En sosyal En korkusuz Chiclid hangisi


alemadamÇevrim Dışı

Özel Üye
Kayıt: 13/02/2012
İl: Ankara
Mesaj: 1323
alemadamÇevrim Dışı
Özel Üye
Gönderim Zamanı: 08 Ekim 2013 17:35
[QUOTE=mesutok]Bence çok faydalı bir konu oluyor dağıldığını düşünmüyorum. Bilgi tecrübe paylaşıyoruz bilenler bilmeyenlerde faydalanıyor. Değişik yöntemler görüyoruz kabul etsek etmesekte en azından karşılıklı saygı dahilinde yeni fikirler yöntemler görmüş incelemiş oluyoruz bazen bir acaba diyoruz. sonra o acaba bizi başka başka araştırmalara yönlendiriyor. Yeterki gönüller bir olsun. tabiki hepimizin yanlışları doğruları eksikleri var, deneye yanıla destek ala birşeyler hakkında bilinçleniyoruz. Eksiklerimiz varsa yanlışlarımız varsa sizin gibi bilen birilerinden tamamlıyoruz.[/QUOTE]

Estağfurullah, benim de sizden öğrenecek çok şeyim var. 
Bu hobiyi birlikte güzelleştiriyoruz. 
Şahsen ben dip çekimi yapmayı seviyorum. Su değişimini, akvaryum bakımını seviyorum. Akvaryumumun dibinde o pislikleri görmek istemiyorum. 3 yaşında bir oğlum var. Oğlum koşarak yanıma geliyor, "Baba, balıklar kakalarını yapmışlar, hemen temizleyelim." diyor. 
Ben temizlik yapınca mutlu oluyorum. Pislikleri çekip, yeni temiz su ekliyorum ve cidden balıklarımın daha çok ve neşe ile yüzdüklerine şahit oluyorum. 

Ne bileyim işte, ufak şeyler de olsa ben çok mutlu oluyorum. Bu hobiyi çok seviyorum.
Eminim ki, sizler de öylesiniz. Sevmeden bu hobi insana ızdırap verir.


Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

mesutokÇevrim Dışı

Kıdemli Akvarist
Kayıt: 10/04/2009
İl: Istanbul
Mesaj: 17993
mesutokÇevrim Dışı
Kıdemli Akvarist
Gönderim Zamanı: 08 Ekim 2013 17:48
Bende olsam oğlumu dinlerdim Allah analı babalı büyütsün . Tabiki zevk meselesi bu insan hobiyi seve seve yapmalı. Allah sağlıklı sıhhatli bir şekilde herkese keyfle karşışına oturup izleyeceği besleyeceği canlılar, huzurlu ortamlar imkanlar versin.

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

darkauraÇevrim Dışı

Kıdemli Akvarist
Kayıt: 02/11/2010
İl: Istanbul
Mesaj: 4240
darkauraÇevrim Dışı
Kıdemli Akvarist
Gönderim Zamanı: 09 Ekim 2013 13:07
Dip çekimi konusunda bence iki görüşde doğru. Ama yerine göre. Beslediğiniz balık discussa, nitrata çok hassassa, dipte yenmeyen dana yüreği gibi artıklar kalıyorsa dip çekimi olmazsa olmaz. Ama balık yükünüz azsa, heleki bitkili tanksa dipteki artıklar pislik değil, aksine nimettir. Çünkü balıkların metabolik artıklarının çoğu yani amonyak balıkların solungaçlarından suya salınır. Dışkı sindirilip tüm proteini,besinleri emilmiş lifler ve posadan ibarettir. Bu yüzden fazla organik atık dolayısıyla nitrat içermez. Çoğunu balık metobalizmasına emmiştir çünki. Bilimsel doğruluğundan emin değilim ama solungaçdan salınan miktarın sudaki nitratın %85ini teşgil ettiğini söylüyorlar. Neticede nitratın çoğu dışkı kaynaklı değil. 

Dipdeki tortunun neden nimet olduğuna gelirsek, uzun sürede birikmiş bir tortuda artık büyük bir organik bozulmadan bahsedemeyiz. Bozulcak olan bozulmuştur artık. O tortu pek çok faydalı bakterinin yuvası olmuştur. AKvaryumlarda hep amonyak/nitrat döngüsünü konuşuyoruz ama allah bilir daha duymadığımız hatta bilimsel olarak keşfedilmemiş ne döngüler var. İşte bunları gerçekleştiren bakteriler büyük oranda o tortuda yaşar, hatta o tortunun kendisidir. Bu yüzden o tortu tankın biolojik dengesini çok ciddi biçimde artırır. 1 senelik tortulu tankda sadece balık değil ne bitki ekseniz sağlıklı tututacaktır emin olabilirsiniz. Bu yüzden bitkili tanklarımda asla dip çekimi yapmam. Discus dışında balıklardan bahsediyorsak, dip çekimi tankın aşırı yüklü olduğu durumda çok fazla taze pislik oluşursa, yada zeminde yem artıkları varya yapılmalıdır. Yem artığını dışkı ile karıştırmamak gerek. Dışkı lif ve posadır ama yem yüksek proteiniyle bozulursa suya gerçekden nitrat saldığı gibi, zararlı bakterilerin üremesinede besin olabilir. Bu durumlarda dip çekimi şart. Onun dışında balık sayısı azsa bırakın tortu dipde biriksin. 

Akvaryum hobisinden öğrendiğin şeylerden biride pislik her zaman pislik değildir, aşırı hijyen faydadan çok zarar getirir. Aynısı insanlar içinde geçerli. Son yapılan araştırmalarda çiftliklerde hayvanlarla dolayısıyla daha çok bakteri pislikle teması olan insanların alerji sorunlarının daha az görüldüğü tespit edildi. Hatta batı dünyasında alerjideki patlama aşırı hijyenik şartlara bağlanıyor.

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

KolokopsiÇevrim Dışı

Kayıt: 03/05/2011
İl: Ankara
Mesaj: 100
KolokopsiÇevrim Dışı
Gönderim Zamanı: 09 Ekim 2013 14:36
Arkadaşlar öncelikle  konu dağılmamış faydalı bir hal almaya başlamış gayet güzel yorumlar gördüm.  Videolar çok güzel olsada akvaryumda tek balık bakma konusu bana pek makul gelmedi. Malawiler de en korkusuz balığı aramaya koyulucam.  Az çok aklımda bişeyler belirdi hepinize sonsuz teşekkürler 

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

alemadamÇevrim Dışı

Özel Üye
Kayıt: 13/02/2012
İl: Ankara
Mesaj: 1323
alemadamÇevrim Dışı
Özel Üye
Gönderim Zamanı: 09 Ekim 2013 15:00
[QUOTE=Kolokopsi]Arkadaşlar öncelikle  konu dağılmamış faydalı bir hal almaya başlamış gayet güzel yorumlar gördüm.  Videolar çok güzel olsada akvaryumda tek balık bakma konusu bana pek makul gelmedi. Malawiler de en korkusuz balığı aramaya koyulucam.  Az çok aklımda bişeyler belirdi hepinize sonsuz teşekkürler [/QUOTE]

Konuyu tekrar toparlamak adına;
Malawilerde en korkusuz balıklar, başta auratus, sonra iceman, sonrasında yunus...


Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

osmank.Çevrim Dışı

Kayıt: 29/06/2013
İl: Kocaeli
Mesaj: 320
osmank.Çevrim Dışı
Gönderim Zamanı: 09 Ekim 2013 18:27

Ben yavruyken sp ve yunus aldım. Şu anda büyüdüler ve kaçmıyolar çok ani hareketler yapmadığın ve cama vurmadığın sürece. Renkleri de gayet hoş sürekli kayaların kovuklarına girip çıkıyolar.Hatta şu anda bir sarı prenses ağzına yumurta aldı bende bir bayram havası.



Tabi yunuslar büyüdüğünde en az 300 litre hacim diye yazıyor forumda bunu da gözardı etmemek lazım.

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

RüzgardegirmeniÇevrim Dışı

Kıdemli Akvarist
Kayıt: 12/04/2006
İl: Manisa
Mesaj: 5919
RüzgardegirmeniÇevrim Dışı
Kıdemli Akvarist
Gönderim Zamanı: 09 Ekim 2013 21:35
[QUOTE=darkaura]Dip çekimi konusunda bence iki görüşde doğru. Ama yerine göre. Beslediğiniz balık discussa, nitrata çok hassassa, dipte yenmeyen dana yüreği gibi artıklar kalıyorsa dip çekimi olmazsa olmaz. Ama balık yükünüz azsa, heleki bitkili tanksa dipteki artıklar pislik değil, aksine nimettir. Çünkü balıkların metabolik artıklarının çoğu yani amonyak balıkların solungaçlarından suya salınır. Dışkı sindirilip tüm proteini,besinleri emilmiş lifler ve posadan ibarettir. Bu yüzden fazla organik atık dolayısıyla nitrat içermez. Çoğunu balık metobalizmasına emmiştir çünki. Bilimsel doğruluğundan emin değilim ama solungaçdan salınan miktarın sudaki nitratın %85ini teşgil ettiğini söylüyorlar. Neticede nitratın çoğu dışkı kaynaklı değil. 

Dipdeki tortunun neden nimet olduğuna gelirsek, uzun sürede birikmiş bir tortuda artık büyük bir organik bozulmadan bahsedemeyiz. Bozulcak olan bozulmuştur artık. O tortu pek çok faydalı bakterinin yuvası olmuştur. AKvaryumlarda hep amonyak/nitrat döngüsünü konuşuyoruz ama allah bilir daha duymadığımız hatta bilimsel olarak keşfedilmemiş ne döngüler var. İşte bunları gerçekleştiren bakteriler büyük oranda o tortuda yaşar, hatta o tortunun kendisidir. Bu yüzden o tortu tankın biolojik dengesini çok ciddi biçimde artırır. 1 senelik tortulu tankda sadece balık değil ne bitki ekseniz sağlıklı tututacaktır emin olabilirsiniz. Bu yüzden bitkili tanklarımda asla dip çekimi yapmam. Discus dışında balıklardan bahsediyorsak, dip çekimi tankın aşırı yüklü olduğu durumda çok fazla taze pislik oluşursa, yada zeminde yem artıkları varya yapılmalıdır. Yem artığını dışkı ile karıştırmamak gerek. Dışkı lif ve posadır ama yem yüksek proteiniyle bozulursa suya gerçekden nitrat saldığı gibi, zararlı bakterilerin üremesinede besin olabilir. Bu durumlarda dip çekimi şart. Onun dışında balık sayısı azsa bırakın tortu dipde biriksin. 

Akvaryum hobisinden öğrendiğin şeylerden biride pislik her zaman pislik değildir, aşırı hijyen faydadan çok zarar getirir. Aynısı insanlar içinde geçerli. Son yapılan araştırmalarda çiftliklerde hayvanlarla dolayısıyla daha çok bakteri pislikle teması olan insanların alerji sorunlarının daha az görüldüğü tespit edildi. Hatta batı dünyasında alerjideki patlama aşırı hijyenik şartlara bağlanıyor.
[/QUOTE]

Bir düzeltme: Avrupada alerjinin patlamasının nedeni aşırı fabrikasyon gıda yenmesi ve güneş ışığından uzak kalmadır. Çiftlik hayvanlarıyla temasla bir bağıntısı yok. Zira birçok mikroorganizma oldukça geniş bir coğrafyaya dağılım söz konusudur. 

Çiftlik hayvanı gübresiyle balığınkini karıştırmamak lazım. Zira çiftlik hayvanlarının gübrelerinin içine idrar da karışmakta ancak tortuda böyle bir durum olmamaktadır. Tortuda probiyotik mikroorganizmalar çoğalır. Hiçbir mikroorganizmayla temas etmemek hijyenin ifadesi değildir. Hijyen probiyotik mikroorganizmalarla muamele içinde olmaktır. Birçok canlıda toplam hücre sayısının %90 ı mikroorganizmalara aittir. Bunlar birçok olayda görev almaktadır. İyi mikroorganizmaları almak tüm canlıların lehinedir. Tortuda da bunlardan bolca var. Yani pisliğe direnç geliştirilmiyor. 

Alerjilerin kaynağı temel olarak bağırsak florasının bozulması ve bağırsak geçirgenliğinin artmasıdır.
unotim1232013-10-09 21:43:59

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

darkauraÇevrim Dışı

Kıdemli Akvarist
Kayıt: 02/11/2010
İl: Istanbul
Mesaj: 4240
darkauraÇevrim Dışı
Kıdemli Akvarist
Gönderim Zamanı: 10 Ekim 2013 01:23
Konudan sapacaz ama aciklama gerekli oldu. Alerjinin ciftlik ortaminda az gozukmesinin nedeni olarak ciftlik hayvaniyla yada gubresiyle temasdan degil, vucudun diger micro organizmalarla temasa gecip antijenlere maruz kalmasiyla alakali. Alerji basitce aciklamak gerekirse bagisiklik sisteminin yabanci proteinlere antijenlere asiri tepkisidir. Sorunun esas kaynagi bagisiklik sisteminin offset ayarinin bozulmasi. Insanlar milyonlarca yildir yararli yada zararli hatta parazit olsun pek cok organizma ile ic ice yasamakta. Bagisiklik sistemide bu yabanci organizmalarin varligina gore tepkisi. dusuk tutmakda, ona gore ayarlanmakda. Batida yukselen hayat sartlariyla artan hijyen bu bakterilerle temasi azaltdigi icin bagisiklik sistemi yabanci maddelere daha duyarli hale geliyor ki batida basit bir yer fistigindan alerji gecirip olme rastlanan bir durum. Hatta gecenlerde kanadada bir olayda, biri fistik yiyen kiz arkadasiyla opustukden sonra alerji gecirip olmustu. Alerji ile fabrikasyon gidanin gunes isiginin baglantisini nerden kurdunuz bilmiyorum ama boyle bir sey varsa kaynaginizi, konu ile ilgili arastirmayi gormek isterim. Keza cin, hindistan brezilya gibi ulkelerdede agir sehir ortamlarinda yasayan 100milyonlar var ama bir alerji patlamasi soz konusu degil.

Fazla hijyenin tehlikeli olabilceginefarkli bir ornek 20. yuzyilin basindaki cocuk felci salgini. Normalde cocuk felci polio virusu binlerce yildir insanlarla icice yasayan fazla zarara yol acmayan bir hastalikdi. Varligina dair.kayitlar eski misir zamanina kadar uzanir. Ama 20yy. in basinda birden olumcul bir hastaliga donusdu. Binlerce kisiyi oldurup milyonlarcasini sakat birakti. Hastaligin bu kadar agirlasmasinin tdk nedeniyse hijyendi. Binlerce yildir insanlarin arasindayken insanlarin bagisilkligi vardi fazla zarar vermiyordu. Hijyenle hastalikla olan temas azalinca insanlarin bagisikligi zayifladi. Ve hastalik geldiginden sonucunun olumcul olmasina neden oldu. Asisi bulunada kadar buyuk kayiplara neden oldu. Ama ayni sirada gelismekde olan ulkelerde hic bir buyuk salgin yasanmadi.

Hijyen kotudur.demiyorum. milyonlarca insan icice yasiyorsak salginlara karsi olmak zorunda. Ama insan bagisikliginin duzgun calismasi icinde belli miktarda mikro organizmalarla temasa gecmesi gerekli. Konuyu hobiye baglarsak insan dahil tum canlilar cevresindeki diger canlilarla etkilesim halinde icice beraber yasarlar. Bir butun halindedirler. Denklemden birini cikarirsaniz digerlerinin dengesi bozulur. Bu yuzdendirki bakteri.olmayan tertemiz hijyenik suya balik koyarsak kisa surede olmekde. Hijyen her zaman iyi degildir demem bundan.

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

SerkanyassÇevrim Dışı

Kayıt: 26/11/2012
İl: Ankara
Mesaj: 158
SerkanyassÇevrim Dışı
Gönderim Zamanı: 10 Ekim 2013 01:31
Bence en sosyal balık diye birşey yok.Ben lepistesini sevende gördüm:) Sosyalliğe yatkın olması başka birşey, kaldıki başka bir açıdan balıklar sosyal hayvanlardır.Neyse konudan çıkmadan benim tavsiyem Electric Jack Dempsey.Bu balığın normaliyle alakası yok cidden çok sosyal:)

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

RüzgardegirmeniÇevrim Dışı

Kıdemli Akvarist
Kayıt: 12/04/2006
İl: Manisa
Mesaj: 5919
RüzgardegirmeniÇevrim Dışı
Kıdemli Akvarist
Gönderim Zamanı: 10 Ekim 2013 07:11
[QUOTE=darkaura]Konudan sapacaz ama aciklama gerekli oldu. Alerjinin ciftlik ortaminda az gozukmesinin nedeni olarak ciftlik hayvaniyla yada gubresiyle temasdan degil, vucudun diger micro organizmalarla temasa gecip antijenlere maruz kalmasiyla alakali. Alerji basitce aciklamak gerekirse bagisiklik sisteminin yabanci proteinlere antijenlere asiri tepkisidir. Sorunun esas kaynagi bagisiklik sisteminin offset ayarinin bozulmasi. Insanlar milyonlarca yildir yararli yada zararli hatta parazit olsun pek cok organizma ile ic ice yasamakta. Bagisiklik sistemide bu yabanci organizmalarin varligina gore tepkisi. dusuk tutmakda, ona gore ayarlanmakda. Batida yukselen hayat sartlariyla artan hijyen bu bakterilerle temasi azaltdigi icin bagisiklik sistemi yabanci maddelere daha duyarli hale geliyor ki batida basit bir yer fistigindan alerji gecirip olme rastlanan bir durum. Hatta gecenlerde kanadada bir olayda, biri fistik yiyen kiz arkadasiyla opustukden sonra alerji gecirip olmustu. Alerji ile fabrikasyon gidanin gunes isiginin baglantisini nerden kurdunuz bilmiyorum ama boyle bir sey varsa kaynaginizi, konu ile ilgili arastirmayi gormek isterim. Keza cin, hindistan brezilya gibi ulkelerdede agir sehir ortamlarinda yasayan 100milyonlar var ama bir alerji patlamasi soz konusu degil.

Fazla hijyenin tehlikeli olabilceginefarkli bir ornek 20. yuzyilin basindaki cocuk felci salgini. Normalde cocuk felci polio virusu binlerce yildir insanlarla icice yasayan fazla zarara yol acmayan bir hastalikdi. Varligina dair.kayitlar eski misir zamanina kadar uzanir. Ama 20yy. in basinda birden olumcul bir hastaliga donusdu. Binlerce kisiyi oldurup milyonlarcasini sakat birakti. Hastaligin bu kadar agirlasmasinin tdk nedeniyse hijyendi. Binlerce yildir insanlarin arasindayken insanlarin bagisilkligi vardi fazla zarar vermiyordu. Hijyenle hastalikla olan temas azalinca insanlarin bagisikligi zayifladi. Ve hastalik geldiginden sonucunun olumcul olmasina neden oldu. Asisi bulunada kadar buyuk kayiplara neden oldu. Ama ayni sirada gelismekde olan ulkelerde hic bir buyuk salgin yasanmadi.

Hijyen kotudur.demiyorum. milyonlarca insan icice yasiyorsak salginlara karsi olmak zorunda. Ama insan bagisikliginin duzgun calismasi icinde belli miktarda mikro organizmalarla temasa gecmesi gerekli. Konuyu hobiye baglarsak insan dahil tum canlilar cevresindeki diger canlilarla etkilesim halinde icice beraber yasarlar. Bir butun halindedirler. Denklemden birini cikarirsaniz digerlerinin dengesi bozulur. Bu yuzdendirki bakteri.olmayan tertemiz hijyenik suya balik koyarsak kisa surede olmekde. Hijyen her zaman iyi degildir demem bundan.[/QUOTE]

Sizin söylediğiniz alerji  IgE nin kaynaklık ettiği ani alerji. Ben IgG3 ve G4 ün aracılık ettiği kronik besin alerjilerinden bahsediyorum ki zaten Avrupada patlayan alerjiler bunlara örnektir. Tabi IgE kaynaklı alerji de immun sistemin aşırı uyarılmasından kaynaklanıyor. Bunun da D vitaminiyle direkt olarak alakası var. Yani güneşle bu yüzden bağlantılı. Burada tüm biyokimya mekanizmalarını yazıp konuyu akademik bir tabana taşımanın çok gereği yok. Kaynak çok fazla. Kendiniz de birçok kaynağa erişebilirsiniz internetten. Bu konuda verebileceğim en güzel kaynaklardan birisi. http://beslenmebulteni.com/beslenme/allerjik-hastaliklar-ve-beslenme/ 

Nitekim daha önce de söylediğim gibi duyarlılığın sebebi bakterilere daha az temas değildir. Bağırsağın koruyucu duvarının bozulması ve detoksifikasyon mekanizmaların bozulmasıdır. Gen polimorfizmleri de bu duruma eşlik ediyor. Genel bir beslenme ve emilim bozukluğu yaşanmakta. Anlattığınız bilgiler çok eski savunulan bazı hipotezler sadece. Gerçek hayatta somut bir bulgusu yok.

Bundan çok daha fazlasına da erişebilirsiniz. Bu konularda somut birçok çalışmam ve hastam da var. Bir diş hekimi olduğum için birçok sağlık konusunda haliyle ekstra bilgi sahibiyim. 
unotim1232013-10-10 07:32:17

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

onur keçeciÇevrim Dışı

Kayıt: 08/10/2013
İl: Bilecik
Mesaj: 171
onur keçeciÇevrim Dışı
Gönderim Zamanı: 10 Ekim 2013 10:33
Astranot

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

LudendorffÇevrim Dışı

Özel Üye
Kayıt: 30/09/2010
İl: Ankara
Mesaj: 486
LudendorffÇevrim Dışı
Özel Üye
Gönderim Zamanı: 10 Ekim 2013 10:50
Malawide beyaz prenses ve ice man üzerine tanımam 

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir