F0 Betta Mandor (tr’de İlk) - Biyotopa Doğru


ArifhbsAquaticsÇevrim Dışı

Yönetici
Kayıt: 25/04/2018
İl: Sivas
Mesaj: 3595
ArifhbsAquaticsÇevrim Dışı
Yönetici
Gönderim Zamanı: 08 Nisan 2024 15:14
Balıkları perşembe günü aldığımı söylemiştim; salı günü kargo ile İstanbul-Sivas arası yolculuk yaptılar. Havalar güzeldi geçen hafta ama yine de gece-gündüz arasındaki sıcaklık farkı fazlaydı. Yolda, düşen sıcaklığa karşı bedeni en zayıf olan fire verdi. Başka bir sebepten de ölmüş olabilir ama ne solungaçlarında ne vücudunda gözle görülür bir anormallik yoktu. Daha sıcak bir günde gelseler (önceden de wild tür almıştım, yaz mevsiminde yine kargo ile gelmişlerdi) muhtemelen bu kayıp yaşanmayacaktı. Neyse, telafi edilecek zaten. Bettaların uzun yoldaki en büyük avantajı da labirent organları olmalı. Küçük bir poşette, 100 ml su ile günlerce yol alabiliyorlar. Doğada da kuraklıklara ve küçük su birikintilerine maruz kalmada oldukça başarılı olmalarının sebebi de bu.

Akvaryum odasınım dağınıklığı, türü tanklarına bir an önce yetiştirme gayreti ile uğraşırken bu süreci videoya alayım istedim. Spontane bir çekim oldu; dağınıklığın ve estetik kaygısızlığın kusuruna bakmayın lütfen; buyurun:

[VID]https://youtu.be/CV9IBbxfCqE?si=fNJTmrhUzSpxtorW[/VID]

Gece aşılama sürecini, tankı döngüye almanın hızlı yollarını ve beş günlük gözlemlerimi detaylıca açıklamayı umuyorum; güzel görseller de ekleyerek..

Görüşmek üzere 😊.

Beğenenler: [T]131352,-doctore-[/T][T]204774,Cem Altay[/T][T]62196,devito[/T]

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

-doctore-Çevrim Dışı

Kıdemli Akvarist
[C]2,1,131352[/C]
Kayıt: 29/06/2012
İl: Samsun
Mesaj: 2142
-doctore-Çevrim Dışı
Kıdemli Akvarist
Gönderim Zamanı: 08 Nisan 2024 19:51
[QUOTE=ArifhbsAquatics]Mantık olarak da, şimdi bir erkek yumurta tutarken diğer erkek de hazır olabilir o da ayrı bir köşede yumurta nöbetine girebilir. İkinci bir senaryo; dişi çok çabuk yorulabilir de. İki erkeğin kovalaması, sürekli saklanma eğilimi vs. Bakalım neler olacak 😊. @Neothauma @-doctore- [/QUOTE]

Bence burada olabilecek tek olumsuz senaryo, eğer alan dar ve yumurtalı erkek iyi saklanamayacak durumda olursa diğer erkek tarafından taciz edilip yumurtaların atılması ihtimali. Sesli düşünüyorum sadece. Belki de çoklu erkek dişinin de 1 den fazla olduğu durumlarda avantajdır bilmiyorum. Bence ayırmadan beraber dene.

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

ArifhbsAquaticsÇevrim Dışı

Yönetici
Kayıt: 25/04/2018
İl: Sivas
Mesaj: 3595
ArifhbsAquaticsÇevrim Dışı
Yönetici
Gönderim Zamanı: 08 Nisan 2024 20:42
[QUOTE=-doctore-]

Bence burada olabilecek tek olumsuz senaryo, eğer alan dar ve yumurtalı erkek iyi saklanamayacak durumda olursa diğer erkek tarafından taciz edilip yumurtaların atılması ihtimali. Sesli düşünüyorum sadece. Belki de çoklu erkek dişinin de 1 den fazla olduğu durumlarda avantajdır bilmiyorum. Bence ayırmadan beraber dene. [/QUOTE]

Şu an geçici olarak buradalar; bir ay sürmez belki biyotopa taşınmaları. O sebeple pH larını 6.0 seviyesinde tutuyorum ki üreme falan olmasın. Ana tanklarına geçince ne yapıyorlarsa yapsınlar. Bu arada olabilecek bir sürprize karşı da aksiyon alabildiğim kadar davranacağım.

Beğenenler: [T]131352,-doctore-[/T]

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

ArifhbsAquaticsÇevrim Dışı

Yönetici
Kayıt: 25/04/2018
İl: Sivas
Mesaj: 3595
ArifhbsAquaticsÇevrim Dışı
Yönetici
Gönderim Zamanı: 09 Nisan 2024 02:25
Günceye devam;

Önceki mesajlarımda bahsettiğim gibi biraz işin detaylarına değinmek istiyorum. Tankı döngüye almakla başlayacağım.

Sucul ekosistemlerde bakteri, fungus ve arkelerin türü, popülasyonları o su şartlarına bağlı olarak değişiklik göstermektedir. Düşük pH’ lı suları ele alalım; malum, tank öyle olacak. Ortamdaki asidite, mevcut karbon ve oksijen durumunu direkt etkilemekte. Biyolojik oksijen ihtiyacı ve karbon kaynakları mikroorganizmalar için çok önemli. Asidik ortamda oksijen ve karbon oranları sistemin ihtiyaç duyduğundan daha az olmaktadır. Hal böyle olunca da çoğu mikroyaşam formu bu duruma adapte olamayıp ölmekte. Ortama ayak uyduranlar da genlerini bir sonraki nesle aktarırken yine ortam şartlarının müsade ettiği oranda hayatta kalmakta ve bu durum böyle devam etmekte. Doğal seleksiyon!

Asidik koşullarda esasen baş düşmanımız olan NH3, direkt olarak NH4 formuna dönüşerek balıklar ve mevcut mikroorganizmalar için çok çok daha az zararlı hale gelmekte. Evet, amonyağın yoğunluğu o çok sevdiğimiz nitrifikasyon formlarına da zararlı; onları da zehirleyebiliyor. 7 ve altındaki pH’lı bir ortamda amonyak, amonyum oluyordu; bu cepte. Peki mikroorganizma türü ve yoğunluğu bu ortamda yeterli düzeyde oluşuyor mu? Yapılan araştırmalara göre azot döngüsü canlıları bazik, oksijen ve karbon açısından zengin bir ortamda, 25-30 derece sularda optimum popülasyona ve verime ulaşıyor. Asidik koşullarda tam olarak bundan söz edemiyoruz ama azot döngüsünün pek de sekteye uğradığını söyleyemeyiz. Belki optimum şartlardaki kadar çeşitli tür ve sayıca zengin değiller, tam verimlilikte çalışmıyorlar ama adapte olarak tutunmuş türler oldukça dirençli ve sisteme yetecek sayıda mevcut. Karasal kuşaklardaki canlı çeşitliliği ve sayısı bir tropik kuşak kadar olmasa da oranın da kendine has biyodengesi mevcut oluyor. Düşük pH’lı suları da buna benzetebiliriz. Daha az oksijen ve daha az karbonla idare edebilen bir canlı topluluğu oluşuyor. Kaynaklar az olunca metabolik faaliyetler de az ve nispeten daha yavaş ilerliyor. Geleneksel olarak bilinen amonyak oksitleyici bakteriler (nitrobacter, nitrosomonas gibi) yerine sistemde comammox bakterileri (ki amonyağı doğrudan nitrata çevirirler; nitrospira sp), arkeler, mantarlar ve mayalar döngü işini devralır. Hatta hem düşük pH’ta hem bazik koşullarda arke ve nitrospira bakterileri çok büyük oranda döngüden sorumludurlar. Asidik sularda az ama yeterli şekilde orada olurlar. Bu alanda yapılan yeni araştırmalar geleneksel olarak bildiğimiz çoğu şeyin aslında öyle olmadığını da gözler önüne seriyor. 5’ ten küçük bir pH’ da sistem tamamen çökmüyor! Bu evrensel bir kural değil! İşler hala yolunda gidiyor. Üstelik düşük pH’lı bir tankta asıl korkulması gereken şey NH4 değil NO2’dir. Ve bu sularda döngü, nitrit aşamasına pek uğramadan (comammox ve diğer mikroorganizmalar tarafından) NO3 formuna dönüştürülme eğiliminde olmakta. Ne muhteşem bir sistem! Her ortamda, o ortama en uygun yaşam formlarının gelişmesi ve buna uygun evrilmesi!.. Kesinlikle muhteşem! Bilim, bu konuda daha kim bilir bilmediğimiz neleri aydınlatacak! Düşük pH’lı bir ortamda döngüden tam olarak bahsetmek de doğru olmayabilir. Klasik azot döngüsünden bahsediyorum. İşin özü, NO2-NO3 toksik düzeyde ölçülmüyorsa o sistem bir şekilde çalışıyor demektir. Biliyorum çok uzattım; bu konuya ‘biyolojik filtrasyon’ konulu bir yazımda genişçe değinmeyi düşünüyorum; zaman bulursam tamamlayacağım. Dileyen, yukarıda isimlerini zikrettiğim mikroorganizmalarla ilgili bilimsel yayınlara bakabilir.

Her neyse, yukarıdaki yazıları şunun için uzun uzadıya yazdım; düşük pH’ lı bir sisteme mikroorganizma aşılamayı nereden yapabilirdim? Tabi ki düşük pH’lı hazır döngüde duran bir tanktan. Çivi çiviyi söker 😊. Mandorların buna ihtiyacı var; doğalarındaki sular da öyle. O halde doğru aşılama, asidik bir ortamdan yapılmalıydı. Apistogramma rositae çifti için kurduğum ve 5-6 aydır çalışan tanktan canlı bitki, kuru yaprak ve biraz kum aldım; bunları yeni tanka ekledim ve bu kadar. Ayrıştırıcı, dönüştürücü, üretici ve tüketici ne kadar mikroflora ve mikrofauna varsa hepsinden birer numune barındırabilecek materyaller seçtim. Zaten halihazırda üzerlerinde yaşıyorlardı; benzer su şartlarında da en az kayıpla yaşayıp çoğalmaya devam edeceklerdi; hepsi bu. Bakteri kültürü kullanmadım; gerek de yoktu. Balıklar gelene dek (6 gün) her gün bir tutam amonyak ve karbon kaynağı (kuru yem) ekledim sisteme. PH, dediğim gibi 6.0-6.1 bandında seyrediyor; amonyak gibi bir korkumuz yok. Nitrit okumaları bizi ilgilendiriyor şimdilik. O da korkulacak seviyede değil (05-1 ml üzeri düşük pH için sınırdır).

Ben de yazarken yoruldum 😊. Biraz ara vermeli.. Müsait bir vakitte detaylara devam etmek üzere; hoşçakalın 🙏🏻.[EDIT]ArifhbsAquatics,2024-04-09 14:58:35[/EDIT]

Beğenenler: [T]204774,Cem Altay[/T]

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

cyapıcıÇevrim Dışı

Kayıt: 19/09/2011
İl: Istanbul
Mesaj: 19
cyapıcıÇevrim Dışı
Gönderim Zamanı: 09 Nisan 2024 04:47
Masallah hayırlı olsun Tür için gayet uygun bir ortam 5 yıl önce ürettiğim zevkli bir tür

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

ArifhbsAquaticsÇevrim Dışı

Yönetici
Kayıt: 25/04/2018
İl: Sivas
Mesaj: 3595
ArifhbsAquaticsÇevrim Dışı
Yönetici
Gönderim Zamanı: 09 Nisan 2024 10:14
[QUOTE=cyapıcı]Masallah hayırlı olsun Tür için gayet uygun bir ortam 5 yıl önce ürettiğim zevkli bir tür [/QUOTE]

Teşekkür ederim Cihan hocam. Beş yıl önce beslediğin tür foerschi olmasın? Erdal hocam ilk defa geldiğini söylemişti bu türün.

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

cyapıcıÇevrim Dışı

Kayıt: 19/09/2011
İl: Istanbul
Mesaj: 19
cyapıcıÇevrim Dışı
Gönderim Zamanı: 09 Nisan 2024 14:58
Evet foerschi ve Strohi ürettim birbirleri ile tipa tip aynı balıklar yakalandılari yerden isimlerini alıyorlar.

+1: [T]205902,ArifhbsAquatics[/T]

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

ArifhbsAquaticsÇevrim Dışı

Yönetici
Kayıt: 25/04/2018
İl: Sivas
Mesaj: 3595
ArifhbsAquaticsÇevrim Dışı
Yönetici
Gönderim Zamanı: 09 Nisan 2024 15:04
[QUOTE=cyapıcı]Evet foerschi ve Strohi ürettim birbirleri ile tipa tip aynı balıklar yakalandılari yerden isimlerini alıyorlar. [/QUOTE]

Eyvallah, bana kalırsa, özelden de konuştuğumuz gibi hepsi foerschi adı altında sınıflandırılabilir. Örnek: Betta foerschi-mandor gibi. Çok az fark var aralarında. Takson makalelerinde yüzgeç ışınları sayısı, kafa yapıları be yanaklarındaki şeritlerin farklılığından ve mandor az daha iri olmasından bahsediyor, hepsi bu. O zaman bilgi doğru; mandor Türkiye’ye ilk defa geldi. Teşekkürler 😊.

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

ArifhbsAquaticsÇevrim Dışı

Yönetici
Kayıt: 25/04/2018
İl: Sivas
Mesaj: 3595
ArifhbsAquaticsÇevrim Dışı
Yönetici
Gönderim Zamanı: 14 Nisan 2024 00:34
Günceye devam;

Bir iyi bir de kötü haberle devam edelim. İyi haber, dişi/erkek ayrımında çok zorlandığım bir türdü; nihayet, renklerini vermeye başladıktan sonra kesin olmasa da (%80) cinsiyetleri ayırt edebildim. Kötü haber ise, tanka girdiğinden beri neredeyse hiç görmediğim bir serseriyi ölü olarak buldum. Dişi olduğunu düşünüyorum; yüzgeçlerinin ve boyunun diğerlerine göre kısa, vücut renginin kahverengi tonlarda ve dikine siyah şeritlerinin olmasından ötürü. Fotoğrafını paylaşacağım.

Evet, cinsiyetleri konusunda epey bir zorlandım. Ruh hallerine göre vücut renkleri o kadar değişiyordu ki.. Genelde erkekler daha görkemli, daha renkli, yüzgeçleri daha uzun ve vücutça iri, dişiler ise erkeklerin sıraladığım özelliklerinin zıttını taşıyan karakterde oluyorlar. Hem önceden beslediğim wild türlerde gördüğüm hem mandorların videoları ve görsellerinde gördüğüm şey buydu. Bir diğer ayraç da dişilerin üreme tüpçüğünün görünmesi. Fakat bu da ayrım için net bir veri değildi. Erkeklerde de benzer bir görüntü olabiliyor. Beni en çok yanıltan da bu olmuştu mandorlarda. Dediğim gibi, balıklar renklerini almaya başladıkça cinsiyetler de belirginleşti. İlkin erkek sandığım balık sonradan dişi, dişi sandığım ise erkek çıktı!
[IMG]https://foto.akvaryum.com/fotolar/205902/140420240004141.jpg[/IMG]

Yukarıdaki fotoğraf tankın ikinci günü bir video kesitinden. Erkek dediğim balık. Aşağıdaki pozlar geçen günden; aynı balığa ait 😊.
[IMG]https://foto.akvaryum.com/fotolar/205902/140420240007071.jpg[/IMG]

[IMG]https://foto.akvaryum.com/fotolar/205902/140420240017461.jpg[/IMG]

Ve gün geçtikçe siyah-kahverengi dikine şeritleri daha belirgin olmaya başladı.
[IMG]https://foto.akvaryum.com/fotolar/205902/140420240009491.jpg[/IMG]

Yukarıdaki pozda erkeğin aşağısında durmakta. Zaten sürekli olarak erkekten kaçıyor ve arada hilal şeklini alarak kur hareketleri yapıyordu. Bir diğer ayrıntı da, erkek olsaydı birbirlerine gövde gösterisi yaparlardı; hiç rastlamadım. Tanka alışıp gerçek renklerini sergilemeleri 4-5 günü buldu. Dişi dediğim balık erkeğe göre bir tık büyük. Muhtemelen erkek daha genç. İrileştikçe de zümrüt yeşilinden koyu maviye geçen renk desenlerini, maça kuyruk şeklini ve anal yüzgeç uçlarının uzadığını daha net görmeyi umuyorum. Erkekten bir kaç görsel;
[IMG]https://foto.akvaryum.com/fotolar/205902/140420240016431.jpg[/IMG]

[IMG]https://foto.akvaryum.com/fotolar/205902/140420240016451.jpg[/IMG]

[IMG]https://foto.akvaryum.com/fotolar/205902/140420240016491.jpg[/IMG]

Bu da ölen serseriden görüntüler;
[IMG]https://foto.akvaryum.com/fotolar/205902/140420240019411.jpg[/IMG]

[IMG]https://foto.akvaryum.com/fotolar/205902/140420240019431.jpg[/IMG]

Gözlemlerime göre oldukça cana yakın, hareketli ve ne yem versem yiyen bir çift çıktı. Rubra ve uberis tecrübelerimden, acaba yine çoğunlukla boş tank mı izleyeceğim endişemi, tür gelmeden önce okuduğum tecrübeler ve izlenimler rahatlatmıştı; geldikleri ilk günden itibaren apistolarım gibi cana yakın takılıyorlar. Bu durum çok sevindirici. Kuru yem yemeleri ve hiç saklanmamaları, onları beslemekten aldığım hazzı pekiştiriyor.

Diyetlerine de değinmek gerekirse, günde bir kere besliyorum. Geldiklerinden itibaren her gün ayrı olarak tropical pro deffence, tropical softline america, tetra min, omega one pellets, kurutulmuş tubifeks, sera immunpro, sera insect, sera discus gibi yemlerden verdim. İlk gün biraz ağız ucuyla yemişlerdi. Sonraki günler ayırt etmediler hiç. Diyetlerine tropicalin softline betta ve insect yemlerinden de eklemeyi düşünüyorum. diğer yemleri zaten tüketiyorlar ve seviyorlar; üstelik protein ağırlıklı yemler.

Bir sonraki güncede tank içerisinde takındıkları tavırlardan, habitatlarından ve olursa yeni gelişmelerden de bahsedeceğim. Çok keyifli bir tür olduğunu peşinen söyleyeyim.

Keyifli hobiler 😊.[EDIT]ArifhbsAquatics,2024-04-14 00:37:11[/EDIT]

Beğenenler: [T]219540,nejalt[/T][T]185748,Hrnokdn[/T][T]100597,twinsoul[/T]

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir