Bakarsan Bağ Bakmazsan Bu Olur.yeni Vdeo Syf:25


RüzgardegirmeniÇevrim Dışı

Kıdemli Akvarist
Kayıt: 12/04/2006
İl: Manisa
Mesaj: 5919
RüzgardegirmeniÇevrim Dışı
Kıdemli Akvarist
Gönderim Zamanı: 17 Ağustos 2013 14:54
Dışkılar hatırı sayılır azot kaynakları değildir. Okulunu okuduğunuza göre sindirim sistemi ile boşaltım sistemi arasındaki farkı biliyor olmanız gerekiyor. Amonyağın balığı terk etme yolu solungaçlardaki kapiller sistemdir. Aynı şekilde birçok madde değişimi de buradan gerçekleşir. 

Tabanda biriken dışkıya değinelim. Doğada bu şekildeki oksijensiz sistemlerde 2 farklı yoldan bozulma görülebilir. Birisi ötrofikasyondur. Bir diğeri ise fermantasyon yoluyla bozulmadır. Ötrofikasyonda, sistemdeki özellikle, oksijen çözünürlüğü çok düşmüşve fosfat düzeyi aşırı artmıştır. Fermantasyonda ise sistemdeki mikroorganizma kompozisyonu farklılık arz eder. Toprağın faydalı bakterileri iş başındadır ve birçok maddeyi sorunsuz olarak işler. Bu süreçte amonyak birikimi vs. gibi zararlı atıklarda yükselme değil aksine düşüş görülür. Yani konuda bir taraf tarafından iddia edildiği gibi kesinlikle amonyak yükselecek diye bir görüş yanlıştır. Sistemdeki oksijen çözünürlüğünü düşürmediğiniz sürece bu sistemler oldukça verimli çalışırlar. Dışkılar da kül bırakana değin, organik atıkların en son yanma ürünlerine kadar parçalanır. Sürekli besin girişi sayesinde tabandaki görece oksijensiz olan bu bölge oldukça hızlı bir organik madde temizleyicisidir. Bu nedenle kesinlikle koku oluşur iddianız tamamen asılsızdır. Oluşabilir deseydiniz kabul eder bu sistemde neden oluşmadığını ifade ederdik.

Böyle sistemler balık bakım şeklinin farklı bir ayağıdır ve yıllardır çok başarılı örneklerini çevremize sunmaktayız. Bu sistemlerde oldukça fazla balık ürettik ve büyüttük. Doğru kullanıldığında ve hakim olunduğunda oldukça faydalı bir sistem. Su değişimi ihtiyaca göre yapılır ancak dip çekimi şartı yoktur. Başroldeki mikroorganizmalar toprağın mayalanmayla dönüşümünü sağlayan mikroorganizmalar olduğu için yavru gelişimine de katkısı oldukça büyüktür. Yemden faydalanımı artırır ve bağırsaklarda probiyotik vazifesi görürler.









Beğenenler: [T]153370,stormare[/T][T]28881,baozturk[/T]
Teşekkür Edenler: [T]153370,stormare[/T][T]28881,baozturk[/T]
+1: [T]28881,baozturk[/T]

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

Egemen CeylanÇevrim Dışı

Kayıt: 27/02/2012
İl: Istanbul
Mesaj: 285
Egemen CeylanÇevrim Dışı
Gönderim Zamanı: 17 Ağustos 2013 15:50
[QUOTE=asabijapon][QUOTE=mclyucel]Deneyimlerinize eyvallah ama,yıl 2013 ve hala dip çekimi diyorsunuz.Dip çekimi yapmak zararlı mı yani?Bizde böyle mi yapmalıyız.Bir test kitiyle keşke su değerlerini paylaşabilseniz diyesim geliyor.Merakımızı gidermiş olurduk zira ilginç bir akvaryumunuz var [/QUOTE]


Amonyak balıkların dışkılarından çıkmaz. solungaçlarından çıkar. ve dipte birikmez. suda homojen dağılır. yani üstten de alsanız diptende çekseniz bir şey değişmez. dipteki pislikleri çekmek yanlızca görsel bir temizlik sağlar. hatta temizlik yapılmayıp dipte birikirse(yenmemiş yem artıkları hariç onlar bozar) buralarda yararlı bakteriler oluşur. aynı kumun içinde ve dış filtrenin içindeki gibi, bu faydalıdır. 
Test kitim yok keşke olsa ölçsem. ama en ufak bir pis koku yok. mis gibi kokuyor hatta 
[/QUOTE] [QUOTE=unotim123]Dışkılar hatırı sayılır azot kaynakları değildir. Okulunu okuduğunuza göre sindirim sistemi ile boşaltım sistemi arasındaki farkı biliyor olmanız gerekiyor. Amonyağın balığı terk etme yolu solungaçlardaki kapiller sistemdir. Aynı şekilde birçok madde değişimi de buradan gerçekleşir. 

Tabanda biriken dışkıya değinelim. Doğada bu şekildeki oksijensiz sistemlerde 2 farklı yoldan bozulma görülebilir. Birisi ötrofikasyondur. Bir diğeri ise fermantasyon yoluyla bozulmadır. Ötrofikasyonda, sistemdeki özellikle, oksijen çözünürlüğü çok düşmüşve fosfat düzeyi aşırı artmıştır. Fermantasyonda ise sistemdeki mikroorganizma kompozisyonu farklılık arz eder. Toprağın faydalı bakterileri iş başındadır ve birçok maddeyi sorunsuz olarak işler. Bu süreçte amonyak birikimi vs. gibi zararlı atıklarda yükselme değil aksine düşüş görülür. Yani konuda bir taraf tarafından iddia edildiği gibi kesinlikle amonyak yükselecek diye bir görüş yanlıştır. Sistemdeki oksijen çözünürlüğünü düşürmediğiniz sürece bu sistemler oldukça verimli çalışırlar. Dışkılar da kül bırakana değin, organik atıkların en son yanma ürünlerine kadar parçalanır. Sürekli besin girişi sayesinde tabandaki görece oksijensiz olan bu bölge oldukça hızlı bir organik madde temizleyicisidir. Bu nedenle kesinlikle koku oluşur iddianız tamamen asılsızdır. Oluşabilir deseydiniz kabul eder bu sistemde neden oluşmadığını ifade ederdik.

Böyle sistemler balık bakım şeklinin farklı bir ayağıdır ve yıllardır çok başarılı örneklerini çevremize sunmaktayız. Bu sistemlerde oldukça fazla balık ürettik ve büyüttük. Doğru kullanıldığında ve hakim olunduğunda oldukça faydalı bir sistem. Su değişimi ihtiyaca göre yapılır ancak dip çekimi şartı yoktur. Başroldeki mikroorganizmalar toprağın mayalanmayla dönüşümünü sağlayan mikroorganizmalar olduğu için yavru gelişimine de katkısı oldukça büyüktür. Yemden faydalanımı artırır ve bağırsaklarda probiyotik vazifesi görürler.[/QUOTE] Bu iki görüşü de katılıyorum ama +1 butonu çalışmadığından belirtemedim.
Ve evet acı gerçek yaptığınız DİP ÇEKİMİ HİÇ BİR İŞE YARAMIYOR görüntüyü iyileştirmekten başka. Tabi bunun şartları var ilk önce ilk bir ay akvaryum kurulumundan sonra yapabilirsiniz organik yük birikmemesi için bunda bir sıkıntı yok hatta iyi bir şey fakat sonrası için gereksizdir , ikinci olarak akvaryumda ki bitki bulunup bulunmaması bu şart değildir fakat bulunuyorsa ve siz hala dip çekimi yapıyorsanız yaptığınız şey ZARARLIDIR. Tezlerinize güvenerek sadece bitkinin ve bakterilerin buna ihtiyacı olduğunu belirtiyorum ve işin biyolojik kısmını açıklamıyorum. Siz dip çekimi yaparak onların ihtiyacı olan inorganik ve organik maddeleri dışarı alıyorsunuz, hatta denitrifikasyon bakterilerini de ortamdan uzaklaştırarak iyileştirmenin aksine azot döngüsüne bir darbe vuruyorsunuz VE SONUÇ BİTKİLER İÇİN GÜBRE takviyesi yapıyorsunuz büyük olasılıkla. Benim de şuanda Oscar akvaryumum var ve DİP ÇEKİMİ YAPILMIYOR ve dipte ne bir pislik görebilirsiniz ne de sudan bir koku alabilirsiniz ve bu akvaryumda sadece anubias bulunuyor ve Oscarların bitkilere olan tavrına rağmen şuan tek kök +20 yapraktan fazla ve bir sürü kopuk dal buna rağmen gelişmeye devam ediyor. Oscarların ise pisliği cidden görülmeye değer yetişkin bir insanın serçe parmağı kadar pislik gördüm akvaryumun dibinde fakat 1 saat sonra yoktu bakteriler tarafından parçalandı tabi ki yoksa sihirli bir şekilde kaybolmuyorlar herhangi bir yere. İşin sırrı dengede ayrıca tanıtımı yapılan akvaryum suyunun da bulanık ve LEŞ gibi olduğunu sanmıyorum sadece camdan öyle gözüküyor bence bir bardak yardımıyla akvaryumdan su alınıp fotoğraflandığında daha net anlaşılacağını sanıyorum.
Egemen Ceylan2013-08-17 15:51:30

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

DessÇevrim Dışı

Kayıt: 30/10/2011
İl: Samsun
Mesaj: 376
DessÇevrim Dışı
Gönderim Zamanı: 17 Ağustos 2013 16:08
[QUOTE=unotim123]Dışkılar hatırı sayılır azot kaynakları değildir. Okulunu okuduğunuza göre sindirim sistemi ile boşaltım sistemi arasındaki farkı biliyor olmanız gerekiyor. Amonyağın balığı terk etme yolu solungaçlardaki kapiller sistemdir. Aynı şekilde birçok madde değişimi de buradan gerçekleşir. 

Tabanda biriken dışkıya değinelim. Doğada bu şekildeki oksijensiz sistemlerde 2 farklı yoldan bozulma görülebilir. Birisi ötrofikasyondur. Bir diğeri ise fermantasyon yoluyla bozulmadır. Ötrofikasyonda, sistemdeki özellikle, oksijen çözünürlüğü çok düşmüşve fosfat düzeyi aşırı artmıştır. Fermantasyonda ise sistemdeki mikroorganizma kompozisyonu farklılık arz eder. Toprağın faydalı bakterileri iş başındadır ve birçok maddeyi sorunsuz olarak işler. Bu süreçte amonyak birikimi vs. gibi zararlı atıklarda yükselme değil aksine düşüş görülür. Yani konuda bir taraf tarafından iddia edildiği gibi kesinlikle amonyak yükselecek diye bir görüş yanlıştır. Sistemdeki oksijen çözünürlüğünü düşürmediğiniz sürece bu sistemler oldukça verimli çalışırlar. Dışkılar da kül bırakana değin, organik atıkların en son yanma ürünlerine kadar parçalanır. Sürekli besin girişi sayesinde tabandaki görece oksijensiz olan bu bölge oldukça hızlı bir organik madde temizleyicisidir. Bu nedenle kesinlikle koku oluşur iddianız tamamen asılsızdır. Oluşabilir deseydiniz kabul eder bu sistemde neden oluşmadığını ifade ederdik.

Böyle sistemler balık bakım şeklinin farklı bir ayağıdır ve yıllardır çok başarılı örneklerini çevremize sunmaktayız. Bu sistemlerde oldukça fazla balık ürettik ve büyüttük. Doğru kullanıldığında ve hakim olunduğunda oldukça faydalı bir sistem. Su değişimi ihtiyaca göre yapılır ancak dip çekimi şartı yoktur. Başroldeki mikroorganizmalar toprağın mayalanmayla dönüşümünü sağlayan mikroorganizmalar olduğu için yavru gelişimine de katkısı oldukça büyüktür. Yemden faydalanımı artırır ve bağırsaklarda probiyotik vazifesi görürler.


[/QUOTE]
[QUOTE=Egemen Ceylan][QUOTE=asabijapon][QUOTE=mclyucel]Deneyimlerinize eyvallah ama,yıl 2013 ve hala dip çekimi diyorsunuz.Dip çekimi yapmak zararlı mı yani?Bizde böyle mi yapmalıyız.Bir test kitiyle keşke su değerlerini paylaşabilseniz diyesim geliyor.Merakımızı gidermiş olurduk zira ilginç bir akvaryumunuz var [/QUOTE]


Amonyak balıkların dışkılarından çıkmaz. solungaçlarından çıkar. ve dipte birikmez. suda homojen dağılır. yani üstten de alsanız diptende çekseniz bir şey değişmez. dipteki pislikleri çekmek yanlızca görsel bir temizlik sağlar. hatta temizlik yapılmayıp dipte birikirse(yenmemiş yem artıkları hariç onlar bozar) buralarda yararlı bakteriler oluşur. aynı kumun içinde ve dış filtrenin içindeki gibi, bu faydalıdır. 
Test kitim yok keşke olsa ölçsem. ama en ufak bir pis koku yok. mis gibi kokuyor hatta 
[/QUOTE] [QUOTE=unotim123]Dışkılar hatırı sayılır azot kaynakları değildir. Okulunu okuduğunuza göre sindirim sistemi ile boşaltım sistemi arasındaki farkı biliyor olmanız gerekiyor. Amonyağın balığı terk etme yolu solungaçlardaki kapiller sistemdir. Aynı şekilde birçok madde değişimi de buradan gerçekleşir. 

Tabanda biriken dışkıya değinelim. Doğada bu şekildeki oksijensiz sistemlerde 2 farklı yoldan bozulma görülebilir. Birisi ötrofikasyondur. Bir diğeri ise fermantasyon yoluyla bozulmadır. Ötrofikasyonda, sistemdeki özellikle, oksijen çözünürlüğü çok düşmüşve fosfat düzeyi aşırı artmıştır. Fermantasyonda ise sistemdeki mikroorganizma kompozisyonu farklılık arz eder. Toprağın faydalı bakterileri iş başındadır ve birçok maddeyi sorunsuz olarak işler. Bu süreçte amonyak birikimi vs. gibi zararlı atıklarda yükselme değil aksine düşüş görülür. Yani konuda bir taraf tarafından iddia edildiği gibi kesinlikle amonyak yükselecek diye bir görüş yanlıştır. Sistemdeki oksijen çözünürlüğünü düşürmediğiniz sürece bu sistemler oldukça verimli çalışırlar. Dışkılar da kül bırakana değin, organik atıkların en son yanma ürünlerine kadar parçalanır. Sürekli besin girişi sayesinde tabandaki görece oksijensiz olan bu bölge oldukça hızlı bir organik madde temizleyicisidir. Bu nedenle kesinlikle koku oluşur iddianız tamamen asılsızdır. Oluşabilir deseydiniz kabul eder bu sistemde neden oluşmadığını ifade ederdik.

Böyle sistemler balık bakım şeklinin farklı bir ayağıdır ve yıllardır çok başarılı örneklerini çevremize sunmaktayız. Bu sistemlerde oldukça fazla balık ürettik ve büyüttük. Doğru kullanıldığında ve hakim olunduğunda oldukça faydalı bir sistem. Su değişimi ihtiyaca göre yapılır ancak dip çekimi şartı yoktur. Başroldeki mikroorganizmalar toprağın mayalanmayla dönüşümünü sağlayan mikroorganizmalar olduğu için yavru gelişimine de katkısı oldukça büyüktür. Yemden faydalanımı artırır ve bağırsaklarda probiyotik vazifesi görürler.[/QUOTE] Bu iki görüşü de katılıyorum ama +1 butonu çalışmadığından belirtemedim.
Ve evet acı gerçek yaptığınız DİP ÇEKİMİ HİÇ BİR İŞE YARAMIYOR görüntüyü iyileştirmekten başka. Tabi bunun şartları var ilk önce ilk bir ay akvaryum kurulumundan sonra yapabilirsiniz organik yük birikmemesi için bunda bir sıkıntı yok hatta iyi bir şey fakat sonrası için gereksizdir , ikinci olarak akvaryumda ki bitki bulunup bulunmaması bu şart değildir fakat bulunuyorsa ve siz hala dip çekimi yapıyorsanız yaptığınız şey ZARARLIDIR. Tezlerinize güvenerek sadece bitkinin ve bakterilerin buna ihtiyacı olduğunu belirtiyorum ve işin biyolojik kısmını açıklamıyorum. Siz dip çekimi yaparak onların ihtiyacı olan inorganik ve organik maddeleri dışarı alıyorsunuz, hatta denitrifikasyon bakterilerini de ortamdan uzaklaştırarak iyileştirmenin aksine azot döngüsüne bir darbe vuruyorsunuz VE SONUÇ BİTKİLER İÇİN GÜBRE takviyesi yapıyorsunuz büyük olasılıkla. Benim de şuanda Oscar akvaryumum var ve DİP ÇEKİMİ YAPILMIYOR ve dipte ne bir pislik görebilirsiniz ne de sudan bir koku alabilirsiniz ve bu akvaryumda sadece anubias bulunuyor ve Oscarların bitkilere olan tavrına rağmen şuan tek kök +20 yapraktan fazla ve bir sürü kopuk dal buna rağmen gelişmeye devam ediyor. Oscarların ise pisliği cidden görülmeye değer yetişkin bir insanın serçe parmağı kadar pislik gördüm akvaryumun dibinde fakat 1 saat sonra yoktu bakteriler tarafından parçalandı tabi ki yoksa sihirli bir şekilde kaybolmuyorlar herhangi bir yere. İşin sırrı dengede ayrıca tanıtımı yapılan akvaryum suyunun da bulanık ve LEŞ gibi olduğunu sanmıyorum sadece camdan öyle gözüküyor bence bir bardak yardımıyla akvaryumdan su alınıp fotoğraflandığında daha net anlaşılacağını sanıyorum.
[/QUOTE]


Arkadaşlar sistemler hakkında size katılıyorum fakat bana göre yanıldığınız yanlar var.Şöyle ki;
Evet Onur bey, dışkılarda hatrı sayılır azot yoktur fakat suda ve havada bol miktarda mevcuttur.Azot döngüsü amonyak oluşumu ile başlar.Amonyak da balıkların dışkılaması sonucu ortaya çıkacaktır.Aerobik olan Nitrifikasyon bakterileri sayesinde de toksik olan nitrit, daha sonra da nitrat oluşur.Nitrifikasyonların işi buraya kadardır.Bundan sonra oluşan nitratı denitrifikasyon bakterileri azot gazına çevirip akvaryumdan uzaklaştırır.Anaerobik olan denitrifikasyon bakterilerinin oluşması için de oksijensiz ortam şarttır.
Şimdi söz konusu akvaryuma bakıldığı zaman oksijensiz ortam için yeterli olabilecek kum kalınlığını göremiyorum.Kaldı ki akvaryum hacmi ve canlı sayısı; 400 litre gibi bir izole ortamda bu döngülerin aksaksız gerçekleşemeyeceğini düşündürüyor.Yani etki-tepki mekanizmasında sorun var.Böyle bir döngünün bu şartlarda gerçekleşebilmesi için çok daha büyük bir ekosistem gerekiyor.En erken eylül ayından beri de su değişikliğinin yapılmamış olması akvaryumdaki toksik maddelerin miktarının epey arttırdığını düşündürüyor.Yani bu akvaryumda benim düşünceme göre yüksek miktarda nitrat bulunmakta.Bunun önüne de ancak bildiğiniz gibi nitratsız su ilavesi ile geçebiliriz.

Egemen bey 'dip çekimi hiçbir işe yaramıyor, zararlıdır' demek doğru değildir.Bitkili akvaryumlarda da dip çekimi yapılmalıdır.Dip çekimini aksatmayın.Eğer dip çekimi yapmayacaksanız da döngünün aksaksız gerçekleşebileceği ortamı sağlamak zorundasınız.Yoksa uzun vadede balıklarınızı kaybedersiniz.

Sonuç olarak bu akvaryum benim nazarımda bu canlılar uygun bir ortam değildir.Yaşamalarının sebebi de adaptasyon sağlamalarıdır.Japon balıkları sanılanın aksine hassas balıklar değildirler, çok farklı su değerlerine adapte olabilirler.Lepisteslerin çok yüksek nitrat seviyelerini tolere edebildikleri de labaratuar çalışmalarından bilinir.
Saygılar.

Dess2013-08-17 17:20:51

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

mferoÇevrim Dışı

Kayıt: 23/07/2013
İl: Ankara
Mesaj: 79
mferoÇevrim Dışı
Gönderim Zamanı: 17 Ağustos 2013 17:53
Dip çekimi yapmak zararlıdır yorumuna katılmıyorum çünkü;balıkların ters akış teorisi ile suya salınım yaptıkları doğrudur ancak dışkıların hepsi sindirilmez.Bunun sonucunda ise kalanlar çürüyerek zararlı bakterileri doğurur.Ve nitrat,nitrit patlamaları gözlenir.Acilen dip çekimi yapılmalı o balıklara daha fazla zarar verilmemelidir.
Saygılar.

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

mclyucelÇevrim Dışı

Özel Üye
Kayıt: 08/06/2012
İl: Izmir
Mesaj: 1136
mclyucelÇevrim Dışı
Özel Üye
Gönderim Zamanı: 17 Ağustos 2013 20:48
Genel olarak rahatsız olunan konu ; dip çekiminin,taze suyun gereksiz olduğu düşüncesi.Ciklet,deniz akvaryumlarında ya da canlı doğuran akvaryumlarında nitrat,amonyak testlerinden sonra yüksek değerler bulunduğunda;insanların suyu tazeleyip değerlerin düzeldiğini yazmasından ne çıkarabiliriz peki.Testler,bu kadar makale,bu kadar tecrübe boşa mı.Tamam bir etki tepki meselesi almış başını gitmiş ama gerçekleri göz ardı etmemek gerek.Ben forumu talan etmiş birisi olarak şu verdiğim örnekleri okudum yani.Sizde biliyorsunuzdur.

Yani asıl olarak insanları yanlış yönlendirmemek gerek,dip çekimi gereksiz falan bilmiyorum ilginç geliyor.


Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

RüzgardegirmeniÇevrim Dışı

Kıdemli Akvarist
Kayıt: 12/04/2006
İl: Manisa
Mesaj: 5919
RüzgardegirmeniÇevrim Dışı
Kıdemli Akvarist
Gönderim Zamanı: 17 Ağustos 2013 21:07
[QUOTE=Dess]


Arkadaşlar sistemler hakkında size katılıyorum fakat bana göre yanıldığınız yanlar var.Şöyle ki;
Evet Onur bey, dışkılarda hatrı sayılır azot yoktur fakat suda ve havada bol miktarda mevcuttur.Azot döngüsü amonyak oluşumu ile başlar.Amonyak da balıkların dışkılaması sonucu ortaya çıkacaktır.
Aerobik olan Nitrifikasyon bakterileri sayesinde de toksik olan nitrit, daha sonra da nitrat oluşur.Nitrifikasyonların işi buraya kadardır.Bundan sonra oluşan nitratı denitrifikasyon bakterileri azot gazına çevirip akvaryumdan uzaklaştırır.Anaerobik olan denitrifikasyon bakterilerinin oluşması için de oksijensiz ortam şarttır.
Şimdi söz konusu akvaryuma bakıldığı zaman oksijensiz ortam için yeterli olabilecek kum kalınlığını göremiyorum.Kaldı ki akvaryum hacmi ve canlı sayısı; 400 litre gibi bir izole ortamda bu döngülerin aksaksız gerçekleşemeyeceğini düşündürüyor.Yani etki-tepki mekanizmasında sorun var.Böyle bir döngünün bu şartlarda gerçekleşebilmesi için çok daha büyük bir ekosistem gerekiyor.En erken eylül ayından beri de su değişikliğinin yapılmamış olması akvaryumdaki toksik maddelerin miktarının epey arttırdığını düşündürüyor.Yani bu akvaryumda benim düşünceme göre yüksek miktarda nitrat bulunmakta.Bunun önüne de ancak bildiğiniz gibi nitratsız su ilavesi ile geçebiliriz.

Egemen bey 'dip çekimi hiçbir işe yaramıyor, zararlıdır' demek doğru değildir.Bitkili akvaryumlarda da dip çekimi yapılmalıdır.Dip çekimini aksatmayın.Eğer dip çekimi yapmayacaksanız da döngünün aksaksız gerçekleşebileceği ortamı sağlamak zorundasınız.Yoksa uzun vadede balıklarınızı kaybedersiniz.

Sonuç olarak bu akvaryum benim nazarımda bu canlılar uygun bir ortam değildir.Yaşamalarının sebebi de adaptasyon sağlamalarıdır.Japon balıkları sanılanın aksine hassas balıklar değildirler, çok farklı su değerlerine adapte olabilirler.Lepisteslerin çok yüksek nitrat seviyelerini tolere edebildikleri de labaratuar çalışmalarından bilinir.
Saygılar.

[/QUOTE]

Yazdığınız cümleler birbiriyle çelişen ifadeler içeriyor. Esas amonyak atımı solungaçlardan suya difüze olandır. Sindirim sistemi artıkları daha çok sindirilemeyen karmaşık karbon bileşikleri, bazı vitaminleri ve mineralleri içerirler. Proteinler sindirim sıvılarında oldukça hızlı bir sindirime tabi olan maddelerdir. Normalde proteinin dışkıyla çıkışını beklemeyiz. 

Amonyak ve ürenin %95 inden fazlasının kaynağı balığın böbreğinden ve solungacından suya geçen kısmıdır. Bu yüzden dışkıdaki miktarlar eğer varsa dahi, suya özellikle solungaçlardan direkt olarak karışıp homojen olarak çözünen bu miktarlarla mukayese dahi edilemez. 

Burada anlatmış olduğunuz nitrifikasyon ve denitrifikasyon sürecini zaten bilmekteyiz. Bahsettiğim madde dönüşüm şeklinin ise bu döngülerle alakası yok. Ben fermantasyon yolunu izleyen bir süreçten bahsettim. Yani madde çevrimi yapılırken oksidasyonla bir bozulmadan değil antioksidasyonla yapılan bir bozulma sürecinden bahsettim. Sizin verdiğiniz örnekte birkaç bakteri grubu rol oynuyor ancak toprakta da olduğu gibi uygun şartlar oluşturulduğunda, akvaryum sistemlerinde de oldukça verimli fermantasyon sistemleri işlemektedir. 

Yazınızda bahsi geçen reaksiyonlar dönüşümün sadece çok çok küçük bir ayağını oluşturmaktadır. Çok türde mikroorganizmadan oluşan sistemlerde (dışkılara müdahale etmediğinizde bunun oluşumu hiç de zor değil)burada sayamayacağımız kadar çok fazla çeşitte kimyasal madde üretilmekte ve dönüştürülmektedir. Doğadaki madde dönüşümleri 2-3 tane reaksiyona indirgenemeyecek kadar karmaşıktır. Üniversitelerde okutulan kitaplarda yer alan ezber bilgiler de doğanın döngüsüne ışık tutmamaktadır. 

Konumuzdaki akvaryumun içinde birçok fotosentetik bakteri, mayalar, laktik asit bakterileri, asetik asit bakterileri, aktinomiçes gibi ara türler, mantarlar bulunmaktadır. Bunların içinde aerofilikler, mikroaerofilikler, fakültatif anaeroblar, zorunlu anaeroblar, aeroblar vardır ve bunlar denge halinde bulundukları gibi, tortu yoğunluğunun fazla olduğu, görece su akışının yavaş olduğu taban bölgesinde tabakalı şekilde bulunurlar. Yüzeye yakın bölümlerde oksijenli solunum yapanlar ve mikroaerofilikler bulunurken, daha alttaki su akışının neredeyse hiç olmadığı bölgelerde fakültatifler ve zorunlu anaeroblar bulunur. Birbirlerinin ürettikleri ve dönüştürdükleri maddeleri kullanıp beraberce bir topluluğun içinde birbirlerine maksimum faydayı sağlayarak yaşarlar. Zincirleme bir reaksiyon şeklinde ilerleyen bu dönüşüm, bu tip sistemlerde organik maddelerin son yanma ürünlerine kadar başarıyla dönüştürülür.

Yani sizin bahsettiğiniz gibi bu sistemde amonyak ve nitrit birikimi beklenen bir durum değildir. Nitrat artışı sistemin çevirim hızına ve girilen yüke göre değişir. Asla su değişimi yapılmasın demiyoruz ancak bu kişinin tecrübelerine göre şekillenen bir sıklıkta yapılmalıdır. Standart tanklardaki su değişim sıklığını bu sistemlerde uygulamaya gerek yoktur.

Bu tip sistemlerin çok fazla örneğini kurduk bugüne kadar. İçinde discustan tutun altuma kadar, çikolata guramiden, cüce amerikanlara kadar birçok balığı üretip yavrusunu büyüttük. Doğru kullanıldığında verimli bir sistem. Yani ortada hatalı bir durum söz konusu değil. Kuracağınız tek cümle daha çok su değiştirin olabilir ancak bu sistemde dip çekmek gerekmiyor. 





Eski fotoğraflar silinmeseydi koyabilecek daha çok örnek ve test kiti sonuçları fotoğrafları vardı ancak sitedeki eski fotoğrafların bir anda silinmesi nedeniyle yedekleme şansımız da olmadı. O yüzden diğer fotoğrafları koyamıyorum.
unotim1232013-08-17 21:10:04

Beğenenler: [T]28881,baozturk[/T]
Teşekkür Edenler: [T]28881,baozturk[/T]

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

DessÇevrim Dışı

Kayıt: 30/10/2011
İl: Samsun
Mesaj: 376
DessÇevrim Dışı
Gönderim Zamanı: 17 Ağustos 2013 23:24

[QUOTE]

Yazdığınız cümleler birbiriyle çelişen ifadeler içeriyor. Esas amonyak atımı solungaçlardan suya difüze olandır. Sindirim sistemi artıkları daha çok sindirilemeyen karmaşık karbon bileşikleri, bazı vitaminleri ve mineralleri içerirler. Proteinler sindirim sıvılarında oldukça hızlı bir sindirime tabi olan maddelerdir. Normalde proteinin dışkıyla çıkışını beklemeyiz. 

Amonyak ve ürenin %95 inden fazlasının kaynağı balığın böbreğinden ve solungacından suya geçen kısmıdır. Bu yüzden dışkıdaki miktarlar eğer varsa dahi, suya özellikle solungaçlardan direkt olarak karışıp homojen olarak çözünen bu miktarlarla mukayese dahi edilemez. 

Burada anlatmış olduğunuz nitrifikasyon ve denitrifikasyon sürecini zaten bilmekteyiz. Bahsettiğim madde dönüşüm şeklinin ise bu döngülerle alakası yok. Ben fermantasyon yolunu izleyen bir süreçten bahsettim. Yani madde çevrimi yapılırken oksidasyonla bir bozulmadan değil antioksidasyonla yapılan bir bozulma sürecinden bahsettim. Sizin verdiğiniz örnekte birkaç bakteri grubu rol oynuyor ancak toprakta da olduğu gibi uygun şartlar oluşturulduğunda, akvaryum sistemlerinde de oldukça verimli fermantasyon sistemleri işlemektedir. 

Yazınızda bahsi geçen reaksiyonlar dönüşümün sadece çok çok küçük bir ayağını oluşturmaktadır. Çok türde mikroorganizmadan oluşan sistemlerde (dışkılara müdahale etmediğinizde bunun oluşumu hiç de zor değil)burada sayamayacağımız kadar çok fazla çeşitte kimyasal madde üretilmekte ve dönüştürülmektedir. Doğadaki madde dönüşümleri 2-3 tane reaksiyona indirgenemeyecek kadar karmaşıktır. Üniversitelerde okutulan kitaplarda yer alan ezber bilgiler de doğanın döngüsüne ışık tutmamaktadır. 

Konumuzdaki akvaryumun içinde birçok fotosentetik bakteri, mayalar, laktik asit bakterileri, asetik asit bakterileri, aktinomiçes gibi ara türler, mantarlar bulunmaktadır. Bunların içinde aerofilikler, mikroaerofilikler, fakültatif anaeroblar, zorunlu anaeroblar, aeroblar vardır ve bunlar denge halinde bulundukları gibi, tortu yoğunluğunun fazla olduğu, görece su akışının yavaş olduğu taban bölgesinde tabakalı şekilde bulunurlar. Yüzeye yakın bölümlerde oksijenli solunum yapanlar ve mikroaerofilikler bulunurken, daha alttaki su akışının neredeyse hiç olmadığı bölgelerde fakültatifler ve zorunlu anaeroblar bulunur. Birbirlerinin ürettikleri ve dönüştürdükleri maddeleri kullanıp beraberce bir topluluğun içinde birbirlerine maksimum faydayı sağlayarak yaşarlar. Zincirleme bir reaksiyon şeklinde ilerleyen bu dönüşüm, bu tip sistemlerde organik maddelerin son yanma ürünlerine kadar başarıyla dönüştürülür.

Yani sizin bahsettiğiniz gibi bu sistemde amonyak ve nitrit birikimi beklenen bir durum değildir. Nitrat artışı sistemin çevirim hızına ve girilen yüke göre değişir. Asla su değişimi yapılmasın demiyoruz ancak bu kişinin tecrübelerine göre şekillenen bir sıklıkta yapılmalıdır. Standart tanklardaki su değişim sıklığını bu sistemlerde uygulamaya gerek yoktur.

Bu tip sistemlerin çok fazla örneğini kurduk bugüne kadar. İçinde discustan tutun altuma kadar, çikolata guramiden, cüce amerikanlara kadar birçok balığı üretip yavrusunu büyüttük. Doğru kullanıldığında verimli bir sistem. Yani ortada hatalı bir durum söz konusu değil. Kuracağınız tek cümle daha çok su değiştirin olabilir ancak bu sistemde dip çekmek gerekmiyor. 





Eski fotoğraflar silinmeseydi koyabilecek daha çok örnek ve test kiti sonuçları fotoğrafları vardı ancak sitedeki eski fotoğrafların bir anda silinmesi nedeniyle yedekleme şansımız da olmadı. O yüzden diğer fotoğrafları koyamıyorum.
[/QUOTE]
İlk olarak üniversite kitaplarında yer alan bilgiler eksik-yanlış-ezbere bilgiler değildir.Hepsi belirli akademik düzeylere ulaşmış, edindiği bilgileri bizzat pratiğe dökmüş önemli insanlar tarafından yazılırlar.Bu itibarsızlaştırma çabanız iyi niyetli değil, yakışmamış.Benim nacizane edindiğim bilgiler hem bu kitaplardan hem de 2 yılı aşkın süre labaratuar ortamındaki pis, eskimiş, organik maddece zengin suları analiz etmemin sonucudur.2 yıl kadar bu sular içinde yaşadım diyebilirim.Sizin yazdıklarınız ise akvaryum ortamındaki gözlemlerinizden, internet ortamındaki bilgi kirliliğinden ve hobicilik tecrübenizden kaynaklanıyor.
Şimdi gelelim diğer kısımlara:
Zannettiğiniz gibi balıkların atıkları sonucu ortaya çıkan amonyak eser miktarda değildir, hatrı sayılır miktarlardadır.Dışkılarından salınan amonyak miktarı eser miktarda değildir.Ayrıca bildiğiniz gibi balıklar sadece dışkı değil idrar da salarlar.İdrarları hipotonik olması sebebiyle idrarlarıyla az miktar amonyak salarlar.Bununla beraber solungaçlarından da suya yüksek miktarda amonyak salınır.Akvaryum gibi izole ortamlardaki
nitrifikasyon ve denitrifikasyon bakterileri önemli faaliyetler gerçekleştirir.Yani sizin yazdığınız gibi çok çok çok ufak bir kısmı oluşturmazlar.
Fermantasyondan bahsetmişsiniz, nasıl yapıldığını açıklamışsınız.Böyle bir ortamda fermentasyonun sağlıklı şekilde gerçekleşmesi imkan dahilinde değildir.Bunlar göl ekosistemleri değiller.
Dip çekimi konusuna gelirsek.Benim bu konunun başından itibaren mesajlarımda bir kez dahi dip çekiminden bahsetmediğimi görürsünüz.Yalnızca bundan bir önceki mesajımda Egemen beyin yorumu üzerine dip çekimiyle alakalı yazdım.
Siz halen bu populasyona sahip bu hacimdeki bir akvaryumda doğal bir döngü sağlanacağını savunuyorsunuz, ben de bu örnek için bunun mümkün olmadığını söylüyorum.Benim analizler sonucu edindiğim bilgilere göre bu mümkün değildir.Eninde sonunda sekteye uğrayacaktır ki bu örnek için benim düşünceme göre de çoktan uğramış vaziyettedir.
Bundan sonraki tartışmalarımız rutine düşeceğinden daha bu konu altında yazmayacağım.
Saygılar.

Dess2013-08-17 23:39:23

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

mesutokÇevrim Dışı

Kıdemli Akvarist
Kayıt: 10/04/2009
İl: Istanbul
Mesaj: 17993
mesutokÇevrim Dışı
Kıdemli Akvarist
Gönderim Zamanı: 18 Ağustos 2013 00:18
Çok güzel kaliteli bilimsel bilgilerin, tecrübelerin, ve deneyimlerin sonucunun paylaşıldığı kaliteli bir konu olmuş. Bir çok arkadaşa iyi bir kaynak olacaktır okunanlar. Sağolsun bilgilerini paylaşan tüm arkadaşlarımız.

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

Egemen CeylanÇevrim Dışı

Kayıt: 27/02/2012
İl: Istanbul
Mesaj: 285
Egemen CeylanÇevrim Dışı
Gönderim Zamanı: 18 Ağustos 2013 01:19
Bu arada bir konuda yanlış anlaşılmışım DİP çekimi yani eksilen suyu tamamlama ve üstten su değişimi tazelemeyi kastetmiyorum su tazelemek tabi ki yararlı fakat en zararlılardan olan amonyak zaten suya homojen gibi dağılıyor rakı-su gibi ( valla aklıma başka örnek gelmedi resmen ) o yüzden dipten alarak nispeten daha ağır ve bitkilerin ihtiyacı olan nitrat ve yararlı bakterilerin en yoğun olduğu bölge kumdan ki dış filtreden daha fazla bir bakteri yoğunluğuna sahip alınmasını doğru bulmuyorum. Cidden çok yararlı bir konu oluyor bakalım nerede uzlaşılacak :)

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

erntmzÇevrim Dışı

Özel Üye
Kayıt: 30/12/2012
İl: Ankara
Mesaj: 1415
erntmzÇevrim Dışı
Özel Üye
Gönderim Zamanı: 18 Ağustos 2013 03:17
[QUOTE=Egemen Ceylan]Bu arada bir konuda yanlış anlaşılmışım DİP çekimi yani eksilen suyu tamamlama ve üstten su değişimi tazelemeyi kastetmiyorum su tazelemek tabi ki yararlı fakat en zararlılardan olan amonyak zaten suya homojen gibi dağılıyor rakı-su gibi ( valla aklıma başka örnek gelmedi resmen ) o yüzden dipten alarak nispeten daha ağır ve bitkilerin ihtiyacı olan nitrat ve yararlı bakterilerin en yoğun olduğu bölge kumdan ki dış filtreden daha fazla bir bakteri yoğunluğuna sahip alınmasını doğru bulmuyorum. Cidden çok yararlı bir konu oluyor bakalım nerede uzlaşılacak :)[/QUOTE]
Şunu söyleye bilirim, böyle tartışma konularında asla uzlaşmaya varılmaz  Sonunda konu kitlenir.
ErenTmz2013-08-18 03:19:28

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

Egemen CeylanÇevrim Dışı

Kayıt: 27/02/2012
İl: Istanbul
Mesaj: 285
Egemen CeylanÇevrim Dışı
Gönderim Zamanı: 18 Ağustos 2013 04:02

Seviye korunduğu sürece kilitlenmez kilitlense de insanların bunu okuyup merak edip daha fazla araştırmasına neden olacağı gerçeğini değiştirmez.


Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

mferoÇevrim Dışı

Kayıt: 23/07/2013
İl: Ankara
Mesaj: 79
mferoÇevrim Dışı
Gönderim Zamanı: 18 Ağustos 2013 04:15
Öncelikle şunu söylemek istiyorum;üniversitelerimizde gösterilen derslerin hiçbiri basmakalıp ve ezberci değil aksine çağdaş ve gelişime açıktır.Bunun yanısıra kullanılan yayınlar ise alanlarında uzman okutmanlar tarafında kaleme alınmışlardır.
Su,havaya göre 40 kat daha az oksijen taşır.Bu sebepten ötürü balıklar kanlarına temiz oksijen gönderebilmek için 'ters akıntı teorisi' olarak adlandırdığımız fizyolojik sistemi kullanarak solunum yaparlar.Oksijenin suda çözünme derecesi oldukça düşük olduğu için( Bu derecede balıkların yaşaması oldukça zordur)tek yol budur.Japon akvaryumlarının ne derece kirli olabileceğini hepimiz biliyoruz ve balıkları rahatsız etmeden onu temizlemek istiyoruz.Düşük debili iç filtreler kullanıyoruz vs. ancak bu hacimli bir tankta neredeyse tek akıntı balıkların yüzmesinden dolayı oluşan akıntı olmuş.Oksijen miktarı ise bir hava motorunun insafına kalmış.Zaten emiş gücü falanda kalmamış,sonuçta aylardır temizlenmeyen bir filtreden söz ediyoruz.
Diğer bir konu ise;pisliklerin çekilmemesi.
Bu pislikler zamanla çözünmeyerek bakterileşmeye yol açacak.Aynı ortamda birde idrardan bahsediyoruz.Yenmiş lepisteslerdende söz edildiğini görüyorum.Çürümüş et parçaları,amonyak,nitrit,nitrat,karbondioksit,azot.Balıklar artık adapte olmuş değiştirmek olmaz demek tam bir gaddarlık.Onları pırıl pırıl sularda beslemek varken.Eziyet bu.Hepimiz pet-shoplardaki tüm balıkları oradan kurtarmak istemiyor muyuz içten içe ?
Ek olarak;Balıklar idrarlarını hipotonik olarak atarlar,çok zehirli bir madde olan amonyak bu sayede seyreltilir.Nede olsa binlerce litrelik(!) göller,tanklar vb. bahsediyoruz.Ancak 400L ve kapalı bir döngü bu yapmayın lütfen.

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

Egemen CeylanÇevrim Dışı

Kayıt: 27/02/2012
İl: Istanbul
Mesaj: 285
Egemen CeylanÇevrim Dışı
Gönderim Zamanı: 18 Ağustos 2013 04:38
İlk öncelikle lise bilgilerini ya unutmuşsun yada yanlış öğrenmişsin ters akıntı dediğin şeyin SUYLA bir alakası yok KANIN akışı kastediliyor orada, kılcaldamarlar içindeki kanın akış yönü ile dışarıdaki suyun akış yönü birbirine zıttır yani dışarıdaki suda balığın solungaçlarından aldığı suyla alakalı yani her zaman sabit su içinde akıntıyla alakası yok. Ayrıca bu tank için konuşuyorsak [Çürümüş et parçaları,amonyak,nitrit,nitrat,karbondioksit,azot ] bunların amonyok dışında birikmesi imkansız neredeyse ,çürümüş et sae vatozlardan parça kalmaz ,nitrit zaten direk nitrata dönüşücek ve bitkiler tarafından kullanılacak ve asla bitkiler bir doyuma ulaşmayacak , bu kadar bitkili bir tankta ise karbondioksit tamamen önemsiz bir kaygı , azot ise yaşadığımız havanın içinde %78 oranında var ve bence gayet sağlıklıyız. Egemen Ceylan2013-08-18 04:42:33

Teşekkür Edenler: [T]185238,capella5[/T]

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

RüzgardegirmeniÇevrim Dışı

Kıdemli Akvarist
Kayıt: 12/04/2006
İl: Manisa
Mesaj: 5919
RüzgardegirmeniÇevrim Dışı
Kıdemli Akvarist
Gönderim Zamanı: 18 Ağustos 2013 08:23
Bakın Nail Bey. Yersiz iddialarda bulunuyorsunuz. Diyorsunuz ki, bu sistemlerde amonyak, nitrit birikir. Koku olur. Ben de diyorum ki olmuyor. Hala olur diyerek bizi yalancılıkla suçluyorsunuz. Gelin beraber ölçelim diyoruz, yok ben biliyorum kesin öyle diyorsunuz. Gerçekten artık komik olmaya başladı söylemleriniz.  He bir de her şeyi bilir edanızla bizi aklınız sıra küçük görerek " Artık burada takılmayacağım, bu son mesajım." şeklindeki yazılarınız beni benden alıyor.

Üniversitelerdeki çağdaş bilim düzeyimize gelince...  Ben de diş hekimliği öğrencisiyim. Kısmetse bu sene tamamlıyorum. 5 senedir gördüğüm tek şey var. Batı camiasında bulunan bazı bilgiler, kendi aciz beyinleriyle ilaç sektörüne hizmet etmek amacıyla şekillendiriliyor ve bize okutuluyor. Bizler ve tıp öğrencileri ilaç sektörünün maaşlı elemanı olmak gayesiyle yetiştiriliyoruz. He buna itirazlar gelebilir ama mantıklı düşünüp etrafınıza bakarsanız dediklerimi az ya da çok görürsünüz. Hiçbir şeyin itibarını düşürmedim ama onu gereksiz yere de pohpohlamam. Bahsettiğim gibi ülkede yığınla doktor var. Maşallah çoğunun da bildiği en güzel iş ilaç yazmak ama hastalıklardan kırılan bir ülkeyiz. Yarıya yakın insan kalp hastalıklarından ölüyor. Sıkı durun, hem de süper gelişmiş teknolojiye ve bilgiye rağmen!!! Bunu ben söylemiyorum. Devlet istatistiklerinde var. Merak eden açıp bakar.  

Nitekim yok çağdaş bilgi, yok gelişime açık falan bunlar hikaye. Bu bahsettikleriniz sayılır noktalarda olabilir, buna itirazım yok. Ancak çoğunluk benim bahsettiğim gibi bir düzen içerisinde. Ülkemizdeki yayınlar, tezler vs. hep başkalarının yayınladığı çalışmalardan kopyala-yapıştırlarla dolu. Bunu derleyip bir de sonuna kaynak koyarsanız sizden iyi bilim yapan olmuyor maşallah. Bir şeyler bulmaya gelince ne gerek var canım, işe gelip gidiyoruz ya... 

Demem o ki, batı ilmine sıkışıp kalmayın. Asıl cevherler başka yerlerde. Gidin Japonyada yapılan araştırmalara bakın, Rusyadakilere bakın, Kübadakilere... O kadar farklı ve fazla sayıda başarılı örnek var ki. Etkin mikroorganizma, bukaşi vs. gibi doğaya geri dönüşüm yöntemlerine bakın. Japonların yüzyıllardır sürdürdüğü aile geleneklerine bakın. Hakikaten o kadar çok farklı teknik göreceksiniz ki. Bir avuç toprakla her şeyi fermante edersiniz. Fermantasyonu tarlada da yaparsınız saksıda da. Gölde de yaparsınız akvaryumda da. Ortam izole de olsa kendi içinde bir bütündür. 

Ben nitrifikasyonu ve denitrifikasyonun kütlesel değişiminden bahsetmedim. Benim bahsettiğim içeride çok fazla sayıda dönüşüm reaksiyonunun işlediğiydi. Yani bu birkaç reaksiyonla yürümüyor sadece. Söylediklerimi çarpıtıp bu noktalara taşımanıza da şaşırıyorum. Farz edelim, biz bu işi hiç bilmeden, araştırmadan, literatür takip etmeden yapıyoruz. Kısacası kör cahiliz, e iyi de ortada başarılı olduğu ayan beyan ortada olan bir sistem şekli var. Biz sağlıklı işliyor dedikçe siz olmaz, olamaz diyorsunuz. Demek ki ortada bilimin aydınlattığı ölçüde açıklanamayan bazı şeyler var. Tabii bu hipotezim yukarıdaki farzı misalime istinaden yapılmıştır. Zira açıklamaları yukarıdaki yazdığım mesajlarda mevcut. Çok daha fazlası doğu literatürlerinde var.İddialarınız olabilir ancak şu kesinlikle olur söyleminizden vazgeçin. Çok merak ediyorsanız gelin hep beraber kontrol edelim.

Amonyağa ve nitrite alışma söyleminize de değinelim. Bu bünyenin sigaraya alışması kadar komik bir şey olmuş. Bir vücut zehre adaptasyon göstermez. Vücudun toksin uzaklaştırma mekanizmaları vardır. Eğer kronik travma şeklinde tezahür ederse ve kapasitesini aşmışsa zaten bunlarla baş edemeyecektir. Yani böyle aylarca amonyak olan bir suda idare etme şansları yok. Amonyak özellikle karaciğer ve kan sistemini çok hızlı tahrip eder. Sadece kimi balıkları çabuk kimilerini biraz daha geç etkiler ama etkiler. 

Unutmadan bunlar göl ekosistemi değil demişsiniz. Burada mikroorganizmaların kendi içerisinde kolonize olmasından bahsediyoruz. Aynı arıtma sistemlerinde yapıldığı gibi. Zamanla çeşme suyundan ve havadan gelen toprak bakterleri gayet tabii güzelce kolonize olabilir ve altını çiziyorum. Bu döngünün sadece kumda oluşması zordur. Bunun için organik madde yatağı olmalıdır. Yani tortu olmak zorunda. Kapalı sistem olan pondlarda, göletlerde vs. bu döngüler fırsat verildiğinde rahatlıkla oluşmaktadır. 10 senedir su eklenen pondlar bilirim. Merak etmeyin Nail Bey. Biz de bilim yuvasında yaşıyoruz. Sizde laboratuar varsa bizde de var. Biz de birçok mikroorganizma için ekim bile yaptırdık. Mikrobiyologlarla mikroskop başına geçip laboratuarda vakit harcadık. Anlayacağınız ben de koltuğumdan seyretmedim gelişmeleri. Şu siz cahil cüheyla, bense alim sözlerinize bir son vermenizi umuyorum.

Sonuç olarak, bu sistemlerde asıl dışkıyı çekip uzaklaştırdığınızda döngünün zayıfladığının görürsünüz. Bunu birçok kez yaptık ve sonuç hep aynı oldu. Bakteriler onlar için zengin besin anlamına gelen dışkı sayesinde çok rahatlıkla çoğalabilmektedir. Kafalara öylesine kazınmış ki sanki bu ufak canavalar sadece amonyağı çevirerek yaşıyor gibi. İhtiyacı olan birçok madde var ve en kolay elde edim yollarından birisi dışkılardır. Bitki olan sistemler, kökleriyle de mikroorganizma biyoçeşitliliğine katkıda bulunduğu için bir basamak öndedir. Size kurduğumuz sistemlerden o kadar çok örnek verebilirim ki... Ancak bazı şeylere güdülendiğiniz için bunu taraflar arası yarış olarak görüp dinlemiyorsunuz bile.
unotim1232013-08-18 08:56:32

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir