ÖZELLİKLER

Kullanıcı Adı:
Tiye
Kullanıcı Grubu:
Forum Üyesi
Geri Bildirimleri:
Aldığı Beğeni:
25
Hesap Durumu:
Aktif
Durumu:
Çevrim Dışı
Üyelik Tarihi:
11 Nisan 2017 16:55
Son Ziyaret:
13 Aralık 2017 12:22
Toplam Mesaj:
18 [0.01 Gün Ortalaması]
Paylaşım Sayisı:
0 (Son 6 Ay)
İlan Sayisı:

BİLGİLER

Ad Soyad:
Emre Kale
Doğum Tarihi:
Girilmedi
Yaş:
Bilinmiyor
İl:
Kayseri
Meslek:
Özel Mesaj:
Sohbet Talebi:
Üye Favorile:
Sosyal Medya:

İMZA

[img]http://resimyukle.in/images/2014/09/14/agir-issiz.png[/img]

SON 10 MESAJI

Ne Olmuş
Yaralanmiş mi parazit mi olmuş Akvaryum kayalar çok
[IMG]https://foto.akvaryum.com/fotolar/196316/020620171950471.jpg[/IMG]
Sarımsak
Sarımsak Normal suyun içine koyup dövsem olur mu


[IMG]http://taskopruesnafrehberi.com/wp-content/uploads/2016/04/sar%C4%B1msak-kokusu.jpg[/IMG]
Balıklarının Hasta Olmamasi İcin Ne Yapmak Lazım
Balıklarının hasta olmamasi icin ne yapmaliyiz [8)] [EDIT]Tiye,2017-05-02 22:17:58[/EDIT]
Balıklarla İlgili İlginç Bilgiler
Balıklarla ilgili ilginç bilgiler
Bir yerlerde karşılaşılan yahut akla gelen bazı ilginç sorulara cevap vermek isterim.


-Balıklar uyur mu?
- Evet uyurlar. Işıklar sönünce yüzmeyi bırakıp kumun üzerine çökerler ve uyurlar. Göz kapakları olmadığı için uyumaz sanılır ancak ışığı yaktığınızda bir zaman uyamanayıp etrafından habersiz bir şekilde dururlar.


- Balıklar uyurken gözleri açık olduğu için görürler mi?
- Hayır. Tıpkı biz uyurken kulaklarımızın açık olduğu halde duymadığımız gibi.


- Balıklar su içer mi?
- Bazıları evet, bazıları hayır. Tuzlu su canlıları su içerler. Tatlı su balıkları ise tatlı suyun özelliğinden dolayı vücutlarına giren fazla suyu atmak için uğraşırlar. Bunun için su içmelerine gerek kalmaz.


- Balıkların hafızası 3 saniye midir?
- Hayır yapılan araştırmalar ve deneyler (Mytebuster da bununla ilgili bir deney yapmıştı.) onların hafızalarının 3 saniye olmadığını gösteriyor. Çok zeki hayvanlar değillerdir ancak kısa süreli de değildir hafızaları. Bunu siz de fark edebilirsiniz. Balıklarınızı ışığı yakıp yemlerseniz ışığı her yaktığınızda hemen öğrendikleri üzere yukarı çıkarlar.


- Balıkların kulakları var mıdır?
- İç kulakları vardır. Bizim kadar mükemmel duyamazlar. İç kulak olduğu için daha çok uğultu şeklinde duyarlar. Ancak duyarlar.


- Balıklar işer mi?
- Evet ancak memeliler gibi değil. Onlar zehirli bir madde olan amonyağı solungaçlarından sıvı olarak çıkarırlar.


- Balıkların hayatları kısa mıdır?
- Hayır. İyi bakıldıklarında yıllarca hatta onlarca yıl yaşayabilirler. Ancak genellikle 10 yıl civarı yaşarlar ne yazık ki insanların elinde genellikle torunlarını görmezler.


- Balıklar neden renklidir?
- Renk, balıklar için bir iletişim aracıdır. Canlılar için renkli olmak karşı cinse (tabiki dişiye ) gösteriş içindir. "Bak ben sağlıklı ve çok yakışıklıyım" demektir. Renk erkekler arasında da bir iletişim aracıdır. Ancak tırnak işareti içindeki anlamla değil tabiki. Baskın ve güçlü erkek renklerini çok canlı sergiler. Bu diğer erkeklere oranın sahibinin kim olduğunu gösterir. Baskın olmayan erkekler de rengini ya sergilemez ya da donuk, siyahımsı sergiler. Bunun anlamı da "Ben sana rakip değilim, bana bulaşma, dişiler yengemizdir." demektir.


[IMG]http://www.itusozluk.com/image/mandarin-baligi_84743.jpg[/IMG]




- Çok iyi bakılan balıklar çok fazla büyür mü?
-Hayır. İstediğiniz kadar iyi bakın genlerinde olan bir büyüklük vardır. Onu aşamazsınız. Zaten akvaryum ortamında da maksimum büyüklüğe ulaşması biraz zordur.


- Balıklar neden batmaz?
- Balıkların vücutlarında hava keseleri vardır. O hava kesesi balığın batmasını engeller. Bu hava kesesi patlayan balıklar batarlar ve yukarı çıkmak için çok çaba sarfederler.


- Balıklar vahşi midir, evcil midir?
- Bazı balıklar için belki evcil diyebiliriz ancak balıkların çoğu (evde beslenenleri kasdediyorum.) evcil değildir.


- Piranalar gerçekten çok vahşi midirler?
- Bazıları bazı dönemlerde evet. Pekçok pirana cinsinden bazıları meyvelerle beslenir, bazıları da balıklarla. Ancak kurak mevsimde gerçekten saldırganlaşabilip memeli hayvanlara hatta insanlara bile saldırabilirler. Kurak olmayan normal zamanlarda ise saldırmazlar. Hollywood filmlerin yalanlayan bir bilgi daha: Piranaların öldürdüğü bir insan henüz kayıtlara geçmemiştir.


- Dünyanın en zehirli balığı hangisidir?
- Aslan balığıdır.

[IMG]http://www.seafriends.org.nz/images/f031820t.jpg[/IMG]



- Annesi için bile dünyanın en çirkin balığı hangisidir?
- Dünyanın en çirkin balıkları genellikle okyanusların en dip noktalarında, hiç güneş görmeyen yerlerinde yaşarlar. Bunlardan birini seçin.

[IMG]http://farm1.static.flickr.com/146/398032677_dfab408834.jpg?v=0[/IMG]
[IMG]http://people.whitman.edu/~yancey/rattail2.JPG[/IMG]
[IMG]http://farm1.static.flickr.com/33/48427873_bfb37a1003.jpg[/IMG]
[IMG]http://eniyio.net/wp-content/uploads/2016/10/Blob-Fish.jpg[/IMG]
[IMG]http://eniyio.net/wp-content/uploads/2016/10/Ogcocephalus-darwini.jpg[/IMG]
[IMG]http://farm1.static.flickr.com/202/491063188_ed15722aac_o.jpg[/IMG]
[IMG]http://farm1.static.flickr.com/42/123049292_cd95c1b2be.jpg[/IMG]





- Balıklar gerçekten açlıktan değil de tokluktan mı ölürler?
- Bu sözle anlatılmak istenen balıkların uzun süre açlığa dayanabilecekleri ancak çok yemlemeyle karınlarının şişeceği, bağırsaklarının tıkanacağı ve sonucunun ölüm olacağıdır. Yani kısmen doğrudur.


- Neden kimi balıklar tatlı suda kimi balıklar tuzlu suda yaşar?
- Aslında en başta bütün balıklar deniz balıklarıydı. Sonradan kıta kırılmaları veya depremlerle oluşan yarıklarla göller oluşmuş; oraya hapsolan balıklar yağan yağmurlarla suyun giderek tatlılaşmasına alışmışlardır.


- Ciklitler (cichlid) hangi balıklara denir?
- Ciklitler Amerika, Afrika ve Asya'da tatlı sularda yaşayan ağızda kuluçka yapan yahut yumurtalarını bir yere döşeyen balıkların genel adıdır. Yaklaşık 1000 civarında ciklit çeşidir vardır. Ayrıca "cichlid" İngilizce yazılışıdır. Türkçede ciklit veya ciklet diye yazılır/yazılması gerekir.


- Binlerce hatta yüzbinlerce balık bir arada yüzdüğü halde neden birbirlerine çarpmazlar?
- Çünkü vücutlarının ortalarında yanal çizgileri vardır. O çizgi ile çevresindeki bütün sesleri, titreşimleri, dalgalanmaları anında hissederler. Bu sayede birbirlerine çarpmazlar.








- Balıklar iyi yüzücü müdürler?
- Aslında değil. (Akvaryum balıkları için.) Yani kısa mesafede evet ancak uzun mesafede hemen yorulurlar.


- Balık kelimesinin anlamı nedir?
- Eski Türkçede "bal" çamurumsu su demektir. "Bal"a isimden isim yapım eki olan "ık" eki getirilerek çamurumsu suda yaşayan anlamına gelen balık kelimesi türetilmiştir.


- Balık kelimesinin en çok olduğu dil hangisidir?
- Eskimolar sebze ve meyve yiyemedikleri için sadece et yerler. Bunun için hayatlarında balığın önemi çok fazladır. Ve dillerinde 50'den fazla balık anlamına gelen kelime vardır.



- En lezzetli balık hangisidir?


Hamsi
[IMG]https://img-s1.onedio.com/id-523c2b4a945956c25f000022/rev-1/w-635/listing/f-jpg-webp/s-cd26fa755097538e2796c970ed7f54e9b1b60a08.webp[/IMG]
Mercan
[IMG]https://img-s1.onedio.com/id-523c2b4a945956c25f000026/rev-1/w-635/listing/f-jpg-webp/s-cf979305a62b3173a7a257faf83ad791d5de3765.webp[/IMG]
Sinarit
[IMG]https://img-s2.onedio.com/id-523c2b4a945956c25f000021/rev-1/w-635/listing/f-jpg-webp/s-ef7d796c228a44cd89bbb9c6172ba27c7e2963f7.webp[/IMG]
İskorpit
[IMG]https://img-s1.onedio.com/id-523c2b4a945956c25f000020/rev-1/w-635/listing/f-jpg-webp/s-7b19c4ac5c2893d91cc0bf75779428c8555757c8.webp[/IMG]
Çupra
[IMG]https://img-s1.onedio.com/id-523c2b4a945956c25f00001e/rev-1/w-635/listing/f-jpg-webp/s-e6235cd8f5146d581d1946dce1316528364a8f92.webp[/IMG]
Levrek
[IMG]https://img-s2.onedio.com/id-523c2b4a945956c25f00001f/rev-1/w-635/listing/f-jpg-webp/s-c91fd99206b851ca6abaae5bb46661761febd0a5.webp[/IMG]
Sarpa
[IMG]https://img-s2.onedio.com/id-523c2b4a945956c25f00001d/rev-1/w-635/listing/f-jpg-webp/s-cdae8491dda84558b44032818204aa4ec35d7e2b.webp[/IMG]
Kalkan
[IMG]http://www.berhelturizm.com/images/tour/galeri/Varna-Turu8000.JPG[/IMG]
[EDIT]Tiye,2017-04-25 18:25:44[/EDIT]
Hastalık Belirtileri Ve Tedavileri
Hastalık Belirtileri ve Tedavileri
Yorum bırakın
Genelde hasta bir balığın semptomları şunlardır:

* Balık yorgun, bitkin ve uyuşuk durumda mı?

* Balık aynı noktada bir ileri bir geri anlamsız bir şekilde sallanıp durur.

* Kaçma refleksi var mı?

* Yem alıyor mu?

* Yüzerken yan veya sırtüstü mü, sersem vaziyette Başı aşağı doğru mu duruyor?

*Yüzgeçleri yapışmış halde mi?

*Tank tabanında kayıyor halde mi yüzüyor?

*Tabanda yüzerken ürküyor mu?

*Suyun yüzeyinde mi kalıyor?

*Su yüzeyinden ağzını açarak hava yutuyor mu?

*Çabuk ve sık solunum yapıyor mu?

*Sudan dışarıya sıçrıyor mu?

*Balık yan yatmıştır ve filtrenin çekim gücüyle tankın içinde bir oraya bir buraya sürüklenir.

* Balığınız sürekli dipte kuma veya kaya dibine tutunmaya çalışıyormu?

• Bu ve benzeri belirtiler dikkatlice incelenir ve kaydedilir.




Balık Hastalık Belirtisi Örnek tablo
Suyun Neden Olduğu Zehirlenmeler :

Genel Bilgi

Malawi ve Tanganyika tanklarında ısı ve pH yüksek olması gerektiğinden dikkat etmediğiniz taktirde aşağıdaki 3 zehirlenme şekli başınıza gelmesi yüksek bir olasılıktır. Bunlar silikon,amonyum ve nitrit-nitrat zehirlenmeleridir. Acemi iseniz ve tankınızın kuruluşu yeni ise balıklarda bir terslik görürseniz ilk olarak sudan dolayı meydana gelebilecek zehirlenmeler üzerine yoğunlaşın.

Silikon Zehirlenmesi

Sağlıklı olduğundan emin olarak bir balık aldınız. Balığı tanka koyduğunuzun ilk gününde en geç ikinci gününde yem yemeyi kesmişse, ve aniden cansızlaşmışsa, pulları ve yüzgeçleri erimeye başlıyorsa aklınıza gelecek ilk tehlike silikon zehirlenmesi olmalı. Silikonun iki çeşidi vardır. İlki normal, balıkları öldüren silikon. Diğeri DIY storelarda (Bauhaus, Bricolage, hatta Carrefour süpermarketinde bile bulabilirsiniz) da satılan akvaryum silikonu, zaten tüplerin üzerindeki balık resimlerinden de anlarsınız. Tankınızı imal eden kişi bundan haberdar olmayabilir, satın aldığında yanında gözlüğü olmadığından balık resimlerini görmemiş olabilir, veya ‘yanlışlıkla’ daha ucuz diye normal silikon almış olabilir. Neden her ne ise, kabak balıklarınızın başına patlayacak demektir. Bu belirtileri fark ettiğinizde balıkları tanktan çıkartın. Su sıcaklığı cichlidler ve tropik balıklar için 24 C’dan başlayacağı için ısı dolayısıyla silikondan sızan gazlar balıklarınızı yavaş yavaş öldürüyor demektir. Cansızlık ilk günden itibaren başlar fakat gazlara karşı aşırı bir tepki gelişmez. Ölüm yaklaştığında balığınızın pulları

soluk ve erimiş olur, yüzgeçleri ya yırtık gibidir, ya da erimiştir, ve zor nefes alarak yan yatmış bir şekilde oradan oraya sürüklenir. İzlenecek tek yol balıkları başka bir tanka koymak. İmkanınız varsa daha iyi ve güvenebileceğiniz marka bir tank alın, yoksa tankınızı tamir edin. Bir çakı veya bisturi yardımıyla kenarlardaki silikonları en ufak bir parça kalmayacak şekilde kazıyın. Eğer parça kalırsa hava kabarcığı yapar ve tankınız bittiğinde sızdırır, hatta tankınızı patlatabilir. Ardından tankı yıkayın ki silikon zerrecikleri gitsin. Kazdığınız yerlere aseton sürün böylece hem daha iyi temizlenecek yüzey hem de silikon daha iyi tutacak. Akvaryum silikonu kenarlara sıkın, başparmağınızla üzerine sadece bir kez bastırın, ikinci defa üzerinden geçmeye kalkarsanız silikon pütürlenir ve kabarcık oluşabilir içinde. Tankı en az 24 saat kuru olarak bekletin. Eğer tankınız 100 lt’den büyükse en az 2 gün bekletin. Sonra denemek amacıyla içine su doldurun ve en az bir gün bekletin. Boşluk bırakmışsanız su kenarlardan sızmaya başlayacaktır, sızarsa yapılacak tek şey tekrar kazıyıp silikonlamaktır

Amonyum Zehirlenmesi

Balığınız sürekli olarak su yüzeyinde yüzüp ağzını sonuna kadar açıp nefes almaya çalışıyorsa buna rağmen boğuluyormuş izlenimi veriyorsa üstüne üstlük tankın suyu da koyu sarı ise balık amonyumdan zehirleniyor demektir. Balık çoğunlukla yarı bilinçsiz ve halsiz olur, etrafınada neler olup bittiğinin farkında değilmiş gibi görünür. Suyun yüzeyinden sanki hava almaya çalışıyor gibi olduktan sonra dibe çöker yavaşça, ardından tekrar ani bir fırlayışla su yüzeyine çıkar. Tüm bu süreçte ağzını hep sonuna kadar açar ve solungaçları normalden çok fazla çalışır. Gözler normalden koyudur ve balığın bütün rengi olabilecek en koyu rengi alır.

Bu çok ciddi sonuçları olan bir zehirlenme şekli, balıklarınızın tümü ölebilir. Test kitiniz yoksa amonyum patlamasını en iyi şekilde sararımış sudan anlarsınız, su koyu sarı olduğunda ve bulanıklık başlamışsa balıklarınız zehirlenmeye başlıyor demektir. Biraz garip bir örnek olabilir, ama kafanızda daha iyi canlanması için idrar rengini düşünün, idrara rengini ve genel olarak kokusunu veren amonyumdur. İdrar kana bulaştığında zehirlenme meydana gelir, buna da en büyük etken amonyumdur. Akvaryumlarda da durum çok farklı değildir. Amonyum en çok yiyecek atıklarından ve pisliklerden açığa çıkar. Düzenli dip temizliği yapmazsanız pislikler birikir ve gazlar sızmaya başlar. Su idrar rengi ve kokusunu alır. Test kitiniz varsa aklınızda bulunsun, amonyum seviyesi 1 ppm değerini kesinlikle aşmamalı. Tabii ısı ve pH yükseldikçe amonyum değeri daha da az çıkmalı. Bu tip zehirlenme en çok amonyumu parçalayacak aerobic bakterilerin henüz oluşmadığı veya çok az sayıda olduğu yeni kurulmuş tanklarda görülür. Daha geniş bir açıklama ve burada bahsedilen zehirlenme türlerini nasıl önleyebileciğinzi öğrenmek için Yeni Tank Sendromu sayfasına bakın.

Balıklarınız amonyumdan zehirlendiyse bu tamamen sizin suçunuz sayılır. Zehirlenmeye davetiye çıkartan ve özellikle yeni başlayanların en çok tekrarladığı hatalar şunlardır:

Tanka gereğinden fazla yem atılması, balıklar doyunca dibe çöken yemler.

Çok az miktarda ve düzensiz su değişimleri.

Tankı daha ilk kurulduğunda ağzına kadar balıkla doldurmak.

Yetersiz kalan filtreleme veya havalandırma.

Amonyum zehirlenmesinin tedavisi yok, sadece durumu farkettiğinizde acil önlem alabilirsiniz. Seçebileceğiniz 3 yol var. İlk yol hemen balıkları temiz, tamamen yeni suyun bulunduğu bir tanka almak. Alabileceğiniz başka tankınız mevcut değilse ikinci yola başvuracaksınız demektir. Balıkların bulundukları tanka vakit geçirmeden su değişimi yapın. Değişim miktarı en az %70 olmalı. Yeni suyun ısıtılmış olması çok iyi olurdu, ama durumun aciliyetini göz önüne alarak, suyunuz sıcak değilse ısıtmayı beklemeyin, soğuk su kullanın. Suyu mutlaka dipten çekin, NH bileşikleri sudan ağır olduğundan dipte birikiyorlar, yüzeyden alırsanız amonyum sifonlanmış olmayacak, sadece suya dağılmış olacak. Amaç amonyumu en az seviyeye getirene kadar inceltmek. Balıklar kendilerini boğulur gibi hissettiğinden çok güçlü bir havalandırma koyun. Üçüncü yol amonyum, nitrit, ve nitrat seviyelerini ‘anında’ düşürdüğünü iddia eden ilaçlar kullanmak. Sakın bunun için Tetra Aquasafe kullanmaya kalkmayın, sivrizekanız burada pek işe yaramaz. Aquasafe sadece su değişimlerinde kullanılan suyun klor, ağır metal, ve amonyumunu yok ettiğini iddia ediyor, tankın içinde birikmiş olan amonyumda kesinlikle kullanılmamasını tavsiye ediyor. Bu yollar içinde en az güvenebileceğiniz yöntem kimyasal yöntemdir. İlaçlar seviyeleri kısa süre için düşürürler, ama tekrar yükselmesine de genelde engel olamazlar. O nedenle ilaçları sadece geçici olarak kullanın, yani, ilaçtan hemen sonra büyük bir su değişimi uygulayın. Bu tip bir zehirlenmede işinizi şansa bırakmayın ve en güvenilir olan ilk iki yolu tercih edin. Amonyum seviyelerini düşürdükten sonra beklemekten başka yapabileceğiniz birşey kalmıyor. Kurtulan kurtulacaktır, ama çoğunluk büyük bir ihtimalle ölecektir.

Nitrit-Nitrat Zehirlenmesi

Yine tank kurulduğunun ilk haftalarında meydana gelebilecek bir zehirlenme türü. Sağlıklı olarak aldığınızdan emin olduğunuz balıklarınız birden cansızlaştığında, yem yemeyi kestiğinde sorun büyük bir ihtimalle nitrit zehirlenmesidir. Tankınız oturmuşsa ve aynı belirtileri görürseniz o zaman zehirlenme nitrat zehirlenmesi şeklinde olur, çünkü zincir oluşmuştur fakat en son ürün olan nitrat temizlenmemektedir. Sebebler genellikle fazla balık, fazla yem, az su değişimi, az filtreleme veya havalandırmadır. Amonyum zehirlenmesinden farklı olarak bu iki zehirlenme türünde balıkları kurtarma ihitmaliniz çok daha yüksek, tabii önlem alamazsanız öleceklerdir. Belirtiler genellikle halsizlik; yeme ilgisizlik: hiç yememesi veya yediğini tükürmesi; stres belirtileri: yüzgeç erimesi, pul erimesi, rengin normalden koyu olması, veya normalden açık olması, gözlerin kararması; bir köşede durma veya saklanma çabalarıdır. Tankın suyu genellikle açık veya çok açık sarı rengindedir. Bu zehirlenme şekli özellikle yüksek pH isteyen balıkların başına gelebilir, çünkü her türlü amonyum, nitrit, veya nitrat yükselmesine karşı çok hassaslar. Yukarıda bahsedilen belirtileri farkederseniz, sularınız da sarımsı renkte ise vakit kaybetmeden %40 ile %50 arası su değiştirin. Ardından da 2 hafta boyunca 2-3 günde bir %20 su değiştirin. Suları dipten çekmeye özen gösterin. Bunun dışında bir ilaç kullanmayın. Amaç balığı mümkün olduğunca daha fazla strese sokmadan zehirlenmeyi atlatmasını sağlamak. Balığığınızı güçlendirmek için bir conditioner kullanmanız iyi olur. Genellikle balığınız çok hassas bir tür değilse ilk su değişimini takip eden ilk günlerde düzelir. Ancak düzelme belirtiler görseniz bile 2 hafta boyunca yukarıda belirtildiği şekilde değişim yaparak tam sağlına kavuşmasını sağlayın.


Balık Kenesi:

Balıkların solungaç tarafında oluşur.Bu hastalıktaki en büyük avantajımız kenenin gözle görülmesidir.Keneyi çıkartabilirsiniz.

Balık dekorlara ve kuma sürtünmeye başlar.

Solungaç Parazitleri ve Tedavisi:

Her şey yolunda iken balık birden akvaryumun tabanında saklanmaya başlar, olduğu yerde sallanır ve rengi koyulaşır.Gözlerinde kararma başlar ve gereğinden fazla sık nefes almaya başlar.Ani hareketlerle solungaçlarını dekorlara sürter.Ön alttaki yüzgeçlerini oynatır.Solungaçlardaki parçalanmayı gözünüzle görebilirsiniz.Solungaçlarını açmadan nefes almaya çalıştığında ise balığınız ölmek üzeredir.

Balığın dışında da anormal bir farklılık görmezsiniz.Balığın yüzeyinde beyaz ve sarı noktalar yoksa bu hastalıktan bahsetmeli ve tedbir almalısınız.4 lt ye 12-16 damla formalin (içinde çinko olmayan)damlatın.Formalini ise çok iyi havalandırdığınız tankınızda 35-40 dk bırakın ve 4/3 oranında su değişimi yapın.2 gün sonra 10 lt ye 2 damla malachite yeşili damlatın.3 gün ise 10 lt ye bir damla damlatın ve yarı yarıya su değişimi yapın. 5-6 gün sonra malachite yeşilini tekrarlayarak kuluçkaya yatan mikropları öldürün. Unutmayınki ilaçlar yumurta halindeki bu parazitlere etki etmez.Etkilenen balıklarınızı 4 lt ye 3 damla damlattığınız suda 10 dk. Banyo yaptırarak tekrar tanka alınız.

Tedavi sırasında dekor ve filtre aksamlarını tuzlu su ile yıkayınız.

Yüzgeç Erimesi



Yüzgeçlerde, özellikle kuyrukta erime varsa, eriyen yüzgecin ucunda pamuğumsu veya koyu renk bir şerit varsa buna yüzgeç erimesi (İngilizce adı fin rot) denir. Yüzgeç erimesi özellikle stresten olur ve önemli bir sebebin sonucu olarak gelişir. Yapılacak ilk iş balığı tedavi etmeden önce yüzgeçlerinin erimesine sebep olacak kadar onu strese sokan sebebi bulmaktır. Sebepler arasında nitrit-nitrat zehirlenmesi, saldırgan bir balık, ciddi bir şekilde hastalanması, veya uzun bir yolculuğa çıkması sayılabilir. Bunları kontrol edin.

Balıkların vücudunu kaplayan koruyucu tabakaları vardır. Onları elinizde tuttuysanız vücutlarının kaygan olduğunu, ve balığı salsanız bile kayganlığın bir süre parmaklarınızdan gitmediğini fark etmişsinizdir. Bu koruyucu tabaka suda doğal olarak var olan birçok mantar veya bakteriyi uzak tutar. Balık strese girdiğinde tabakanın salgılanması sekteye uğrar veya tamamen engellenir. Zaten özellikle bu nedenden dolayı balığınızı stresten uzak tutun denir çok yerde. Balığın doğal kalkanı zayıfladığında veya yok olduğunda hastalıklara karşı savunmasız hale geliyor. En çabuk kaptığı enfeksiyon da yüzgeçlerde gösterir kendini.

Yüzgeç erimesini saldırgan bir balığın yüzgeçleri parçalaması ile karıştırmayın lütfen. Bu tip saldırılar sonrası için yapılacak tedavi için Yaralanmalar kısmına bakabilirsiniz. Yukarıda yüzgeç erimesine sebep olabilecekler arasında saldırgan bir balığı kastemin nedeni ‘saldırı hareketlerinin diğer balık üzerinde yarattığı stresten dolayı oluşan erimedir’. Sürekli kaçmak zorunda kalmaktan veya saklanmaktan dolayı balık strese girer,bir köşeye sıkışıp kalır ve yem yiyemeyecek cesareti bile bulamaz kendinde. Genelde bu belirtileri erime takip eder. Oysa yüzgeçler ısırıldığında uçları parçalanmış gibi durur, ama parçalanmış kısımların ucunda pamuğumsu oluşumlar veya koyu kırmızı renkte bir şerit yoktur. Erime görürseniz öncelikle fungal mı yoksa bakteriyel bir enfeksiyon mu ona karar verin. İkisinin tedavisi birbirinden farklı olacaktır. Fungal enfeksiyonlar genelde saldırı sonrası stresi veya vücutta meydana gelen bir yaralanma sonrası meydana gelirler ve bulaşıcı değillerdir, yani tüm tankı bu durumda ilaçlamanıza gerek yoktur. Enfeksiyon oluşturabilecek mantarlar arasında saprolegnia, achyla, aphanomyces, branchiomyces, ıchtyophonus ve pythium gibi mantarlar vardır. Fungal enfeksiyonlarının görünüşleri beyaz veya kirli sarı bir pamuğa benzer. Zaten Columnaris dışında vücutta oluşan tüm pamuğumsu oluşumlar bir fungal enfeksiyondur. Tedavisi bakteriyel enfeksiyonlarla karşılaştırıldığında nispeten kolaydır. Balık elle tutulacak kadar büyükse onu elinize alın ve etkilenen bölgelerin üzerine bir pamuk yardımıyla nazikçe metilen mavisi sürün. Piayasada metilen mavisi bir Türk malı olan Contra- Ichthyo ismi altında satılıyor. Mercurochrome da kullanabilirsiniz. Mercurochrome’u sadece haricen kullanın, suya damlatmaya kalkmayın. Suya damlatarak yapılan tedavi ileride deneyimli olduktan sonra uygulayabilirsiniz çünkü çok dikkat gerektiriyor. Mercurochrome’u bir pamuğa damlatın, balığı elinize alın veya ıslak bir bez üzerine koyduktan sonra aynı metieln mavisi gibi yavaşça etkilenen bölgelere sürün ardından temiz su dolu tedavi tankına bırakın. Yüzgeçler çok fazla erimişse veya balık elle tutulamayacak kadar küçükse tedavi tankına alın,çünkü metilen mavisini suya damlatacaksınız bu durumda. Her 10 litre suya 2 damla metilen mavisi damlatın ve balığı 24 saat boyunca bu ilaç banyosunda tutun. Tankı iyi havalandırmayı unutmayın.

İkinci gün %50 su değişimi yapın. Erime durduysa ve pamuklar yok olduysa, ki büyük bir ihtimalle öyledir, metilen mavisini kesin. Pamuklar hala varsa tekrar metilen mavisi damlatın, ama bu sefer 10 litreye 1 damla ve gene 24 saat bekleyin. Tekrar %50 su değişimi yapın. Bu süre sonunda fungal enfeksiyon tamamen yok olacaktır. Tüm bunları uygularken balığınızı yemlemeyi unutmayın. Tedavi bitse bile balığı bir süre tedavi tankında tutun, kendine gelsin orada.Yüzgeçlerin ucunda siyah veya koyu kırmızı, kiremit rengi bir şerit varsa ve yüzgeç çok hızlı eriyorsa enfeksiyonun bakteriyel olduğuna şüphe yoktur. Bakteriyel enfeksiyonlar genelde kötü su koşullarında veya ülke içi, veya uluslararası nakliyat sırasında ortaya çıkarlar. Tanka yeni koyduğunuz bir balık da sizin suyunuza alışmakta zorlanabilir ve bakteriyel enfeksiyon kapabilir. Bu nedenle tedavi ile birlikte su kalitesini de acilen yükseltin. Yüzgeçler tahmin edebileceğinizden daha hızlı erir, öyle ki 24 saat sonra yüzgeç tamamen yok oluyor. Yüzgeç erimesi ile beraber deride yaralar (lezyonlar) oluşuyorsa ve bu yaraların çevresi koyu kırmızı ise bu enfeksiyon Furunculosis’tir. Yaralar aslında derinin o noktada çürüdüğünü gösterir. Buna yol açan çeşitli bakterilerdir, ama ortak noktaları deride nekrotik lezyonlar (furuncul) açmak olduğundan hastalık bu adını alıyor. Goldfishlerde, koilerde, veya japon gibi soğuk su balıklarında bakteriyel yüzgeç erimesi oluştuğunda buna genelde Salmonidae familyasından Aeromonas salmonicidia neden olur. Yüzgeçlerden kısa sürede vücuda atlar ve kırmızı-kiremit rengi ülserler oluşturur. Aynı bakteri sıcak suda tropik balıkların üzerinde de etkili olur, ama onlarda daha çok furuncul oluşturur.

Bakteriyel enfeksiyonlu bir yüzgeci kendi halinde bırakmayın. Bu tip enfeksiyonlar, özellikle Furunculosis, bulaşıcıdır. Tankta yüksek oranda ölümlere sebep olurlar. Enfeksiyon kapmış balığı tedavi tankına koyun ve antibiyotik haricinde hiçbir ilaç koymayın, metilen mavisi veya malachite yeşili gibi ilaçların hiçbir etkisi olmaz. Aynı şekilde doğal tedavi olarak kullanabileceğiniz tuzun da bir faydası olmaz. Özellikle Nitrofurozan içeren gram negatif ve gram pozitif bakterilere karşı etkili olduğunu iddia eden antibiyotikleri alın. Kullanımdan önce su değişimini unutmayın ve filtrenin süngerini çıkartın. İlk günden sonra iyileşme belirtileri görseniz bile antibiyotiğe en az 3 gün devam edin. Tedaviyi yarıda keserseniz tekrar başa dönme olasılığınız yüksek. Üç günün sonunda şerit tamamen yok olmamışsa antibiyotiğe 2 gün daha devam edin. İlacın etkili olup olmadığını nasıl anlarsınız? Gözlemlerime göre yüzgeçler parça parça olmaya başlar ve uçlarından ince beyaz şeritler sarkar. Bu şeritler ölen bakterilerin olduğu deri parçalarıdır, tankta sağlayacağınız çok güçlü bir havalandırma onların daha çabuk kopmasını sağlayacaktır. Üç günün sonunda şeritler artık sarkmıyorsa ve yüzgeçlerin ucu temizse antibiyotiği o zaman kesin, şeritler sarkıyorsa hala iki gün daha devam edin. Bakteriler genelde gözle görebildiğinizden daha derine yerleşmiş olduklarından yüzgecin büyük çoğunluğu şerit şerit kopacaktır. Tedavi bittikten sonra %50 su değiştirin ve balığı tanktan çıkarmayın. Tekrar yüzgeçlerinin çıkmasını bekleyin. Onu o halde ana tanka atarsanız manevra kabiliyeti olmayan hantal bir balık olacağından ne diğerlerinin ona yapacağı ‘hoş geldin’ kovalamacasın dan kaçabilir ne de yem için mücadeleye girişebilir.

Beyaz Benek



Beyaz benek suda yaşayan bir protozoandır. Protozoa suda yaşayan ve hayvansal özellikler gösteren ve bazen büyük koloniler kurabilen tek hücreleri canlılara verilen ortak isimdir. Latince adı Ichthyophthirius multifiliis’tir. İngilizce kaynaklarda kısaca Ich diye tanımlanır. Bu asalakların çok azının bile tanka bulaşması tüm tankı dezenfekte etmeyi gerektirir. Balığın üzerine tutunarak noktadan balığın kanını emmeye başlar. en sık girdiği yerler balıkların pullarının arası solungaçlardır. Üremeye hazır olduklarında balığın üzerine jelatin bir keseciğin kapladığı yumurtalarını bırakırlar. Kesecikler pulların arasında ise gözle görülemez, ama çoğaldıkça yüzgeçlerde de kesecik oluşacağından gözle görülecek hale gelirler. Ortalama üç gün içinde patlayan keseciklerden bir sürü minik aç protozoan dibe düşer, ve oradan dağılıp başka balıkların üzerine atlarlar. Yumurtalarını sadece balığın üzerine bıraktıklarını iddia etmek doğru değil, nereye bulurlarsa oraya bırakırlar, tankta balıktan sonra özellikle kumların arasına kistlerini bırakabiliyorlar. Balığın beyaz benek olduğundan keseleri görmeden de şüphelenebilirsiniz. Sürekli olarak tank ve dekorasyonlara sürtünme eğilimi vardır; kendisini oradan oraya silkeler, sanki üzerinde olan birşeyi atmak istiyormuş gibi davranır; rengi streste olduğu gibi koyulaşmaz aksine solar, özellikle renkli bir balığınız varsa size çok görünmeye başlar; hızlı kaşınma dışında normal olarak yaptığı tüm hareketleri yavaşlar; yeme ilgisi çok azalmaya başlar, isteksiz yer. Bu belirtilerden kısa bir süre sonra da çok büyük bir ihtimalle kesecikleri görürsünüz. Dikkat edin, pseudotropheus türlerinde pullar çok sıkı olduğundan ve vücutları çok kaygan olduğundan keseleri balığın üzerinde göremezsiniz. Bu da keselerin özellikle kumların arasında veya akvaryum camına yapışık olduğu anlamına gelir. Pseudotropheuslarda yukarıdaki belirtileri görürseniz, özellikle bölge belirlemek için sürtündükleri kayalara çok daha haşin ve sık sürtündüklerini ve çok sık silkelendiklerini fark ederseniz bu beyaz benektir. Diğer balık türlerinde keseleri en kolay yan yüzgeçlerde ve kuyrukta fark edersiniz. Hiçbir pamuğumsu görüntüleri yoktur, daha çok tuz veya şeker kristellerine benzerler, ışıkta da onlar gibi parlıyorlar. Birkaç gün sonra yok olduğunu, yerine farklı noktada başkasının oluştuğunu fark edersiniz.

En kesin tedavisi ısı-tuz-ve metilen mavisi birleşimidir. Tanka 5 galona (19 lt) 1 çorba kaşığı tuz ekleyin. Ekleyin derke asla tankın içine direkt olarak atmayın yoksa balıkların ciğerlerini yakarsınız.Bir kaba tanktan su alın, tuzu içinde çözün ve tanka bir kısmını çok yavaş dökün, bir süre bekleyin ve tuzlu suyu tekrar ekleyin. Eğer zaten tankınızda ve su değişimlerinde tuz kullanıyorsanız bu işleme gerek yok. Ardından ısıyı yükseltin, dayanıklı türler için 30C, daha hassas türler için 28C. Her balığa 30C uygulayamazsınız, tedavi edeceğim diye hayvanı fazla sıcaktan öldürebilirsiniz. Isı en az üç gün yüksek kalmalı, emin olmak için mümkünse 4 gün sürdürün ısıyı. Sıcaklığın daha çok dolaylı olarak asalaklara etkisi vardır. Metilen mavisinin veya tuzun tesirli olabilmesi için parazitlerin keseden çıkmasını sağlamak gerekiyor. Kesede oldukları sürece hiçbir ilaç etkili olmaz. Isı yükseldikçe içindeki yavrular evrimleri daha çabuk tamamlayacaklarından kese normalden daha kısa zamanda patlayacaktır. Bu nedenle ısıyı ille de 30C’a çıkarmanız şart değil, balık türlerini göz önünde bulundurursak, sadece balığın dayanabileceğinden emin olduğunuz bir ısıya çıkarın. Bu işlem de bittikten sonra metilen mavisi kullanın. Akvaryumcularda Contra-Ichthyo diye satılıyor. Prospektusunda yazdığı gibi aynen savsaklamadan kullanın. İlk gün için 3 damla, ardından 2 gün boyunca 1 damla, tabii ısı yükseltemiyorsanız 1 gün daha 1 damlaya devam edin. Tabii bu tedavi sadece tropik balıklarda uygulanabilir. Soğuk su balığı, tetra, veya cory gibi yüksek ısıya ve tuza karşı çok hassas balığınız varsa sadece metilen mavisini uygulayın, tuz kullanmayın, ısıyı da normalden biraz daha fazla yükseltin. Bu gibi durumlarda metilen mavisini yukarıda belirtildiği gibi normalden daha uzun süre uygulayın. Metilen mavisini kullanırken tüm filtre süngerlerini ve varsa karbonları çıkarmayı unutmayın, ve ölü protozoanları balıkların üzerinden uzaklaştırmak için tankı iyi havalandırın. Tedavi bittiğinde tanka %50 su değişimi yapın ve sonraki haftalarda su değişimlerini normalde yaptığınızdan daha sık aralıklarla yapmaya dikkat edin. Beyaz benek gibi protozoal enfectionlarda unutmamanız gereken bir nokta daha var, bulaşma riski yüksek olacağından, enfeksiyon kapmış tankta kullandığınız malzemeleri dezenfekte etmeden diğer tanklarda kullanmayın.

Yaralanmalar

Özellikle cichlid gibi sert veya orta sert balıklarınız varsa yaralanmalara hazırlıklı olmalısınız. Genelde yaranın enfeksiyon kapmaması için kullanabileceğiniz en doğal ve yan etkisiz ilaç tuzdur. Yara çok derin değilse tuzu ekledikten sonra yaranın kendiliğinden iyileşmesini bekleyin. Yüzgeçler ısırıldığında da aynı yolu izleyin. Zaten bu tür balıklar bölgesel olduklarından bölgelerine giren her türlü yabancıyı ısırma eğilimindedirler, en kolay ısırılan yerler de yan yüzgeçler, kuyruk, ve anal yüzgeçler. Bu tip yaralanmalar zaman zaman meydana geliyorsa ve balık canlılığından birşey kaybetmemişse normal olarak karşılayın. Yara derin veya büyük olabilir, fakat balık streste olmadığı müddetçe uzun sürse de kendiliğinden kapanır. Yüzgeçleri ve yaralanmış bölgeleri sık sık pamuk oluşumlar ve kırmızı şeritler için kontrol edin. Öyle bir durum varsa Yüzgeç Erimesi bölümüne göz atın. İltihap kapmasını önlemek için balık elle tutulacak kadar büyükse bir pamuk vasıtasıyla yaranın üzerine mercurochrome bazlı bir ilaç veya tentürdiyot sürebilirsiniz. Yara size fazla derin geldiyse ayrı bir tanka alıp 10 litreye 1 damla metilen mavisi veya malachite yeşili damlatarak balığa duruma göre 2 veya 3 gün tedavi uygulayın, böylece balığınızın hem kafası dinlenmiş olacak hem de yaranın enfeksiyon kapma riski azalmış olacaktır.

Eğer balığınız sürekli saldırıya uğruyorsa, bir köşeye sinmişse, strese girmeye başlamış demektir, bu durumda yapılacak tek sağlıklı iş onu tanktan çıkarmaktır. Saldırılar genelde durmaz, daha çok artarak devam eder, bu genelde balığın tanktaki diğer balıklara oranla daha sakin karakterli olduğunu ve onlarla başa çıkamadığını gösteriyor. Sakin bir balığın farklı bir türden olması gerekmez, çok sert bir türün de sakin yapılı fertleri olabilir



Dropsy

Balık bir balon gibi şişer ve gözleri yerinden fırlayacakmış gibi olur. Bazen bu semptomlarla beraber pulları dışa dönük olur. Görünüşü aynı balon balığının şişmiş haline benzer. Tankın üstünden bakarsanız sanki hamileymiş gibi durur ve genelde yüzme hareketlerini kontrol etmekte zorluk çeker. Balık sanki çok yemiş de sindirememiş insanlar gibi sık sık nefes alır. Dışkısı şeffaf ve sümüğümsüdür. Dropsy’nin en muhtemel etkeni vardır:

1)Kötü su koşulları: Balığın başa çıkamayacağı kadar yüksek nitrat seviyeleri ile yem artıklarından ve dışkıdan kaynaklanan çözünmüş organik bileşikler.

2)Uyum stresi: yeni gelen balığın yaşadığı uyum sorunu veya tanktaki heyrarşinin en altlarında bulunan bir balığın sürekli olarak diğer fertler tarafından yapılan saldırılara maruz kalması.

3)Suda yaşanmış olan ani değişiklikler: pH’nın fazla düşmesi veya yükselmesi, akvaryumcudan farklı şartlarda veya pH’da beslenmiş bir balığın sizin tankınıza geldiğinde daha farklı değerlere alışmak zorunda kalması.

Bu tür etkenler balıkta ya suyun sindirim sisteminde birikmesine ve orada zehirli gazlar oluşmasına yol açar, ya da sindirim siteminde bakteriyel/viral enfeksiyonlara sebep olur. Balık çıkardığından daha hızlı su yuttuğu için karın bölgesi şişer. Dropsy. tıpkı bloat gibi, nadiren tankın diğer sakinlerine bulaşır. Ancak tedavi için siz etkilenmiş balığınızı gene de ayrı bir tanka alın. Erken bir tedavi ile balığınızın kurtulma şansı yüksektir. Dropsy’nin ilk safhalarında balık karnı şiş olmasına rağmen yemesini sürdürür. Balığınıza pellet türü yem veriyorsanız, pelletları bu dönemde ıslatıp beklettikten sonra yedirin, böylece sindirim sistemini zorlamamış olursunuz. Bir kapta akvaryum suyu ile beklettiğiniz pelletlara buzdolabınızda bulabileceğiniz vitamin komplekslerinden birini ekleyin, özellikle C vitamini olan bir kompleks olsun. Pelletleri 10 dakika kadar suda beklettikten sonra balığınıza yedirin. Aynı işlemi pul yem ile de yapın. Yemde bir değişiklik yapmayın, her zaman ne veriyorduysanız onu verin. Antibiyotik içeren yemler de kullanabilirsiniz. Tedavi için kullanacağınız ilaçlar metronidazole veya geniş spectrumlu gram negatif ve gram pozitif bir antibiyotiktir. Piyasada metronidazole içeren ilaçlardan biri Flagyl 500mg (Eczacıbaşı) adı ile satılıyor. Metronidazole’u her 50 litre için 1 hap olacak şekilde suda eritip tanka dökün. 24 saat sonra en az %50 su değiştirin ve tekrar aynı dozajı uygulayın. 3 günlük tedavi sonrası balığınızın şişliği inmemişse tekrar aynı işlemi uygulayın


Gyrodcatylus

GYRODACTYLUS TEDAVİ YOLLARI

1. Formalin kullanımı: 30 dakika boyunca tercihen ayrı bir karantina akvaryumunda 10 litre suya 2-4 ml Formalin kullanın. Balık stres emareleri gösterirse tedaviyi durdurun. Alternatif olarak Formalin 15-20 ppm dozda akvaryumda uzun tedavide kullanılabilir. Su 3 gün sonra değiştirilmelidir.

2. Methylen mavisi : 100 ml suya 1 gram stok solüsyonuyla başarıyla kullanılabilir. Bu stok solüsyonundan bir litre suya 3-6 damla dökün.

Bu tedaviyi ana akvaryumda kullanmayın. Methylen mavisi nitritleyici bakteriler üstünde yan etkileri vardır ve akvaryumun silikon yapıştırıcısı mavileşebilir.

3. Acriflavine : Acriflavine de çok etkilidir ve 100 litreye 1 gram olacak şekilde kullanılmaktadır.

Benzalkonium chloride, Chloramine, ve Potassium antimonyl tartrate.gibi tedavilerinde etkin kullanıldığı rapor edilmiştir. Fakat bunların kullanımı hakkında literatürde yeterince bilgi yoktur. Bu sebepten kesin deliller buluncaya kadar bunları önermem.

Özetleyecek olursak Gyrodactylus birçok durumda en sık rastlanan parazittir, balık iyi durumda, temiz suda ve stressizse hiçbir soruna yol açmaz. Fakat herhangi bir sebepten durum daha kötüye giderse hastalık patlar ve erkenden görülürse kolayca ve çabucak önlem alınabilir.

Gyrodactylus, karantina tankında prophylactic tedavinin bu tip hastalıkları önlemede kullanılmasında en mükemmel örnektir.

Bloat :



Bloat hem belirtiler açısından hem de nedenlerinden dolayı temelde dropsy ile benzerlikler gösterir. Bloat daha çok afrika menşeili cichlidlerin başına gelir. Özellikle herbivore (otçul) bir beslenme stiline sahip olan, yani doğada daha çok kayalardan yosunları (aufwuchs) sıyıran, veya yosun ve küçük kabuklularla beslenen Malawi mbuna türleri ve bazı Tanganyika türleri bloat olmaya yatkındırlar. Zaten bu nedenle diğer adı da Malawi bloat’tur (Latince adı Crybtobia). Dropsy’ye neden olan sebebler bloat’a da götürebilir bir balığı, özellikle de Malawi ve Tanganyika cichlidlerini. Ancak bloat daha çok mide bölgesinde ve yemek borusunda oluşan bir enfeksiyon olduğundan farklı nedenler de bir balığı hasta edebilir. Bloat’a yatkın olan balıkların sindirim sistemi etçil beslenen türlere göre daha uzundur. Yani mide borusu ve bağırsaklar olması gerekenden daha uzundur. Bunun bir sebebi var elbette. Yeşilliklerin ve otların sindirimi daha zordur ve daha uzun sürer. Protein ağırlıklı yemleme, bakteri deposu olan kurtlarla besleme, çözünmüş ve tekrar dondurulmuş yiyeceklerle beslemek, veya suda ıslatılmadan büyük miktarlarda verilen pellet yemler bu sistemi tıkayabilir. Her kurt veya pellet verişinizde olmaz ama birgün gelir tıkanacğı tutar. Son yıllarda yapılan araştırmalar bloat olarak tanımlanan hastalığın genelde bakterilerden (Aeromonas türü bakteriler, özellikle Aeromonas hydrophilia) veya bağırsak parazitlerinden (Hexamita salmenis ve Spironucleus türleri) kaynaklandığı fikri giderek yaygınlık kazanıyor. Ayrıca bloat’tan etkilenen Afrika cichlidleri üzerinde yapılan araştırmada balıkların midelerinde kamçılı bir tek hücreli canlı olan Cryptobia jubilans keşfedildi. Bu parazitin Malawi gölünden akvaryumlara taşındığı yönünde güçlü bulgular vardır. Bu asalak Hexamita(Hexamita salmenis)ve Spironucleus gibi parazitlerle yakın akrabadır. C. jubilans ve hexamita gibi etnteroparazitik (içte yaşayan parazitler) canlıların üremeleri için başka canlılara ihtiyaç duymadıkları ve opportunistik asalaklar oldukları tahmin ediliyor. Bu bahsedilen parazitlerin ve Aeromonas türü bakterilerin balığa nasıl bulaştıkları henüz bilinmiyor, ancak balığın bloat’a yakalanmasının yukarıda belirtilen su koşulları ve beslenmede yapılan hatalar ile yakından ilişkili olduğu tahmin ediliyor.

Bloat’a yakalanmış bir balığı ayırt etmeniz mümkün. İlk günlerde cansızlaşır, yemek ister, yemi ağzına alır fakat dışarı tükürür. Sanki yemek istediği halde yutamıyormuş gibi bir hali vardır. Zamanla rengi koyulaşır, hastalık ilerledikçe en koyu rengini almaya başlar ve Afrika cichlidlerine has siyah çizgiler ortaya çıkar. Gözleri koyulaşmaz, anormal bir görüntüleri de yoktur. Ortalıkta dolaşmadığı gibi sürekli saklanmayı tercih eder. İlk günlerden sonra karnın ya çok hafif şiştiğini, ya da içeri göçtüğünü fark edersiniz. Özellikle karnın alt kısımlarına dikkat edin. Bu belirtileri fark ettiğinizin ilk günlerinde harekete geçin. Geçen vakit balığı kurtarma şansınızı azaltacaktır. Çok temiz suyun bulunduğu, ve ısının da ana tank ile aynı olduğu tedavi tankına aldıktan sonra balığınızı iki şekilde tedavi edebilirsiniz. Ya 38 litreye bir metronidazole eritin, ya da 38 litreye bulabildiğiniz en güçlü balık antibiyotiğini kullanın. İkisini yarım dozlarda birlikte de kullanabilirsiniz. Balık son evrelerde ise, yani tabiri caizse gözünün feri gitmişse, İnsanlar için kullanılan penisilin kullanın, ama bu sefer 50 litreye bir tane eritin. Unutmayın, penisilini sadece son çare olarak kullanın, asla yaşama şansı biraz daha fazla bir balığı penisilin ile tedavi etmeyin. Hangisini seçerseniz seçin ancak 24 saat sonra en az %50 su değiştirip aynı dozajı tekrar uygulayın. 3 gün boyunca aynı yöntemi uygulayın, 3 gün sonunda balığın rengi açılmışsa, ortalıkta yüzmeye başlamışsa, ve yem yiyorsa köşeyi döndü demektir. Eğer yarı yarıya bu belirtiler varsa, ortalıkta dolaşıyor ve hala yem yemiyorsa (bunu anlamak için 1 gün bekleyin), tedaviye bir 3 gün daha başlayın. Zaten 3 günlük tedavi sonrası, 4.günde hala inatla yaşıyorsa kurtulma şansı yüksektir.

Fungal Hastalıklar ve Columnaris :


Funguslar:

Yüzgeç erimesi kısmımda da belirtildiği gibi, pamuk oluşumların neredeyse tümü mantardır. Akvaryum ortamlarında en sık rastanılan fungus saprolegnia’dır. Fungal enfeksiyonların arkasında her zaman bir sebeb arayın, çünkü suda zaten var olan funguslar sağlıklı bir balık için tehdit değildir. Funguslar genelde bulaşıcı değildir, bu nedenle birden fazla balığınızda pamuğumsu oluşumlar varsa bu ya Columnaris’tir ya da su koşulları kötü olduğundan çok sayıda balık etkilenmiştir. Vücut fungusların tedavisi yüzgeç erimesine neden olan fungusların tedavisi ile aynıdır. Balık elle tutulabiliyorsa ve fungus olan bölge solungaçlara uzaksa bir pamuğa tentürdiyot, mercurochrome, malachite yeşili, veya metylene mavisi damlatın, bölgeye bastırmadan ve solungaçlardan kesinlikle uzak tutarak sürün. Balık küçükse veya fungus çok yaygınsa tedavi tankına 10 litreye 2 damla malachite yeşili veya metilen mavisi damlatın, 24 saat sonra su değiştirin, geçmemişse tekrar aynı işlemi uygulayın.

Columnaris:

Pamuğumsu bir görüntü görüntü veren bu gram negatif bakterinin Latince ismi Flexibacter columnaris’tir. Özellikle soğuk su balıklarında (Cloumnaris’ten dolayı ölen goldfish için ve canlı doğuranlar bu bakteriye karşı hassaslar. Her tür suda yaşayabilen bakteriler genelde bu balıkları etkiler. Bunun nedeni columnaris’in Kuzey Amerika’ya has bir bakteri türü olması ve daha ziyade bu menşeili balıkları etkilemesidir. Eski kıtanın balıklarını çok fazla etkilemez. Canlı doğuranlar grubundan mollylerde pamuk oluşumlar görürseniz ilk olarak columnaris’ten şüphelenin. Mollyleri etkileyen columnaris’in bir çeşididir, ve onlardaki bu hastalık ‘Black Molly Hastalığı’ diye adlandırılıyor. Isı farkı, su kalitesinin düşmesi, nitratların yükselmesi, diyetlerinde yetersiz yeşillik, tankta yetersiz tuz miktarı gibi durumların ardından mollylerde columnarisi bekleyin. Pamuklanma genelde ağız ve göz çevresinde başlar bazen de vücudun herhangi bir yerinde, zamanla gözün üzeri tamamen pamuk ile kapanır balık göremez hale geliyor. Vücudunun diğer bölgelerine yayıldığında balık ölmeye başlıyor.

Xiphophorus grupları (kılıçkuyruk ve platyler) ve lebistes grupları da kolayca bu bakteriden etileniyorlar. Bu gruplarda pamuğumsu görünütler de oluşabilir veya alt yüzgeçler ve kuyrukta sararmalarla kendini gösterir sadece. Columnaris bu durumda pamuklar büyük bölgeleri kaplamıyor, genelde vücudun çeşitli yerlerinde ufak ufak pamuklanmalarla gösteriyor kendini. Bu gruplarda belirgin bir renk solması olur. Soğuk su balıklarında kendini daha çok ülserlerle gösterir. Pamuk oluşumlar meydana gelmez. (Columnaris’e yakalanmış bir goldfishi görmek için bu resime bir göz atın). Canlı doğuranlarda columnaris bulaşıcıdır ve tankta yüksek sayıda ölümlere sebeb olur. Balıklarınızda fungus olduğunu sandığınız oluşumlar varsa ve birkaç gün içinde ikişer üçer ölümler oluyorsa columnaris’ten şüphelenin. Soğuk su balıklarında columnaris kendini farklı şekilde gösteriyor ve daha yavaş ölüme götürüyor. Balıkların özellikle karın bölgelerinde ülserler oluşuyor.

Columnaris’i fungus’tan ayırmak tecrübe ister. Çok yakından bakıldığında şekil ve renk olarak birbirlerinden ayırt edilebilirler. Siyah mollylerin haricindeki balıklarda columnaris daha küçük pamuklanmalar yapar ve tümünde yaptığı pamuklanmalar karbeyazıdır. Fungus daha çok hafif sarımsı veya griimsidir. İkisini ayırt etmenin en emin yolu ölümlerin meydana gelmesinin anlaşılmasıdır. Fungus, tedavisini çok fazla sallamadığınız sürece balığı oldürmez, ama columnaris çok hızlı öldürüyor. Diğer bir nokta da columnaris’in fungus için kullanacağınız ilaçlardan etkilenmemesidir. Tedavi için antibiyotik kullanmaya bakın. Piyasada satılan sıvı antibiyotik Mikofish’i de kullanabilirsiniz. Kullanacağınız antibiyotiğin özellikle bakteriyel tedaviye uygun olup olmadığına dikkat edin. Columaris’in bulaşıcı olması tedaviyi ayrı bir tankta yapmanız daha bir emniyet taşıyor. pamuklar yok olana ve balık canlana kadar tedaviyi sürdürün, su değiştirin ve balığı bir süre o tankta dinlendirin

Kanlı Yüzgeçler

Yüzgeçler başka bir balığın saldırısına uğrayıp zarar görmediği halde üzerlerinde kanlı şeritler varsa bunu bir parazit yapıyor demektir. Özellikle kuyrukta şeritleri fark edersiniz. Kuyruk başlangıcından bitimine kadar kırmızı şerit oluşturan parazite Gyrodactylus denir. Sert ve orta sert balıklar da birbirlerinin yüzgeçlerini ısırarak kanlanmasına yol açarlar, ama gyrodactylus’un görüntüsü daha farklıdır. Sağlam yüzgeçte kanlanma olur, özellikle kuyruğun başlangıç kısımlarında. Tedavisi kolaydır. Piyasada satılan herhangi bir parazit-fungus solusyonu veya metilen mavisi kullanabilirsiniz. Kırmızı şeritler yok olana kadar tedaviye devam edin.

Solungaç Parazitleri

Normal olan balık birdenbire akvaryumun tabanında saklanmaya başlar. Olduğu yerde sallanabilir, rengi koyulaşmıştır, gözleri kararmıştır, ve çok sık nefes alıyordur. Bazen tabandan fırlar, özellikle solungaç kısımlarını dekorasyonlara sürter. Alt ön yüzgeçlerini (ventralislerini) oynatır. Bazen yüzeye yakın çıkar ve hareketsiz durarak daha iyi nefes almaya çalışır. Solungaçlar ilk zamanlarda çok açılır, son devrelerde ise balık solungaçlarını açmadan nefes almaya çalışır. Solungaçlara çok yakından baktığınızda parçalanmış kısımlara rastlayabilirsiniz. Bu semptomlardan kısa bir süre sonra balıklar ölmeye başlar. Dışta gözle görülür bir anormallik olmaz genelde, belki balığın zayıf düşmesine bağlı olarak mantar-bakteriyel enfeksiyonlar gelişebilir, ama genelde bu enfeksiyonlar balığın ölmesine yakın oluşur.

Yukarıda belirtilen semptomlardan özellikle göz kararması ve sık nefes almaya dikkat edin. Balığın üzerinde bunun dışında beyaz veya sarı noktalar yoksa, solungaç parazitlerinden şüphelenin. Genelde bu parazitler ya Dactylogyrus ailesindendir ya da ergasilus türü solungaç kurtlarıdır. Dactylogyrus türü parazitler monogenetic trematod olarak sınıflandırılırlar ve her türlü suda bulunurlar, yaşamak ve çoğalmak için bir aracıya ihtiyaç duymazlar. Büyük parazitler sadece 2 mm. uzunluktadır ve gözle görülemezler. Yumurtaları 1-5 gün arası kuluçkaya yatar. Kancalarla balığın solungacına tutunup mukoza, deri, bazen de kan ile beslenmeye başlarlar. Bu parazitlere özellikle cichlid akvaryumlarında rastlarsınız. Normalde suda yaşadıklarından bir köpeğin üzerinde her zaman var olan birkaç pire kadar zarar verirler balığa- rahatsız edicidirler, ama acil müdahaleye gerek yoktur. Bu parazitler yavru tankına bulaşırlarsa sorun var demektir. Yavruların savunma sistemi tam gelişmediğinden hepsini birkaç gün içinde yok edebilir. Yeni çıkmış veya birkaç aylık yavruların özellikle nefes alışlarını kontrol edin. Bir gün içinde birkaç yavru birden öldüğünde tedaviye geçin. Solungaç parazitleri normalde yetişkinlere zarar vermeseler de kötü su koşulları, bakımsız bir akvaryum, veya tankın kaldıramayacağı kadar çok balık sayısı sayılarında tam anlamıyla bir patlama yaratır. Zaten bu tür tanklarda stres seviyesi de yükselmiş olacağından balıkların onlarla başa çıkması zorlaşır. Tanka yeni bir balık alacağınız zaman da solungaç parazitlere dikkat edin. 2 hafta karantinada tuttuğunuz halde temiz olduğunu sandığınız balıklar ana tanka eklendiğinde yukarıdaki belirtilere neden olabilirler. Bu da yeni gelen balıklarda var olan parazit nüfusun stres dolayısıyla patladığını gösterir. Balıklar sık nefes almaya ve saklanmaya başladıklarında tanktaki parazit sayısı çok fazla demektir.

Tedavi

Solungaç parazitlerinden kurtulmak için tankta tuz kullanmıyorsanız en az 3 hafta boyunca tuz kullanın, 19 litreye bir çorba kaşığı tuz ölçüsünde. Ancak sadece tuzu kaldırabildiğinden emin olduğunuz balıklarda. Ardından %50 oranında özellikle tabandan su çekin, filtrenin süngerlerini temizleyin, kumları tuz ile yıkayıp iyice durulayın, ve tank camının iç kısmını bez ile silin, ve oksijeni arttırın. Bunlar parazit populasyonunu büyük oranda azaltacaktır. Ardından ilaç tedavisine geçin. Piyasadan bulabilirseniz çinkosu olmayan bir formalin-malachite yeşili solusyon alın. Bulamıyorsanız, çinko içermeyen formalin alın ve her 4 litreye 10-15 damla damlatın. Hassas balıklar için 10, diğerleri için 15 damla kullanın. Formalin’i en fazla 30 dakika çok iyi havalandıracağınız tankta bırakın, ardından %70 oranında su değiştirin. Tanktaki balıkların birkaç saat kafalarının dinlenmesini bekleyin, ve ilk 2 gün 10 litreye 2 damla malachite yeşili damlatın. Üçüncü gün 10 litreye 1 damla malachite yeşili damlatın, ve gene %50 oranında su değiştirin. Beş gün bekleyin ve malachite yeşilini aynı oranlarla uygulayın tekrardan. Bunun nedeni 5 güne kadar kuluçkaya yatmış olan yumurtalar varsa çıktıklarında tekrar çoğalabilirler. Hiçbir ilaç yumurta evresinde olan bir parazite etki etmez. Eğer yavrularınızın parazitlerden etkilendiğinden şüpheleniyorsanız onları 4 litreye 3 damla formalin veya malachtite yeşili damlatılmış temiz su dolu bir kapta 10 dakika bekletin. Süre 10 dakikayı geçmesin. Banyodan sonra tamamı temiz su dolu bir tanka alın, yavruların çoğu kurtulacaktır.

Oodinium

Oodinium’u bir balıkta tanımanız için onun ne olduğunu bilmeniz gerek öncelikle. Tatlı sularda yaşayan Oodinium limnectum bir Dinoflagellate’tır. Yani aslında okyanuslardaki plantonların grubundan parazitik bir algaedir. Zoologlar onu ‘protozoa’ ailesine dahil ediyorlar, buna karşılık botanistlere göre Oodinium bir ‘algae’. İnce saç benzeri uzantıları olduğundan protozoandırlar, ancak yeşil klorofil pigmentleri nedeniyle daha çok algae olarak sınıflandırılırlar. Balığın en yumuşak dokusuna uzantılarını yerleştirir ve içinde bulunan renk pigmentleri vasıtasıyla ışığı kullanarak dokuyu yiyeceğe çevirir. Balığın en yumuşak dokusu solungaçlarının iç kısımları olduğundan parazit ilk olarak oraya yerleşme eğilimindedir. Birkaç günlük beslenme sonrasında uzantılarını çıkartıp tankın dibine düşer ve bir kist oluşturur. Kistin içinde 250 veya daha fazla dinaspor oluşur,kist çatlar ve dinasporlar serbest yüzer safhaya geçip yeniden av aramaya başlarlar. Oodinium aracı bir canlı olmadan çoğalamaz, ancak yetişkin bir parazit türüne göre 28 saat ile 1 ay arası aracısız kendi başına yaşayabilir. Tüm yaşam döngüsünü (dinoflagellate-kist-dinospor safhaları) 6 ile 12 gün gibi uzun bir devrede tamamlar. Bu döngüde ilaca karşı en hassas safhası kistten çıkıp sebest yüzen dinosporlara dönüştüğü safhadır.

Parazitler ilk olarak solungaçlara yerleştiğinden ilk belirtiler balığın enfeksiyon kaptığı 6-8 saat içerisinde sık nefes almaya başlamasıdır. Bir balığın normal nefes alıp vermesi dakikada 60-90 iken sık nefes alıp vermesi ile sayı dakikada 200-300’e çıkıyor. Normalde gözle görülemeyecek kadar küçük parazitler balığın vücudunu kaplayıp o bildik sarı pudra görüntüsünü meydana getirdiklerinde hastalık oldukça ileri bir safhadadır. Gene de oodinium’u en iyi tanıma imkanı balığı neredeyse tümden kaplayan sarı pudra şekeri, veya altın sarısı toz, şeklindeki görüntüdür. Bu tozlar aslında parazitin kist oluşturup balığa yaptışığını gösterir. Yani her bir toz zerreciği içinde yüzlerce dinspor barındıran bir kist. Beyaz benek ile karıştırılabildiği söylense de bu pek doğru değil. Beyaz benek beyaz kristal tuzu andırır, ve kistler genelde yüzgeçlerdedir. Oodinium sarıdır, kistler çok daha miniktir ve yüzgeçlerden önce vücutta büyük alanları kaplar. Oodinium’un akvaryumlara nasıl bulaşabildiği kesin olarak saptanamamıştır, fakat deneyimler gösteriyor ki, parazit özellikle nitrit-nitrat seviyeleri yükseldiğinde çoğalma eğilimi gösteriyor. Özellikle yavru tanklarında oodinium’a dikkat edin. Yavrularda çok yüksek ölüm oranlarına yol açabilir. Bunun dışında uzun süre soğuk suya maruz kalmış balıklarda ve uluslararası-yurtiçi nakil edilen balıklarda da oodinium’a çok sık rastlanıyor.

Tedavisiİlk belirtileri olan sık nefes almayı fark etmeseniz bile sarı toz bölgeleri gördüğünüz an harekete geçin. İlaçtan önce akvaryumu her türlü ışıktan uzak tutun. Oodinium parazitleri fotosentez yaparak beslendiğinden ilk olarak tankın etrafını koyu renkli bir kağıt ile kaplayarak ışığı kesin. Işık almayan bir köşeye balıkların durumunu izleme imkanı verecek bir pencere açın. Piyasada oodinium’u tedavi ettiğini belirten ilaçlar vardır. Asla deniz canlıları için hazırlanmış oodinium ilaçlarını satın almayın, çünkü tuzlu sulardaki oodinium (Amyloodinium ocellatum) bakır bazlı ilaçlar ile yok ediliyor ve bakır tatlı su balıkları için yüksek oranda zehirli bir madde. Piyasada satılan oodinium ilaçlarının özellikle formalin-malachite yeşili bir karışımdan oluştuğunu kontrol edin. Bulamıyorsanız kendiniz ayrı ayrı alacağınız formalin ile malachite yeşilini karıştırın. Yumuşak sularda 10 litreye 1 mg, sert sularda 10 litreye 2 mg seklinde en az 5 gün kullanın. İlk günlerde iyileşme belirtisi görseniz bile ilacı kesmeyin. Tüm hastlıklarda olduğu gibi filtre süngerini ve aktif karbonu çıkarın tedavi boyunca. Formalin kullanırken sularınızın çok temiz olduğuna dikkat edin. Ayrıca tedavi boyunca ilaç kullanımından önce her gün en az %20 su değiştirin, çünkü oodinium oodinium yukarıda belirtildiği gibi nitrit-nitratların varlığında ilerleme eğilimi gösteriyor. Tam iyileşme gördüğünüzde tedaviyi kesin, 1 hafta sonra tekrar 3 günlük bir tedavi uygulayın. Yukarıda belirtilen hiçbir ilacı bulamıyorsanız antibiyotik uygulayın. Ancak antibiyotiğin bakteriyel etkili değil daha çok parazitik etkili güçlü bir antibiyotik olmasına dikkat edin. Tedaviyi en az 4 gün sürdürün, ve aynı formalin-malachite yeşili tedavisinde olduğu gibi her gün su değiştirmeye gayret edin. Tedavi bittikten sonra %50 su değiştirin, 1 hafta sonra 3 günlük tedavi tekrar uygulayın.



Tüberküloz

akvaryumlarda meydana gelebilecek en ölümcül hastalıktır. Son yıllarda çok fazla yaygınlaştığı kabul ediliyor. Kapalı bir ortamda yaşayan insanlar arasında tüberküloz ne kadar yaygın olabiliyorsa kısıtlı bir alan olan akvaryumlarda tüberküloz o kadar bulaşıcıdır. Fish TB olarak da bilinen hastalığa yol açan bakteriler Mycobacterium tuberculosis veya Norcadia ailesinden gram pozitif bakterilerdir. Mycobacterium türü bakteri sadece 1-10 kadar az bir sayı ile enfeksiyonu başlatacak kadar güçlüdür, çünkü kaygan ve kalın zırhına ne mide asitleri ne de safra taşları etki ettiğinden vücudun savunma sistemlerinden kolayca geçer. Bakteri vücuda girdiğinde herhangi bir organa veya dokuya yerleşir ve çoğalmaya başlar. Hücrelere girerek onları öldürür ve sonuçta organ veya dokulardaki sağlıklı hücrelerin yerini tüberkülozlu hücreler alır.

Tanklara nasıl bulaştığı veya balıktan balığa nasıl bulaştığı kesin olarak saptanamadı. Çeşitli ihtimaller üstünde duruluyor: tüberküloz taşıyıcı balıklarla temas; deri veya soluma yoluyla bakteriyi sudan kapmak; bakteri taşıyan yemin veya suyun ağızdan yutulması; veya, bakteriyi taşıyan balığın ölümü halinde diğer balıklar tarafından yenmesi. Canlı doğuranlarda dişiler TB kapmaları halinde bunu yavrularına anne karnında geçirebiliyorlar.

TB semptomları aylarca sürebilir. Semptomlar hastalığın yerleştiği yere göre değişiklik gösteriyor. Bakteri böbrek, karaciğer, veya safra kesesine yerleşmişse balık yem yediği halde aşırı kilo kaybı olur. Birkaç hafta içinde karın öyle içeri göçmüştür ki karın bölgesinde içeriye doğru bir kavis belirir. Balığın hareketleri gittikçe yavaşlar, saklanma eğilimindedir, ve sonuçta ölür. (Balığın nasıl göründüğünü anlamak için tıklayın). Bakteri karın kaslarına yerleştiğinde balık tıpkı bir balon gibi şişer. Ancak dropsy’dekinden daha fazla şişer, ve şişlik balık ölmeden haftalarca devam edebilir. Bu şişlik bakteriye tepki olarak gelişen ve karın bölgesinin kenarında oluşan bir iltihaptır (peritonitis). /Nasıl göründüğünü merak ediyorsanız şu resime bir göz atın). Bakteri gözün arkalarına yerleşmişse gözler zamanla dışarı fırlar. Gözün üstünde açık kahverengi noktalar oluşur. Bu olduğunda balığın ölmesini beklemeden siz öldürün, zira buna ‘açık’ tüberküloz denir, ve bakteriler göz vasıtasıyla sürekli dışarı salınırlar. Bakteri karın bölgesinin daha içerilerine yerleşmişse ilk haftalar karın bölgesi civarında şişlikler meydana gelebilir. TB en sonunda iyice çoğalarak karın zarını deler, balığın karnında bir delik oluşur ve ölür. (Resim için tıklayın). Ve son olarak, bakteri omurga bölgesine yerleşmişse balık zamanla kambur olur. Omurga dışarı doğru tam bir kavis oluşturur. Bütün bunlarla beraber ortak semptomlar balığın yaşlanmaya başlaması, yüzgeçlerini sürekli olarak sıkıca vücuduna yapıştırması, saklanma ve yalnız kalma ihtiyacı, yaşlanma belirtileri,renk solması, ve yırtık yüzgeçlerdir. Özellikle karın bölgesi yırtılmış ölü bir balığınızı bulursanız tankta, karın bölgesinde kavis olan bir balığınız varsa, veya omurgası sağlam olan bir balığınız kamburlaşmaya başlarsa ve bu semptomlar haftalar boyunca yavaş gelişiyorsa tüberkülozdan şüphelenin. Canlı doğuranlar grubunda ve soğuk su balıklarında tüberküloz oldukça yaygınlaşmıştır.

Tüberkülozun tedavisi çok zordur. Hücreleri etkileyen bir bakteri olduğundan diştan verilen en güçlü antibiyotiğin bile pek faydası olmaz. Kolayca yerine koyabileceğiniz bir balığınız etkilenmişse onu öldürün. Sizin için değerli bir balık etkilenmişse mutlaka ayrı bir tanka alın, ve günde 3-5 defa küçük miktarlarda antibiyotikli bir yem ile besleyin. Antibiyotikli yem bulamıyorsanız Kanamycin veya Erythromycin içeren bir antibiyotiği suda eritin, yemi içinde 10-15 dakika bekletin ve balığa az miktarlarda verin. Hangi tedaviyi uygularsanız uygulayın balığınızın kurtulma şansı çok düşük olacaktır. Karnı delinmiş bir balığı tanktan çıkardığınızda tankın da enfeksiyon kaptığını unutmayın, çünkü bakteriler oradan sızmıştır. Bu durumda tüm balıkları ya öldürün, ya da temiz su dolu yeni bir tanka alın. Eski tankı ve tüm malzemelerini kaynar su ile yıkayın, ve birkaç hafta boş olarak bekletin. Yeni tanka aldığınız balıkları antibiyotikli yem ile besleyin uzun bir süre, ve sık su değiştirin. Tabanda kum varsa çıkartın, filtreleri ve süngerlerini haftada bir kaynar su ile yıkayın. Tabandan her gün su çekin, ve sünger ile silin, ardından süngeri kaynar sudan geçirmeyi unutmayın. Bulaşığı olduğu için bu işlemleri muhakkak bir eldiven giyerek yapın. [color=red]insanlara bulaşabilir

II-BÖLÜM

İlaçlar ve Dozajları

Potasyum Permanganate

1 gr./100 litre su oranı ile kullanılır. Bu yoğunlukta balıklar 10-30 dakika banyo yaptırılır. Bazı balıklar Potasyum Permanganata karşı hassastırlar. Bu nedenle uygulama sırasında balık dikkatlice izlenir ve herhangi bir aksilik görülür ise banyo hemen durdurulur ve balık normal akvaryumuna geri konulur. Larnea hastalığında %0.1 eriyiği ile lokal (balığın üzerindeki belli bir bölge) tedavi yapılır.

Potasyum İodide ve İodine

Bu madde uzun süreli banyo için kullanılır. 1gr. iodine ve 100gr. potasyum iodide 1 litre suda eritilir. Bu eriyikten her litre akvaryum suyuna 0.5 ml. hesabı ile ilave edilir.(10 litre su için 5ml)

Concurat

Bir firmanın çıkardığı özel ilaç ismidir. İlaç 2.3.5.6 tetrahvdro-6-phenyl imidazo (2,1-6) thiazol hydrochlorides ihtiva eder.Capillaria’nın kontrolü için bu ilaçtan 2-4 gr. 1 litre suya konulur. Bu su içerisinde tubifex (canlı yem) konulur ve kurtlar ölmeye başladığı an veya ölmeye başlayacakları hissedildiği an kurtlar alınır ve hasta balıklara yedirilir.

Bakır Sülfat

Mavi kristaller şeklinde olan bakır sülfat (CuSo4-5H2O) 1 gramı 1 litre suda eritilir ve bu eriyikten 1.5cm3’ü akvaryumdaki her 1 litre su için verilir. Bu uzun süreli banyolar için önerilir. Tatlı su akvaryumlarında bakır sülfat çok dikkatli olarak kullanılmalıdır. Deniz akvaryumlarında ise bakır suyun kirliliğine bağlı olarak süratle çökeltilir. Bu nedenle uygulamanın 3-5 ve 7.gününde tekrarlanmasında fayda vardır. Eğer deniz suyu taze ise uygulama bir iki defa daha yapılabilir. Eğer su eski ise uygulamalar daha az yapılır. Bakır sülfat uygulamalarından amaç sudaki bakır sülfat oranını litrede 1-1.5 mg. dolaylarında tutmak içindir. Özellikle oodinium dış parazitine karşı 0.1-0.4 ppm ortamında devamlı banyo etkili olur.

Lindane

Lindane çok etkili bir haşere ilacıdır. Suda çözülmez, zehirli bir maddedir. Balık üzerine bulaşmış bazı parazitlerin imhasında kullanıla bilinir ise de akvaryum balıklarında dikkatli kullanmak gerekir. Direkt olarak akvaryum içerisine kullanmak uygun olmayacaktır. Parazitli balık dışarıda ayrı bir kapta veya karantina akvaryumunda ilaçlanmalıdır. Bu amaçla balık, içi su dolu bir kaba alınır. Suyun üzerine çok az lindane serpilir ve balık burada 10-15 dakika tutulduktan sonra tekrar akvaryuma döndürülür.

Malagit Yeşili

Malagit yeşili cholorid ve oxalate halinde pazarlanır. Oxalate olarak pazarlananları balıklar için daha zehirli fakat parazitler ile mücadele için daha etkilidir. Önerilen doz 0.03 mg/litredir. Standart olarak 1.5 gr. malagit yeşili bir litre suda eritilir. Bu eriyikten 2ml/100 litre suya uygulanır. 2 ppm dozlu eriyikte balıklar 30 dakika banyo yapılır ise dış pazazit ve mantarlara karşı etkili mücadele yapılmış olur.

Metronidazol

Metronidazol (1-b(hydroxyethyl)-2-methyl-5 nitroi-midazol) formülündedir. İnsanlar içinde kullanıldığından kimyasal madde satılan yerlerden veya eczanelerden temin edile bilinir. Akvaryumlara 15g/litre olarak 3-4 gün süre uygulanıla bilinir (250mg olarak satılan tabletler 38-40 litre suya bir adet şeklinde uygulana bilinir.). Bu süre sonunda su aktif karbon kömürlü filtreler ile temizlenmeli veya bu mümkün değil ise akvaryum suyunun yarısı kullanım bittikten sonra ilk gün %25’i ise üçüncü gün değiştirilmelidir. Metraljil adı ile eczanelerde satılan ilaçla bu tedavi yapılabilmektedir.

Nitrofuran İhtiva Eden İlaçlar

Bakteriyel ve bazı durumlarda mantar hastalıkları için çok etkili olan bir maddedir. Bakteriyel enfeksiyonlar için 20 ppm’lik solusyonda 4-5 gün banyo önerilebilir. Nifurpirinol ile 500 litre suya 1gr. olacak şekilde tedavi amacı ile veya 1.000 litre suya koruma anacı ile konulabilinir. Bu ilaç veya grubundan kullanıcak ilaçlar çok etkili ilaç olup akvaryum içinde tatbik ettiğinizde biyolojik ortamı yok ettiğinden ilacı tedavi amacı ile karantina akvaryumunda su değiştirilmeden 5 gün süre ile kullanılması kesinlikle uygun olacaktır. 5 gün sonunda balık karantina akvaryumundan çıkarılarak normal akvaryuma geri konulur.

Rivanol

100 mg. rivanol 100cm3 sıcak suda eritilir. Eriyik soğutulur. Balıkların yaraları üzerine pamukla sürülür. Gerekli gürülür ise 48 saat sonra tedavi tekrarlanılabilinir. Uygulama sırasında balığın gazlamalarına ve gözüne ilacın kaçmamasına dikkat edilmelidir. Bunun için balığın üzerine ilaç sürülürken balığın kuyruk hizası yere bakacak şekilde elde tutulup yaranın üzerine bu şekilde sürülebilinir.

Sülfanomidler

Akvaryumda hastalık amili olan bakterilerden antibiyotik ve sülfanomidli ilaçlara dayanabilmeleri hemen hemen yok gibidir. Sulfanilamide veya sülfathizol kullanımında, hasta balıklar 2-3 gün süre ile 100mg./Litre oranındaki suda tutulurlar.Eğer uygulama bu oranda akvaryuma yapılır ise 3 gün sonunda suyun %50’si değiştirilmelidir. Bu maddeler suda pek iyi erimedikleri için suda bulanık bir görüntü yaratabilir ve bu durum balıklara bir zarar vermez.

Trichlophon

Bu maddenin kullanılacağı akvaryumlarda su sıcaklığının 20-22 dereceden aşağı 27-28 dereceden yukarı olamaması lazımdır. 0.2-0.3 mg./Litre oranındaki suda hasta balıklar 3-4 gün banyo edilir.

Antibiyotikler

Bakteriyel hastalıkların tedavisinde çok yararlı olan antibiyotiklerin dış ülkelerde pek çok çeşidi akvaryum balıkları hastalıkları için piyasaya çıkarılmış bulunmaktadır. Ülkemizde de bu konuda bazı girişimler vardır. Akvaryumlarda en çok kullanılan antibiyotiklerden bir kaçı aşağıdadır.

Terramycin

10-20 mg./Litre

Eriyikte balıklar uzun süre banyo yaptırılabilinir.

Chloromycetin

50-80 mg./Litre

Eriyikte balıklar uzun süre hasta balıklar tutulabilir.

Oxytetracycline

5-8 mg./Litre

Eriyikte balıklar uzun süre hasta balıklar tutulabilir.

Bactrim

1 tablet/100 Litre

3 gün boyunca uygulanır.Sonunda %50 su değiştirilir.

Kinin

Litrede 0.001 gr.=1 mg. oranında uygulanabilir. (Akvaryuma bu kadar küçük dozda vermek için önce 1 gr. kinin 1 litre suda eritilir.Daha sonra litre başına 1 ml. gelecek şekilde uygulanır.

Formalin

0.1ml/litre oranındaki karışımda balıklar 1 saat banyo yaptırılır. Dış parazitler için akvaryumlara 100 litre su için 1 ml. kullanıla bilinir.

Tuz

%3-5 ihtiva eden suda balıklar 2 dakika tutulur ise bu tedavi sülüklerden kurtulmak için tuz birebirdir.
A'dan Z'ye Balık Hastalıkları
A'dan Z'ye Balık Hastalıkları

Hastalığın adı: Anchor worms-Lernea Elegans Hastalığın türevi: Dış parazit

Hastalık: Sık görülen bir hastalıktır. Diğer dış parazit kaynaklı hastalıkların aksine, balığa bulaşması için stres bir etken değildir. Diğer makalelerimde belirttiğim mantar ve beyaz benek hastalıklarının bulaşmasında stres sebebi ile bozulan mukoza salgısı büyük rol oynamakta idi.

Belirtiler: Gözle rahatlıkla görülebilen bir dış parazit vardır. Bir anchor worm balığın vücuduna yerleşir ve asalak olarak orada hayatsal gereksinimlerini balıktan sağlar. Diğer dış parazit hastalıklarından farklı olarak bu parazitin özelliği bir kez tutunduğu noktadan ayrılmaması, yer değiştirmemesidir. Bu yüzden ısı değişimi ile üreme şartlarının sağlanması hastalığın giderilmesinde rol oynamaz.

Tedavi: Parazit balığın vücudundan bir cımbız yardımı ile çekilir. Çekerken dikkatli olunmalıdır, parazitin vücudunda parçalanma olursa bir kısmı balığın vücudunda kalır ve enfeksiyona yahur ölüme sebep olabilir.
Parazit balıktan alındıktan sonra yara iyot ile güzelce temizlenmelidir. Bu aşamada balığı elinize almalısınız. İyon kullanımının amacı yaralı bölgede enfeksiyon oluşmasını engellemektir. Sonrasında yaralı bölgeye "neosporin krem" uygulanmalıdır. Tüm dış parazit hastalıklarında olduğu gibi tuz banyosu faydalıdır.

Tedavi sonrası: Her nekadar gözle gördüğümüz paraziti balıktan ayırmak kolay olsada, parazit larvalarının tankta barınıyor olması kuvvetle muhtemeldir. Heleki birde hastalığın seyrinin ileri aşamalarında tedavi etmişsek hastalığın tekrarlama riski çok yüksektir. Tanktada temizlik ve ilaçlama uygulanmalıdır. Eğer tanktaki parazitlerin/larvaların giderilemediği düşünülüyor ise, malzemeler kaynatılmalı/değiştirilmeli, tank boşaltıp yıkanmalı, kum değiştirilmelidir.

İkincil hastalık: Hastalığın tedavi süreci sonrasında balıkta açık yaralar olacaktır. Bu yaralarda enfeksiyon oluşmasını önlemek için balık karantinaya alınmalı. Balıklara vitamin takviyesi uygulanması, gerekli durumlarda ilaçlama yapılması, mukoza salgısını düzenleyecek antibiyotik kullanımına gidilmesi şiddetle tavsiyemdir.
Ichthyophthirius multifiliis (Beyaz Benek)

Ichthyophthirius multifiliis, ya da genel adı ile beyaz benek. Balığı kapladığında üzerini küçük kum parçaları ya da hava kabarcıkları kaplamış gibi olur. Balıklar üzerinde bu parazitler varken aniden pike yaparlar.

Beyaz benek yapıştığı yerdeki deriyi yok ederek vücut sıvısına ulaşır ve beslenir. 0.5 ile 1.5 mm arasındalardır. Beyaz benekler açık suda iyi yüzücülerdir. Gelişmiş parazit balıktan ayrılır, sakin bir yer bulur ve kendini bir nesneye yapıştırır. Ardından bölünmeye başlar 2, 4, 8, 16, 32 ... derken suyun sıcaklığına göre 8-24 saat içinde sayısı 1000'e ulaşır. Yeni parazitler 30 - 50 mikron arası olurlar ve yeni balık avına çıkarlar. Eğer 48 saat içinde yeni bir konak bulamazlarsa ölürler. Üzerindeki balık ölürse balığı birkaç saat içinde terk ederler.

Stres, kötü su şartları, ani sıcaklık değişimler ve balık taşınması balığı bu parazite açık hale getirir. Yeni getirilen balık aniden beyaz beneğe yakalanabilir. Bu akvaryumdaki mevcut parazitlerden olmuştur ancak genelde satıcı bu durum için haksız yere suçlanır.

Tedavi için balık tolere edebilecekse sıcaklık yavaş yavaş 33 dereceye çıkarılmalı ve sıcaklık en az 10 gün bu şekilde tutulmalıdır. Sıcak suda oksijen daha az çözündüğünden çok iyi havalandırma yapılmalıdır.

Malaşit yeşili( Dikkat! Metilen mavisi ile farklı maddedir) ile tedavi daha uygundur ve balık metabolizmasına daha az zarar verir. Standart olarak 1.5 gr. Malagit yeşili bir litre suda eritilir. 100 litrelik akvaryum suyuna 6 ml olarak eklenmelidir. Ardından 3. 6. ve 9. günlerde 3ml olarak tedavi sürdürülmelidir. 12. gün 1/3 lük su değişimi yapılmalıdır. Tedavi esnasında havalandırma arttırılmalıdır. Işık yakılmamalıdır.

Mantar

Mantarlar akvaryumda ayrıştırıcı olarak görev yapan ve her akvaryumda bulunan organizmalardır. Balık pisliği gibi atık maddeleri ayrıştırarak temizlik konusunda önemli rol oynarlar ve normal şartlarda akvaryum için yararlıdırlar. Mantar sporları her zaman akvaryum suyunda bulunurlar.

Mukoza zarı zarar görmediği taktirde balıklara zarar veremez. Yani sağlıklı bir balık için tehdit unsuru oluşturmaz. Mukoza mantarların balığa bulaşmasını önleyen doğal bir salgı kalkandır. Mantarlar ise balığın derisinde tutunabilir ve incinme yahut salgı problemleri olduğunda balığı etkiler.

Nakil sırasında oluşan çizikler yada yaralanmalar sonucunda balık risk altında olduğundan hastalığın seyrini beklemeden akvaryumculardan temin edebileceğiniz mantar ilaçlarını kullanıp bemiks kompoze ampul kullanımı ile derinin yahut mukozanın tamirine yardım edebilirsiniz. Akvaryumculardan edinebileceğiniz ilaçlar mukoza zarını koruyan ve hafif sıyrıkları hemen kapatmaya başlayan bir bileşim içerir. Kullanımları ve markaları konusunda bilgi veremeyeceğim çünkü birsürü farklı marka var ve hepsinin kullanımı farklı.

Balıktaki yaralanma kötü durumda yahut derin ise balığı karantina tankına almalısınız. Tercihen dekor ve kum içermeyen bu tankta balık iyileşene kadar ilaç tedavisi uygulanmalıdır.

İlaç tedavisinin yanı sıra ısıyı kademeli olarak günde 2şer derece artırarak 30 derece civarına çıkartınız. Tüm ilaçlar gibi mantar ilaçlarını kullanırken yüksek havalandırma yapınız. Vatoz varsa çıkartılıp uygun miktarda kaya tuzu eklenmelidir. Hastalık kaybulana dek her gün %15, hastalık kaybolduğunda ise %30 dip çekimi uygulamanız faydalı olacaktır. Bemiks kompoze ampul balığın derisinin ve mukozasının oluşumuna yardımcı olacak bir unsurdur ve asla tek başına tedavi edici değilidir. Derin yaralanmalarda karantinaya aldığınız balık için aynı yöntem uygulanmalıdır. Karantinaya alma amacı hastalığın yayılmasını engellemektir. Hastalık diğerlerine bulaşmamış görünse bile karantina tankı yanında ana tanktada ilaç kullanımı ve dip çekimi faydalı olacaktır.

Ek olarak bazı durumlarda aşırı stres mukoza salgısını bozduğu için sadece stresde mantar hastalığına sebep olabilmektedir. Böyle bir durum sezildiğinde aynı tedavi yönteminin yanı sıra stresi gidermek için gerekli önlemlerde alınmalıdır.

Motorların kapatılmaması gerekmektedir. Yanlız hastalık durumunda değil, normal durumlarda da nitrifikasyon bakterilerinin yaşaması için dış filtre sürekli çalışır durumda olmalıdır. İç filtre ise çözeltiyi homojenleştirmek konusunda (çözeltiden kastım ilaç eklenmiş akvaryum suyu) bize yardımcı olacağından açık olması faydalı olacaktır.

İlaç uygulaması kullanacağınız ilacın muhteviyatına göre değişeceği için ilaç kutusunda çıkan klavuza uyulmalıdır. Kullanım miktarı ve süresi o klavuzda yer almaktadır. Alırken içine bakarak olup olmadığını kontrol etmek faydalı olacaktır.

Stres Stres nedir?

Balıklar çoğu koşula ve ortama uyum sağlayabilen hayvanlardır ancak bu her ortamda, habitatlarında ki kadar sağlıklı yaşayabilecekleri anlamına gelmez. Bir balığı, uygun olmayan koşullarda beslerseniz balık yaşamına devam eder ancak balığın vücut fonksiyonları bu yaşamın sürerliğini sağlamak için ya yavaşlar, yada hızlanır. İşte bu fonksiyon değişimine stress denilmektedir. Stres balığın hastalıklara karşı direncini düşürürken, balığın yaralanma gibi durumlarda kendisini tedavi etmesinede engel olur. Bütün bunların üzerine stress balıkta solunum sorunlarınada yol açabilmektedir. Belirli bir seviyede stress tedavi edilebilir ve ölümcül olmayabilir ancak yüksek parametrelerdeki stress kesinlikle ölümcül olabilir.

Stesin sebebi nedir?

1. Tank içerisinde balık başına düşen suyun litre cinsinden değerinin balığın gereksinim duyduğundan az olması stress kaynağıdır.
2. Suyun ph ve kh durumunun türe uygun olmaması stress kaynağıdır.
3. Bazı türler az miktarda tuzlu sularda yaşarken bazıları tuzu tolere edemezler. Tuz dengesindeki yanlışlık stress kaynağıdır.

4. Barışçıl ve saldırgan türlerin bir arada beslenmesi stress kaynağıdır.
5. Dinlendirilmemiş su kullanımı stress kaynağıdır.
6. Su koşullarındaki ani değişimler stress kaynağıdır.
7. Sürü yaşamı sergileyen türlerin yanlız bakılması stress kaynağıdır.
8. Suda çözünen oksijen miktarının azlığı stress kaynağıdır.
9. Kullanılan yemin içeriği ve besin değerlerinin uygun olmaması stress kaynağıdır.
10. Yüksek miktarda ilaç kullanımı stress kaynağıdır.
11. Sudaki amonyak, nitrit ve nitrat oranlarında ki yükselme stress kaynağıdır.
12. Suyunuzun sıcaklığının beslediğiniz türe gore yüksek yada alçak olması stress kaynağıdır.

Stresin belirtileri nelerdir?

Kısaca balıkta davranış bozuklukları diyebiliriz. Balığın normal davranışlarını bilmeyen bireylerinde teşhis koyabilmesi için bu kısa özeti genişletme gereksinimi hissettim.

1. Balık suyun yüzeyindse nefes almaya çalışır vaziyette duruyorsa
2. Balık sürekli saklanıyorsa
3. Açık yaraları iyileşmiyorsa, yüzgeçlerinde erime varsa
4. Balıkta dış parazit hastalığı varsa
balığınızda stress olması kuvvetle muhtemeldir.

Stres nasıl giderilir?

Stresi gidermek, ona engel olmaktan daha zordur. Kısacası yukarıda 12 maddede verdiğim stress sebeplerinin önüne geçilmesi gerekmektedir. Strese girildikten sonra ise, yine yukarıdaki 12 madde arasından hangisinin stress kaynağı olduğunun tespiti, akabinde bu kaynağın giderilmesi yolu ile tedavi edilir.

Genel

BELİRTİLER: Dışa fırlamış gözler

NEDENLERİ: Bakteriyal enfeksiyon genellikle suyun pis olmasından ileri gelir.

TEDAVİSİ: Derhal su değiştirilir. 1 tablet Oxazole, 100 lt. suya atılır. 4 gün Sonra suyun %50'si değiştirlir.İki gün hiçbir değişiklik olmazsa ise yarım dozajı tekrar edersiniz.

BELİRTİLER: Deride oluşan lekeler.

NEDENLERİ: Costia ya da Ichthyodo

TEDAVİSİ: 1 tablet Cortim Oxazole, 100 lt. suya atılır. 1 gün Sonra suyun %50'si değiştirlir.İki gün sonra da kalan %50'si değiştirilir.



BELİRTİLER: Saldırganlık, zor solunum, akvaryumun içinde sinirli dolaşma

NEDENLERİ: Solungaç kutları

TEDAVİSİ: Masoten'de çok kısa (zehirli) bir banyo. 10 mg., 100 lt. suya atılır (10-30 dakika) (Masoten'de uzun bir banyo için, 50 mg. 100 lt. suya ). Dört gün süreyle banyo. Dördüncü günden sonra su değişimi ve charcoal filtrasyonu. Aynı olayı 1 hafta sonra tekrar ediniz.

BELİRTİLER: Yemek yememe ve jel şeklinde dışkı

NEDENLERİ: Kurtlar ve intestinal hastalık

TEDAVİSİ: Zehirli Masoten'de uzun bir banyo. Günlük suyun 1/4'ünü değiştirir ve üzerine 1/4 doz Masoten ekle. 4 gün sonra suyun bir kısmını değiştir. ve charcoal filtrasyonu

BELİRTİLER: Pis, beyaz uzun dışkı.

NEDENLERİ: Nematodelar tapaworms fish leaches

TEDAVİSİ: 100 mg. Praziquantel (a) ya da 500 mg. yomesan (a) 100 ml. suda çözülür.İçerisine canlı sivrisinek larvası atılır. Larva ölmeden balığa verilir. Aynı dozajı 25 gr. flaks ve az miktarda yağ ile karştırınız. 5 gün için 15 yem tableti ya da şırıngayla verebilirsiniz. Discus'un büyüklüğüne göre dozajı 5 şırıngaya bölüp, her gün 5 ml. verebilirsiniz.

BELİRTİLER: Yem yememek, koyu bir renk almak, anormal hareketler, jel gibi dışkı.(Hole in the head hastalığında, gözlerin üzerinden bir sıvı süzülür. Sert kısmında delikler oluşur)

NEDENLERİ: Flagellates Örn. Hexamita Octemitus Spironucleus

TEDAVİSİ: Flagyl (A) da uzun bir banyo. 50 lt. suya 1 tablet metronodazol ya da eczaneden sağlayacağınız metronidazol. Dört gün sonra suyun %50'si değiştirilir. Ve aynı tedavi uygulanır. Yem tabletleri ya da şırıngayla verilebilir. Ya da tetra medica hexex ile tedavi edilebilir.

BELİRTİLER: Deri hastalığı, akvaryum dekoruna saldırma

NEDENLERİ: Bakteri deri hastalığı

TEDAVİSİ: 150 mg. Cpyorampenicol (A) ile 10-30 dakika arası kısa bir banyo ya da 1.gr. (ACRIFLAVINE-TRYPAFLAVIN olarak satılır 2-3 gün için) 100 lt. suya konulur. Daha sonra kısmi su değişimi ve Charcoal filtrasyonu.

Malawi Bloat

Malawi Bloat , hiç şüphesiz Afrika Cichlid akvaryumlarında en yaygın olan ve can sıkıcı bir hastalıktır.Bu kadar yaygın olmasına rağmen yine de pek az kişi bu hastalığı kavrayıp , tespit edebilmektedir.Uzmanların konu hakkında ne söylediklerini anlayabilmek için , bu konuyu araştırırken önemli bir zaman harcadım.Tüm bu çalışmalar sonunda , herkesin aynı fikirde olmadığı , fakat hastalığın nedenleri , sebep olan zararlılar ve tedavisi hakkında alınmış ortak kararların olduğunu öğrenmiş bulunmaktayım.Aşağıdaki çalışmam ise çoğunluğun görüşünü ortaya koymaktadır.Hastalığın bulguları , ilerleyişi ve belirtilerine karşı ilk müdaheleyi anlatarak başlıyorum.Ardından da hastalıktan korunmak ve tedavi edebilmek için bazı önerilerde bulunarak toparlayacağım.

Genel: Şunu söyleyerek başlamalıyım ki ; Malawi Bloat sadece Malawi Cichlidlerini değil , diğer Afrika Cichlidlerini de ( Victoria , Tanganyika vs... ) etkileyen bir rahatsızlıktır.Bu ölümcül hastalığa yakalanan tüm Afrika Cichlidlerinin en hassaslarının , temelde bitkisel beslenen balıklar olduğu görülmektedir.Hastalığın olasılıkları hakkında daha fazla bilgi aşağıda yer almaktadır.

Belirtiler: İlk belirti genellikle iştahın azalması olur.Eğer bu aşamada tedavi başlamazsa diğer özellikler de baş gösterir.İkinci safhadaki beliritler , karında anormal şişkinlikler ( bu şişkinlik hastalığa adını vermiştir ) sık nefes alıp-verme , diğer balıklardan kendini soyutlamak , yüzde beyaz çizikler , tankın dibine çöküp öylece yatmak ya da su yüzeyine yakın bölgelerde zamanının uzun kısmını geçirmek olarak gösterilebilir.Balığın anüsü etrafındaki kızarıklıklar da hastalığı ortaya koyan belirtilerdendir.Bu safhadaki belirtiler , hastalığın oldukça ilerlemiş olduğu anlamına gelir.Bu belirtilerin ortaya çıkması beklenirse geç kalınmış olabilir , dolayısıyla önemli olan , ilk belirtiler ortaya çıktığında çabucak tedaviye geçmektir.Aksi takdirde rahatsızlığa yakalanmış balığın ölümü kaçınılmazdır. İkincil safha belirtileri ile birlikte balığın böbrek , karaciğer ve/veya yüzme kesesi derin hasarlar alır, bundan dolayı durumu idare etme yönündeki tedaviler balığı kurtarma şansınızı azaltacaktır.İkincil belirtiler gerçekleştiğinde yapılacak bir müdaheleden sonra ( her nekadar bazı balıkların bu şekilde 1 haftadan uzun bir süre idare ettiğine tanık olsam da ) 24 – 72 saat içerisinde ölüm gerçekleşir.Bu aşamaya gelmiş bir balığın kurtulması duyulmamış birşey olmasa da , bugüne kadar bu safhaya ulaşıp da kurtarmayı başarabildiğim hiç olmadı.

Neden Olan Zararlılar: Bu konu , Bloat hakkında görüş bildirenlerin en çok fikir ayrılıklarına düştükleri konudur.Bazıları hastalığın bakteri kökenli olduğunu söylerken , diğerleri de buna bir parazitin neden olduğunu iddia ediyorlar.Hakim olan görüşe rağmen ben , yayınlanmış materyalleri yeniden gözden geçirdiğimde hastalığa parazitlerin neden olduğuna inandım. Çoğu araştırmacılar protozoaların , sağlıklı balıkların bağırsaklarında zaten yaşadığını , ancak stres altında iken üremeye başlayarak zarar verici sayılara ulaştıklarını savunmaktadır.Sayıları arttığında bu parazitler bağırsak sistemi işleyişinin durmasına yol açar.Balığın bağırsak sisteminin çökmesi balığın iştahsız olmasının en büyük nedenidir.Parazitler arttıkça istilacı bir karaktere bürünecek , bağırsağın dışına çıkmak için bağırsak duvarını zorlayarak bloata neden olacaktır.

Not: Balıklar bloatın onları açlıktan ölmeye zorlaması yüzünden değil , hastalığın organlarına bıraktığı büyük hasarlar yüzünden ölür. Diğer önemli bir tartışma konusu ise bu rahatsızlığın bulaşıcı olup olmadığıdır.Benim kişisel fikrim , hastalığın bulaşıcı olduğu yönündedir.Tecrübelerime dayanarak , bloat sadece tek bir kurban ile yetinmiyor , genelde üç ya da daha fazla bireye bulaşıyor.Bunun nedeni bütün balıkların aynı faktör yüzünden savunmasız hale gelmeleri olabilir , fakat ben bu konunun bu kadar basit olabileceğini düşünmüyorum.Görüldüğü gibi , belirtiler her balıkta , aynı zamanda ortaya çıkmaz , balıklar daha çok ardarda rahatsızlanırlar.Örnekleyecek olursak ; “A” balığı 1. günde yem yemez , 2. gün şişkinlikler belirir ve aynı gün “B” balığının iştahının kaçtığını gözlemleriz , 3. gün “B” balığında şişkinlikler belirir ve bu sefer “C” balığının da yeme yaklaşmadığını görürüz , gibi...

Bloatın 3 Temel Nedeni:

•Stres: Stresi tetikleyen bir çok faktör olabilir , bu faktörleri liste yapacak olursak , liste uzar gider.Stresin en temel nedeni ise uzun süreli olarak kötü su koşullarının devam etmesidir.Su şartlarının bozuk olmasının nedeni de seyrek olarak yapılan su değişimleri , yetersiz havalandırma ( denitrifikasyon bakterileri için de gerekir ) ve aşırı yemlemedir.Her üç faktörün ortak noktası da suda nitrat artışına neden olmalarıdır.Balıklar , hastalıklarla mücadele ederken birey olarak başarılıdır , fakat ne zamanki kötü su şartlarına uzun süre maruz kalırlar , bunun sonucunda strese girerler ve bağışıklık sistemleri yeteri kadar işlev görmez olur ( Tıpkı insanlarda olduğu gibi ). Stresin diğer kaynakları balığı yakalamak , nakletmek , dengesiz su değişimleri ve tanktaki diğer balıklardan saklanabilmek için tankta yeterli alan olmamasıdır.

•Tuz: Doğal ortamı daha iyi taklit edebilmek için yaptığımız tuz ( NaCl ) ilavelerinin aşırı olması.Bu hareketin doğruluğu elbette vardır , çünkü Afrika’nın yarık ( yarılma sonucu oluşan ) gölleri alkali ve sert su değerlerine sahiptir ( pH 8.0 – 8.9 , gH 200 – 400 ppm ) fakat sıradan tuzlar akvaryum suyunuzu alkali hale getiremeyecektir.Suyu sertleştiren kombinasyon çözünmüş Kalsiyum ve Magnezyumdur.Eğer akvaryum suyunuz yumuşaksa ve siz bu suyun pH / gH değerlerini arttırmak istiyorsanız bunu yapabilmek için bir kaç yol bulunmaktadır.Ev yapımı bufferlar ( Epsom Tuzu , Kaya Tuzu , Kabartma Tozu karışımı ) kolay ve düşük maliyetlidir.Bunun haricinde bazı firmaların bu iş için ürettikleri ürünler kullanılabilir.Kireçtaşı ya da mercan kırığı kullanımı , akvaryum suyunuzun pH değerinin yükselmesine katkı sağlar.Minerallerin uzun süre suda barınamayacağını düşünerek yapılacak düzenli ve sık su değişiklikleri akıllıca olacaktır.Herhangi bir tahta ya da kütük kullanmanın hiçbir katkısı olmayacağı gibi , az da olsa pH’ın düşmesine sebep olacaktır , ki bu da bu tip tanklarda bizim istemediğimiz bir durumdur.

•Yanlış Beslenme Diyeti: Çoğu cichlid - özellikle otçul olanlar - uzun bağırsak yapılarına sahiptir , bu yüzden yediklerini sindirebilmeleri için nispeten daha uzun sürelere ihtiyaç duyarlar.Bu nedenle , bağırsak rahatsızlıkları bu tip cichlidler için ortak bir sorundur.Dolayısıyla yanlış sindirim ve dışkılama , balığın bağırsak duvarını tahriş edebilir , balığı strese sokabilir ve istilacı parazitlerin ortaya çıkmasına zemin hazırlayabilir.Bu , doğada otçul beslenen , alg kazıyıcı cichlidlerin ( Tropheus ve Pseudotropheuslar gibi ) yüksek oranda protein içeren ( kankurdu gibi ) ya da et içerikli pellet veya pul yemler ile beslenmeleri sonucunda sık sık başına gelen birşeydir.Bu bilgiler ve tecrübeler ışığında bazı yemleri bu tip balıklara vermekten kesinlikle kaçınmalı ve bazı düşük protein içeren yemlerden de ara sıra kullanmak dikkat edilmesi gereken bir noktadır.

Tedavi: En başta balığınızın yeme karşı olan isteğini kaybettiğini gözlemlediğinizde ( ağzında yavrusu , yumurtası bulunan dişiler tabi ki yem yiyemez , onları hariç tuttuğumu belirteyim ) hemen ayırmalı ve derhal tedaviye başlamalısınız.Bloat tedavisi için benim bildiğim iki etkili yol bulunmaktadır.Birincisi ve en yaygını Metranidazol ( Flagyl veya Emtryl ) ikincisi ise Clout.Tedaviye başlamadan önce % 30 su değişimi yapılmalı , havalandırma arttırılmalı , takip eden günde ise % 50 su değişimi yapılmalıdır.Biyolojik filtrasyon yapan ekipmanlarınızı da bu süre boyunca durdurmak iyi bir fikir olabilir ( her nekadar kullanacağınız ilaçların denitrifikasyon bakterilerine zarar vermediği iddia edilse de ) Eğer tedavi uygulayacağınız akvaryum normalde kullanımda olmayan , tedavi amaçlı bir tank ise ilk bahsettiğim %30 su değişimini yapmak gerekmemektedir.%50 su değişimi kısmen önemlidir çünkü tedavinin devam süresi boyunca su değişimi yapmayacaksınız.Çıkarmış olduğunuz filtredeki bakteri yaşamının devamı için , filtreyi içi su dolu bir kovada çalıştırmak gereklidir. Tedavide ilave olarak kullanacağınız her iki ilaç için de ( Metranidazol veya Clout ) yanında Epsom Tuzu/Kaya Tuzu karışımının kullanılması önerilir.Her iki tuzu da %50 - %50 oranında karıştırın ve bu karışımı her 10 galon ( yaklaşık 38 lt ) akvaryum suyuna karşılık olarak bir avuç dolusu miktarda atın.Epsom tuzu , doğal bir müshildir ve bloata yakalanmış olan balığın karnındaki şişkinliğin inmesine katkı yapacaktır. Tedaviyi Metranidazol ile yapıyorsanız , ilacı her 10 galon su için 100 mg uygulayın.İhtiyaç olursa , takip eden iki gün de aynı dozajda ilaç kullanın.Balık , genelde 1 hafta içerisinde ( tabi bu süre zarfında sağ kalabilirse ) kendini tamamiyle toparlayacaktır.Balığın kendini toparladığını anlayabilmek çok uzun sürmez , balığın eski iştahlılığına kavuştuğu gözlemlenir.Küçük bir kaba , tanktan biraz su alarak kullanacağınız yem ile bir ölçü ilacı karıştırdıktan sonra , yemlerin yumuşadığını görünce tüm karışımı tanka boşaltabilirsiniz.İlacı kullanırken , eğer varsa UV cihazlarınızı , kimyasal filtrasyon yapan ( aktif karbon vs.. ) malzemeleri çıkarın.Tedavi sonuçlandıktan sonra %50 su değişimi yapmanız önerilir. Bloatın Clout ile tedavisi nispeten daha kolaydır.Yukarıda da bahsettiğim gibi tedaviye başlamadan önce aktif karbon gibi ilacın etkisini absorbe edebilecek , düşürecek tip malzemeleri kullanmayınız. %30 - %40 su değişimi ile tedaviye başlayınız.Küçük bir kaba tanktan su alıp , içerisine her 10 galon ( yaklaşık 38 lt ) su için 1 tablet Clout uygulamak idealdir.İlaç , su içerisinde iyice çözündükten sonra karışımı tanka dökerken acele etmeyiniz , dikkatlice ve sabırla ( belki tüm dozajı vermeniz yarım saatinizi alabilir ) tanka boşaltınız.Çünkü bu ilaç çok güçlü tesirlidir ve kullanmadan önce kullanım talimatlarını okumanız yararınızadır , böylece zaten stres yüklü olan balığı şoka uğratma riskini ortadan kaldırmış olursunuz.Tabi bundan önce %30 - %40 su değişimini yapmayı unutmayınız.Günlük olarak su değişimi yapmak Clouttan maksimum verim alabilmek için şarttır.Ayrıca su değişimi eski ve etkisini kaybetmiş kimyasalı ( ilacı ) sudan dışarı atmanıza yardımcı olur.Eğer vücuttaki iltihap çok şiddetli değilse 3 günlük Clout tedavisi yeterli olacaktır.Şiddetli ise genelde 5 günlük tedavi yeterlidir.5 günlük tedavinin de yeterli gelmediği bir durumda ise , tedaviye vereceğimiz 2 günlük aradan sonra aynı tedaviyi tekrar uygulamak gerekir.Tedavi bittikten ve son dozu vermenizin üzerinden 24 saat geçtikten sonra son bir kez daha su değişimi yapınız. Her iki ilaç da bloata karşı etkilidir.Clout , özellikle balıklar için üretilmiş güçlü bir ilaçtır.İçine Metranidazolun da dahil olduğu diğer bir çok ilaç , insanlar için üretilenlerin birer kopyasıdır.Tecrübelerime dayanarak , Metranidazol sadece hastalığın yayılmasını önlemekte işe yarıyor.Durumu iyiye götürmede nispeten daha az etkilidir.Clout , bloata yakalanmış balığın tedavi edilmesinde daha etkilidir , ancak şunu belirtmeliyim ki ; Clout , tankınızdaki silikonu ve hava hortumlarını maviye boyayacaktır.Eğer dikkatli olunmazsa temas ettiği çoğu şey üzerinde aynı etkiyi bırakacaktır.

İlave Not: Bu tip ilaçları kullanırken tankınızda açık olan aydınlatma armatürlerini de kapatmalısınız.Her iki ilaç da UV ışınları tarafından yok edilebilecek bir içeriğe sahip değildir , ancak tankınızın karanlık ve loş olması balığınızın rahatlamasına ve iyileşmesine katkıda bulunacaktır. Metranidazol 80ºF ( yaklaşık 26,66ºC ) gibi yüksek sıcaklıklarda daha randımanlı olabilmektedir.Bu durumda da havalandırma arttırılmalıdır , çünkü sıcaklık yükseldikçe sudaki oksijen oranı azalacaktır.Su sıcaklığını yükseltmek etkili bir yol olabilir , çünkü balığın metabolizması hızlanacak ve bağışıklığını arttıracaktır

Popüler İlaçlar ve Kullanım Alanları

Yazan: Tolga Özdemir

Sera Baktopur
Tatlı su akvaryumlarında kuyruk çürümesi ağız mantarı ve dış bakteri yel enfeksiyonlarda kullanılır.
Mikrobik hastalıkların belirtileri şunlardır: Beyaz ile gri arası leke, deri üstünde şişkinlik, deri altında kan oturması, cinsel bölgelerde ve yüzgeç kenarlarına kanlı iltihaplar,karın boşluklarında su toplaması, başta ve yüzgeçlerde beyazımsı gri renkte kabarcıklar, dikleşen pullar, fırlamış gözler, akvaryum dibinde veya köşelerde huzursuz sallanmalar, Yüzgeçlerin kenarında beyazlaşmalar, yüzgeçlerde çürüme, veya tamamen erimesi, gibi durumlar gözükebilir.
Kullanım esnasında ana tankta yararlı bakterileri yok eder, karantina akvaryumunda kullanılmalıdır.

Sera Baktopur Direct
Ağır bakteriyel iç enfeksiyonlarda, dropsy, tatlı ve tuzlu su akvaryumlarda balık ülserlerine karşı çok etkilidir.
Karınların şişkin olmasından balıklarınız iç parazit rahatsızlığı olduğunu anlayabilirsiniz.
Hastalığı geç fark etmiş olsanız bile Sera bactopur direkt kullanarak tedavi edebilirsiniz.
Kullanım esnasında ana tankta yararlı bakterileri yok eder, karantina akvaryumunda kullanılmalıdır.

Sera Ectopur
Tatlı ve tuzlu su akvaryumlarında mantar ve parzit mücadelesinde kullanılır, bünyesinde serbest oksijenli tuz mineralleri içerir, oksijeni uzun süre suda barındırır, ayrıca tedavi sonrası balık stresinin giderilmesi içinde kullanılır.
Bir akvaryumda ektoparazit ve mantar gelişiminin ,fazla yüklenmeden doğan stres, birbirlerine uygun olmayan balıkların kombinasyonu, çok yüksek veya çok düşük sıcaklık,dengesiz beslenme gibi bir çok soru olabilir, sürekli oksijen yetersizliği hem balık hem de bitkiler için diğer bir sorun olarak ortaya çıkar. Diğer bir özelliği ise tatlı ve tuzlu su akvaryumlarında özel içeriği sayesinde sürekli bir iyileşme sağlar.

Sera Mycopur
Tatlı su akvaryumlarında saprolegnia (mantar) galsame, solungaç ve deri fluke’leri tedavisinde kullanılır. Bu parazitler tipik özellik olarak yumurtlama kuluçka larva ve yetişkin evrelerinden geçen parazitleridir.

Sera Costapur
Tatlı ve tuzlu su akvaryumlarında balık üzerine yerleşen ichthyophthırıus (beyaz benek) ve diğer deri parazitleri olan costia, chilodonella ve trichodina tedavisinde kullanılır. Bu parazitler tipik özellik olarak yumurtlama kuluçka ,larva ve yetişkin evrelerinden geçen parazitleridir.Sera cortapur bu parazitleri her devresinde özelliklede larva döneminde etkisiz hale getirerek parazitin akvaryumunuzdan tamamen yok olmasını sağlar.

Sera Oodinopur
Tatlı su akvaryumlarında Kadife Hastalığı için kullanılır. Bünyesinde bakır ihtiva ettiği için tuzlu su akvaryumlarında kullanılmaz. Tatlı su balıkları karantina akvaryumlarında tedavi edilmelidir.

Mikofish
Pamuğumsu mantarlara ve büyük virüslere etkilidir. Bakteriyel deri ve yüzgeç çürümesinde kullanılır. Balığın ağzında yoğunlaşan pamuğumsu mantarlarda etkilidir. Balık yaralanmalarında da kullanılabilir.

Biyo-Ichthyo
Beyaz benek, deri ve solungaçlarda kızılımsı görünüşlerde, deri üzerinde mavi beyaz lekeler için kullanılır.

Contra-Ichthyo
Beyaz benek hastalığı için yaygın olarak kullanılan bir ilaçtır.

TetraMedica ContraSpot
Beyaz benek, buğulu gözler, hızlı solungaç hareketleri hastalıklarında etkilidir.

Yüzgeç Erimesi

Hastalık türü : Bakteriyel.

Organizmalar : Aeromonas, Psuedomonas ya da Vibrio.

Tanım : Yüzgeç erimesi, balık hastalıkları arasında en genel olan ve en bilinenlerindendir. Bir çok bakterinin neden olduğu bastalık, diğer hastalıklarla eş zamanlı olarak görülebilir. Çoğunlukjla tedavi edilebilen bu hastalık, önemsenmez ve tedavi yoluna gidilmezse, enfeksiyonlu balığın ölümüne ve tanktaki diğer balıkların da enfeksiyon kapmasına sebep olur.

Belirtiler :

Yüzgeç kenarları beyazlaşır.
Yüzgeçler yıpranır.
Yüzgeç sapları iltihaplanır.
Tüm yüzgeç eriyebilir.
Yüzgeç zaman içinde giderek hasar görür ve kısalır. Yüzgeç kenarları beyazlaşmaya başlar ve pamuk ipliği görünümü alır. Enfekte bölgeler, kırmızı ve iltihaplı olur. Hastalığın ilerlemesiyle doğru orantılı bir şekilde, yüzgeç eridikçe, kanayan, açık yaralar ortaya çıkabilir.

Tedavi :

Hastalığa sebep olan şartların düzeltilmesi
Su değişimi
Antibiotik tedavisi
Akvaryum tuzu eklemesi
Yüzgeç erimesi bir çok farklı türdeki bakteri nedeniyle ortaya çıkabilir. Bun paralel olarak, bir çok antibiotik etkili olsa da, ilk önce hastalığın temel nedeni çözülmelidir.

Yüzgeç erimesi, sadece balığın yaşadığı stresten dolayı meydana gelebileceği gibi, genellikle hastalığın ortaya çıkması, düşük su kalitesinden kaynaklanır. Akvaryuma normalden falza sayıda balık konulması, düzensiz ve/veya aşırı yemleme, balığın bir yere aktarılması ve el ile tutulması; yüzgeç erimesini tetikleyen stres faktörüne neden olabilmektedir.

Tedaviye, akvaryum suyunun değişimi ve su koşullarının stabilliğinden emin olunması ile başlanabilir. Eğer dipte yem artığı varsa, vakum ile bunları çekmeli, aşırı yemlememeye özen göstermelisiniz. Balıklara verdiğiniz yemin bayat olmadığına emin olunuz. Balık yemleri, paketleri açıldıktan sonra, hızla vitamin içeriğini kaybetmeye başlar. Balığınızı kaliteli ve taze yem ile az miktarda yemlemeniz; çok miktarda kalitesiz yem vermenizden her zaman daha iyidir.

Suyun ısını ve pH ını ölçerek, balığınız için uygun seviyelerde olduğunu kontrol ediniz. Özellikle yanlış pH oranı balıkları ciddi şekilde strese sokmakta ve bu hastalığı tetiklemektedir. Özellikle uzun yüzgeçli balıklarda, su ısısının düşüklüğü de yüzgeç erimesine neden olabilir.

Eğer temel problem çözülürse, antibiotikler hastalığın tedavisi için tek başlarına yeterli olacaktır. Bu hastalık için, Chloramphenical, Oxytetracycline ve Tetracycline iyi birer antibiotik seçimi olabilir. İlacı, üreticinin tavsiyeleri doğrultusunda kullanınız.

Akvaryum tuzu, başta canlıdoğuranlar olmak üzere, bazı balıkların bu hastalıkltan korunmasını sağlarken; kedibalığı gibi, tuza hassas balıkların bulunduğu tanklarda kullanmaktan kaçınılmalıdır.

Korunma :

Su kalitesini yüksek tutun.
Su değerlerini stabil tutun.
Küçük miktarlarda, kaliteli yem kullanın.
Bu hastalıktan korunmanın en iyi yolu, sürekli kaliteli su şartları sağlamaktır. akvaryum suyunuzu düzenli olarak değiştirin ve dip çekimini aksatmayın. Akvaryumunuzun kimyasını sürekli takip edin. Tankınızı fazla kalabalık tutmayın ve balıklarınızın kavgaya yönelik davranışlarını sürekli takip edin.

Balıkları beslerken, yem miktarını düşük tutun! Aşırı yemleme, hobiciler tarafından en sık yapılan hatadır ve akvaryumdaki su kalitesini düşürür. Taze yem kullandığınızdan emin olun. Eğer bir yem pakedini açalı

yarım yılı geçtiyse, yemin değerinin neredeyse tamamının kaybolduğunu unutmayın. En geç 1 ya da 2 ay içerisinde tükenecek, küçük paketler halinde satılan yemleri tercih ediniz.
Solungaç Parazitleri Hastalığı
Solungaç Parazitleri Hastalığı Nedeni :

Balığın üzerinde bunun dışında beyaz veya sarı noktalar yoksa, solungaç parazitlerinden şüphelenin. Genelde bu parazitler ya Dactylogyrus ailesindendir ya da ergasilus türü solungaç kurtlarıdır. Dactylogyrus türü parazitler monogenetic trematod olarak sınıflandırılırlar ve her türlü suda bulunurlar, yaşamak ve çoğalmak için bir aracıya ihtiyaç duymazlar. Büyük parazitler sadece 2 mm. uzunluktadır ve gözle görülemezler. Yumurtaları 1-5 gün arası kuluçkaya yatar. Kancalarla balığın solungacına tutunup mukoza, deri, bazen de kan ile beslenmeye başlarlar. Bu parazitlere özellikle cichlid akvaryumlarında rastlarsınız. Normalde suda yaşadıklarından bir köpeğin üzerinde her zaman var olan birkaç pire kadar zarar verirler balığa- rahatsız edicidirler, ama acil müdahaleye gerek yoktur. Bu parazitler yavru tankına bulaşırlarsa sorun var demektir. Yavruların savunma sistemi tam gelişmediğinden hepsini birkaç gün içinde yok edebilir. Yeni çıkmış veya birkaç aylık yavruların özellikle nefes alışlarını kontrol edin. Bir gün içinde birkaç yavru birden öldüğünde tedaviye geçin. Solungaç parazitleri normalde yetişkinlere zarar vermeseler de kötü su koşulları, bakımsız bir akvaryum, veya tankın kaldıramayacağı kadar çok balık sayısı sayılarında tam anlamıyla bir patlama yaratır. Zaten bu tür tanklarda stres seviyesi de yükselmiş olacağından balıkların onlarla başa çıkması zorlaşır. Tanka yeni bir balık alacağınız zaman da solungaç parazitlere dikkat edin. 2 hafta karantinada tuttuğunuz halde temiz olduğunu sandığınız balıklar ana tanka eklendiğinde yukarıdaki belirtilere neden olabilirler. Bu da yeni gelen balıklarda var olan parazit nüfusun stres dolayısıyla patladığını gösterir. Balıklar sık nefes almaya ve saklanmaya başladıklarında tanktaki parazit sayısı çok fazla demektir.
Solungaç Parazitleri Hastalığı Belirtileri :

Normal olan balık birdenbire akvaryumun tabanında saklanmaya başlar. Olduğu yerde sallanabilir, rengi koyulaşmıştır, gözleri kararmıştır, ve çok sık nefes alıyordur. Bazen tabandan fırlar, özellikle solungaç kısımlarını dekorasyonlara sürter. Alt ön yüzgeçlerini (ventralislerini) oynatır. Bazen yüzeye yakın çıkar ve hareketsiz durarak daha iyi nefes almaya çalışır. Solungaçlar ilk zamanlarda çok açılır, son devrelerde ise balık solungaçlarını açmadan nefes almaya çalışır. Solungaçlara çok yakından baktığınızda parçalanmış kısımlara rastlayabilirsiniz. Bu semptomlardan kısa bir süre sonra balıklar ölmeye başlar. Dışta gözle görülür bir anormallik olmaz genelde, belki balığın zayıf düşmesine bağlı olarak mantar-bakteriyel enfeksiyonlar gelişebilir, ama genelde bu enfeksiyonlar balığın ölmesine yakın oluşur.
Solungaç Parazitleri Hastalığı Tedavi Yoları/ Sağaltım :

Solungaç parazitlerinden kurtulmak için tankta tuz kullanmıyorsanız en az 3 hafta boyunca tuz kullanın, 19 litreye bir çorba kaşığı tuz ölçüsünde. Ancak sadece tuzu kaldırabildiğinden emin olduğunuz balıklarda. Ardından %50 oranında özellikle tabandan su çekin, filtrenin süngerlerini temizleyin, kumları tuz ile yıkayıp iyice durulayın, ve tank camının iç kısmını bez ile silin, ve oksijeni arttırın. Bunlar parazit populasyonunu büyük oranda azaltacaktır. Ardından ilaç tedavisine geçin. Piyasadan bulabilirseniz çinkosu olmayan bir formalin-malachite yeşili solusyon alın. Bulamıyorsanız, çinko içermeyen formalin alın ve her 4 litreye 10-15 damla damlatın. Hassas balıklar için 10, diğerleri için 15 damla kullanın. Formalin'i en fazla 30 dakika çok iyi havalandıracağınız tankta bırakın, ardından %70 oranında su değiştirin. Tanktaki balıkların birkaç saat kafalarının dinlenmesini bekleyin, ve ilk 2 gün 10 litreye 2 damla malachite yeşili damlatın. Üçüncü gün 10 litreye 1 damla malachite yeşili damlatın, ve gene %50 oranında su değiştirin. Beş gün bekleyin ve malachite yeşilini aynı oranlarla uygulayın tekrardan. Bunun nedeni 5 güne kadar kuluçkaya yatmış olan yumurtalar varsa çıktıklarında tekrar çoğalabilirler. Hiçbir ilaç yumurta evresinde olan bir parazite etki etmez. Eğer yavrularınızın parazitlerden etkilendiğinden şüpheleniyorsanız onları 4 litreye 3 damla formalin veya malachtite yeşili damlatılmış temiz su dolu bir kapta 10 dakika bekletin. Süre 10 dakikayı geçmesin. Banyodan sonra tamamı temiz su dolu bir tanka alın, yavruların çoğu kurtulacaktır.
Konu Kapanmiştir İliginz İcin Teşekkür Ederim
X[EDIT]Tiye,2017-04-22 19:17:51[/EDIT]
Sıkça Yapılan Hataların Bir Kısmı
1. Çoğu akvarist tuzun sadece doğru oranda yararlı olduğunu ve akvaryumdan alınmış bir miktar suda eritilip ara ara atılması gerektiğini bilmiyor.

2. Gece havalandırma motorunun ve filtrelerin kapatılması büyük hata.

3. Yemleme yaparken iç filtre ve hava motorunu kapattıktan sonra tekrar açılmasının unutulması.

4. Sadece buharlaşan suyu tamamlayıp dip çekimi ve aylık düzenli su değişimlerinin yapılmaması.

5. Filtre temizlerken seramik ve biobollerin akvaryum suyuyla temizlenmemesi.

6. Yeni alınan bitkilerin kontrol etmeden ve yıkanmadan akvaryuma konması. Salyangoz yumurtalarını akvaryumunuza taşıyabilir.

7. İlaçlama (mantar,beyaz benek ilacı v.b) yapıldıktan sonra filtreninn açık tutulması

8. Su değişimlerinde ısıtıcının fişinin çekilmemesi sonucu camlarının çatlaması, elektrik çarpılma tehlikesi..

9. Bir çok akvaryumcunun tavsiyesi olan su hazırlamakta metilen mavisi kullanmı.

10. Hastalıklar için ana tankta ilaç kullanarak biyolojik dengenin al üst edilmesi ve sağlıklı balıklarında olumsuz etkilenişi.

11. Su değişimleri dinlendirilmemiş su ve de akvaryum suyuyla aynı derecede olmamas balıklara yapılan beyaz benek, mantar, stres vb. oluşumu kaçınılmaz.

12. Kum kazan cichlidlerin bulunduğu akvaryumlarda kayaların üst üste desteksiz yığılması.

13. Dış filtrede uzun süre aktif karbon kullanımı.

14. Bitki ve vatoz bulunan akvaryumlarda tuz kullanılması…

15. Suyun dip yerine üst seviyelerden çekilmesi…

16. Sivri uçları ile balıklara zarar verecek mercanlarların tatlı su akvaryumlarında dekor olarak kullanılması.

17. Sert su seven cichlidlere çeşme suyu yerine damacana su kullanımı…

18. Akvaryum malzemelerinin temizliğinde deterjan v.b. kimyasalların kullanımı…

19. Israrla en ufak şüphede dezenfektan kullanımı.

20. Dış filtreyi çok sık temizlemek.

21. Farklı göl balıklarını bir arada beslemeye çalışmak.

22. Küçük bir karantina akvaryumu edinmemek.

23. Filtre seçiminde akvaryum hacmi , balıkların akıntı ihtiyacı veya tam tersi , dikkate alınmaması , biyolojik filtrasyon düşünülmeden iç filtre kullanımı, filtrede gözlerin yanlış doldurulması.

24. Arka fon kullanılmaması nedeniyle balıkların boşluk hissinde kalması

25. Balık türü ile uyumlu dekorasyonun yapılmayışı ,uygun olmayan kum seçimi.

26. Otçul, etçil, balıkların bir arada bakılması.

27. Yemleme yapılırken yemlerin, birden aynı bölgeye boca edilmesi…

Doğrusu yediklerini görerek, dibe düşmeyecek şekilde, azar azar, yemi farklı bölgelere dağıtarak yemlemek..

28. Otçul balıkları sürekli protein ağırlıklı yemler ile beslemek, beslenen türlerin etçil mi yoksa otçul mu beslendiğinin araştırılmaması…

29. Akvaryum kurulumunda altına strafor konulmaması , camın patlama tehlikesi ve ısı kaybı nedeni

30. Hava hortumlarına chek-valf konulmaması , su odaya boşalabilir.

31. Büyük tanklarda zemin araştırması yapılmaması ve kolonlara yakın konulmaması.

32. Buhar camının olmayışı , ısı kaybı ve aydınlatma elektrik kontağı riski.

33. Akvaryuma müdahale etmeden ellerin yıkanmaması ve akvaryuma el soktuktan sonra ellerin yıkanmaması.

34. Akvaryum canlıları tedavisinin yeterli süre sürdürülmemesi.

35. İç hastalıkları dış parazit ilaçları ile iyileştirmeye çalışmak.

36. Arızalı ısıtıcıyı ısrarla tamir ettirmeye çalışmak.

37. Birlikte yaşayamayacak türlere dalıp akvaryum sayısını abartmak

38. Tanka balıkları aynı anda koymamak , yeni alınan balık veya bitkiyi karantinada tutmadan akvaryuma almak,

39. Nasılsa bulurum deyip koloni veya eş almamak.

40. Tanka konulan balıklarda boylara dikkat etmemek , küçük balığın yem alamaması.

41. Akvaryumcuların kavanozda betta satması. Ve bettaların fanus balığı diye tanıtılması.

42. Akvaryuma yeni kum koyarken gerekli şartları sağlamadan kumu boca etmek suyu bulanık hale getirmek.

43. Suyun sıçradığı akvaryum kapağındaki suyun metalleri topladıktan sonra geri düşmesini engellememek

44. Akvaryumda balıklar varken ısıyı birden yükseltmek ve balıkları şoka sokmak

45. Balık işte sığar deyip küçücük akvaryumlara onlarca balık yerleştirmek.

46. Balıklarında ihtiyaçları olabileceğini unutup onları sadece süs olarak düşünmek.

47. Bakamayacağı cinste ve sayıda balık almak.

48. Sadece heves uğruna alınıp ihmalkarlık edilerek ölen balıkların sorumlularının yaptığı hatalar.

49. Kuma sabun bulaştırıp yıkamaktan usanarak sabunlu suda balık beslemek.

50. Onların canlı olduğunu unutmak.

51. Dış filtrenin çıkış borusunun kelepçe ile sıkıştırılmaması sonucu filtrenin akvaryumdan aldığı kirli suyu temizleyerek gevşeyen borunun akvaryum dışına temiz suyu bırakması.

52. Akvaryumun güneş ışını ile sürekli temas edeceği bir noktaya kurulması…

53. Yeni alınan bir balığın akvaryum suyuna alıştırılmadan akvaryuma koyulması.

54. Yeni alınan balığın getirildiği poşetteki suyla beraber akvaryuma koyulması.

55. Kalitesiz ürünleri ucuz diye almak .

56. Kafamızda tasarladığımız akvaryumumuzu yapmak istememiz veya şöyle diyelim Her şeyden evvel, cam kesimi ve akvaryum yapımı, profesyonellere bırakılması gereken bir iştir, ustalık ve tecrübe ister. Ufak ölçüm ve yapyıştırma hataları felaketlere yol açar, bu yüzden az bir ekonomi sağlamak için akvaryumu bilinçsiz kendimiz yapmaya, yapıştırmaya çalışmak kaçınılmaz büyük hata bu söylediklerime elektrik tesisatı da dahil.

57. Dış filtrede elyafı değiştirdiğimizde devridaimi kovaya yapmadan akvaryumun içine yapmak ve akvaryuma elyaf parçalarının kaçıp akvaryumu kirletmesi.

58. Su değişimi ile dış filtre temizliğini aynı anda yapmak.

59. Her su değişiminde iç filtre temizliğini yapmamak.

60. Akvaryum balıklarını devamlı aynı yemle beslemek

61. En büyük hata.Biyolojik dengesi oturmuş bir akvaryumun,arada bir suyunu değiştirip,kumlarını iyice ykamak yapılabilecek en büyük hata.Çok önemli bir sorunla karşılaşmadıkça akvaryum suyu asla değişmez.Kumlar asla yıkanmaz.

62. Balıkların ne gibi su şartları istediğini araştırmadan sadece görünüşüne bakıp alıp sonra da su şartlarını sağlayamayıp öldürmek

63. Bir hata da her su değişiminde metilen mavisi eklemek,ben eskiden yapıyordum

64. Tek tip yemleme yapmak,kalitesiz yem kullanmak.[:iyi:]
Konu Kapanmiştir İliginz İcin Teşekkür Ederim
Suyun Hergün Yüzde 30 Degiştirdim metilen mavisi Kollandim 26 Derece isi Pıpo Firtre Hava taş Akvaryum ölcülari 73*33[EDIT]Tiye,2017-04-19 12:40:49[/EDIT]

SON MESAJLAR

GÜNCEL 100 TANITIM

SON İLANLAR

FORUM İSTATİSTİKLERİ

  • 3,797,668 Mesaj
  • 408,613 Konu
  • 91 Forum
  • 145,128 Forum Üyesi
  • 1,466 Özel Forum Üyesi
  • 29 Kıdemli Akvarist
  • 1,941 Dün Giriş Yapan Üye

Şu ana kadar en fazla 1365 kişi 27.03.2012 23:21 tarih ve saatinde çevrim içi oldu.