara yumurta bırakır görevlerini yerine getirirler ve ölür giderler. Doğalolarak bu bahklara ait üretim uğraşılarında doğada eereyan eden olayları bilmek ve buna göre üretim önlenıleri almak başarnun önemli koşullarından biri olmaktadır.

Birçok türler yumurtlayacakları yeri temizlerler. Bazıçiklit ve tilapia türleri yumurtlayacakları yere yakın olan bitkileri kökünden söker çıkarırlar. Bu bir çeşit; yaşam için verilen savaşın gereğidir. Çünkü bu bitkiler arasına gizlenecek balıkların yumurta veya yavrulara saldmna olasılığı vardır. Veya yavrular bitkiler arasına giderek ananın görüş alanından uzaklaşabilecektir. Görüleceği gibi yapılan her çalışınanın yılların verdiği psikolojik bir oluşumu vardır. Eğer balıklar için istek duydukları koşullar yaratılamaz ise balıklar hiç bir zaman üreme için yeterli ruhsal olgunluğa ulaşamıyacaklardır.

Bu davranışlar Characin türleri için de geçerlidir. Bu sınıfa giren balıklar, içinde bitki bulunmayan çıplak akvaryumlara konulduklarında, çoğunlukla yumurta bırakınıyacaklardır. Hatta pek çok amatör, akvaryumculardan tam yumurtlama durumunda olan balıkları satın alıp evlerine götürdüklerinde,bu balıkların diledikleri ortamı yaratamadıklarından yavru üremede başarılı olamazlar. Kısa bir özetleme ile yumurta ile üretilen balıklar arasında en önemli olan sınıflar için yumurtlama koşulları ve akvaryum da durumun nasıl olması gerektiği genel olarak şu şekilde belirtilebilir.

CHARACİN'ler: Akvaryumun bir köşesi yoğun şekilde bitkiIendirilmelidir. Akvaryuma taş, çakıl ve kum koymak gerekmez.

BARB'lar: Aynen Characirı'ler gibi. Fakat kimileri için çakıl ve kum gerekebilir.

ÇiKLiT türleri: Bitki konulınaz. Geniş taşlar ve küçük saksılar gerekir. Akvaryumun dip kısmına çakıllar konur.

LABİRENTLi balıklar: Bitki, özellikle yüzer bitkiler gereklidir.Böylece kurulacak köpük yuvanın tutunabileceği bir ortam yaratılmış olur. Yavrularda yüzeye yakın bitkiler arasında saklanabilir.

YILLIK Balıklar: Akvaryumun dip kısmı kumlu veya çamurlu yapılır. Bol miktarda kuru yosun veya söğüt kökü konulması zorunludur.

Bu arada şunu da hatırlatmakta yarar vardır ki, herkesin kabul edeceği gibi balıkların cüssesi büyüdükçe akvaryumlann da büyümesi gerekir. Örneğin; 3-3.5 cm. olan kardinal tetra için 10-12 1itrelik akvaryum yumuta alım için yeterlidir. Amerika Birleşik Devletleri'nde ticari amaçla uğraşan pek çok işletmeler küçük boy balıkların üretimi için 10-15 litrelik akvaryumlar kullanırlar ve bir kezde 50-60 akvaryumda birlikte üretime geçerler. Yumurta alınca da balıkları ayırır ve gelecek üretimlerde kullanmak üzere basiye alırlar.

Doğal ortama uygun ve iyi dekore edilmiş bir akvaryumda balıklar daha kolay üreme durumuna erişirler. Bunun için kondisyon kazandırma amacı ile besiye alırlar. Yavrular bir süre için bu küçük akvaryumlarda kalırlar. Daha sonradaha büyük örneğin; 1000-1500 litrelik hep birlikte büyük akvaryumlara veya havuzlara alınarak toplu halde üretilirler. Bu böylece devam edip gider.

Eğer Characins türleri ile çalışıyor ise camlı akvaryumlara sahip olmak zorunludur. Akvaryumun üzeri örtülmeli, içine yumurta bırakabilecekleri bitkiler konulma zorunluluğu vardır. Bu balıklar için ülkemizde de satılmakta olan yapay plastik lifler pek yararlı olmamaktadır. Bu nedenle canlı bitki kullanma başarı oranını arttırır. Bu akvaryumlarda dipten yapılacak hafif bir aydınlatma balıkların yumurtlayıp yumurtlamadıklarını anlama bakımında yararlı olabilir

Birçok çiklit türleri akvaryum dibindeki kumu ayıklıyarak dipteki düzlüğe (carna) yumurta bırakmak isterler. Bu alışkanlık doğada, kumu eşerekbuldukları bir taşa yumurta bırakma alışkanlıklarından gelir. Fakat akvaryumda balık kumu eşerek dip kısmı bulunca burada ışık görür ise yumurta bırakmaktan vazgeçer. Bu nedenle dış ülkelerde birçok akvaryumcu akvaryumun dibine mermer koyar. Ama akvaryuma konulan yuvarlak taşlan da aynı amaçla temizliyetek yumurta bırakabilirler. Saksılara da rahatlıkla yumurta bırakmaktadırlar.

Labirentli balıklar ise genel olarak akvaryumun dip kısmı ile pek ilglenmezler. Çünkü yumurtalarını yaptıkları köpük yuvalar içine bırakma eğilimindedirler. Bu gruba giren, balıklar zamanlarının çoğunu akvaryumda yüzeye yakın yerde geçirirler. Yemlerini su yüzeyinden alırlar. Akvaryumun dip kısmından ışık gelmesinden pek hoşlanmazlar ve rahatları kaybolur. Bunedenle labirentli balıkların konuldukları akvaryumların dip kısımlarının karartılması ve buradan akvaryuma ışık girmemesi önemli bir konudur.Ayrıca akvaryumun dip kısmının açık cam olması bir ayna gibi parlaması baIıkların rahatsız olmasına neden olur. Bu nedenledir ki Amerika Birleşik Devietleri'nde Iabirentli balıklar ve characin türleri ile çalışan ticari üreticiler akvaryumların dip kısmını mermerden yapmayı tercih ederler.

AKVARYUMUN ISITILMASI

Akvaryum balığı yetiştiriciliğinde en önemli konulardan biridir.Isıtma düzeninde meydana gelecek ve fark edilmeyecek hatalar sonucu balıklar büyük zarar görebilir. bazen de kaybedilebilir. Ancak iyi düzenlenmiş bir ısı ortamında balıklar rahat bir yaşama ortamı bulabilirler. Genel olarak tropikal balıklar için eğer elinizde bulunan balıklara göre özel bir su sıcaklığı bilgisi yok ise yapacağınız en iyi iş akvaryum sıcaklığını 23-27° arası bir düzeye ayarlamak olacaktır. Çünkü bu sıcaklık sınırları'tropikal akvaryum balıklarının % 90'ı için ideal sayılabilecek bir sıcaklık ortamı oluşturur. Pek çok tropikal akvaryum balığı bazen 7 dereceye kadar düşük sıcaklıklara bile kısa bir süre için dayanabilirler. En yüksek sıcaklık obırak ise 350'ye kadar da yaşıyabilirler. 20 derece sıcaklıkta ise aylarca canlı olarak kalabilirler. Fakat bu durum ekvatorda yaşıyan bir insanın kutuplara götürülerek yaşamaya zorlanılması gibi can sıkıcı olacak ve balıkların iyi bir yaşam ortamı bulamamaları nedeniyle verim ve güzelliklerinin azalmasına neden olacaktır. Ayrıca kuvvetlerini ve canlılıklarını kaybedeceklerdir. Bu arada belirtmek gerekir ki su sıcaklığı arttıkça su içerisindeki erimiş oksijen miktan düşer. Bu nedenle su sıcaklığı arttıkça havalandırma konusuna da önemle eğilmek gerekecektir. Fakat hemen belirtelim ki çok kalabalık olmayan akvaryumlarda elektrik kesilmesi nedeni İle 4-5 saat hava verilememesi balıklara çok büyük zarar vermez. Ülkemizde bu durum bu kitabın yazıldığı 1980 li yıllarda bazen sık sık olduğundan fazla endişelenmemek lazımdır.

Isıtmada önemli konulardan biri de akvaryumun her yanının eşit şekilde ısıtılmasını sağlamaktır. Bunun için ısıtıcıyı akvaryumun dip kısmına yerleştirmelisiniz. Hatta akvaryumun dip kısmının geniş bir görünüş vermesi için eğimli şekilde dip kısma kum veya çakıl yerleştirilir ise ısıtıcı en çukur olan yere konulmalıdır. Böylece ısınan suyun üste yükselmesi ayrıca hava ve balıkların hareketi ile sıcaklık her yere dağılmış olacaktır;
Akvaryumun bulunduğu oda içerisindeki ısı koşulları da ısıtmayı önemli derecede etkiler. Kaloriferli salonlarda bile gece yarısı kaloriferlerin söndürülmesi nedeni ile ısı değişiklikleri olabilir. Bu nedenle kullanılacak ısıtıcı düzeninin gücü en soğuk zamanda bile akvaryumda 23-27° sıcaklık sağlıyacak güçte olması temel prensip olmalıdır. Bir akvaryurnun başarılı şekilde ısıtılabilmesi için akvaryumun su kapasitesine göre kullanılabilecek ısıtıcı güçlerinin aşağıdaki şekilde olması önerilebilir. Fakat bu öneri ancak iyi bir termostat kullanıldığında geçerli olacaktır.

20-30 Litre 50 " Watt

40- 50 litre 75 watt

60-75 Litre 75 -100 watt


75-100 Litre 100-150 Watt





Ülkemizde imal edilen bazı kötü yapılı termostat1ar nedeni ile zaman zaman meydana gelen bir arıza sonucu küçük boyutlu akvaryumlardaki balıkların hastalaranak öldüğünü gören amatörlerin termostat kullanmaktan kaçındıkları görülür. Bu gibi kişiler sadece ısıtıcı kullanmayı yeğ tutarlar. Bu gibi termostat kullanmak istemeyelerin sadece bir ısıtıcı ile akvaryumlarmı ısıtmak isterler ise 1 litre su için 1 watt hesabı ile. ısıncı kullanmaları önerilebilir. Örneğin 25. litrelik bir akvaryum için 25 wattlık, 50 litrelik su hacmi için 50 wattlık bir ısıtcı kullanılması düşünülebilir. Ülkemizde 10- 15-25-40-60-75-100 ve 150 Wattlık ısıncılar imal edilmektedir. Fakat bu tür ısıtmanın en tehlikeli yani oda sıcaklığının artması ile akvaryum ısısınında yükselmesidir. Bazı meraklılar, akvaryum kapağını aralıyarak bu durumu ayarladıklarını belirtirler isede uygun değildir. İyi vasıflı bir termostat kullanmak yinede en doğrusu olacaktır.

Büyük akvaryumlarda büyük güçlü 1 tek ısıtıcı yerine küçük güçlü 2 adet ısıncı kullanılması daha yararlıdır. Bu ısı dağılımı bakımından daha iyi sonuç verir ve daha az elektrik enerjisi sarfına neden olur.


Akvaryumlarda gereğinden daha güçlü ısıtıcı kullanmak termostat üzerine fazla yük bimesine bunun sonucunda çabuk bozulmasına ve beklenmedik bir anda arıza yaparak balıklarınızın haşlanarak ölmesine neden olabilir. Bu nedenle gereğinden güçlü ısıtıcı kullanmak doğru değildir. Değerli balık yetiştiren bazı kişiler akvaryumlarında 2 adet termostatlı 2 ısıtıcı kullanırlar. Böylece ısıtıcı ve termostata daha az yük binmesini sağlayarak akvaryumlarını emniyet altma alırl


ISITICI VE TERMOSTAT NASIL YERLEŞTIRİLİR?

Ülkemiz piyasasında 2 çeşit termostat satılmaktadır. Bunlardan bir çeşidi üstten ayarlamalı, diğeri ise içten ayarlamalıdır. Özellikle amatörler için biz dıştan ayarlamalı termostat almalarını önereceğiz. Çünkü içten ayarlı termostatlar sık sık arıza yapmakta ve istenmiyen durumlar yaratabilmektedir. Fakat ayar yapmasını bilmeyenler ve Lepistes gibi dayanıklı balık bakacaklar için iyi kalitede olmak üzere içten ayarlı termostatlarda önerilebilir.

Isıncı ve termostadın ayarı oldukça önemlidir. Şimdi bu işlemin nasıl yapılacağını maddeler halinde kısaca açıklamaya çalışalım.

- Önce ısıtıcıyı akvaryurnun dibine yakın yerleştiriniz,
- Termostadı üst kısmi suya girmeyecek şekildeakvaryumun kenarına
asınız.
- Isıtıcının fişini termostadın fişine takınız.
- Termostadın fişini pirize takımı.
- Bir derece ile suyun sıcaklığını ölçünüz,

Diyelim ki suyun sıcaklığı 21 derecegeldi ama bu sıcaklığının devamlı 26 derece olmasını istiyorsunuz. Bu durumda termostadınüst kısmındaki vidayı sıkıştırarak devamlı olarak ısıncının çalışmasını sağlayınız. Zaten ısıtıcının iç kısmında ışık yanması ısıtıcının, termostatta ışık yanması ise termostadın çalıştığını gösterir. Böylece suyun 26 CO'ye ulaşmasına kadar bekleyiniz. Şimdi yapılacak iş termostadın vidasını ters çevirerek cereyanı kesen duyarlılığa getirmektir. Öyle bir nokta bulmalısınız ki suyun sıcaklığı 240-25° dereceye düşünce hemen termostat açılmalı. Bu şu şekilde anlaşılır. Öyleki termostat vidası iyi ayarlanmış ise (26° sıcaklıkta) parmağınız ile termostada çok hafif bir fiske vurduğunuzda ısıtıcının lambası, bunun arkasından hemen bir vuruş yaptığınızda termostadın lambasının yanması ayarlamanın iyi şekilde yapılmış olduğunu açıklayacaktır. Bundan sonra
duyarlı bir şekilde çalışmasına devam edecektir.

Akvaryumdaki suyun sıcaklığı için kullanılan ısıtıcı termostat ve termometreler genelolarak akvaryumun iç görünüşünü bozan malzemelerdir. Bu nedenle mümkün olduğunca akvaryum içinde az görülebilen yerlere giz- lenmelerinde yarar vardır. Örneğin ısıtıcı taşların arkasına gizlenebilir. Termostat tam arka köşeye, termemetre de yan tarafta önden görülmeyecek şekilde ön köşeye yakın konabilir. Akvaryumun iç dekorunda da bunların gizli kalmasına çalışilır. Isıtıcılar plastik tutucular ile istenilen cam yüzeyine
kolayca tutturulabilirler. Günümüzde tüın malzemeleri gizli tutan dekoratif akvaryumlarda imal edilmektedir. Bu akvaryumun içi için gerekli olan hava pompası, ısıtıcılar, ışıklandırma vs. herşey monte edilmiş şekilde satın alarak evinize getirebilirsiniz. Bu akvaryumun tamamının ilk yerleştirilmesinde satıcınız sizlere severek yardımcı olacaktır. Böylece de ilk başlangıçta bu ayrıntilar İle uğraşınama şansına sahip olacaksınız ve eve geldiğinizde yapacağınız tek iş akvaryuma su doldurduktan sonra fişi prize takmak olacaktır.

Bu durumda akvaryumun ısıtılması ile ilgili olarak aşağıdaki özet bilgiler verilebilir.


a) Özel bir durum yok ise akvaryumu 23-27° arası, en iyisi 260'ye
ayarlayıniz.
b) Akvaryumun her yanının eşit ısınmasını sağlayıruz.
c) Isıtıcıyı akvaryumun dip kısmına yerleştiriniz. .
d) Büyük akvaryumlarda 1 tek 200 Watdık ısıtıcı yerine 2 adet 100
wattlık ısıtıcı kullanmak daha yararlıdır.
e) Gereğinden daha güçlü ısıtıcı kullanmayınız.
Su sıcaklığı derece ve fahrenheit olarak birimlendirjlir, Ülkemizde su sıcaklığı derece ile bilinir ve O ile 100 derece arasına aynlnuştır. İngilizce yayınların çoğunluğunda su sıcaklığı falırenheit olarak verildiğinden konu ile ilgili yabancı yayın okuyacaklara yardımcı olma amacı İle aşağıda derece karşılıkları cetvel olarak verflmiştir.



[IMG]https://foto.akvaryum.com/fotolar/136158/140520180117421.jpg[/IMG]

BESLENME

YAVRULARıN BESLENMESİ

Akvaryumculuğa merak edipte ilk yavrularını elde eden kişiler, çoğunlukla yavruları gereği şekilde yemliyemediklerinden bunların kısa sürede ölümüne veya önemli bir kısmının kaybedilmesiyle karşı karşıya kalırlar.
Genel olarak yeni doğan veya yumurtadan yeni çıkan yavrular serbest halde yüzünceye kadar yem gereksinimi duymazlar. Çünkü karın altında sahip oldukları yumurta sarısı bunların 2-5 günlük gıda gereksinimini karşılar. Yumurtadan çıkar çıkınaz serbest yüzmeye başlıyan balık yavrulannın ise biriki günden itibaren yem bulup yeme zorunlulukları vardır.

Yeni doğan yavrular için doğanın ürettiği infusaria'lardan daha mükemmel bir yem yoktur. Dış ülkelerde yeni doğan balıklar için infusaria üreterek balıklara vermek birçok akvaryuıncu tarafından, günümüzde azalmakla birlikte denenmiş idi. Halen bu konuda çalışan kimi tecrübeli yetiştırıcıler de bulunmaktadır. Fakat günümüz üreticilerince, özellikle biraz iri doğan çiklit ve pek çok doğurgan balık yavrusu için Artemia salina yeterli bir yem olarak görülmektedir. Fakat Artemia salina'nın pek çok cinsleri bulunmaktadır. Bunların kimi iri kimisi ise daha küçüktür. İri olanları pek çok balık yavrusu tarafından yenilemediği için uygun değildir. Örneğin; Utah'daki büyük tuz gölünden elde edilen Artemia, sp lerden sağlanan larvalar iri yapılıdır ve bir çok balık yavrusu tarafından ilk günler yenilememektedir. Buna karşın San Fransisko orijinli Artemia sp. larvaları ise daha küçük yapılıdır ve bir çok küçük ağızlı balık yavrularınca da yenilebilmektedir

Yavru büyütülmesinde genel bir düşünce olarak yavruların her an bol yem içerisinde olmaları gerekli görülür. Eğer yavrular 1gün aç kalırlar ise hepsinin kaybedilmesi olasılığı her zaman için vardır. Bu nedenle yemlemenin, özellikle ilk hafta içerisinde azar azar 1 'er saat aralıklar ile yapılması, pek çok ticari işletmeler için yaygın bir uygulamadır. Bir haftalık süre geçildikten sonra ise yemlemenin bir problem olması genellikle azalır. Yemlemenin suyu bozacak oranda yapılmaması da çok önemli bir konudur. Burada başarı için tecrübenin çok yararı olacaktır.
Eğer akvaryum suyu bulanık bir hale gelir ise bu durumda yemlemenin hemen kesilmesi gerekir. Bu bulanma suda bol miktarda yem artığı ve miko organizma bulunduğunun bir işaretidir. Böyle bir akvaryumda bir süre ile yemleme uygulanmaz. Böylece yavruların var olan yemi veya planktonları yiyerek tüketmeleri zorlanır.
Akvaryum balıkları üretimde eğer yavruları nasıl besleyeceğinizi tecrübe ile öğrenebilir ve bu konuda beceri kazanabilirseniz üretim konusunda her zaman başarılı olabileceğiniz söylenebilir. Çünkü yavruların beslenmesi balıklardan yavru almaktan daha zordur.
YEMLEME
Akvaryum balıkların m beslenmesi özellikle amatörler için bazen bir roblem olarak görülür. Amatör olarak başlıyanlar için yemleme konusunda basit fakat çok önemli bir öneri ile bu konuya başlamak istiyorum. Hiç bir zaman balıklarmızı fazla yem vermeyiniz. Güvendiğiniz bir akvaryumcudan alacağınız bir yem ile yemlemeyi yapınız. Bu arada ne kadar yem verelim sorusuna da şöyle basit bir cevap getirelim, diyelim ki 50 adet lepistes balığınız var. 1 günde 1 lepistes balığının ağırlığı kadar yem vermeniz gerekecektir. Oransalolarak verilir ise toplam balık ağırlığının %2-2.5 ğu kuru yem hesaplanır. Bu durumda 10 adet balıkla akvaryumculuğa başlayan bir kişinin bir çay kaşığı sapı ile vereceği yem yeterli olacaktır.

Beslemede en önemli konulardan birincisi yemleme zamanıdır. Özellikle profesyonel yetiştiricilikte üretim amacı ile yararlanılacak balıkların günde bir kez bol yemleme yerine azar azar fakat sık sık yemlenmeleri en doğrusudur . Bu yemlemede balıkların 10-15dakika içerisinde verilen yemi tüketmeleri esas alınır. Eğer verilen yem 10-15 dakikata tüketilemiyor ise verilen yem miktarının çok olduğu ortaya çıkar. Hatta profesyonel üreticiler balıklarını saat başı yemlerler. Fakat hiç bir zaman verilen yemin fazla olmaması Ve dip kısma çökerek balıklar için zararlı olacak kokuşmalara neden olmasına meydan verilmemelidir.

Özetle; evlerde zevk için tutulan balıklara sabah ve akşam olmak üzere 2 kez yem vermek yeterli olacaktır. Hatta günde 1 kez yemleme bile çoğu kez yeterli olur.

İngilizcede (Freeze dried food) olarak tanımlanan ve nasıl yapılıdğını tubifex kısmında açıkladığımız derin dondurularak kurutulmuş toz yemlerin balık beslenmesinde büyük yararları vardır.

Bu yemler kuru olduklarından genel olarak akvaryumun üzerinde yüzerler. Böylece dip kısma çökerek çürüme ve akvaryumu kokuşturma tehlikeleri azdır. Özellikle iyi yapılmamış yemler in dip kısma çabuk çökmeleri ve taşlar arasına girerek kokuşmalara neden olması hiç te iyi sonuç vermeyecektir.

Balıkların iyi yemlenip yemlenmedikleri ve üretim için kondisyon kazanıp kazanmadıkları dişinin bel kısmının iyice yumurta ile dolarak şişmesi ve erkeğin renklerinin daha çok parlaklaşmasından anlaşılır. Yemleme iyi yapılmıyor ise cinsel gelişim iyi olmayacaktır.

BALIKLARIN BESLENMESİ

Ülkemizde ve dış ülkelerde balık yemi olan çok çeşitli markaların satıldığını görürüz. Her imalatçı kendi yeminin daha iyi olduğu iddiasındadır. Fakat sadece bizler için yani insaıılar içinsatılan gıda çeşitlerine baktığımız zaman bir tek insan için bile ne kadar çeşitli gıda kaynağı olduğunu görürüz. Bu durumda bir tek insan için bu kadar çeşitli gıda maddesi olduğuna göre binlerce türden oluşan balıklar alemi için bir kaç yem ile durumu geçiştirmenin ne kadar güç olduğu ortaya çıkar. Bazı bilim adamlarına göre dünyada 20 000, bazılarına göre ise 40 OOO'e yakın balık türü bulunmaktadır. Bu kadar geniş olan bir canlılar aleminde de yemleme bakınundan çok geniş ayrılıklar olduğunu kabul etmek gerekir. Her tür milyonlarca yıldan beri geçirdikleri evrim sonunda çevrelerinde bulabilecekleri yem durumuna göre yem alma ve bunlardan yararlanma alışkanlıkları edinmişlerdir. Sindirim organları bu yem olanaklarına göre gelişmiş ve teşekkül etmiştir. Dünyamız çok karışık bir yapıya sahip olmakla birlikte, dünyamızı oluşturan maddeler gıdalar ve canlılar bakımından akıl almaz bir dengeye sahiptir.
Her canlı kendine göre dünyada sahip olabileceği yemegöre bir aIışkaıılık kazanmıştır. Bazı sazan türleri (örneğin; çim sazam) sadece ot yiyerek gıdalarım sağlarlar. Gıda alına alışkanlığı bakımından karadaki bir koyundan farkları yoktur. Bunun yanında pirana balıkları sanki sularda yaşayan bir kaptan misali sadece et, yiyerek yaşamaya alışmışlardır. Bazı balıklar sadece çok küçük bitkisel ve hayvansal canlılar olan planktonlar ile yenilerinikarşılarlar iken bazı derin deniz balıkları kendi boylarına yakın büyük balıkları bile bir anda yutarak gıda ihtiyaçlarını giderirler.
Her su kaynağında var olan yem olanağına göre bir denge kurulmuştur. Bir gölde ancak o gölün verebileceği yem olanağı kadar balık üreme şansı mevcuttur. Bu nedenle bir su alanından ancak belirli miktarda balık üretimi sağlanabilir. Buradan şu gerçek çıkacaktır ki, bir canlıdiğer canlıları yiyerek yaşamaktadır. Buna bağlı olarakta yiyebildiği canlı miktarı kadar çoğalma şansı olacaktır. Akdeniz gıda bakımından fakir olduğu için balık verimi de zayıftır. Ülkemizde yakalanan balığın ancak %2-4 arası akdenizden avlanır. Buna karşın karadeniz gıda bakımından zengin olduğundan ülkemizde avlanan balığın %80'e yakını bu denizden sağlanır. Böylece temel besin olan canlıların üremesi ile ilişik olarak bir pramit oluşur. Bu pramidin dip kısmını planktonlar oluşturur. Şöyle ki, denizlerde yaşıyan en büyük canlılardan olan balina balıklarının bazı türleri sadece herring denilen balıkları yiyerek yaşarlar. Bir balinanın doyabilmesi için 1 tona yakın veya sayısalolarak 5-6 bin tane balık yemesi gerekecektir. Bir tek balığın doyması için ise SOOO'e yakın hayvansal mikroskopik canlılardan olan zooplankton yemesi gerekecektir. Bir tek zooplankton ise karnını doyurmak için 100 OOO'e yakın fıtoplankton yeme ihtiyacındadır. Bu durumda bir balinanın karnını doyurması ve bir günlük açlığmı giderınesi için 100 OOOx 5 000 x 5 000: kaba bir ifade ile 25 trilyon fitoplankton harcanması gerekmektedir. Burada açıklamak istediğim konu canlı gelişmesinde gıdanın temeli olan canlılar fitoplanktonlardır.
Fitoplanktonların oluşmasında da temel unsur güneştir. Güneş her gün dünya üzerine sayılaımyacak miktarlarda solar enerji gönderir. Bu enerjinin katkısı ile su ve karbondioksit birleşerek bitkisel canlıların en küçüğü olan diatomlar veya fıtoplanktonlar oluşur. Böylece dünyaya gelen yararlı güneş ışınları ile yansı karalarda yansı da denizlerde olmak üzere bitkisel canlılar gelişir. Böylece denizlerde yılda net olarak 500 milyon ton dolayında fitoplankton ürediği kabul ediliyor. Bunların çoğunluğu da gözle görülemeyen ve arıcak bir mikroskop ile gözetlene bilecek küçüklükte olan bitkiciklerdir. İşte bu fitoplanktonlar zooplanktonların temel gıdalarıdır. Zooplanktonlar ise küçük balıkların ve küçük karides ile yengeçlerin gıdalarını teşkil ederler. Bu küçük karides ve balıklarıda diğer iri balıklar yiyerek gıda piramidinin sonuna ulaşılmış olur. Ölen balıkların ve canlıların bakteriler tarafından parçalanması ile yeni canlıların temelini teşkil edecek ana azotlu maddeler tekrar teşekkül etmiş olur ve hayat bu şekilde milyonlarca yıldan beri devam edegelmektedir. Bir yerde fitoplanktorılarm bol üremesi için bunların temeli olan gıda maddeleri de bololmalıdır. Dünya denizlerinin yarıdan çoğunun gıda maddelerinin azlığı nedeni ile bir deniz çölü olduğunu ve canlılar bakımından çok fakir olduğunu söyleyebiliriz. Bazı denizler ise gıdaca çok zengin olduğundan bir gıda ambarı durumundadırlar.

Yumurtadan yeni çıkmış küçük balık yavrularının kontrolu için akvaryuma tutulacak bir ışık yardımı ve büyüteç ile beslenme ve diğer durumlan kontrol edilebilir. Üstte yumurtadan yeni çıkmış ve karın altındaki yumurta sarısını tüketmemiş bir larva görülmektedir. İkinci balık ise karnı tok. sonuncusu ise karnı boş olan bir larvayı göstennektedir.

TEMEL GIDA MADDELERİ
Canlılarca yenilen gıdalar üç amaçla' lıarcanır. Bir kısmı yaşama enerjisini karşılar. Bu amaçla harcanan enerji solunum ve hareket için kullanılır. Gıda ile sağlanan enerjinin bir kısmı ise vücudun yapımında kullanılır. Et, kas, kemik haline gelir. Enerjinin üçüncü kısmı ise yukandaki ikimaddede kullanılan enerjinin kontrolu için harcanır. Böylece canlılar tarafından alınan yemlerin ancak bir kısmının canlının vücut yapımı için kullanıldığı ortaya çıkar. Balıklarm bilindiği gibi sindirim organları bulunan canlılar sınıfına girerler. Yemler ağız ile alınır. Mide de depo edilir ve sindirim organlarında yararlı olanlar alınır geri kalan kısım gübre olarak dışarıya atılır. Canlı aldığı yemlerden sadece kendisine lazım olan maddeleri absorbe etmiştir. İşte yaşamanın temeli olan bu maddeleri biz 6 genel kısım altında toplayabiliyoruz. Bunlar proteinler, yağlar, karbonhidratlar, vitaminler mineraller ve sudur. Balıklar da bir canlı olduklarından bu gıda maddelerinin hepsine ih tiyaç duyarlar. Herhangi biri bakımından balığın isteğine göre var olacak bir dengesizlik yaşama da aksaklıklar meydana getirir. Şimdi kısaca bu temel maddeler hakkında bilgi sunmaya çalışacağım.
PROTEİNLER: Vücudun yapı taşı olarak tanımlanabilir. Vücudumuzu kaplıyan her türlü et kısımları proteinler tarafından oluşturulur. Proteinler temel olarak karbon hidrojen ve oksijenden bazen azotta içeren iri moleküllerdir (hücrelerdir). Bir canlı tarafından yenilen protein sindirim organlarından geçince absorbe edilince nitrojen taşıyan üre ve amonyağa ayrılır. Bunlar balık tarafmdan dışarı atılınca kısa sürede nitrat ve nitrit gibiazotlu nıadde haline dönüşürler. İşte akvaryum balıkçılığında suyun kirlenmesi ve balıklar için zararlı bir ortamın doğınasına neden olan gazlar bunlardır. Bu konu özellikle deniz balıkları akvaryumlarında önem kazanır. Çünkü deniz balıkları bu gaziara karşı tatlı su balıklarına oranla dahahassastırlar. Fakat doğanın bir güzelliği olarak bu gazlar kısa sürede bakteriler tarafından parçalanır. Gazın azo tu serbest hale gelerek uçar ve su hemen biyolojik olarak temizlenmiş olur.
Gıda zincirinin temeli olan proteinler ainino asitler tarafından meydana getirilir. Temelolarak 20 adet amino asit bu işlemitamamlar. Bu amino asitlerden bir kısmı sindirim organlarında absorbe edilebilir, bir kısmı ise edilemez. İşte bir protein içerisinde canlının yararlanabiIdiği bu amino asitler türden türe fark eder ve biz bunları temel amino asitler olarak isimlendiriyoruz. Bu temel amino asitler bir canlı tarafından alınamaz ise balık zayıflar vezanıanla ölür. İşte balıkların beslenmesinde dış ülkelerde yem yapımcılan bu konular üzerinde önemle dururlar. Fakat bir çok su canlısı etleri bu aınino asitleri İhtiva ettiklerinden diğer balıklar içinde iyi bir gıda olurlar. Tavuk yumurtası da amino asitlerin dengeliliği bakunmdan çok değerli bir gıda maddesidir. Zaten bunun içindir ki küçük yavru balıkların beslenmesinde akvaryumculukta yumurta sarı sı değerli bir yem olarak kullanılır. Böylece anlıyoruz ki, balıklara verilen yemler içerisinde temel yapı taşı olan proteinlerin bulunması zorunludur.
YAĞLAR: Yağlar çok karışık yapıları olan kimyasal bir bileşimdir. Alkoller. yağ asitleri esterler gibi birçok maddeyi içerirler. Yağ ları donmuş ve donmamış yağlar olarak iki kısma basitçe ayırabiliriz. Balıklar soğuk kanlıhayvanlar oldukları için donmanuş yağlardaha önemlidir. Enerji için gereksinim olan temel maddeyi yağlar oluşturabilir. Her balık yeminde 7c3-5 oranında bulunması istenir. Yalnız yağ miktarı fazla olur ise balıkta şişmanlama görülür, bu üreıneyi kötü yönde etkileyebilir.
KARBONHiDRATLAR: Balıkların enerji kaynağım teşkil eder. YağIarın da enerji haline dönüşmesi için karbonhidrat zincirinden geçmesi gerekir. Çok karışık bir yapıları vardır. Basitçe her türlü unlu gıdaları bu sınıf içerisine sokabiliriz. Genelde her gıda maddesi protein, yağ ve karbonhidrat içerir. Fakat biri diğerine oranla daha fazla ihtiva eder. Örneğin; un içerisinde de protein ve yağ vardır. Fakat karbonhidrat oranı daha fazladır. Ette aynı şekildedir. Et proteince çok zengin ise de içerisinde yağ ve karbonhidrat ta vardır. Balıkların bir kısmı karbonhidratlı yemleri değerlendirebildikleri halde bir kısım pek değerlendiremez. Ayrıca, bu sınıf içerisine alınabilecek sellülöz'ün hazmedilmesi bakımından balıklar çok zayıftırlar. Balık- ların çoğu bitkisel lifler gibi olan sellülozu değerlendiremezler. Bu bakımdan yemlerde az bulunması lazımdır. Balıklar genelolarak vücutlarına depo ettikleri yağı gerektiğinde karbonhidrat'a çevirerek enerji kaynağı olarak kullanırlar. Örneğin, seyahata çıktığımız zaman evde 5-6 gün yemlenmeyen balık vücudundaki yağı enerji kaynağı olarak kullanır ve yaşamını devam ettirir. Hatta balıkların yağlanmasını önlemek için haftada bir gün yemsiz bırakılması ve vücutta birikmiş yağın atılması için yararlı olacağı bir çok akvaryumcu tarafından önerilir.
VİTAMiNLER: Aldığıııuz gıdalarm yararlı olmasında ve vücut tarafından iyi bir şekilde kullanılmasında çok önemli görevleri bulunan, kimyasal yapıları ve fonksiyonları çok karışık olan bir grubu oluşturur. Genel olarak iki gruba ayırabiliriz. Bunlar yağda ve suda çözünenler olarak tanımlanabilir. Bazı vi taminlerin sadece bir tek konuda gerekli olduğu pek çok yerde dile getirilmekle beraber her vitaminin pek çok konuda yararlı ve gerekli olduğu bilinmektedir. Her gıda maddesinin, her türlü vitamine sahip olması mümkün olmadığından balıklarında diğer canlılar gibi çeşitli yemler ile beslenmeleri yararlı olacaktır. Bu nedenle akvaryum yemleri
içerisine hayat için gerekli olan bazı temel vitaminlerin ilavesi sanayi halinde çalışan yem fabrikalarında temel bir konudur. Balıkların yem gereksinimi diğer canlılara göre daha fazladır. Amatörleri ilgilendirmeyen bir konu olmakla beraber yem aldıkları firmanın güvenilir ve emin bir akvaryumcu olmasında yarar vardır. En doğrusu çeşitli yemleri karıştırarak birinin eksik tarafını diğeri ile karşılamaya çalışmak en uygun yololacaktır.
MiNERALLER: Bu maddelerde vitaminler gibi özelliklere sahiptirler.Çok az oranlarda da olsa yemlerde bulunma zorunluluğu vardır. Örneğin kamn yapılabilmesi için demir mineralinin olması zorunludur. Aynı şekilde kemiklerin oluşabilmesi için kalsiyum gerekli bulunmaktadır. Bu mineraller bakımından eksik yemler ile beslenme ileride problemler yaratabilir. Örneğin; sığır kalbi birçok balığın beslenmesi bakımından ideal bir yem olarak tanınır, gerçekte budur. Fakat uzun süre sığır kalbi ile beslenme söz konusu olur ise sığır kalbi kalsiyum bakımından fakir olduğundan balıkların kemik yapısında bozukluklar izlenebilir. Bu nedenle sığır kalbi ile beslemenin devamlı olmaması ve yemlerin değişikkaynaklı olarak kullanılması yararlı olacaktır.
YEM ÇEŞITLERi
INFUSARIA: Akvaryum balıkları üretiminde özellikle yumurtadan yeni çıkan yavruların beslenmesinde vazgeçilmeyecek olan bir canlı grubudur. Yumurtadan. çıkan akvaryum balıkları ilk iki üç gün için yem gereksinimi duymazlar. Bu süre zarıfında vücutlarında bulunan yumurta sarısını tüketerek gıda gereksinimlerini karşılarlar. İkinci günden itibaren ise yavrulara yem vermek gerekir. Bu dönemde balık yavrularının çoğunluğu ancak canlı yem ile beslenebilirler. Bu aşamada infüsaria ile beslenirler.
İnfusaria terimi canlılar aleminin en küçük hayvancıklarını içerisine alan bir ifadedir. Esasında mikroskopik canlılardan oluşurlar. Bu sınıf içerisine giren canlı adedini burada ele almak mümkün değildir. Ayrı bir bilim kolu olup binlerce canlıyı içerir. Fakat her ne tür olursa olsun (parazit ve hastalık yapanları hariç) çoğunluğu yem olarak değerlidirler. Akvaryumculukta bazılarınca çok küçük zooplankton sınıfına giren ve infüsaria olmayan canlılarda bu sınıf içerisinde yanlış olarak tanımlanır. Örneğin rotiferalar 200- 300 mikron büyüklüğünde bir zooplankton olmasına rağmen bir çok akvaryumcu tarafından yanlış olarak infüsaria sınıfı içerisinde kabul edilir.

İnfiisaria kültürü için yukarıdaki basit düzen kurulabilir. Bir dizi kavanozlar içerisinde üretilen infüsarialar küçük bir akvaryumdan içerisinde yavru bulunan akvaryum'a damla halinde su vererek bir sifon yardınu ile verilebilir. Yemlenen noktaya küçük bir ışık verilir ise larvalar planktonlan görerek yiyebilirler.
İnfüsaria üretimi çok kolaydır. Üretim için pek çok yollar önerilmekle beraber çok başarılı olan şu yolu önermekle yetineceğiz. Burada eğer aşağıda vereceğimiz bitkiler bulunamaz ise daha az verinıli olmakla beraber başka bitkilerde üretim için kullanılabilir.
Devamlı üretim için iki adet kavanoz kullanılır. Kavanozlar 5 litrelik olabilir. Kavanozlar sıcaklığı 20 dereceden yukarı olan dık bir odada tutulmalıdır. İçerisi mümkün ise temiz bir havuz suyu ile doldurulur. Direkt güneş ışığı alan yere konulmıyan kavanozlar aydınlık bir yerde bulunmalıdır. Su ile doldurulan kavanozlara aşağıdaki malzemeler ilave edilir.

-Bir tutam kurutulmuş marul yaprağı
-Biraz akvaryum balıkları toz yemi
-Kuru muz kabuğunun dörtte biri
-Havada kurutulmuş şa1gamdan iki kesme şeker büyüklüğünde bir parça. Burada kullanılan şalgam daha önce küçük küpler halinde kesilerek kurutulur ve saklartır ise uzun süre buradan kullanılabilir.

Konulmuş bulunan bu maddeler infüsarialar için yem kaynağı oluşturacaklardır. Esasta infüsaialar bu maddeleri direkt yem olarak kullanmazlar. Önce ortamda bakteriler oluşur ye bakteriler infüsarialar'a yem olur.Yapılan üretimde pekçok tür infüsaria ürer. Bir gün sonra kavanozdaki suyun
renginin bulanmaya beyazımsı bir renk almaya başladığı görülür.Bumikr oskopik canlıların üremeye başladıklannın bir işaretidir.3-4 gün sonra suyun tekrar berraklaşmaya başladığı görülünce artık bu kavanozdan ha sa t yapılma zamanı gelmiştir ve bu su ile yavru balıklar beslenir. Eğer bu su mikroskop ile incelenir ise binlerce canlının üremiş olduğu görülecektir. Kavanozdan her gün ince bir hortum ile yavru akvaryumuna bu su damlatılır. Eğer hergün eksilen su tamamlanır ve 3 damla süt ile bir kibrit çöpü başı kadar yumurta sarısı ilave edilir ise bu kavanozlar yavruların diğer yemleri alınaya başlayacakları 10-15güne kadar infusaria üretiminde kullanılabilir. Yalnız bu arada devamlı dikkatli bulunmak lazımdır. Eğer bir bozulma ve kokuşma izlenir ise bu kavanozdan yem verilmesi hemen kesilmelidir.
Infüsarialar doğal sulardan da toplanabilir ise de emin bir yol değildir. Bu nedenle önerdiğimiz basit yol izlenerek evde üretim yapmak sağlıklı bir yavru balık üretimi için geriklidir. Yukarıda açıkladığımız gibi infusariaların hasadı 3-4 günden itibaren başlayabileceğine göre üretilen balıklardan yumurta alınmazdan 3 gün önce infüsaria üretimine başlanılması ve yavrular çıktığının ikinci gününden itibaren verilmeye başlanılması lazımdır. Bu neden üretime alınacak balık türünün yumurtadan çıkış ve yavrularının yem alınaya başlamalarına bağlı olarak infüsaria üretimine başlanılması planlanınalıdır.
SU PİRESİ (Daphnia sp.):
Akvaryum yetiştiriciliğinde en çok kullanılan canlı yemlerden bir tanesidir. Pek çok türleri bulunmaktadır. Halk dilinde ise ince ve iri olanları olmak üzere iki tipi tanınır. İnce olan su pireleri akvaryuıncular için daha geçerlidir. Çünkü bu boy su pirelerinin pek çok akvaryum balığına verilmeleri küçük cüsseleri nedeni ile kolayolmaktadır. Supireleri genelolarak su birikintilerinde su sıcaklığının 15 derece ile 22 derece arasında olduğu ortamlarda bololarak ürerler. Ülkemizde bu gibi yerden toplanan su pirelerini mevsiminde akvaryumculardarı sa tın almak mümkündür. Ama tör ve doğada gezmeye meraklı olan kişiler su pirelerini bu su birikintilerinden tül kepçeler ile kolayca toplayabilirler. Hatta evde hanım çorabı ve telden yararlanarak 20 x 25 boyutlu bir kepçe ile bu işi rahatça başarabilirler.
Su pirelerinin balıklara yedirilmesinde özen gösterilecek bir konu, ölmüş Ye kokmuş olanlarının balıklara verilmemesidir. Eğer elinizde ölü su piresi var ise bunları bir kalorifer peteğinde, gazete kağıdı üzerinde kurutursanız ileride kuru yem olarakta kullanabilirsiniz.
Günümüzde her ne kadar su piresinin doğadan sağlanması mümkün olmakta isede, zaman zaman mevsim dışı su piresi üretme amacına yönelecek amatör ve profesyonel akvaryumcular için bazı pratik su piresi üretme yolları hakkında bilgi vermeyi uygun görüyorum.

SU PİRESİNİN ÜRETİLMESİ
Çok sayıda su piresine gereksinim duyulduğunda yapılabilecek en iyi iş rotasyon halinde bu hayvancılığın üretilmesidir. Bu iş yılın herhangibir mevsiminde ve herhangibir yerdeyapılır. Yeter ki, su sıcaklığını 15 derecenin üzerinde tutmak mümkün olsun. Su piresinin üretilmesi için çeşitli yöntemler geliştirilmiştir. 'Bunlardan herhangi birini yetiştiricilerin seçmesi amacı ileözetliyerek bir kısmına burada değinmeye çalışacağım.


a) -1kg. iyi taşsız bahçe toprağı
-200 gr. iyice ezilmiş ve parçalanmış (8-12 günlük) at gübresi
- 1O litre havuz suyu
Bunları bir kap içerisine (tercihan cam) koyunuz. Kullanılan su, içerisinde klor bulunmayan nonnal havuz suyu olmalıdır. Çeşme suyu kullanılması önerilemez. Bu karışım cam kap içerisinde hiç kanştırılmadan 3 gün bekletilir. Bundan sonra ipek bir bez ile suyu süzülür. Elde edilen karışım 1/2 veya 1/4 oranında süzülmüş havuz suyu ile karıştırılır. Bir saat kadar bekletilir. Karışıma biraz su piresi ilave edilir. 3 hafta içerisinde bololarak su piresi toplanır.

b) Üç kısım koyun gübresi. Bir kısım Asit Phosphate ile karıştırılır. Bu karışımdan 3 çay kaşığı 5 litre su hesabı ile akvaryum içindeki havuz suyuna konulur. Örneğin akvaryum içinde 80 litre su var ise bu karışımdan 48 çay kaşığı konulur. Akvaryuma bir miktar su piresi İlave edilir. 3 hafta sonra verim maximuma ulaşır.

c) Bir akvaryuma çeşme suyu doldurulur. 24 saat beklenir. Aşağida vereceğimiz formül İle üretilecek yeşil su 1/4 oranında ilave edilir. Akvaryuma su piresi konulur.
Yeşil su üretimi: K2 H2 P04 2.7 gr.
Mg S04 4.9 gr.
Ca (N03)ı 4.7 gr. karıştırılır.
5 -1Olitre havuz suyu İle karıştırılır. Bir kavanoza konulur ise 3 gün sonra suyun yeşil bir renk aldığı görülecektir.

d) Bildiğimiz ekmek mayası su ile karıştırılarak şurup haline getirilir. Bir akvaryum içerisine (70-80 Iitrelik ) 50-60 gr. maya konulacak kadar bu şuruptan ilave edilir. Su süt görünüşü alacaktır.

İçerisine bir miktar su piresi atılır. Havalandırma verimi artırır. Fakat günde bir kez akvaryum suyu karıştırılsa dayeterli olacaktır. Hergün maya" nın tüketildiği suyun berraklaşmasmdan anlaşılır ise azar azar maya ilave edilebilir. Her iki haftada bir 20 litre su için bir çay kaşığı kuru koyun gübresi ilave edilir ise verim ve elde edilen su pirelerinin besin değeri daha iyi
olur.

Su piresi üretimi için daha pek çok yöntemler önerilmiştir. Burada basit ve uygulanabilir gördüğümüz bir kaç tanesine değinmekle yerindik.

Çok fazla miktarda su piresi üretilrnek istenildiğinde ise bu çalışmaların geniş havuzlarda yapılması lazımdır. Bu amaçla şekil ve büyüklük bakımından herhangi bir havuz kullanılabilir. Supiresi nerede yetiştirilir ise yetiştirilsin her üç haftada bir hasat edilmeli, mümkün ise kültürü tekrarlanmalıdır. Ama azar azar hasat ederek ve yemleyerek devamlı üretim sağlama olanağı da vardır.





ARTEMİA SALİNA


Yavru balık üretiminde ve değerli akvaryum balıklarının beslenmesinde çok yararlanılan bir canlıdır. En önemli özelliği çok tuzlu sulardan (özellikle ülkemizde tuzlalardan) toplanan yumurtalan uzun süre saklanabilir ve istenildiğinde bu yumurtalardan larva 'çıkartılarak yavru veya balıkbeslenmesinde kullanılabilir. Ülkemiz akvaryumcularından da temin imkânı var olup, paketler halinde yumurtaları pazarlamaktadır.

Yumurtalardan en yüksek çıkış gücünü ve normal sürede yavru çıkışını sağlamak için şu yol izlenir. Yumurtalardan larva çıkışında mutlak tuzlu su kullanılır. Eğer denizolan bir yerde iseniz temiz deniz suyu kullanılır.
Denizden uzak bir bölgede iseniz tuzlu su hazırlanır. Bu suyun en az % O 20 (binde yirmi) tuzlu olması lazımdır. Bunun için örneğin 100 litre su içine
2000 gr. tuz kanştırarak istenen su sağlanabilir. Hazırlanansu bir cam akvaryuma alınır. Isıtıcı termostatta birlikte monte edilir. Isıtıcı 27° ayarlanır.
Kuvvetli bir, havalandırma uygulanır. Yumurtalar kuvvetle havalandırılan ve sıcaklığı en az 26° en ideali 27° olan suya konulunca normal olarak 30- 48 saat sonra yumurtalardaıi larvaların çıkmış olduğu izlenecektir. Bu larvaların en geç 12-18 saa t içersinde yedirilmesi en uygunudur. Çünkü yedirme süresi uza tılır ise larva vücudunda hayatının ilk 2 gününde kullanılması için hazır olan yumurta sansını tüketir ve bu larvanın yem değeri azalmış olur.

Akvaryumda, çıkmış olan larvaların toplanmasında şu yol izlenir. Larvalar ışığa doğru hareket etme eğilimindedirler. Bu nedenle akvaryumun üzeri siyah veya koyu ışık geçirmez bir örtü ile kapatılır ve sadece birnoktadan az ışık girerek şekilde açık bırakılır. Havalandırma bu sırada durdurulmalıdır. Larvalar kısa bir sürede (30-60 dak.) bu ışıklı kısımda toplanırlar. Bu kısımdaki suyun sifon ile bir tülbente süzülmesi ile larvalar bez kepçede toplanmış olur. Toplanan larvaların tuzlu su ile birlikte diğer akvaryumlardaki balıklara yem olarak verilmesi doğru olmaz. Kepçe bir su kabında hafifçe çalkalandıktan sonra yem olarak kullanılır.
Hava durulunca ölü yumurtalar hemen üste çıkar. Larvalar ise dip kısma doğru hareket eder. Larvaların hepsi toplandık tan sonra bu su 3-4 kez larva çıkartma arnacı ile tekrar kullanılabilir. Suda kokuşma veya bulanma başlar ise yeniden su hazırlayarak kullanmak gerekir.
Artemia salinanın 1cm. dolayındaki erginleri tuzlalardan toplanarak iri balıklara yem olarak verilebilir ve değerli bir yemdir.
BEYAZ KURT
1mm. uzunluğa kadar büyüyebilen bir kurttur. (Enchxraeus sp.) Küçük kutular, tenekeler ve saksılar içinde yetiştirilir. Üretim için bir kap içerisine çakılsız. Gevşek nemli bahçe toprağı konulur. 2 kısım toprağa karşı,1 kısım elekten geçirilmiş turba toprağı ilave edilir. Turba bilindiği gibi çürümüş ağaç veya bitkilerden oluşan, kömür olma safhasında olan bir çeşit topraktır. Bu yok ise organik nıaddelerce zengin çürümüş yapraklar ihtiva eden toprak kullanılabilir. Başlangıçta her üretme kutusuna 1kaşık dolusuyumuşak yem konabilir, Bu üretim yerine bir miktar kurt aşılanır ve üst kısmı ince bir tabaka toprak ile örtülür, Toprağın üst kısmına da bir cam veya tahta örtü olarak konulur. Bu örtü toprak ile temas etmelidir.

Üretimi yapılan yerin sıcak olmaması lazımdır. En uygun sıcaklık 12 CO dolaylarıdır. Beyaz kurt üretimi için çeşitli yemler önerilmiştir. Yemlemede sulu süt ile pişirilmiş çavdar unu, fazla başlanmış süt içinde yumuşatılmış ekmek veya geniş üretimlerde sebze artıkları kullanılabilir. Verilen yem eğer 3 gün içerisinde tüketilmez ise alınır ve yerine tazesi verilmelidir. Profesyonel yetiştiricilikte üretim kabında eski yem kalmamasma büyük özen gösterilir. Çünkü çürümeye ve kokuşma ya başlıyan yem kurtların gelişmesini engeller ve neticede tüm kurtçukların ölmesine neden olabilir.

Beyaz kurt üretiminin ele alındığı yerlerde 2-3 kutu ile çalışmaya başlamak lazımdır. Böylece 1 kutuda kurtlar gelişir iken diğerleri yem olarak kullanılır. Beyaz kurt üretimi dışarıda bahçede de yapılabilir. Bunun için bahçenin bir yerinde tahta ile 0.5 x 0.5 ebatlı bir yer ayrılır. Bu kısma çok miktarda çürümüş yaprak ihtfva eden kaba toprak yerleştirilir. Bir miktar yerden yüksek yapılabilir. Üst kısmı düzeltilen toprağa bir avuç kadar süt ile ıslatılmış ekmek konulur. Beyaz kurt ile aşılama yapılır ve bu kısım düz bir taş ile kapa tılır. Üzerine çuval veya keçe örtülür, toprağın devamlı rutubetli kalmasına dikkat edilir. Bir süre sonra pek çok beyaz kurt ürediği görülecektir. Fakat dışarıda yapılan üretimde bazı problemler doğabilir. Özellikle toprak solucanları da burada süratle çoğalır ve beyaz kurtların yiyeceği yemi tüketebilir.

Balıklan sadece beyaz kurt ile beslemek çok yanlıştır. Çünkü beyaz kurt ile tek yönlü yemlerne şişmanlığa neden olur. Özellikle yavru üretiminde kullanılan damızlıklarda şişmanlık yumurta ve yavru verimini önemli derecede ters etkide bulunur. Genelde beyaz kurt kuru yemle birlekte kullanılır ise iyi sonuç verir. Büyük balıklar beyaz kurdu iştahla yerler. Küçük balıklara ise jiletle doğranarak verilebilir ve çok yararlı olur.

(Anguillula silusiae)MİKRO KURTLAR

Sirke kurtlan gibi sadece bir kaç milimetre boyunda olan ve akvaryum balıkları için çok değerli olan canlı yemlerden bir tanesidir. Özellikle yavru balıklar için çok yararlıdır. Evlerde de kolayca fazla miktarda üretilebilir. Yalnız yetiştirebilmek için başlangıçta aşılamada kullanılacak bir miktar kurda ihtiyaç vardır. Dış ülkelerde bunu akvaryumculardan kolayca temin etmek mümkündür. Ülkemizde ise pek pazarlandığı söylenemez.


Üretim için 25 x 25 x 10 boyutlarında olan plastik kaplar kullanılabilir. Doğalolarak sahip olunan herhangi boydaki bir kutu da yetiştirme kabıolarak yararlanılabilir. Sadece üretim kabının uygun bir kapağı olması ya-
rarlı olacaktır. Yem olarak süt içinde bekletilmiş daha sonra pişirilmiş yulaf unu bulamacı kullanılır. Bu bulamaç kabın dip kısmına 2 cm. kalınlığında yayılır ve bunun üzerine kurt ile aşılama yapılır. Sıcaklığın 20-25 derece
olduğu ortamda kurtlar süratle üreyecektir. Üreyen kurtlar kabın yan kenarlarına doğru gelir ve tırmanmaya çalışırlar. Buralarda biriken kurtların bir sulu boya fırçası veya jiyetle toplamnası ile yem için kullanılacak kurtlar elde edilmiş olur. Akvaryuma atılan kurtlar uzun süre canlı kalabilirler. Bu nedenle fazla da atılsa balıklar bulduklarında yiyebilirler. Yem olarak kulanılan hamur ekşimeye başlar ise üretimi yenilemek gerekir. Yeni üretim aşılama yolu ile kolayca yapılabilecektir.

(Enichvtraeus buchholzi)GRİNDAL KURT
Yumurta ile üretilen ve canlı yemler ile beslenmeleri gerekli olan bazı balık yavrularının yetiştiriciliğinde özel konular için önem kazanmış olan bir kurt türüdür. Yavru balıklar 15 günlük olduktan sonra bu yavrulara artemia salina larva sı verilmesi külfetli olabilir. Aypı zamanda bu yaşa ulaşan yavrular için artemia larvası yeterli bir yem olaımyacaktır. Tubifex ve beyaz kurtlar ise bu yaştaki yavrular için oldukça büyük gelecektir. Işte artemia salina larvası verilmesinin sona erdiği ve yavruların tubifex veya beyaz kurt yiyebilecekleri döneme kadar bu kurtçuk ile besleme yapılması çok yararlı sonuçlar verecektir.

Bu kurtlar sadece 0.5ile 1 cm. arasında bir boy uzunluğuna sahiptirler. Balıklar bu yem ile 1 S günlükten 2 cm. oluncaya kadar rahatça yemlenebilirler. Özellikle yavru yetiştirmek isteyen ve tabiattan küçük planktonları sulardan toplaımı zamanı olmayarı yetiştiricilerin bu kurt üzerinde durmalarında yarar vardır. Genellikle profesyonel üreticiler tarafından yetiştirilmesinde yarar vardır. Özellikle yavru üretenlerin infüsaria artemia salina ve grindal kurtlarını yıl boyu yetiştirebilme olanaklarına sahip olmaları lazımdır.
Grindal kurtların üretimi için küçük plastik çiçek saksıları kullanılabilir. Saksının dip kısmına turba toprağı yerleştirilir. Turba toprağı bulunamaz ise nonnal toprak kullanılabilir. Bunun üzerine kuru yulaf unu serpilir. Kurt aşılanır ve üzeri bir cam ile bastırılır. Bir süre sonra kurtların fazla miktarda ürediği görülecektir. Camın kaldırılması ve üzerine toplanan kurtların bir jiletle kazınması yolu ile yem olacak kurtlar elde edilmiş olur. Bazı yazarlar bu kurdun yetiştirilmesinde yem olarak yulaf ununun çorba gibi pişirilerek verilebileceğini bildirmek tedirler. 20-24 derece üretim için en
uygun sıcaklıktır.

TUBİFEX

Akvaryumlarda kullanılan canlı yenıler arasında en değerli olanlarından bir tanesidir. Bunun ana nedeni temininin kolaylığı yanında. İnce yapılı olması pek çok balık tarafından sevilerek tüketilmesi ve gıda değerinin yüksekliğidir. Bu kurtlar 0.5-1 mm. kalınlık ile 1.5-2 cm. uzunlukta açık kırmızımsı renklidirler. Ilık lağım sularının aktığı yerlerde, ortam koşulları uygun olur ise milyonlarca ürerler. Bir tarafı çamura bağlı olarak bir kırmızı kadife gibi çamur yüzeyini kaplarlar. Vücutları su içinde devamlı yılanvari hareket eder.

Balıkların çoğunluğu bu kurdu çok severek tüketir. iri balıklara bütün olarak parçalanmadan verilir. Yavru balıklara ise kıyılarak verilir ise gelişme de çok yararlı olur. Kendilerinden yavru alınacak damızlık balıklara kondisyon kazandırmada vazgeçilerniyecek bir gıdadır. Akvaryumculardan temini mümkündür.

Tübifex organik maddelerin bololduğu lağım sularının aktığı çamurlu ortamda bol miktarda oluşur. Toplanmaları oldukça kolaydır. Bol olarak bulundukları yerlerden çamur ile birlikte alınırlar çamur içerisindeki kurtların toplanmasında çeşitli yollar önerilebilir.

a) İçi kurt dolu çamur sudan çıkarıldıktan sonra kurumaya terk edilir. Çamur dıştan kurudukça (genellikle 24 saat sonra) kurtlar çamur kitlesinin ortasında bir topak halinde toplanmaya başlarlar. Bir gün sonra dıştaki az kurumuş çarnur atılır ise diğer gün orta kısımdaki kurtlar temiz bir topak
halinde elde edilebilirler.

b) Kurt ile toplanan çamur su altında çok ince gözlü bir elekte yıkanır.
Fakat bu işlemin çok çabuk yapılınası lazımdır. Aksi halde su ile kurtlar
elekten geçerek kaçabilirler. Uygun bir yol değildir.

c) Elde edilen kurtlu çamur susuz olarak ılık (alttan çok hafif ısıtılarak veya sıcak suya tepki konularak) bir tepsiye konulur. Isının etkisi İle kurtlar süratle çamurun üst kısmına gelir ve bir topak teşkil ederler. Buradan toplu halde alınırlar.

d) Kurtlu çamur bir kovaya konur. Çamurun üst hizasına kadar az su
konulur ise bir süre sonra kurtlar topak halde üste yakın toplanır.
Elde edilen kurtlan uzun müddet yaşatmak mümkündür. Az bir şekilde açılacak bir çeşme altına tepsi içihde konulur ise canlılıklarını uzun süre
muhafaza ederler. Bu sürede ayrıca kurtların sindirim orgam boşalan ve balıklar için zararlı olabilecek maddeler de dışarı atılmış olur. Topak her gün ters yüz edilir ise alt kısımda ölmüş olanlar ayıklanmış olur. Eğer akan bir çeşıne altına kurtları koyma imkânı yok ise içinde çok ai su bulunarı bir kapta da tutulabilirler. Bu tepsideki kurtlarda günde iki kez yıkanır ve ölenler su tazyiki ile ayıklanır. Çünkü böyle bir tepsiye tazyikli su verilince diri ve canlı olanlar hemen dip kısma çöker, ölü olanlar ise su ile akar gider. Bu yöntem ile ancak az miktarda kurt bulundurulabilir. Fazla miktarda iseler akan su verilmez ise kısa sürede ölürler. Bazı mevsimlerde özellikle kışın sağlanması zor olabilir. Bu nedenle saklanIlması düşünülebilir. Bu çuvallar içinde yapılabilir. Bunun için bir çuval alınır. Çuval ortadan ayrılarak tek parça haline getirilir. Orta kısmına içi kurt dolu bir kova çamur koyulur ve çuvalın 4 köşesi birleştirilerek bir torba haline getirilir. Bu torba bodrum gibi rutubetli bir yere asılır. Burada kurtlar çamur topağının orta kısmına toplanırlar ve çamur bu şekilde bir kaç ay canlı şekilde başarıyla, kış aylarında, saklanabilirler.
Her türlü tubifex genellikle kirli sulardan elde edildiğinden zararlı mikrop ve bakteri taşımaları çok mümkündür. Bu nedenle temiz su altında uzun süre tutulduktan sonra kullanılması en uygun yoldur.

AMHİPODS 'LAR

Ülkemizde kanallara ve birçok su birikintilerinde bulunan bu canhlar bazı ortamlarda çok fazla miktarda ürerler. Boyları 1cm, kadar olan bu canlılarıbir çok balık severekyer. Özellikle iri batıklarm beslenmesinde su
piresinden daha değerli bir yemdir. çünkü belirli bir et yapılan vardır ve etlerinin besin değeri karides eti kadar kıymetlidir. Pek çok yerde fazla miktarlarla bulunduklarından kepçeler ile kolayca toplanırlar. Taşınmaları kuru olarak yapılır. Islak' bir bez Içerisine konulacak su bitkileri ile istenilen yere canlı tutulabilmesi içinbir kap içerisinedoldurulacak 15 cm. yüksekliğinde su gerekir ve su iyi bir şekilde havalandırılır. Eğer su kabı serin bir yerde tutulurve su iki günde bir değiştirilir ise aylarca canlı olarak tutulabilirler. Ara sıra çok az yem verilir ise yaşatılmaları daha kolayolur.

Amphipodslar akarsularda bololarak bulunan ve iri akvaryum balıklan içlıı.yem olarak kullanılabilecek bir su canlısıdır.


SİVRİSİNEK VE DİĞER UÇAN BÖCEK LARVALARI

Tatlı sulardapek çok sinek larvaları ürer ve bunlarin çoğunluğu balıklar ve diğer su canlıları için çok uygun birer yemdir. Bunlardan özellikle sivrisinek larvaları hepimizin tanıdığı bir canlı olup durgun sularda bololarak
bulunur. Su içerisinde bitkiselplanktcnlar ve artıklar ile beslenen bu canlılar su yüzeyinde asılmış gibi dururlar. Tehlike anında süratle suyun içine kaÇan laryalar kısa süre sonra havaalmak için tekrar su yüzüne çıkmak zorun
da kalırlar, Akvaryum balıklarının çoğunluğu tarafındansevilerek yenilen biryemdir. Özellikle 3-4 cm.yi geçen balıklar için çok uygundur.Beta, gromi gibi yüzeye yakın gezen balıkla ra diğer yemler ile verildiğinde balıkların sivrisinek larvalarını tercih ettikleri ve diğer yemleri yemek istemedikleri görülecektir.
Durgun suların yüzeyinde wl kepçeler ile bol miktarda toplanabilir. Su içinde fazla miktarda nakletmeye çalışmak doğru değildir. Rutubetli bir bez içerisinde 2-3 saat ölmeden yaşayabilirler. Yine sularda yaşıyan
Chironomus ve Coreihra larvaları da akvaryum balıklarına verilebilecek böcek larvalarıdır.
TOPRAK SOLUCANLARI
Çok çeşitli toprak soluncanı türleri var ise de burada söz konusu edeceğimiz, hepimizin bildiği tarla solucanlarıdır. Bu canlı pek çok hayvan ve
balık tarafından sevilerek tüketilir. Özellikle büyük akvaryum balıkları, örneğinjapon, tilapia, çiklit ve iri çöpçübalıkları için çok değerli bir yemdir.
Toprak solucanlarının nasıl toplanabileceği konusundapek fazla yazmaya gerek yok sanırım. Bahçelerdebir kürek ile kaldırılacak toprak altında her yerden toplanabilirler. Eğer her gün bir kaç tane lazım ise bellenecek
yerlerden kolayca sağlanır. Veya fazla miktarda toplanıpiçi topraklı nemli bir naylon torbada fazla miktarda tutulabilir. Bina içinde de basit bir yön-
temle fazla miktarda üretmek mümkündür.
Bu amaçla 50 x 50 x 30 cm. boyutlu (veya benzer) bir kasa hazırlanır. Humuslu gevşek yapılı toprak ile doldurulur. Bu toprağa bir kovadolusu çürümüş yaprak ve 2-3 adet doğranınış çiğpatates ilave edilir, üzeri nemli bir çuval ile örtülür ve içersine 100 kadar olgun solucan konulur. Haftada 1veya 2 kg. yulaf veya patates ezmesi de yem olarak verilir ise bir kaç ay sonra çok sayıda genç solucan elde edilmiş olur ve yıl boyu buradan solucan sağlanabilir. Sadece toprağın devamlı ılık'bir yerdeve rutubetli kalması sağlanmalıdır.
Çok küçük balıklara verilmek istendiğinde kaynar suda haşlayıp çok küçükdoğranır ise yine çokyararlı bir yem olarak kullanılabilir.

KURUYEMLER
Akvaryum balıklarını beslemede piyasada satılan çok çeşitli kuru yemler bulunmaktadır. Amatör yetiştiricilerin, kalitesine inandıkları bir yemi
devamlı satın alarakkullanmaları en emin ve kolay yoldur. Her ne kadar ülkemizde bazan çok kalitesiz yemlerin de pazarlandığı olmakta ise de bu ko-
nuda profesyonel akvaryumculara çok önemli görevler düşmektedir. Bu da ancak kaliteli olduğuna inandıkları yemleri pazarlamaları olacaktır. Böylece amatör akvaryumcuların başarılı olmalarını sağlıyacak ve bu konudaki uğraşılarına devam etmelerine sebep olacaklardır. Yoksa satın aldıkları kalitesiz
bir yem ile balıklarını besliyen ve sonuçta balıklartom gelişmediğini, zayıfladığmı, sık sık kabız veya ishal olduğunu gören meraklı bu merakından
bıkmaya başlayacak ve belki de vazgeçecektir. Fazla miktarda balık bulunduran kişiler ise kendileri yem yapmak isteyebilirler. Bu konuda pek çok
formül önermek mümkün ise de yine gordon formülündenhareket ederek çok başarılı olduğu kanıtlanmış aşağıdaki karışımı önerebiliriz. Bu yem
için gerekli olan malzemeler şunlardır.

Karaciğer .............................. %13
Pirişirilmiş hububat
(nişasta, unv.s.den) .............. %40
Kıyılmışkarides veya balık unu %24
Ispanak ............................... %17
Tuz ........................ ............. % 2
Önce karaciğer sinir ve zarfarindan temizlenir. Küçük parçalar veya küper halinde kesilir. Çok az bir su ile 20 dakika kadar kaynatılarak pişirilir. Ciğerler aknır ve ayıtı su içerisinde yetmez ise bir miktar daha su ilaveederek
diğer malzemeler birlikte iyice pişiri1ir. Böylece un parçalanmış ve lapa haline gelmiş olacaktır (Not: Ciğerler alındıktan sorea hemen sıcak su içine un
atılır 'ise topaklarhalinde kalır. Bunun için önce soğuk su ile ayran haline getirilmelidir )
Soğuyan ciğer mikser (karıştırıcı) içerisinde iyice küçük olacak şekilde parçalara ayrılır ve karışıma ilave edilir. Bu kez tümkarışım ya et makinesinde (çok koyu ise) veya delikli kaptan geçirildikten sonra iyice ezilerek homojen bir hamur haline getirjlir. Diğer bir deyişle hangi yöntemle olur ise olsun karışımın homojen bir pelte haline gelmesi sağlanır. Pişirme işlemi
bittikten sonra karışım var ise kurutma dolabında yok ise açık havada yayvan tepsilere ince bir şekilde yayılarak iyice kurutulur.
Kuruyan karışımdeğirmendeöğütülüp toz haline getiriIdikten sonra artik yemimiz hazır demektir. Bu yem elekten geçirilecek iri olanlar büyük balıklara, toz olanları ise yavru balıklara verilerek kullanılabilir. Cam kaplara konan yem uzun süre saklanarakkullanılabilir.

YAŞ-GORDON FORMÜLÜ
Akvaryum balıklarının beslenmesi ile ilgilibir çok kitapta gordon formülü ismi altında bir yem kanşımı verilir. Özellikle doğurgan balıkların beslenmesinde çok başarılı bir sonuç veren bu yem iki şekilde hazırlanabilir. Bunlardan biri yaş ve yumuşak olarak kullanılan diğeri ise kuru yem olarak kullanılandır.
Özellikle fazla miktarda lepisdes ve benzeri balık yetiştirenler pahalı piyasa yemleri yerine aşağıda bildirilen formülü uygulayarak kendi yemlerini yapmaları mümkündür.
Bu yemin yapılması için gerekli olan malzemeler (orantılanarak az veya çok yapılabilir.)
Yarım kg. sığır ciğeri
20 çorba kaşığı nişasta veya herhangi bir hububat unu
2 çay kaşığı tuz
Yemin hazırlanması içinbir adet likidayzır (karıştırıcı), bir litre ölçüsü (su ölçmek için) ve kap gerekecektir.
Önce alınan karaciğer in üzerindeki zar ile içindeki sinir dokuları ve damarlar temizlenir. İri kan pıhtıları var ise bunlar da atılır. Ciğer 2'şer cm. boyutlu kesme küp şeker şeklinde diliınlere doğranır. Bir kap içerisine ciğerlerin hacmi kadar su ile ciğerler konulur. Örneğin bir su bardağına ciğerdoldurulur. Kaba boşaltılır. aynı hizada su doldurulur ve ciğerin üzerine dökülür. Sulu karaciğer bir karıştırıcı (mikser) içine konur ve ciğer ince parçalar haline gelineexe kadar makina çalıştırılır. Tuz ilave edilir ve yine iyice karıştırılır. Sonra 20 kaşık un veya nişasta ilave edilir. Eğer karışım sulu ise bir miktar daha un İlave edilerek karışım yumuşak tereyağı kıvamına getirilir.
Daha sonra bu hamur 20-30 gr. gelecek kadar veyabir günde kullanılacak miktarda alttan üste genişleyen cam kaplara veya su bardaklarına konulur. Bu bardaklarm sıcak suya dayanıklı olmalan şarttır. Camlar bir tepsiye veya büyük tencereye yerleştirilir ve bardakların etrafı su ile doldurulur ateşe konulur. Su kaynadığı an ateş kesilir ve bu şekilde kaplar yarım saat sıcak suda bekletilir. Su dökülür ve kaplar soğumaya bırakılır.
Cam kaplar soğuduktan sonra bir çeşit muhallebi gibi bardaklar ters çevrilir ve yemler kalıplar halinde çıkarılarak buzdolabının buzluk kısmına konularak kalıplar halinde dondurulur. Buradan da günlük ihtiyaç kadar alınarak balıklara yedirilir.

Her yemlemede balıkların tüketebileceği kadar bir parça akvaryuma atılır. Eğer balıklar bu yemi bitiremezler ise aynı giin alınarak akvaryumdan atılması lazımdır. Bu yemi yapan ve kullanan Gordon özellikle lepistesler üzerinde çok olumlu sonuçlara ulaşmıştır. Bu yemin 25-30 dakikada tüketilmiş olması gerekir. Birçok kitapta akvaryumlara verilen yemin 5 dakikada bitirilmesi gerektiği kaydedilir. Bu giinde4-5 kez yemleme yapılan bir akvaryum için belki doğrudur. Fakat günde 1-2 kez yemlerne yapılan akvaryumlarda yem alma süresi bir miktar daha uzayabilir.

Bazı kişiler yukarıda açıklanan yem hazırlamada suda kaynatmayı ihmal etıneyi düşünebilirler. Fakat yem kaynatılmaz ve kaynatılmadan dondurulur ise akvaryuma atıldığında dağılır ve ciğer zerrecikleri ayrılarak suda bulanmaya neden olurlar. Bu nedenle pişirmek şarttır.

Bu yem ile yapılan yemlerne yanında ara sıra canlı yem verilmesi yolu ile balıkların dengeli bir şekilde beslenebileceği bir çok kez ispatlanmıştır.

KURUTULMUŞ TUBiFEX

Axelrod, tubifexlerden yapılabilecek ve yavru balıklar için ideal olduğunu önerdiği bir yem yapma yolu göstermektedir. Bir sanayi kolu olarak yapılan bu yemin bazıdanması şu şekilde olmaktadır. Genellikle tubifex bilindiği gibi organik artıkların hatta şehir lağımlarının aktığı kanal kıyılarında bulunan çanıurumsu artıklar içersinde bololarak bulunur. Bu gibi yerlerden tercihen suyu nisbeten temiz olan yerlerden elde edilen tubifexler akar su içerisinde 2-3 gün' süre ile, tutulurlar. Bu zaman içerisinde tubifexlerin iç organları boşalacak ve balıklar için zararlı olabilecek bir çokbakteri temizlenmiş ve ortadan kalkmış olacaktır. Sonra kurtlar bol su İle yıkanır ve dönerli bir kurutmaIsantrifrüzlü, tıpkı çanıaşır makinelerinin dönerek suyu alan alet gib) kabında suyu alınır ve nisbeten yüzeysel suyunu kaybetmiş olur. Bu kurutma sadece 1-2 dakika sürmelidir. Bundan sonra kurtlar 1-1,5 cm. kalınlıkta yayılır. Küçük kareler halinde kurtlar kesilir(tercihen 5 x 5) ve buzlukta bu kalıplar halinde dondurulur. Bu kaplar bir kurutma dolabında özel bir yöntemle çok düşük sıcaklıkla kurutulur. Böylece tubifexlerde suyun %96 'sı buharlaşmış olur. Bu şekilde elde edilen tubifex fazlası uzun süre saklanabilir ve her türlü balık ve balık yavrusu için ideal bir yem olarak kuİİanılabilir. Amerika Birleşik Devletleri'nde sadece 1966 yılında 2 miİyon paket (her biri 5 gr. lık) bu yernden pazar1andığı bildirilmektedir .

BALIK ETLERİ

Balıkçılıkta bilindiği gibi bir balık için en iyi yem diğer bir balıktır. Fakat devamlı aynı tür balıketi İle bir balığı beslemek bazı problemler yaratabilir. Örneğin sazan balığının çiğ eti balıklar için tehlikeli olabilir. Çünkü çiğ sazan balığı eti bin enzim olan Thiaminoze içerir. Bu enzim önemli bir vitamin olan Thiamine'i etkisiz hale getirir. Böyle bir gıda ise balıkta vitamin noksanlığına neden olabilir.
Fakat akvaryum balıkçılığında eve balık alındığında özelliklebeyaz renkli balıketlerinden bir parça iyice ezilerek (bezden veya tel elekten geçirilerek) balığın büyüklüğüne göre verilebilir. Doğal olarak verilecek miktarın fazla olmaması gerekir. Özellikle kuru yem yanında bazı balıklar için balık etini yem olarak kullanmak çok olumlu sonuçlar verebilir. Bazı balıketleri de haşlandıktan sonra yem olarak kullanılabilir. Fakat küçük boylu akvaryum balıklarına ancak çok güç durumda kalındığında taze balık eti verilebilir. Fakat çiğ verilen et eğer hemen yenilmez ise kısa sürede bozulur ve kokuşmalara neden olur. Bazı balık etleri de yağlıdır ve suya atılınca su üzerinde yüzen yağ lekeleri meydana getirdiği izlenebilir.

MERCAN ETİ
Buffalo başlı kırmızı japon balıklarının üretiminde çipura, mercan ve benzeri balık eti kullanmanınbu balığın üretimindeki başarıda en önemli sır olduğu çok ünlü bir japon yetiştirici tarafından kaydedilmiştir. Bu üretici yemleme yöntemini basitçe şu şekilde tarif etmiştir.
Balık eti kemiklerden temizlenir, iyice kaynatılarak pişirilir, Tuz katiyetle kullanılmaz ve etler balıklara yedirilir.
KARİDES- TEKE ETLERİ
Karides ve benzeri canlıların kurutulmuş et ve kabukları akvaryum balıkları için çok değerli bir yemdir. Proteince ve balıkların iskelet yapısı için çok gerekli olan kalsiyumca zengindirler. Ülkemizde tatlı, yarı tuzlu sulardan veya denizlerden toplanan küçük boylu karidesler (bazı yerlerde küçük boy karidesler teke olarak isimlendirilir) kurutularak pazarlanmaktadır. Bu yemler un haline getirilerek yedirilirler. Daha önce açıklanmış olan gordon formülü içerisine katılarak daha iyi değerlendirilmiş olurlar.

TATLI SU VE DENIZ MİDYESI ETİ
Her iki canlının eti de yumuşak ve proteince çok zengindir. Bu nedenle pek çok akvaryum balığı için değerli bir yem gözü ile bakılabilir. Fakat yem olarak kullanılacak her iki canlının da başlangıçtamutlak canlı olaraktemin edilmesi gerekir, Canlı midveler kaynamış suya atılarak öldürülür ve haşlanarak pişirilir. Etler balıkların büyüklüğüne göreparçalanarak yedirilir. Özellikle iri balıklarınbeslenmesinde yararlamlacak bir besin kaynağıdır.

SU PİRESİ KURUSU
Aynen tubifex de olduğu gibi su piresinin bololduğu zamanda bir tül üzerinde kurutulması ile çok yararlı bir yem elde edilebilir.

YUMURTA SARISI
Yeni doğmuş yavrular. Özellikle yumurta balıkları için ilk yem olarak kullanılabilir. Çok sert pişirilmiş yumurta sarısı bir fincan içinde bezde sıkılarak eritilir. 80-100 litrelik akvaryuma 1-2 çay kaşığı 2-3 saatte bir yavru sayısına bağlı olarak verilebilir. Yumurta sarısı zerreleri yavru balıklar tarafından yenilmese bile yumurta akvaryumda infusar ia ürentesini hızlandıracak bunlarda yavru balıklara yem olacaktır.

ISPANAK

Özellikle doğurgan balıklar ve birçok sazangiller familyası için haftada bir kez verilmesinde yarar vardır. Haşlanmış ve damarları çıkarılmış ıspanak
balık cüssesine göre kıyılarak yemleme yapılır. Kurutularakta kullanılabilir. Aynı amaçla marul kullanmakta mümkündür.


DALAK VE KARACİĞER

Gordon formülünde açıklandığı şekilde damar ve zarları temizlenmiş, haşlanmış veya haşlanmamış dalak ya da karaciğerden yem olarak yararlanılabilir. Öz suyu çıkarılarak az miktarda, yeni doğan yavrular içinde kul-
lanılabilir .

DİĞER KIRMIZI ETLER

Sığır ve yağsız diğer kırmızı etler zorunlu hallerde yem olarak verilebilir. Yalnız bu tür etlerin çok ince kıyılmış veya ezilmiş hatta jiletle kazmarak verilmeleri uygun olur. Balık eti var ise her zaman kırmızı etlere tercih edilmelidir.

KARlŞIK YEMLER

Bir çok kişi, balıkların insanlar için çok değerli bir gıda olduklarını bilerek, insanlar için kullanılan gıdalarm da balıklar için en uygunu olacağını düşünürler. Bu nedenle bir çok mutfak artığı) ile insan gıdası olan besinleriri
hepsini birlikte karıştırarak balık yemi hazırlama yoluna giderler. Bu tür bir davranışın gerçekten yararlı ve doğru olduğu söylenebilir. Fakat insanların vitamin ihtiyaçları balıklara oranla daha azdır ve yediğimiz gıdalardaki
vitamin düzeyi balıklar için yeterli değildir. Bu nedenle sadece insan gıdaları ile yapılacak yemler ile devamlı bir beslenme balıklarda vitamin noksanlığı nedeni ile deformelere sebep olabilir. Bunu önlemek için en emin yol bebekler için hazırlanmış ve vitamin ihtiva eden kedi ve köpek mamalarını da devreye sokarak yem hazırlanmasıdır. Örneğin bir kutu kedi maması,
bir kutu köpek maması, bir kutu çocuk maması, bir miktar sofra artığı balık, patates, ıspanak. bezelye, az ekmek hepsi miklikte bir mikser içerisine konulur ve şurup haline gelinceye kadar karıştırılır. Bu karışım düz bir kap içerisine dökülerek buzdolabının dondurucu kısmına konulur ise çok yararlı bir yem olarak kullanılabilir. Örneğin balıklara sabahleyin kuru yem veriliyor ise akşamüzeri bu yemden bir miktar verilerek balıklar beslenirler. Yalnız yemin fazla verilmemesi lazımdır. Aksi halde çözünerek suvun kirlenmesine neden olunur.

Bu tür yemlerin beslenecek balık türüne göre planlanması da mümkündür. Lepistes ve blek moIi gibi balıklar için karışım içerisine marul ve ıspanak ilavesi yararlı olur veya sadece bunlardan hazırlanarak bir ara yemi olarak kullanılabilir. Sığır kalbi ve ciğeri de bu amaçlaele alınabilecek çok değerli yem maddeleridir. Fakat kalp ve ciğer gibi yemlerin ezilmeden ve don-
dıırulmadan önce tüm sinir ve yağlannın temizlenmiş olması gerekir. Bu tür yemlerin mutlaka dondurulmadan önce balıkların alabileceği büyüklüğe kadar parçalanmış olmalan lazımdır. Yoksa yenilmeleri güç ola bilir ve köşelere sıkışıpkalarak kokuşmalara neden olurlar. Artık ve yenilmeyen yemlerin akvaryumdan görüldüğünde hemen uzaklaştırılması uygun olacaktır. Bu kısma kadar yaptığımız açıklamalardan anlaşılacağı gibi yemlerin bir çok temel maddeyi ihtiva etmesi gerekmektedir. Bunu sağlamak için de güvenilir yem kullanmak ve en iyisi karışık yemler ile balıkları beslemek en yararlı ve uygun yololacaktır .

Birçok balık türii özellikle küçük yavrular için evde basit bir şekilde yem hazırlamak mümkündür. Kedi, köpek maması, çocuk maması ve uygun mutfak artıklan bir mikserde iyice karma yapılır. Bir tepsi içerisine yayılarak buzluktabekletilir Ve istenildiğinde parçalar halinde kesilerek balıklarm etkili ve iyi bir şekilde beslenmeleri sağlanabilir.

Beğenenler: [T]186475,Emyy[/T][T]145898,emretez[/T][T]182304,AhmetEmre[/T][T]199205,Rafayel[/T]
Teşekkür Edenler: [T]186475,Emyy[/T][T]145898,emretez[/T]

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

EmyyÇevrim Dışı

Özel Üye
Kayıt: 01/06/2016
İl: Ankara
Mesaj: 2656
EmyyÇevrim Dışı
Özel Üye
Gönderim Zamanı: 14 Mayıs 2018 01:19
Tamamını sonra okumak üzere kaydediyorum. Gerekli durumlarda iyi bir kaynak olabilir.

Beğenenler: [T]136158,Yusuf Tanrıverdi[/T][T]199205,Rafayel[/T]
Teşekkür Edenler: [T]136158,Yusuf Tanrıverdi[/T]
+1: [T]136158,Yusuf Tanrıverdi[/T][T]36841,fisheri[/T]

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

fisheriÇevrim Dışı

Özel Üye
Kayıt: 16/11/2007
İl: Istanbul
Mesaj: 600
fisheriÇevrim Dışı
Özel Üye
Gönderim Zamanı: 14 Mayıs 2018 01:27
Elinize kolunuza sağlık.Yeni başlayan herkezin okuması gereken bir konu.

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir