Lepistes ve Gerçekler Üzerine


Barış ERÇevrim Dışı

[B]5387,3[/B]
Kayıt: 26/09/2007
İl: Izmir
Mesaj: 2835
Barış ERÇevrim Dışı
Gönderim Zamanı: 04 Şubat 2010 13:20
Son günlerde lepistesin trendi arttıkça yine ortalıkta efsane hikayeler kol gezmeye başladı. Hobiciye lepistes veren akvaryumcu dahil forumlar dahil herkesin ağzında ithal lepistesler hassastır , yerli lepistesler dayanıklıdır vs. vs. uzayan efsanaler. Lepistes lepistestir arkadaşlar . Lepistesin yerlisi , ithali yoktur. Aralarında çokta fark yoktur. Bu efsaneleri yaratan bazı nedenler vardır. Bunları bu başlıkta tartışırsak eminim bu efsanelerden biri daha yok olacaktır. Konunun özüne  geçmeden 1-2 kronolojik bilgi vereceğim. Biz bu adamlardan daha iyi balıktan anladığımızı sanıyoruz ya burdan feyz alıp acaba bizmi yoksa yabancılar mı daha iyi balıktan anlıyor? Bu adamların lepistesimi yoksa bizim ülkemizde ki lepistesler mi daha sağlıklıdır? gibi sorulara nispeten cevap olacağına inanıyorum.

Guppy (lepistes) ismi kendisi doğa bilimcisi olan Robert John Lechmere Guppy den gelir. 1866' da Trinidad adasindan kendisinin örnek olarak getirdiği lepistes balıklarını, bazı türleri ve kumu Ingiltere' de müze olarak bulunan (British Museum) götürür. O zamanlar Poecilia reticulata isminin olmadıgı ama ismi Girardinus guppyi diye bilinen bir belgeden hareket ederek araştırmalara başlamıştır. Eline geçen belgede bir çok alt tür olduğunu görmüstür. ve araştırmalara baslamıştır.

 
Tarih:  Lepistes - Poecilia reticulata (Peters, 1859, De Filippi, 1861, Günther, 1866)

Lepistes Balığı ilk olarak 1885 yılında akvaryum balığı olarak araştırılmıştır.W.Peters tarafından Poecilia reticulata olarak tanıtılmış ve araştırmaya başlanmıştır.

 1861: İtalyan bilim adamı olan Tremezzo'da yaşayan F.de. Filippi ilk yaşayan lepistes balığını bir ada olan Barbados adasından getirip, yeni türlerini ve alt aile soylarını kaleme almıstır.

 1866: İngiliz Reverend Robert John Lechmere Guppy ve C.L.Guenther Trinidad Bölgesinden getirdiği bir çift lepistesi Caracas bölgesinden getirdiği başka bir lepistes ile birleştirerek Girardinus guppii adını verdiği bir alt tür oluşturur.

 1908: C.Siggelkow ise ilk lepistesi Almanya' ya getiren kişidir.

1911: İlk lepistesler gösterisi ve yarışmaları Almanya'nın Leipzig şehrinde görücüye çıkar.

1938: İngiltere' de  ilk Federation of Guppy Breeders Societies (FGBS) (Lepistes yetiştiricileri Federasyon Birliği) kurulur.

1954: Almanya' nın Hannover şehrinde ilk uluslararası Lepistes Fuarı açılır. New York' tan gelen Paul Hänel Yelpaze kuyruklu Lepistesi gösteriye gelen meraklılara fuarda sunar.

1955: İlk Alman Lepistes balıkları Birliği (DGG) kurulur. 1975' den sonra Almanya Lepistes Federasyonu (DGF) olarak isim alır.

 


R. - J. Lechmere Guppy (1836 - 1916)
 

1956: isvicre ilk Lepistes balıkları Gösteri Fuarını açılır.

1956: Eski Almanya olarak bilinen (DDR) Doğu Almanya' da Lepistes Balıkları üzerine çalışma grubu kurulur.

1958: 7.nci Lepistes gösteri fuarı Profesyonellerce (tür elde edici) elde edilen varyeteleri sergilerler. Bu bilim adamlarınında aralarında olduğu Nymphea grubu tarafından gerçekleştirilir.

 1958: Avusturya Lepistes Birliği (ÖGG) kurulur.

1960: 9.Leipziger lepistes, Lepistes balıkları gösterisinde ilk siyah renkte lepistes varyetesi göstericilerin beğenisine sunulur.

1961: Berlin' de (Eski Almanya zamanları) yapılan 8. Lepistes balıkları gösterisinde H.Krüger ilk türettiği cins olan Peceli Lepistesi gösterir.

1964: Danimarka' da sadece Lepistes balığı olmak üzere varyete yaratmak için özel çalışma masası (Labaratuar) kurulur.

1978:1. Avrupa Lepistes Lepistes balıkları varyete üretme şampiyonası yapılır.

1981: Uuslararası yüksek varyete üretme koratoryumu yapılır (IKGH).

1991: ilk milli Alman Lepistes balıkları cins üreticileri birliği kurulur. Lepisteslerin adı Alman Lepistesleri kalır.



1866 yılında bilim adamlarınca müzede tutulan Lepistes Prepatı


Ülkemizde ne yapıldı hobi konusunda? Daha yeni Akvaristler Derneği faaliyete geçebildi. Sanırım birde İsak ve Discus Fun Kulüp resmi nitelik taşıyor ve 72 milyon insandan kayıt olupta taşın altna elini sokacak hobici sayısı bir elin parmaklarını geçmiyor.  Bu tip dernek ve kulüplere destek olmazsak bilinçlenemeyiz ve alıpta öldürdüğümüz balıkların günahı bir yana , cebimizden giden daha nice paralar olur bir delinin kör kuyuya attığı taş yüzünden...

????????????????????????????????????????????????????????????????????????????


Gelelim konumuzun özüne

İthal olarak gelen lepisteslerde çıkan sorunun iki ana kaynağı var.

1- Ülkemizdeki gümrük prosedürleri ve vergiler
2- Balık beslemeyi bilmememiz.


Birinciyi ele alırsak 1 TL. ye alınan bir balık için %85 oranında vergi ödenmekte bunun üstüne gümrük müşaviri , kargo giderleri , sağlık sertifikası binince  TL ye aldığınız balığın ek masrafı 1,5 TL oluyor. Maliyet 2,5 TL. lere varıyor. Maliyet artıncada ithalatçı 1 koliye 100 balık koyacağına 2000 balık koyuyor. Evet şaşırmayın oran budur.

Bu maliyetleri düşürebilmek için salamura şekilde koliye basılan lepistesler bu yetmezmiş gibi birde ucuz anestesi metodları ile uyutuluyor.

Yok daha yetmez bunca eziyet lepisteslere . Balıklar ülkemize geliyor ve bilinçsizce uyandırılıyor .Balıklar uyanır uyanmaz (%50 fire verdi zaten) kalan sağlar dünyaca kabul edilmiş 16 günlük (new tank sendrom)adaptasyon süresini yaşamadan ki gelen su değeri nedir , uyandırılmak için pata küte açılan akvaryumdaki suyun değeri nedir açılmıştır bile  ; sonra bir daha perakendeciye yani akvaryumcuya geliyor. Orada da uygun olmayan adaptasyon koşulları ile dezenfekte edilmemiş daha önceki partiden gelen balıkların içinde durduğu suya alınıyor. Evet bu noktada akvaryumculara gidiyoruz ve balıklar karşımızda. Daha balıklar gelmeden birçok hobicinin haberi oluyor yeni balık gelecek vs. vs. Geldiği gün damlarız akvaryumcuya aman sonra kalmaz, güzeli seçilir vs. derken bir daha yeni geldiği sudan alıp hop poşetiyle birlikte tanklarımıza giriyor. Suya bu şekilde atılan poşetin içinde gazlar bağlanırmı , balıklar bundan ne kadar zarar görür oraya hiç girmiyorum. Çok bilenimiz bu şekilde poşeti sallıyor tanka. 15 dakika sonrada hadi bir daha yeni suya yelken açan balıklardan ne kadar medet umulabilir ki???

Evet arkadaşlar bu yolculuktan kaçı sağ kurtulabilir?Soruyorum size kaçı kurtulur?

Lepistesin yerlisi ,ithali yoktur. Lepistes lepistestir. Bu kadar işkenceye maruz kalan hangi canlı hayatının kalanını sağlıklı geçirebilir.

Bakınız kulüpçe bir organizasyon yaptık ve şu an ithal lepistes getiriyoruz , 1 koliye 90 balık ve her 3 balık 1 poşete giriyor. Buna müteakip geldikleri suyun ph , kh değerlerine kadar bilgi edindik. Gelen balığı nasıl açacağımızı , uyandıracağımızı , karantina süresince yapacaklarımızı , kullanacağımız materyali herşeyi planladık arkadaşlarımızla paylaştık. Bir tek balıkta dahi sorun yaşanmayacak hepimiz göreceğiz.

Şimdi soruyorum size problem yurt dışından gelen lepistestemidir yoksa onlara bu işkenceleri yapan bizlerde mi?

Bu arada yerli yada ithal hangi balığı alırsak alalım 16 günlük karantina uygulamasını yapmalıyız. Bu sürecin başında ise akvaryumcudan aldığımız balıklarımızı alırken dükkan sahibine rica edip balıkları kepçe ile yakalamadan bir kap ile yakalamasını rica etmeliyiz. Kap içinde yakalanan balığı yanımızda götürdüğümüz bir kova yada kap ile evimize getirdik. Karantina tankından hava hortumu ile suyu çekip ucunada bir vana koyup damlama metodu ile her iki suyu 45 dakika gibi bir sürede eşitlemeliyiz. Kovamız dolarsa üstünden alıp boşaltabiliriz.

Yine balıklarımızı karantina tankına aktarırken kepçe kullanmıyoruz. Kepçe kullanılmamasında ki espri balığın mukozasına zarar vermemek içindir. Bu mukoza zarar görürse zararlı patojenlere karşı savunmasız kalan balık her türlü hastalığa yakalanıyor. Tüm bu işlemleri yaparken aydınlatma kapalı olacak. Ne kovamız nede tankımız ışık almayacak. İkide bir açıp açıp bakmayacağız ki balık rahatsız olmasın strese girmesin.

Balığı tanka aktardık yine aydınlatma kapalı olacak. Bu esnada bemiks compose tarzı bir b vitamini bu suya atılıp balığın stresi azaltılabilir.
Işık açık olmayacak çünkü balıklar karanlıkta melathonin hormonu salgılar ve vucut hasarlarını tamir ederler. Hepimiz aydınlatmamızı ilk açtığımızda balıklarımızın bembeyaz puslu bir görünümde olduğuna şahit olmuşuzdur. İşte bu melathonin hormonundan dolayıdır ve sadece karanlıkta salgılanır.

Balıklarımızı bu süreçte kesinlikle yemlemiyor ve rahatsız etmiyoruz. 2.günden sonra hafif şekilde yemleyip daha sonra 16 gün boyunca düzenli yemlemeye geçebiliriz.

Unutmadan bu tanka balıklar içinde iken 4 günlük bir anti parazit uygulaması yapmalıyız. 16 gün sonunda herhangi bir sorun yok ise ana tankımıza balıklarımızı yine uygun şekilde damlama yaparak alabiliriz.

Aklıma gelenler ve bildiklerim bundan ibarettir. Konu hakkında yorum , öneri ve sorularınızla konuya dahil olmanızı  bekliyorum. Konu üzerinde tartıştıkça daha da aydınlanacağımıza eminim.

Sürçü Lisan ettimse affola.

Saygılarımla
Barış Er


Beğenenler: [T]208642,leventzl[/T][T]108970,neferheru[/T]
Teşekkür Edenler: [T]208642,leventzl[/T]

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

ateshÇevrim Dışı

Özel Üye
Kayıt: 23/11/2007
İl: Ankara
Mesaj: 478
ateshÇevrim Dışı
Özel Üye
Gönderim Zamanı: 04 Şubat 2010 13:24
 Çok güzel bir çalışma olmuş Barış abi gerçekten yararlı ve beslediğimiz balığın nasıl olduğu tahiçesini görmek çok güzel ellerine sağlık. Böyle güzel çalışmaların herzaman ihtiyaç var.

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

harra87Çevrim Dışı

Özel Üye
Kayıt: 10/09/2006
İl: Bursa
Mesaj: 373
harra87Çevrim Dışı
Özel Üye
Gönderim Zamanı: 04 Şubat 2010 14:04
 
 Çok güzel ve faydalı bir çalışma olmuş ellerine sağlı kBarış abi .Kafamızdaki çoğu soruya cevap veren bi çalışma olmuş.Bilmediğimiz çok şey var.
 
  Saygılar
harra872010-02-06 22:38:31

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

tlgtckÇevrim Dışı

Kayıt: 26/12/2009
İl: Istanbul
Mesaj: 2367
tlgtckÇevrim Dışı
Gönderim Zamanı: 04 Şubat 2010 14:29
Merhaba,
Güzel çalışma için teşekkürler. Kepçe yerine kapla yakalama konusunu anlayamadım.
Biraz açıklayabilir misiniz?
Ben de akvaryum dernegine üye olmak istiyorum,destek için..
Hayırlısı..
 

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

guupy38Çevrim Dışı

Kayıt: 14/01/2010
İl: Kayseri
Mesaj: 75
guupy38Çevrim Dışı
Gönderim Zamanı: 04 Şubat 2010 14:48

Bende yeni aldığımız balığı karantinaya alıp suyu eşitlemeyi anlamadım?Utangaç


Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

Caner AlçılıoğluÇevrim Dışı

Kayıt: 16/12/2009
İl: Usak
Mesaj: 839
Caner AlçılıoğluÇevrim Dışı
Gönderim Zamanı: 04 Şubat 2010 20:35
Barış ilk önce böyle bir konuya değindiğin için teşekkür ederim

Şuan Guppy (lepistes) adlı balığın ülkemizde çok ucuz fiyatlara  satılmasından dolayı çoğu kişi cichled türü balıklar beslemektedir ancak herkez hobiye başlarken lepistesle başlamıştır ve eninde sonunda lepistes besleyecektir.. Bu yüzden lepistes vazgeçilmez bir zevktir.

Lepistes balıklarını beslerken zevk alamabilmek için Barış abinin yukarıda yazmış olduğu makaleyi en az 2 kez okumak gerekiyor. Çünkü piyasada çok ucuz fiyatlara satılan lepistes balığının tarihçesini öğrenmek gerekir.

Şuan çevremdeki herkes cichled türü balıkları beslemekte ve banada balıklarımı küçümser bi tavırla bu balıklar yerine cichled besle diyorlar ama şunu unutmayalım ki herkes bir bir gün lepistes besleyecektir..

Gelelim Türkiyedeki akvaryum hobisiyle  uğraşan kişilere.. Türkiye'de Akvaristler derneği vs... gibi kuruluşlara katılımlar olmaması.. Şahsen yaşadığım şehirde (Uşak) böyle bir kuruluş olsa ben gidip üye olurum.. Barış abilerin yaptıkları gibi yurt dışından balık almak isterim ama çoğu kişi elini taşın altına koymuyor...

Yukarıda yazmış olduğum yazıya uymayan kişiler olabilir. Ama istisnalar kaideyi bozmaz...

Saygılar..

Bu arada Barış abi ithal balıklar hakkındaki bildiğim yanlış bilgilerden artık kurtuldum çok teşekkür ederim...

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

thunch84Çevrim Dışı

Kayıt: 10/09/2009
İl: Ankara
Mesaj: 285
thunch84Çevrim Dışı
Gönderim Zamanı: 04 Şubat 2010 22:53

Elinize, emeğinize, bilginize sağlık Barış Bey. Türkiye'de lepisteslerden sizin gibi anlayan ve bilgi sahibi olan kişiler arttıkça lepistese verilen değer daha da artacak inşallah. Bakarsınız birgün yerli akvaryum balığı üretim tesisleri kurulur. Fakat bunun için sanırım Devletten maddi-manevi destek gerekecek.


Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

yakamoz-gaÇevrim Dışı

Özel Üye
Kayıt: 06/01/2007
İl: Izmir
Mesaj: 128
yakamoz-gaÇevrim Dışı
Özel Üye
Gönderim Zamanı: 04 Şubat 2010 23:12
Paylaşımınız için teşekkürler Barış Bey!
Bence ülkemizde yeteri özen ve dikkat gösterilmiyor bu balığa.
Bu balıklarda melezleşmeler çok oluyor.Daha özenli ve daha dikkat edilerek bakılırsa bencede lepistes sevdalısı saf ırklara merakı daha çok arttıracaktır.

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

DelraichÇevrim Dışı

Kayıt: 26/10/2009
İl: Ankara
Mesaj: 147
DelraichÇevrim Dışı
Gönderim Zamanı: 04 Şubat 2010 23:15
Harika anlatmışsınız teşekkürler. Herkesin okuması lazım

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

radenkoÇevrim Dışı

Özel Üye
Kayıt: 17/01/2007
İl: Istanbul
Mesaj: 974
radenkoÇevrim Dışı
Özel Üye
Gönderim Zamanı: 04 Şubat 2010 23:30
Bakteri çatışması diye bir tabir vardır halk arasında bilinen bunu göz ardı etmek çoğu zaman toplu kayıplara neden olur. Burda anlaşılması gereken ithal veya yerli olması değildir. Burda asıl olan bir balığın bağışıklık sağladığı bir bakteri veya virüs ne olduğu önemli değil hastalık diyelim diğer balık başıklık kazanmamış olabilir. Yani kendi evinizdeki iki farklı akvaryumdan bile balıkları aynı yere koymanızda bile bu riski bilerek veya bilmeyerek üstlenmiş olursunuz. Hele ki bir de balık yoldan gelmiş ve üç beş akvaryum veya farklı suya atılmışsa zaten yorgun ve bitkin düşen balıklarda hastalık ve ölüm oranları artar. Burda yerli veya ithal balık olsun dikkat edilmesi gereken unsurlardan biri balığı kendi suyunuza alıştırarak koymak ve mümkünse tüm balıkları aynı anda alıp beslemektir. Akvaryumunuza sonradan balık eklemek her zaman risli bir davranıştır. Bazen karantina bile fayda etmez. Karantinaya alınmış bir balık sağlıklı diye diğer balıkların yanına alındığında bağışıklık kazandığı bir hastalık yüzünden akvaryumunuzda bu hastalığı daha önceden tanımamış ( bağışıklık kazanmamış) balıklarınızın ölümüne neden olabilir.
 
Bu nedenle ( başka nedenleride mevcuttur ) profesiyonel anlamda özel varyete besleyenler çok ve küçük akvaryum kullanırlar. Akvaryumun birinde çıkacak bir sorunda diğer akvaryumların etkilenmemesi için sumplu setlerden vazgeçmişlerdir.
radenko2010-02-05 08:45:59

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

Öğretmen AliÇevrim Dışı

Özel Üye
Kayıt: 12/04/2009
İl: Bursa
Mesaj: 1210
Öğretmen AliÇevrim Dışı
Özel Üye
Gönderim Zamanı: 05 Şubat 2010 12:20
Güzel bir derleme olmuş Barış bey emeğine sağlık.Balığın yerli ve ithal bir farkı olmadığını ithal balığın dayanıksızlılığının sebenin yolda ve sonrasındaki uygunsuz koşullar olduğuna değinmişsiniz.Bildiğim  kadarıyla ithal-yerli balıklarında bir çoğu profesyonel üreticiler tarafından havuzlarda üretiliyor.Bu havuzlar naylonlardan,tahtalardan veya beton yapılmış büyük su kapasitelerine sahip mekanlar.Direk güneş aldığından renk yoğunluğu fazla gelişim hızlıdır,bildiğim kadarıyla gelişimin hızlanması ve renklenmesi için ilaçlar kullanılıyor .Fakat akvaryumlara adaptesi çok zor.Özellikle canlı doğuran türlerinde bu sorunu yaşıyorum.Dışarıdan aldığım balıkların ithal olsun,yerli olsun tamamına yakını ölüyor.Ve bunların bir çoğu havuzlarda üretilmiş balıklardır.Fakat akvaryumda doğup büyümüş balıklarda bu durumu yaşamıyorum.Mesela bende doğmuş büyümüş balıklarımda ve bitkilerimde  ısıtıcı yok ve şu an ısı 15 derece civarı ...eve gelen forumda ki üye arkadaşlarımda koşulları gördü ve çok şaşırdılar.Normalde 15 derecede balıkların yaşamaması,bitkilerin fotosentez yapmaması gerekmektedir.Odanın ısısı yazın 40 dereceyi buldu bu aralarda 15-17 derece arası bir ısıda.Bu koşullarda 6 akvaryumumda 24 çeşit bitki 6 tür balık bakıyorum ve tek kayıp yada hastalık yok.
Yerli balık- ithal balıktan çok akvaryumda doğup büyütülmüş balıkların ve bitkilerin daha dayanıklı olduğunu söyleyemek isterim.Eğer yeterli zaman verilirse bu canlıların bir çoğunun değişen koşullara adaptede sorunu olmayacağı fikrindeyim.

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

Barış ERÇevrim Dışı

[B]5387,3[/B]
Kayıt: 26/09/2007
İl: Izmir
Mesaj: 2835
Barış ERÇevrim Dışı
Gönderim Zamanı: 06 Şubat 2010 23:48
Yorum yapan arkadaşlara teşekkürler.

Ali Bey'de değişik bir konuya değinmiş. Isıtıcı takmadığı bir tankında lepisteslerin 15 dereceyi tolere edebildiğinden bahsetmiş. Bu noktaya dikkat çekmek istiyorum. Bu ısıya adaptasyon süresi mevsim şatlarına göre yavaş yavaş olmakta ve balık kendini bu ısıya belirli bir süreçte hazırlamakta. İdeal sıcaklık bu değil ama zorlansada adaptasyon süreci uzun.

Oysa  şu anda o tankın ısısını hergün 3 derece düşürerek 24 dereceden 15 e inse mutlaka ki balıklar ölecektir.

İthal gelen lepistes ve Ali Bey'in lepistesleri arasında bir fark yok. Tek fark ithal lepisteslerin kısa sürelerle değişik ortam ısı ve su şartlarına uyum sürecini tolere edememeleri.

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

Öğretmen AliÇevrim Dışı

Özel Üye
Kayıt: 12/04/2009
İl: Bursa
Mesaj: 1210
Öğretmen AliÇevrim Dışı
Özel Üye
Gönderim Zamanı: 07 Şubat 2010 13:26
Bir de şu konu var Barış bey yaşı 40 ın üzerinde olanlar bilirler bende eniştemden ve babamdamdan duydum.Lepisteslerin daha önceleri hastalanıp öldüğünü duyan yoktu en dayanıklı balık lepistes diye bilinirdi.Çok küçükken hatırlıyorum ufacık akvaryumlarda 100 lerce lepistes vardı yer kalmayınca kavanozlara leğenlere konurdu..o zamanlar ne PH,ne nitrat biliniyordu direk çeşmeden konan sular da bu balıklar yaşıyordu.Değişik tür üretmek için yapılan çalışmalar sonucu bu ırkların bağışıklık sistemlerinin zayıfladığını,gen havuzunun daralması yüzündende bu sorunların kalıcı olduğu ile ilgilide yazılar okumuştum.

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

Barış ERÇevrim Dışı

[B]5387,3[/B]
Kayıt: 26/09/2007
İl: Izmir
Mesaj: 2835
Barış ERÇevrim Dışı
Gönderim Zamanı: 07 Şubat 2010 13:54
[QUOTE=Öğretmen Ali]Bir de şu konu var Barış bey yaşı 40 ın üzerinde olanlar bilirler bende eniştemden ve babamdamdan duydum.Lepisteslerin daha önceleri hastalanıp öldüğünü duyan yoktu en dayanıklı balık lepistes diye bilinirdi.Çok küçükken hatırlıyorum ufacık akvaryumlarda 100 lerce lepistes vardı yer kalmayınca kavanozlara leğenlere konurdu..o zamanlar ne PH,ne nitrat biliniyordu direk çeşmeden konan sular da bu balıklar yaşıyordu.Değişik tür üretmek için yapılan çalışmalar sonucu bu ırkların bağışıklık sistemlerinin zayıfladığını,gen havuzunun daralması yüzündende bu sorunların kalıcı olduğu ile ilgilide yazılar okumuştum.[/QUOTE]


Koyulaştırdığım cümlenizde ki sulardan içiyormusunuz Ali Bey?

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir